Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Ayt Falebiyat: 3. Radyo, sesin merkezde olduğu büyülü bir dünyadır. Günü- müzde önemini kaybettiği düşünülse de hâlâ sadık bir kitle- si vardır. Yaptığın işin gerçek bir meslek olduğuna kimseyi inandıramamaktır radyoculuk. "Ne yani sen çıkıp konuşuyor- sun, bir de para mi veriyorlar sana?" şaşkınlığı asla bitmez. Radyonun en çok dinlendiği zamanlar "drive time" denilen sabah ve akşam trafik saatleridir. Lüks aracıyla işine giden bir iş insanı da minibüs hattında çalışan şoför de temel ola- rak radyonun hedef kitlesidir. Radyo hâlâ eskiden olduğu gibi samimidir. Öyle büyük tanıtımlarla dinleyicilere ulaşmaz radyo programları. Kulaktan kulağa gider radyocunun se- si. Radyoda eliniz, kolunuz, vücudunuz yoktur. Sadece se- siniz vardır. Jest ve mimikler hükümsüz, tonlamalar her şey- dir. Radyoculuk bir kere kalbinize düştü mü onu kolay kolay çıkarıp atamazsınız. Bu parçada radyo ve radyoculukla ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisine değinilmemiştir? Aiçten çten bir iletişim aracı olduğuna B) Dinleyicilerde bağımlılık yaptığına Hedef kitlesinin çeşitlilik gösterdiğine D) Etkili bir anlatım gerektirdiğine E Kimilerince bir meslek olarak kabul görmediğine

2. Bilimin ilerleyişinin birçok alanda yeni çalışmalar getirdiği, bu durumun da bilimde uzmanlık alanları fikrini açığa çıkardığı ve daha önceleri doğa felsefesi altında toplanan bazı bilim alanla- rının felsefeden ayrılıp bağımsız birer disipline dönüştüğü görül- mektedir. Bilimdeki bu gelişmeler; filozofları bilgi üzerinde önem- le durmaya ve bilimi sorgulamaya yöneltmiştir. Bu yönelim de felsefenin kuramsallaşmasını sağlamıştır. Felsefede uzmanlaş- malar başlamış ve çeşitli alanlarda derinlemesine çalışmalar ya- pılmıştır. Felsefedeki bu uzmanlaşma süreci, felsefenin ne oldu- ğu problemine teorik açıdan yaklaşılmasını sağlamış ve felsefe, yöntem kazanma eğilimine girmiştir. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz? A) Bilimsel gelişmeler, filozofları alanlarında aktif olmaya sevk etmiştir. B) Uzman bilim insanlarının yetişmesinde bilimdeki ilerleme- ler etkili olmuştur. C) Bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecinde ayrıntılı araş- tırmalar yapılabilir. D) Bilimlerin disiplinlere ayrılmasında doğa felsefesi, belirleyi- ci işlev taşır. E) Felsefenin yöntem kazanımıyla uzmanlaşma süreci arasın- da bağıntı vardır. ✓ PARAGRAFIN RITMI

3. Derste gerçek bir yazar olma yolunda dikkat edilmesi gerekenlerden söz eden öğretmen, öğrencilere "Siz, 'Çocuk yol kenarındaki çimlere oturdu.' diye yazdığınızda cümleniz kolay anlaşılır çünkü bu cümle açıktır ve cümlenin anlamına hiçbir katkısı olmayan sözcüklere boğulmadığı için de dikkat dağıtmaz. Ama aynı cümleyi 'Çocuk; çevresine tedirgin gözlerle bakarak, çekine çekine ve korka ürke gelip geçenlerin çiğnediği, üstüne basarak dümdüz ettiği yol kenarlarındaki çimlere oturdu.' diye yazarsanız bu cümle hem zor anlaşılır hem de sizi okuyan ya da dinleyen yorulur. Çünkü meramınızı bir sözcük yerine, yakın anlamlı iki üç sözcükle anlatmaya kalkmışsınız. Onun için size önerim,----." der. Bu parçadan hareketle öğretmenin öğrencilere önerisi aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) okuyucunun, yazdıklarınızda kendisini bulmasına odaklanın ve onu yormayacak bilinen sözcükler kullanın B) gereksiz sözcüklerden uzak durup yazdıklarınızı söylem, kurgu yönünden her türlü fazlalıktan arındırın C) beğenilmek istiyorsanız oldukça kısa ama anlamsal ve duygusal derinliği olan cümleler kullanın D) okurları yazdıklarınıza ortak etmeyi hedefliyorsanız kahramanınızı gerçek bir zaman ve metinde yaşatın süslemeye dayalı kof bir şairanalikten kaçınmak için anlam sanatlarından uzak durun

B Türkçe B 30. Çağdaş Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden Eren- diz Atasü, hem yazar hem de eleştirel içerikli yazılarıy- la eleştirmen olarak sanat dünyasına hizmet etmekte- dir. Atasü'nün eleştirilerinin yapıcı yanı ağır basmakta- dır ve eleştiri yazılarında genellikle okuruna kendi yo- rumlarını aktardığından bu yazılar "öznel eleştiri" ola- rak değerlendirilebilir. Aytaç'a göre yazarlar, sanatçı gözüyle eleştiride bulunurlar ve sanatçı eleştirilerinde ölçüt, zevk ve hoşlanmadır. Onların eleştirilerini belir- leyen zevktir ve zevk tamamıyla özneldir. Bu parçaya göre sanatçıların eleştiri anlayışıyla il- gili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Geleneksel eleştiri yöntemlerinden tamamen ayrıl- dığı B) Eserdeki yeniliklerin keşfedilmesine yönelik olarak yapıldığı C) Kişisel bakış açısına ve estetik beğeniye göre or- taya çıktığı D) Değerlendirmelerin eserden seçilen örneklerle pe- slo kiştirildiği E) Sadece estetik unsurları ortaya çıkarma hedefiyle yapıldığı

(1) Afrika'da yağmur ormanları ve savanların değişmez türü olan turakolar, Afrika endemiği için çok önemli bir örnek. (II) Oldukça esrarengiz bir kuş grubu olan tura- kolar, kendilerini kolay kolay göstermezler. (III) Yaşadı- ğımız gezegende karşılaşılabilecek belki de en heye- can verici kuş grubu olmalan yanında başka hiçbir kuş- ta duyamayacağınız, ormanı daha da gizemli hâle ge- tiren bir ötüşe sahipler. (IV) Amerikan Doğa Tarihi Mü- zesi ile yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğümüz ve beklen- medik sonuçlar elde ettiğimiz genetik çalışmalarımız dışında, bu kuş ailesi günümüze dek hiçbir kuş bilim- ci tarafından ayrıntılı olarak çalışılmadı. (V) Fakat artik turakoların gürültülü ötüşleri ve olağanüstü morfoloji- lerinin yanı sıra Afrika'daki gizli endemiğin desenleri- ne katkı sağlayan bir kuş grubu olduğunu biliyoruz. 7. Bu parçada numaralanmış cümlelerde turakolarla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede, yaşam alanları ile ilgili bilgi verilmiştir. B) II. cümlede, gözlemlenememe nedeni belirtilmiş- tir. C) III. cümlede, ayırıcı niteliklerinden söz edilmiştir. D) IV. cümlede, hakkındaki araştırmaların azlığı dile getirilmiştir. E) V. cümlede, belli başlı özellikleri ve önemleri akta- rılmıştır.

TYT / Paragraf 13-14. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Cryonics, en temel anlamı ile insan bedenin dondurulması ve düşük sıcaklıklarda korunmasıdır. 18. yüzyılda ölümü erteleme çalışmaları yapan Jacques Dubourg, Benjamin Franklin'den bir mektup alır. Mektubun en dikkat çekici paragrafı, "Keşke insan- lan dondurup ileride uyandıracağımız bilimsel bir metot mümkün olsaydı. Bu sayede Amerika'nın 100 yıl sonrasını bir günlüğüne görebilmeyi, ardından ölmeyi bile kabul edebilirdim. İleride bilimi- mizin bunları da başaracağından hiç şüphem yok." şeklindedir. Yapılan çalışmalar sonucunda, Cryonics Enstitüsü kurulur ve bu- rada dondurulan ilk insan, psikoloji profesörü James Badford'dur. Bedeni hâlâ dondurulmuş şekilde bekletilmektedir. "Cryonics'in temeli kabul edilen eser, 1962 yılında, fizikçi Robert Ettinger'i Ölümsüzlük Beklentisi ya da Ölümsüzlük Olasılığı ismiyle çev- rilen kitabıdır. 13. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine cevap bu- lunamaz? A) Cryonics kavramını kolayca anlatabilir misiniz? (B) Jacques Dubourg cyronics'ten nasıl söz etmektedir? C) Cryonics Enstitüsünün herhangi bir çalışma yaptığını söyleyebilir miyiz? D) Benjamin Franklin'in yaşama konusunda hayali nedir? E Psikoloji profesörü James Badford aramızda midir? 1₁, 11, 15 SCR Aşağıdakilerden hangisi "cryonics" kavramı ile ilişkilen- dirilemez? A) Sonsuzluk isteği BOlüm korkusu C) Cesaret duygusu D) Yok olma endişesi E) Bilimsel merak. www.krakademi.com 15-16. soruları aşağıdaki pa "Cross race effect" diğer irklar veya bütün Asyalıları birbirine ğimiz, kendi ırkından olmayan Beyindeki yüz tanıma fonksi hata vermesi anlamına geliy değil çünkü siyahların veya As dikleri, onlara herkesin birbirin Uzunca bir süre Ruanda'da c Çalıştığı işyerinde özellikle gün yeniden tanıştığını, daha karamadığını, tanıştığı kişiler dan sonra ayıp olmasın diye Bu konuda çok sıkıntı çektiği kr 15. I. Çinli turistin sakallı ğunu arkadaşlarına II. Siyah sporcuların cuların da yüzmec III. Ülkemizde gözleri yakıştırması yapılı Yukarıda numaralan da anlatılanlarla ilişl A) Yalnız I 38 D) I ve II 16. Bu parçadan "cross hangisine ulaşılabi A) Insanların hafıza B) Bilim insanlarınc tır. C) Zaman zaman a görülür. D) Yalnızca belig mez. E) Ayırt edici özell aşılabilir.

23. Bugünlerde ruhumda yeni bir acı veren dert hå- sıl oldu: Mektup! Ben öyle zannediyorum ki İs- tanbul'dan gelecek mektup, benim kalbimin bütün hıçkırıklarını teskin edecek, ruhumun sıkıntısını düzeltecek. Ah, ey mektup, ey hayat arkadaşım! Sen şimdi neredesin? Bana emelimden, haya- timdan, saadetimden haber edecek olan mektup, söyle sen şimdi neredesin? Pek uzak mısın? Ben, senin gelişini tahammülsüz inlemeler, vücudunu cana dokunan matemlerle bekliyorum. Bana bu ümitsizlik anında bir hayat bağı verecek misin? Bu parçaya göre yazar Naci, aşağıdakilerden hangisini mektuptan beklememektedir? A) Üzüntülerini ve sıkıntılarını ortadan kaldırma- sını B) Kendisini ruhsal ve duygusal yönden yatıştır- masını C) Boş zamanlarını değerlendirmede yardımcı ol- masını D) Uzağında olan kişilerden haber getirmesini E) Kendisini en hüzünlü ve karamsar anında ha- yata bağlamasını

Bir içme suyunun sertliği, sudaki kalsiyum ve magnez- yum metallerinin miktarıyla ilgilidir. Bu bilgiden hareket- le suların sertliğinin giderilmesi ve insan sağlığı bakı- mindan suların yumuşatılması devamlı olarak tavsiye edilmektedir. Hâlbuki bu bilgi, Uluslararası Su Birliğinin 19-23 Eylül 2017'de İngiltere'de gerçekleştirilen kongre- sinde dünyaya yapılan açıklamalarıyla uyuşmamaktadır. Bu açıklamalarda su sertliği azaldıkça kalp hastalıkla- rindan ölüm oranının arttığı, suyun yumuşak olmasının her çeşit kalp-damar hastalığını arttırdığı, yumuşak su kullanılan sahalarda hipertansiyonu olan hastalara daha sık rastlandığı belirtilmiştir. Bu durum kaliteli içme su- yuna bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu parçadaki altı çizili ifadenin gönderme yaptığı söz aşağıdakilerden hangisidir? A) Suyun yumuşaklığının büyük bir kesim tarafından insan sağlığı açısından yararlı olduğunun düşünül- mesi B) Suyun sertliğinin sudaki kalsiyum ve magnezyum miktarının fazlalığıyla ilişkili olduğunun bilinmesi C) Su hakkında sahip olunan genel bilgiler ile Uluslara- rası Su Birliğinin açıklamalarının çelişmesi D) Kalp-damar ve hipertansiyon hastalıklarının kullanı- lan suyun yumuşaklığıyla arasında ilişki olması E) Açıklanan yeni bilgiler dolayısıyla su ihtiyacını karşı- lamada yeni yöntem arayışlarına girilmesi 2 2:

18. Muhabir: Şiir maceranız yirmi üç yıldır yazdığınız ve hålen yayın yönetmenliğini yaptığınız dergiyle neredey- se özdeş. Biraz o maceradan bahseder misiniz? Şair: Bu; çok soruldu, çok cevap verdiğim bir soru. Dergi bizde sebep değil sonuçtur. Bu istikrarımı düşünsel öz- deşlik kurduğum kimselerle yarenlik etmek arzusu diye özetleyeyim. Muhabir: Bu durumda derginin sizin için bir sebep değil sonuç olduğunu söyleyebiliriz. Şair: Tam da öyle... Dergi; mecmua yani derleyen, icmal edendir, malumunuz. Öncelikle eserleri değil insanları bir araya getiriyor. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şa- irin dergilerle ilgili anlayışıyla örtüştüğü söylenebi- lir? A) Dergilerin asıl işlevi, ortak bir kaygıyı, ülküyü ve ha- yali paylaşan insanları aynı çatı altında toplamakta- dır. B) Dergiler, aynı edebî çizgideki eserleri yayımlamanın yanında şairlerin de tanınmasına olanak sağlar. C) Şairlerin birbirlerini tanıma fırsatını bulabilmesi için herhangi bir derginin çatısı altında toplanmaları ge- rekir. D) Dergilerin çok seslilikten uzak mecralara dönüşmesi, her derginin kendi anlayışındaki şairlere kapılarını açmasının sonucudur. E) Dergiler; sanatsal ve kültürel kaygılarla değil, siyasi bağlarla bir araya gelen insanların faaliyet alanına dönüşmüştür.

19. Kişisel gelişim ya da yaşam koçluğu; kendini keşfetmek, daha iyi yaşamak, potansiyelini yükseltmek ve gerçek- leştirmek, hayatın farklı alanlarında kendini geliştirmek, sorunlarla yüzleşmek ve travmaları aşma yollarını öğ- renmek, huzura ulaşmak gibi amaçları olan bir dizi öğreti ve uygulamanın en bilindik isimleri. İnsanları ulaştırmayı vadettiği amaçlardan da görülebileceği gibi oldukça id- dialı bir alan. Öyle şeyler vadediyor, öyle mucizevi terapi ve metotlar sunuyor ki insan ister istemez "Tüm bunlar gerçek olmak için fazla güzel." diyor. Ne var ki di- kensiz gül bahçesi olmaz denir. Belki de yeterince öz güvenli olamadığımız, pozitif düşünemediğimiz, kendi- mize inanmadığımızdan olsa gerek biz bu "cennet bah- çesinin" vaatlerine değil; dikenleri, sorunları ve karanlık noktalarına odaklandığımızın farkında değiliz. ---- Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? Ancak şu da var ki mutsuzluktansa mutluluk, olum- suzluktansa pozitif düşünce tercih edilir ve daha çok alıcı bulur B) Hâlbuki insan mücadele ede ede gelişir ve kendini gerçekleştirmek için uygun koşulları bulmuş olur C) Fakat gözden kaçırılan nokta; hayat yolculuğunda di- reksiyonun başında kendimizin olduğu gerçeği b) Ama güzelliğe ulaşmanın yolunun çok çabalamaktan ve destek almaktan geçtiğini unutmamak gerekir E) Lakin hiçbir destek insanın kendi kapasitesinin üs- tünde bir katkı sağlamayacaktır

31. Kramskoy'un, çeşitli yüzleri güzel bir yolda gösterdiği yağlı boya bir resmi var. Bu resimdeki yüzlerden biri- nin burnunu kesip yerine gerçek bir insan burnu koy- sak ne olurdu? Burun çok gerçek olurdu ama resim yok olurdu. Sahne bir sanat yoludur, yaşamın özünü yansıtır. Sahne üzerinde gereksiz ayrıntıya hiç yer yok- tur. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) Sanata doğanın gerçekliğini uygulamanın çirkinli- ģi B) Sanat yapıtında biçim ve öz tutarlılığının önemi C) Sahne dilinin, ayrıntıları aktarmadaki rolü D) Yalın anlatımın yaşamın özünü vermedeki yeri E) Sanatın doğayla kurduğu bağın dayandığı neden Diğer sayfaya geçiniz.

TESTI n kısmına işaretleyiniz. 3. Denizlerde gemilerin ve teknelerin kullanılması eski Mi- sırlılar (MÖ 3000) zamanına (1) uzanırken ilk denizaltı günümüzden (II) dört yüzyıl öncesinde yapılabilmiş. Kullanılmaya başlanmalarının üzerinden o kadar za- man geçmiş olmasına (III) denizaltılarda hareket me- kanizması açısından herhangi bir köklü değişim olma- mış. Sadece iyileştirme kapsamında, hareketi sağla- yan pervaneleri besleyen motor tiplerinde veya perva- nelerin kanat profillerinde yenilikler yapılmış (IV) un- lar yapısal bir değişikliğe sebep olmamış. Su altında arama, kurtarma, keşif ve deniz altında savunma gö- revleri (V) alanlarda kullanılabilen denizaltıların sessiz çalışması ve arkasında türbülanslı akış izi bırakmama- si gerekebilir. Bu parçada numaralanmış yerlerden hangi ikisine "ancak" sözcüğü getirilebilir? A) I ve II D) II ve IV B) I ve IV E) III ve V C) II ve III

29. I. Elektrik Mühendisi Fatih Kaymakçıoğlu, kitabında bu kavramı enerji politikaları açısından inceliyor. Kamu ve kamusal hizmetin incelenmesiyle başlayan kitapta yazar; ikili anlaşmaları, tahkimin kurallarını ve enerji sektöründeki yansımalarını masaya yatırıyor. All. "Tahkim" son yılların en çok sözü geçen ama hakkında az şey bilinen kavramlarından biri. IV. Genel bir değerlendirme ve çözüm önerileriyle biten ça- lışmada, tahkimin ulusal yargıyı devre dışı bıraktığını ifade ediyor. V. Sonraki bölümde tahkim etrafında dönen tartışmada sendikalar, odalar ve işveren örgütlerin görüşlerini akta- riyor. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikin- ci cümle olur? A) I B) II 3 CII 2 1 D) IV E) V

TYT/ Türkçe 26. Sanatçının; bireyin özlemlerini, acılarını, sevgi ve beklentilerini ilmek ilmek nakşettiği bu şiirlere sahicilik hâkim. Bu sahicilik; arı, yaşamla örtüşen bir dil ve anlatılanların özüne uygun bir söyleyişle taçlanmış. sağlam dizeler ön planda. Şair, incelikli buluşlarla, Şiirlerde yeni ufuklar sezdiren imgeler, set gibi örülmüş seçkin söz dağarcığıyla, yeni ve ilginç benzetmelerle, alışılmadık bağdaştırmalarla yetkinliğini ortaya koyuyor. Bunu yaparken katmanlı okumalara açık, derinlikli bir anlatımı ve lirizmi de ihmal etmiyor. Bu parçada sözü edilen şairin şiirleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) içerikle uyumlu bir söyleyişe sahip olduğu B) Anlaşıl bir dille olusturulduğu oluşturuduğu C) Okur üzerinde gerçeklik duygusu uyandırdığı D) Okuru yönlendiren bir içeriğinin olduğu E) Yoğun bir anlatımının olduğu 28. O Sac du pr ke

9. Kimdir Meletos? Meletos bağnazlığın uyuğu, taass bun timsalidir. Bağnazı kaldırabilir misin yeryüzün den? Bağnazı kaldırabilmek için yeryüzündeki bütün kişileri düşünür, kendi kendilerine düşünür birer var- lik etmek gerekir. Onu da ummak bile zordur. Sizin aklınız kesiyor mu bunun olabileceğini? Bu parça aşağıdakilerden hangisinden alınmış tir? A) Fikra- B) Deneme D) Makale C Sohbet E) Röportaj-

Anlamı ve hakikati açık kılma çabasından kaçınmak mümkün olmadığı gibi açık kılmak da mümkün gözükmemektedir. Aksi takdirde yeterince uzun bir geçmişe sahip olan insan bu meseleyi çözebilmek için söz konusu apaçıklığı ortaya koymuş olurdu. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle örtüşmektedir? OA) İnsanın gerçeği aramaktan başka bir yolu yoktur. OB) Bazı şeyler, çok uğraşılsa bile bir sonuca varamaz. C) İnsanlık tarihi boyunca çözülmemiş birçok problem vardır. O D) Bir sorunu çözmek için onunla uzun zaman uğraşmak gerekir. O E) Yeteri kadar uğraşılmamış meseleler çözüme ulaşamaz.