Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

12. Yazın hayatına şiirle başlayan sanatçının ilk şiiri 1939'da ya- yımlandı. 1940'lardan itibaren Varlık, Servet-i Fünun, Uyanış, Yeni İnsanlık gibi dergilerde şiirler yayımladı. İlk kitabı Kızılçul- lu Yolu 1943'te yayımlandı. İnsanların sevgi, sevinç, özlem gi- bi güncel duygularını ve çağın toplumsal sorunlarını ele alan doğal, yalın, duru anlatımlı lirik şiirler yazdı. Şiirin yanı sıra öy- kü, roman ve tiyatro türlerinde de eserler verdi Öykü, roman ve oyunlarından bazıları sinemaya, bazıları da televizyon dizi- lerine uyarlandı. Çağdaş Türk edebiyatının en verimli yazar- larından biri olarak kabul edilen sanatçı, özellikle roman ve öyküleriyle adını duyurdu. Bu parçada Necati Cumalı'yla ilgili olarak, Şiirleri, hangi dergilerde yayımlanmıştır? . Farklı türlerde yapıtlar vermiş midir? III. Tanınmasında hangi türlerin katkısı daha çoktur? IV. Duru yazmasında çağdaşlarının etkisi var mıdır? V. Hangi yapıtları televizyona uyarlanmıştır? sorularından hangilerinin cevabı yoktur? Al ve Il D) III ve V B) I ve III E) WW ve V C) Il ve IV

sanatçı gibi, ölümlerinden ve ölüm yıl dönümünde feranslar metne geçirilip weni biyografiler raflarda ar. 2022 itibariyle Fransız 129 sene geçti. Ünün- in merak ediliş frekansı , Shakespeare, Goethe, vlânâ Celâleddîn-i Rûmî nyanın dört bir yanın- leri çekilmiş insanların ani her meraklı insanı olmalarının sebeplerin- anlamaz? nin yaşamlarının çok an incelemeye sevk öldükten çok sonra vefasızlığına acı bir Maupassant, günü- anınmaktadır. an el etek çektikten m edilmeye çalışıl- hakkında söz söy- a mümkün olmak- Doğu ve Batı yazı- ti ortaya çıkaran anat ve edebiyat phesiz pek çok m sürecini üstle- dan biridir. Aynı inde şekillenen, deniyet payda- Batı medeniyeti mektedir. Tarih muş Türklerde ne bağlı olarak sine ulaşıla- değişmelere ydalar etra- gelişen olu- e getirdiği- I topluluk- pois il A TYT 36. Gazeteci: (1) ---- Yazar: Edebiyat dünyasında gençlik, uğurlu sayılan bir olgu; bence ede- biyat piyasası bu gençlik ve vaat mantığıyla çalışıyor: "Gelecek vaat eden genç bir yazar" fikri... Sorun şu ki kitaplar bir vaatten daha fazlası, onlar birer gerçek. Önemli olan kitapların iyi mi kötü mü olduğu, genç olup olmadığım değil. İnsanların Hayvan Müze- si'ni ve Cenup adlı eserimi benim yaşımdan daha fazla sevmelerini umabilirim, umarım sonraki kitaplarda hayal kırıklığına uğramam. Bu konu çok fazla baskı unsuru içeriyor, bu yüzden düşünmemeye axi çalışıyorum. Gazeteci: (11) ---- Yazar: Evet, kendimi tipik bir akademisyen olarak görmesem de akademi, bana edebiyat tutkumu keşfedebileceğim bir alan verdi. Profesyo- nel bir okuyucu olabileceğim bir alan... Bunun için minnettarım. Princeton'da, büyük Arjantinli yazar Ricardo Piglia'nın öğrencisi olma şansına eriştim ve onun öğretileri bana çok şey öğretti; özel- likle de bir yazar gibi okumayı. Strabon'un Coğrafya'sı gibi doğayı ve ekolojik kitabı başkahraman olarak kullanan bir roman yazma fikri beni her zaman büyülemişti. Sanırım yazdığım tüm kitaplar bu fikri ve tarihin bir felaket olduğu fikrini yol gösterici konuları olarak alıyor. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) (1) Genç romancıların karşılaştıkları en büyük sorunun, yazma- da nitelik ve süreklilik olduğu düşüncesine katılıyor musunuz? (II) Kendinizi her şeyden önce bir romancı olarak gördüğünüzü ifade ediyorsunuz, aldığınız akademik eğitim bu düşüncenizi ne kadar etkiledi? B) (1) Okurların özellikle romanlarınıza gösterdiği ilgi sizi daha nitelikli eserler yazma konusunda tetikliyor mu? (II) Akademik çalışmalarınızın, romanlarınızın biçemine etki etti- ği anlaşılıyor; bu durum planlı bir yaklaşımın sonucu mudur? C) (1) Genç yaşta yazmaya başlayan bir edebiyatçı olarak roman yazma konusunda yetkinliğe ulaştığınızı düşünüyor musunuz? (II) Önemli akademisyenlerin derslerinde bulunmanız, roman yazarlığına bakış açınızı nasıl etkiledi? D) (1) Nitelikli romanlar yazma idealine sahip her genç yazar gibi siz de ölümsüz yazarlar arasında kendinize yer bulabileceğini- ze inanıyor musunuz? (II) Üniversitede aldığınız üst düzey eğitim, roman yazma çalış- malarınızda işinizi ne ölçüde kolaylaştırdı? TÜRK E) ) "Genç yazar" olarak tanınan bir yazar için çok iyi romanlar yazdığınızı düşünüyor musunuz? (II) Latin Amerika edebiyatı ve kültürü alanında yaptığınız dok- toranın akademik yansımalarının kimi eserlerinizde sezildiği düşüncesine katılıyor musunuz? 37.- Bütü riml ve h ilk efs ed for ke ye B ile d O 37

C 1 16 10. (1) Saklı bir şekilde mesaj iletme ihtiyacı Antik Çağ'dan beri hep var olmuştur ancak bu hiç de kolay bir mesele değildir. (II) Bir haberi sadece ilgili kişi- ye gizlice iletmek her zaman zordur. (III) Zorlukların üstesinden gelmek için insan yılmadan çalışmalı ve nihayetinde amaca ulaşan yolda emin adımlar atma- lıdır. (IV) Bu noktada insanoğlu, problemine çözüm bulmuştur: kriptografi yani şifre bilimi. (V) Kriptografi, saklı (ya da şifrelenmiş) bir mesajın sadece onaylı alıcısı tarafından alınıp o kişinin şifreyi kaldırıp oku- ması için metotlar geliştirir. AI B) II C) III D) IV E) V gitimyayinlari.com adresinde

Hayvanat bahçelerindeki hayvanlar ilginçlikleriyle, güzel- likleriyle ve çeşitlilikleriyle büyüleyici olabilir. (II) Fakat küçük çocuklar bile hayvanat bahçelerindeki hayvanların aslında kendi doğal yaşamlarını sürdüremeyen tutsaklar olduğunun farkına varabilir. (H) Büyük ve iyi yönetilen hayvanat bahçe- lerinde hayvanlara genellikle bol yiyecek verilmekte ve tib- bi bakım yapılmaktadır. Birçok küçük hayvanat bahçe- sindeyse hayvanların yaşam koşulları içler acısı olabilmek- tedit (V) san olarak merakımızı gidermek ve bilgilerimizi pekiştirmek uğruna hayvanların kendi doğalarında yaşama haklarını ellerinden alıyoruz. 35. insan eliyle oluşturulduğu Hayvanları esarete mahkûm ettiği III.) Koruma merkezi olarak görüldüğü M, Eğitsel misyonlarının da olabileceği Bu parçaya göre "hayvanat bahçeleri" ile ilgili nu- maralanmış ifadelerden hangileri söylenemez? A) Yalnız TON B) Ivell D) ve V 36. Bu parçada umaralanmış cümlelerin hangileri ile- ti olarak birbirine en yakındır? B)T E) Hive IV Del C Il ve Ill Jo E) III ve N |||

4. Kendi zekâsı ile böbürlenen insanlar vardır ve onla- ra halk arasında "koca kafalı" deriz. Bunun nedeni, büyük bir beyni, yüksek zekâ ile ilişkilendirmemizdir. Daha fazla beyin, daha fazla düşünme gücü anlamı- na geliyor olabilir. Aslında doğru terim, "kırışık be- yinli" olmalı. İnsan beyninin dışı parlak, pürüzsüz bir yüzey değildir, bunun yerine grifikasyon nedeniyle oluşan kırışık katmanlarla dolu bir kütledir. İnsan bü- yüdükçe beyin kafatasının boyutu ile tanımlanan si- nırlı bir alanda genişler. Bu sınırlı alan içindeki beyin miktarını en üst düzeye çıkarmak için beyin genişle- dikçe kendi üzerine katlanır, gri adı verilen tümsekler ve sulci adı verilen oluklar oluşur. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- bilir? A) Halkın zekâ ile ilgili söylemleri şehir efsanelerin- den ibarettir. PZekânın oluşumunda genetik kadar çevrenin de etkisi vardır. Beynin fiziki yapısının, işlevselliğine büyük katkısı vardır. İnsan beynindeki kıvrımlar, diğer canlılardan faz- ladır. E) Beynin kıvrımları, öğrenme ile doğru orantılı bir şekilde artar.

MAESTRO X 31. Şlire başladığı dönemde popüler olan ve sıradan konuları sıradan bir üslupla anlatma akımına bir süre uyum sağlama- ya çalışmış ve bu doğrultuda eserler vermişse de zamanla bu modayı sığ bulmuştur. Bunun için on yıllardır birlikte ol- duğu arkadaşlarıyla ters düşmeyi göze alır ve daha derinlik li, imgesel olana yönelir; söz sanatlarının sağladığı olanak- ları sonuna kadar kullanmaya çalışır. Böylece şiirimizde ge- rek içerik gerekse biçem olarak özgün bir mevki edinir. Ilk dönem şiirlerini kitaplarına almayışı; son yıllarda ulaştığı noktayı benimsediği, gençlik eserlerini ve anlayışını tümüyle reddettiği şeklindeki yorumlara dayanak oluşturur. Bu parçada söz edilen yazarla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Bir müddet, yaygın bir sanat anlayışı içinde bulunmuştur. B) Sanat görüşüne uygun bulmadığı ürünlerini gözden çıkarmayı bilmiştir. C Sanatçı kimliğini de biçimlendiren uyumsuz bir kişiliği vardır. D) Anlatımı ve anlattıkları bakımından şiir alanında farklı bir edinmiştir. E) Sanat bakımından nitelikli olanın peşinden gitmeye çalışmıştır. 32

YAYIN DE 33. Vincent Van Gogh'un "Zeytin Toplayan Kadınlar" tablosu- nu kapağına taşıyan Sesin Sahibi, Evren Uzar'ın ilk kitabı olma özelliği taşır. On dört öyküden oluşan kitapta kendine çekilen, kendi içinde yaşayan ve farklı insanlara açılamadı- ğı için yalnızlık yaşayan karakterlerin çokluğu dikkat çeker. Bu da hâliyle iç monologları/sorgulamaları anlatısal strateji açısından kaçınılmaz kılar. Kişiler, çok sesliliğin hâkim oldu- ğu mekânlarda dahi sağlıklı bir diyalog kuramaz ve kolektif monoloğa sürüklenirler. Çünkü herkes kendiyle meşguldür. Yoksulluk içinde varsıllık mücadelesi vermek, hepsini kendi hikâyesine çivilemiştir. Bu anlamda kitaptaki birçok öykü- nün, insanlar arasındaki iletişimsizlik meselesine odaklan- dığını söylemek mümkündür. Bu parçaya göre söz konusu romanın karakterleri ile il- gili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) İnsanlarla iyi ilişkiler kuramadıkları için yalnızlık duygusu yaşamaktadırlar. B) Çok kalabalık ve iletişimin çok iyi olduğu topluluklarda bile iletişim sıkıntısı yaşamaktadırlar. C) Yaşamış oldukları iletişim sıkıntılarından kurtulabilmek için birçok yola başvurmuşlardır. D) Ekonomik durumları, sosyal yaşamlarının belirleyicisi ol- muştur. E) Kendi dünyalarına odaklandıkları için iletişimleri de sa- dece kendileriyle sınırlıdır.

Paylaşım Yayınları 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Öykücülüğümüzü taçlandıran bir yazar Tomris Uyar, öykülerinde yalın ve duyarlı bir evren kurar. Eserlerinde daha çok, toplum yaşamındaki değişimi ve bu değişimin birey üzerindeki etkilerini konu alır. Yoğunluğu, içtenliği, sadeliği, yüreğe dokunan ||| anlatımı barındıran öyküleri hiç eskimez. Varlığıyla yokluğu belli olmayan insanların dünyasını; bıçkın kabadayılardan yıldızı sönmüş tiyatro ve sinema IV oyuncularına, ekmek parası peşinde koşan yoksullara kadar çeşitli kesimlerden insanları yansıttığı öykülerini dümdüz yazmaz; düş gücüne, hayale, gönle seslenen, V okuru coşturan bir anlatımla oluşturur. Sözcükleri özenle seçer, âdeta onlarla dans eder. İzlenimler, ayrıntılar, iç konuşmalar, betimlemeler onun öyküsünü kuran temellerdir. 39. Bu parçadan hareketle Tomris Uyar ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Türk öykücülüğüne değer kattığı B) Öykü kişilerinin kendi içindeki çelişkilerini işlediği C) Kelimelerin çağrışımsal anlamlarından yararlandığı D) Eşerlerinin güncelliğini koruduğu E) Yapıtlarında toplumu ve bireyi merkeze aldığı

25 Baudelaire, sözcüklere parke taşlarına basar gibi bastığını, nicedir düşlediği uyaklara sokak fenerlerine çarpar gibi takıldığını yazar bir şiirinde. Uğraşını bir eskrim oyuncusunun hareketlerine benzetir. Hep dışanda, sokakta, aylakça dolaşabileceği yerlerdedir. Yaşamı boyunca ne bir kitaplığı oldu Baudelaire'in ne de kendini dışarıdan, kentin uğultusundan, kalabalıktan soyutlayabileceği bir çalışma odası. Kahvelere, otellere, geçici mekânlara sığındı hep; yalnızlığını, kimsesizliğini bu mekânlarda daha derinden duyumsadı. Bu parçadan hareketle Baudelaire ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Kimsesizliğin acısını ancak yazma aracılığıyla giderdiği B) Yazma ile arasına ne olursa olsun mesafe koymadığı C) Kendisini saran olumsuz şartların onu yazmaya ittiği D) Yazma eyleminin sokakta yürümekle eş anlamlı olduğu E) Yaşamı boyunca anlaşılamamaktan ızdırap duyduğu

18. Batırık, Mersin şehrine özgü bir lezzet. Az duyul- muş, ilginç bir isme ve tada sahiptir. Soğuk bir çor- ba ya da sulu bir salata olarak da tanımlayabiliriz. (M) Görünüşü kısıra benzeyen batırık; bulgur, susam, salça, su, fıstık ve tahin gibi malzemelerle hazırlanır. M Bulgur tüm malzemelerle birlikte yoğrulduktan son- ra bir kısmı ayrılır ve köfte şekli verilir. (VI) Arzu eder- seniz kalan malzemeye göre soğuk su ekleyip nar ek- şisi ya da limon suyuyla renklendirmeye devam ede- bilirsiniz. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? C) IV DIV

elliği A _ğın, ada N da- L A ece R likle 1 ilen zel- nak aki- ko- m. yır- cok eri vin ne or- 2 * latmayip gl I. Covid-19 hastalığının ilk ortaya çıktığı Aralık 2019 döneminden bu yana virüsün anne karnın- da anneden bebeğe geçtiğine dair bir vaka he- nüz bildirilmemiş olup şu ana kadar elde edilen bilgiler, hamilelerin diğer insanlara göre daha riskli olarak değerlendirilmesi gibi bir sonuca var- mamıza yol açmamıştır. II. SARS-CoV, MERS-CoV gibi diğer corona vi- rüs ailesi üyelerinin neden olduğu daha önceki salgınlarda, gebelikte ciddi komplikasyonların oluştuğu kanıtlandığı için hamilelerin Covid-19 konusunda da tedbirli davranması ve tüm hijyen kurallarına hassasiyetle uyması göz ardı edilme- melidir. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? 1. cümlede ifade edilen eski çıkarımlarla çelişen yeni bulgulardan söz edilmektedir. BY I. cümlede anlatılan durumun yol açtığı bir olum- suzluktan bahsedilmektedir. 1. cümlede elde edilen sonucun, bugüne kadar yalanlanamadığı gerçeğini dile getirmektedir. 1. cümlede belirtilen sonuçların, yeterince inandı- rici kanıtlara sahip olmadığının altı çizilmektedir. 1. cümlede sözü edilen sonuçların rehavete yol açmaması, gereken önlemlerin mutlaka alınma- si gerektiği söylenmektedir.

7. Mahalle; modernleşen şehirlerde ilk çözülen mekânsal ve toplumsal yapı olduğu gibi, metropolleşerek azman- laşan kentlerde tamamen silinerek ortadan kalkmış nostaljik bir varlıktır. Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Mahallelerin ortadan kalkması, toplumsal çözül- menin ve modernleşmeyle birlikte yalnızlaşan bi- reyin sorunu olmaya devam etmektedir. B) Mahallelerin fiziksel ve kurumsal kimliği çok yönlü tartışmaların odağında yer almaktadır. Modernleşmeyle birlikte ortaya çıkan metropolleş- me, mahalle kavramının ve kültürünün yok olma- sina zemin hazırlamıştır. D) Modernleşme sonucu yok olmaya yüz tutmuş ma- Tratteleri sadece idari bir yapı ya da topoğrafik bir birim olarak görmemeliyiz. Toplumda yaşayan fertlerin özgürlüklerine kavuş- ması için mahalle baskısından kurtulmaları gerek- mektedir.

TYT 32. Bilim kurgunun tarihte bilinen ilk örneği, MS 2. yüzyıl- da Samsatlı Lukianos'un Gerçek Bir Hikâye adlı eseri ile başlar. Lukianos'tan etkilenen Sir Thomas More Ütopya'da, Jonathan Swift Gulliver'in Gezileri'nde, Tho- mas Love Peacock Karabasan Manastırı'nda da ben- zer şekilde, kurgusal mekân üzerinden mevcut top- lumsal sorunları alaycı dille eleştirirler. Hikâyelerde ya- ratılan bu alternatif mekânlar; mecaz ve kinaye gibi dil oyunları aracılığıyla, farklı/yabancı yerlermiş gibi be- timlenerek mevcut mekân dışında bir yere işaret edi- lir. Hikâyelere, tıpkı Ütopya örneğinde olduğu gibi iro- nik ve ilginç isimler verilerek okuyucunun dikkatini çek- mek amaçlanır. Tüm bu eleştirel kurguların ortak yanı, mevcut toplumsal gerçekliği anlatarak geleceği iyileş- tirme arzusudur. Bu parçada söz edilen eserlerle ilgili aşağıdakile- rin hangisine ulaşılamaz? A) Tasvirlerinde kelime oyunlarına başvurduklarına B) Mekânı eleştiri aracı olarak kullandıklarına C) Kendi içinde çelişkiler barındırdıklarına D) Hangi ortak amaç etrafında yazıldıklarına E) Okurun dikkatini hangi yolla sağladıklarına 33.

ir tarihti: In- collo 11 uzay mişti. Apol- ng 21 Tem- g'u 20 da- Collins ise ta modü- izyon ara- zlerine ta- n dev bir mati aşkın ayaçları- bayrağı erden Onuç- Imiş- emli bir dan dile ük 39-40. soruları cevaplayınız. 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Sagalassos antik kentinin tarihi, yaklaşık 12 bin yıl öncesi- ne uzanıyor. Adını Hititlerin bir kolu olan Luwilerden aldığı varsayılan Sagalassos, Toros Dağları'nın sarı yamaçlarında yer alıyor. En parlak dönemini Roma Imparatoru Hadrianus zamanında yaşayan kent, bu tarihlerde "Pisidya eyaletinin en önemli şehri" unvanını da kazanıyor. Toros Dağları'nın sanı yamaçlarında konumlanması nedeniyle en iyi korunmuş antik kentlerden biri olarak günümüze taşınan Sagalassos'un yükseliş devri MS 7. yy.a kadar devam ediyor ve sonrasın- da yaşanan deprem ve veba ile şehir gerileme dönemine geçiyor. 13. yy.a kadar şehirde yaşamın izleri sürülmekle bir- likte bu tarihten sonra yerleşim ovaya yani bugün ilçe mer- kezi olan Burdur, Ağlasun'a kayıyor. Sagalassos'ta 1990 yi- lından bu yana, Belçika'nın köklü üniversitelerinden Leuven Üniversitesinin liderliğinde yapılan kazılarda birçok değerli arkeolojik eser keşfedilmiş. 39. 1. Doğal afetler II. Çağ dışı kalma III. Savaş ve işgaller IV. Salgın hastalık V. Ekonomik gelişmeler Bu parçaya göre yukarıdakilerden hangileri Saga- lassos antik kentinin gerilemesinde etkili olan un- surlardır? A) I ve II D) III ve V B) I ve IV E) IV ve V C) II ve III DE Fe 2. C 1.

2. yüzyıl- dlı eseri as More de, Tho- da ben- cut top- erde ya- gibi dil gibi be- ret edi- gibi iro- ni çek- k yanı, iyileş- akile- rina Türkçe 33. Talan Dünya serisinde, savaş sonrası distopik sahne- ler resmeden genç sanatçı savaş ve toplum etkileşi- mini postmodernizm kavramı üzerinden sorguluyor. Seride her büyük yıkımdan sonra yeni bir düzenin ku- rulduğu vurgulanırken pembe bir gökyüzünün altında deforme edilmiş mekânlarda hayatta kalan birey de- tayları göze çarpıyor. Geçmiş, günümüz ve bilinmeyen bir gelecekten ögeleri birleştirerek yarattığı bu yeni dünyada sanatçı, "Kaos ve düzen bir arada olabilir mi?" sorusuna yanıt aramakta. Düşüncenin olmadığı yerde sanatın da beslenemeyeceğini savunan genç sanatçı, üretimlerinde Justin Mortimer ve Anselm Kiefer'i referans alıyor. Birçok alandan beslenerek çar- pici kompozisyonlarıyla izleyiciyi düşünmeye davet eden sanatçı, takipte kalınması gereken biri. Bu parçada söz edilen Talan Dünya ile ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) Postmodernizm zemini üzerinde savaş-toplum iliş- kisini ele aldığı B) Her toplumsal olayın, beraberinde yeni bir sosyal düzeni getirdiğini anlattığı C) Farklı zamanları temsil eden unsurların kaynaşma- sıyla oluştuğu D) Muhatabını düşünsel bir dünyaya ve düşünme ey- lemine çağırdığı E) Sıradan bireylerin toplumsal değişim ve dönüşüm- lere tepkisini merkeze aldığı 3

33. Artık çıkmayan dergilerin kaderi, kitaplara oranla daha üzüntü vericidir. Ne olursa olsun bir kitabı, bir kütüphane- de, bir dostun kitaplığında veya bir sahafın uzun araştır- maları sonrasında bulabilirsiniz. Ya dergiler? Zamanında çıkmasını heyecanla beklediğimiz, alır almaz yapraklarını çevirmeye başladığımız dergileri bir süre sonra -hele ki yayını sona erdikten sonra- bulmanın zorluğunu özellikle incelemeciler, araştırmacılar, eleştirmenler bilir. O dergile- rin tam koleksiyonları, zamanı gelir en önemli hazine nite- liği kazanır. Dergilerin bir özelliği de genç sanatçıların uğrak yeri olmalarıdır. Hangi yazar, şair veya genç edebi- yatçı bir derginin kapısından içeri heyecanla adım atma- mıştır? İnsan eski dergilere bakarken büyük ölçüde kendi yazı tarihine de bakmış olur. Bu parçada dergilerle ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A Genç sanatçıların yetişmesine olanak sağladıklarına B) Artık yayımlanmayanlara ulaşmanın zorluğuna C) Bütün sayılarını içeren koleksiyonların çok değerli olduğuna D) Okurlarla yazarlar arasında kitaplara göre daha içten bir ilişki kurduklarına E) Yazarların geçirdiği bazı aşamaları görme fırsatı sun- duklarına JIMIERI YAYINLARI