Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

le ce yıllık etişen ok likteki elecek mesi yıldır nayı mazsa SIZIN agraf e 0 r. an u 22 5 15.-16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplaying Türk halkının, âşıkların ve ozanların dert ortağı, can Türk müziğinin ayrılmaz parçası olan bağlama asırlarca yoldaşı oldu. Kopuz, saz, cura, tambura, divan sazı gibi yörelere ve büyüklüğüne göre farklı adlandırılsa da hepsi bağlama ailesinin bir üyesi. Türkiye'de en yaygın kullanılan telli çalgı olan bağlama, geleneksel kültürün de sembolü. Orta Asya'ya uzanan tarihi ile bağlama, Anadolu'nun vazgeçilmez miraslarından biri. Bağlama; Türklerin kimi zaman dertlerini, kimi zaman hikâyelerini dile getirdiği türkülerin de baş tacı. sevinçlerini, çoğu zaman da iki âşığın kavuşamama Geçmişte bağlama ustaları doğru ağacı bulduklarında enstrümanlarını kendileri yaparmış. Bugünse bağlamalar atölyelerde üretiliyor. Bağlama, bir dönem marangozhanelerde üretilirken günümüzde saz atölyelerine taşındı. İyi bir bağlamanın yapım süresi kırk kırk beş gün arasında değişiyor. ODAKLANMA 15. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi bağlamanın özelliklerinden biri değildir? A Farklı adlarla anılması + DI Türk kültürünü yansıtması C) Ozanların ayrılmaz bir parças olmask Kokeninin Anadolu'ya dayanması E) Saz şairleri tarafından üretilebilmesi 17.-19. soru (1) Behçet Ne gülünç tarafla üsluba aktara adını duyurn hikâye yazm tiyatro eserl Keşanlı Ali büyük evlat Keşanlı Ali büyük bir b tuttuğu, kla hikâyelerin Faik'ten a özellikleri "Tiplerder 16. Bu parçadan bağlamayla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? Türk müziğinde yaygın olarak kullanılan telli çalgı Aletidir. Günümüzde saz ustaları tarafından marangozhanelerde üretilmektedir. BY Aşıkların birbirine kavuşmasını sağlamak için kullanılan bir enstrümandır. ODAKLANN Doğru bir ağaç bulunamazsa farklı maddelerden de yapılabilmektedir. E) Orta Asya'da ve Anadolu'da saz şairleri taraf in miras olarak bırakılmaktadır. öykü çıka onun hiks genellikle olmasıd yaklaştığ vurmakt 17. Yukan veriln B) N C) C E) 18. 19

Edebiyatı esid ger ello inulia 4. Aşağıdaki dörtlüklerden hangisi, bir koçaklamadan güzellemeden alınmış olamaz? Rayohub Susay natuto nigne taliasod namulo hüpe A) Kavga günü namert sapa yer arar Er olan göğsünü düşmana gerer Cem-i Ervah bizlen meydana girer Can sağ iken yurt vermeniz düşmana B) Yörü güzel yörü, yolun basmazlar Söyledip de şirin dilin kesmezler Güzel sevmiş deyi çekip asmazlar Koy ben de söylenem diller içinde D) Söyle kime oldun aşık C) Kalem aldım kaşlarını çatmaya sda elvöa nalgona Hicap ettim adın sual etmeye Baban seni çok bahaya satmaya Bakıp durur bin liralık mal gibi arilolog yepit bunur Gittiğin yollar dolaşık Yemek yersin kab bulaşık Hanım sana ne pişirsin Hevsio Highlaivelacio U daunlisey elymezib Aarub 2-3 oblitalin Upso syGME MATCH E) Yiğitler çağrışır yaman gün olur ber briller 2 Allah Allah derler yüksek ün olursul Meyu mund Çarba çarba döğüşicek bun olur ile gibts sex Hasmin arar koçlar meydan içinde

yıllık sen teki cek i ldır V1 zsa n af 5 ODAKLANMA 15.-16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Türk müziğinin ayrılmaz parçası olan bağlama asırlarca Türk halkının, âşıkların ve ozanların dert ortağı, can yoldaşı oldu. Kopuz, saz, cura, tambura, divan sazı gibi yörelere ve büyüklüğüne göre farklı adlandırılsa da hepsi kullanılan telli çalgı olan bağlama, geleneksel kültürün de bağlama ailesinin bir üyesi. Türkiye'de en yaygın sembolü. Orta Asya'ya uzanan tarihi ile bağlama, Anadolu'nun vazgeçilmez miraslarından biri. Bağlama; Türklerin kimi zaman dertlerini, kimi zaman sevinçlerini, çoğu zaman da iki aşığın kavuşamama hikâyelerini dile getirdiği türkülerin de baş tacı. Geçmişte bağlama ustaları doğru ağacı bulduklarında enstrümanlarını kendileri yaparmış. Bugünse bağlamalar atölyelerde üretiliyor. Bağlama, bir dönem marangozhanelerde üretilirken günümüzde saz atölyelerine taşındı. İyi bir bağlamanın yapım süresi kırk kırk beş gün arasında değişiyor. DI 15. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi bağlamanın özelliklerinden biri değildir? A Farklı adlarla anılması + Türk kültürünü yansıtması Ozanların ayrılmaz bir parçası olmas Kokeninin Anadolu'ya dayanması E) Saz şairleri tarafından üretilebilmesi 17.-19. sorula Behçet Necatigil' gülünç taraflarındar üsluba aktaran..." adını duyurmuştur. hikaye yazmış, bur tiyatro eserlerine is Keşanlı Ali Destan büyük evlatlarıydı. Keşanlı Ali Destan büyük bir başarıya tuttuğu, klasik örgü hikayelerinin bu ya Faik'ten ayrılmıştı özellikleri yansıtm Tiplerden, durum öykü çıkartmanın onun hikâyelerind genellikle toplum olmasıdır. Haldur yaklaştığı bakış a vurmaktan kaçın 16. Bu parçadan bağlamayla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? Türk müziğinde yaygın olarak kullanılan telli çalgı aletidir. Günümüzde saz ustaları tarafından marangozhanelerde üretilmektedir. BY Aşıkların birbirine kavuşmasını sağlamak için kullanılan bir enstrümandır. Doğru bir ağaç bulunamazsa farklı maddelerden de yapılabilmektedir. 17. Yukarıdaki par- verilmemiştir? A) Öznel anlatı B) Nesnel ifade C) Gerekçe içe D) Doğrudan a E) Amaç-sonu E) Orta Asya'da ve Anadolu'da saz şairleri tarafından miras olarak bırakılmaktadır. 18. Yukarıdaki F hangilerinde başvurulmu A) I ve III Yukarıdak hangilerin A)l ve Il

rınız. Ama mut- de sabah e yazmaya lemezmiş. ,docukla- artıları ya- ak zorun- er sabah vazar ola- ki o "atar- li öyküsü tap 1983 ğer görül- I anlatıl- sleği de- n içinde dar ola- pesleye- atçı için mane- -ine yö- sanat- bekle- A PHO atımda 27. TÜRKÇE TESTİ 27.-28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplandırınız. Ahmet Kekeç daha çok gazeteci kimliği ile bilinmesi- ne rağmen nitelikli edebiyatseverlerin yakından tanı- dığı, takip ettiği yazarlardan biri. (1) Ne var ki Kekeç, az yazan ve uzun aralıklarla edebiyat eseri yayınla- yan yazarlardan. (II) Ahmet Kekeç'in daha önce "Son İyi Şeyler" öykü kitabı 1985 yılında, ardından da "Yağmurdan Sonra" romanı 1999 yılında yayım- lanmıştı. (III) Öyküye, romana en üst basamaktan başlayan Ahmet Kekeç hep edebiyatın içinde kalma- sına karşın kitap yayımı konusunda israr etmeyen yazarlardan. ( Ahmet Kekeç "Yağmurdan Son- ra"dan 20 yıl sonra yayımladığı yeni romanı "Ulu- fer"de nitelikli, başarılı bir kitaba imza atmış. (V) Ro- man, 1970'lerden başlayarak 1980'lere kadar uza- nan bir zaman dilimindeki değişimi/dönüşümü gün- deme getirirken, Türk toplumunun son dönemde ya- şadığı siyasal, toplumsal, teknolojik serüvenin de iz- lerini sürer. Bu parçada "Ahmet Kekeç" ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) Yazar, edebi çalışmalara uzak kalmamış fakat çok fazla eser yayımlamamıştır. B) Ahmet Kekeç, edebiyat camiasında beğenilen bir kişi olmasının yanında en çok gazeteci olarak ismini duyurmuştur. C) İki romanı arasında uzun zaman bekledikten sonra yetkin bir eser meydana getirmiştir. D) Yazar, önceki yıllarda peş peşe önce öykü kitabı sonra roman yayımlamıştır. E) Yazar, gazetecilik yaptığı yıllarda bir öykü ve bir roman yayımlamıştır.

6 En Yayınları düşündürücü değil mi? B) Son zamanlarda edebiyat dünyamızda eskisi kadar ba- şarılı romanlar, öyküler yayımlanmıyor, bir kuraklık her yeri sardı. C) Teknolojinin yaygınlaşması gençlerin ilgisini tiyatrodan uzaklaştırdı, buna bağlı olarak yeni tiyatro eserleri de ya- yımlanmaz oldu. D) Şiir oldum olası toplumumuzda büyük kitlelere sesle- nemedi, ancak son zamanlarda neredeyse hiç şiir kita- bı yayımlanmadı. E) Bilimkurgu filmlerin çekim kalitesi, işe bilgisayar tekno- lojisinin girmesiyle çağ atladı; oldukça başarılı görsel efektler çekilebilir oldu. 24. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, diğerleriyle anlamca çe- lişmektedir? C A) Sanatçı, duygu ve düşünceleriyle insanları iyiye ve gü- Zele doğru harekete geçiren kişidir. B) Sanatçı, zihin dünyasını estetik bir dayanımla başkala- rıyla paylaşmaktan zevk alır ve bu yolla karşı tarafın ya- şamsal algılarını geliştirir. C) Bir sanatçı doğada olmayanları yaratmak, güzeli amaç- layarak insanlarda haz uyandırmak peşinde koşar. D) Kültürünü ve ülkesini başkalarına tanıtmak, köklü bir geçmişe sahip olmasını sağlamak görevi sanatçıya düşmektedir. E) Bir sanatçı için eserinde değindiği toplumsal konuların, etik değerlerin, halka kazandırdıklarının önemi yoktur, önemli olan sanatın gereklerinin yerine getirilmesidir.

- İstanbul'un kalabalık belediye otobüslerinde yolcula- rin davranış biçimidir. Insan otobüse ön kapıdan bindikten sonra hemen zaten dolu olan arka tarafa doğru sıkıştırma- ya başlar çünkü hemen arkanızda, otobüse binmekte olan başka yolcular vardır. Öndekiler arkaya doğru bağırırlar: "İlerleyelim beyler, arkada boş yer var." Arkadakiler de si- kıştırıldıkları için şikâyet ederler. Birkaç durak sonra, önde- kiler artık arkaya varmışlardır. Bu sefer onların bağırışları duyulur: "Öndekiler, itmeyin kardeşim, nefes alamıyoruz!" Düşüncenin akışına göre bu parçanın başına aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? W A insanın hemen değişme ve başka bir gruba derhâl ait olma ilkesinin en güzel örneklerinden biri de VB B) Plansız kentleşmenin yol açtığı en büyük sorun ulaşım- dir, bunun görülebileceği yerlerden biri de Kent insanı nabza göre şerbet vermeyi sever, bunun gü- zel bir örneği de Trafik çilesi bazen insanı bambaşka biri yapabiliyor, bunu gözlemleyebileceğiniz yerlerden biri de E) Toplu taşımada ilginç davranışlarla karşılaşılabilir, bunla- rm en ilginci de

e or- (2) di- ve yrı- ya- sin- ali- ığı, di- in- o- ve Ş- 2 alı XAVANTAJ YAYINLARI ları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Düşüş kitabınız oldukça içe, kahramanın düşünceleri- ne yönelik bir roman. Ama kitabın kahramanı Erling Fall'un iç dünyasına bakarken onu bir toplumsallığın içinde düşünüyoruz, gökten zembille inmediğini biliyo- ruz, onu öyle yaşamaya, düşünmeye iten toplumsal di- namikler üzerine de düşünüyoruz... Evet, doğru. Kitaplarımla yapmaya çalıştığım şey, as- linda kendi hayatımdaki ve zamanımdaki kimi açmaz- ları resmetmek. Evet, böyle gördüğünüze sevindim. Balzac'ın yapma- ya çalıştığı da böyle bir şeydi. Tümüyle peri masalımsı şeyler yaratabilen yazarlar var, Karen Blixen gibi. Yaz- dığı fantastik öykülerin hayatıyla hiçbir ilgisi yok, tü- müyle farklı bir dünyayı anlatıyor. Bense öyle bir yazar değilim. Ama her yazar kendi yeteneğinin sesine kulak vermeli. Ben başarı kazanmak ya da birilerini etkilemek için yazmaya çalışmıyorum. Bu düşünceler olmadan çalışmanın daha kolay olduğunu hissediyorum. Tabii ki insanları etkilemek istiyorum ama yapabileceğimin en iyisini yapma çabasından bağımsız bir şey değil. An- cak gerek dilde gerekse müzikte insanın yapabilecek- lerinin bir sınırı var. Dolayısıyla hiçbir zaman tam olarak başarıya ulaşmak söz konusu değil galiba. 11. Bu konuşmada boş bırakılan yere aşağıdakilerden han- gisi getirilmelidir? A) Bir sanatçı olarak kendinizi nasıl konumlandırıyorsu- nuz? Birçok sanat dalında başarılı ürünler veriyorsunuz. Romanlarınızda duygu yoğunluğunu ön plana alıyorsu- nuz. b) Bir açıdan toplumsal gerçekçi bile denebilir romanları- niza.- E) Romanlarınızda okuru saran bir dil kullanıyorsunuz. wiki norine asa-

7. TYT / Türkçe (1) Romanlarda mahzun insan; omuzları çökmüş, göz- leri sönmüş, hareketsiz ve sessiz biri yani açıkçası bir miskin olarak tasvir edilir. (II) Bende daima romandaki bu özelliğin aksi olmuştur. (III) Ne zaman derin bir üzün- tüye kapılsam gözlerim parlar, neşelenirim, içim içime sığmaz olur. (IV) Dünyayı hiçe sayıyormuşum gibi kah- kahalarla gülerim, türlü gevezelik ve delilikler yaparım. (V) Bununla beraber, öyle sanıyorum ki yakın kimsesi ve başkalarına açılmaya kabiliyeti olmayan insanlar için bu, daha sağlıklıdır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede roman türünün durağan bir insanı üzgün bir profil çizerek ele aldığı ifade edilmiştir. B) II. cümlede, ilk cümlede belirtilen özelliğin tersi özel- liklerin kişide yer aldığı belirtilmiştir. C) III. cümlede kişinin aynı anda karşıt duygular içeri- sinde olabildiği anlatılmıştır. 9. D) IV. cümlede önceki cümlede belirtilen durum çeşitli davranışlarla pekiştirilmiştir. E) W cümlede üzgünken neşelenmenin asosyal insan- dar için daha iyi olduğu belirtilmiştir. Bazı cıları Aşa kul - A) B C sa

6. Yine böyle bir gündü. Yani sıcak bir günün akşamıy- dı. Hafif bir rüzgâr ağaçların yaprakları arasından ya- vaş yavaş çevreye yayılmaya başlamıştı. Güneş ufuk çizgisinden kaybolurken gölgeler yavaş yavaş tepe- lerden yukarılara doğru tırmanıyordu. Kumluk kıyılarda öylece duran tavşanlar sanki taştan yontulmuş, küçük boz heykellere benziyordu. Bu sırada büyük, asfalt şehir yolu taraflarından, kuru çınar yaprakları üstünde yürüyen ayak sesleri duyulmaya başladı. Tavşanlar bi- rer birer sessizce kaçıp saklandılar. Irmağın kenarında hareketsizmiş gibi duran bir balıkçıl kuşu havalandı. Kanatlarını ağır ağır çırparak suyun aktığı yana doğru uçup gitti. Bir an için ortada tek bir canlı varlık kalma- mıştı. Sonra birdenbire, dar toprak yoldan iki kişi çıktı ve gölün kenarındaki alana geldi. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Benzetme B Kişileştirme 3. kişili anlatım Niteleyici sözler Farklı duyularla ilgili ayrıntılar .*** eis Yayinlari

6. (1) Kız Kulesi; hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsa- nelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük ada- cık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. (II) Üsküdar'ın sembolü hâline gelen kule, Üsküdar'da Bizans Devri'nden kalan tek eserdir. (III) İlk olarak Yunan Dönemi'nde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans Dönemi'nde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. (IV) Bu- gün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımla- ri II. Mehmet Devri yapısıdır. (V) Çok eski tarihî geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğaz'dan geçen gemiler- den vergi almak maksadı ile kullanılmıştır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV E) V

istir Sözlük kullanma alışka B) in gerçek anlamda reniminin ailed C) Dilin kullanımındaki sorunlan aşmak için herkese sot luk kullanma alıkanlığı kazandırılması gerektiğine Herkesin secuklere dilediği gibi anlamlar yüklediğine Dil becerilerinin temelinin ilköğretim sırasında atıldığına 31. Yaşam başkasına aktarılamaz, herkes kendi hayatı- nı yaşamakla yükümlüdür. Kimse yaşama uğraşında başkasının yerini alamaz. Çektiği diş ağrısıyla kendi canı yanmak zorundadır, o ağrının bir parçacığını bile başkasına aktaramaz. Başka hiç kimse onun verece- ği vekâletle onun yapacağı ya da olacağı şeyi seçe- mez ya da kararlaştıramaz. Hiç kimse duygularında ve sevgilerinde kendini onun yerine koyamaz, onun yerini alamaz. Bu sözleri söyleyen bir kişiden aşağıdakilerden Changisini söylemes beklenemez? A) İnsanlar, etraflarındaki koca bir dünyanın varlığına rağmen bazen kimsesizliğe ve yalnızlığa mahkûm olurlar. Binsan yaşamı, dar anlamıyla başkasına aktarıla- maz olmasından ötürü özünde yalnızlıktır. C) Kimse sizin ne çektiğini bilemez, fakat siz, isterse- niz sizinle aynı kaderi paylaşanların acısını hisse- debilirsiniz. D) İnsan, hayata başlarken yaşayacağı hayatta tek ba- şınadır, ölüm geldiğinde de tek başına gidecektir. E) Aşk da nefret de tek kişilik eylemlerdir. 8

AAA 32. Büyük alışveriş merkezleri, insanlar için cazibe alanla- redu. Hayatın güzelliğini parayla ölçülebilir hâle ge- tirdi bu merkezler. Bu şirin ve masum alanlar, aslında büyük bir tehlikeye de işaret ediyor. Her yerde CEN- TER, MALL, SALE gibi Türkçe olmayan sözcüklerle karşımıza çıkıyor. Güzelim Türkçemiz böyle büyük bir saldırıyla karşı karşıya maalesef. Bunun adı nedir der- seniz dil kirlenmesi diyorum ben. - RKÇE TESTİ Bu sözleri söyleyen kişinin yakındığı asıl durum asağıdakilerden hangisidir? abancı sözcüklerin bilinçsizce kullanılması Yabancı sözcüklerin Türkçenin kurallarına uydu- rulmaması Yeşil alanların yerini, alışveriş merkezlerinin alma- Yabancı sözcüklere Türkçe karşılık bulunmaması Türkçenin sanıldığının aksine, zengin bir dil olma- ması dri karten turkee you dil kirlen 33.* Tarih insanın her türlü düşünüşünü, bu düşünüşle- rin eseri olan faaliyetlerini ve bunların sonucunda ortaya çıkan değişimleri inceler. Ayrıca insanların yönlendirdi

A anla- ge- nda EN- erle bir der- -um du- ma- asi ma- gle- da arın han da se arla lar, gibi gi- AAA 34. - 35. soruyu aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız. Evet, "Sözbaşı" diyorum; ama, "Ben uydurdum, ol- du. Diğerleri de başka terimler uydursun" sorumsuz- luğuyla değil... "Önsöz" kelimesinin "foreword" ve "preface"in kötü bir tercümesi olduğunu fark etmek be- ni rahatsız ediyor ve bu rahatsızlığa rağmen onu kul- lanmayı, en azından kendi sesime kulak tıkamak, en fazla da kendimle çelişmek olarak algılıyorum. Eskiler aynı karşılığa “mukaddeme" derlerdi; daha eskiler de ona ilaveten "dîbâce"... Asırlar boyu, ısrarla diğerle- rine yeğlenmiş olması, "mukaddime"nin kendisinden umulan anlamı çokça taşımadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Mukaddeme sadece "önde olan"ı işaret- TÜRKÇE TESTİ ler;- I. oysa bizim, sözlü veya yazılı metinle ilişkisi daha kuvvetli bir adlandırmaya ihtiyacımız var II. halbuki zaman zaman tesadüf olunan "ibtida", "medhal" gibi adlandırmalar anlamca "giriş"i karşı- lamakta daha uygun düşer III. hatta, Milli edebiyat taraftarlarının "birkaç söz", "başlangıç" yahut "başlarken" gibi tecrübeleri de uzun ömürlü olmaz 34. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yu- karıdakilerden hangileri getirilebilir? A) YalnızT I ve II B) Yalnız II C) Yalnız III -E) Hve li 36. Dilin beri bir değ duğ baz D5502 35. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? “Önsöz” kelimesi "foreword" ve "reface" kelimele- rinin anlamını tam olarak karşılamamaktadır. ta iste de B si A E G 37

B neden olmaz 23. Abbas Kiyarüstemi Sinema Dersleri isimli kitabında enbA .CS sınırlamanın etkisi ile ilgili şöyle bir anısını anlatır: "Torino'da katıldığım bir atölye çalışmasında, katılımcılar daha ilk günden film çekmeye başladı. Ortaya kesin ancak kopuk işler çıktı. İkinci gün grup, kendine bir sınır koydu: Kamera binanın dışına çıkarılmayacaktı. Havada, derhâl bir yoğunluk hissedildi. Herkes birbirine ve etrafına ışıldayan gözlerle bakıyordu. Ortaya çıkan işler ilk günkülerden kat kat güzeldi." S HONOR STOR Bu parçadaki anekdot, aşağıdakilerin hangisini kanıtlamada kullanılabilir? A) Calışılacak alanı daraltmak, verimliliği yükseltir. B) Bir işten sonuç almak isteniyorsa belli kurallar konulmalıdır. taigne C) Başarılı olmak için ekip çalışmasına ihtiyaç vardır. D) Sinemada, açık alanda çalışmak daha zordur. E) Ustalık, ancak zamanla kazanılabilecek bir meziyettir.

24. Bizde romanın ortaya çıkışı neden bu kadar gecikmiştir ve roman neden Doğu'da değil de Batı'da ortaya çıkmıştır? Bunun pek çok sebebi vardır. Bunların başında, Doğu oplumlarında psikolojik merakın olmaması gelir. Ayrıca, Müslümanlıkta günah çıkarma diye bir yapının bulunmaması, ferdin kendi içine eğilmesini daima yasaklamıştır. İtiraf etmek, kişinin kendisinin bir iç dünyası olduğu ile de yüzleştirir kişiyi, böylece anlatma ihtiyacı ortaya çıkar. Günah çıkarma geleneği romana giden yolun yarısını kat eder. İslam'ın etkili olduğu coğrafyalardan yerel hikâyenin romana dönüşememesinin, bunlardan başka bir sebebi de eleştiri fikrinin yokluğudur. Çünkü eleştiri dönüşümün anahtarıdır. Batı'da her roman eleştirisi sonraki romanların yetkinliğine katkı sağlamıştır. Bu parçaya göre, aşağıdakilerin hangisi, romanın Doğu toplumlarında ortaya çıkmayışının nedenlerden biri değildir? A) Müslümanlıkta günah çıkarma geleneğinin olmayışı B) Toplumsal yaşamın roman için gereken malzemeyi vermemest C) İnsanın iç dünyasına ilişkin bir merak bulunmaması D) insanların, saklı yanlarını anlatma ihtiyacı hissetmemesi E) Yapıt eleştirisine ilişkin bir gelenek oluşmaması

ede nesnel duygudan a bir bilim insan cının bir "çocuk oldu inmekte. Anlatıcının le, okuyucu normalde ajik yönünü zavall duygulanımlarını PARAGRA kaşağıdakilerin i ile anlatıcının çocu iğin, okuyucunun sliği kurmasında bir e yaratılan bu ıldığı için daha i yadırgatıcı bir ülmesi sinda bir anlatım PARAGRAF 27.-28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliği aydınlık-karanlık dünya gibi ikili bir yapısı mevcuttur. ve de uyumu düşüncesi yer alır. Şamanizm'in iyi-kötü ruh, Şamanın vecd (kendinden geçme) hâli ile toplum da şamanla birlikte "kutsal"la buluşmuş olmaktadır. İnsanlar ruhların huylarını ve onlara hangi yollarla ulaşılacağını, onların nelerden hoşlandığını, hangi kurbanlardan memnun kalacaklarını bilemezler. Özellikle insanlara ve hayvan sürülerine kötülük yapmaya hazır kötü ruhlarla ilişki kurmak yetisi, ata veya akraba ruhlarından aldığı kuvvet ve ilham ile ancak şamanda bulunur. Bu yardımcı ruhlar olmaksızın şaman etkili olamaz. Onun dansı, şiiri, güçleri hep özeldir. Bu özellikleri ile Şamanizm ----. 27. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir? bugünkü tek tanrılı inanç sistemine giden yolu açmıştır denebilir doğayla bütünleşme konusunda tek Tanrılı dinlerle paralellikler taşır günümüz insanının algısındaki Tanrı düşüncesini bütünüyle destekler niteliktedir merkezinde, Tanrı'dan çok, yetenekli kişilerin yer aldığı bir inanç sistemi görüntüsündedir E) insanın bu dünyada varoluşuna anlam kazandırması konusunda karmaşık bir düşünce mantığı ortaya koyar 28. Bu parçadan hareketle Şamanizm inancıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Şamanlığın irsî bir boyutu da olduğu B) Şamanizm inancının doğayla uyumlu birlikteliği esas aldığı +C) Şamanın şiir ve müzikle ilgili yetenekleri de olduğu D) Şamanizm'de dunyada karşıtların birlikte var oluşuna dayalı bir algı olduğu EŞaman'ın özel güçleri nedeniyle toplulukta çekinilen bir kişi olduğu neden C Olmaz