Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

19. Yaşamda ideal koşullar altında bulunanlar değil, bulundukla- ri durumdan hoşnut olmayı bilenler mutlu olabilir. Bu sırrı çö- zenler, mutluluğa kavuşmak için ne işlerin düzelmesini ne de büyük görevlere geçmeyi beklerler. Mutlu olmayı bilen için her şey başlı başına bir neşe ve mutluluk kaynağıdır. Mutlu olmayı bilene doğa bile güler yüz gösterir; gök daha güzel, ay ve yıldızlar daha parlak, ciğerlerine giren hava daha temiz gelir. Bulunduğumuz yerde işlenmemiş pek çok mutluluk madeni vardır, onu bulmak hünerdir. Her şeyi iyi görmeye alışanlar, bu mutluluk kaynaklarının yerini pek kolay bulur. Bu parçada anlatılmak istenen en kapsamlı yargı aşağı- dakilerden hangisidir? A) Mutlu olmak, içinde bulunulan koşulların değerini bilip bu koşullardan hoşnut olmaktır. B) Mutluluğun kaynağı onu bulmak için çabalamaktan ziya- de işlerin sonucu ne olursa olsun keyif almaktır. C) Mutlu olmayı bilen insanlar mutluluğun nerede olduğunu bulmakta zorlanmazlar. D) Olan biten her durumda iyi şeyler düşünmek, mutlu ol- manın en önemli koşuludur. E) Mutlu olan insanlar doğa tarafından olumlu enerji alır, bu da mutluluklarına mutluluk katar.

Paragraf Oluşturma TEST 1 7. I. Bu tarza yön verenler kilise çevreleri olduğundan, k şisel yaklaşımlardan çok, toplumsal bir anlayış tercih edilmiştir. II. Avrupa kıtasının değişik bölgelerinde, değişik tarih- lerde farklı özellikler gösteren bu tarz, başlangıçta dinî propagandayı hedeflemiştir. IH. Bu devrin ürünü olan bütün sanat eserleri de bu yüz den yoğun bir dinî özellik taşımaktadır. IV. Rokoko mimarisi, X. yüzyıldan başlayarak XII. yüzyı- la kadar Avrupa sanatına yön vermiştir. V. Bu tarza yön veren kişiler de doğal olarak din adam. ları olmuştur. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I IV 10 B) II C) III D) IV E) V 11.

3. Son dönemlerde hayatımıza giren hibrit eğitim mo- delinde, uzaktan ve yüz yüze eğitim modelleri birlikte uygulanıyor. Bu öğrenme, web tabanlı öğretim ola- nağıyla öğrencilerin dilediği yerden, dilediği zamanda çalışabilmesine imkân tanıyor. Aynı zamanda da öğ- retmen ve öğrencilere yüz yüze öğrenme ortamında tartışabilme olanağı da sunuyor. Bu parçada altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır? (A) Arpa ve buğdayı harmanlayarak hayvanlar için doyurucu bir besin hazırlıyordu. BX Ders programındaki karışıklığın önüne geçmek için uygulama yazılımı kullanılmasına karar ve- rildi. C) Günümüzde klasik eğitim sistemlerinin dijital dō- nüşüme ayak uydurduğunu görüyoruz. Geminin mekanik sistemlerindeki arızaların gide- rilmesiyle kanaldaki trafik sona erdi. Sıcak çayın içine bırakılan şeker kısa bir süre içinde çözündü. R-

Esi m. n- Ele na ik 20 YGS DENEMESİ 17. (I) Bu öyküleriyle yazar, gerçek anlamda çağdaş bir ya- pit ortaya koymuştur. (II) Yazar, öyküdeki olayları tüm gerçekliğiyle anlatmayıp dilin tadını da duyumsatarak kendince değiştirir (III) Öykülerde olağanüstü olaylar- la gerçek olaylar birlikte vermiştir. (IV) Elinde evraklar- la, resmî dairede bir masadan başka masaya koşan kah- ramanın yaşadığı ilgi cekici, komik durumlar tüm öykü- lerin ortak izleğidir. (V) Yazar, anlatımın günlük yaşam- da sıkça kullanmadığımız sözcüklerle oluşturmasına rağmen anlattıklarını anlamak okurlar için yoğun bir ça- ba gerektirmemektedir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, yazarın öykülerinin biçemine ya da içeriğine yöne- lik bir değerlendirme yoktur A) ve II. B) ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V. C) II. ve III. FE

birey KURUMLARI 18. Kıtalara hükmeden kent... Medeniyetlerin beşiği... Kültür- billerin, uygarlıkların, kıtaların buluşma noktası... İstanbul için söylenebilecek binlerce sözden, yapılabilecek bin- lerce tanımlamadan sadece birkaçıdır bunlar. İstanbul'u anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. Onu anlatabilmek, dahası anlayabilmek için onun her bir köşesini bizzat ge- zin, görün. Çünkü sadece hakkında yazılanları okumak, anlatılanları dinlemek tuzu yetersiz, yavan bir yemek ye- mek gibidir. Tarih kokan sokaklarını adım adım dolaşır, farklı medeniyetlerden kalan eserleri yerinde görür, eşsiz konumunun sunduğu panoramik manzaraları, her köşe- sine saklanmış gizemleriyle tüm güzellikleri kendiniz ara- yıp bulursanız layıkıyla tanırsınız İstanbul'u ve tanıdıkça da aşık olursunuz ona. Bu yüzden İstanbul'u keşfedin. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden -spe hangisi söylenemez? samulikten lene A) Eksiltili ve devrik cümlelerle anlatım kuruluktan uzak- nalyslo claştırılmıştır. plid nalibela lidel B) Benzetmeden yararlanılarak düşünce geliştirilmiştir. düşünc Sohbet niteliğinde bir üslup benimsenmiştir. minya Jellem D) Ele alınan konu, örneklerle desteklenerek açıklan- desteklene mıştır. E) Öneri niteliğinde söyleyişlere yer verilmiştir. 20. (1) E ları bel dü (0 go Ö C

31. Çocuklarınızı masalların hayal dünyasından uzak tutun ve onlara masal anlatmayın. Bırakın onlar tüm çıplaklığıyla gerçeklerin ortasında büyüsünler. Çünkü onlar gerçekler içinde yaşayacak, masallar içinde değil. Masallarla büyüyen bir çocuğun gerçeklerle karşılaşması acı olacaktır. Ne insa- nı yüz yıllık uykusundan uyandıran öpücükler var dünyada ne de korkular saçan tek gözlü, onlarca insan boyunda ya- ratıklar. Çocuklarınızı masalların o abartılı korkularından ve sevinçlerinden uzak tutun. Bu parçada masallarla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Çocukları gerçeklerin acımasızlığından uzaklaştırdığına B) Gerçek yaşamdan uzak olduğuna Çocuklar üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğine D) Gerçeklerle değil, hayallerle beslendiğine E) Mübalağalı olaylara yer verdiğine tam mat S yayincilik 2

22. Futbolun bu topraklardaki sesiydi Halit Kivanç. Yıllarca rad- yolardan maç anlatan unutulmaz spiker, on Dünya Kupası'nı Türkiye'ye aktaran yegâne isimdi. Organizasyonları yerinde takip eden efsane sunucu, 1958'de bütün dünyayı kendisi- ne âşık edecek genç Pele'yle görüşebilen ilk gazetecilerden biriydi. Milyonlar; on yıllar boyunca takımlar, futbolcular ile il- gili ayrıntıları ondan öğrenmişti. Bilgiye ulaşmanın iğneyle kuyu kazmaktan zor olduğu günlerde bu detaylar, meraklısı için gerçek bir hazine değerindeydi. Bu parçadan Halit Kivança ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Spor sunuculuğunun bugüne kadarki en önemli ismi ol- duğu herkesçe kabul edilmiştir. B) Dünya çapında ses getiren birçok spor haberine imza at- mayı başarmıştır. C) Takımlar ve futbolcular ile ilgili hiç kimsenin sahip olma- diği bilgilere erişmiştir. D) Kendine özgü üslubu ve çalışkanlığıyla meslektaşlarına ilham kaynağı olmuştur. E) Spor sunuculuğunda, inkâr edilemez başarılara imza ata- rak hafızalarda yer etmiştir.

14. Aydınlanma döneminin önde gelen filozofu Kant, ahlaki ya- şantımızı yönlendiren iki tür buyruk olduğunu söyler. Bunlar- dan biri, dışarıdan bazı koşullar getiren "koşullu buyruklar", diğeri de dışarıdan değil, bizzat insanın kendi vicdanı tarafın- dan verilen "koşulsuz buyruklar"dır. Koşullu buyruklar, belirli bir amaca ulaşmak için ne yapılması gerektiğini söyleyen, in- sanın arzu ve isteklerine bağlı olan buyruklardır Koşulsuz buy- ruklar ise, bir koşula bağlı olmadan bütün insanlar için geçer- liliği olan, insanın arzu ve isteklerine bağlı olmayan buyruklar- dır. Koşulsuz buyruğun temelinde çeşitli ilkeler bulunur. Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Koşullu buyruklar, eylemin muhtemel sonuçlarını dikkate alarak ortaya çıkar. B) Koşulsuz buyruklar, eylemin sonuçlarından bağımsız ola- rak ortaya çıkar. C) Koşullu buyrukların temelindeki ilke, insanlığı, kendinde ve başkalarında bir araç olarak görür. D) Koşulsuz buyrukların temelindeki ilke, tüm insanlar için geçerlidir. E Koşullu buyruklar, insanın özgür iradesinden kaynaklanır.

endemik- 40. İsviçre'de belki de yüzyıllardır çok farklı diller ve kül- türler bir arada yaşıyor. Ülkede çok fazla dilin konu- şulmasının nedeni ülkenin birçok dil grubunun kavşak noktasında olması. Şu anda ülkede dört resmî dil var: Almanca, Fransızca, italyanca ve Romanca. Farklı dillerin neden olduğu sorunları aşmak için İngilizce giderek daha fazla kullanılıyor. Dillerin kendi içinde de bölündüğü söylenebilir. Örneğin Almanca konuşan kantonlarda İsviçre Almancası konuşulurken okullarda standart Almanca öğretiliyor. İtalyanca konuşulan Tici- no kantonunda ise dile birçok Almanca ve Fransızca kelime girmiş. Burada dil, kültürü şekillendirmiş, kültür ise yaşamı. Bu nedenle İsviçre'de dilde olduğu kadar kültürde de farklılıklar söz konusu. Ancak tüm farklı- lıklarına karşın insanlar ülkede barış içinde bir arada yaşayabiliyor. 2 Bu parçadan; 1. Aynı differ ülkenin farklı yerlerinde farklı şekillerde konuşulmaktadır, II. Ülkede farklı diller konuşulmasına karşın eğitim tek dille yapılmaktadır, III. Farklı dillerin yol açtığı karışıklıkların giderilmesi için ortak bir dil belirlenmiştir, IV. Ülkenin dilsel çeşitliliğinde coğrafi konumu etkilidir yargılarından hangileri çıkarılamaz? A) Yalnız II B) Yalnız III D) II ve IV e) t vett E) Il ve IV

ir zümme ad die 1. Her millet, dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinden geçtiği topraktan ba- 2 unsurlan alır. Her medeni milletin konuşma ve yazı dili, karşılaştığı medeniyetlerden alınan kelime ve deyimlerle do- ludur. Bu bakımdan her milletin dili, o milletin çağlar boyun- ca yaşadığı tarihin âdeta özetidir. Dile bu gözle bakılırsa dil, gerçek anlamda anlaşılır. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Dil, kültürü barındıran bir hazinedir. B) Dil ve kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. C) Dil ve kültür, ulusun öz değerlerini oluşturur. D) Her ulus, diliyle bağımsızlık bayrağını dalgalandırır. E) Dil ve kültür uzun soluklu değerlerdir.

27. "Hz. Ömer hac mevsimlerinde her yandan Mekke'ye gelen bazı kişileri yanına çağırtıp bölgelerindeki devlet memurlarının durumlarını sormuştur. Nitekim Sa'd b.Ebi Vakkas'ı, Kûfe'ye vali atamış fakat halk ondan memnun olmayınca hemen görevinden almıştır. O, Dicle kıyısında kurt tarafından yenen çobansız kalmış bir kuzudan kendini sorumlu tutmuş, bu düşünce ile geceleri Medine sokakla- rinda dolaşmış ve fakirlerin hâlini sordurmuştur. Hz. Ömer Suriye'ye gidişinde, oradaki İslam orduları komutanların- dan bazılarının ipekli, süslü, azametli kıyafetler giydiğini görünce kendilerini kovalamış ve onlara kızmıştır." Bu açıklamadan hareketle Hz. Ömer'in yönetici olarak atanan kişilerde aradığı özellikler arasında aşağıdaki- lerden hangisinin olduğu söylenemez? A) Halkın sorunları ile ilgilenilmesi B) İdari alanda sorumluluğun alınması C) Huzurun ve asayişin temin edilmesi V D) Maaşların toprak gelirlerinden elde edilmesi X E) Gösterişten kaçınılması V 30. II. Cathe olarak b eski Biz ğıda b laştırm karekök & dakika A) Ru C) AL

Cenap Şehabettin'in şiirlerinde resim kadar müzik de önemli bir yer tutar. O, parnasizm şairlerinden tablo gibi şiir yazma usulünü öğrendiği gibi sembolistlerden de müziği taklit eden şiir tarzını öğrenir. Temaşa-yı Leyal, Elhan-ı Şita şiirlerinin isimleri bile onun tabiatı anlama ve anlatma konusunda göze ve kulağa vermiş olduğu önemi gösterir. Cenap Şehabettin için varlık, yaşanan bir şey olmaktan ziyade, seyredilen ve işitilen bir şeydir. Bu bakımdan o hayatın trajedisini bütün şahsiyeti ile kavrayan Tevfik Fikret'ten ayrılır. Cenap Şe- habettin'e göre şiir, hayatı uzaktan seyretmek maksadıyla arkasına geçilen sihirli bir penceredir. 30. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın başlığı olmaya en uygundur? A) Cenap Şehabettin'in Şiirlerinde Konu ve Tema B) Cenap Şehabettin'in Edebî Kişiliği Cenap Şehabettin'in Şiirlerinde Resim ve Müzik D) Cenap Şehabettin'in Şiir Anlayışında Batılılaşma E) Cenap Şehabettin'in Servetfünun Şiirine Katkısı

. Bir aslan miyav dedi. Minik fare kükredi. Fareden korktu kedi. Kedi pirr uçuverdi. Kayahan'ın bu çocuk şarkısını ilk duyduğumda şaşkınlıkla kar- şıladım. Çünkü bir aslan miyavlamaz kükrer, fare kükremez, aksine çok ürkektir, kedi fareden korkmaz ve uçamaz. Sonra- sında bunun çocukları eğlendirmek, belki bildikleri üzerine dü- şündürüp bilgilerini sorgulatmak amacıyla yazıldığını düşün- düm. Bireyin bu dizelerdeki ifadeleri şaşkınlıkla karşılaması aşağı- dakilerin hangisiyle açıklanabilir? A) Akıl ilkelerine ters olmasıyla B) Deneyimlerine aykırı bulmasıyla C) Doğa ötesi unsurlar içermesiyle D) Yararsız bilgiler olduğunu fark etmesiyle E) Anlama yetisinin sınırlı olmasıyla

1. 1-2. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Edebiyat bireysel olduğu kadar hatta ondan daha çok toplum- sal bir etkinliktir. Yazarın, şairin içinde yaşadığı toplumla, za- manla, ülkeyle, dünyayla can alıcı bağlar kurmasını gerektiren büyük bir insan etkinliği... Bizim şah damarımız bu coğrafya- nin, bu toplumun içinde atıyor, Yazdıklarımız nasıl olur da bu büyük acıların hiçbirine değmez, dokunmaz. Biz nasıl olur da acılar karşısında çıkıp bir söz söylemeyiz! Birkaç insanı ayrı tutarsak "edebiyat ortamı" dediğimiz bu ortam; bir süredir ken- dinden oluşmuş, kendi içine kapanmış bir garip kasta dönüş- müş durumda. Bu parçada geçen "şah damarımızın bu coğrafyanın, bu toplumun içinde atması" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Kendine ait kültürü yaşatma ve genişletme çabasında olma B) Ait olduğu toplumu ve coğrafyayı bir arada tutmayı amaç edinme mler-1 Testi için ayr C) Yaşanılan yer ve insanlarla var olabilme D) Yaşanılan yerin ve toplumun temellerini anlama E) Ait olunan toplumla ortak bir yazgıya sahip olma 3. karekök & dakika ● Bu sina olunduğ ● Bu sina liğini, k göstere mekted Bu iki cür de birleşt Bu si stres gelişt yöne B) Sani alan bire ken zam Bu gili str ge yö m B S O L

aki nn 29. Modernleşme sürecinde fotoğraf, dönüşen yaşamın kaydını tutmaktan çok daha fazlasını ifade eder. Modern kimliklerin ve aidiyetlerin nasıl tanımlanacağı, yaşamın hangi yanlarının görünür kılınacağı ve gelecek kuşakların belleğine nasıl aktarılacağı sorularının yanıtlarını bulacağımız mecralardan biridir. Bu bağlamda fotoğraf, yeni şekillenmekte olan toplumsal ve iktisadi yapıları açıklamanın yollarından biridir. Bu parçaya göre fotoğrafın işlevi aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplumun genel kabullerinin sorgulanmasını sağlama B) Hayatın anlatımını görsellikle çerçeve içine alma C) Sanatın bir bütün olarak yaygınlaşmasını sağlama D) Toplumun görsel sanatlara bakış açısını değiştirme E) Sosyal ve ekonomik durumu gözler önüne serme UUE

MSÜ/Türkçe 37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Yapay zekâ alanındaki yeni gelişmeler, ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov'un eserlerinde geçen üç robot ya- sasını tekrar gündeme getirdi: "Bir robot, bir insana zarar veremez veya onun zarar görmesine seyirci kalamaz. Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emir- lerine uymak zorundadır. Bir robot, birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece kendi varlığını korumakla mükelleftir." Ancak makinaların gelişerek başlarına buyruk hareket et- mesi, kuralları ihlal edip insanlarla, bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi, savaşa girmesi uzak bir ihtimal olarak durmu- yor. Yapay zekâ üzerine araştırma yapan kişiler, robotla- rin istenmeyen davranışlar sergilediğinde durdurulmasını sağlayan bir "kırmızı düğme" oluşturmaktan söz ediyor. Fakat robotlarin uzun vadede öğrendikleri sayesinde bu düğmenin kendi çıkarına olmadığını anlayıp bunu devre dışı bırakma olasılığını göz önüne almıyorlar. 37. Bu parçada söz edilen Asimov yasalarına göre bir robot; 1. Birisinin hayatına son vermesi istenirse bu emri yerine getirir. ARSENAPARD Ke Kendisinin yok olacağını fark ettiği durumda insanlara zarar verebilir. III Başkaları tarafından kötü muamele gören kişilere yar- dım eder. işlemlerinden hangilerini yerine getirir? ENIMEVE PER A) Yalnız I D) I ve II A B) Yalnız II Il ve Yalnız III K Kara Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI Gü gö liğ ne da kis ge de til g d 39. 40