Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi gürültü kir-
liliğinin zararlarından birisi değildir?
A) Her alanda iş performansımızı ister istemez azaltması
Çevrenin sakinliğini yok eden en önemli çevre kirliliği olma-
DA
SI
C) Gürültünün derecesine bağlı olarak okuma alışkanlıklarımızı
sona erdirmesi
D) Gelişmiş ülkelerde 1960'lı yıllardan bu yana kişisel ve top-
lumsal yaşam kalitesini düşürmesi
E) Meslek hastalıklarının %10'nunda işitme kaybına yol aç-
masi
13
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi gürültü kir- liliğinin zararlarından birisi değildir? A) Her alanda iş performansımızı ister istemez azaltması Çevrenin sakinliğini yok eden en önemli çevre kirliliği olma- DA SI C) Gürültünün derecesine bağlı olarak okuma alışkanlıklarımızı sona erdirmesi D) Gelişmiş ülkelerde 1960'lı yıllardan bu yana kişisel ve top- lumsal yaşam kalitesini düşürmesi E) Meslek hastalıklarının %10'nunda işitme kaybına yol aç- masi 13
UZMAN
YAYINLARI
40. Çok güzel ve çok büyük bir ülkenin yaşlı bir kralı varmış. Bu kralın
dört oğlu varmış. Oğullarına bir hayat dersi vermek istemiş. Böyle
ce her birinin uzak bir yerde duran bahçeye gidip ona bakmalarını
istemiş. İlk oğlan kış mevsiminde gitmiş, ikincisi ilkbaharda, üçün-
cüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda gidip bahçeye bakmış. Geri
döndüklerinde hepsini bir araya getirmiş ve ne gördüklerini tek
tek sormuş. İlk oğlan bahçenin çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olan
dal parçalarından ibaret olduğunu söylemiş. İkinci oğlan ilk oğla-
na karşı çıkarak hayır bahçe yeşillikle doluydu ve canlıydı demiş.
Üçüncü oğlan bu iki fikre de karşıymış. Çiçekleri vardı ve koku-
suyla, görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki daha önce hiç böyle
bir güzellik görmemişti. Sonuncu oğlan hepsinin haksız olduğunu
söyleyerek bahçenin meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğu-
nu belirtmiş. Yaşlı kral oğullarına hepsinin haklı olduğunu söyle-
miş. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde bahçeyi görmeye gitmiş.
Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Olayları tarafsız gözle irdelemek eleştiri gücümüzü artırır.
B) Bakmak ile görmek farklı şeylerdir.
C) Parçayı görüp bütün hakkında karar vermektense büyük
resme bakıp ona göre değerlendirmelerde bulunmak daha
faydalı olur.
D) Pişman olup acele kararlar almak yerine sakin kafayla bir kere
daha düşünmenin önemi büyüktür.
E) Hayata güzellik katan farklı gözler, farklı bakış açılarıdır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
UZMAN YAYINLARI 40. Çok güzel ve çok büyük bir ülkenin yaşlı bir kralı varmış. Bu kralın dört oğlu varmış. Oğullarına bir hayat dersi vermek istemiş. Böyle ce her birinin uzak bir yerde duran bahçeye gidip ona bakmalarını istemiş. İlk oğlan kış mevsiminde gitmiş, ikincisi ilkbaharda, üçün- cüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda gidip bahçeye bakmış. Geri döndüklerinde hepsini bir araya getirmiş ve ne gördüklerini tek tek sormuş. İlk oğlan bahçenin çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olan dal parçalarından ibaret olduğunu söylemiş. İkinci oğlan ilk oğla- na karşı çıkarak hayır bahçe yeşillikle doluydu ve canlıydı demiş. Üçüncü oğlan bu iki fikre de karşıymış. Çiçekleri vardı ve koku- suyla, görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki daha önce hiç böyle bir güzellik görmemişti. Sonuncu oğlan hepsinin haksız olduğunu söyleyerek bahçenin meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğu- nu belirtmiş. Yaşlı kral oğullarına hepsinin haklı olduğunu söyle- miş. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde bahçeyi görmeye gitmiş. Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakiler- den hangisidir? A) Olayları tarafsız gözle irdelemek eleştiri gücümüzü artırır. B) Bakmak ile görmek farklı şeylerdir. C) Parçayı görüp bütün hakkında karar vermektense büyük resme bakıp ona göre değerlendirmelerde bulunmak daha faydalı olur. D) Pişman olup acele kararlar almak yerine sakin kafayla bir kere daha düşünmenin önemi büyüktür. E) Hayata güzellik katan farklı gözler, farklı bakış açılarıdır.
40. Bu parçada sözü edilen filmin yönetmeniyle ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
olarak
A) Birden fazla ödüle layık görülen bir kişidir.
B) Yabancı bir yönetmene benzetilmiştir./
C) Filmlerinde genelde aynı oyuncu kadrosuyla
çalışmaktadır.
D) Pastoral manzaraların çekimlerinde başarılıdır.
E) Bu filmden önceki eserleri de niteliklidir.
FloDär
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
40. Bu parçada sözü edilen filmin yönetmeniyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? olarak A) Birden fazla ödüle layık görülen bir kişidir. B) Yabancı bir yönetmene benzetilmiştir./ C) Filmlerinde genelde aynı oyuncu kadrosuyla çalışmaktadır. D) Pastoral manzaraların çekimlerinde başarılıdır. E) Bu filmden önceki eserleri de niteliklidir. FloDär
26. 1.
André Gide, Dünya Nimetleri ve Yeni Nimet
eserindeki "İyi mi, kötü mü olduğuna bakmadan
sevmeli bir şeyi" ifadesinden genel anlamda onun
her şeye sevgiyle yaklaştığı görünmektedir.
II. Sait Faik, Alemdağ'da Var Bir Yılan adlı öyküsün-
de "Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey."
derken sevme olgusunun insanda, insanı sevmekle
başladığını vurgular.
Bu iki cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Andre Gide, sevme olgusunun nesnel boyutundan,
Sait Faik ise öznel boyutundan bahsetmiştir.
B) İki yazar da aynı olguların benzer nedenlere dayan-
dığını dile getirmiştir.
C) Sait Faik, sevme olgusunu insan özelinde ele alır-
ken André Gide, insan dışına da yaymaktadır.
D) Andre Gide, sevme olgusunun öznel boyutundan,
Sait Faik ise nesnel boyutundan bahsetmiştir.
E) İki yazarda farklı olguların aynı yönlerini ele almıştır.
C
2
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
26. 1. André Gide, Dünya Nimetleri ve Yeni Nimet eserindeki "İyi mi, kötü mü olduğuna bakmadan sevmeli bir şeyi" ifadesinden genel anlamda onun her şeye sevgiyle yaklaştığı görünmektedir. II. Sait Faik, Alemdağ'da Var Bir Yılan adlı öyküsün- de "Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey." derken sevme olgusunun insanda, insanı sevmekle başladığını vurgular. Bu iki cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Andre Gide, sevme olgusunun nesnel boyutundan, Sait Faik ise öznel boyutundan bahsetmiştir. B) İki yazar da aynı olguların benzer nedenlere dayan- dığını dile getirmiştir. C) Sait Faik, sevme olgusunu insan özelinde ele alır- ken André Gide, insan dışına da yaymaktadır. D) Andre Gide, sevme olgusunun öznel boyutundan, Sait Faik ise nesnel boyutundan bahsetmiştir. E) İki yazarda farklı olguların aynı yönlerini ele almıştır. C 2
üşü-
anat-
An-
uğu
Ize-
aya
ebi-
ve
el-
ir.
en
si
1-
a
39 - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sait Faik'in hikâyeleri annenizin özenle pişirdiği sıcacık
çorba gibidir. Beklenmedik, olağan dışı, karmaşık bir tat
sunmaz. Anlattıkları tanıdık, samimi bir lezzettir. O çorba-
nın içindeki kekik, nane bir akşamüzeri ada tepelerinden
itinayla toplanmıştır. Kısık ateşte ağır ağır kaynatılmış,
cam bir kâsede konulmuştur önünüze. İçtikçe içiniz ISI-
nır, karnınız doyar, son kaşıkla beraber kırık bir gülüm-
semeyle de olsa huzurla ve umutla bakarsınız insanlığa.
Hikâyelerindeki kahramanlar da sanki biraz kendisi gibi-
dir. Hikâyelerini okurken adanın yeşillikleri içinde denize
nazır oturan Sait Faik'i hayal edersiniz ve karşılaştığınız
her insanda onun bulduğu iyiliği, güzelliği ararsınız.
39. Bu parçada Sait Faik'in hikâyeleriyle ilgili aşağı-
dakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine
B) Sevgi ve umut aşıladığına
C) Doğal, sıcak anlatılar olduğuna
Menshavener
D) Yazarından izler taşıdığına
E) Güçlü bir gözlem gücüyle yazıldığına
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
üşü- anat- An- uğu Ize- aya ebi- ve el- ir. en si 1- a 39 - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sait Faik'in hikâyeleri annenizin özenle pişirdiği sıcacık çorba gibidir. Beklenmedik, olağan dışı, karmaşık bir tat sunmaz. Anlattıkları tanıdık, samimi bir lezzettir. O çorba- nın içindeki kekik, nane bir akşamüzeri ada tepelerinden itinayla toplanmıştır. Kısık ateşte ağır ağır kaynatılmış, cam bir kâsede konulmuştur önünüze. İçtikçe içiniz ISI- nır, karnınız doyar, son kaşıkla beraber kırık bir gülüm- semeyle de olsa huzurla ve umutla bakarsınız insanlığa. Hikâyelerindeki kahramanlar da sanki biraz kendisi gibi- dir. Hikâyelerini okurken adanın yeşillikleri içinde denize nazır oturan Sait Faik'i hayal edersiniz ve karşılaştığınız her insanda onun bulduğu iyiliği, güzelliği ararsınız. 39. Bu parçada Sait Faik'in hikâyeleriyle ilgili aşağı- dakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine B) Sevgi ve umut aşıladığına C) Doğal, sıcak anlatılar olduğuna Menshavener D) Yazarından izler taşıdığına E) Güçlü bir gözlem gücüyle yazıldığına
A B
(C)
(DE) 6 A
B
COOL
b
TÜRKÇE TES
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Edebiyata en çok benzeyen sanatın müzik olduğu düşü-
nülebilir. Çünkü müzik de edebiyat gibi fonetik bir sanat-
tır. Yani her iki sanat dalı da işitsel bir nitelik taşır. An-
cak, biraz irdelediğimizde bu benzerliğin yüzeysel olduğu
anlaşılabilir. Öncelikle, edebiyat ve müziğin ayrı malze-
meleri kullandığını belirtmek gerekir. Müzisyen noktaya
dönüştürdüğü sesleri düzenleyerek eserini yaratır. Edebi-
yatın ham maddesi ise sözcükler ya da dildir. Dil, ses ve
anlam boyutu olan bir varlık olduğu için bir yönüyle işitsel-
dir. Edebiyat ile müziğin benzerliği de bu noktada belirir.
n
Tupoy stóp anilanox hie sbrias inomulvey 15H (8)
53I
naizemeler kullanması
38. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabi-
lir?
Edebiyat ve müzik, aynı kategoride yer alan sa-
nat dallarıdır.
B) Müziğin edebiyat üzerinde oldukça büyük bir et-
kisi vardır.
C) Dil, edebiyat ve müziğin bir arada ürün vermesi-
ne aracı olur.
D) Edebiyat, müziğin yanı sıra pek çok sanat dalıyla
benzerlik gösterir.
E) Müzik, edebiyat gibi dili kullanır ve evrenselliğe
ulaşır.
Sa
ça
SU
ni
iti
ca
ni
se
H
di
n
h
3
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A B (C) (DE) 6 A B COOL b TÜRKÇE TES 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Edebiyata en çok benzeyen sanatın müzik olduğu düşü- nülebilir. Çünkü müzik de edebiyat gibi fonetik bir sanat- tır. Yani her iki sanat dalı da işitsel bir nitelik taşır. An- cak, biraz irdelediğimizde bu benzerliğin yüzeysel olduğu anlaşılabilir. Öncelikle, edebiyat ve müziğin ayrı malze- meleri kullandığını belirtmek gerekir. Müzisyen noktaya dönüştürdüğü sesleri düzenleyerek eserini yaratır. Edebi- yatın ham maddesi ise sözcükler ya da dildir. Dil, ses ve anlam boyutu olan bir varlık olduğu için bir yönüyle işitsel- dir. Edebiyat ile müziğin benzerliği de bu noktada belirir. n Tupoy stóp anilanox hie sbrias inomulvey 15H (8) 53I naizemeler kullanması 38. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabi- lir? Edebiyat ve müzik, aynı kategoride yer alan sa- nat dallarıdır. B) Müziğin edebiyat üzerinde oldukça büyük bir et- kisi vardır. C) Dil, edebiyat ve müziğin bir arada ürün vermesi- ne aracı olur. D) Edebiyat, müziğin yanı sıra pek çok sanat dalıyla benzerlik gösterir. E) Müzik, edebiyat gibi dili kullanır ve evrenselliğe ulaşır. Sa ça SU ni iti ca ni se H di n h 3
oyduktan
n yapma-
-ıkmıştık.
sinir bo-
kulaklık"
rda olan
istediği-
kalar bu
) Kablo
arın şarj
gisi an-
TÜRKÇE TESTİ
E) V
unan
inde
Olan
edir.
vine
ze-
uğu
st-
ekli
ce
la-
se
Ö-
er-
37
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Şiir çevirisi sırasında şiirin yeniden yazıldığını öne sür-
mek pek doğru gelmese de çeviri sırasında bir şeylerin
eksik kaldığı ya da fazladan eklendiği düşünülebilir. El-
bette bir dili, bir yazın evrenini, bir kültürü, bir duyguyu bir
başka dile olduğu gibi aktarmak neredeyse olanaksızdır.
Cervantes'in Don Kişot'unun da dediği gibi genel anlam-
da şiir çevirisi, bir halının ters yüzüne benzer; bir dilden
ötekine tercüme yapmak, tıpkı duvar halılarına tersten
bakmak gibidir, bir yüzü öteki yüzünün bir yansıması ola-
rak düşünülebilir. Çevirmen ise uluslararası zenginliklerin
aktarıcılığını yapan bir aracı konumundadır. Çevirmenin
iki dili de iyi bilmesi, sabırlı ve sorumlu davranması gere-
kir. Ayrıca çevirmenden kültürel alanın ötesinde, şiir dilini,
tarihsel geçmişi ve sanat akımlarını tanıması da beklen-
mektedir. Çeviri uğraşı sırasında iki metin arasında eş-
değerlik sağlayacak tüm koşulları yerine getirse bile, her
çevirmen şiiri kendince çevirecektir.
m.
DTS.
B
bir ar
dile ae nan van
arila-
SI
36. Bu parçadaki altı çizili sözün anlamı aşağıdaki
cümlelerin hangisinde vardır?
A) Trenin acı çığlığı dağlarda yankılanarak bütün
kasabadan duyuldu.
B) Denize akseden güneş, hepimize umudun var
olduğunu hatırlattı.
C) Eş zamanlı ortaya çıkan farklı yerlerdeki yangın-
lar canımızı yaktı.
D) Ruh hâlinin odaya yaydığı negatif duygular hepi-
mizi etkiledi.
E) Onunla birlikte hareket edebilmek bizi birbirimize
yaklaştırdı.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
oyduktan n yapma- -ıkmıştık. sinir bo- kulaklık" rda olan istediği- kalar bu ) Kablo arın şarj gisi an- TÜRKÇE TESTİ E) V unan inde Olan edir. vine ze- uğu st- ekli ce la- se Ö- er- 37 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Şiir çevirisi sırasında şiirin yeniden yazıldığını öne sür- mek pek doğru gelmese de çeviri sırasında bir şeylerin eksik kaldığı ya da fazladan eklendiği düşünülebilir. El- bette bir dili, bir yazın evrenini, bir kültürü, bir duyguyu bir başka dile olduğu gibi aktarmak neredeyse olanaksızdır. Cervantes'in Don Kişot'unun da dediği gibi genel anlam- da şiir çevirisi, bir halının ters yüzüne benzer; bir dilden ötekine tercüme yapmak, tıpkı duvar halılarına tersten bakmak gibidir, bir yüzü öteki yüzünün bir yansıması ola- rak düşünülebilir. Çevirmen ise uluslararası zenginliklerin aktarıcılığını yapan bir aracı konumundadır. Çevirmenin iki dili de iyi bilmesi, sabırlı ve sorumlu davranması gere- kir. Ayrıca çevirmenden kültürel alanın ötesinde, şiir dilini, tarihsel geçmişi ve sanat akımlarını tanıması da beklen- mektedir. Çeviri uğraşı sırasında iki metin arasında eş- değerlik sağlayacak tüm koşulları yerine getirse bile, her çevirmen şiiri kendince çevirecektir. m. DTS. B bir ar dile ae nan van arila- SI 36. Bu parçadaki altı çizili sözün anlamı aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır? A) Trenin acı çığlığı dağlarda yankılanarak bütün kasabadan duyuldu. B) Denize akseden güneş, hepimize umudun var olduğunu hatırlattı. C) Eş zamanlı ortaya çıkan farklı yerlerdeki yangın- lar canımızı yaktı. D) Ruh hâlinin odaya yaydığı negatif duygular hepi- mizi etkiledi. E) Onunla birlikte hareket edebilmek bizi birbirimize yaklaştırdı.
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Edebiyata en çok benzeyen sanatın müzik olduğu düşü-
nülebilir. Çünkü müzik de edebiyat gibi fonetik bir sanat-
tır. Yani her iki sanat dalı da işitsel bir nitelik taşır. An-
cak, biraz irdelediğimizde bu benzerliğin yüzeysel olduğu
anlaşılabilir. Öncelikle, edebiyat ve müziğin ayrı malze-
meleri kullandığını belirtmek gerekir. Müzisyen noktaya
dönüştürdüğü sesleri düzenleyerek eserini yaratır. Edebi-
yatın ham maddesi ise sözcükler ya da dildir. Dil, ses ve
anlam boyutu olan bir varlık olduğu için bir yönüyle işitsel-
dir. Edebiyat ile müziğin benzerliği de bu noktada belirir.
37. Bu parçaya göre edebiyat ile müziği birbirinden
ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatın sadece insan psikolojisiyle ilgilenmesi
no B) Birisi sese dayalıyken diğerinin sese dayalı ol-
vag soniengt hie
maması
va
C) Müziğin ruha seslenmesi ancak edebiyatın daha
çok akıl merkezli olması
Apca neba016
Edebiyat ve müziğin ayrı malzemeler kullanması
E) Müziğin edebiyata göre duyguları daha yoğun
bir şekilde ele alması
Coinsdlich
dein
hie cbriles nomtivag ish (3
by stop aniono ti
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Edebiyata en çok benzeyen sanatın müzik olduğu düşü- nülebilir. Çünkü müzik de edebiyat gibi fonetik bir sanat- tır. Yani her iki sanat dalı da işitsel bir nitelik taşır. An- cak, biraz irdelediğimizde bu benzerliğin yüzeysel olduğu anlaşılabilir. Öncelikle, edebiyat ve müziğin ayrı malze- meleri kullandığını belirtmek gerekir. Müzisyen noktaya dönüştürdüğü sesleri düzenleyerek eserini yaratır. Edebi- yatın ham maddesi ise sözcükler ya da dildir. Dil, ses ve anlam boyutu olan bir varlık olduğu için bir yönüyle işitsel- dir. Edebiyat ile müziğin benzerliği de bu noktada belirir. 37. Bu parçaya göre edebiyat ile müziği birbirinden ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatın sadece insan psikolojisiyle ilgilenmesi no B) Birisi sese dayalıyken diğerinin sese dayalı ol- vag soniengt hie maması va C) Müziğin ruha seslenmesi ancak edebiyatın daha çok akıl merkezli olması Apca neba016 Edebiyat ve müziğin ayrı malzemeler kullanması E) Müziğin edebiyata göre duyguları daha yoğun bir şekilde ele alması Coinsdlich dein hie cbriles nomtivag ish (3 by stop aniono ti
TYT/ Türkçe
37.
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz.
Çoğu köylü, eğer doğru dürüst beslenebilmişse, yaptığı birbi-
rinden çok farklı, zor bedensel işler yüzünden iyi gelişmiştir ve
bedensel olarak güçlüdür. Bu bedensel nitelikleri sıralayıver-
mek çok kolaydır: Çok küçük yaştan beri elleriyle çalışmaktan
ötürü irileşmiş eller, yük taşıma alışkanlığından ötürü bedene
kıyasla genişlemiş omuzlar, çevikleşmiş bacaklar... Gerçekte
çok daha başka özellikler ve istisnalar da bulunabilir. Ne var ki
kadın erkek çoğu köylünün, tipik bir bedensel ritim edinmiş ol
duğunu söylemek mümkündür. Bu ritim doğrudan doğruya gün
boyunca yapılması gereken işlerin talep ettiği enerjiyle ilgilidir.
tipik bedensel hareketlere, bedenin aldığı pozisyonlara da yan-
sır. Büyük, geniş hareketlerin oluşturduğu bir ritimdir bu. Ille de
yavaş değildir. Geleneksel tirpan ve testere kullanma hareket-
leri buna örnek olabilir. Köylülerin atlarını sürüş biçimleri, keza
her adımda yere toprağı sınıyormuş gibi basarak yürüyüş bi-
çimleri bu ritmi ayırt edici kılar. Buna ek olarak köylüler özel bir
bedensel saygınlığa sahiptir. Bu saygınlığı belirleyen, bir tür iş
levselciliktir, bir anlamda çabayla bütünleşmiş olmaktır.
7
estere
arkan-
Bir
Bir olguyu etraflica açıklama
B) Bir düşüncenin doğruluğunu tartışma
C) Öyküleme yoluyla olay içinde yaşatma
Dki kavramı çeşitli açılardan karşılaştırma
E) Bir durumu duyulara seslenerek betimleme
köylü,
liklere
arden
idene
in be-
ir ça-
fir.
38. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas-
maktadır?
15
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/ Türkçe 37. 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz. Çoğu köylü, eğer doğru dürüst beslenebilmişse, yaptığı birbi- rinden çok farklı, zor bedensel işler yüzünden iyi gelişmiştir ve bedensel olarak güçlüdür. Bu bedensel nitelikleri sıralayıver- mek çok kolaydır: Çok küçük yaştan beri elleriyle çalışmaktan ötürü irileşmiş eller, yük taşıma alışkanlığından ötürü bedene kıyasla genişlemiş omuzlar, çevikleşmiş bacaklar... Gerçekte çok daha başka özellikler ve istisnalar da bulunabilir. Ne var ki kadın erkek çoğu köylünün, tipik bir bedensel ritim edinmiş ol duğunu söylemek mümkündür. Bu ritim doğrudan doğruya gün boyunca yapılması gereken işlerin talep ettiği enerjiyle ilgilidir. tipik bedensel hareketlere, bedenin aldığı pozisyonlara da yan- sır. Büyük, geniş hareketlerin oluşturduğu bir ritimdir bu. Ille de yavaş değildir. Geleneksel tirpan ve testere kullanma hareket- leri buna örnek olabilir. Köylülerin atlarını sürüş biçimleri, keza her adımda yere toprağı sınıyormuş gibi basarak yürüyüş bi- çimleri bu ritmi ayırt edici kılar. Buna ek olarak köylüler özel bir bedensel saygınlığa sahiptir. Bu saygınlığı belirleyen, bir tür iş levselciliktir, bir anlamda çabayla bütünleşmiş olmaktır. 7 estere arkan- Bir Bir olguyu etraflica açıklama B) Bir düşüncenin doğruluğunu tartışma C) Öyküleme yoluyla olay içinde yaşatma Dki kavramı çeşitli açılardan karşılaştırma E) Bir durumu duyulara seslenerek betimleme köylü, liklere arden idene in be- ir ça- fir. 38. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas- maktadır? 15
TYT/ Türkçe
34. (1) Kültür tarihçimiz Süheyl Ünver, "Herkesin bir mesleği, bir de
meşgalesi olmalıdır; o meşgale bütün kültürümüzdür." derdi.
(11) Cem Behar seçkin bir ekonomisttir, meşgalesi ise "kültürü-
müz" diyemiyorum çünkü kültürümüzün özellikle musiki bahsi
onun hayatında bir meşgale olmanın çok ötesine geçmiş, asıl
mesleğini de aşan bir ihtisasa dönüşmüştür. (III) Türk musikisi
üzerine yazdığı kitapların sayısı yanlış saymadıysam on'dan
fazla; hepsi ciddi araştırmaların ürünü olan ve yeni yaklaşımlar
getiren kitaplardır. (IV) Özellikle "Aşk Olmayınca Meşk Olmaz"
adlı eserinde bugüne kadar basit bir pedagojik uygulama sayı-
lan, bu nedenle de kıyasıya eleştirilen meşk yöntemini, gelenek-
sel Osmanlı/Türk musikisi bağlamında farklı bir bakış açısıyla
inceliyor.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
I. cümlede Süheyl Ünver'in önerisinde, insanların meslek
sahibi olmaktan ziyade bir uğraşı sahibi olmalarının gerekli-
liği vurgulanmaktadır.
B) II. cümlede Cem Behar'ın kültürün bütün sahalarını kuşat-
mak yerine musiki alanında mesleğini de aşan bir uzman-
lıkla derinleştiği belirtilmektedir.
C)
cümlede Süheyl Ünver'in önerisinden, uğraşı olarak kül-
türümüzdeki geleneksel sanatlara yönelik bir tercihin önem-
sendiği anlaşılmaktadır.
D) III. cümlede Cem Behar'ın musiki konusundaki verimliliğin-
den, bu alandaki titiz ve çığır açıcı çalışmalarından bahse-
dilmektedir.
E) IV. cümlede Cem Behar'ın, günümüze dek eleştirilegelmiş
geleneksel bir konuya sıra dışı yaklaşımını örnekleyen bir
eserinden bahsedilmektedir.
35.
3
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/ Türkçe 34. (1) Kültür tarihçimiz Süheyl Ünver, "Herkesin bir mesleği, bir de meşgalesi olmalıdır; o meşgale bütün kültürümüzdür." derdi. (11) Cem Behar seçkin bir ekonomisttir, meşgalesi ise "kültürü- müz" diyemiyorum çünkü kültürümüzün özellikle musiki bahsi onun hayatında bir meşgale olmanın çok ötesine geçmiş, asıl mesleğini de aşan bir ihtisasa dönüşmüştür. (III) Türk musikisi üzerine yazdığı kitapların sayısı yanlış saymadıysam on'dan fazla; hepsi ciddi araştırmaların ürünü olan ve yeni yaklaşımlar getiren kitaplardır. (IV) Özellikle "Aşk Olmayınca Meşk Olmaz" adlı eserinde bugüne kadar basit bir pedagojik uygulama sayı- lan, bu nedenle de kıyasıya eleştirilen meşk yöntemini, gelenek- sel Osmanlı/Türk musikisi bağlamında farklı bir bakış açısıyla inceliyor. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? I. cümlede Süheyl Ünver'in önerisinde, insanların meslek sahibi olmaktan ziyade bir uğraşı sahibi olmalarının gerekli- liği vurgulanmaktadır. B) II. cümlede Cem Behar'ın kültürün bütün sahalarını kuşat- mak yerine musiki alanında mesleğini de aşan bir uzman- lıkla derinleştiği belirtilmektedir. C) cümlede Süheyl Ünver'in önerisinden, uğraşı olarak kül- türümüzdeki geleneksel sanatlara yönelik bir tercihin önem- sendiği anlaşılmaktadır. D) III. cümlede Cem Behar'ın musiki konusundaki verimliliğin- den, bu alandaki titiz ve çığır açıcı çalışmalarından bahse- dilmektedir. E) IV. cümlede Cem Behar'ın, günümüze dek eleştirilegelmiş geleneksel bir konuya sıra dışı yaklaşımını örnekleyen bir eserinden bahsedilmektedir. 35. 3
Dilimizdeki tat algılayıcıları, yiyecek ve içeceklerdeki mo-
leküller ile kimyasal bir reaksiyona girer. Suyun kendine
özgü bir tadı yoktur. Suya tadını veren içinde çözünmüş
hâlde bulunan minerallerdir. Bu minerallerin tadı, su sıcak-
ken veya ilıkken daha çok fark edilir. Bunun nedeni sıcak
veya ılık sudaki su moleküllerinin daha hızlı hareket etme-
leri ve bu çözünmüş mineralleri dildeki tat algılayıcılarına
çok hızlı taşımalarıdır. Soğuk ve buzlu suda ise moleküller
oldukça yavaş hareket ederler. Su içinde çözünememiş
maddelerin çoğu, ilk yudumdan itibaren biz daha tadını
alamadan mideye ulaşmış olur ve sadece serinletici bir
his yaratır.
37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi "farklı
sıcaklıklardaki suyun tadının değişmesinin" nedenlerin-
den biri değildir?
Ilık sudaki molekül yapılarının soğuk sudaki molekül-
lere göre daha hızlı hareket etmesi
B Soğuk suyun ilk yudumdan itibaren insanda serinleti-
ci bir his bırakması
CSıcak olmayan sularda moleküllerin yavaş yavaş
hareket etmesi
DY Dildeki tat alma duyusunun çözünmüş molekülleri
algılaması
E) Sıcak sulardaki moleküllerin dildeki tatma duyusuna
çok hızlı taşınması
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Dilimizdeki tat algılayıcıları, yiyecek ve içeceklerdeki mo- leküller ile kimyasal bir reaksiyona girer. Suyun kendine özgü bir tadı yoktur. Suya tadını veren içinde çözünmüş hâlde bulunan minerallerdir. Bu minerallerin tadı, su sıcak- ken veya ilıkken daha çok fark edilir. Bunun nedeni sıcak veya ılık sudaki su moleküllerinin daha hızlı hareket etme- leri ve bu çözünmüş mineralleri dildeki tat algılayıcılarına çok hızlı taşımalarıdır. Soğuk ve buzlu suda ise moleküller oldukça yavaş hareket ederler. Su içinde çözünememiş maddelerin çoğu, ilk yudumdan itibaren biz daha tadını alamadan mideye ulaşmış olur ve sadece serinletici bir his yaratır. 37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi "farklı sıcaklıklardaki suyun tadının değişmesinin" nedenlerin- den biri değildir? Ilık sudaki molekül yapılarının soğuk sudaki molekül- lere göre daha hızlı hareket etmesi B Soğuk suyun ilk yudumdan itibaren insanda serinleti- ci bir his bırakması CSıcak olmayan sularda moleküllerin yavaş yavaş hareket etmesi DY Dildeki tat alma duyusunun çözünmüş molekülleri algılaması E) Sıcak sulardaki moleküllerin dildeki tatma duyusuna çok hızlı taşınması
TEST
2
Fulleten
Olumsu
Bilimsel araştırmalar, insanların günlük hayatlarında
işe yaradıkları oranda benimsenmektedir. Bilimsel bir
araştırma eğer insanların hayatlarına dokunmuyor-
sa sürerlikleri de kısa olacaktır. Insanoğlu bilime her
daim saygı duymuş ama faydacı yaklaşımını da bırak-
mamıştır. Her türlü gelişme faydacı bir anlayışla ele
alınmış, bilimin geçerliği, güvenirliği ve sürerliği test
edilmiştir. Bu sınamalar, kişilerin bilime olan güveni-
ni daha da azaltmıştır. Insanlar bilimsel araştırmaları
gerçek anlamda irdelemedikleri için ön yargılı olmuş-
lardır. Bilimsel araştırmalara faydacı yaklaşılmasının
en önemli nedenlerinden biri budur. Insanoğlu bilimsel
verileri günlük hayatlarını düzene sokmada, işlerini
daha kolay yapmada tercih etmiştir. Derinlemesine
yapılan araştırmalar insanların ilgi alanlarının dışına
çıkmıştır. Bilimsel araştırmanın sonucu ne olursa ol-
sun ilgi çekmemiştir. Insanların faydacı yaklaşımları
da bununla ilgili bir durumdur.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Bilimin birçok yönüyle ilgili test etmeler, var olan bir
durumu daha da güçlendirmiştir.
B) Insanların ön yargılı oldukları bilim, ayrıntıya girdik-
çe insanlardan uzaklaşmıştır.
C) Bilimin devamlılığı, yararcı anlayışın da bir getirisi-
dir.
D) Insanların bilime yüzeysel yaklaşmaları psikolojik
bir yaklaşımı tetiklemiştir.
E) Bilimsel veriler, insanların günlük hayatlarını düze-
ne sokmada en etkili araçtır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TEST 2 Fulleten Olumsu Bilimsel araştırmalar, insanların günlük hayatlarında işe yaradıkları oranda benimsenmektedir. Bilimsel bir araştırma eğer insanların hayatlarına dokunmuyor- sa sürerlikleri de kısa olacaktır. Insanoğlu bilime her daim saygı duymuş ama faydacı yaklaşımını da bırak- mamıştır. Her türlü gelişme faydacı bir anlayışla ele alınmış, bilimin geçerliği, güvenirliği ve sürerliği test edilmiştir. Bu sınamalar, kişilerin bilime olan güveni- ni daha da azaltmıştır. Insanlar bilimsel araştırmaları gerçek anlamda irdelemedikleri için ön yargılı olmuş- lardır. Bilimsel araştırmalara faydacı yaklaşılmasının en önemli nedenlerinden biri budur. Insanoğlu bilimsel verileri günlük hayatlarını düzene sokmada, işlerini daha kolay yapmada tercih etmiştir. Derinlemesine yapılan araştırmalar insanların ilgi alanlarının dışına çıkmıştır. Bilimsel araştırmanın sonucu ne olursa ol- sun ilgi çekmemiştir. Insanların faydacı yaklaşımları da bununla ilgili bir durumdur. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Bilimin birçok yönüyle ilgili test etmeler, var olan bir durumu daha da güçlendirmiştir. B) Insanların ön yargılı oldukları bilim, ayrıntıya girdik- çe insanlardan uzaklaşmıştır. C) Bilimin devamlılığı, yararcı anlayışın da bir getirisi- dir. D) Insanların bilime yüzeysel yaklaşmaları psikolojik bir yaklaşımı tetiklemiştir. E) Bilimsel veriler, insanların günlük hayatlarını düze- ne sokmada en etkili araçtır.
Ben çağrışımlarla yazmaya çalışıyorum, okurken de çağ-
rışımlarla okuyorum ve bu beni farklı okumalara sevk
ediyor. O yüzden beni yormayan, ötesini düşündürme-
yen, farklı okumalara kapı açmayan, okuduğumda beni
yalnızca duygulandıran yapıtları sevmiyorum. Sokağa
çıktığımızda zaten bizi üzecek fazlasıyla durum var; aile
dramları, geçim kaygılanı gibi meseleler haberlerle bize
ulaşıyor. Roman yazarı, bir sanatçı olarak kalemi eline
alıyorsa bize olay örgüsünü farklı bir iletme şekli, farklı
bir üslubu, bizi kendine çeken bir söyleyişi olmalı. Bunu
bir çırpıda okuyup geçmemeliyiz. Üzerine düşünmeliyiz.
Belki bir cümlesini okumak, anlamlandırmak için birkaç
makale okumalıyız. Dolayısıyla ben romanı okuyucuyu
kültürel anlamda donatacak bir tür olarak görüyorum ki
buna sebep de sanırım Ulysses ile erken karşılaşmam
oldu. Ne diyordu Joyce: "İçine o kadar çok bilmece, bul-
maca ve zekâ oyunu koydum ki profesörler yüzyıllarca
ne demek istediğimi tartışacaklar; bir eserin ölümsüzlü-
ğü garantilemesinin tek yolu da budur."
37. Bu parçanın yazarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Derinliği olmayan, sığ yapıtları okumaktan hoşlanma-
maktadır.
B) Roman yazarlarının üslubunun daha sürükleyici ol-
ması gerektiğine inanmaktadır.
C) Yazarların yaşamda ayrımına varılamayan toplumsal
problemlere çözüm üretmesi gerektiğini düşünmek-
tedir.
D) Çevresinde yaşanan sıkıntılardan duygusal olarak
kendisi de etkilenmektedir.
E) Anlatıların okuyucuyu düşündürecek, onlara farklılık-
lar katacak özellikte olması gerektiğine inanmaktadır.
38. Bu parçadaki "ötesini düşündürmeyen" sözüyle kimi
yapıtlara yönelik anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Anlam derinliğine sahip olmaması
B) Okurlarına farklı duyguları hissettirmemesi
C) Geleceği düşündürme niteliğinin olmaması
D) Anlatılanların özgün üsluplarla verilmemesi
E) Herkese hitap edecek bir özelliğinin olmaması
A) Düşündürücü
B) Yol gösterici
C) Kendini yinel
D) Estetik olara.
E) Sıralanışta m
40. Maymun çiçeğ
fekte hayvanla
virüsünün nede
insana da bula
ğında, bu duru
dığı düşünülm
benzer fakat o
çek hastalığın.
kalıcı olarak so
PA
gulanmasının
hastalığı zama
olmuştur. Dün
üzerinden 40
maymun çiçes
sebeple aşıla
çeği virüsü er
buna rağmen
ve Batı Afrika
yakın alanlarc
giderek daha
Bu parçada
kilerden han
A) Başka bir
lara sebel
B) Farklı bir
da koruyu
C) Hareketli
görülebild
D) Yol açtığı
hastalıkta
E) Hayvanla
talık oldu
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Ben çağrışımlarla yazmaya çalışıyorum, okurken de çağ- rışımlarla okuyorum ve bu beni farklı okumalara sevk ediyor. O yüzden beni yormayan, ötesini düşündürme- yen, farklı okumalara kapı açmayan, okuduğumda beni yalnızca duygulandıran yapıtları sevmiyorum. Sokağa çıktığımızda zaten bizi üzecek fazlasıyla durum var; aile dramları, geçim kaygılanı gibi meseleler haberlerle bize ulaşıyor. Roman yazarı, bir sanatçı olarak kalemi eline alıyorsa bize olay örgüsünü farklı bir iletme şekli, farklı bir üslubu, bizi kendine çeken bir söyleyişi olmalı. Bunu bir çırpıda okuyup geçmemeliyiz. Üzerine düşünmeliyiz. Belki bir cümlesini okumak, anlamlandırmak için birkaç makale okumalıyız. Dolayısıyla ben romanı okuyucuyu kültürel anlamda donatacak bir tür olarak görüyorum ki buna sebep de sanırım Ulysses ile erken karşılaşmam oldu. Ne diyordu Joyce: "İçine o kadar çok bilmece, bul- maca ve zekâ oyunu koydum ki profesörler yüzyıllarca ne demek istediğimi tartışacaklar; bir eserin ölümsüzlü- ğü garantilemesinin tek yolu da budur." 37. Bu parçanın yazarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Derinliği olmayan, sığ yapıtları okumaktan hoşlanma- maktadır. B) Roman yazarlarının üslubunun daha sürükleyici ol- ması gerektiğine inanmaktadır. C) Yazarların yaşamda ayrımına varılamayan toplumsal problemlere çözüm üretmesi gerektiğini düşünmek- tedir. D) Çevresinde yaşanan sıkıntılardan duygusal olarak kendisi de etkilenmektedir. E) Anlatıların okuyucuyu düşündürecek, onlara farklılık- lar katacak özellikte olması gerektiğine inanmaktadır. 38. Bu parçadaki "ötesini düşündürmeyen" sözüyle kimi yapıtlara yönelik anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Anlam derinliğine sahip olmaması B) Okurlarına farklı duyguları hissettirmemesi C) Geleceği düşündürme niteliğinin olmaması D) Anlatılanların özgün üsluplarla verilmemesi E) Herkese hitap edecek bir özelliğinin olmaması A) Düşündürücü B) Yol gösterici C) Kendini yinel D) Estetik olara. E) Sıralanışta m 40. Maymun çiçeğ fekte hayvanla virüsünün nede insana da bula ğında, bu duru dığı düşünülm benzer fakat o çek hastalığın. kalıcı olarak so PA gulanmasının hastalığı zama olmuştur. Dün üzerinden 40 maymun çiçes sebeple aşıla çeği virüsü er buna rağmen ve Batı Afrika yakın alanlarc giderek daha Bu parçada kilerden han A) Başka bir lara sebel B) Farklı bir da koruyu C) Hareketli görülebild D) Yol açtığı hastalıkta E) Hayvanla talık oldu
birey
KURUMLARI
35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla-
yınız.
Kol Manşetinde Notlar, Bulgakov'un edebiyat dünyasına
yıldırım gibi düşen ve okurun bilgisel donanımının artma-
sını sağlayan öykülerini içeriyor. Bulgakov'un keskin, sert
ama bir o kadar da kuyumcu titizliğiyle işlediği incelikli ve
neşeli diliyle Kiev ve Moskova'nın günlük hayatının bir pa-
noramasını çizdiği bu öykülerinde, o dönemin Rusya'si-
nın tarihin akışını değiştiren zamanlarında yaşanan her
şey var. İç savaşın insanları birbirinden ayıran günlerin-
den tutun da Bolşevikler tarafından Yeni Rusya iktidarının
kurulduğu ve sayısız yeniliğin ortaya çıktığı günlere dek
anarak
her şeyi görmek mümkün. Yazar, gerçekliğe
anlattığı öykülerde ilgiyi diri tutmayı başarıyor. Öykü der-
lemesine adını veren Kol Manşetinde Notlar, genç yazarın
bu kıtlık ve bürokrasi günlerinde mesleğe nasıl atıldığını,
gazete yazarlığından tiyatro oyunu ve roman yazarlığına
uzanan sürecini büyük bir hiciv gücüyle anlatıyor.
35. Kol Manşetinde Notlar adlı eserden söz edilen bu
parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle-
nemez?
A) Yapıtın tanıtımı açık, anlaşılır ve yalın bir dille yapıl-
mistir.
B
36. Bu parçada sözü edilen eseri okuyan birinin aşağıda-
kilerden hangisini söylemesi beklenmez?
A) Her bir öykünün bitiminde, o öykü içinde yer alan
olağanüstülüklerin eserin sürükleyiciliğine ve anlaşı-
lırlığına balta vurduğunu söylemeliyim.
B) Elimden bırakamadığım bu kitabı okurken yazarının
yergiye varan anlatımı kimi zaman beni düşünceler
dünyasına itti.
C) Yazarın kitaptaki öykülerini çok dikkatle ve özenle
oluşturduğu dili aracılığıyla bizlere sunduğunu öykü-
leri okuyunca fark ettim.
D) Belli bir yerin belli bir zamanına ait genel görünümle-
ri aktaran kitabı okuyup bitirdiğimde kendimi kitaba
başladığım günden daha bilgili hissettim.
E) Eseri okurken bir ansiklopedi misali dönemin sos-
yal ve siyasi atmosferine ışık tutan pek çok ayrıntı ve
gönderme barındırdığını anladım.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
birey KURUMLARI 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. Kol Manşetinde Notlar, Bulgakov'un edebiyat dünyasına yıldırım gibi düşen ve okurun bilgisel donanımının artma- sını sağlayan öykülerini içeriyor. Bulgakov'un keskin, sert ama bir o kadar da kuyumcu titizliğiyle işlediği incelikli ve neşeli diliyle Kiev ve Moskova'nın günlük hayatının bir pa- noramasını çizdiği bu öykülerinde, o dönemin Rusya'si- nın tarihin akışını değiştiren zamanlarında yaşanan her şey var. İç savaşın insanları birbirinden ayıran günlerin- den tutun da Bolşevikler tarafından Yeni Rusya iktidarının kurulduğu ve sayısız yeniliğin ortaya çıktığı günlere dek anarak her şeyi görmek mümkün. Yazar, gerçekliğe anlattığı öykülerde ilgiyi diri tutmayı başarıyor. Öykü der- lemesine adını veren Kol Manşetinde Notlar, genç yazarın bu kıtlık ve bürokrasi günlerinde mesleğe nasıl atıldığını, gazete yazarlığından tiyatro oyunu ve roman yazarlığına uzanan sürecini büyük bir hiciv gücüyle anlatıyor. 35. Kol Manşetinde Notlar adlı eserden söz edilen bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Yapıtın tanıtımı açık, anlaşılır ve yalın bir dille yapıl- mistir. B 36. Bu parçada sözü edilen eseri okuyan birinin aşağıda- kilerden hangisini söylemesi beklenmez? A) Her bir öykünün bitiminde, o öykü içinde yer alan olağanüstülüklerin eserin sürükleyiciliğine ve anlaşı- lırlığına balta vurduğunu söylemeliyim. B) Elimden bırakamadığım bu kitabı okurken yazarının yergiye varan anlatımı kimi zaman beni düşünceler dünyasına itti. C) Yazarın kitaptaki öykülerini çok dikkatle ve özenle oluşturduğu dili aracılığıyla bizlere sunduğunu öykü- leri okuyunca fark ettim. D) Belli bir yerin belli bir zamanına ait genel görünümle- ri aktaran kitabı okuyup bitirdiğimde kendimi kitaba başladığım günden daha bilgili hissettim. E) Eseri okurken bir ansiklopedi misali dönemin sos- yal ve siyasi atmosferine ışık tutan pek çok ayrıntı ve gönderme barındırdığını anladım.
birey
RURUMLARI
33. İletişim, insan ve toplum yaşamının her yanı ve boyutuyla
ilişkili bir olgudur. Bu alanda yaşanan herhangi bir yeni-
lik, gelişme ve farklılaşma hayatın birçok noktasında da
değişim anlamına gelmektedir. Özellikle teknolojik geliş-
melerin bilgi alışverişi ile haberleşme noktasında çok ileri
bir seviyede gelişme gösterdiği günümüzde, iletişimin
insan ve toplum yaşamında giderek belirleyici bir rol üst-
lendiği söylenebilir. Nitekim geniş bir açıyla bakıldığında
dünden bugüne toplumlardaki sosyal ilerlemenin, insan-
lığın iletişim eylemiyle eş zamanlı biçimde gerçekleştiği
görülmektedir. İletişim kurma ihtiyacı, yazılı dillerin üre-
tilmesini, iletişim kanallarının çeşitlenmesini sağlamış ve
beyinlerimizin gelişiminde çok önemli bir unsur olmuştur.
Yani bir bakıma insanlar, bu ihtiyaçları doğrultusunda ha-
reket etmişlerdir. Tarih boyunca iletişim engellerini kaldı-
rip mesafeleri aşma çabasında olan insanlık kronolojik
gelişimle; güvercinlere, telgraflara, mektuplara, kartpos-
tallara, kitaplara, dergilere, radyoya, televizyona, sabit
hatlı telefonlara, elektronik postaya, internete, video kon-
feranslara ve cep telefonlarına ihtiyaç duymuştur. Bunları
kullanarak iletişimini gerçekleştirmiştir.
Bu parçadan iletişimle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) İletişim kanallarının çeşitlenmesinde insanların ileti-
şim ihtiyacını karşılama isteği rol oynamıştır.
B) Geçmişten günümüze kadar farklı yöntem ve tekno-
lojilerle gerçekleştirilmiştir.
C) Kendisiyle ilgili yaşanan yeniliklerin etkileri, yaşamın
pek çok alanında da değişime ortam hazırlamıştır.
D) Bireylerin yaşamıyla ilgili bazı alanlarda önemli bir
belirleyicilik rolü üstlenmiştir.
E) Toplumların birbirleri üzerinde hâkimiyet kurma ko-
nusundaki istekleri, gelişiminde belirleyici olmuştur.
34. Önceleri
parçasıya
klavye ile
larını tele
uygulam
notlarını
klavyele
yazısı k
Elle yaz
yavaş
nerede
elle yaz
gisal b
yazıyor
en öne
çirilme
elle ka
sini sa
Bu pa
A) Te
ve
B) E
dr
C) E
e
D) G
n
E) H
C
C
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
birey RURUMLARI 33. İletişim, insan ve toplum yaşamının her yanı ve boyutuyla ilişkili bir olgudur. Bu alanda yaşanan herhangi bir yeni- lik, gelişme ve farklılaşma hayatın birçok noktasında da değişim anlamına gelmektedir. Özellikle teknolojik geliş- melerin bilgi alışverişi ile haberleşme noktasında çok ileri bir seviyede gelişme gösterdiği günümüzde, iletişimin insan ve toplum yaşamında giderek belirleyici bir rol üst- lendiği söylenebilir. Nitekim geniş bir açıyla bakıldığında dünden bugüne toplumlardaki sosyal ilerlemenin, insan- lığın iletişim eylemiyle eş zamanlı biçimde gerçekleştiği görülmektedir. İletişim kurma ihtiyacı, yazılı dillerin üre- tilmesini, iletişim kanallarının çeşitlenmesini sağlamış ve beyinlerimizin gelişiminde çok önemli bir unsur olmuştur. Yani bir bakıma insanlar, bu ihtiyaçları doğrultusunda ha- reket etmişlerdir. Tarih boyunca iletişim engellerini kaldı- rip mesafeleri aşma çabasında olan insanlık kronolojik gelişimle; güvercinlere, telgraflara, mektuplara, kartpos- tallara, kitaplara, dergilere, radyoya, televizyona, sabit hatlı telefonlara, elektronik postaya, internete, video kon- feranslara ve cep telefonlarına ihtiyaç duymuştur. Bunları kullanarak iletişimini gerçekleştirmiştir. Bu parçadan iletişimle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) İletişim kanallarının çeşitlenmesinde insanların ileti- şim ihtiyacını karşılama isteği rol oynamıştır. B) Geçmişten günümüze kadar farklı yöntem ve tekno- lojilerle gerçekleştirilmiştir. C) Kendisiyle ilgili yaşanan yeniliklerin etkileri, yaşamın pek çok alanında da değişime ortam hazırlamıştır. D) Bireylerin yaşamıyla ilgili bazı alanlarda önemli bir belirleyicilik rolü üstlenmiştir. E) Toplumların birbirleri üzerinde hâkimiyet kurma ko- nusundaki istekleri, gelişiminde belirleyici olmuştur. 34. Önceleri parçasıya klavye ile larını tele uygulam notlarını klavyele yazısı k Elle yaz yavaş nerede elle yaz gisal b yazıyor en öne çirilme elle ka sini sa Bu pa A) Te ve B) E dr C) E e D) G n E) H C C
11:03
un yavruları-
anne içeren
oluşturulmuş
el, diğeri ise
daha canlı
Diğer dav-
oğukluğunu
ütü içmeye
larının za-
eyle geçir-
lip sütlerini
h deneyi-
re mi şe-
üzerinde
rine dair
uyla mi
ışım:
nidir?
rada
ama
ortak
nliği
de
asıl
ktir.
gu
50
Deneme Sınavı - 03
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Latince "hoşnut etmek" anlamına gelen "plasebo" far-
makolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki
ortaya çıkarması hâlidir. Bu etkinin test edileceği bir ça-
lışmada deneklere bir uyarıcı ile yatıştırıcının etkilerinin
doğrudan karşılaştırılacağı söylendi. Araştırmacılar test
edecekleri ilacın bir veya iki dozunu uygulayacakları
50 gönüllü ile anlaştılar ve testleri uyguladılar. Sonuçlar
analiz edildiğinde ortaya net bir sonuç çıktı: Yatıştırıcı
alan denekler, uyarıcı verilen deneklere göre kendilerini
iki kat daha uykulu hissediyorlardı. Çifte doz alanlarda
ise etki daha da güçlüydü. Aslında bu açıdan bakıldı-
ğında sonuçlar şaşırtıcı olmayacaktı eğer iki test grubu-
na ----! Deneklerin hepsine aynı zararsız bileşik verildi.
Tek fark, yatıştırıcı olarak işaretlenen hapların mavi,
uyarı olarak işaretlenen hapların ise pembe olmasıydı.
Çift hap yutanlar için de durum değişik değildi. Aslında
hiçbir şey almamışlardı.
4) J
dir?
A) yatıştırıcı verilmemiş olsaydı
B) uyarıcı verilmiş olmasaydı
yatıştırıcı verilmiş olsaydı
Duyarıcı ve yatıştırıcı verilmemiş olmasaydı
EX uyarıcı ve yatıştırıcı verilmiş olmasaydı
36. Bu parçadan hareketle plasebo etkisi ile ilgili aşağı-
dakilerden hangisi söylenebilir?
A) Yeni bir ilacın gücünü test etmekle yakından ilgilidir.
B Zihnin beden üstündeki şaşırtıcı etkisini göstermek-
tedir.
C) Tibbi tedavi süreçlerinde etkin olarak kullanılmalıdır.
Psikolojik tedavi süreçlerinde daha iyi sonuç vermek-
tedir.
E Tedavide kullanımı etik olarak tartışma yaratmakta-
dır.
84
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
11:03 un yavruları- anne içeren oluşturulmuş el, diğeri ise daha canlı Diğer dav- oğukluğunu ütü içmeye larının za- eyle geçir- lip sütlerini h deneyi- re mi şe- üzerinde rine dair uyla mi ışım: nidir? rada ama ortak nliği de asıl ktir. gu 50 Deneme Sınavı - 03 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Latince "hoşnut etmek" anlamına gelen "plasebo" far- makolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarması hâlidir. Bu etkinin test edileceği bir ça- lışmada deneklere bir uyarıcı ile yatıştırıcının etkilerinin doğrudan karşılaştırılacağı söylendi. Araştırmacılar test edecekleri ilacın bir veya iki dozunu uygulayacakları 50 gönüllü ile anlaştılar ve testleri uyguladılar. Sonuçlar analiz edildiğinde ortaya net bir sonuç çıktı: Yatıştırıcı alan denekler, uyarıcı verilen deneklere göre kendilerini iki kat daha uykulu hissediyorlardı. Çifte doz alanlarda ise etki daha da güçlüydü. Aslında bu açıdan bakıldı- ğında sonuçlar şaşırtıcı olmayacaktı eğer iki test grubu- na ----! Deneklerin hepsine aynı zararsız bileşik verildi. Tek fark, yatıştırıcı olarak işaretlenen hapların mavi, uyarı olarak işaretlenen hapların ise pembe olmasıydı. Çift hap yutanlar için de durum değişik değildi. Aslında hiçbir şey almamışlardı. 4) J dir? A) yatıştırıcı verilmemiş olsaydı B) uyarıcı verilmiş olmasaydı yatıştırıcı verilmiş olsaydı Duyarıcı ve yatıştırıcı verilmemiş olmasaydı EX uyarıcı ve yatıştırıcı verilmiş olmasaydı 36. Bu parçadan hareketle plasebo etkisi ile ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) Yeni bir ilacın gücünü test etmekle yakından ilgilidir. B Zihnin beden üstündeki şaşırtıcı etkisini göstermek- tedir. C) Tibbi tedavi süreçlerinde etkin olarak kullanılmalıdır. Psikolojik tedavi süreçlerinde daha iyi sonuç vermek- tedir. E Tedavide kullanımı etik olarak tartışma yaratmakta- dır. 84