Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

38. Şair "ben"inden acı çeken kişidir, bu da doğuştan geti- rilmiş bir özelliktir. Şair zamanın dışına çıkamaz. Olsa olsa onun tepe noktasında durup onu istediği gibi eğip bükebilir. Şair doğadaki gizlerin açıklarını ruhunda ta- şıyandır. İyi şair, Schopenhauer'un dediği gibi gördüğü bir hedefe okunu atan, hedefini vurandır. Büyük şair geçmişten günümüze şiir anlayışlarını özümseyip ken- dine yol haritası çıkartan kişidir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Şairliğin sonradan kazanılan bir özellik olmadığına B) Şairin dış dünyada var olan sırlar bildiğine C) Şairlik vasfı olan kişinin zaman unsurunu arzu ettiği unsurunu gibi değiştirebildiğine D) Şairin çektiği acıların kaynağının kendisi olduğuna E) Şairin hedefinin okunurluğunun devam etmesi ol- duğuna

TÜRKÇE TESTİ a dair k bu, bir ta- adik- ltılar ve- e ve ma" ne- rse dü- an ģi u A Y 4 30. Masallarda her ne kadar memleket, zaman vb. be- lirtilmiyorsa da masallar ulusal kültürün en önemli ögelerindendir. Çünkü onlar aynı zamanda halk kültürünün, inançlarının, yaşamının da bazen açık bazen örtülü aynasıdır. İnsanların, toplum ve ya- şam tarihi açısından sürekli ilgisini çekmiştir. Kişilik biçimlenmesinde ise, çocukluktan başlayarak bireyi var olmaya hazırlayan da yine masallardır. Biz, ilkin onlarla iyiyi, kötüyü öğreniriz; onlarla düşsel dünya- mızı zenginleştiririz. Onlarla prensleri, kralları tanır; zalimleri, zulümleri algılamaya çalışırız. İyilerin ka- zanması ile mutlu olurken yaşamda iyilerden yana olma seçeneğini seçme yönümüz güçlenir. Bu parçadan, masallarla ilgili olarak aşağıdakile- rin hangisine varılabilir? A) Çocukların, iyilerden ve ezilenlerden yana olma tutumunu geliştiren bir türdür. B) Zaman ve mekân bulanıktır, net olmayan teker- leme içinde söylenir. C Manzum ve nesir bölümleri vardır. D Giriş ve sonuç bölümleri genellikle kalıplaşmış sözlerden oluşur. E) Çocuk eğitiminde en önemli türü oluşturur. 31. İnsanla bütün lıkların paten mele olara aras Dü ara fe A C

f tahtasının üzerinde den- çalışma yapılıyor, ardın- or. Bu eğitimde çocuklar receklerini öğreniyorlar ki için çok önemli! (1) Son- itim başlıyor. Bu arada z suya düşmeyi de gö- uklar, eğitimin sonunda Kıyor. (3) Temel eğitimi er katederek kendilerini oluşturabilmesi için yerlere; ilerliyorlar. eyenler için riskleri de menin dengede kal- duğunu unutmamak nde verilen sırayla 3 1 "|| unvanını elinde diran Afrika fili tamamlanırsa VCISI-belirtili da yaşamını oluşturduğu ali ve serin kurlardan a su tu- buhar- gede endemik- . 11 Fo 33-34. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız Bir yazıyı okurken göz, satır üzerinde kayarak ilerle. mez. Birbiri arkasına sıçramalar yaparak satinin bir 35.. parçasını görür. Her sıçramanın arkasından bir durak lama yapar sonra yeni bir durum alarak satirin diğer parçasına geçer. Okuma, işte bu duraklama sırasında olur. İyi bir okuyucu için sıçramalar, zayıf okuyuculara nazaran daha geniş bir mesafeye sahiptir. Bu yüzden iyi okuyucularda duraklamalar daha az olmaktadır. Göz okurken kelimelere ne kadar alıskın ise bir sic- ramada kavradığı alan da o kadar geniş olur. Göz, kelime şekillerine ve bunların içeriklerine alışık olma- dığı zaman satır üzerinde ritmini bozan birtakım ge- rileme hareketleri yapar. Gerileme hareketleri çabuk okumayı ve okunanı çabuk anlamayı güçleştirir. Sesli okumada satırın gözle kavranan parçası, seslendirilen kısımdan daha uzundur. Bu göz mesafesi, zayıf oku- yucularda kısa, iyi okuyucularda daha uzundur. Bütün bunlar, gözün okuma sırasında harfleri teker teker de- ğil, kelimeleri genel şekilleriyle hatta satırın büyük bir kısmını bir anda kavradığını ortaya koymaktadır. 33. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? bir anlatım özelliğine sahiptir. C) Yinelemeye y D) Gerekçesiyle belirtilen yargi ku E) Tanık göstermeden yararlanılmıştır. 34. I. Sessiz okuma yerine sesli okuma II. Az okuma ve sözcükleri tanımamaktan kaynakla- nan tutukluk III. Tek tek sözcükleri okumak yerine satıfları bütün olarak görme ve okumaya çalışma Bu parçaya göre yukarıda verilenlerden hangileri okumayı yavaşlatan etkenlerden biridir? A) Yalnız I B) Yalnız D) I ve III C) Yalnız III E) | I TYT/Türkçe Kakao ve üzerindek Kakao ve kıları nele Kakao kullanılm Kakao ha mi b Aşağıdak rulardan A) Kaka birey' B) Kaka sinir böb birc c) Ka (% gir Sa D) K t E)

X, e e i 4. Seçici yeme, çocukluk döneminde yaygın olarak davranışlarının bileşiminden oluşmakta olup hem görülen beslenme sorunlarından biridir. Çeşitli yeme alışılmış hem de yeni besinlerin reddedilmesi, güçlü besin tercihleri ile yetersiz miktarda veya çeşitlilikte besin tüketimi ile karakterizedir. Geçici veya hafif seçici yeme davranışları normal gelişimin bir parçası olarak görülebilmektedir. Fakat erken çocukluk döneminde görülen seçici yeme, bazı durumlarda kısıtlayıcı yeme bozukluğu için öncül olabilmektedir. Seçici yeme davranışları, çocuklarda besin tüketimini, diyet kalitesini, normal büyümeyi ve gelecekteki sağlık sonuçlarını olumsuz olarak etkileme potansiyeline sahiptir. Seçici yeme davranışlarının çoğu, herhangi bir müdahale yapılmadan düzelebilir. Fakat hem ebeveynlerin çocuk beslenmesi ile ilgili bilgilerini geliştirmek hem de endişelerini azaltmak için beslenme eğitimi verilmelidir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? ribe A) Seçici yeme bozuklukları görüldüğünden ebebeynlerin bilgilendirilmesi ileride yaygın olarak sağlık sorunlarına yol açmaması için mutlaka yapılmalıdır. B) Besin çeşitliliğinin sağlanamaması büyümeyi engelleyeceği için mutlaka tedavi normal edilmelidir. C) Çocuklukta görülen seçici yeme, herhangi bir müdahale gerektirmeksizin düzelse de yetersiz miktar ve çeşitlilikte besin tüketimi nedeniyle ileride sağlık sorunlarına yol açabilir. D) Erken çocukluk döneminde görülen seçici yeme, ileride kısıtlayıcı yeme bozukluklarına dönüşmekte ve hastalıklara kapı açmaktadır. E) Çocuklarda görülen yeme bozuklukları, sağlık sorularına yol açabileceği için aileleri en çok endişelendiren durumlardan biridir.

bi gelirdi. nın birer nda ayn biliyor- memizi kapat- kulla- zi bir çek- -iş, r. tır 71- TYT/ Türkçe 22. Kültür alt yapım hazır olduğu için birçok konuyu zihin ve gönül süzgecimden geçirip, sentezleyerek yeni yeni yaratilar elde edi- yorum. Bu süreçte bazen, pek güvendiğim kültür alt yapım ye- tersiz kalabiliyor. O zaman da uzmanlara danışıyor, yazılı ve görsel kaynakları araştırmaya yöneliyorum. Rastlantı sonucu konu seçmiyorum kısacası. Araştırarak, soruşturarak, düşünce, duygu süzgeçlerimi kullanarak, belleğimin kapılarını yumrukla- yarak romanın planını yapıyorum. Sonra yazmaya girişiyorum. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Romanlarınızı oluşumunda hangi aşamaları takip ediyorsu- nuz? B) Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? C) Romanlarınızı yazarken araştırma yapıyor musunuz? D) Yazarlığın perde arkası aşamalarından söz eder misiniz?- E) Kültürün yazarlığınıza etkisinden söz eder misiniz? 24. C

8. PARAGRAF Yazma eylemi yazarlar için farklı anlamlar taşımaktadır. Kimi mutlu olmak için kimi de dertlerini paylaşmak için yazar. Örneğin "Yazmasam deli olacaktım!" diyen Sait Faik'tir ama "Yazmasam nasıl ölecektim?" diye yazının karşısına ömrünü koyan da Sabahattin Ali'dir. Ben iki- siyle de çocukluğumdan beri Türkçeyi gezdim, Türki- ye'yi gezdim; köyleri, kasabaları, kentleri, adaları, kırları, denizleri, ev içlerini gezdim, yolculuk ettim. Bu parçaya göre yazma konusunda Sait Faik ile Sa- bahattin Ali arasındaki fark aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Sait Faik'in anlattıklarıyla kendini mutlu hissettiğini, Sabahattin Ali'nin ise yazdıklarıyla zengin bir hayat sürdüğünü düşünmesi B) Sait Faik'in yazma eylemine yeni bir boyut kattığını, Sabahattin Ali'nin ise yazıda kendini bulduğunu dü- şünmesi C) Sait Faik'in yazarken hayatı öğrendiğini, Sabahattin Ali'nin ise yazma sırasında kendi olduğunu düşün- mesi D) Sait Faik'in yazarak imkânları zorladığını, Sabahattin Ali'nin ise yazarken iyileştiğini düşünmesi E) Sait Faik'in yazarak kendini rahatlattığını, Sabahattin Ali'nin ise yazmanın hayatı anlatmak olduğunu dü- şünmesi 10. (1) Avlan büyük y önce av lardı. (11 You tikleri ü Gelene Gök Ta ille gesel türler günü Bu son mal PANDUL A) 11.

16. Popüler kültür, edebiyat ve sanattaki gerçek değerleri silip süpürüyor. Reklamın ve pazarlamanın giderek ön planda olduğu bir ortamda öyküye değer verilmesi ma- alesef olanaksız gözüküyor. Genellikle abartılı olayların yer aldığı, kışkırtıcılığın ön plana çıkarıldığı; gerçeği, ger- çekliği ortaya koymak yerine mistik düşüncelerin karan- lığında gezinmeyi yeğleyen edebiyat pazarlanıyor artık. Özetle ---. bir Bu parçada boş bırakılan yere, 1. edebiyat, sanat olmaktan çıkıp maddi dünyanın bir enstrümanı oluyor II. edebiyat kendini yenileyemediği için geride kalıyor III. sanatçıların ne ürettiklerinden çok nasıl ürettikleri önem kazanıyor yargılarından hangileri getirilebilir? 2 A) Yalnız I Deneme - 2 D) I ve II B) Yalnız II E) I ve III C) Yalnız III 14

11. Yazılarımdaki şiirsellik; sıcaklık kendime karşı dürüst olmaya çalışmamdan kaynaklanıyor. Kendimi aldatırsam okurlarımı da aldatmış olurum. Okurlarım bana inanıyor, ben de inandığım şeyleri yazıyorum. Modaya uymak, tribünlere oynamak, herkesin hoşlanacağı şeyler yazmak gibi kaygılarım yok. Böyle konuşan bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Bilgi birikimiyle övünen B) Kendine ait değer ölçüleri olan C) Kendini sürekli yenilemek isteyen D) Gerçekleştirmek istediği düşleri olan E) Okurlarının beğenisine güvenen 12. (1) O yıllarda bazı gençler bireyci edebiyatın peşindeydi ve orada var olmanın olanaklarını arıyorlardı. (II) Bireyin içinde bulunduğu durumu Batı edebiyatlarına öykündüklerini sezdiren bir tavırla anlatıyorlardı. (III) Kendileri ortada yoktu, kişilikleri çok sonra bizim insanımıza döndüklerinde, bizim insanımızın sorunlarını kurcaladıklarında gelişecekti. (IV) Bireyci edebiyatla toplumcu edebiyatın akışına katılan gençler, birbirlerine karşı düşmanca bir tutum içindeydiler. (V) Yersiz bir şekilde gizli gizli birbirlerini eleştiriyorlardı. (VI) Böyle olmakla birlikte aynı kahvelere, aynı meyhanelere gidiyorlardı; dosttular, arkadaştılar.

likleri ve er mevsimde aklarına oğunlukla da azot ermektedir akta olup en toplam eyse 25 2 3. Insan; güçlü yönlerini ve zaaflarını tam olarak tanımadan, kendini olduğu gibi kabul etmeden ve yalnız diğer insanlara odaklanarak yaşarsa gerçeklikten kopuk bir dünya algısı ortaya çıkar. Bu cümlede konuşan kişi, ileri sürdükleriyle aşağıdaki düşüncelerden hangisine karşı çıkmaktadır? A) Gerçek yaşamın özüne ulaşma çabası, kendini tanıma yolunun çamurlarında gerektiğinde bata çıka ilerlemedikten sonra beyhude olacaktır. B) Yaşadığımız sorunlardan kaçmak ve zayıf yönlerimizin üzerine çizgi atmak için yeri geldiğinde kendi varlığımızı yüceltip diğer insanların kusurlarına odaklanmak şarttır. C) İçinde yaşadığımız dünya bir iletişim dünyası olsa da insan, attığı her adımı etrafındaki insanlardan çok benliğini merkeze alarak atmalıdır. D) Hayatın gerçeklerine etraflıca hâkim olabilmek için yapılması gerekenler arasında öncelikli olan, insanın iç dünyasına yönelip kendini keşfetmesidir. E) Zayıflıklarının ve üstün niteliklerinin farkına varıp kim olduğunu anlayan kişi, diğer insanların yaşamına değil; kendi hayatına odaklanıp gerçeğe ulaşır. Diğer sayfaya geçiniz.

TYT DENEME SINAVI 05 (1) Ingiliz yazar J. K. Rowling tarafından yazılan ve yedi ciltlik bir seri olan Harry Potter, üç genç büyücünün Hogwarts Büyücülük Okulundaki maceralarını konu almaktadır. (II) Serinin ilk romanı Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın 26 Haziran 1997'de yayımlanmasından bu yana kitaplar, dünya çapında popülerliğe sahip. (111) Eleştirmenlerden tam not alan kitaplar, çocukların yanı sıra geniş bir yetişkin kitlenin de ilgisini çekmeyi başardı ve günümüzde genç yetişkin edebiyatının temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor. (IV) Seri, yaklaşık 80 dile çevrilerek dünya genelinde 500 milyondan fazla satmış ve tarihin en çok satan kitap serisi unvanına sahip olarak eleştirmenleri haksız çıkarmamıştır. (V) Harry Potter ve arkadaşlarının fantastik maceralarını konu alan seri, beyaz perdeye uyarlandığında edebî alandaki başarısını sürdürdü ve izlenme rekorları kırdı. B BB Harry Potter romanıyla ilgili bu parçadaki numaralanmış cümleler hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede, romanın yazarı ve içerik özelliklerine dair nesnel ifadelere yer verilmiştir. 6. B) II. cümlede, serinin günümüzde evrensel bir başarıya ulaştığından söz edilmiştir. C) III. cümlede, farklı yaş grupları tarafından ilgi gören bir edebî eser olduğu vurgulanmıştır. D) IV. cümlede, çeşitli dillere tercüme edilmesinin satış tirajıyla ilgili olduğu sezdirilmiştir. E) V. cümlede, sinema alanında da önemli başarılara imza attığı aktarılmıştır. eski: Fa bitmek ara: Ki durum Aşağıdaki c sözcükleri kullanılmış A) Ceren, dinleme bilip ku B) Ömrü cihazla buldu- alışve çalış C) Şeh düze da b D) Ger zar ara yü E) E 6:0 O 7. Os 39 m ta

1. ve 2. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Yalnızlık ve izolasyon üzerine istatistiksel çalışmalar yü- rüten İsviçreli uzmanlar, yalnız olduğunu söyleyen insan sayısının geçtiğimiz 30 yılda %20'den %40'a yükselerek iki kat arttığını belirtti. (II) California Teknoloji Enstitüsü araş- tırma ekibi, sosyal izolasyonun beyinde canlının yaşamını olumsuz yönde etkileyen belirli bir kimyasalın birikmesine neden olduğunu keşfetti. (III) Aynı ekibin meyve sinekleriy- le yaptığı önceki çalışmalarında, "taşikinin" denen özel bir beyin sıvısının izole edilmiş meyve sineklerindeki saldırgan- lığın artışında rol oynadığı tespit edilmişti. (IV) Uzun süreli izole hâlde tutulmuş farelerde görülen bu davranışların di- ğer farelerde görülmediği belirlendi. (V) Bilim insanları, fa- reler üzerinde yaptıkları araştırmada iki hafta boyunca izole bir ortamda tutulan farelerin, daha sonra bir araya geldikleri farelere karşı saldırgan, inatçı, korkak davranışlar sergiledi- ği ve tehdit edici uyaranlara karşı aşırı duyarlılık gösterdiğini gözlemledi. 1. Bu parçanın anlam bütünlüğünün sağlanması için nu- maralanmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirmelidir? A) I. ve II. C) III. ve V. B) II. ve IV. D) IV. ve V. E) I. ve TV. Bolme Yayınevi

20 site on. m. 30. 10 Dünya acılar atlasının deneme diline aktarılması hem mühim hem de çok zor bir katkı. Mühim çünkü düz anlatımdan kurtulduğu ölçüde dünya üzerindeki zulüm ve haksızlıklar kalbe sirayet edip insanları duyarlığa davet edebilir. Zordur zira denemenin o başına buyruk ve se- razat iklimi böylesine ağır mevzuları ne denli bünyesine kabul eder, işte bu çetrefil bir konu. Süleyman Ceran ilk deneme kitabıyla önemli ölçüde bunu başarmış. Kanayan ve kaynayan coğrafyaların üzerine kalemini neşter gibi tutmasını bilmiş. Uzak Ülke, yazarının da ifadesiyle uzak gibi görünen ama bir o kadar da bize yakın olan coğrafya- larla ilgili seyahatlerin ve yakın takiplerin yoğun okumalar- la yoğrulup pişmesi sonucu oluşmuş. Yani bir tarafından coğrafya diğer taraftan coğrafyaya yönelik metin okuma- larının bileşimi. Bu parçaya göre çetrefil bir konuyla ilgili anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? 1. çok Konuya uygun bir ifade tarzının belirlemesinde ikilem içerisinde bulunmak Heyecan yaratmayan tekdüze anlatımla denemenin özgür anlatımı arasında kalmak - Tereddütte kalınan güncel konularda belirsiz bir duru- mu aşamamak Sanatlı anlatımla yazmanın toplumda bir duyarlık oluşturamayacağı düşüncesini taşımak E) Duyarlılık gerektiren konularda belirli bir coğrafyayla sınırlı olmak

ir. Bu sa planda e davra demektir dir. kanıt bir 2. Evimize bazen ufak tefek, ak saçlı bir adam gelirdi. Üstü başı kirli, yamuk yumuk biriydi. İlk bakışta insan bir şey- den hatta kendi varlığından utanıyormuş duygusu veriyor- du. Bu yüzden ezilip büzülür, yüzünü saklamak için başını eğerdi. Bazen bize gelir, camlı kapının önünde durur, içeri girmeye bir türlü cesaret edemezdi. Bizlerden birini veya ona yumuşak yüz gösteren bir hizmetçiyi görünce hemen el sallamaya, birtakım işaretler yapmaya başlardı. Biz de aramızdaki sözleşmeye uyarak evde yabancı hiç kimsenin olmadığını, girebileceğini göstermek için baş sallardık. Bu parçada sözü edilen kişi işe ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi çıkarılamaz? Akli dengesinin olmadığı B) Sevgiye muhtaç biri olduğu içine kapanık olduğu b İletişimden korktuğu E) Çekingen olduğu

Masal kahramanı, çocuğun kendi dünyasında onun için en somut örneklerden biri olup toplumsal normlara ters düş- meyen, duygu, düşünce ve davranışlara sahiptir. Çocuk, masalı dinlerken anlatıcının vurgu ve tonlamalarından, din- leyicilerin tepkilerinden hangi duygu, düşünce ve davranış- ların onaylandığını fark eder. Çocuk masal kahramanının şahsiyetinde kendine hazır bir model bulur; onun yaptık- larını benimser ve gerektiğinde onun gibi davranır. Böy- lece karşılaştığı güçlükleri yenme azim ve gayreti içinde olur. Masallarda bütün güçlüklerin ve engellerin bir şekilde aşılması, çocuğun hayata karşı daha olumlu bakmasını, karşılaşacağı güçlükler karşısında yılmamasını sağlar. Elde edilen başarı, yaparak yaşayarak olduğu ve kavrama yoluyla gerçekleştiği için kalıcı olur. Çocuk, kendini gerçek- leştirirken, aynı zamanda sosyalleşir. Bu parçadan hareketle masal kahramanları ve çocuk ilişkisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Özellikle eğitimli masal anlatıcılarının dikkati ile çocuk- ların hayata hazırlandığı BY Çocuğun gerçek hayattaki sorunlu ilişkilerin çıkmazın- dan kurtulmasını sağladığı C Cocukların hayal dünyasını besleyerek yaratıcı yanla- rına katkı sağladığı D) Kahramanın yaşadıklarının çocuk için yaşamı modelle- yecek ideal bir örnek olduğu Çağımızda gittikçe azalan masal çocuk ilişkisinin aci- len yeniden kurulması gerektiği

11. Örneğin Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarında babasız çocuklar, yoksulluğu erdemleri sayesinde alt ederler. Böylelikle yoksulluk, bir toplumsal adalet meselesi olmaktan çıkıp bir kişisel talihsizliğe indirgenmiş olur. Sonunda, hikâyedeki çocuk sağ salim bir yetişkin hâline gelmeyi başardığında, bir ferahlama yaşar okuyucu. Bir gün herkes kurtulacaktır, kötülük yapanları haksız çıkaracaktır hayat. Buna karşılık, Orhan Kemal'in yoksul çocukları, kişisel değil toplumsal bir dönüşüm çarkının içinde yoğrulmaktadır. Orhan Kemal'de yoksulluk, romantizmden arındırılmış, bir sistem ve haksızlık meselesi hâline getirilmiştir. Tuğcu'nun kanaatkâr ve erdemli çocuklarının aksine, Orhan Kemal'in çocukları, başka bir dünyayı hayal edemeseler dahi, başka biri olmayı hayal etmekte; sinemadan, çizgi romandan aparttıkları hayalî dünyaların içine sığınmakta; mahalleye dönüp kendilerini imrendirenlerden, utandıranlardan intikam almayı düşlemektedirler. Orhan Kemal'i okuduğunuz zaman merhametten çok dünyaya karşı bir öfke duygusu kaplar içinizi. PARAGRAF ----. Bu parçanın başına aşağıdakilerin hangisinin getirilmesi uygun olur? A) Bazı yazarlar ele aldıkları konuya taraflı yaklaşmaktan kendilerini kurtaramaz B) Edebiyat yapıtlarında konunun aynı olması, içeriğin de aynı olduğu anlamına gelmez D) Edebiyat yapıtları bize toplumsal yaşamı gösterir, ob sorunlara çözümler önerir ily aros hited ghe E) Her yazar yapıtım gözlemlerine dayanarak oluşturur UO C) Bir yapıtın değerini belirleyen ele alınan konu değil üslup ve konuyu ele alış tarzıdır esko Apar Ampu A) Siler bakır onusan ö serlerde Yunun panindirm süre son Bazen b Bu par Kryered aşağı A

YAYINLARI 7. (1) Ninniler, erken yaşlarda zihin gelişimine yardımcı olmakta, uzun vadeli güven vermekte, çocukta kişiliğin gelişimine ve yapılanmasına yardım etmektedir. (II) Aynı zamanda hayal gücünü harekete geçirmekte, beynin gelişmesine katkı vermektedir. (III) Ninniler ayrıca bebeğin bilişsel, bedensel ve dille ilgili gelişimini olumlu yönde desteklemektedir. (IV) Ninniler, sanatsal yaratıcısı olan kadından ya da anneden ayrı düşünülemez. (V) Cocuk, sesleri ayırt etmeyi öğrenir, sesleri tanıyan bebek daha sonra sesleri birleştirir; heceler, kelimeler... derken cümle kurma süreci başlar. (VI) Ninni dinlemek çocuğun, ana dilinin melodik yapısını kavramasına da katkı sağlar. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV D) V E) VI