Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

ma SİVRİ DENEME-8 26. Afife Jale'nin Selahattin Pınar'la aşkını ilk defa Üsküdar Musiki Cemiyetinde katıldığım bir konserde öğrenmiştim ve çok duygulanmıştım. Daha sonra izlediğim bir tiyatroda ve yine bir balede tesadüfi olarak aynı konu işlenmişti. Beni çok etkileyen bu aşkı kaleme almaya niyetlendim. Bu konuda belge ve kitap çok azdı. Ankara'da bir kütüphanede Afife Jale hakkında bir tiyatro eserini bulup okudum. Selahattin Pınar'ın Afife Jale'ye yazılmış mektuplarının olduğunu öğrendim ve bu mektupları zorlu bir süreçten sonra bulup okudum. Bu kitapta Afife Jale ile Selahattin Pınar'ın ölümsüz aşkını, duygularımı katarak anlatmaya çalıştım. Yeni neslin, kendini sanata adamış ve bu uğurda çile çekmiş iki büyük sanatçıyı tanımasını istedim. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Yazarın, eseri hisleriyle şekillendirdiğine BY Kitaptaki kahramanların belirleyici özelliklerine e) Yapıtın hangi amaçla yazıldığına D) Kahramanlar hakkında bilgiye ulaşmanın güçlüğüne E) Anlatılan kahramanların gençler tarafından bilinmediğine

2. Hayatlarında bir kez ölüme yakın deneyim ge- çirmiş kişilerin bazıları, karanlık bir tünele dalıp sonunda beyaz bir ışık hüzmesine kavuştukla- rına dair öyküler anlatır. Bunlar arasında, sev- diklerine kavuşmak, garip bir huzur hissetmek, tüm yaşamlarının gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçmesi gibi daha renkli öyküler de vardır. Dünya meselelerine kuşkuyla yaklaşan- lar, söz konusu deneyimlerin, travma geçirmiş beynin gördüğü halüsinasyonlar olduğunu vurguluyorlar. bu konu, sonsuza kadar gi- zemini koruyacak. A) Bilim insanları bu konunun üzerine ciddi şekil- de eğilmediği sürece BÖlüp de geri dönen olmadığına göre C) Görülen halüsinasyonlar beyin tomografileriyle saptanabilinceye kadar D) Tip dünyasındaki gelişmeler, dev adımlarla iler- lemezse E) Dünya meselelerine kuşkuyla yaklaşanların bu görüşü, ispatlanmadığı sürece VINEV 13

16:57 1 11. aplayınız. ti Faruk Na- sazını eline ni da sanatl ilabileceğini z vezin, ka- bir musikiyi ir hedef sa k için aykın bir yeniliğin ddeleri yok atta çalışıl rler, sonun- na gore lyi diği Ü, iniz III kalmaya ne bağlı B AYDIN YAYINLARI- ANKER 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Tanpinar, gairliğinin sustuğu yerde hikâyeci ve romanci, onun sustuğu yerde bir deneme yazan veya makale yazan olarak karşımıza çıkar. (1) Hikâye, roman, deneme, maka- le, edebiyat tarihi gibi nesir sahasında pek çok eser ver miş olmakla birlikte şairliği bunlardan aşağı kalmaz fakat şiirleri, diğer eserlerinden azdır. (1) Zira şüri müstesna bir sanat olarak kabul etmiş ve ona üstün bir değer vermiş- tir. (III) Onun şiirde usta kabul ettigi dair, Yahya Kemal'dir. (IV) "Şiir söylemekten ziyade bir susma işidir. Sustuğum şeyleri roman ve hikâyelerimde anlatırım." diyen Tanpinar, romanlarında ve hikâyelerinde ferdin iç dünyasıyla beraber hayata ve hayatın içindeki insana yönelir (V) Nitekim "Şi- irde kendimin, hikâye ve romanlarımda kendimle beraber mümkün olduğu kadar hayatın ve insanların peşindeyim." demektedir A) I. TYT Deneme Sınavi-3 40. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, kendinden önceki cümlede belirtilen yargının nedenini açıklamaktadır? B) II. QHD+ %50 € C) III. D) IV. E) V. Türkçe Testi bitti. Dilimler Testine peciniz

Türk 29. Şeriye ve Evkaf Vekâleti A) B) -C) D) -Diyanet İşleri Başkanlığı E) Yukarıda 3 Mart 1924'te kaldırılan Şeriye ve Evkaf Vekâleti ile Erkân-ı Harbiye Vekâleti'nin yerlerini alan kurumların bazıları gösterilmiştir. Erkân-ı Harbiye Vekâleti Numaralandırılmış yerlere, aşağıdaki kurumlardan hangile- rinin getirilmesi gerekmektedir? | Maarif Vekâleti Hıfzısıhha Enstitüsü Şeyhülislamlık Makamı Genelkurmay Başkanlığı Vakıflar Müdürlüğü Millet Mektepleri ·|| || Maarif Bakanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Köy Enstitüleri Savunma Bakanlığı Halk Fırkası

Pek çok bitki poleni, çiçekten çiçeğe taşınmak için arılara ya da böceklere gereksinim duyar. Düşünsenize, böcekler olmasa bu işi kim yapacaktı? Koca koca fillerden bunu beklemek haksızlık olurdu bence. Eğer böcekler bu işi üzerine almasa çok daha az çiçekli bitki olurdu ve meyve de olmazdı. Hayvanlar doğada öldüğünde ne olur, kimse onları alıp da hayvan mezarlığına falan defnetmekle uğraşmaz değil mi? Öldükleri yerde öyle kalakalırlar. İşte pek çok böcek bu hayvan ölülerini yiyerek doğanın temiz kalmasına yardımcı olur. Peki ya ağaçlar, bitkiler? Doğadaki ağaçlar kuruduğunda, yıkıldığında, öldüğünde ne olur? Kın kanatlılar olarak bilinen Coleoptera türü böcekler gelir ve bu ölü ağacı afiyetle yiyip delik deşik ederler. Böylece bakteriler, mantarlar ağacın daha da hızlı çürümesini sağlayarak yeni ağaçların büyümesine alan oluşturur. Böcekler, canlı bitkiler için de çok faydalıdır. Bitkiler; köklerini yayabilmek, toprağa daha iyi yayılabilmek için gevşek toprağa ihtiyaç duyar. İşte böcekler, diğer bazı hayvanlarla birlikte toprağı gevşeterek bitkilerin büyümesini sağlar. Mesela köstebek kriket böceği, en iyi kazıcılardan biridir. Ön ayakları tıpkı bir kürek gibi yaratılmıştır. Bunlarla toprağı rahatça kazar. Her ne kadar biz kendilerinden çok haz etmesek de böcekler birçok hayvan için lezzetli bir besin kaynağıdır. Örümcek, sürüngen, balik, kuş ve memeli hayvanlar için mesela... Bu hayvanlar beslenecek böcek bulamasaydı ölürdü. Bu durum, diğer tüm hayvanlar ve insanlar için ciddi bir yiyecek kıtlığına neden olurdu. 21. Bu parçadan çıkarılması gereken sonuç aşağıdakilerin hangisidir? A) Doğada acımasız bir ölüm kalım savaşı yaşanmaktadır. B) Bitkiler ve hayvanlar arasındaki etkileşim, doğadaki dengeyi oluşturmaktadır. C) Bütün canlılar olarak böceklere yaşamsal biçimde ihtiyacımız var. D) Böceklerin, bitkilere olan faydaları saymakla bitmez. E) İnsanlar, diğer canlı türlerine muhtaç durumdadır.

yansitan, onun usuz insan hem inde pek çok de yine de özü, ba- başkası olamaz. bilinci gelişse de rüvende kendini nasıl bir yazar- neredeyse tüm şinden giderler. zadar, aynı kita- gibidir. Biçimler e de her şey ilk ağıdakilerden in ana damar- sevdikleri ki- mimiyeti yan- nde aşılacak e yazarlarına - B TYT Deneme Sınavi-3 Olkemiz adına dünya çapında çok büyük projelerden biri olan Istanbul Havalimanı, geçtiğimiz yıllarda kullanı- ma açıldı. İstanbul şehir merkezine 35 km mesafede ve 76,2 kilometrekarelik bir alana sahip olan bu proje ile 200 milyon yolcu kapasitesine sahip olabilecek. Yapım aşamasında yapay zekâ ve akıllı sistemlerin kullanılması özelliklerinin başında geliyor. Havalimanında hizmet robot- lanı, güvenlik robotları ve temizlik robotian gibi farklı robot. ekibi oluşturulmuş. 3 adet veri mofkezi ile 20 milyon GB'lik veri alanına sahip, 9 bin güvenlik kamerası ve 4 bin sensör bulunan Istanbul Havalimanynda güvenlik açısından son derece üst düzeyde sistemler kullanılmış. Yolcuların bek- leme alanları ve restoran bölümleri tasarımında ise görsel- liğe son derece önem verilmiş olup hızlı gecis sistemleri, hızlı internet, dinamik bekleme süresi bildirimleri gibi birçok yardımcı sistem kullanılmış. 40.000 araçlık otopark alanı- na sahip olan İstanbul Havalimanı, yolcularına uluslararası havalimanı standartlarının üstünde otopark, vale ve araç bakım hizmetleri sunmakta. 451 oda kapasitesiyle ile dün- yanın en büyük havalimanı otellerinden biri olan oteliyle de yolcularına büyük kolaylıklar sağlıyor...... Bu parçada İstanbul Havalimanı ile ilgili aşağıdakilerin... hangisine değinilmemiştir? A) Modern teknik özelliklerine B) Konaklama tesisinin büyüklüğüne C) Otopark alanının kapasitesine İç mekân tasarımının özgünlüğüne E) Kullanılan güvenlik sistemlerine B Türk 32.

16. Yahya Kemal kimi şiirlerinde apayrı bir şair kimliğiyle çıkar karşımıza. Bu tür şiirlerinde düş kırıklığı içinde, fetih duygu- sunun saplantı hâline geldiği bir ruh hâli yaratılır. Kerpiç evler bile Yahya Kemal'i fetih duygusuna götürür. Sözcük dağar- cığı iyice daralmıştır. Konuşma dili öbür yapıtlarındaki işlevi- ni yadsır gibidir. Yahya Kemal başlangıçta eleştirdiği şairle- rin durumuna düşer: Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Sözcükler değil de kavramlar konuşuyordur sanki B) Biçim bakımından birçok bata görülür şiirlerinde C) Biçimi, anlama feda etmiştir D) Konuşma dilini bırakıp yazınsal dili kullanır E) Divan edebiyatı estetiğini bir kenara bırakır TYT052223 m b a lu t t

B -3 rden ani- eve ile Dim ası ot- not. lik ör n 3 B Türkçe B 32. Yıldızlı Gece, Van Gogh resimleri içinde onun sanatının, estetik anlayışının ve duygularının net gözlenebileceği eserlerindendir. Küçük kentin üzerine uyku gibi akmus özgün gece görüntüsü, san renkteki yıldızlarla donatılmış tir. Bazı yorumculara göre hastalığının sarısı, psikologlara göre yalnızlığının sarısı, bazı yorumculara göre bir türlo bulamadığı dostluğun, sıcaklığın sarısı... Yatay kompozis- yonu, ilk bakışta siyah bir leke olarak algılanan ağaç böler. İç dünyasının kavgasını tüm simgeleriyle izleyiciye sunan sanatçının fırçası da içindeki iniş çıkışlara paralel hareket eder gibidir. Akıl hastanesinde kaldığı dönemde yaptığı bu resimde sanatçı âdeta evrenin büyüklüğünü, gökyüzündeki yıldız kümelerinin sonsuz hareketini betimlemiştir. Yoğun renkler kullanmıştır. Ancak renklerin anlatımcılığına fırça vuruşları da katkıda bulunmaktadır. Bunlar son derece öz- nel ve dinamik fırça vuruşlarıdır. Sanatçı için renk kadar çizgi de bir anlatım aracıdır. Resmin alt kısmında uykuya dalmış kentin dingin, neredeyse durmuş yaşamı kısa çiz- gilerle verilirken durmak bilmeyen bir armal gibi devinimi devam ettiren evren, son derece dinamik hareketli çizgi ve parlak renklerle verilmiştir. ha 33 Didukça Bu parçada Yıldızlı Gece adlı resimle ilgili aşağıdakile rin hangisine değinilmemiştir? A) Ressamının sanat anlayışını temsil ettiğine B) Alegorik özellikler barındırdığına C) Gece manzarasını farklı bir tarzda yansıttığına D) Çizgilerin bir ifade aracı olarak kullanıldığına E) Adını ressamından alan sarı rengin anlamlarına Mendere sürdiges ayaklans daha fa don pe ceye k deler AYDIN Y Ters hir bir p mać totip M hip kus ya da B C

6. Edebi eserleri duygu ve düşünce atlasları olarak tabir etmek mümkündür. İnsan hayatındaki türlü olay ve durum, edebî eserlere doğrudan veya dolaylı olarak yansır. Bu yansımalar, yazar ve ozanların kaleminde kendine has formlara kavuşur. İşte okuduğumuz bir edebiyat eserinin bizi çarpması, sarsması, değiştirmesi niteliğinden ileri gelir. Gündelik hayattaki pek çok şey monotonlaşmıştır. Bireyin iç âleminde yenilik ihtiyacı, taze bir soluk alma zarureti baş göstermiştir. Bireyin bu gereksinimine yanıt verecek olanlar, yetkin ozanlar ve yazarlardır. esasen Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir? (-) A) Edebiyatçılar, yaşamın sıkıcılığından kurtulmak için ürün verir. B) Yaşananlar, yazınsal yapıtlarda ele alınabilir. Şair ve yazarlar, eserleriyle okurun tekdüze yaşamını renklendirir. + D) Edebiyat ürünleri, fikir ve hisleri dile getirir. + E) Bir yazın yapıtı, etkileyiciliğini özgünlüğünden alır. +

30. Arkeologlar, 2022 yılında ilginç bir keşfe imza attılar. İtalya'nın Toskana kentindeki antik kaplıcalarda 2 bin yıl önce yapılan yirmi dört adet bronz heykel bulundu. Arkeologlar, Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse "heykellerin tarihin yorumlanmasında radikal değişikliklere yol açtığı" sonucuna ulaşılır? A) heykellerin çamur sayesinde son derece iyi korunduğu- nu dile getiriyorlar B) İtalya'nın Etrüsk uygarlığının beşiği olduğu görüşünü pekiştirdiğine dikkat çekiyor C) bu keşiflerle Etrüsk - Roma İmparatorluğu ilişiklerini içeren tarihin yeniden yazılabileceğini açıkladılar D) bu heykellerin Antik Yunan tanrıları Apollon ve Igea'nin tasvirlerini içeren tarihî belgeler olduğu vurguladı E) Etrüsk ve Latinlerin savaşta oldukları zaman içinde bile aynı tapınaklarda uyum içinde ibadet ettiklerini göste- ren bu heykellerin MÖ 2. yüzyıl ile MS 1. yüzyıla ait olduklarını belirtiyor 31.

15. Symonds'a göre Rönesans, "bugünün milletleri olarak bizlerin, demokrat düşüncenin oluşumu içerisinde hâlâ evrilmeye devam ettiğimiz" büyük özgürlük tiyatrosunun ilk perdesini temsil et- mektedir. Bu parçadaki altı çizili sözcüğü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Tarihsel süreç içinde kavramlar hiçbir zaman değişmemiştir, Kavramlarla ilgili değişen husus kavramların tanımlarıdır. B) İnsan eliyle oluşturulan ortamlardan birisi olan şehirlere insan aklı ve duyguları doğrudan yansımaktadır. C) İstanbul'daki kırsal yerleşimlerin sayısı sürekli değişmiştir, bu değişimin sebebi İstanbul'da köyden mahalleye dönüşen kır- sal yerleşimlerdir. D) Dünyanın önde gelen siyasi ve ekonomik organizasyonların şehre ve şehirdekilere bakış ile ilgili bir yeni öneri ve tanım ortaya koymadıkları görülmektedir. E) Şehir, sadece değişik inşa malzemelerine -bugün beton, geçmişte taş veya başka bir malzeme- şekil vermekle oluş- turulan bir mekân değildir. TOHU

24-25. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. "Bir biçim, birçok bakış açısına göre düşünülüp anlaşıla- bildiği; kendisi olmaktan asla geri kalmaksızın büyük bir görünüm ve çeşitli titreşimler ortaya koyabildiği ölçüde ge- çerlidir." der Umberto Eco Açık Yapıt'ta. Bir bildiri olarak or- taya çıkardığı ve sonrasında kuramsallaştırdığı Açık Yapıt düşüncesi içinde tek yönlü, klasik kurgu ve yorum biçimle- rini reddeder Eco. Ancak yanlış anlaşılmasın, bu noktada biçimin ölümünü de ilan etmez; aksine konuyla biçemi ya- zar-yaratıcı ve okur arasında etkin bir ilişki sağlayan olanak- lar alanı olarak görmeyi amaçlar. Bir düşünür olarak ortaya attığı kuramın içini bir yazar olarak da doldurduğunu görürüz Eco'nun. Gülün Adı, Foucault Sarkacı, Baudolino ve diğer- leri çok katmanlılıkları, farklı yorumlara açıklıklarıyla bizce kuşkusuz birer açık yapıttır. 24. Bu parçadan Umberto Eco'yla ilgili olarak aşağıdakile- rin hangisine ulaşılabilir? A Zaman içerisinde belli bir tecrübe düzeyine erişmeyi is- temektedir. Bİçerik ve üslup arasında seçim yapmadan bu iki yazınsal dinamiği kullanmayı hedeflemektedir. Edebiyatın, insandan çıkıp yine insana dönen bir yara- tıcı yazı etkinliği olduğunu düşünmektedir. D) Anlatımına renkli ve etkileyici bir ton kazandırmaya ça- lışmaktadır. E) Duyguları anlatan çalışmanın, sanatsal bir yön içermesi gerektiğini iddia etmektedir. 25. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? Tanık göstermeye yer verilmiştir. B) Devrik cümleler kullanılmıştır. Çoğullaştırmadan yararlanılmıştır. Öznelik içeren yargılara yer verilmiştir. Tanımlamadan faydalanılmıştır. VEL/67 JLUGY LUUBY karz

B 27. Daha dün sanatın karşıtıyla ve sanat olmayanla arasında ayrım varken şimdi bunlar abesle iştigal etmemize sebep olan sözde ayrımlar oldu: Eski bir binanın yan cephesi Cl- yfford Still'in tuvallerini anımsatıyor, bir bulaşık makinesinin içi Duchamp'in Şişe Süzgüsü'ne benziyor, bir tren istasyo- nundaki sesler Jackson Maclow'un şiirleri ve büfede yemek yiyen insanların sesi, John Cage'in eseri ve bunların tümü Happening'in bir parçası oluyor. Sözün özü, sanat hayata dönüşmekle kalmadı; hayat da kendisi olmayı reddediyor. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? D A) Sanatın da yaşamın da gerçek işlevini kaybederek yeni bir forma büründüğü B) Sanatta meydana gelen değişmelerle birlikte yaşam ka- litesinin arttığı C) Sanatın sanat olmayanla arasındaki ayrımın gözle gö- rülebilir nitelikte olduğu D) Sanattaki gelişmelerin yaşamın farklı açılardan değer- lendirilmesini kolaylaştırdığı E) Zaman içinde sanatçıya yüklenen görevlerde değişme- ler meydana geldiği

35. 1. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Truvalıların torunları olan Etrüskler, antik Italya'ya damga vurmuş bir halktır. Onları bizler için önemli kılan en önemli unsur, Türkler ve Etrüskler arasındaki genetik akrabalıktır. Etrüskler; Anadolu'dan ve Avrupa'nın kuzeyinden Italya'ya geçen Türk kökenli atalarıyla birleşerek yepyeni bir mede- niyet kurmuşlardır. Bu, Batı merkezli tarih anlayışında uzun süre yadsınmış olsa da son dönemlerde yapılan genetik araştırmalarıyla kesin olarak ortaya konan bir gerçek hâline gelmiştir. Dolayısıyla Etrüskler; Yakın Doğu, Anadolu, Yunan ve Roma toplumları arasında köprü kuran, bu kültürlerin bir- birinden ayrı düşünce, inanış veya öğretilerini harmanlaya- rak kendine özgü yepyeni bir sosyokültürel yapı inşa eden senkretik bir millet olarak görülebilir. Etrüsk medeniyetinin çağlar sonra Katolik Roma'dan bunalan Avrupa Rönesans'ına ilham olması, modern Avrupa'yı anlamada oldukça önemlidir. II. Etrüsklerin biri Anadolu'dan diğeri de Karadeniz'in kuze- yinden İtalya'ya göçen iki farklı Türk boyunun torunları olduğu iddiası, günümüzde iddia olmaktan çıkarak ger- çeğe ulaşmıştır. III. Etruskler deniz, ırmak, dağ, gök, yıldırım gibi doğa olay- larına ruh atfederek bunları tanrılaştırır; bu sebeple din- lerinin kökeninde, diğer antik dinler gibi, natüralist nite- likler bolca bulunur. Numaralanmış cümlelerin hangilerinde Etrüsklerin yu- karıdaki parçada değinilmeyen özelliklerinden söz edil- miştir? A) Yalnız I D) I vell B) Yalnız II E) I ve N C) Yalnız III

B Türkçe B B 25. Milli Edebiyat şiirinin öncüsü denince akla Mehmet Emin Yurdakul gelmelidir. Çünkü daha ortada Milli Edebiyat adına bir şey yokken kendisi 13 yıl önceden, 1898'de ya- yımladığı Türkçe Şiirler eseriyle milli şiirin nasıl olması gerektiği hususunda öncülük etmiştir. Bunu gerçekleşti- rirken Servetifünun şiirinin en güçlü döneminde olması da onun öncü şairliğini pekiştirmiştir. Onun bütün şiirle- rinin ortak paydası, halkı içinde bulunduğu karamsar ruh hålinden, gerilikten, bilinçsizlikten kurtarmaktır. Kimliğini ve tarihini hatırlatarak, halkına "kendine güven" duygu- sunu aşılamak ve onların manevi açıdan kalkınmasını sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında Yurdakul; milliyetçi, idealist, halkçı ve medeniyetçi bir şairdir. Bu parçadan hareketle sözü edilen şairle ilgili aşağı- dakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yaşadığı dönemdeki güçlü şiir anlayışıyla değil, inandığı şiir anlayışıyla eser ortaya koymuştur. 26. B) Daha oluşmamış bir edebiyatla ilgili ilk örnekleri şiir- leriyle göstermiştir. CŞiirleriyle halkın milli duygularını harekete geçirmeye çalışmıştır D) Yaşadığı toplumun içine düştüğü kötü durumu ken- disine dert edinmiştir. E) Farklı şiir anlayışlarının oluşmasında ve gelişme- sinde önayak olmuştur.

TYT/ Türkçe 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Şiirleri ve sanata dair kuramsal kitaplarıyla uzun yıllardan beri edebiyata emek veren yazarın ilk romanı Kopuk ve Hiç, büyük ilgiyle karşılandı. Ancak yapıtın "çoksatanlar" formatına uymadığını, sıradan okur için bir demir leblebi olduğunu söylemeliyim. Yapıtın sayfalarını çevirdikçe, inanılmaz bir derinlik ve sahicilikle yazılan, modernist tarzın sıra dışı deneyselliklerine açılan, özgün bir eserle karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz. Kısa ve yoğun öykülerin yazarlarını, kendi yazı atölyesinde yetiştiren yazar, aynı yazınsal anlayış ve felsefeyle, kısa, yoğun, derin, katmanlı bir romanla selamlıyor bizleri. Romanda en dikkat çeken Özelliklerden birinin, ustalıkla gerçekleştirilen metinler arası ilişkiler olduğunu söyleyebiliriz. Birkaç sözcükle, bir kahraman ya da eser adıyla, bir cümleyle, kendi roman metnini başka metinlere açan yazar, böylece okurun düş ve düşünce dünyasını zenginleştiriyor. 37. Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Başka yazar ve metinlere ait ayrıntılardan yararlandığına ok satmasında yazarın yazın dünyasındaki tanınırlığının rolünün olduğuna 39-40. soruları aşa cevaplayınız. Yazarın savunduğu edebî ilkeleri uygulama fırsatı bulduğuna Dene (1) Uyarlama; uyu uygun ve elveris anlamlara gelir. şekilde yeniden her alanda kar müzikaller, dra (IV) Uyarlama aslıyla doğru uyarlama ori (VI) O esere yaşamasını gözden ge olarak zen fr Yazarın ilk romanı olmasına karşın yetkin olduğuna E) Edebi türlerle ilgili teorik kitaplar yazdığına 39. 1. 11. 11 Bu ve A