Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

30. Yazarken çıkış noktam, derttir. Sonra derdi bir duy- guya dönüştürüyorum sanırım. Suçluluk, utanç gibi mesela. Duygudan veya düşünceden hareketle yazmanın olumsuzluğundan değilse de risklerinden bahsedebilirim. Duygudan yola çıkarken ajitasyona, fikirden yola çıkarken de içimizdeki başöğretmenlik canavarına karşı temkinli olmak gerekir. Bunlar hep yazara tatlı tatlı gel gel diyen tuzaklardır Düşme- mek için dikkatlı olmak gerekir. Bu parçaya göre, (yazarın tuzağa düşmemesi için aşağıdakilerden hangisini yapması gerekir? A) Duygu ve düşünceyi bir noktada birleştirerek okura sunması gerekir. B) Sadece ne yaptığını değil, onu nasıl yapacağını da iyi bilmesi gerekir. Yazarken hem duyguya hem de düşünceye ver vermesi gerekir. DY Düşünce temelli olması ancak duyguya biraz daha fazla ağırlık vermesi gerekir. EX Yazılanların okurlara bir şeyleri sorgulatma ni- yetiyle yazılması gerekir. ritmik EGITIM

27. Nezihe Meriç, ilk kitabı Bozbulanık yayımlandığında yoğun bir ilgiyle karşılanmış ve Cumhuriyet kuşağı- nın ilk kadın yazarı olarak nitelenmiştir. Bozbulanık onun en başarılı öykü çalışmasıdır. Meriç, öyküle- rinde; tema, dil, kurgu, anlatım, siyasal tavır açısın- dan o güne dek yazan kadın yazarlardan tümüyle farklı bir anlayış sergiler. Öncelikle kadına bam- başka açıdan bakar. Başka tipleri anlatsa da özne yine kadın dünyasıdır. Eserlerinde modern öykünün imkânlarını kullanan Meriç, dilde özenlidir ve bilinç akışı, iç monolog gibi yeni teknikleri dener. Onun en önemli özelliği, daha kitabı yayımlanmadan üne ka- vuşan bir yazar olmasıdır. Meriç, daha sonra oyun, roman, çocuk edebiyatı gibi diğer türlerde de ürün- ler vermiştir. Bu parçada Nezihe Meriç ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A) Döneminin kadın yazarlarından pek çok yönden ayrıldığı B Eserlerinde başkahramanın genellikle kadın ol- duğu CYÖyküdeki başarısını öykü türünün dışındaki tür- lerde de gösterdiği Yenilikçi bir öykü anlayışını temsil ettiği E) Öyküye tüm öykü serüveni boyunca yükselebi- leceği en başarılı çizgiden başladığı

A 25. Eserlerimde gerçeküstü unsurlara yer veririm. Bun- holları kullanmayan yazarlara da hep şaşırmışımdır. Bir insanın gününün sekiz saati; uykuda, gizemli bir karanlıkta, rüyalarla, kâbuslarla geçer. Bilinçaltının serbest kaldığı bu saatlerde insan kendi hayatını sürreal olay örgüleriyle, metaforlarla açıklarken ha- yatı ve insanı anlatmaya çalışan edebiyat nasıl olur da bu unsurları dışlama cüretinde bulunabilir? Rü- yaları geçtim, gündüz kurduğumuz düşlerin bizim gerçekliğimizin dışında olduğunu nasıl iddia edebili- riz? Bu parçada yakınılan durum aşağıdakilerden hangisidir? ide A) Edebiyatçıların bilimsel değil masalsı bir anlatı- mi tercih etmesi - B) Anlatılarda doğa kanunlarıyla açıklanamayacak ayrıntılara yer verilmesi C) Edebiyatçıların inandırıcılıktan uzak konuları anlatmaktan kaçınmaması D) Edebiyatçıların gerçeküstüne veya fantastik un- surları görmezden gelmesi E) Yazarların, hayatı kurgularken gerçeklere sadık kalması ( ritmik EĞITIM YAYINLARI

ritmik EĞITIM YAYINLARI 19. Jack London pek çok yazar gibi daha çok romanla- rıyla tanınmış olsa da iki yüze yakın öykü yazmış, öykü türünün nitelikli ürünlerini vermiş iyi bir öykü- cüdür. London, sıradan ve günlük olaylardan çok, garip ve olağanüstü olayların peşine düşmüştür. Bu yüzden o vahşi beldelerin vahşi yaşamlarını hikâye etmiştir. Öykülerine bakılırsa onun için hayat bir dö- vüş alanıdır. Bu yüzden tüm kahramanlarını bu are- naya, ölüm-kalım savaşına sokar. London'un hayatı incelendiğinde yazdıkları ile yaşadıklarının iç içe olduğu; büyük çoğunlukta yaşadıklarını, duydukla- rini, tecrübelerini hikâye ettiğini görürüz. Neredeyse yazmak için yaşamıştır denilebilir. Bir gezgin, serü- venci, avare olarak tüm yazı kaynaklarını buradan almıştır. Bu parçadan hareketle Jack London ile ilgili ola- rak Öykülerinde güçlü olanların yaşamaya hakkı ol- duğu II. Gerçeği eğip bükmeden yaşamdaki en sade hâliyle okurun karşısına çıkardığı Öykülerinde kahramanların hayatta kalma mü- cadelesi verdiği IV. Onda yazı ve yaşamın birbirinin aynası gibi ol- duğu ifadelerinden hangileri söylenemez? A) Yalnız I B) I ve II D) N ve III C) Yalnız III E) II ve IV

A ritmik EĞITIM YAYINLARI A Beni sarmalayan söylemlerin yumuşaklığı karşısın- da yapraklar nasıl bir bir dökülür ve sonunda hepsi yere serilirse, kendimi öyle zayıf, yetersiz ve yorgun hissediyordum. Bir ara ocaktan yükselen alevlerin aydınlığında ışıklar içinde kaldığımı sandım. Yaşlı bilge sözlerini tatlı bir sesle söylüyordu. Sanırım yağmurun dinmesi üzerine -belki de beni canlandır- mak için- dışarıya çıkmamızı önerdi. Birlikte çiçek- lerle sarmaşıkların birbirine girdiği bahçeye çıktık. Burası vadiyi tepeden gören bir taraçaydı ve taba- nın bir bölümü silme mozaik kaplıydı. Çimenliğin aydınlık ve yüksekçe köşesinde, dallarıyla çevresini saran koca ağacın gölgesindeki mermer bahçe ka- nepesine yan yana oturduk. "Çevrenizde gördüğü- nüz güzellikler, doğanın bereket ve sanatına göre ayarlanmıştır. Sanat dediğimiz şey de doğayı taklit- ten başka bir şey değildir. Sizin sanatınız da doğayı yakından izlemeyi gerektirir." dedi. 11. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Duyularla algılanabilecek ayrıntılara yer veril- miştir. BÖyküleyici bir yol izlenmiştir. Karşıtlıklardan yararlanılmıştır. Doğrudan anlatıma yer verilmiştir. EGözlem gücünden yararlanılmıştır.

A ritmik EĞITIM YAYINLARI A 15. (1) Türkiye su zengini bir ülke değildir, kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı ya- şayan bir ülke konumundadır. (II) Kaynaklar ne ka- dar fazla olursa olsun planlı bir su yönetimi sergilen- mediği sürece sıkıntı yaşanması kaçınılmazdır. (III) Dolayısıyla Türkiye'nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynaklarını çok iyi koruyup akılcı kullanması gerekmektedir. (IV) Her- kes bu şuurla hareket etmeli, suyu tasarruflu kullan- malıdır. (V) Suyun, tabiatta alternatifi olmayan tek kaynak olduğunu unutmamalı ve vatandaş olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmeliyiz. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) D) IV E) V

5. Yanlış bilinen hususlardan biri şudur: Bir kitabı bir defadan daha fazla okumak, onun anlaşılmaz ol- masından yahut zor anlaşılır olmasından değil, an- laşılacak ve düşünülecek şeylerin çok olmasından dolayıdır. "----." sözü, bunun için söylenmiştir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı- şına göre aşağıdaki cümlelerden hangisi getiril- melidir? A Kitaplar da dostlar gibi iyi seçilmelidir B) Kitap boş zamanlarda değil, her zaman okun- malıdır C) Bir defa okunup geçilecek bir kitap, yazılmaya da okunmaya da değmez D) En eski kitaplar bile onları okumamış kişiler için yenidir EX Zor anlaşılan, yoğun kitaplar az okunur

3. Yazı her durumda duygu ve düşüncelerimizi öteki- ne duyurma, kayıt altına alma, paylaşma, güne ve geleceğe emanet etme amacını taşır. Yazmak da faniliğin saldırısına karşı bazı yetenekli insanların gösterdiği bir reflekstir. Refleks ne kadar güçlü olur- sa refleks sahibi o kadar uzun süre yaşar. Bu parçaya göre "refleks sahibinin uzun süre ya- şaması" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A Nitelikli eserlerin, sanatçılarının kalıcı olmasını sağladığı B) Yazma işinin, yazarın beklentilerine göre şekille- neceği C) Her sanatçının arkasında bir eser bırakmak iste- diği D) Herkesin, yeteneğine göre ortaya bir ürün koy- ması gerektiği E) Yazma işinde, tecrübeli olmanın avantajlarının olduğu

5. UNESCO tarafından evrensel değere sahip varlıkların yer aldığı Dünya Miras Listesi oluşturulmuş ve listede yer alan varlıklara "Dünya Mirası" statüsü tanınmıştır. 2018 yılı itibarıyla dünya genelinde Dünya Miras Listesi'ne kayıtlı 1092 varlık bulunmaktadır. Bunların 845 tanesi kültürel, 209 tanesi doğal, 38 tanesi ise karma (hem kültürel hem doğal) varlıktır. Bir alanın Dünya Miras Listesi'ne dahil edilebilmesi için Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen, üstün evrensel değerini gösteren 10 kriterden en az birini karşılaması gerekmektedir. Bu kriterlerden bazıları şu şekilde sıralanmaktadır: 1. Mükemmellik derecesinde eşsiz doğal oluşum veya olaylara ya da nadir doğal güzelliğe ve estetik değere sahip olması rhalen II. Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin ya da uygarlığın benzersiz veya olağanüstü, ender rastlanan bir temsilcisi olması I. Geri dönülmez bir değişim karşısında hassaslaşmış olan bir kültürün veya kültürlerin temsilcisi olan, geleneksel insan yerleşimi veya arazi kullanımının seçkin bir örneği olması Bu bilgilere göre yukarıdaki numaralanmış kriterlerden hangileri sadece doğal varlıklar için belirlenmiştir? A Yalnız I B) Yalnız II pravom prvom D) II ve III E) I, II ve III Yalnız III nife JO S cl 7. Ata yıl yä ça go m At ka es g

A İLİ VE EDEBİYATI- BİLİMLER-1 TESTİ A 3. ih-1 (25-34), Coğrafya-1 (35-40) alanlarına ait toplam 40 soru vardır. 1-Sosyal Bilimler-1 Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. A (1) Traverten taş, çok özel bir doğal taştır; kendinden delikli bir yapıya sahiptir. (II) Bu delikli taş, geniş ürün çeşitliliği ile evinizin pek çok farklı noktası için kullanı- labilmektedir. (III) Birçok farklı traverten taş türü; özel- likle son günlerde kaplama, döşeme, lavabo ve havuz kenarı gibi farklı formlarda ve projelerde kullanılmak- tadır. (IV) Traverten sadece kuru zeminler için değil, is- lak zeminler için de kullanılabilmektedir. (V) Farklı yer- lerde kullanılabilir olması traverten fiyatlarını etkilemek- tedir, aynı zamanda bu malzemenin kalınlığı da fiyatı- nın değişmesinde etkili olmaktadır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? B) 11 Cym AV D) IV

B B 31. Saka Türkleri, atı ilk kez evcilleştiren ve attan yüksek per- formansla yararlanan bir topluluktu. Saka Türklerini örnek alan medeniyetler; atlardan ulaşımda, savaşta ve korunma amaçlı faydalanıyordu. Orta Asya'da başlayan evcilleştirme hareketi sonucunda at, kültürel etkilerle çeşitli ülkelere örnek oluşturarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan bir varlık hâline geldi. Sanattan bilime kadar birçok alanda at, kendine munyer buldu. Tarih boyunca yeri hiç küçümsenmedi, insanlar- ca itibar gördü. Atların insanlara benzer duygular taşıması, araştırmacıları bu alanda çalışma yapmaya sevk etti. Bu parçadan "at" ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarı- lamaz? A) Bilimsel çalışmalara konu edildiği B) Insanlar tarafından sayılıp değer gördüğü C) Hangi amaçlarla yararlanıldığı D) Bilim dünyasına neler kazandırdıkları E) Orta Asyalı kimi Türklerce evcilleştirildiği B

sa- anat mi- in- sel lis eo in an na ak in -9- 28. Herkesin bildiği nesneleri, camiaya ilk tanıtanlar büyük bir saygınlık kazanırlar. Bütün tesisatçıların ve şarap mahze- ni bekçilerinin elli yıldan beri hayran oldukları bir pisuar, bir şişe rafı camiaya tanıtıldığında büyük sükse yapar fakat burada esas kâşif rolü, tesisatçıların ve bekçilerindir ama sanat dünyasında kâşif rolünü ancak bir entelektüel alabilir. Kültürel topluluğun kafasındaki imgeye göre ona yabancı olan her şey bilinçsiz ve kaba saba bir avam kitlesidir ve onun tanımadığı hiçbir şeyin gerçek anlamda varlığından söz edilemez. İşte, bu doğru olamaz! Bu parçada eleştirilen düşünce aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Bilinen birtakım bilgileri etrafına ilk açıklayanların say- gınlık kazanmaları B) Bir entelektüelin sahip olduğu donanımla sanat alanin- da yetkin olduğuna inanması C) Kimilerinin sanat alanında kendini otorite görüp her şeye kendilerinin karar vermesi D) Kültürel topluluğun zihniyle uyuşmayan her şeyin gerek- siz bir kalabalık olduğu düşüncesi E) Kültürün, varlığını ancak kendinden bağımsız olan un- surlarla koruyabileceği Diğer sayfaya geçiniz.

8. Neler yapmadık şu vatan için Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik Yukarıdaki dizelerde ağır basan edebî sanat ğıdakilerden hangisidir? Grelere A) Tariz C) Kinaye (B) Telmih D) Teşbih Gnistries. netrtra E) Tecahül-i Arif görrenden sete

SAR i olan bir kendi CARI Kaldırmayı düşündüğünüz nesne kilonuzun üçte birini aşıyorsa bu ağırdır. Ağır kaldırma, omurga için en riskli işlerden biri sayı- lir. Ağırlığı güvenli kaldırmak için öncelikle bunu nasıl yapacağı- mızı planlamanız gerekir. Eğer ağır kaldıracaksanız ayaklarınızı yere sağlam basmalınız. Ayrıca ayaklarınızın arasındaki mesafe, yaklaşık olarak omuzlar arasındaki mesafe kadar olmalı. Belini- zi dik tutarak, kalça ve dizlerinizi bükerek öne doğru eğilebilirsi- niz. Ağırlığı iki elinizle kavrayarak, vücudunuza yakın tutarak kal- dırmalı ve bel hizasından yukarı taşımamalısınız. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanları destekler ni- teliktedir? kollarına a seçer, am alanı ola 20 eve alts n de bir ke -lar ki birb ndiler ke PALME YAYINEVİ 1. TEST-16 A) Beden ağırlığınızın üçte birinden ağır nesneleri asla yerin- den oynatmamalısınız. B) Ağır eşyaları dilediğiniz elinizle tutarak ve kendinizden uzak- laştırmadan kaldırmanız gerekmektedir. C) Belinizi, kalçanızı ve dizlerinizi dik tutmadan ağır bir nesne kaldırmaya çalışmayınız. D) Ağır bir şey kaldırırken ayaklarınızı omuzlarınızın arasındaki mesafeden daha geniş açmalısınız. 3. E) Kendi kilonuzun üçte birinden ağır bir nesneyi belinizden yukarı kaldırmaya çalışmayınız. Bu Her de mak; doğr o da dir? niz 2. Günümüzün dünyasında çevre kirliliği tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda. Dünyanın birçok bölgesinde insan- lar çevre felaketine karşı korumasız nükleer tehdit ve radyasyon- dan habersiz bir yaşam sürmektedir. Bilim insanları ise bu olum- suzlukların devamı hâlinde dünyadaki tüm canlıların ciddi biçim- mi ru şe k

1 X 34. Atatürk döneminde; Saltanatın kaldırılması, II. Medeni Kanun'un kabul edilmesi, III. Yeni Türk alfabesinin benimsenmesi inkılaplarından hangilerinin ikilikleri sonlandır- mak için gerçekleştirildiği söylenebilir? A) Yalnız D) II ve III B) Yalnız II C) We ll E) I, II ve III

işi 15. (1) Insanoğlu, var olduğundan günümüze iki temel içgü dünün peşinde koşmuştur: öğrenme ve iletişim. (II) Öğrenme, belli durumlar ve sorunlar karşısında tepki ve davranış oluşturma, gerektiğinde bunları değiş- öğrenme içgü- tirip yenilerini edinebilme yeteneğidir ve düsünün ortaya çıkardığı kazanım bilgidir. (III) Bunun temelinde yatan gerçek ise insan beyninin koşullu ref- leksler oluşturma ve bunları birbirine ekleme yeteneğin- deki üstünlüktür. (IV) Ozellikle, insan beyninin son bir milyon yıllık gelişiminin gölgesinde düşünsel yetilerine paralel olarak bilgi kitlesinin de akıl almaz bir biçimde artış gösterdiği bilinmektedir. (V) Üretilen bilginin insan- lara aktarılmasının tek yolu olan iletişim ise kişi ya da kişilerin karşılıklı bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşma sürecidir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- den sonra "İnsan, içgüdüsel davranış karakterini aşa- rak bilgi ve becerilerini çoğaltmada en üstün olanaklara sahip olan canlıdır." cümlesi getirilebilir? B) II C) III D) IV E) V