Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

8. "O, genç kuşaklar için bir boy ölçüsü standartı olarak algılanmayı sürdürürken onu taklit etmekle, aşmak arasında sıkışan şiir, onun başarısından oldukça uzakta." Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en uzaktır? LA) Gençler, kendilerine örnek aldıkları şairin başarısına yakın durmuyorlar. B) Gençler kendileri için nirengi noktası olan şairin kalitesine uzaklar. C) Gençler, saygı duydukları şairi henüz aşacak durumda değiller. D Gençler ne yazık ki henüz özgün bir şiir dünyası yaratamamışlardır. tarlig E Gençler kendi parmak izlerinin olduğu şiiri oluştur- mak için yeterli çabayı sarf etmiyorlar. taki Je 11.

e fi- ndır e ve en- ağır Glü- SO- yle da- ra- .) ) FE 20 27. Anadolu insanının duyarlığı (düş gücünü), herkesin anlayabileceği duru (açık, sade) bir anlatımla dile geti- 711 ren bir ozandır o. Halk ozanlarının şimdiye kadar yaz- dıklarını özümsemiş, onların en özgün deyişlerini, im- gelerini kişiliğinde eritmiştir. (kendine mal etmiştir) Ken- ||| dinde olan şiirsel gücün (yeteneğin) üstüne geleneğin IV (var olan birikimin) sesini de katmıştır. Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisi ayraç için- de verilen anlamıyla uyuşmamaktadır? B) II. A) I. D) IV. E) V. E

Dünyanın neresinde olursa olsun, oteller asia sadece birer ko- naklama yeri değil, o ülkenin ve şehrin hem geçmişini hem bugününü anlatan bir mekândir. Üstelik uzaklığı ve sınırları or- tadan kaldırarak kendimizi evimizde hissetmemizi sağlar. Bu otellerin mutlaka çok tanınmış, çok lüks ve çok pahalı olması anlamına gelmez. Bazen küçük bir butik otel, bazen konak- tan devşirme bir mekân, bazen bir çiftlik evi, bazen kayadan oyulma bir oda da olabilir. Önemli olan kendinizi iyi hissede- bileceğiniz, rahatlayabileceğiniz, mutluluk veren mekanlarda kalmaktır Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) Sayıp dökmeden faydalanılmıştır. B) Birinci kişi anlatımı söz konusudur. C) Tanımlama yapılmıştır. Dr Kisileştirmeye başvurulmuştur E) Öznetlik ağır basmaktadır D

7. PARAGRAFTA ANAD'S NCE Bu yazarımız, bir gün bizim dergiye geldi. Ustalar karşısında hep utangacimdir, alimeyağım birbirine karıştı. Mevsim kişti. Sirtinda kurşuni bir palto vardi, onu çıkarmadan oturdu. Oysa odam iyice sicaktı. Bir kahve içti. Birkaç kitabını armağan etti. Ağır ağır ko- nuşuyordu. O konuşurken sözcükleri hepimizin söz- cükleri gibi gelmiyordu insana, adela yalnızca.onun sözcükleriydi. O kadar garip ki, aynı sözcüğü siz kul- landığınızda sanki anlatılmak istenende bir eksilme oluyordu. Bu parçada sözü edilen yazanın sözcükleriyle il- gili olarak anlatil ak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) Genel anlamlı olanları kullanılmaktan kaçındığı Kullanım sıklığı az olanlanı yeğlediği C)Yerinde ve anlam incelikleriyle kullandığı D) Sesçe zengin bir nitelik taşıyanlanı önemsediği Yinelemelere düşmekten kaçındığı

U n- 8. sini Ve Bence her seyahat önce zihinde başlar, bir seyaha zihinde başlamazsa gerçekleşemez, yola çıkılsa da gerçek bir seyahat olamaz. Her gittiği yere yaşadığı çevrenin konforunu götüren insan, aslında yolculuğa çıkmamış, kendi hayatını ve alışkanlıkla rini gittiği yere taşımıştır. Bunu çok iyi ifade eden b ngiliz centilmenin tanımı var: Bir centilmen, colde de yaşasa her gün tıraş olan adamdır. şte bu adamin yaşadığı şey kesinlikle bir seyahat sayılamaz. Bu parçaya göre yazarın bir seyahatte aradığı en öne li özellik aşağıdakilerden hangisidir? A) Seyahate çıkmadan önce gidilecek yer hakkın da bilgi toplamak B) Nerede bulunulursa bulunulsun yaşam tarzını de- ğiştirmemek C) Zihinsel ve yaşamsal olarak gittiği yerlerin yaşam tarzına uymak D) ngilizlerin yaşam standartlarına uymak E) Konforlu bir seyahat için önceden hazırlık yap mak 1-3 2-E 3-D 4-B 5-E 08 7040 okun yoru lerin lara riyc de iler B gr PARA

Sıcak bahar günlerinin gelmesiyle, kırlarda insanı b yüleyen yepyeni bir yaşam başlar. Ağaçlar taze yap raklarla donanır, çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler doğaya yeniden kurulan dostlukların havası hakim olur. Doğadaki bu yenilenme insanın iç dünyasında hemen karşılığını bulur. Dışarıda her yer uçan, sü rünen, toprağı kazan böceklerle kuşatılmıs gibidir. Bu kuşatma, insanın derinliklerinde bulunan güzel. likleri de ortaya çıkarır. 7. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? klimlerin insan üzerindeki baskısı öne çıkarılmış thos B Mutluluğun tek kaynağının doğa olduğu vurgu lanmıştır. C Doğadaki dengenin korunmasının yolları ayrın- tilarıyla ortaya konmuştur. PAR D) Doğal görüntülerin bazı duyguları harekete ge- çirdiği belirtilmiştir. san ilişkilerinde doğadan yararlanmanın yolla- ni gösterilmiştir.

Her dudakta aynı rezil şikâyet: Yaşanmaz bu mem- lekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan ve makine uğultu- su mu? Hayır, onlar Türkiye'nin insanindan şikâyet- çi. nsanından, yani kendilerinden. Aynaya bakmaya dayanamıyorlar. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, va- tanları yaşanmazlaştıranlardır. Bu parçada, aşağıdakilerin hangisinden yakınıl- aktadır? A) nsanların hemen her şeyden şikâyetçi olmala-T rindan Ekonomik sorunların doğurduğu kültürel yozlaş- madan XXXKişsit Kişinin karşısındakine ve kendisine tahammülü- nun kalmamasından D) Sanayileşmenin getirdiği aksaklıklardan E) nsanlarımızın hızla değişen toplum düzenine ayak uyduramamasından

ygu, ya Dani gibi inç me n- Ü 7 Diller seslerinin nitelikleri açısından birbirinden ayrı- lir. Bu bakımdan doğru ve güzel bir konuşma yapa- bilmek için dilin ses düzenini, söz dizimini, yazım ve söyleyiş özelliklerini, vurgu çeşitlerini, tonlama ince- liklerini bilmek gerekir. Nasıl yanlış nota ile çalınan bir müzik parçası kulağı tırmalarsa yanlış söylenmiş bir kelime, yanlış vurgulanmış bir cümle de aynı ra- hatsızlığı verir. Ayrıca yanlış anlaşılmalara da sebep olur. Çünkü vurgu ve tonlamanın dilde anlam ayırt edici bir özelliği de vardır. 3. Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden han- gisidir? th A) Diller seslerinin niteliği bakımından farklılıklar gösterir. BY Müzik ile dil arasında sıkı bir bağ vardır. C) Vurgu ve tonlamanın dilde anlam ayırt edici özel- liği vardır. Doğru ve güzel konuşmak için dilin tüm özellik- lerine hakim olmak gerekir. EX Yanlış nota ile çalınan müzik kulağa hoş gelmez.

r sona insan- ir çaba nolojik alerinin ibi bir k araç ilmek- insan nakta- teorik var ki el-tek- lama- comp- imsel ikle- Paragrafın Yorumu 15. (1) Sanat ve edebiyat kültürü ve buna bağlı olarak me- deniyet şuuru Tanpınar kadar geniş olan, çok az sanat adamımız vardır. (II) Nitekim yaza, çeşitli vesilelerle söy- lediği "devam ederek değişmek, değişerek devam etmek" ilkesini benimsemiş ve medeniyet kriziyle başlayan yeni edebiyat hareketinin öne çıkardığı yeni değer hükümlerini, geçmişle bağlantı kurarak açıklamaya çalışmıştır. (III) Bu arada bazı kültürel motiflerin de bu devamlılığı sağladığını tespit etmiştir. (IV) Eserlerini Batılı gibi ele alan ve bir kim- lik bunalımına yol açan kültür çevreleri karşısında yazar çoğu zaman bağımsız kalmayı başarır. (V) Böylece, me- deniyet şuurunun gereklerine uyarak, üzerinde durduğu "devam" fikriyle de hem geleneğin gücünü hem de sanat ve kültürün onsuz değer ifade edemeyeceğini büyük bir açıklıkla ortaya koyar. (VI) O yüzden de gelenekten söz edildiği ve ondan faydalanmanın tartışıldığı bir dönemde yeniden okunması anlamlıdır. Bu parçadan hareketle Tanpınar ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) Sanatın gelenekle ilişkisi konusundaki düşünceleri ge- çerliliğini korumaktadır. BY Edebiyat alanındaki yenilikleri geçmişle ilişkilendirerek değerlendirmiştir. C) Türk edebiyatının Batılı ölçütlere göre incelenmesinde öncülük etmiştir. D) Sanat ve kültürün gelenekten kopmaması gerektiği düşüncesini savunur. Milli bilinçten uzaklaşan kültür çevreleriyle ortak hare- ket etmemiştir. (2015-YGS) 16. Yazarın bir to tin vardır. Or di mi artık bi zamanda bu zaman. Bu i tici benliğin artık. O anla algılayabilir zara gönde metindeki b nun yorum bir ana del metin dışın inceleme Bu parça A) Yazar mışlık B) Edeb okun C) Okuy ilgiler D) Eleş liğin Bir e

parçaya göre cevaplayınız. "Tanıdıklık yönü" denilen şey, patolojik olma- yan bilinç durumlarının karakteristik bir özelli- ğidir. Karşımdaki nesneleri, örneğin; ev, san- dalye, insan olarak görebilmek için bu kate- gorilere önceden sahip olmam gereklidir. Bu, deneyimlerimi daha çok ya da daha az tanıdık gelen bir kategoriler kümeşiyle bağdaştıraca- ğım anlamına gelmektedir. Tamamen yaban- ci bir çevredeyken gördüğümüz nesneler bize egzotik gelebilir. Ancak yine de gördükleri- mizi bir ev, bir çalılık ya da bir elbise olarak algılarız. Sürrealist ressamların resimlerinde gördüğümüz eriyen saatleri, üç başlı insanla- ri yine de saat ve insan olarak algılamamız gibi. Burada bize yardım eden şey, patolojik olmayan bilinç biçimlerini tanıdıklaştıran yön- dür. Bunun nasıl işlediğini anlamanın en iyi yolu, patolojik vakalara bakmaktır. Capgras sendromunda hastalar, etraflarındaki insan- ları, eşlerini ve çocuklarını bile tanıyamazlar. Bu tanıdıklık yönünün bir açıdan kırıldığını gösterir. 29. I. Yeni bir dil öğrenen kişinin bu dilde daha ağır ko- nuşması II. İlk defa kaplan gören birinin kaplanı evdeki kedi- sine benzetmesi III. Eski mahallesine dönen birinin yeni yapıları gö- rünce şaşırması Bu parçaya göre yukarıda sıralanan durumlardan hangileri "tanıdıklık yönünün" sağlıklı bir şekilde işlediğini kanıtlar? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II C) Yalnız III E) I, II ve III 383

Bir dilden diğer bir dile bir fikri aktarma faaliyetinin içer- diği güçlükler herkes tarafından ve özellikle de bunu tec- rübe etmiş kişiler tarafından bilinir. Bu noktada esas ola- nın, kelimeleri değil; fikri aktarmak olduğu sürekli olarak ifade edilse de ne yazık ki buna pek riayet edilmez. Zira hakkıyla yapılmış bu tür bir aktarma faaliyeti meşakkatli- dir, her defasında yeniden yazmak demektir. Dolayısıyla özenli biçimde yapılmış bir "çeviri", "çeviriden" başka her şeydir. I. Çevirmen, aktarılan fikrin yazarının genel kuramına vakıf olmalıdır. IIÇevirmen, metinde cisim bulmuş düşünceye sadık kalmalıdır. III. Çevirmen, çevirisini yaptığı eserin ait olduğu dilin sosyal teorisini iyi bilmelidir. Bu sözleri söyleyen kişi bir çevirmende yukarıda ve- rilen özelliklerden hangilerinin bulunmasını bekler? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

re TÜRKÇE k ken- i ken- a göre hayal ası da deme- Tanrı u çok der ki: onları nme- sının emin anrı, en ya ngi- ede- her an- anri-, inil- ir endi ÖZDEBİR YAYINLARI 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bu kitaba yönelik eleştirilerinin amacı yazarın önüne hendekler kazmak değil; metnin aksa- yan yerlerini işaret etmek, eleştirinin rolünü belirginleştirmek, çeşitli önerilerle yazara katkı sağlamak ve biraz da mıntıka temizliği yapmak- ti. Eleştirinin el yordamıyla yürüdüğü bir ortam- da bunun kolay olmadığını biliyordu. Buna rağ- men o, bir yandan arazi temizliği yaparken bir en yandan da bir sistem kurmaya çalıştı. 39. Bu parçada sözü edilen kişinin eleştirileriyle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Eleştirilerinde amacının yazara sorun çı- karmak olmadığına, sıkıntılı yerleri ortadan kaldırarak eleştirinin asıl amacını ortaya çı- kardığına 200 Q B) Eleştirilerini sistemli bir şekilde yaptığına ve eleştirinin görevini yerine getirmediğine Belli ölçütlere dayanmadan yapılan eleşti- rilerin olduğu bir ortamda eleştiri yaparken bir yandan da kendi arazisinde temizlik işiyle uğraştığına D) Eleştirilerinin amacının hiçbir zaman yazara yön vermek olmadığına, daha çok metinde- ki sıkıntıları işaret edip onları ortadan kaldır- Salpinie mak olduğuna ash E) Eleştirilerin daha çok tahminlerle, sezgilerle yapıldığı bir ortamda kendisinin sistemli ol- duğuna 40. Aşağıdaki örnek eleştirilerden hangisinin bu parçada sözü edilen eleştirmene ait olduğu söylenebilir?

Bursa'da Zaman son dönem Türk edebiyatının yetiştirdi- ği ünlü sanatçılardan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın tanınmış bir şiiridir. Tanpınar, bu şiirinde Anadolu coğrafyasını ve kültürünü ustalıkla işler. Ayrıca sanatçının usta kalemi, düşünce örgüsü ile bütünleşir, ses ve ahenk unsuru şi- irselliği oluşturur; özellikle hayaller ve semboller ile şair, eski Anadolu hayatını canlandırmaya, renklendirmeye ve tasvir etmeye yönelir. Şiirin özünde insan, tabiat ve kültür değerleri iç içedir. Kültür değerleri arasında da Türk mimarisi ön plana çıkar ve tarihin derinliği ile bütün- leşir. İşte şair, bu değerlere hayrandır; onları okuyucuya şiir ahengi içinde etkileyici bir sesle aktarmak düşünce- sindedir. Bunu gerçekleştirirken de "zaman" gibi soyut fakat derin bir kavramı başarıyla kullanır. Bu parçadan hareketle "Bursa'da Zaman" şiiri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Biçim ve içeriğinin uyumlu olduğu - B) İnsan - doğa etkileşimini sergilediği usal sanata dair ayrıntılar içerdiği D) Zaman motifine bölümler hâlinde yer verdiği E) Anadolu'nun geçmişindeki yaşam kesitlerini betimle- V diği

DENEME 7 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. TÜRKÇE Her varlık için en değerli, en yüksek varlık ken- disidir. Varlık, başka varlıkların değerini ken- disinin varlığını temel alarak ölçer; ona göre yargılar verir. Bu temel ve ölçü olmadıkça hayal gücümüz, iş görmez. Başka bir çıkış noktası da yaratamaz. Kendimizin dışına, ötesine gideme- yiz. Varlıkların en güzeli insandır. O hâlde Tanrı onun şeklinde midir? Ksenophanes, bunu çok hoş bir şekilde izah etmeye çalışmıştır, der ki: ms "Eğer hayvanlar da tanrılar icat ediyorsa onları kendine benzetip övünürler." Tanrı'nın övünme- ye ihtiyacı yoktur. İnsanın yanılgıda olmasının sebebi de bu yüzdendir. Tanrı olduğundan emin olan tek kişi Tanrı'nın kendisidir çünkü Tanrı, hiçbir düzene veya plana biat etmek, düzen ya da planını temellendirmek zorunda değildir. 37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangi- sine ulaşılabilir? İnsanlar da hayvanlar gibi tanriar icat ede- rek onlara kendinden bir şeyler katar. Her varlığın görevi ve düzeni olmasaydı her şey "Tanrı" olurdu. C Canlı, kendi varlığından yola çıkarak Tan- rkyı kendisine benzetme ve kendisini tanrı-, Haştırma eğilimindedir. D) Insan ancak kendisi tarafından yapılandırıl- mış bir plan ve düzene uyum sağlayabilir E) Hayvanlar bile tanrı üretirken insanlık kendi tanrısı olduğunun farkında bile değildir. 38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden han- gisi Tanrı'nın insan şeklinde olmamasının biri olamaz? ÖZDEBİR YAYINLARI 39 cev 1 Bu önü yan beli sağ ti. da me ya 39. BL ilg A) B 40.

ÜRKÇE TESTİ sil en n 22. Saçın beyazlaşması normal koşullarda olağan gelişimdir ve bilimciler tarafından "fizyolojik" olara 23. T= kabul edilir. Beyaz ırkta bu durumun 20 yaşın altın da başlaması "anormal" bir durum olarak değerlen dirilmektedir. Erken beyazlaşma genetik olabilece gibi bu olgu, yaşamdaki bazı ani değişimler ya da sürekli anormal durumlar nedeniyle de olabilir. Ör neğin ateşli hastalıklarda, yoğun ruhsal streste, kan sızlıkta, yetersiz beslenmede, kötü huylu tümörlerde de erken ya da birden saç beyazlaşması görülebilir. Saç dökülmesi konusunda olduğu gibi saçın beyaz- laşmasının önüne geçilmesi konusunda da yıllardır klinik çalışmalar yapılmaktadır. Bu parçada saçların beyazlaşması ile ilgili aşağı- dakilerin hangisinden söz edilmemiştir? A) Olağan dışı durumlarda da gerçekleşebileceğin- den B) Bu durumla ilgili tibbi çalışmaların sürdürüldü- ğünden Genetik etkenin asıl neden olduğundan Se Gr D) Hangi yaştan sonra normal karşılandığından E) Soya çekim dışında nedenlere bağlı olabilece- ğinden

TYT/Paragraf 8. Yeni öyküler yazarken eskilerinin gerisinde kalmaların- dan hep korkarım. Bu doğrultuda ilk önce ben yerden yere vuruyorum yazdıklarımı. Hoşa gitmeyecek. ilgi gör- meyecek diye korkmuyorum. Nihayetinde aradığı tadı bulamayanların öyle ya da böyle var olacağını biliyorum. Her okurun zevki kendi okuma serüvenine göre değişti ği için... Eh, bir öykücü de kitleyi oluşturan herkese hi- tap etmediğini bilir zaten! Bu nedenle sadece yazmaya odaklıyım, Küçükken çok masal dinledim. Öykülerime zihnimi hazırlarken atmosfer için belirlediğim malzeme ve çağrışımlara bu masalların büyük katkısı oluyor. Ek olarak "acı" demeden acıyı akla getirecek şekilde yaz- maya gayret ediyorum. Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Her öyküsünde kendi açısından çıtayı daha yükseğe koyma çabasındadır. a B) Okur beğenisinin yazma sürecinde güdüleyici oldu- ğunu düşünmektedir. Gerektiğinde yapıtlarıyla ilgili öz eleştiri yapmaktan cekinmemektedir. 9. Tarihin gücün lilerin malar müze politil rihse tabir polit 1. 1. D) Öykülerini kaleme alırken dinleyicilik birikimlerinden beslenmektedir. E) Öykülerinde çağrışımsal anlatımdan yararlanmayı g 10. tercih etmektedir. B h A