Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları
![sında
öne-
rının
ste)
eme
bet-
eri-
CISI
ile
bu
in
a
k
E.
TERE KÖSE
9. Tüm dünyada kabul gören ahlaki kuralların
bütününe etik adı verilir. Günlük yaşantıda her
geçen gün daha çok kullanılmaya başlanan
etik kelimesi; kişilerin ahlak ilkelerini, davra-
nış biçimlerini, görevlerini ve zorunluluklarını
belirleyen kurallar bütünü olarak da tanımlan-
maktadır. Bilim etiği de canlı yaşamına, fikir,
teori ve düşünceye saygıyı, tarafsızlığı, bilimsel
çalışmalarda mahremiyeti kapsar. Etik değerlere
sahip kişiler güvenilir, dürüst, saygılı, açık ve
tarafsızdır. Bilim etiğine sahip araştırmacılar ise
bu niteliklerin yanı sıra uydurmacı ve yanıltmacı
alla olmayan, intihal yapmayan, sözde yazarlık yap-
mayan yani kendisini yer almadığı bir çalışmada
varmış gibi göstermeyen, çalışmada yer alan
diğer kişileri yok saymayan kişilerdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü
edilen etik kavramının bir özelliği değildir?
A Kullanımında kişisel farklılıklar bulunabilir.
BY Objektif bir öze sahiptir.
He
Deneme 10
....
(C) Bazı çalışmalarda gizlilik de barındırır.
lipst
Dy Mesleki ilkelere uyarlanabilir.
sin
EX Evrensel bir yanı vardır.
gydy
AYO
TER](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315100123861058-89611.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelersında
öne-
rının
ste)
eme
bet-
eri-
CISI
ile
bu
in
a
k
E.
TERE KÖSE
9. Tüm dünyada kabul gören ahlaki kuralların
bütününe etik adı verilir. Günlük yaşantıda her
geçen gün daha çok kullanılmaya başlanan
etik kelimesi; kişilerin ahlak ilkelerini, davra-
nış biçimlerini, görevlerini ve zorunluluklarını
belirleyen kurallar bütünü olarak da tanımlan-
maktadır. Bilim etiği de canlı yaşamına, fikir,
teori ve düşünceye saygıyı, tarafsızlığı, bilimsel
çalışmalarda mahremiyeti kapsar. Etik değerlere
sahip kişiler güvenilir, dürüst, saygılı, açık ve
tarafsızdır. Bilim etiğine sahip araştırmacılar ise
bu niteliklerin yanı sıra uydurmacı ve yanıltmacı
alla olmayan, intihal yapmayan, sözde yazarlık yap-
mayan yani kendisini yer almadığı bir çalışmada
varmış gibi göstermeyen, çalışmada yer alan
diğer kişileri yok saymayan kişilerdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü
edilen etik kavramının bir özelliği değildir?
A Kullanımında kişisel farklılıklar bulunabilir.
BY Objektif bir öze sahiptir.
He
Deneme 10
....
(C) Bazı çalışmalarda gizlilik de barındırır.
lipst
Dy Mesleki ilkelere uyarlanabilir.
sin
EX Evrensel bir yanı vardır.
gydy
AYO
TER
![5.
Gazeteci:
- Romanda her zaman yapılabilecek bir şeyler olduğunu, deği-
şimin roman için hiç bitmeyeceğini söylediniz.
Robbe-Grillet:
- Hiç bitmeyen, sonu gelmeyen bir yeniliğin ve değişimin peşin-
den koşuyorum ben.
Gazeteci:
- Hiç, "Tamam, bu sefer oldu; yapabileceğim bir şey kalmadı."
dediğiniz oldu mu?
Robbe-Grillet:
- Her zaman "yeninin yenisi" vardır.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki yazarın
sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
Yeni Romancıların savları, geleneksel roman yazarlarından
daha iyisini yapmak değil; onların arkasından yaşamakta
oldukları çağın yazarları olarak kendi yerlerini almaktır.
B Geleneksel romanda kahraman, bir sosyal statüyle şekille-
nir. Eğer bu statüyü ortadan kaldırırsanız kahramanı da bi-
tirmiş olursunuz. Yaptığımız buydu ama insanı edebiyattan
kovmuş değildik. Dünya da, insanın dünyayı algılayışı da
kökünden değişmişti.
Yazar, roman kuramcısı olmadığını sadece diğer roman-
cılar gibi yazdıkları, okudukları ve yazmayı düşündükleri
üzerine bazı düşünceleri olduğunu söyler. Buna rağmen,
eleştirmenler onu akımının kuramcısı olarak kabul ederler.
D) Roman, varlığını sürdürmek için gelişmek zorundadır. An-
cak, zamanı geldiğinde o da aşılacak, yeni yeni romanlar-
ca önüne geçilecektir. Şimdinin yeni romanı, geleneksel
romandan dili, biçemi, tekniği, kompozisyonu, yapısıyla,
zengin bir algılama ve kavrama hatta yazın bilgisi gerektir-
mesiyle ayrılmaktadır.
Her çağ, yapıtlarda anlamını ve yansımasını bulur ancak,
her çağın estetik kuralları ve yargıları farklıdır. Her sanat
akımı kimi ortak özelliklerden yola çıksa da birbirine benze-
meyen sanatçıları bir araya getirir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315163818705906-2066407.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler5.
Gazeteci:
- Romanda her zaman yapılabilecek bir şeyler olduğunu, deği-
şimin roman için hiç bitmeyeceğini söylediniz.
Robbe-Grillet:
- Hiç bitmeyen, sonu gelmeyen bir yeniliğin ve değişimin peşin-
den koşuyorum ben.
Gazeteci:
- Hiç, "Tamam, bu sefer oldu; yapabileceğim bir şey kalmadı."
dediğiniz oldu mu?
Robbe-Grillet:
- Her zaman "yeninin yenisi" vardır.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki yazarın
sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
Yeni Romancıların savları, geleneksel roman yazarlarından
daha iyisini yapmak değil; onların arkasından yaşamakta
oldukları çağın yazarları olarak kendi yerlerini almaktır.
B Geleneksel romanda kahraman, bir sosyal statüyle şekille-
nir. Eğer bu statüyü ortadan kaldırırsanız kahramanı da bi-
tirmiş olursunuz. Yaptığımız buydu ama insanı edebiyattan
kovmuş değildik. Dünya da, insanın dünyayı algılayışı da
kökünden değişmişti.
Yazar, roman kuramcısı olmadığını sadece diğer roman-
cılar gibi yazdıkları, okudukları ve yazmayı düşündükleri
üzerine bazı düşünceleri olduğunu söyler. Buna rağmen,
eleştirmenler onu akımının kuramcısı olarak kabul ederler.
D) Roman, varlığını sürdürmek için gelişmek zorundadır. An-
cak, zamanı geldiğinde o da aşılacak, yeni yeni romanlar-
ca önüne geçilecektir. Şimdinin yeni romanı, geleneksel
romandan dili, biçemi, tekniği, kompozisyonu, yapısıyla,
zengin bir algılama ve kavrama hatta yazın bilgisi gerektir-
mesiyle ayrılmaktadır.
Her çağ, yapıtlarda anlamını ve yansımasını bulur ancak,
her çağın estetik kuralları ve yargıları farklıdır. Her sanat
akımı kimi ortak özelliklerden yola çıksa da birbirine benze-
meyen sanatçıları bir araya getirir.
![26. Edebiyatta üretkenlik, netameli bir konudur çünkü
hemen ardından nitelik-nicelik tartışmasını da
beraberinde getirir. Elbette edebiyatımızda
üretkenlikleriyle göz kamaştıran ustalar var. Ama onlara
usta denmesinin nedeni nicelik değil, çıtayı çıkardıkları
yerde çok az kalem gezinebiliyor olmasıdır. Yusuf
Atılgan'ı düşünün. Hacim olarak küçük ama
taşıdıklarıyla büyüklüğünü her geçen gün yeniden
kanıtlayan eserleriyle edebiyatımızda bıraktığı iz ne
kadar da derindir! Bundan daha büyük bir üretkenlik
olabilir mi? Kaleminden çıkmış her eseri okumak istiyor
insan. Yazdıklarını her şeyiyle istediği çıtaya ulaşana
kadar yayımlamadığı için bu düzeye erişmiştir o.
Bu parcada aşağıdakilerin hangisinden söz
edilmektedir?
A) Nitelikten ödün vermeyen yazarların üretken
olamadığından
B) Edebiyatta üretkenliğin ölçüsünün sayı değil, nitelik
olduğundan
er Nitelikli yapıtlar vermenin yolunun çok sayıda yapıt
vermekten geçtiğinden
D) Sanatçıların ustalaştıkça nicelikten çok, niteliği
önemsemeye basladığından
E) Cok sayıda yapıt vermek yerine az ama hacimli
yapıtlar vermenin daha dogru olduğundan](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315182311778904-4680070.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler26. Edebiyatta üretkenlik, netameli bir konudur çünkü
hemen ardından nitelik-nicelik tartışmasını da
beraberinde getirir. Elbette edebiyatımızda
üretkenlikleriyle göz kamaştıran ustalar var. Ama onlara
usta denmesinin nedeni nicelik değil, çıtayı çıkardıkları
yerde çok az kalem gezinebiliyor olmasıdır. Yusuf
Atılgan'ı düşünün. Hacim olarak küçük ama
taşıdıklarıyla büyüklüğünü her geçen gün yeniden
kanıtlayan eserleriyle edebiyatımızda bıraktığı iz ne
kadar da derindir! Bundan daha büyük bir üretkenlik
olabilir mi? Kaleminden çıkmış her eseri okumak istiyor
insan. Yazdıklarını her şeyiyle istediği çıtaya ulaşana
kadar yayımlamadığı için bu düzeye erişmiştir o.
Bu parcada aşağıdakilerin hangisinden söz
edilmektedir?
A) Nitelikten ödün vermeyen yazarların üretken
olamadığından
B) Edebiyatta üretkenliğin ölçüsünün sayı değil, nitelik
olduğundan
er Nitelikli yapıtlar vermenin yolunun çok sayıda yapıt
vermekten geçtiğinden
D) Sanatçıların ustalaştıkça nicelikten çok, niteliği
önemsemeye basladığından
E) Cok sayıda yapıt vermek yerine az ama hacimli
yapıtlar vermenin daha dogru olduğundan
![35. Alternatif elektrik akımını bulan Tesla, uç noktalarda tuhaf
bir dâhiydi. Tesla'nın çalışırken en ilginç ritüeli tüm perde-
leri kapatıp karanlıkta çalışmasıydı. Perdelerini kapalı
havalarda ve fırtınada açıyordu sadece. Ofis çalışanları
bu duruma alışıp ona göre hareket ediyorlardı. Tesla'nın
bir diğer ilginç ritüeli de yemek yemek ile ilgiliydi. Çocuk-
luğundan beri bir yemeğe başlamadan önce yemeğin
hacmini aklında hesaplama alışkanlığı vardı. Eğer yeme-
ğin hacmini hesaplayamazsa yemeğinden asla keyif ala-
mıyordu. Sık sık akşam yemeği yediği New York'taki
Waldorf Astroia Hotel'in şef garsonu bu durumu biliyor ve
Tesla'ya uygun yemekler hazırlıyordu.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Tesla'nın
bir özelliği olamaz?
A Yemeklerini dahi çalışma odasına getirtip orada can-
la başla çalışan
Belirli bir öğünü, belli bir mekanda değerlendiren
Çalışma ortamında kendisine uyum sağlanan
Yemekle ilgili bir takıntısını aşamayan
Çalışırken fizikî mekânı kendine göre düzenleyen](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315182340706036-3681673.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler35. Alternatif elektrik akımını bulan Tesla, uç noktalarda tuhaf
bir dâhiydi. Tesla'nın çalışırken en ilginç ritüeli tüm perde-
leri kapatıp karanlıkta çalışmasıydı. Perdelerini kapalı
havalarda ve fırtınada açıyordu sadece. Ofis çalışanları
bu duruma alışıp ona göre hareket ediyorlardı. Tesla'nın
bir diğer ilginç ritüeli de yemek yemek ile ilgiliydi. Çocuk-
luğundan beri bir yemeğe başlamadan önce yemeğin
hacmini aklında hesaplama alışkanlığı vardı. Eğer yeme-
ğin hacmini hesaplayamazsa yemeğinden asla keyif ala-
mıyordu. Sık sık akşam yemeği yediği New York'taki
Waldorf Astroia Hotel'in şef garsonu bu durumu biliyor ve
Tesla'ya uygun yemekler hazırlıyordu.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Tesla'nın
bir özelliği olamaz?
A Yemeklerini dahi çalışma odasına getirtip orada can-
la başla çalışan
Belirli bir öğünü, belli bir mekanda değerlendiren
Çalışma ortamında kendisine uyum sağlanan
Yemekle ilgili bir takıntısını aşamayan
Çalışırken fizikî mekânı kendine göre düzenleyen
![4. Edebî metinlerde dile getirilen anlamlarla gerçek ha-
yatın olguları arasında doğrudan doğruya bir özdeş-
lik yoktur. Yani dil göstergelerinin bizi gönderdiği kay-
nağın kendisi, gerçek hayatta mevcut değildir. Ancak
bu, iletinin insandan, hayattan ve yaşanılan dünyadan
soyutlanması demek değildir. Burada sanata özgü bir
gerçeklik söz konusudur. Böyle durumlarda yazar, is-
tediği etkiyi ortaya koyabilmek için dili özgürce kulla-
nır. Her okur da buradan kendince bir sonuca ulaşır.
Bu parçadan "edebî eserler"le ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Bilgi vermeyi önceleyenlerinin olduğuna
B) Gerçek yaşamla bağını dil sayesinde kurabildiğine
C)Yoruma açık bir dil kullanıldığına
D) Yazıldığı dile yeni ve farklı sözcükler kazandırdığına
E) Yazarın kişisel düşünce dünyasını yansıttığına](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315183802939974-2038208.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler4. Edebî metinlerde dile getirilen anlamlarla gerçek ha-
yatın olguları arasında doğrudan doğruya bir özdeş-
lik yoktur. Yani dil göstergelerinin bizi gönderdiği kay-
nağın kendisi, gerçek hayatta mevcut değildir. Ancak
bu, iletinin insandan, hayattan ve yaşanılan dünyadan
soyutlanması demek değildir. Burada sanata özgü bir
gerçeklik söz konusudur. Böyle durumlarda yazar, is-
tediği etkiyi ortaya koyabilmek için dili özgürce kulla-
nır. Her okur da buradan kendince bir sonuca ulaşır.
Bu parçadan "edebî eserler"le ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Bilgi vermeyi önceleyenlerinin olduğuna
B) Gerçek yaşamla bağını dil sayesinde kurabildiğine
C)Yoruma açık bir dil kullanıldığına
D) Yazıldığı dile yeni ve farklı sözcükler kazandırdığına
E) Yazarın kişisel düşünce dünyasını yansıttığına
![$
emily ipanalog und bed
30. Aşağıdakilerin hangisi, Rusya'nın Küçük Kaynarca
Antlaşması ile elde ettiği haklardan biri değildir?
A) Ortodoksları himaye etme
B) Kırım'ı topraklarına katma
C) Kapitülasyonlardan
faydalanma
D) Istanbul'da elçilik kurma istant.
E) Karadeniz'de donanma bulundurma](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315183241599503-4765052.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler$
emily ipanalog und bed
30. Aşağıdakilerin hangisi, Rusya'nın Küçük Kaynarca
Antlaşması ile elde ettiği haklardan biri değildir?
A) Ortodoksları himaye etme
B) Kırım'ı topraklarına katma
C) Kapitülasyonlardan
faydalanma
D) Istanbul'da elçilik kurma istant.
E) Karadeniz'de donanma bulundurma
![Yapay zekâ terimini son on yıldır sıkça duyuyoruz. Ne var ki bu
terim, bilim dünyası için yeni değil çünkü ilk olarak 1956'da orta-
ya çıktı. Yani bilim insanları yaklaşık 67 yıldır yapay zekâ üzerine
çalışıyor. İlk başlarda bu alanda ilerlemeler çok yavaş oldu. Dola-
yısıyla yapay zekâ, halk arasında uzun bir süre fantastik bir kav-
ram ve bilim kurgunun konusu olarak görüldü. Yalnızca bilim kur-
gu yapıtlarında değil de günlük yaşamımızda da yer alabileceği
düşüncesi, IBM'in Deep Blue adlı yapay zekâlı satranç bilgisaya-
rının 1997'de dünya satranç şampiyonlarından Garry Kasparov'u
yenmesiyle doğdu. Son yirmi yılda bu alanda çok büyük ilerleme-
ler kaydedildi. Böylece yapay zekâ kavramı, biz farkında olmadan
gündemimizdeki yerini almaya başladı. Öyle anlaşılıyor ki onu be-
nimseyip benimsememize aldırmadan her geçen gün görünürlü-
ğünü artıracak.
37. Bu parçada yapay zekâ ile ilgili aşağıdakilerin
hangisine değinilmemiştir?
A Bilim dünyasında ortaya çıktığı tarihe
Toplum tarafından değerlendirilme sürecine
Günlük hayatımızı ne zamandır etkilediğine
DY Onunla ilgili algının değişme nedenine
E) Varlığının zamanla daha çok hissedileceğine
sediecede](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315173623643330-1295517.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerYapay zekâ terimini son on yıldır sıkça duyuyoruz. Ne var ki bu
terim, bilim dünyası için yeni değil çünkü ilk olarak 1956'da orta-
ya çıktı. Yani bilim insanları yaklaşık 67 yıldır yapay zekâ üzerine
çalışıyor. İlk başlarda bu alanda ilerlemeler çok yavaş oldu. Dola-
yısıyla yapay zekâ, halk arasında uzun bir süre fantastik bir kav-
ram ve bilim kurgunun konusu olarak görüldü. Yalnızca bilim kur-
gu yapıtlarında değil de günlük yaşamımızda da yer alabileceği
düşüncesi, IBM'in Deep Blue adlı yapay zekâlı satranç bilgisaya-
rının 1997'de dünya satranç şampiyonlarından Garry Kasparov'u
yenmesiyle doğdu. Son yirmi yılda bu alanda çok büyük ilerleme-
ler kaydedildi. Böylece yapay zekâ kavramı, biz farkında olmadan
gündemimizdeki yerini almaya başladı. Öyle anlaşılıyor ki onu be-
nimseyip benimsememize aldırmadan her geçen gün görünürlü-
ğünü artıracak.
37. Bu parçada yapay zekâ ile ilgili aşağıdakilerin
hangisine değinilmemiştir?
A Bilim dünyasında ortaya çıktığı tarihe
Toplum tarafından değerlendirilme sürecine
Günlük hayatımızı ne zamandır etkilediğine
DY Onunla ilgili algının değişme nedenine
E) Varlığının zamanla daha çok hissedileceğine
sediecede
![24. Farsçayı öğrenmeden Ömer Hayyam.rubailerinin çevirile
rini okuduğum yıllarda değişik nedenlerle dikkatimi çeken
iki rubai vardı. Bunlardan biri, aynı zamanda çevirmenin
kitabının arka kapağında yer alan şu rubaiydi:
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hos!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
O günlerde ezberlemeye değecek kadar güzel bulduğum
bu rubaiyi, Farsçayı öğrendikten sonra asıl metninden
okuduğumda şaşırıp kaldım. Neden mi? Rubainin dört di-
zesinden ilk ikisi asıl metinde hiç yoktu da ondan! Rubainin
dizelerinin düzyazı olarak tam çevirisi şöyledir:
Ey habersizler! Bu şekillenmiş varlık (beden) hiçtir
Bu dokuz katlı ve bezenmiş gök kubbe de hiçtir.
Hoş ol ki bu Kurulup-Dağılma Yurdu'nda:
Bir nefese bağlıyız o da hiçtir.
Dikkatli okunduğunda hemen anlaşılacağı gibi yapılan
çevirideki ilk iki dize, asıl metinde yoktur.
Bu metinde anlatılanlardan yola çıkıldığında aşağıda-
kilerin hangisine kesinlikle ulaşılır? +
A) Bir şiir asla çevirisinden okunmamalıdır çünkü çevir-
menler her sözcüğün çevirisini yapamaz.
B) Farsça, Türkçe kadar zengin bir dil olmadığından Türk-
çedeki anlatım gücüne erişememiştir.
XÇevirmenler eserin orijinaline bağlı kalmayabilir ve ese-
re kendinden bir şeyler katabilir.
DyŞiir asla başka bir dile çevrilemez hatta yazılmış olduğu
dile bile.
EXGerçek çeviri, esere de eserin yazarına da saygısızlık
yapılmaması için aslına bağlı kalarak yapılan çeviridir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315165316970334-4820003.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler24. Farsçayı öğrenmeden Ömer Hayyam.rubailerinin çevirile
rini okuduğum yıllarda değişik nedenlerle dikkatimi çeken
iki rubai vardı. Bunlardan biri, aynı zamanda çevirmenin
kitabının arka kapağında yer alan şu rubaiydi:
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hos!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
O günlerde ezberlemeye değecek kadar güzel bulduğum
bu rubaiyi, Farsçayı öğrendikten sonra asıl metninden
okuduğumda şaşırıp kaldım. Neden mi? Rubainin dört di-
zesinden ilk ikisi asıl metinde hiç yoktu da ondan! Rubainin
dizelerinin düzyazı olarak tam çevirisi şöyledir:
Ey habersizler! Bu şekillenmiş varlık (beden) hiçtir
Bu dokuz katlı ve bezenmiş gök kubbe de hiçtir.
Hoş ol ki bu Kurulup-Dağılma Yurdu'nda:
Bir nefese bağlıyız o da hiçtir.
Dikkatli okunduğunda hemen anlaşılacağı gibi yapılan
çevirideki ilk iki dize, asıl metinde yoktur.
Bu metinde anlatılanlardan yola çıkıldığında aşağıda-
kilerin hangisine kesinlikle ulaşılır? +
A) Bir şiir asla çevirisinden okunmamalıdır çünkü çevir-
menler her sözcüğün çevirisini yapamaz.
B) Farsça, Türkçe kadar zengin bir dil olmadığından Türk-
çedeki anlatım gücüne erişememiştir.
XÇevirmenler eserin orijinaline bağlı kalmayabilir ve ese-
re kendinden bir şeyler katabilir.
DyŞiir asla başka bir dile çevrilemez hatta yazılmış olduğu
dile bile.
EXGerçek çeviri, esere de eserin yazarına da saygısızlık
yapılmaması için aslına bağlı kalarak yapılan çeviridir.
![40. Annesi böyle işte! Yok güneşin doğuşu, yok batışı, çiçek
üstünde çiğ tanesi, gökte yıldız, yok sokaktaki yaşlı
kadının yüzündeki oya gibi çizgiler... Insanı hiç rahat
bırakmaz ki... Heyecanlanacak bir şeyler bulur mutlaka
ve bunları kızıyla ille de paylaşmak ister. Rahat yok, hiç
rahat yok!
Bu parçada söz edilen annenin en belirgin özelliği
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevresine karşı duyarlı olup empati kurabilmesi
lyi bir gözlemci olup etrafındakileri fark etmesi
Her şeyi mutlaka karşısındakine aktarmak istemesi
D) Doğayı seven, her ayrıntıyı görebilen biri olması
E) Duygusal yönden güçlü bir kişiliğinin olması
TÜRKÇE TESTİ B](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315113023260289-4718619.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler40. Annesi böyle işte! Yok güneşin doğuşu, yok batışı, çiçek
üstünde çiğ tanesi, gökte yıldız, yok sokaktaki yaşlı
kadının yüzündeki oya gibi çizgiler... Insanı hiç rahat
bırakmaz ki... Heyecanlanacak bir şeyler bulur mutlaka
ve bunları kızıyla ille de paylaşmak ister. Rahat yok, hiç
rahat yok!
Bu parçada söz edilen annenin en belirgin özelliği
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevresine karşı duyarlı olup empati kurabilmesi
lyi bir gözlemci olup etrafındakileri fark etmesi
Her şeyi mutlaka karşısındakine aktarmak istemesi
D) Doğayı seven, her ayrıntıyı görebilen biri olması
E) Duygusal yönden güçlü bir kişiliğinin olması
TÜRKÇE TESTİ B
![34. Sait Faik'in balıkçı öyküleri, zaman olarak sabahın
erken saatlerinde geçen öyküler. Mekân olarak
adaların kullanıldığı öyküler, sessizlik öyküleri. En
fazla iki kişinin konuştuğu, balık avı başladıktan
sonra balıkçının sustuğu ve öykü anlatıcısının
kafasının içinden konuştuğu, kendinden geçercesine
doğayı, balıkları gözlemlediği öyküler. Balıkları
tanımayan yazarı, yazardan saymayan Sait Faik için
balıklarının her birinin adı, farklı özellikleri var.
Bu parçada Sait Faik öyküleriyle ilgili
aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Zaman ve mekân unsurlarına
B) Kurgueuna
Zamiquo lavina
D) Kahraman kadrosuna
E) Üslubuna
TOF
TAM OMNE FASİKÜLLERİ
36.
TÖF](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315160506843970-5072899.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler34. Sait Faik'in balıkçı öyküleri, zaman olarak sabahın
erken saatlerinde geçen öyküler. Mekân olarak
adaların kullanıldığı öyküler, sessizlik öyküleri. En
fazla iki kişinin konuştuğu, balık avı başladıktan
sonra balıkçının sustuğu ve öykü anlatıcısının
kafasının içinden konuştuğu, kendinden geçercesine
doğayı, balıkları gözlemlediği öyküler. Balıkları
tanımayan yazarı, yazardan saymayan Sait Faik için
balıklarının her birinin adı, farklı özellikleri var.
Bu parçada Sait Faik öyküleriyle ilgili
aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Zaman ve mekân unsurlarına
B) Kurgueuna
Zamiquo lavina
D) Kahraman kadrosuna
E) Üslubuna
TOF
TAM OMNE FASİKÜLLERİ
36.
TÖF
![19:32
TYT / TÜRKÇE
29. Gazeteci: "Ufkun saçları kızıl kızıl gülüyordu denizin laci-
verdine. Güneş türküsünü söylemeye başlamıştı bilinmez-
lerin." diye başlayan bir betimlemeye çok kızmış ve "Roman
yazmayı bırak sen. Bu, roman üslubu değil." demiştiniz bir
gence. Neden ona böyle söylediniz?
VOLTE 97
Eleştirmen: Roman; sanatlı, ağdalı, uzak çağrışımlı bir an-
latımın sırtına binmesi durumunda 350 sayfa koşamaz da
ondan.
Gazeteci: Aynı dili kullanan bir şair veya denemeci olsaydı
yine aynı şeyi salık verir miydiniz?
Eleştirmen: Bir şairin veya denemecinin beslendiği kaynağı
kurutmaya kalkışmazdım. Olsa olsa ona yarattığı imgelerin
alıntı veya çalıntı olmamasına özen göstermesini öğütler-
dim.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki eleş-
tirmenin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Yazınsal türlere özgü temaların olduğunu ve buna uygun
tercihlerin yapılması gerektiğini bilmek, sugötürmez bir
sanatçılık kriteridir.
B Sanatın işlediği gerçekliğin değiştirilip bir başka düzleme
taşınması, yaratıcı yazarlığın en belirgin göstergesidir.
C) Yalın bir anlatıma ermeden akıcı bir anlatım oluşturmak
ve sanatsal hazzın alınmasını kolaylaştırmak zordur.
D) Yalın ya da süslü, sanatlı bir anlatım, yazarlığın değerini
belirlemez; uzun soluklu ve içtenlikli bir metne ulaşmak
için anlatımın özgün olması esastır.
E Tercih edilen edebî tür ile tercih edilmesi gereken üslup
arasındaki dengeyi gözetmek, edebiyat sanatçısının ilk
görevidir.
0
>(
30.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315163301379959-4672229.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler19:32
TYT / TÜRKÇE
29. Gazeteci: "Ufkun saçları kızıl kızıl gülüyordu denizin laci-
verdine. Güneş türküsünü söylemeye başlamıştı bilinmez-
lerin." diye başlayan bir betimlemeye çok kızmış ve "Roman
yazmayı bırak sen. Bu, roman üslubu değil." demiştiniz bir
gence. Neden ona böyle söylediniz?
VOLTE 97
Eleştirmen: Roman; sanatlı, ağdalı, uzak çağrışımlı bir an-
latımın sırtına binmesi durumunda 350 sayfa koşamaz da
ondan.
Gazeteci: Aynı dili kullanan bir şair veya denemeci olsaydı
yine aynı şeyi salık verir miydiniz?
Eleştirmen: Bir şairin veya denemecinin beslendiği kaynağı
kurutmaya kalkışmazdım. Olsa olsa ona yarattığı imgelerin
alıntı veya çalıntı olmamasına özen göstermesini öğütler-
dim.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki eleş-
tirmenin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Yazınsal türlere özgü temaların olduğunu ve buna uygun
tercihlerin yapılması gerektiğini bilmek, sugötürmez bir
sanatçılık kriteridir.
B Sanatın işlediği gerçekliğin değiştirilip bir başka düzleme
taşınması, yaratıcı yazarlığın en belirgin göstergesidir.
C) Yalın bir anlatıma ermeden akıcı bir anlatım oluşturmak
ve sanatsal hazzın alınmasını kolaylaştırmak zordur.
D) Yalın ya da süslü, sanatlı bir anlatım, yazarlığın değerini
belirlemez; uzun soluklu ve içtenlikli bir metne ulaşmak
için anlatımın özgün olması esastır.
E Tercih edilen edebî tür ile tercih edilmesi gereken üslup
arasındaki dengeyi gözetmek, edebiyat sanatçısının ilk
görevidir.
0
>(
30.
![19:32
TYT / TÜRKÇE
29. Gazeteci: "Ufkun saçları kızıl kızıl gülüyordu denizin laci-
verdine. Güneş türküsünü söylemeye başlamıştı bilinmez-
lerin." diye başlayan bir betimlemeye çok kızmış ve "Roman
yazmayı bırak sen. Bu, roman üslubu değil." demiştiniz bir
gence. Neden ona böyle söylediniz?
VOLTE 97
Eleştirmen: Roman; sanatlı, ağdalı, uzak çağrışımlı bir an-
latımın sırtına binmesi durumunda 350 sayfa koşamaz da
ondan.
Gazeteci: Aynı dili kullanan bir şair veya denemeci olsaydı
yine aynı şeyi salık verir miydiniz?
Eleştirmen: Bir şairin veya denemecinin beslendiği kaynağı
kurutmaya kalkışmazdım. Olsa olsa ona yarattığı imgelerin
alıntı veya çalıntı olmamasına özen göstermesini öğütler-
dim.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki eleş-
tirmenin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Yazınsal türlere özgü temaların olduğunu ve buna uygun
tercihlerin yapılması gerektiğini bilmek, sugötürmez bir
sanatçılık kriteridir.
B Sanatın işlediği gerçekliğin değiştirilip bir başka düzleme
taşınması, yaratıcı yazarlığın en belirgin göstergesidir.
C) Yalın bir anlatıma ermeden akıcı bir anlatım oluşturmak
ve sanatsal hazzın alınmasını kolaylaştırmak zordur.
D) Yalın ya da süslü, sanatlı bir anlatım, yazarlığın değerini
belirlemez; uzun soluklu ve içtenlikli bir metne ulaşmak
için anlatımın özgün olması esastır.
E Tercih edilen edebî tür ile tercih edilmesi gereken üslup
arasındaki dengeyi gözetmek, edebiyat sanatçısının ilk
görevidir.
0
>(
30.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315163301379959-4672229.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler19:32
TYT / TÜRKÇE
29. Gazeteci: "Ufkun saçları kızıl kızıl gülüyordu denizin laci-
verdine. Güneş türküsünü söylemeye başlamıştı bilinmez-
lerin." diye başlayan bir betimlemeye çok kızmış ve "Roman
yazmayı bırak sen. Bu, roman üslubu değil." demiştiniz bir
gence. Neden ona böyle söylediniz?
VOLTE 97
Eleştirmen: Roman; sanatlı, ağdalı, uzak çağrışımlı bir an-
latımın sırtına binmesi durumunda 350 sayfa koşamaz da
ondan.
Gazeteci: Aynı dili kullanan bir şair veya denemeci olsaydı
yine aynı şeyi salık verir miydiniz?
Eleştirmen: Bir şairin veya denemecinin beslendiği kaynağı
kurutmaya kalkışmazdım. Olsa olsa ona yarattığı imgelerin
alıntı veya çalıntı olmamasına özen göstermesini öğütler-
dim.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki eleş-
tirmenin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Yazınsal türlere özgü temaların olduğunu ve buna uygun
tercihlerin yapılması gerektiğini bilmek, sugötürmez bir
sanatçılık kriteridir.
B Sanatın işlediği gerçekliğin değiştirilip bir başka düzleme
taşınması, yaratıcı yazarlığın en belirgin göstergesidir.
C) Yalın bir anlatıma ermeden akıcı bir anlatım oluşturmak
ve sanatsal hazzın alınmasını kolaylaştırmak zordur.
D) Yalın ya da süslü, sanatlı bir anlatım, yazarlığın değerini
belirlemez; uzun soluklu ve içtenlikli bir metne ulaşmak
için anlatımın özgün olması esastır.
E Tercih edilen edebî tür ile tercih edilmesi gereken üslup
arasındaki dengeyi gözetmek, edebiyat sanatçısının ilk
görevidir.
0
>(
30.
![olayınız.
unun
ku ve
de
andirmek
ina
inde
an
irdiği,
ısıyla
rindan
iz
biri
ile sahip
in
özcükler
en
n
üze
k
i
enmek
39 ve 40. sorulal
1923'te tamamladığı Beyaz Üzerine adlı tablosunda
Vasili Kandinsky, bilincinin yarattığı müziği yorumlamıştır.
Şekil ve renklerin soyut gösterisi olan bu tablo, müzikal
bir besteyle karşılaştırılabilir. Gelenekleri aşıp soyut ve
modern resmin temellerini atar. Izleyicinin zihninde derin
bir aşk ve maneviyat duygusu canlandırmak için şekil
ve form arasındaki ilişkiyi grafik ve geometrik biçimlere
dayandırır. Bu özgür ve özgün bir ifade şeklidir. Beyaz
Üzerine de beyaz zemindeki geometrik kurgudaki beyaz,
yaşamda birçok olasılığı temsil ederken siyah, yokluğu
ve ölümü simgeler. Zira sivri siyah çizgiler tabloyu kapsar.
Arka planın renkli bileşimi, kargaşayı yani yaşamdaki
siyah beyaz fırsatların paramparçalığını hissettirir. Çünkü
Kandinsky için biçim yani dış, izleyicinin ruhuna temas
eder ve böylece iç ortaya çıkar. Kullandığı daireler,
insanda daha çok içsel etkiye ulaşabilecek güce sahiptir.
İçindeki müzikle ölüm ve yaşam arasındaki karmaşayı
anlattığı Beyaz Üzerine tablosu, 20. yüzyıla damgasını
vuran en önemli eseridir.
39. Bu parçaya göre, Vasili Kandinsky ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi şöylenebilir?
12
AT Tablolarının ölümünden sonra ilgi gördüğü
B) Yaşamının son döneminde resim anlayışını
değiştirdiği
C) Resimle ilgili formel bir eğitim aldığı
D) Tablolarının toplumsal yönü bulunduğu
E) Geleneksel resim anlayışının dışında olduğu
40. Bu parçada Beyaz Üzerine adlı tabloyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Resimseverleri etkilediğine
B) Benzerleriyle kıyaslanabileceğine
C) Içeriğinin taşıdığı sembolik yönlere
D) Sanatçının diğer yapıtları arasındaki yerine
E) Geometrik şekillerin resimdeki niteliklerine
TÜRKÇE TESTİ BİTTİ.
SOSYAL BİLİMLER TESTINE GEÇİNİZ.
2. Ce
1.
1988 SE
lik
2](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315154827438887-4440491.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerolayınız.
unun
ku ve
de
andirmek
ina
inde
an
irdiği,
ısıyla
rindan
iz
biri
ile sahip
in
özcükler
en
n
üze
k
i
enmek
39 ve 40. sorulal
1923'te tamamladığı Beyaz Üzerine adlı tablosunda
Vasili Kandinsky, bilincinin yarattığı müziği yorumlamıştır.
Şekil ve renklerin soyut gösterisi olan bu tablo, müzikal
bir besteyle karşılaştırılabilir. Gelenekleri aşıp soyut ve
modern resmin temellerini atar. Izleyicinin zihninde derin
bir aşk ve maneviyat duygusu canlandırmak için şekil
ve form arasındaki ilişkiyi grafik ve geometrik biçimlere
dayandırır. Bu özgür ve özgün bir ifade şeklidir. Beyaz
Üzerine de beyaz zemindeki geometrik kurgudaki beyaz,
yaşamda birçok olasılığı temsil ederken siyah, yokluğu
ve ölümü simgeler. Zira sivri siyah çizgiler tabloyu kapsar.
Arka planın renkli bileşimi, kargaşayı yani yaşamdaki
siyah beyaz fırsatların paramparçalığını hissettirir. Çünkü
Kandinsky için biçim yani dış, izleyicinin ruhuna temas
eder ve böylece iç ortaya çıkar. Kullandığı daireler,
insanda daha çok içsel etkiye ulaşabilecek güce sahiptir.
İçindeki müzikle ölüm ve yaşam arasındaki karmaşayı
anlattığı Beyaz Üzerine tablosu, 20. yüzyıla damgasını
vuran en önemli eseridir.
39. Bu parçaya göre, Vasili Kandinsky ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi şöylenebilir?
12
AT Tablolarının ölümünden sonra ilgi gördüğü
B) Yaşamının son döneminde resim anlayışını
değiştirdiği
C) Resimle ilgili formel bir eğitim aldığı
D) Tablolarının toplumsal yönü bulunduğu
E) Geleneksel resim anlayışının dışında olduğu
40. Bu parçada Beyaz Üzerine adlı tabloyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Resimseverleri etkilediğine
B) Benzerleriyle kıyaslanabileceğine
C) Içeriğinin taşıdığı sembolik yönlere
D) Sanatçının diğer yapıtları arasındaki yerine
E) Geometrik şekillerin resimdeki niteliklerine
TÜRKÇE TESTİ BİTTİ.
SOSYAL BİLİMLER TESTINE GEÇİNİZ.
2. Ce
1.
1988 SE
lik
2
![32. .
●
birey
EĞİTİM
KURUMLARI
Bireyin genel beslenme durumu bağışıklık sisteminin
işleyişini etkiler. Bu noktada güne sağlam bir kahvaltı
ile başlamak, sağlıklı yaşam için olmazsa olmazlar-
dan. Bağışıklık sisteminde konumlanmış hücrelerin
gelişimi, devamlılığı ve işleyişi dengeli beslenme ve iyi
bir kahvaltıyla sağlanır. Bu da bağışıklık sistemini her
gün daha da kuvvetlendirmek anlamına gelir.
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesinde hareketin ve
düzenli egzersizlerin önemli bir rolü vardır. Yürüyüş,
bisiklete binme veya yüzme gibi aktiviteler bağışıklık
sisteminin geliştirilmesine katkı sağlayarak kişinin
hastalıklara karşı direncini artırır.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Aynı sonuca ulaşmada farklı yöntemler kullanılabile-
ceğini göstermektedirler.
B) Farklı zamanlarda aynı amaca yönelik gerçekleşti-
rilen davranış kalıplarının sabit bir zamandan sonra
alışkanlığa dönüşeceği ana fikrini taşımaktadırlar.
Aynı süre içerisinde bir grup insan üzerinde gerçek-
leştirilen iki farklı bilimsel çalışmayı gözler önüne ser-
mektedirler.
34
D) Farklı üsluplar kullansalar da aynı sorunu benzer ne-
denlerle açıklamaktadırlar.
E) İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen çevresel fak-
törlerin nasıl bertaraf edilebileceğine yönelik olarak
11
farklı tanıkların görüşüne başvurmaktadırlar.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315155554782189-876219.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler32. .
●
birey
EĞİTİM
KURUMLARI
Bireyin genel beslenme durumu bağışıklık sisteminin
işleyişini etkiler. Bu noktada güne sağlam bir kahvaltı
ile başlamak, sağlıklı yaşam için olmazsa olmazlar-
dan. Bağışıklık sisteminde konumlanmış hücrelerin
gelişimi, devamlılığı ve işleyişi dengeli beslenme ve iyi
bir kahvaltıyla sağlanır. Bu da bağışıklık sistemini her
gün daha da kuvvetlendirmek anlamına gelir.
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesinde hareketin ve
düzenli egzersizlerin önemli bir rolü vardır. Yürüyüş,
bisiklete binme veya yüzme gibi aktiviteler bağışıklık
sisteminin geliştirilmesine katkı sağlayarak kişinin
hastalıklara karşı direncini artırır.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Aynı sonuca ulaşmada farklı yöntemler kullanılabile-
ceğini göstermektedirler.
B) Farklı zamanlarda aynı amaca yönelik gerçekleşti-
rilen davranış kalıplarının sabit bir zamandan sonra
alışkanlığa dönüşeceği ana fikrini taşımaktadırlar.
Aynı süre içerisinde bir grup insan üzerinde gerçek-
leştirilen iki farklı bilimsel çalışmayı gözler önüne ser-
mektedirler.
34
D) Farklı üsluplar kullansalar da aynı sorunu benzer ne-
denlerle açıklamaktadırlar.
E) İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen çevresel fak-
törlerin nasıl bertaraf edilebileceğine yönelik olarak
11
farklı tanıkların görüşüne başvurmaktadırlar.
![33-35. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(1) Şiir ile buluşmayı gerçekleştirenler genellikle toplumun
pek az kesimini oluşturur. (II) Şiir de kendi yüce makamına
bu kesim tarafından yerleştirilir. (III) Şiirin topluma doğru
akışı bu kesimin yol göstericiliğinde gerçekleşir. (IV) Büyük
ve değerli olanın büyük ve değerli olduğunun farkındalığı,
ciddi bir donanım, derin bir kavrayış yeteneği, anlamlı bir
keşif iklimi sayesinde oluşur. (V) İşte toplumun değerli
olana ulaşması için bu değerli olanı açığa çıkaracak ve
gösterecek çapta ve yetenekte insanlara günümüzde
ihtiyaç vardır.
33. Bu parçada şiirle ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmiştir?
A) Şiirseverlerin toplumsal duyarlılığa sahip olduklarına
B) Şiirin gerçek değerini bilen insanların nicelikçe azlığına
C) Donanımlı insanların şiire de daima ilgi gösterdiklerine
D) Şiirin gerçek değerinin hiçbir zaman anlaşılmadığına
E) Şiir dinleyicisinin ve okurunun buluşabilme sıklığının
azlığına](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315153213194104-1410880.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler33-35. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(1) Şiir ile buluşmayı gerçekleştirenler genellikle toplumun
pek az kesimini oluşturur. (II) Şiir de kendi yüce makamına
bu kesim tarafından yerleştirilir. (III) Şiirin topluma doğru
akışı bu kesimin yol göstericiliğinde gerçekleşir. (IV) Büyük
ve değerli olanın büyük ve değerli olduğunun farkındalığı,
ciddi bir donanım, derin bir kavrayış yeteneği, anlamlı bir
keşif iklimi sayesinde oluşur. (V) İşte toplumun değerli
olana ulaşması için bu değerli olanı açığa çıkaracak ve
gösterecek çapta ve yetenekte insanlara günümüzde
ihtiyaç vardır.
33. Bu parçada şiirle ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmiştir?
A) Şiirseverlerin toplumsal duyarlılığa sahip olduklarına
B) Şiirin gerçek değerini bilen insanların nicelikçe azlığına
C) Donanımlı insanların şiire de daima ilgi gösterdiklerine
D) Şiirin gerçek değerinin hiçbir zaman anlaşılmadığına
E) Şiir dinleyicisinin ve okurunun buluşabilme sıklığının
azlığına
![3.
Sanatçı, şiirleriyle gerçekliği sorguluyor. Gün işı-
ğının somut gerçekliği keskinleştirdiği, nesnelerin
duygu ve güzelliğe dair boyutlarını geri plana dü-
şürdüğünü dile getiriyor. Maddecilerin bunu bir
yanılsama gibi göstermeye çalışmaları doğru değil-
dir ona göre çünkü duygu ve soyut gerçeklik, beş
duyuyla algılanan somut gerçeklik kadar gerçektir
ve hatta ondan daha değerlidir. Mesele, mehtapta
nesnelliği bozulan çevrenin etkisiyle şairane duygu-
lar beslemek meselesinden fazlasıdır. Şiir; işte bu
soyut gerçekliğe, duyguya ve güzelliğe dair algının
yükselmesi hâlidir. Her bir şiir, anlamını okuyucu-
dan alır. Şiir, bu işi ancak günlük konuşma dilin-
den ödünç aldığı sözcüklerle yapabilir. Sözcükler,
günlük konuşmalar içinde anlamları aktarmanın bir
aracı olabilir ama şiirde böyle değildir. Şiirin aktar-
maya çalıştığı şey anlamdan fazlasıdır, duygudur;
her bir şiir aynı zamanda duygusunu da anlamını
da okuyucunun ruhundan alır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların han-
gisi çıkarılamaz?
A) Şiir, akıl ve mantığa değil; kalbe ve duygulara
seslenir.
B) Şiirde kullanılan dil, günlük konuşma dilinden
farklıdır.
C) Herkes şiirden kendine göre bir anlam çıkarabi-
lir.
DVarlığın gerçek güzelliği gün ışığının çıplaklığın-
da görmek mümkün değildir.
ESözcükler hiçbir zaman insanın iç dünyasını an-
latmaya yeterli değildir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230315145040873562-2041978.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler3.
Sanatçı, şiirleriyle gerçekliği sorguluyor. Gün işı-
ğının somut gerçekliği keskinleştirdiği, nesnelerin
duygu ve güzelliğe dair boyutlarını geri plana dü-
şürdüğünü dile getiriyor. Maddecilerin bunu bir
yanılsama gibi göstermeye çalışmaları doğru değil-
dir ona göre çünkü duygu ve soyut gerçeklik, beş
duyuyla algılanan somut gerçeklik kadar gerçektir
ve hatta ondan daha değerlidir. Mesele, mehtapta
nesnelliği bozulan çevrenin etkisiyle şairane duygu-
lar beslemek meselesinden fazlasıdır. Şiir; işte bu
soyut gerçekliğe, duyguya ve güzelliğe dair algının
yükselmesi hâlidir. Her bir şiir, anlamını okuyucu-
dan alır. Şiir, bu işi ancak günlük konuşma dilin-
den ödünç aldığı sözcüklerle yapabilir. Sözcükler,
günlük konuşmalar içinde anlamları aktarmanın bir
aracı olabilir ama şiirde böyle değildir. Şiirin aktar-
maya çalıştığı şey anlamdan fazlasıdır, duygudur;
her bir şiir aynı zamanda duygusunu da anlamını
da okuyucunun ruhundan alır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların han-
gisi çıkarılamaz?
A) Şiir, akıl ve mantığa değil; kalbe ve duygulara
seslenir.
B) Şiirde kullanılan dil, günlük konuşma dilinden
farklıdır.
C) Herkes şiirden kendine göre bir anlam çıkarabi-
lir.
DVarlığın gerçek güzelliği gün ışığının çıplaklığın-
da görmek mümkün değildir.
ESözcükler hiçbir zaman insanın iç dünyasını an-
latmaya yeterli değildir.