Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

play- minizin nuta- evam iyor- şimi- miz ğişi- sebi, eri- dan kte er- ek ve ni 23. Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coel- ho'nun üçüncü romanı, 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok sevildi, çok övüldü, çok yerildi bu kitap. Büyük bir Doğu klasiği olan, Mevlânâ'nın Mesnevisinde yer alan küçük bir öyküden yola çıkılarak yazılan bu roman, yüre- ğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için de klasik bir eser oldu. Bu paragraftan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarıla- maz? AV Yazar, daha önce farklı bir alanda da eser vermiştir B) Simyacı, birçok okuyucu için klasik kabul edilir. C) Kitap, birçok övgü almasının yanı sıra olumsuz anlam- da da eleştirilmiştir. D) Yazarın bütün eserleri içinde en önemlisi bu eserdir E) Yazar, eserini oluştururken başka bir eserden yararlan- mıştır.

VFEN BİLİMLERİ YAYINLARI 27 ve 28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayı- nız. Baltasar ve Blimunda bir aşk öyküsüdür. Üstelik güzel ve benzeri olmayan bir aşk öyküsü. Fakat ben ancak kitabın sonunda anladım, aşk sözcüklerinin bulunmadığı bir aşk öyküsü yazdığımı. Okur bunun planlanmış bir şey olduğu- nu düşünebilir, öyle değildi. Buna ilk şaşıran ben oldum. Bu nasıl oldu, diye düşündüm. Tek bir aşk diyaloğu olmak- Sızın bir aşk öyküsü yazmıştım. Diyelim ki ileride bir gün, bir yeni baskıda bu ikisi arasındaki diyalogları değiştirme hevesine kapılıp orasına burasına birkaç söz eklemeye kalkışırsam o karakterleri zedelemiş olurum. Nasıl olur da birinci sayfadan beri bir arada olan bu karakterler, iki yüz ellinci sayfada birdenbire "Seni seviyorum." der. 0 27. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yazarın âşıkken yazdığı aşk romanlarının daha etkili olacağını söylemek yanlıştır. B) Yeni baskılarında değiştirilen roman; orijinalliğinden, yansıttığı duygudan bir şeyler kaybeder. C) Romanda bir duyguyu vermenin en güzel yolu, o duy- guyla ilgili sözcükleri kullanmamak, o duyguyu sez- direrek vermektir. D) Roman kahramanlarına karakterine uygun şeyler yap- tırmak, karakterin bütünlüğüne saygı göstermek gere- kir. E) Önemli olan romanda işlenen duygunun ne olduğu değil, onun nasıl işlendiğidir. 28. Bu parçada sözü edilen öykünün, I. yenilik II. özgünlük III. gerçeklik özelliklerinden hangilerine sahip olduğu söylenebilir? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) III ve III C) Yalnız III

Edebiyatın internet sayfalarında yer alması başka bir endişeyi de beraberinde getiriyor. Burada yayımlanan eserler ne kadar doğru? İnternet ortamında defalarca yer değiştiren ve kopyalanan yazı ve şiirler, kimi zaman asıllığını kaybediyor. Bu durum, ünlü köşe yazarlarını bile zor durumda bırakabiliyor. Yazılarına alıntıladıkları şiirleri internetten kopyalayan yazarlar, çok bilinen bu şiirlerin yanlış yazılacağını hesaba katmadıkları için okurlarını yanlış bilgilendirebiliyor. Özellikle Türkçeye yabancı dillerden giren kelime ve tamlamaların hatta cümlelerin yazımında yapılan hatalar; anlam kaymalarına, yanlış anlaşılmalara sebep oluyor. Bütün bunlar, pek çok yazı ve şiirin yanlış ve eksik biçimde hafızalarda yer etmesi ve bu hâliyle geleceğe taşınması gibi olumsuz bir durum ortaya çıkarıyor. Bu parçada edebiyatın internet sayfalarında yer alması hangi açıdan eleştirilmektedir? A) Yayımlanan şiirlerin Türkçenin ses yapısına dikkat edilmeden ezberlenmesi B) Yazı ve şiirlerin hatalı olup olmadığı kontrol edilmeden defalarca kopyalanıp kullanılması C) Şair ve yazar isimlerinin bazı kesimler tarafından bilerek yanlış yazılması D) Sözcüklerin yazı ve şiirdeki anlamlarına uygun kullanılmaması E) Seviyesi düşük yazı ve şiirlerin herhangi bir kitapta yer almadan geleceğe kalması

B 2022-TYT / Türkçe B 29. Araç, insan beyninde önce bir tasarım olarak belirginleş- miştir. Yaptığı üretici araçlar bile içinde bir anlam taşır. İnsan; eti ateşle pişireceğini, toprağın derinliğine delici bir aletle ineceğini bilir. Her tasarım, insanı somut bir şey yaratmaya yöneltmiştir. Somutun çağrışımı onda simgeler- le soyutlama düşüncesini geliştirmiştir. Bu bağlamda yazı düşünsel bir simgedir. B Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiş- tir? sowyfiama A) Somutun çağrışımının, insanda soyutlama düşüncesini oluşturduğuna B) Üretilen araçların bir işlevi olduğuna Yazının somut bir eylem olarak var olduğuna juna D) Tasarımların nesnel bir gerçeğe dönüştüğüne E) İnsanın yarattığı aletleri ne işlevle kullandığını bilmesi- ne YINLARI r 3

eş- ir. -ir B B niz. B 31 ve 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayı Ben Donkişot diyeyim; siz maceracı, hayalperest, ayaklan yere basmaz birini anlayın. Şairin, düzenekte biraz da Donkişot gibi anlaşılması boşuna değil. Aklıyla yaşayanla- anlamamaları da anlaşılabilir bir şey. Çünkü yaygın bir rın, aklın yüceliği üstüne hiçbir şeyi koyamayanların, şair kanıya göre şair, bu dünyanın gerçekliğiyle ilgisini kesmiş, bir mahalle mecnunudur, o kadar. Bu kaniya nasıl varmış- biraz da "ne yapsa yeridir" hoşgörüsüyle karşılanabilecek lar belli değil. Şiirin kadrajı, onların akıllarının sınırlarını aşar aslında; belki bu yüzdendir şaire karşı bu tutumları. Sezgiyle donanmamış aklı ben ne yapayım! Ronald Suke- nick şöyle diyor: "Aklımı kaçırdığıma dair dedikodu yaygın- laşıyor. Doğru değil bu. Aklımı kaçırmadım, aklımdan kur- tuldum." 31. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A)) Siir, aklın yoluyla çözülebilecek bir metin değildir. B) Şiir, aklın ve duyguların yansımasıdır da denebilir. C) Siir yazanlar aklın, mantığın kurallarından arınmış kişi- Terdir. D) Şiir eleştirisi akılla sınırlandırılması gereken bir iştir. E) Şiir toplumsal düzene başkaldıranlara hitap eder. B 20 33.

21. Alinan, edinilen bilginin gelişmeye açık olduğu, seviyenin bir basamak daha arttiği, kendini tanıma ve uygulama yolunda acemiliğin hız kaybettiği ikinci seviye... SARI KUŞAK 1. Bir kişinin topluluk önünde bir düşünceyi açık- lamak, bir inancı savunmak, bir görüşü benim- setmek amacıyla yaptığı coşkulu ve etkileyici konuşmalara söylev (nutuk/hitabet); konuşmayı yapan kişiye de hatip denir. II. Milli Mücadele Dönemi'nde Mehmet Akif Ersoy. Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanniöver söylevleriyle öne çıkan hatiplerdir. Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da çeşitli camilerde verdiği vaazlar halk üzerinde çok etkili olmuştur. İzmir'in işgalini protesto etmek için Sultanahmet Meydanı'nda düzenle- nen mitinglerde Halide Edip ve Hamdullah Suphi yaptıkları konuşmalar ile Türk milletinin duygu- larını tüm dünyaya haykırmışlardır. Cumhuriyet Dönemi'nde Atatürk, çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarla Türk edebiyatında söylev türünün en güzel ve başarılı örneklerini vermiştir. Numaralanmış iki metinle ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir? A) 1. metinde tanımı yapılan kavram, II. metinde örnek- lendirilmiştir. B) I. metinde hakkında bilgi verilen türle ilgili olarak II. metinde tanık gösterme yoluna gidilmiştir. CXII. metinde, I. metinde ileri sürülen düşünceler çürü- tülmeye çalışılmıştır. D) Her iki metinde de nesnel bir yaklaşım içerisine gi- rilmiştir. E) H. metinde, I. metinde ileri sürülen düşüncelerin tam tersi yönde düşüncelere yer verilmiştir. 22.

II. Dünya Savaşı'nda Almanlar; ordu içi haberleşmede Alman bankacılarının kullandığı "Enigma" (bilmece) adlı, daktilo benzeri, oldukça karmaşık bir şifreleme cihazını yaygın olarak kullandılar. Hitler'in kurmayları, "Enigma"ya çok güveniyor, onun şifresinin kırılmasının mümkün ol- mayacağını düşünüyorlardı. Ne var ki savaş sırasında şifreler Müttefikler tarafından kırılmıştı. "Enigma” şif- relerini ilk olarak Polonyalılar kırdı. Ardından İngilizler "Enigma"nın analizi üzerinde çalıştılar. İngiliz şifre kırı- cıları; ülkedeki en yetenekli matematikçilerden, satranç oyuncularından ve bulmaca ustalarından oluşan bir ekip. Yaklaşık yarım milyon Alman mesajını çözen müttefik- ler, Atlantik'teki Alman "U-boat" savaşında, Normandiya Çıkarması'nda ve Afrika Çöl Savaşlarında büyük avan- taj elde etti. Almanların en büyük kozu, müttefiklerin bir silahı hâline gelmiş ve kırılan şifreler savaşın seyrini de- ğiştirmişti. Savaş bittiğinde ordunun envanterine kayıtlı yaklaşık yüz bin "Enigma" vardı ve bunlar, neredeyse tüm dünyada bugünkü güvenlik sistemlerinin temelini oluşturacaktı. 9. Bu parçada Enigma ile ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? A) Şifrelerinin kimler tarafından kırıldığına B) Hangi amaçla kullanıldığına C) Niçin tercih edildiğine Dişleyiş sisteminin nasıl olduğuna E) Savaşın kaderini etkilediğine Bu parçadan hareketle, 1. Farklı yetenekteki insanlar, "Enigma"nın kırılmasın- da ortaklaşa çalışmıştır. II. "Enigma", modern güvenlik sistemlerinin ilham kay- nağı olmuştur. III. "Enigma", savaş sırasında askerî amaçlarla kullanıl- mak üzere tasarlanmıştır. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) II ve II C) Yalnız III

TYT / Paragraf 10. Düşüncelere şekil veren bir coşkusal kalıbın olduğu inkâr edilemez. Üstelik bu, bir kültürün özünün anlaşıl- Dmasında anahtar görevi görür. Farklı toplumlar ya da sınıflarda ait olunan bütünün mayasıyla yoğrulmuş kişi- likler söz konusudur. O kişilikler nesnelere, kavramlara ve olaylara o bütünün penceresinden bakar ve onları bu doğrultuda anlamlandırır. Örneğin farklı kişilikteki iki in- sanın sevgiden söz ederken kullandıkları sözcük aynıdır ama onların kişilik yapılarına göre sözcük tümüyle farklı anlamlar taşır. İyi-kötü, doğru-yanlış, gerekli-gereksiz, anlamlı-anlamsız vb. her tür değerlendirme bu kapsam- da ele alınır ve davranışa dönüştürülür. 1. İlkel bir kabilenin bireylerine, çok çalışmaları hâlinde ekonomik düzeylerinin yükseleceğini söylemek II. Savaş yanlısı bir insana, savaşın yanlışlığını, birey- ler ve toplumlar üzerindeki yıkıcı etkisini hatırlatmak III. Sanayi sektöründeki bir çırağa, ısrarla pratik yapma- si hâlinde kendisini geliştirebileceğini anlatmak Yukarıdakilerden hangileri bu sözleri söyleyen kişi- nin düşüncesini örnekler? A) Yalnız I B) Yalnız II plab D) I ve II E) II ve III C) Yalnız III 11. 625

34. Takatsiz kaldığım durumlarda gider bir taş ustasının çalışmasını seyrederim. Usta belki yüz kez vurur taşa ama değil taşı kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturmaz taşta. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılive- rir. İşte o zaman anlarım ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerin hangisidir? A) Bir işin püf noktasını öğrenmek, uzmanlaşmayı gerektirir. B) İnsanı başarıya ulaştıran, güç değil sürekliliktir. C) Çaresizliği kabullenmemek sınırsız bir kuvvet kayna- ğıdır. D) Dayanıklılık, kol kuvveti isteyen işlerde mühim bir güçtür. E) Başarının sırrı, konusunda uzmanlaşmış kişileri örnek almaktır. Deneme 5 8

V ak da at- un un- ün- Paraf Yayınları 7. 7.-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Gerçekten biz insanlar için tam anlamıyla bir değişim mümkün mü? (II) Yoksa yedisinde ne isek yetmişinde de o muyuz aslında? (III) Bir soğanın katmanları gibi bizi sarıp sarmalayan tüm makam- ları, mansipları aradan çıkarırsak, bir yönüyle özümüze dönersek çocukken taşıdığımız o saf yüreklere erişebilir miyiz? (IV) O çocuk mıdır? yüreklerimizle kırkında, ellisinde taşıdığımız yürekler aynı (V) Bazen albümü elime alıp bakıyorum çocukluk fotoğraflarıma. (VI) Onlarda gördüğüm içine kapanık, az konuşan, kendi hâlin- deki çocuk ile şimdiki hâlim arasında pek bir fark bulamıyorum. (VII) Derken ilerleyen yaşlarıma ait bir fotoğraf geçiyor elime, ar- kasında karaladığım birkaç satır var. (VIII) Sonra diyorum kendi kendime "Meğer ne kadar değişmişim; düşünce, zihin ve ruh ba- kımından..." Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numa- ralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? A) III B) IV C) V D) VI E) VII 8. Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerden hangisi söylene- bilir? A) Insan, karakter özelliklerini korusa da düşünsel olarak değişir. B) insanın, yaşamdaki değişime karşı koyması her zaman müm- kün olmaz. Insan, hayat yolunda geçmişte edindiği deneyimlerle ilerler. Dinsanın zaman zaman iç dünyasında çatışma yaşaması do- ğaldır. Einsan bazen çocukluğundaki günlere dönmek ister.

Osmanlılar, İstanbul'un fethinden hemen sonra yeryű- zünün en güzel köşelerinden biri olan Boğaziçi'ni keş- fetmiş ve burada başladıkları imar faaliyetlerini beş asır boyunca devam ettirmiştir. İstanbul'un ilk fatihi olan atalarımız, fethin ardından yer adlarından başlayarak Türkleştirmeye başladıkları şehrin iki sahili boyunca beş yüzyıl zarfında Boğaziçi medeniyeti denilen ve Osmanlı medeniyetinin en zarif çehresini oluşturan yeni bir me- deniyet kurmuşlardır. İşte bu medeniyet dairesi içinde yer alan Boğaziçi'ndeki yalılar, kasırlar, saraylar, lebi- derya evlerle bunları korularda tamamlayan köşkler ve saray yavrusu binalar hep Türk mimari dehasının ortaya koyduğu eşsiz güzellikte şaheserlerdir. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini. söylemesi beklenemez? A) Boğaziçi'nde bayram sevincine benzeyen bir he- yecanla beklenen mehtaplı gecelerde, burada ya- şayanların daha ziyade his, hayal ve zevk avına çıkarak ruhlarını teskin ettikleri görülürdü. B) Bütün Boğaziçi'ni inleten saz sesleri, insan ruhunun en gizli köşelerindeki sırları terennüm ederken tarifi imkânsız bir manevi hava oluşururdu. C) O zamanlarda Boğaziçi'nde yaşayanlar, şehrin ken- dilerine sunduğu eşsiz güzellikler içinde ayrıcalıklı bir hayat sürmenin hazzını duyardı. D) Fethin ardından Anadolu'nun farklı kesimlerinden buraya göç eden insanlar, Boğaziçi'nin de hızla bir güzellik irtifası kaybı yaşamasına sebep olmuştu. E) O dönemler Boğaziçi'nde geçirilen bir ömrü anlat- mak; bir gülü göstermeden, koklatmadan tarif et- 'meye benzer ki bu, ne kadar sığ bir tarif olur!

B $ 1 A M Okuma hayatı, büyüme hayatı olduğu kadar bir bozulma hayatıdır da. İnsan, diyelim, gençliğinde tutkuyla bağlı ol- duğu kimi kitapları on sene, yirmi sene sonra görmezden gelmeyi tercih edebilir. Ya da bütün bir külliyatıyla koskoca yazarları... Zevk, elbette değişir. Hayal gücü genişler, ruhun ihtiyaçları çeşitlenir, artar ve biraz da belirsizleşir. Heye- canlanmak zorlaşır, yeni şeylere eskisinden daha büyük bir açlık duyulur. İçimizde yaratamadığımız, hayatımızdan üre- temediğimiz yeniliği bize yeni kitaplar, yeni yazarlar yaşat- sın isteriz. Kaybettiğimiz neşenin, vazgeçtiğimiz hayallerin, gidip içine düştüğümüz tatminsizliğin suçlusu o eski kitaplar, o eski yazarlarmış, yol boyunca bize yetmemişler, yetmeyi becerememişler gibi, onları kişisel geçmişimizin diplerine doğru kaybolup gitmeye bırakırız. 39. Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıda- kilerden hangisidir? A) Insan, gençliğinde okuduğu kitapları daha sonra beğen- mez. B) Okuma alışkanlıkları zaman içinde çeşitli sebeplere bağlı olarak değişir. kum C) Kişinin içinde bulunduğu ruh hâli kitap seçimi üzerinde etkilidir. D) Kişi, içindeki tatminsizliği okuduğu kitaplara ve yazarlara bağlar. E Her okur, kitapların ve yazarların kendine yenilik katma- sını ister.

4 D) Başk alıyor musunuz? ET Divan edebiyatında şöhret kazanç mı sağlar yoksa zarar mi verir? 21.0) Daniel Defoe'nun Robinson'u: "Bütün dünya- dan uzakta ve yapayalnızdım." derken yalnızlı- ğın ıssızlık hâlini ifade etmektedir. (II) Ama bir süre sonra ıssız adada yaşamaya alışan Robin- son Crusoe, istemsizce içine düştüğü yalnızlığa alıştığını hatta bundan mutlu olduğunu söyler. (III) Robinson, Daniel Defoe tarafından yaratıl- mış, yıllarca bir adada yalnız yaşamak zorunda kalmış, bir roman kahramanı olmasına rağmen zaman zaman birçoğumuzun kaçış hayalleri- ni süslemektedir. (IV) Yaşamın içinde de bazı anlarda, kalabalıktan bunalıp yalnızlığın ıssızlı- ğına sığınmak isteriz. (V) Hatta Robinson'un is- sız adasının hayaliyle yaşarız, hani mümkünse Cuma ile de karşılaşmayalım diye gerçekleşme- si neredeyse imkânsız hayaller kurarız. Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı numaralandırılmış cümlelerden hangisidir? A) I B) II C) III D) IV E) V A)

Bir eser; milliyet, yaş, kültür seviyesi vs. ayırt etmeden gönüllere seslenebiliyorsa kuşkusuz o, sanat ürünüdür. Bu nedenle neredeyse altı yüz yıldır Süleyman Çele- bi'nin Mevlidi gönüllerle beraber ruhları da kucaklamış- tır. Aynı şekilde Mevlana da son tahlilde öğütler külli- yatı olarak nitelendirebileceğimiz dev Mesnevi siyle yedi yüz yıl öncesinden 21. yüzyıl insanını İran'dan, Japon- ya'ya ve Amerika'dan Avrupa'ya kadar kuşatabilmeyi başarmıştır. Popüler kültürün bütün dünyaca tanınmış Amerikalı bir kadın şarkıcısı, en beğendiği ozanlar ve yazarlar sıralamasında en başa Mevlana'yı koyarken el- bette onun şiirlerindeki yalın öğütlerin ötesinde bir şey- lerden etkilenmiş olmalı. İşte tam da bu, bir eseri sanat düzeyine çıkaran özdür. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin ve Mevlana'nın Mesnevi'sinin gerçek anlamda birer sanat eseri ol- duğu B) Ayrım yapmaksızın gönüllere hitap etmeyi başarmış eserlerin gerçek sanat eseri olarak kabul edilebile- ceği C) Farklı ulusların insanları tarafından beğenilen eser- ler yazan kişilerin hakiki anlamda sanat eseri üretmiş sayılabileceği D) Edebiyatımızın, yazdığı zamandan yüzyıllar sonra bile okuyucu bulabilen, takdir görebilen sanatçılar yetiştirdiği E) Kendisini popüler kültürün bir parçası olarak kabul eden sanatçıların da klasik eserleri tanıyıp sevebile- ceği

36. UNESCO tarafından gelecek kuşaklara aktarılma- si gereken bir kültür mirası olarak değerlendirilen Ka- ragöz oyunu, Türk toplumunun, yüzyıllar öncesinden bugüne ulaşmayı başarmış sanat dallarından biridir. Tanzimat'tan itibaren tahtını, Batı'dan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Osmanlı zamanındaki farklı etnik kökenden, meslekten ve mizaçtan insanların; dilini, mű- ziğini, kıyafetini velhasıl topyekün hayatını aksettirdiği için eşsiz bir kültür hazinesidir. Bu parçadan Karagöz oyunu ile ilgili olarak; I. geçmişteki toplumsal yaşamı yansıttığı, II. günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığı, III. taklide dayalı bir gölge oyunu olduğu özelliklerinden hangilerine ulaşılabilir? B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve II C) Yalnız III E) I, II ve III

de yazmaya hiğin sürdürü da bu konula a rutinine d bahsetmişt çeneğinde olarak yaza mdan ve he aldığından b in parçalan adır. de verle rektiğine sini tam aretlenm Antrenman Testi Gazeteci: (1) ---- Yazar: - En basitinden, kütüphanenizi beraberinizde istediğiniz yere taşıyabilmenizi sağlıyor ki bu bile başlı başına müthiş bir ola- nak. Ayrıca teknolojinin izin verdiği miktarda, okuyucuya alış- tığından farklı, yeni bir deneyim sunmak olduğu söylenebilir ancak şunu belirtmeliyim ki bugünün teknolojisiyle üretilen elektronik kitaplar, bu "kütüphanenin her zaman erişilebilir ola- cağının güvencesini vermek" konusunda ikna edici değil. Gazeteci: (II) ---- 032500 A Yazar: - Bu yolla yapılan okumanın, okuru ve okuma pratiğini değiş- tirdiğini düşünüyorum ancak bunun kitap biçiminden bağımsız gerçekleştiği söylenebilir mi bilemiyorum. Kitabın nesne olma hâli üzerine az ya da çok, bu değişimin etkisi olduğunu veya olacağını düşünüyorum. Bir söyleşi sırasında gazetecinin yazara yönelttiği aşağı- daki sorulardan hangisi boş bırakılan yerlere sırasıyla ge- tirilmelidir? A) I. Elektronik kitaba yaklaşımınızı hangi disiplin ya da dü- şünsel eğiliminiz belirler? 2. Gazeteci: II. Okuma deneyiminin teknolojinin gelişmesiyle biçim de- ğiştirdiğini kabul ediyor musunuz? C) I. Teknolojik gelişmelere paralel olarak zaman içinde elektronik kitaplar gelişecek mi? II. Bir kitabın matbaa yoluyla kitleselleşmeden önce okurla buluşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? D) 1. Elektronik kitap, okura hangi kolaylıkları sağlamakta- dir? II. E-kitaplar yazarın anlatmak istediklerini ilk elden okura sunan araçlar mıdır? Yazar: -Ne bulun bir yığın de tüm bunlas nürüm. Ha rin tam ter kendimi s E) I. Elektronik kitap, okuma tarifini değiştiriyorsa buna kitap tarihinin en büyük dönüşümü diyebilir miyiz? II. Elektronik ortamlar yeni bir okuma mi doğuruyor? Gazeteci (11) -- Yazar: - Üzerin kunç bir mi itekl rim. Ba bir iki B) I. Sizce elektronik kitap mecrası, okura ne vaat ediyor? B) II. E-kitap yalnız kitap formatını değil; okuru ve okuma PRAI pratiğini de değiştiriyor, denebilir mi? ettiğim ririm. Bu di si sir A) I C