Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları
![den
ahat
40. Adam kapının önünde öylece kendi halinde duruyordu.
Üzerindeki mavi kazak bozarmış bir haldeydi. Biraz yakından
baktığınızda küçük yırtıkları da rahatça görebilirdiniz.
Gözlüklerinin çerçevesi bile eskimişti. Ayağındaki siyah botlar
öylesine kirlenmişti ki çamurdan neredeyse görünmüyordu.
Gür bıyıklarının üzerindeki burnu sağa yamulmuş, gözlerinin
altı ise torbalanmaya başlamıştı. Zaman zaman dalıp giderdi
hayallere. Birden öfkelenirdi. Bir kuş sesi ile öfkesi geçer,
yüzü gülmeye başlardı.
Bu parçada sözü edilen kişi aşağıdakilerin hangisiyle
nitelendirilemez?
Beklentisiz
D) Yıpranmış
B) Dalgın
E) Doğal
C) Umutly](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309140937818808-4500142.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerden
ahat
40. Adam kapının önünde öylece kendi halinde duruyordu.
Üzerindeki mavi kazak bozarmış bir haldeydi. Biraz yakından
baktığınızda küçük yırtıkları da rahatça görebilirdiniz.
Gözlüklerinin çerçevesi bile eskimişti. Ayağındaki siyah botlar
öylesine kirlenmişti ki çamurdan neredeyse görünmüyordu.
Gür bıyıklarının üzerindeki burnu sağa yamulmuş, gözlerinin
altı ise torbalanmaya başlamıştı. Zaman zaman dalıp giderdi
hayallere. Birden öfkelenirdi. Bir kuş sesi ile öfkesi geçer,
yüzü gülmeye başlardı.
Bu parçada sözü edilen kişi aşağıdakilerin hangisiyle
nitelendirilemez?
Beklentisiz
D) Yıpranmış
B) Dalgın
E) Doğal
C) Umutly
![B
TÜRKÇ
37. Şiir olmasaydı, dil olmasaydı demekle birdir. Dil olmasaydı,
anlatım; konuşmak olmasaydı duygular, anlamlar, düşünceler
olmazdı. Sorunu şöyle koyalım mı: Şiir niçin yazılır? Birtakım
duyguları, düşünceleri anlatmak için mi? Öyleyse bir şiirden
önce o şiirin belirttiği birtakım duygular, düşünceler var
demektir, değil mi? Ben, yoktur diyeceğim. Bir anlatım
biçimini bulmamış, bir sözcük düzeninin kesinliği ve
gücüyle söylenmemiş bir duygu, bir düşünce var olabilir mi?
Sezgilerin bile dilin dışında var olabileceğini düşünmüyorum
ya, türlü ayrıntılarla gerçekleşebilen duyguyla düşüncenin
dilin dışında varlığından söz edilebilir mi? Süregelen kaba
bir kanı vardır: Ozanın bir duygusu, bir düşüncesi, bir anlam
yükü vardır, onu anlatır şiirinde. Doğru değildir bu. Şöyle
diyeceğim: Ozanın içinde duymak, düşünmek, bir anlam
yükü elde etmek, kısaca var olmak için onu iteleyen bir
kımıldanış vardır. Var olmak için yazar şiirini ozan. Yazarken
kendini eserinden ayıklar, atar, eserine ekler de. Gece
karanlığında, sarp bir yoldan, çok bilinçli, uyanık, biraz da
el yordamıyla ilerleyen kişi gibidir ozan, yolun bitiminde
bakarsınız bir tutam aydınlık vardır avucunda.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünyada dil olan her yerde şiir de var olagelmiştir.
B) Duyguların anlatımının bilinen en etkili yolu şiirdir.
C) Şiirde duygu ve düşünce birbirini tamamlayan unsurlardır.
D) Derin anlamlı şiirlerde biçim önemli değildir.
Şiir, ozanın bilinçli bir var olma yolculuğudur.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309141012223580-4500142.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerB
TÜRKÇ
37. Şiir olmasaydı, dil olmasaydı demekle birdir. Dil olmasaydı,
anlatım; konuşmak olmasaydı duygular, anlamlar, düşünceler
olmazdı. Sorunu şöyle koyalım mı: Şiir niçin yazılır? Birtakım
duyguları, düşünceleri anlatmak için mi? Öyleyse bir şiirden
önce o şiirin belirttiği birtakım duygular, düşünceler var
demektir, değil mi? Ben, yoktur diyeceğim. Bir anlatım
biçimini bulmamış, bir sözcük düzeninin kesinliği ve
gücüyle söylenmemiş bir duygu, bir düşünce var olabilir mi?
Sezgilerin bile dilin dışında var olabileceğini düşünmüyorum
ya, türlü ayrıntılarla gerçekleşebilen duyguyla düşüncenin
dilin dışında varlığından söz edilebilir mi? Süregelen kaba
bir kanı vardır: Ozanın bir duygusu, bir düşüncesi, bir anlam
yükü vardır, onu anlatır şiirinde. Doğru değildir bu. Şöyle
diyeceğim: Ozanın içinde duymak, düşünmek, bir anlam
yükü elde etmek, kısaca var olmak için onu iteleyen bir
kımıldanış vardır. Var olmak için yazar şiirini ozan. Yazarken
kendini eserinden ayıklar, atar, eserine ekler de. Gece
karanlığında, sarp bir yoldan, çok bilinçli, uyanık, biraz da
el yordamıyla ilerleyen kişi gibidir ozan, yolun bitiminde
bakarsınız bir tutam aydınlık vardır avucunda.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünyada dil olan her yerde şiir de var olagelmiştir.
B) Duyguların anlatımının bilinen en etkili yolu şiirdir.
C) Şiirde duygu ve düşünce birbirini tamamlayan unsurlardır.
D) Derin anlamlı şiirlerde biçim önemli değildir.
Şiir, ozanın bilinçli bir var olma yolculuğudur.
![en ve bu yolla
atmayı amaçla-
kurgu kitapla-
düştüğüne vur-
çeşitliliğini ve
urgu yazarak
un, tek geliri
esinden çeki-
bir fon ayı-
ayıncılarına
n akışına
ari mem-
in plana
mik ko-
ken ol-
nomik
mak
nda
as-
an
e
KARA KUTU YAYIN
BÖLÜM 3
Test-13
Jeanne Lanvin, şapkalarındaki imza ile öne çıkmış ünlü
bir modacıydı. Döneminin hâkim dev modellerinin yerini
artık onun başı saran daha minimal tasarımları almıştı.
Küçük ebatlı cansız mankenler üzerindeki kalıp çalışma-
ları ile hem çocuk hem de kadın kostümleri konusunda
birçok ilke imza attı. Müşterilerinin geleneksel ve feminen
taleplerine cevap vermek yerine modern, kısacık saçlı ve
dinamik kadın modellerini dikte etti. Onun tasarımlarında
kadınlar artık daha özgür bir görünüme kavuştu. Lanvin'in
modasının en belirgin yanı, yenilikçi dokunuşlarıydı. Kadi-
fe ve müslün gibi birbirinden uzak dokuları bile giysilerin-
de barıştırmayı becerebilmişti. Kurdeleler ve farklı kumaş
motiflerini üst üste dikerek oluşturduğu kordone aplikeler
ile üç boyutlu dokulara ulaşarak moda tarihinde tartışıl-
maz, abidevi bir makamın sahibi oldu.
Bu parçadan hareketle Jeanne Lanvin modasıyla ilgili
aşagıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kostüm tasarımlarıyla kadınların görünümlerini alışıl-
mış kalıplardan çıkarmıştır.
B) Şapka tasarımları, döneminin şapka tercihlerine bas-
kın bir alternatif oluşturmuştur.
C) Farklı yaş grupları için tasarladığı kostümlerde özgün-
lüğünü ortaya koymayı başarmıştır.
D) Müşteri kitlesinin taleplerini olduğu gibi karşılamak ye-
rine onları yönlendirmeyi seçmiştir.
E) Kostümlerini daha önce kullanılmamış yepyeni malze-
melerden yararlanarak tasarlamıştır.
(2020-KAYMAKAMLIK)
Se
16.
D
ra
t](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309144315638152-4687290.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleren ve bu yolla
atmayı amaçla-
kurgu kitapla-
düştüğüne vur-
çeşitliliğini ve
urgu yazarak
un, tek geliri
esinden çeki-
bir fon ayı-
ayıncılarına
n akışına
ari mem-
in plana
mik ko-
ken ol-
nomik
mak
nda
as-
an
e
KARA KUTU YAYIN
BÖLÜM 3
Test-13
Jeanne Lanvin, şapkalarındaki imza ile öne çıkmış ünlü
bir modacıydı. Döneminin hâkim dev modellerinin yerini
artık onun başı saran daha minimal tasarımları almıştı.
Küçük ebatlı cansız mankenler üzerindeki kalıp çalışma-
ları ile hem çocuk hem de kadın kostümleri konusunda
birçok ilke imza attı. Müşterilerinin geleneksel ve feminen
taleplerine cevap vermek yerine modern, kısacık saçlı ve
dinamik kadın modellerini dikte etti. Onun tasarımlarında
kadınlar artık daha özgür bir görünüme kavuştu. Lanvin'in
modasının en belirgin yanı, yenilikçi dokunuşlarıydı. Kadi-
fe ve müslün gibi birbirinden uzak dokuları bile giysilerin-
de barıştırmayı becerebilmişti. Kurdeleler ve farklı kumaş
motiflerini üst üste dikerek oluşturduğu kordone aplikeler
ile üç boyutlu dokulara ulaşarak moda tarihinde tartışıl-
maz, abidevi bir makamın sahibi oldu.
Bu parçadan hareketle Jeanne Lanvin modasıyla ilgili
aşagıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kostüm tasarımlarıyla kadınların görünümlerini alışıl-
mış kalıplardan çıkarmıştır.
B) Şapka tasarımları, döneminin şapka tercihlerine bas-
kın bir alternatif oluşturmuştur.
C) Farklı yaş grupları için tasarladığı kostümlerde özgün-
lüğünü ortaya koymayı başarmıştır.
D) Müşteri kitlesinin taleplerini olduğu gibi karşılamak ye-
rine onları yönlendirmeyi seçmiştir.
E) Kostümlerini daha önce kullanılmamış yepyeni malze-
melerden yararlanarak tasarlamıştır.
(2020-KAYMAKAMLIK)
Se
16.
D
ra
t
![(1) Sağladığı psikolojik etkiden yola çıkılarak, kendi-
ne güvenmenin bir yolu olduğu düşünülen dik oturuş,
biyolojik olarak da oluşturduğu değişimle kişiyi he-
defe yaklaştırıyor. (II) Yapılan araştırmalar; oturuşu
değiştirmenin, liderlik konumuna yükselmede etkili
olduğunu ortaya koydu. (III) Öğrenciler üzerinde ya-
pilan incelemelerde, gerçekten de oturuş dikleştikçe
bazı hormonlarda değişim görüldü. (IV) Omuzların
ve çenenin dikleştirilmesi, kolların rahat bırakılma-
Sı, sırtın esnetilmesi; vücuttaki hormonal değerleri,
liderlerde görülen hormon dengesiyle aynı düzeye
taşıdı. (V) Bu da oturuşun ve vücut dili kullanımının,
psikolojik bir taktik olmanın yanında biyokimyasal bir
etki de oluşturduğunu gösterdi. ---
R
G
I
Y
Y
1
N
E
V
i
A) I.
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V
15. Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Araştırmayı yapan uzmanlar, bir görüşme ya da
sunum öncesinde güçlü bir duruş sergilemenin,
görüşme boyunca performansı yüksek tutacağı-
ni belirtiyor
var
B) Hâlbuki insanın, yalnızca kendine inanarak bile
çok şey başarabileceği düşüncesi, kısa bir za-
man öncesine kadar dikkate alınmıyordu
C Araştırmacılara göre, elde edilen verilerin
güvenilirliği konusunda şüphe duymak mümkün
ama sonuçlar gerçekten incelenmeye değer
D) Bütün bunlar gösteriyor ki bireyin kendine
güvenmesi yalnızca dış etkenlere bağlı değil;
kendisini nasıl yönettiğinin de bunda büyük payı
II.
E) Sosyal yaşamda sağlayacağı yararları henüz
rivende bilmediğimiz daha nice yol var ve keşfedilmeyi
bekliyor belki de
III.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309142600846431-1969887.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler(1) Sağladığı psikolojik etkiden yola çıkılarak, kendi-
ne güvenmenin bir yolu olduğu düşünülen dik oturuş,
biyolojik olarak da oluşturduğu değişimle kişiyi he-
defe yaklaştırıyor. (II) Yapılan araştırmalar; oturuşu
değiştirmenin, liderlik konumuna yükselmede etkili
olduğunu ortaya koydu. (III) Öğrenciler üzerinde ya-
pilan incelemelerde, gerçekten de oturuş dikleştikçe
bazı hormonlarda değişim görüldü. (IV) Omuzların
ve çenenin dikleştirilmesi, kolların rahat bırakılma-
Sı, sırtın esnetilmesi; vücuttaki hormonal değerleri,
liderlerde görülen hormon dengesiyle aynı düzeye
taşıdı. (V) Bu da oturuşun ve vücut dili kullanımının,
psikolojik bir taktik olmanın yanında biyokimyasal bir
etki de oluşturduğunu gösterdi. ---
R
G
I
Y
Y
1
N
E
V
i
A) I.
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V
15. Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Araştırmayı yapan uzmanlar, bir görüşme ya da
sunum öncesinde güçlü bir duruş sergilemenin,
görüşme boyunca performansı yüksek tutacağı-
ni belirtiyor
var
B) Hâlbuki insanın, yalnızca kendine inanarak bile
çok şey başarabileceği düşüncesi, kısa bir za-
man öncesine kadar dikkate alınmıyordu
C Araştırmacılara göre, elde edilen verilerin
güvenilirliği konusunda şüphe duymak mümkün
ama sonuçlar gerçekten incelenmeye değer
D) Bütün bunlar gösteriyor ki bireyin kendine
güvenmesi yalnızca dış etkenlere bağlı değil;
kendisini nasıl yönettiğinin de bunda büyük payı
II.
E) Sosyal yaşamda sağlayacağı yararları henüz
rivende bilmediğimiz daha nice yol var ve keşfedilmeyi
bekliyor belki de
III.
![si
or
at
ar
a
a
m
e
er
k
k
Z
O
32. İnsan Connectome Projesi (HCP), 2009 yılının Temmuz ayın-
da, 5 yıllığına Ulusal Sağlık Enstitüleri planının bir parçası
olarak başlatılmıştı. Projenin araştırmacılarından Hagmann,
projeyi "Bir ağın işleyişini anlamak için, beyin unsurlarının ve
aralarındaki bağlantıların bilinmesi zorunludur. Bu proje, fonk-
siyonel beyin durumlarının derinde yatan yapısal alt tabakadan
nasıl ortaya çıktığına dair anlayışımızı önemli ölçüde artıracak.
Ayrıca bu yapısal alt tabaka (bozulursa beyin fonksiyonunun
nasıl etkilendiğine ilişkin yeni mekanik anlayışlar sağlayacak-
tır." şeklinde açıklamıştı.
Bu parçadan hareketle sözü edilen projenin hedefleri ara-
sında,
Beynin vücudun işleyişine etki eden yapılarını kontrol altı-
na almak
Bilim insanlarının verileri grafiksel olarak ifade edebilmele-
rine olanak tanımak
III. Bağlantılar arasında sorun çıkması hâlinde beynin işleyişi-
nin seyri hakkında yeni bilgiler keşfetmek
durumlarından hangisinin yer aldığı söylenebilir?
A) Yalnız
B) I ve II
D) II ve I
E) I, II ve III
C) I ve III
Diğer sayfaya geçiniz](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309105107871491-126638.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelersi
or
at
ar
a
a
m
e
er
k
k
Z
O
32. İnsan Connectome Projesi (HCP), 2009 yılının Temmuz ayın-
da, 5 yıllığına Ulusal Sağlık Enstitüleri planının bir parçası
olarak başlatılmıştı. Projenin araştırmacılarından Hagmann,
projeyi "Bir ağın işleyişini anlamak için, beyin unsurlarının ve
aralarındaki bağlantıların bilinmesi zorunludur. Bu proje, fonk-
siyonel beyin durumlarının derinde yatan yapısal alt tabakadan
nasıl ortaya çıktığına dair anlayışımızı önemli ölçüde artıracak.
Ayrıca bu yapısal alt tabaka (bozulursa beyin fonksiyonunun
nasıl etkilendiğine ilişkin yeni mekanik anlayışlar sağlayacak-
tır." şeklinde açıklamıştı.
Bu parçadan hareketle sözü edilen projenin hedefleri ara-
sında,
Beynin vücudun işleyişine etki eden yapılarını kontrol altı-
na almak
Bilim insanlarının verileri grafiksel olarak ifade edebilmele-
rine olanak tanımak
III. Bağlantılar arasında sorun çıkması hâlinde beynin işleyişi-
nin seyri hakkında yeni bilgiler keşfetmek
durumlarından hangisinin yer aldığı söylenebilir?
A) Yalnız
B) I ve II
D) II ve I
E) I, II ve III
C) I ve III
Diğer sayfaya geçiniz
![A
10. Nesnel düşünce becerisi akillikter, düşünmenin
ardındaki duygusal durum ise alçak gönüllülük-
tür. Nesnel olabilmek yani kişinin aklını kullanabil-
mesi ancak kişi alçak gönüllü bir tavır içindeyse
mümkün olur. Sevgi işte bu ortamda kendini bulur.
Öyleyse sevgi
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı-
şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmeli-
dir?
1
A) insanın kendini kabul etme sorunuyla yakından
ilgilidir
B) karışılıklı çıkarların bir yana bırakıldığı ortamda
büyür
C) kişinin bencil duygularından arınmasını ve top-
lumsallaşmasını sağlar
1
1
D) alçak gönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin
geliştiği her yerde vardır
12. G
E) konusunda öğreneceğimiz daha çok eksiğimiz
olduğunu bilmeliyiz](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309134110478010-4461540.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerA
10. Nesnel düşünce becerisi akillikter, düşünmenin
ardındaki duygusal durum ise alçak gönüllülük-
tür. Nesnel olabilmek yani kişinin aklını kullanabil-
mesi ancak kişi alçak gönüllü bir tavır içindeyse
mümkün olur. Sevgi işte bu ortamda kendini bulur.
Öyleyse sevgi
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı-
şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmeli-
dir?
1
A) insanın kendini kabul etme sorunuyla yakından
ilgilidir
B) karışılıklı çıkarların bir yana bırakıldığı ortamda
büyür
C) kişinin bencil duygularından arınmasını ve top-
lumsallaşmasını sağlar
1
1
D) alçak gönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin
geliştiği her yerde vardır
12. G
E) konusunda öğreneceğimiz daha çok eksiğimiz
olduğunu bilmeliyiz
![gi-
AMA
(8. Kendi gerçekleriyle yüz yüze gelmekten kaçınma-
tak hayatını hem daha kolaylaştırmışlar hem de-
yan toplumlar, ilk çağlardan bu yana insanlığın
ha güzelleştirmişlerdir. Onlar, uygarlık merdiveni-
ni yükseltmek için ona on basamak eklemişlerdir.
Onlar sayesindedir ki uygarlık bugün beklenenden
daha ileridir.
Bu parçada toplumun hangi özelliğinden söz
edilmemiştir?
A) Yalnız kendi toplumlarına değil, tüm toplumlara
katkı sağladıklarından
B) Hayatı yaşanabilir kıldıklarından
C) Kendi kimliklerini sorguladıklarından
D) Uygarlığı geliştidiklerinden
E) Uygar olmayanların hayatı zorlaştırdıklarına
10.
are
rr](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309134215459220-4461540.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelergi-
AMA
(8. Kendi gerçekleriyle yüz yüze gelmekten kaçınma-
tak hayatını hem daha kolaylaştırmışlar hem de-
yan toplumlar, ilk çağlardan bu yana insanlığın
ha güzelleştirmişlerdir. Onlar, uygarlık merdiveni-
ni yükseltmek için ona on basamak eklemişlerdir.
Onlar sayesindedir ki uygarlık bugün beklenenden
daha ileridir.
Bu parçada toplumun hangi özelliğinden söz
edilmemiştir?
A) Yalnız kendi toplumlarına değil, tüm toplumlara
katkı sağladıklarından
B) Hayatı yaşanabilir kıldıklarından
C) Kendi kimliklerini sorguladıklarından
D) Uygarlığı geliştidiklerinden
E) Uygar olmayanların hayatı zorlaştırdıklarına
10.
are
rr
![24.
I.
15 bin eser ile 10 bin yazarı alfabetik olarak tanıtan
ilk bibliyografya kitabıdır.
(Keşfü'z-Zünûn)
II. Siyer-i Veysi olarak da bilinen, Hz. Muhammed'in
hayatının anlatıldığı mensur bir eserdir.
(Dürretü't-Tac)
III. İçinde Kerbela Mersiyesi'nin bulunduğu eserde, Hz.
Hüseyin'in şehit edilişi anlatılır.
(Tazarruname)
v. "Memleketlerin aynası" anlamına gelen,
Hindistan'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğun
anlatıldığı gezi yazısıdır.
(Miratü'l-Memalik)
V. Mesnevi biçiminde yazılan eser, halk arasında
Mevlit ismi ile meşhur olmuştur.
(Vesiletü'n-Necat)
Yukarıda numaralanmış açıklamalardan hangisi
ayraç içinde verilen eserle örtüşmemektedir?
A) I
B) II
D) IV
O
E) V](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309140907927538-5420215.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler24.
I.
15 bin eser ile 10 bin yazarı alfabetik olarak tanıtan
ilk bibliyografya kitabıdır.
(Keşfü'z-Zünûn)
II. Siyer-i Veysi olarak da bilinen, Hz. Muhammed'in
hayatının anlatıldığı mensur bir eserdir.
(Dürretü't-Tac)
III. İçinde Kerbela Mersiyesi'nin bulunduğu eserde, Hz.
Hüseyin'in şehit edilişi anlatılır.
(Tazarruname)
v. "Memleketlerin aynası" anlamına gelen,
Hindistan'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğun
anlatıldığı gezi yazısıdır.
(Miratü'l-Memalik)
V. Mesnevi biçiminde yazılan eser, halk arasında
Mevlit ismi ile meşhur olmuştur.
(Vesiletü'n-Necat)
Yukarıda numaralanmış açıklamalardan hangisi
ayraç içinde verilen eserle örtüşmemektedir?
A) I
B) II
D) IV
O
E) V
![24.
Edvard Munch, Çığlık adlı tablosunun hikâyesini günlü-
ğünde şu şekilde aktarmıştır: "İki arkadaşımla yürüyor-
dum. Bu sırada ise güneş batıyordu. Ben ise yorgun bir
şekilde tirabzanlara yaslandım. Arkadaşlarım ise yürü-
meye devam etti. Bu sırada doğanın çığlığını hissettim.
Yorgunluğum hastalığımdandı, dışarıda civil civil bir
dünya varken benim içimde olan bir çığlıktı. İşte, Çığlık
resmi böyle bir iç izlenimin dışa vurumuydu."
Bu parçaya göre Edvard Munch'un aşağıdaki sanat
akımlarından hangisini benimsediği söylenebilir?
A) Egzistansiyalizm
C) Empresyonizm
Ekspresyonizm
D) Sembolizm
E) Fütürizm](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309141024464551-4358020.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler24.
Edvard Munch, Çığlık adlı tablosunun hikâyesini günlü-
ğünde şu şekilde aktarmıştır: "İki arkadaşımla yürüyor-
dum. Bu sırada ise güneş batıyordu. Ben ise yorgun bir
şekilde tirabzanlara yaslandım. Arkadaşlarım ise yürü-
meye devam etti. Bu sırada doğanın çığlığını hissettim.
Yorgunluğum hastalığımdandı, dışarıda civil civil bir
dünya varken benim içimde olan bir çığlıktı. İşte, Çığlık
resmi böyle bir iç izlenimin dışa vurumuydu."
Bu parçaya göre Edvard Munch'un aşağıdaki sanat
akımlarından hangisini benimsediği söylenebilir?
A) Egzistansiyalizm
C) Empresyonizm
Ekspresyonizm
D) Sembolizm
E) Fütürizm
![Fa-
KIS-
KU-
"3.
ok
bi
7-
7
,
34-35. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Ekrana yansıdığı ilk günden beri süregelen başarısı ve pan-
domim bir karakter olması onu eşsiz kılar. Sofistike, kurnaz
ve yaramaz Pembe Panter, çizeri David De Patie'ye göre
tavri ve etkisiyle anime bir James Dean'dır. Blake Edwards,
1963 yılında Maurice Richlin ile yazdığı bir senaryo için ka-
mera dediğinde sinema tarihine geçecek birkaç pop ikonu
yaratacağını düşünmüyordu. Pembe Panter adını verdiği
filmdeki tüm dünyaya tanıttığı Henry Mancini'nin bestele-
diği tema müziği, Peter Sellers'in Müfettiş Clouseau rolü
ve jenerikteki sevimli panter kısa zamanda unutulmazlar
arasına girdi. 18 Aralık 1964'te ilk Pembe Panter çizgi dizisi
izleyiciyle buluştu. Animasyonun, söze dayalı komedinin,
aksiyonun ve hızın ön plana çıktığı yıllar olmasına rağmen
sessiz sinema günlerinden kalmışa benzeyen bir çizgi ka-
rakterin bu kadar başarı kazanmış olması şaşırtıcıdır.
34. Bu parçadan Pembe Panter'le ilgili aşağıdakilerin han-
gisi çıkarılamaz?
A) Açıkgöz bir karakter olduğu
B) Sessiz bir kahraman olduğu
C) Çizgi dizinin ününün sinemasının önüne geçtiği
D) Evrensel bir çizgi film kahramanı olduğu
E) ilk olarak sinema filminde ortaya çıktığı
36. M
35. Bu parçaya göre Pembe Panter'in büyük bir başarı ka-
zanmasının şaşkınlıkla karşılanmasının sebebi aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Komedi unsurlarının yeterli olmaması
B) Aksiyon sahnelerine yer verilmemesi
C) Sessiz sinemanın olanaklarının sınırlı olması
D) Zamanının genel beğenilerine uygun olmaması
E) Dönemin animasyon tekniğinin zayıf olması](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309135902540275-2041978.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerFa-
KIS-
KU-
"3.
ok
bi
7-
7
,
34-35. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Ekrana yansıdığı ilk günden beri süregelen başarısı ve pan-
domim bir karakter olması onu eşsiz kılar. Sofistike, kurnaz
ve yaramaz Pembe Panter, çizeri David De Patie'ye göre
tavri ve etkisiyle anime bir James Dean'dır. Blake Edwards,
1963 yılında Maurice Richlin ile yazdığı bir senaryo için ka-
mera dediğinde sinema tarihine geçecek birkaç pop ikonu
yaratacağını düşünmüyordu. Pembe Panter adını verdiği
filmdeki tüm dünyaya tanıttığı Henry Mancini'nin bestele-
diği tema müziği, Peter Sellers'in Müfettiş Clouseau rolü
ve jenerikteki sevimli panter kısa zamanda unutulmazlar
arasına girdi. 18 Aralık 1964'te ilk Pembe Panter çizgi dizisi
izleyiciyle buluştu. Animasyonun, söze dayalı komedinin,
aksiyonun ve hızın ön plana çıktığı yıllar olmasına rağmen
sessiz sinema günlerinden kalmışa benzeyen bir çizgi ka-
rakterin bu kadar başarı kazanmış olması şaşırtıcıdır.
34. Bu parçadan Pembe Panter'le ilgili aşağıdakilerin han-
gisi çıkarılamaz?
A) Açıkgöz bir karakter olduğu
B) Sessiz bir kahraman olduğu
C) Çizgi dizinin ününün sinemasının önüne geçtiği
D) Evrensel bir çizgi film kahramanı olduğu
E) ilk olarak sinema filminde ortaya çıktığı
36. M
35. Bu parçaya göre Pembe Panter'in büyük bir başarı ka-
zanmasının şaşkınlıkla karşılanmasının sebebi aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Komedi unsurlarının yeterli olmaması
B) Aksiyon sahnelerine yer verilmemesi
C) Sessiz sinemanın olanaklarının sınırlı olması
D) Zamanının genel beğenilerine uygun olmaması
E) Dönemin animasyon tekniğinin zayıf olması
![17. Bu senaryoyu ikinci hatta üçüncü bir gözün incelemesi gere-
kir. Senaryo öyle çalakalem yazılmış ki birçok cümlede ne
anlatılmak istendiği anlaşılamıyor. Belli ki bunu yazan kişinin
derdi işi hemen bitirmekmiş. Oysa senaryo dediğin akıp git-
meli. Cümleler birbirine bir ip misali sıkı sıkıya bağlanmalı.
Bu parçada yazar, sözünü ettiği senaryoyla ilgili olarak
aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Belli bir mesaj taşımamasından.
B) Dil ve üslup yönünden özensiz olmasından
Eserde özgün bir konu işlenmemesinden
Anlatımda gerekmediği hâlde yerel ağız kullanılmasın-
dan
E) Anlatımda, diğer eserlerindeki düzeye ulaşamamasın-
dan](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309134020243935-154754.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler17. Bu senaryoyu ikinci hatta üçüncü bir gözün incelemesi gere-
kir. Senaryo öyle çalakalem yazılmış ki birçok cümlede ne
anlatılmak istendiği anlaşılamıyor. Belli ki bunu yazan kişinin
derdi işi hemen bitirmekmiş. Oysa senaryo dediğin akıp git-
meli. Cümleler birbirine bir ip misali sıkı sıkıya bağlanmalı.
Bu parçada yazar, sözünü ettiği senaryoyla ilgili olarak
aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Belli bir mesaj taşımamasından.
B) Dil ve üslup yönünden özensiz olmasından
Eserde özgün bir konu işlenmemesinden
Anlatımda gerekmediği hâlde yerel ağız kullanılmasın-
dan
E) Anlatımda, diğer eserlerindeki düzeye ulaşamamasın-
dan
![K
DENEME-14
17. İspanyolcadan alınan flamingo kelimesi "alev renkli"
anlamına gelen "flamenko"dan doğmuş. Türkiye'ye çok
yakışan bir kuşu adlandırmakta. Bu kuşlar, ülkemizin
biyoçeşitlilik açısından büyük bir zenginliği. Flamingoların
ülkemizde iki üreme alanı var: Tuz Gölü ye Gediz Deltasi.
Ama son yıllarda bu iki sulak alanda ciddi sıkıntılar yaşa-
niyor. Tarım alanı, kirlilik, şehirleşme ve sanayi baskısı hat
safhada. Gediz Deltası'nda yapılaşma çok fazla. Özellikle
sanayi kuruluşlarının sulak alanı besleyen kaynaklara
bıraktıkları tehlikeli atıklar, deltaya ulaşıyor ve flamingo-
larla birlikte diğer canlı türlerini de tehdit ediyor. Bu bölge-
ye -
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilir-
se "Gediz Deltası'nın fiziki özelliklerinde zamanla değişik-
lik olduğu" sonucuna ulaşılır?
A) gelen sulara set çekilmesi, suların beslediği bitkilere ve
canlılara zarar vermektedir
B) gelen akıntıların ve alüvyonların her yıl biraz daha birik-
mesi, deltanın yapısını bozmaktadır
C) verilen zararların hangi boyutta olduğunu yaşanan fla-
mingo katliamları gözler önüne sermektedir
D) akan sulardaki kirlilik önlenmezse flamingoları kaybet-
me riskiyle karşı karşıya kalabiliriz
E) yapılan tuz çıkarma tesislerinin çevreye zarar verme-
mesi için sıkı bir denetim gerekiyor](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309112800702999-1833335.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerK
DENEME-14
17. İspanyolcadan alınan flamingo kelimesi "alev renkli"
anlamına gelen "flamenko"dan doğmuş. Türkiye'ye çok
yakışan bir kuşu adlandırmakta. Bu kuşlar, ülkemizin
biyoçeşitlilik açısından büyük bir zenginliği. Flamingoların
ülkemizde iki üreme alanı var: Tuz Gölü ye Gediz Deltasi.
Ama son yıllarda bu iki sulak alanda ciddi sıkıntılar yaşa-
niyor. Tarım alanı, kirlilik, şehirleşme ve sanayi baskısı hat
safhada. Gediz Deltası'nda yapılaşma çok fazla. Özellikle
sanayi kuruluşlarının sulak alanı besleyen kaynaklara
bıraktıkları tehlikeli atıklar, deltaya ulaşıyor ve flamingo-
larla birlikte diğer canlı türlerini de tehdit ediyor. Bu bölge-
ye -
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilir-
se "Gediz Deltası'nın fiziki özelliklerinde zamanla değişik-
lik olduğu" sonucuna ulaşılır?
A) gelen sulara set çekilmesi, suların beslediği bitkilere ve
canlılara zarar vermektedir
B) gelen akıntıların ve alüvyonların her yıl biraz daha birik-
mesi, deltanın yapısını bozmaktadır
C) verilen zararların hangi boyutta olduğunu yaşanan fla-
mingo katliamları gözler önüne sermektedir
D) akan sulardaki kirlilik önlenmezse flamingoları kaybet-
me riskiyle karşı karşıya kalabiliriz
E) yapılan tuz çıkarma tesislerinin çevreye zarar verme-
mesi için sıkı bir denetim gerekiyor
![28. Sultan Abdülaziz zamanında yaşamış olan Marko Paşa, hem
hekim hem de okul yöneticisi olunca karşılaştığı birçok kişi-
tl. in derdini dinlemek zorunda kalmış ve çoğu zaman dinlediği
dertlere çözüm getirememenin sıkıntısını çekmiş bir şahıstır.
Paşa, kendi alanını aşan sorunlarla dahi kendisine gelenleri
asla başından savmaz büyük bir dikkatle dinlermiş. Dertli kişi,
konuşmasını bitirince sanki konuşmasını anlamamış gibi ken-
dine özgü Rum şivesiyle hemen sorarmış: "Anladım, anladım
ama ne?" Şikâyetçi bir kez daha uzun uzun konuyu anlattıktan
sonra Marko Paşa yine sorarmış: "Anladım ama ne?" Yine an-
latır, lafın sonu gelince herkes aynı tepkiyle karşılaşırmış. Sü-
rekli aynı cevapla karşılaşan dertli kişi, büsbütün dertlenerek
devasını bulamamanın sıkıntısı içerisinde Paşa'nın yanından
ayrılarak evine gidermiş. Bu yüzden de Marko Paşa'ya dert
anlatmanın imkân ve ihtimali yokmuş diye bilinirmiş. İşte, bu
huyu halk arasinda yayılınca bir türlü çaresini bulmada başarılı
olunamayan dertler için "Derdini Marko Paşaya anlat." tabiri
buradan ortaya çıkmıştır.
ş-
dir
He
n,
gi
n
hi
e
r
K
3
Bu parçadan hareketle "Marko Paşa ile ilgili olarak aşağı-
dakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yaşadığı dönemde devletin önemli üst kademelerinde gö-
rev almıştır.
B Karşısında konuşan kişiye ılımlı davranışlar sergileyen, na-
zik bir insandır.
Lo
C) İnsanlara karşı tutumunu özetleyen bir sözde adı kullanıl-
mıştır.
DKarşılaştığı sorunlar kendisini aştığında konuşmayı yine-
letme yolunu seçmiştir.
Sorunlara çözüm üretemeyişi, halk arasında bilinen bir
özelliği olmuştur.
Diğer sayfaya geçiniz.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309104909667798-126638.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler28. Sultan Abdülaziz zamanında yaşamış olan Marko Paşa, hem
hekim hem de okul yöneticisi olunca karşılaştığı birçok kişi-
tl. in derdini dinlemek zorunda kalmış ve çoğu zaman dinlediği
dertlere çözüm getirememenin sıkıntısını çekmiş bir şahıstır.
Paşa, kendi alanını aşan sorunlarla dahi kendisine gelenleri
asla başından savmaz büyük bir dikkatle dinlermiş. Dertli kişi,
konuşmasını bitirince sanki konuşmasını anlamamış gibi ken-
dine özgü Rum şivesiyle hemen sorarmış: "Anladım, anladım
ama ne?" Şikâyetçi bir kez daha uzun uzun konuyu anlattıktan
sonra Marko Paşa yine sorarmış: "Anladım ama ne?" Yine an-
latır, lafın sonu gelince herkes aynı tepkiyle karşılaşırmış. Sü-
rekli aynı cevapla karşılaşan dertli kişi, büsbütün dertlenerek
devasını bulamamanın sıkıntısı içerisinde Paşa'nın yanından
ayrılarak evine gidermiş. Bu yüzden de Marko Paşa'ya dert
anlatmanın imkân ve ihtimali yokmuş diye bilinirmiş. İşte, bu
huyu halk arasinda yayılınca bir türlü çaresini bulmada başarılı
olunamayan dertler için "Derdini Marko Paşaya anlat." tabiri
buradan ortaya çıkmıştır.
ş-
dir
He
n,
gi
n
hi
e
r
K
3
Bu parçadan hareketle "Marko Paşa ile ilgili olarak aşağı-
dakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yaşadığı dönemde devletin önemli üst kademelerinde gö-
rev almıştır.
B Karşısında konuşan kişiye ılımlı davranışlar sergileyen, na-
zik bir insandır.
Lo
C) İnsanlara karşı tutumunu özetleyen bir sözde adı kullanıl-
mıştır.
DKarşılaştığı sorunlar kendisini aştığında konuşmayı yine-
letme yolunu seçmiştir.
Sorunlara çözüm üretemeyişi, halk arasında bilinen bir
özelliği olmuştur.
Diğer sayfaya geçiniz.
![ya
ok
da
da
min
rik
ul-
va-
el
an-
bir
Tandem Yayınlar
2.
PARAGRAF
ÖĞRENİYORUM
Bu, avangart terimine hangi açıdan yaklaşıldığıyla ilgilidir
Nitekim sinema alanında çalışan bilim insanlarının, yönet-
menlerin, senaristlerin onu yeniden tarif etme çabası da bunu
göstermektedir. Bununla beraber şimdiye kadar ortaya atı-
lan bütün tarifler gözden geçirildiğinde hepsinde ortak olanı
ve bu terimle ne kastedildiğini anlamak kolaydır.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak
söylenmiş olabilir?
B) Avangart kavramının yozlaşmasının temelinde yatan se-
bepler nelerdir?
X
Sizce avangart kelimesi, toplumdan topluma değişen bir
olgu mudur?
Bir sinema terimi olarak avangardin farklı şekillerde ta-
nimlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bugün sinema dünyasındaki avangart yaklaşımda gö-
rülen farklılıklar nasıl açıklanabilir?
Sinema sanatı, son yıllardaki avangart anlayışın değişi-
minden nasıl etkileniyor?
X
06/03/2023 17:29](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309124906923401-5425248.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerya
ok
da
da
min
rik
ul-
va-
el
an-
bir
Tandem Yayınlar
2.
PARAGRAF
ÖĞRENİYORUM
Bu, avangart terimine hangi açıdan yaklaşıldığıyla ilgilidir
Nitekim sinema alanında çalışan bilim insanlarının, yönet-
menlerin, senaristlerin onu yeniden tarif etme çabası da bunu
göstermektedir. Bununla beraber şimdiye kadar ortaya atı-
lan bütün tarifler gözden geçirildiğinde hepsinde ortak olanı
ve bu terimle ne kastedildiğini anlamak kolaydır.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak
söylenmiş olabilir?
B) Avangart kavramının yozlaşmasının temelinde yatan se-
bepler nelerdir?
X
Sizce avangart kelimesi, toplumdan topluma değişen bir
olgu mudur?
Bir sinema terimi olarak avangardin farklı şekillerde ta-
nimlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bugün sinema dünyasındaki avangart yaklaşımda gö-
rülen farklılıklar nasıl açıklanabilir?
Sinema sanatı, son yıllardaki avangart anlayışın değişi-
minden nasıl etkileniyor?
X
06/03/2023 17:29
![29. ve 30. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Yaşamın en önemli gerçeği, içtenliktir. Bu bakımdan
yaşam ile bağı olan edebiyat, kesinlikle içten bir ede-
biyattır denilebilir. Yaşamı en gizli, en karmaşık yönle-
riyle anlatmayan, duygularımızı tıpkı yaşamda olduğu
gibi saf ve derin bir şekilde duyurmayan; acılarımızı,
felaketlerimizi, açık açık yansıtmayan bir edebiyat, ya-
şam ile ilgisiz ve sahte bir edebiyattır. Öyle bir edebi-
yat, sözcükleri dizip onları işleyen çok hünerli kuyum-
cular çıkarabilir. Belki onlar çok süslü, çok göz alıcı ürün-
ler ortaya çıkarabilirler. Ancak ne yazık ki bütün bu sah-
te ürünler, görkemli kış bahçelerinde yetişen iri yap-
raklı, parlak renkli çiçekleri andırır. Uzaklığından dola-
yı bize çok çekici, çok olağanüstü görünen o meçhul si-
cak iklimlerin bu göz kamaştıran ürünleri nasıl açık bir
havaya, sert bir rüzgâra dayanamazsa, yaşamla ilgisi
olmayan böyle bir edebiyatın da zamanın sonsuz ka-
sırgaları önünde süpürülüp gitmesi kaçınılmazdır. Oy-
sa estetik duygu, duygularımızın en yücesi ve en içte-
nidir. Uluslar için de "güzel" ve "iyi" anlayışlarından da-
ha "ulusal" hiçbir şey yoktur. Gerçek sanat da o yüz-
den yaşamı bütün genişliği ve bütün içtenliğiyle oku-
yucuya duyurabilen sanattır. Sanatın, ancak yapmaci-
ğın bittiği yerde başlayabileceğini anlamamız gerek ar-
tık!
SERI
30. Bu parçada söylenenler, aşağdaki düşüncelerden
gisine karşı çıkmak için yazılmiştir?
A) Yeni yetişen sanatçıların, kendilerinden önce
nat birikiminden yararlanmadiklan sürece tag
li olmaları olası değildir.
B) Bir sanatçı, yaşadıklarını bütün gerçekliyec
sindakine aktarabiliyorsa görevini hakkıyla yapm
demektir.
C) Gerçek sanatçı, yazdıklarının okuyucuya ge
mediğini denetleyen, yapitini yayımladiktan son
da izleyen kişidir.
D) Yaşamı olduğu gibi yansıtmaya bağı kalmakan
yapıtının gücünü zayıflatacağından saraton
gelere sırt çevirmemesi gerekir
E) Sanatın amacı, "güzel ve "y'yi geniş hakk
lerine ulaştırmaktan başka nedir ki?](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309110909090673-4461540.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler29. ve 30. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Yaşamın en önemli gerçeği, içtenliktir. Bu bakımdan
yaşam ile bağı olan edebiyat, kesinlikle içten bir ede-
biyattır denilebilir. Yaşamı en gizli, en karmaşık yönle-
riyle anlatmayan, duygularımızı tıpkı yaşamda olduğu
gibi saf ve derin bir şekilde duyurmayan; acılarımızı,
felaketlerimizi, açık açık yansıtmayan bir edebiyat, ya-
şam ile ilgisiz ve sahte bir edebiyattır. Öyle bir edebi-
yat, sözcükleri dizip onları işleyen çok hünerli kuyum-
cular çıkarabilir. Belki onlar çok süslü, çok göz alıcı ürün-
ler ortaya çıkarabilirler. Ancak ne yazık ki bütün bu sah-
te ürünler, görkemli kış bahçelerinde yetişen iri yap-
raklı, parlak renkli çiçekleri andırır. Uzaklığından dola-
yı bize çok çekici, çok olağanüstü görünen o meçhul si-
cak iklimlerin bu göz kamaştıran ürünleri nasıl açık bir
havaya, sert bir rüzgâra dayanamazsa, yaşamla ilgisi
olmayan böyle bir edebiyatın da zamanın sonsuz ka-
sırgaları önünde süpürülüp gitmesi kaçınılmazdır. Oy-
sa estetik duygu, duygularımızın en yücesi ve en içte-
nidir. Uluslar için de "güzel" ve "iyi" anlayışlarından da-
ha "ulusal" hiçbir şey yoktur. Gerçek sanat da o yüz-
den yaşamı bütün genişliği ve bütün içtenliğiyle oku-
yucuya duyurabilen sanattır. Sanatın, ancak yapmaci-
ğın bittiği yerde başlayabileceğini anlamamız gerek ar-
tık!
SERI
30. Bu parçada söylenenler, aşağdaki düşüncelerden
gisine karşı çıkmak için yazılmiştir?
A) Yeni yetişen sanatçıların, kendilerinden önce
nat birikiminden yararlanmadiklan sürece tag
li olmaları olası değildir.
B) Bir sanatçı, yaşadıklarını bütün gerçekliyec
sindakine aktarabiliyorsa görevini hakkıyla yapm
demektir.
C) Gerçek sanatçı, yazdıklarının okuyucuya ge
mediğini denetleyen, yapitini yayımladiktan son
da izleyen kişidir.
D) Yaşamı olduğu gibi yansıtmaya bağı kalmakan
yapıtının gücünü zayıflatacağından saraton
gelere sırt çevirmemesi gerekir
E) Sanatın amacı, "güzel ve "y'yi geniş hakk
lerine ulaştırmaktan başka nedir ki?
![yanı
giler,
üze-
dergi
aynı
k şe-
tken-
ması
=ılığın
e se-
=rgiler
kli et-
r yön
larak
nağı-
zleri-
mla-
larla
nesi
radikal
8
27. Yola çıktıklarında güneş, tüm bozkırı yakmaya baş-
lamıştı. Yol kenarındaki gelincikleri, deve dikenle-
rini, üzerlerindeki kelebekleri severek yürüdüler.
Yaşlı adam karısının elini bırakmadı yol boyunca.
Görenler olsa utanacaktı ama hâlâ seviliyor olma-
nın keyfini yaşamak da güzeldi. Şükür, dedi şükür
elimi tutan bir el var. Yolun karşısına geçip dar bir
yola girdiler. Iki dev akasya ağacının dibinde istas-
yon yazan tabelanın yanındaki banka oturup soluk-
landılar sonra. Sadece yolcu indirip bindirmek için
oluşturulmuş bozkır istasyonuydu burası. Tren gö-
ründüğünde el ele tutuşmayı bırakıp trene yürüdü-
ler. Tren, trendi ama eskisine benzemiyordu; kara
rengi gitmiş, maviye boyanmıştı, üstelik vagonların
biçimi değişmişti. Tren de mavi mi olurmuş dedi
kadın içinden. Tren yavaşlar gibi, durur gibi olup
önlerinden çekip gidince ikisi de bakakaldılar mavi
trene. Evlerine doğru yürürlerken sessizleştiler.
Sarı bozkır da mavi gök de anlam veremedi trene.
Ama ne göğün ne bozkırın tadı vardı artık.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakile-
reden hangisi söylenemez?
A) Okuyucu olay içinde yaşatılmıştır.
B) Hakim bakış açısı kullanılmışt
C) Insana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.
D) Imgeli bir söyleyiş ağır basmaktadır.
E) Betimleyici bir yol izlenmiştir
TY](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230309125401058986-151451.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleryanı
giler,
üze-
dergi
aynı
k şe-
tken-
ması
=ılığın
e se-
=rgiler
kli et-
r yön
larak
nağı-
zleri-
mla-
larla
nesi
radikal
8
27. Yola çıktıklarında güneş, tüm bozkırı yakmaya baş-
lamıştı. Yol kenarındaki gelincikleri, deve dikenle-
rini, üzerlerindeki kelebekleri severek yürüdüler.
Yaşlı adam karısının elini bırakmadı yol boyunca.
Görenler olsa utanacaktı ama hâlâ seviliyor olma-
nın keyfini yaşamak da güzeldi. Şükür, dedi şükür
elimi tutan bir el var. Yolun karşısına geçip dar bir
yola girdiler. Iki dev akasya ağacının dibinde istas-
yon yazan tabelanın yanındaki banka oturup soluk-
landılar sonra. Sadece yolcu indirip bindirmek için
oluşturulmuş bozkır istasyonuydu burası. Tren gö-
ründüğünde el ele tutuşmayı bırakıp trene yürüdü-
ler. Tren, trendi ama eskisine benzemiyordu; kara
rengi gitmiş, maviye boyanmıştı, üstelik vagonların
biçimi değişmişti. Tren de mavi mi olurmuş dedi
kadın içinden. Tren yavaşlar gibi, durur gibi olup
önlerinden çekip gidince ikisi de bakakaldılar mavi
trene. Evlerine doğru yürürlerken sessizleştiler.
Sarı bozkır da mavi gök de anlam veremedi trene.
Ama ne göğün ne bozkırın tadı vardı artık.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakile-
reden hangisi söylenemez?
A) Okuyucu olay içinde yaşatılmıştır.
B) Hakim bakış açısı kullanılmışt
C) Insana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.
D) Imgeli bir söyleyiş ağır basmaktadır.
E) Betimleyici bir yol izlenmiştir
TY