Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

zla meyilli
Kılırız. Bir
deriz. Bir
da kitap
at oku-
ar fark
en ka-
yulan
çok
rinin
"aha
lar,
eği
ol-
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Bir uygarlığın gelişip serpilmesi için sadece fen
bilimlerine ihtiyaç duyulmaz, sosyal bilimlere yani sa-
nata, edebiyata, felsefeye de ihtiyaç duyulur. Gelece-
ğini inşa eden toplumlarda gelişmenin, uygarlaşmanın
gerekliliği sosyal bilimlerden ve sanattan geçmektedir.
Birbirini tamamlayan bu iki farklı disiplin ancak ken-
dilerine önem verilen toplumlarda gelişmeye önayak
olabilir. Sanatsız, edebiyatsız, felsefesiz bir toplum
düşünülemez. Sanat, doğal ve toplumsal gerçeklerin
estetik bir tarzda yansımasıdır. Bu estetik boyut insa-
na haz ve sevinç verir, yeni bakış açıları kazandırır,
tek doğrulardan uzaklaştırır, ön yargıları yok eder, in-
sanı insan gibi davranmaya götürür, beyinleri aydınla-
tır, yürekleri duyarlı hâle getirir.
37 Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A Sanat, insanın benliğini bulmasında önemli bir yol
göstericidir.
BBir ülkede sanatçıya önem veriliyorsa çağdaşlık
yolunda önemli adımlar atılıyor demektir.
Bilim olmadan sanat, sanat olmadan bilim tek ba-
Sina bir anlam ifade etmez.
Hayata farklı yönlerden bakmanın, anlayışlı ve has-
sas olmanın yolu sanattan geçer.
E) Gelecek nesillere bırakılacak en önemli ve büyük
miras sanattır.
endemik-
38. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme-
miştir?
na
A) Sanatın aslında gerçekleri güzel bir şekilde ifade
ettiğine
Uygar bir toplumun ancak sanatla mümkün olabile-
ceğine
C) Sanatın topluma olduğu kadar insana da katkıları-
nın olduğuna
DÇağdaşlaşmanın sanatla yakından ilgisinin olduğu-
Sanatın sadece duygulara değil, akla da seslendi-
39
S
sumi
ne ç
seks
setti
baş
çen
der
mis
her
bu
bir
39.
P
g
Z
E
40.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
zla meyilli Kılırız. Bir deriz. Bir da kitap at oku- ar fark en ka- yulan çok rinin "aha lar, eği ol- 37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir uygarlığın gelişip serpilmesi için sadece fen bilimlerine ihtiyaç duyulmaz, sosyal bilimlere yani sa- nata, edebiyata, felsefeye de ihtiyaç duyulur. Gelece- ğini inşa eden toplumlarda gelişmenin, uygarlaşmanın gerekliliği sosyal bilimlerden ve sanattan geçmektedir. Birbirini tamamlayan bu iki farklı disiplin ancak ken- dilerine önem verilen toplumlarda gelişmeye önayak olabilir. Sanatsız, edebiyatsız, felsefesiz bir toplum düşünülemez. Sanat, doğal ve toplumsal gerçeklerin estetik bir tarzda yansımasıdır. Bu estetik boyut insa- na haz ve sevinç verir, yeni bakış açıları kazandırır, tek doğrulardan uzaklaştırır, ön yargıları yok eder, in- sanı insan gibi davranmaya götürür, beyinleri aydınla- tır, yürekleri duyarlı hâle getirir. 37 Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A Sanat, insanın benliğini bulmasında önemli bir yol göstericidir. BBir ülkede sanatçıya önem veriliyorsa çağdaşlık yolunda önemli adımlar atılıyor demektir. Bilim olmadan sanat, sanat olmadan bilim tek ba- Sina bir anlam ifade etmez. Hayata farklı yönlerden bakmanın, anlayışlı ve has- sas olmanın yolu sanattan geçer. E) Gelecek nesillere bırakılacak en önemli ve büyük miras sanattır. endemik- 38. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? na A) Sanatın aslında gerçekleri güzel bir şekilde ifade ettiğine Uygar bir toplumun ancak sanatla mümkün olabile- ceğine C) Sanatın topluma olduğu kadar insana da katkıları- nın olduğuna DÇağdaşlaşmanın sanatla yakından ilgisinin olduğu- Sanatın sadece duygulara değil, akla da seslendi- 39 S sumi ne ç seks setti baş çen der mis her bu bir 39. P g Z E 40.
r.
bu
7. (1) Kitabı okumaya başlayınca ister istemez, Türkiye'deki
yayıncılık ve editörlük anlayışı ile yayıncılıkta öne çıkan
ülkeleri karşılaştırıyoruz, (II) Kitabın başında yer alan
"Türkiye'deki yayıncılık hâlâ bir 'sektör' iken Amerika'da bu
işin 'endüstri' olarak anılması bile başlı başına önemli bir
farka işaret ediyor." şeklindeki not durumu açıkça ortaya
koyuyor aslında. (III) Amerika'da her yazarın özel bir editörü
olması, buna karşılık Türkiye'de birçok yayınevinin 'editör'
istihdam etmemesi gibi çok fark var iki ülkenin yayıncılığı
arasında. (IV) Bu endüstrileşmenin sonucunda, Amerika'da
yayıncılıkta sıkı bir iş bölümü olduğunu ve ayrı uzmanlık
dallarının geliştiğini söylemek mümkün. (V) Yayıncılıkta
küçük uzmanlık alanları oluşmuş, bunu editörlüğün alt kolları
oluşmasından bile anlayabiliyoruz.
Ma
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) I. cümlede "kaçınılmaz olarak" anlamında bir söz
kullanılmıştır.
B) II. cümlede "iken" sözcüğü bulunduğu cümleye "olduğu
hâlde" anlamını katmıştır.
Byt
cümlede "buna karşılık" sözü yanlış kullanılmıştır.
D) IV. cümlede "olasılık dâhilinde" anlamında bir söz
kullanılmıştır. Anlamı nerde?
E) V. cümlenin sonuna "örneğin" sözcüğü getirilebilir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
r. bu 7. (1) Kitabı okumaya başlayınca ister istemez, Türkiye'deki yayıncılık ve editörlük anlayışı ile yayıncılıkta öne çıkan ülkeleri karşılaştırıyoruz, (II) Kitabın başında yer alan "Türkiye'deki yayıncılık hâlâ bir 'sektör' iken Amerika'da bu işin 'endüstri' olarak anılması bile başlı başına önemli bir farka işaret ediyor." şeklindeki not durumu açıkça ortaya koyuyor aslında. (III) Amerika'da her yazarın özel bir editörü olması, buna karşılık Türkiye'de birçok yayınevinin 'editör' istihdam etmemesi gibi çok fark var iki ülkenin yayıncılığı arasında. (IV) Bu endüstrileşmenin sonucunda, Amerika'da yayıncılıkta sıkı bir iş bölümü olduğunu ve ayrı uzmanlık dallarının geliştiğini söylemek mümkün. (V) Yayıncılıkta küçük uzmanlık alanları oluşmuş, bunu editörlüğün alt kolları oluşmasından bile anlayabiliyoruz. Ma Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) I. cümlede "kaçınılmaz olarak" anlamında bir söz kullanılmıştır. B) II. cümlede "iken" sözcüğü bulunduğu cümleye "olduğu hâlde" anlamını katmıştır. Byt cümlede "buna karşılık" sözü yanlış kullanılmıştır. D) IV. cümlede "olasılık dâhilinde" anlamında bir söz kullanılmıştır. Anlamı nerde? E) V. cümlenin sonuna "örneğin" sözcüğü getirilebilir.
AM
8.
SINAV
NO
OKUL KODU
B
Eski Türklerde görenekler gereğince baba ocağının asıl va-
risi en küçük oğuldu. Oba, çadır küçüğe kalırdı. Yani aile-
nin başı büyük oğul değil, küçüğü olurdu. Yalnız Türklerde
görülen bu görenek ilk önce kulağa biraz garip gelse de
iyice düşünüldüğünde atalarımızın çok doğru iş yaptığı
görülür. Bir ailenin büyük oğlu bir dereceye kadar kendini
kurtarmış ve yasamanın yolunu bulmuş demektir. Çünkü
büyük oğullar, genellikle babalarının kanatları altında bü-
yüdükleri, babalarından birçok sermaye aldıkları ve yardım
gördükleri hâlde küçük oğullar bunlara sahip olmaya vakit
bulamadan babaları vefat eder. Küçük oğul kendisine yu-
va ve geçim kuramadan babasını kaybetmiş olur. Demek
ki ona hazır bir ocak vermek yerinde olacaktır. İşte Türkler
bu düşünceler sebebiyle obalarını en küçük oğullarına bi-
rakırlardı. Büyük oğul babasının silahlarına ve kavga atına
sahip olurdu. Ortancalar ise çok kere büyük bir şeye sahip
olamaz; kendi çalışmasıyla, kendi gücüyle bir şeyler yap-
maya mecbur kalırdı.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-
bilir?
A) Eski Türk kültüründe çocukları savaşa aileleri hazırlar-
dı.
B) Dünyada miras anlayışı ilk kez Türklerde sistemleştiril-
miştir.
C Eski Türklerde mal paylaşımı eşitlik esasına uygun ya-
pılmıştır.
OKUL NO
D) Eski Türklerin kendilerine özgü bir miras bölüşüm yön-
temleri vardır.
E) Türk kültüründe en büyük erkek çocuk babanın vekili
konumundadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
AM 8. SINAV NO OKUL KODU B Eski Türklerde görenekler gereğince baba ocağının asıl va- risi en küçük oğuldu. Oba, çadır küçüğe kalırdı. Yani aile- nin başı büyük oğul değil, küçüğü olurdu. Yalnız Türklerde görülen bu görenek ilk önce kulağa biraz garip gelse de iyice düşünüldüğünde atalarımızın çok doğru iş yaptığı görülür. Bir ailenin büyük oğlu bir dereceye kadar kendini kurtarmış ve yasamanın yolunu bulmuş demektir. Çünkü büyük oğullar, genellikle babalarının kanatları altında bü- yüdükleri, babalarından birçok sermaye aldıkları ve yardım gördükleri hâlde küçük oğullar bunlara sahip olmaya vakit bulamadan babaları vefat eder. Küçük oğul kendisine yu- va ve geçim kuramadan babasını kaybetmiş olur. Demek ki ona hazır bir ocak vermek yerinde olacaktır. İşte Türkler bu düşünceler sebebiyle obalarını en küçük oğullarına bi- rakırlardı. Büyük oğul babasının silahlarına ve kavga atına sahip olurdu. Ortancalar ise çok kere büyük bir şeye sahip olamaz; kendi çalışmasıyla, kendi gücüyle bir şeyler yap- maya mecbur kalırdı. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla- bilir? A) Eski Türk kültüründe çocukları savaşa aileleri hazırlar- dı. B) Dünyada miras anlayışı ilk kez Türklerde sistemleştiril- miştir. C Eski Türklerde mal paylaşımı eşitlik esasına uygun ya- pılmıştır. OKUL NO D) Eski Türklerin kendilerine özgü bir miras bölüşüm yön- temleri vardır. E) Türk kültüründe en büyük erkek çocuk babanın vekili konumundadır.
B
B
B
28. Arkeologlar, 30 bin yıl öncesinde, günümüzdeki sos:
yal medya ağlarına benzer bir şekilde, insanların
sosyal etkileşim için birbirlerine devekuşu yumurta-
Si kabuğundan yapılmış halkalar verdiğini keşfetti.
Michigan Universitesinden bilim insanları, Afrika'nın
Lesoto bölgesinde bulunan, ortası delik halka şek-
lindeki mücevherlerin, Kalahari Çölü'nde yaşayan
devekuşlarının yumurtasından yapıldığını ortaya
koydu. Araştırmayı gerçekleştiren arkeologlar, bulu-
nan halkaların eski sosyal ağların görünür işaretleri
olduğuna inanıyorlar. Buna göre, günümüzdeki sos-
yal medya beğenilerine benzer bir şekilde, avcı-top-
layıcı insan toplulukları da birbirlerine mücevherler
veriyorlardı. Michigan Üniversitesinden arkeolog Bri-
an Stewart, "Devekuşu yumurta kabuğu ve onlar-
dan yapılan mücevherler, temelde Facebook veya
Twitter'in Taş Devri versiyonu olarak görev yapıyor-
du." ifadelerini kullandı. Stewart, bulunan halkaların;
eş seçimi için karşısındakine isteğini ifade etmesine
olanak tanırken diğerlerini de ilişki durumu konusun-
da bilgilendirdiğini sözlerine ekledi.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi-
ne ulaşılamaz?
A) İnsanların tarihin ilk dönemlerinden bu yana ileti-
şim için değişik yöntemleri kullandığına
B) Arkeologların bulduğu mücevherlerin Afrika'da
toplumsal iletişimin bir türü olduğuna
+
C) Devekuşu yumurtasının şekil olarak günümüzde-
ki sosyal ağlarla benzerlik oluşturduğuna
D) Devekuşu yumurtalarından elde edilen halkaların
iletişimde değişik anlamlar ifade ettiğine
EX Insanların eskiden birbirlerine verdikleri halkalar-
la beğeni ve eleştirilerini bildirdiklerine
+
29.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
B B B 28. Arkeologlar, 30 bin yıl öncesinde, günümüzdeki sos: yal medya ağlarına benzer bir şekilde, insanların sosyal etkileşim için birbirlerine devekuşu yumurta- Si kabuğundan yapılmış halkalar verdiğini keşfetti. Michigan Universitesinden bilim insanları, Afrika'nın Lesoto bölgesinde bulunan, ortası delik halka şek- lindeki mücevherlerin, Kalahari Çölü'nde yaşayan devekuşlarının yumurtasından yapıldığını ortaya koydu. Araştırmayı gerçekleştiren arkeologlar, bulu- nan halkaların eski sosyal ağların görünür işaretleri olduğuna inanıyorlar. Buna göre, günümüzdeki sos- yal medya beğenilerine benzer bir şekilde, avcı-top- layıcı insan toplulukları da birbirlerine mücevherler veriyorlardı. Michigan Üniversitesinden arkeolog Bri- an Stewart, "Devekuşu yumurta kabuğu ve onlar- dan yapılan mücevherler, temelde Facebook veya Twitter'in Taş Devri versiyonu olarak görev yapıyor- du." ifadelerini kullandı. Stewart, bulunan halkaların; eş seçimi için karşısındakine isteğini ifade etmesine olanak tanırken diğerlerini de ilişki durumu konusun- da bilgilendirdiğini sözlerine ekledi. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi- ne ulaşılamaz? A) İnsanların tarihin ilk dönemlerinden bu yana ileti- şim için değişik yöntemleri kullandığına B) Arkeologların bulduğu mücevherlerin Afrika'da toplumsal iletişimin bir türü olduğuna + C) Devekuşu yumurtasının şekil olarak günümüzde- ki sosyal ağlarla benzerlik oluşturduğuna D) Devekuşu yumurtalarından elde edilen halkaların iletişimde değişik anlamlar ifade ettiğine EX Insanların eskiden birbirlerine verdikleri halkalar- la beğeni ve eleştirilerini bildirdiklerine + 29.
4. Aşka dair yazdığım hemen pek çoğu yeni, pek az eski şi-
irlerden oluşuyor bu seçki. Eski şiir kitaplarımdaki aşk şiir-
lerinin derlenip bu kitapta toplanması değil. Daha önce ya-
yımlanan 12 şiir kitabımdaki aşk şiirlerini derleyip bir kitap
oluşturmaya kalksaydım herhâlde o kitapların yarısı kadar
daha, yani 5-6 kitaplik bir antoloji yapmam gerekirdi. Atti-
la İlhan ustamız gibi "aşk şiirlerinin unutulmaz şairi" deği-
Tim ama farkına vararak ya da varmadan bir de baktım ki
üzerine pek az konuştuğumu, yazdığımı düşündüğüm aşk
hakkında meğer elime kalem almış, epey söz söylemişim.
Bu şiirlerin ortak notası ise şairanelikten uzak olması. Zaten
aşk şiiri acemilik gerektiriyor, hatta acemiliğin ustası bile ol-
mamak gerekiyor. İşin içine ustalık girdiğinde yürek, masu-
miyetini yitiriyor.
Bu sözleri söyleyen şairle ilgili olarak
I. Farklı dönemlerde yazdığı aşk şiirlerini bir kitapta top-
adığı
Four ell. Aşk şiirlerinde Attila İlhan'ın etkisinin görüldüğü
III. Aşk konusunda yazdığı şiirlerin ustalık ürünü olduğu
yargılarından hangileri söylenebilir?
A) Yalnız I
D) Ive Ill
B) Yalnız II
E) II ve III
C) Yalnız III
2. OTURUM
10
12
13
14
5
6
7
B
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
4. Aşka dair yazdığım hemen pek çoğu yeni, pek az eski şi- irlerden oluşuyor bu seçki. Eski şiir kitaplarımdaki aşk şiir- lerinin derlenip bu kitapta toplanması değil. Daha önce ya- yımlanan 12 şiir kitabımdaki aşk şiirlerini derleyip bir kitap oluşturmaya kalksaydım herhâlde o kitapların yarısı kadar daha, yani 5-6 kitaplik bir antoloji yapmam gerekirdi. Atti- la İlhan ustamız gibi "aşk şiirlerinin unutulmaz şairi" deği- Tim ama farkına vararak ya da varmadan bir de baktım ki üzerine pek az konuştuğumu, yazdığımı düşündüğüm aşk hakkında meğer elime kalem almış, epey söz söylemişim. Bu şiirlerin ortak notası ise şairanelikten uzak olması. Zaten aşk şiiri acemilik gerektiriyor, hatta acemiliğin ustası bile ol- mamak gerekiyor. İşin içine ustalık girdiğinde yürek, masu- miyetini yitiriyor. Bu sözleri söyleyen şairle ilgili olarak I. Farklı dönemlerde yazdığı aşk şiirlerini bir kitapta top- adığı Four ell. Aşk şiirlerinde Attila İlhan'ın etkisinin görüldüğü III. Aşk konusunda yazdığı şiirlerin ustalık ürünü olduğu yargılarından hangileri söylenebilir? A) Yalnız I D) Ive Ill B) Yalnız II E) II ve III C) Yalnız III 2. OTURUM 10 12 13 14 5 6 7 B
Aşağıdaki grafik, 2019 yılında ülkemizin mısır deposu olan Karadeniz Bölgesi'ndeki mısır üretimini göstermek-
tedir.
Mısır Üretimi
C)
Mısır Üretimi
Rize
Ordu
Bu bilgilere göre 2018 yılına ait ülkemizdeki mısır üretimini gösteren grafik aşağıdakilerden hangisi-
dir?
A)
Mısır Üretimi
Giresun
Trabzon
Rize
Ordu
Giresun
Trabzon
Rize
Ordu
Rize bir önceki yıla göre yerini korumuştur.
Bir önceki yıla göre Trabzon, Giresun'u geçerek
3. sıraya yükselmiştir.
Ordu'nun sıralamadaki yeri değişmemiştir.
Giresun
Trabzon
Mısır Üretimi
Mısır Üretimi
Rize
Ordu
Giresun
Trabzon
Rize
Ordu
Giresun
Trabzon
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Aşağıdaki grafik, 2019 yılında ülkemizin mısır deposu olan Karadeniz Bölgesi'ndeki mısır üretimini göstermek- tedir. Mısır Üretimi C) Mısır Üretimi Rize Ordu Bu bilgilere göre 2018 yılına ait ülkemizdeki mısır üretimini gösteren grafik aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Mısır Üretimi Giresun Trabzon Rize Ordu Giresun Trabzon Rize Ordu Rize bir önceki yıla göre yerini korumuştur. Bir önceki yıla göre Trabzon, Giresun'u geçerek 3. sıraya yükselmiştir. Ordu'nun sıralamadaki yeri değişmemiştir. Giresun Trabzon Mısır Üretimi Mısır Üretimi Rize Ordu Giresun Trabzon Rize Ordu Giresun Trabzon
B
in zaman
aklara ait
mpiramit-
ksek gö-
dasında
mesinin
gösteril-
simlere
tik Mi-
ye ka-
elekt-
a, fizik
biliriz.
kıldı-
sekil-
aları
ce-
nda
ış
gi-
7-
e
B
B
24, İstatistiklere göre ülkemizde kişi başına yıllık yaklaşık
23 milyon ton çöp çıkıyor. Bu çöplerin büyük bir kısmı
ise geri dönüştürülebilir ürünlerden. Doğal çöplerin
dışında atılan atıkların içerisinde hâla kullanılabilir
durumda olan onlarca ev eşyası var. Bu kadar çok
atık oluşmasının sebebi ise atık malzemelerden ne-
ler yapılır, kimsenin bunu bilmemesi. Annelerimizden
öğrendiğimiz bayat ekmeklerin kızartılması ya da
köftede kullanılması dışında kullanılabilir malzeme-
ler hazırlamayı bilmiyoruz. Eski bir kaykay düşünün.
Çocuğunuza almışsınız ve çocuğunuz büyümüş hat-
ta evlenmiş gitmiş ancak yıllarca kullandığı kaykayı
evde. Bu durumda bu kaykayı atmak yerine onu kitap
rafı ya da klasik bir duvar rafı olarak kullanmaya ne
dersiniz? Kenarı kırılmış porselen fincanlar dudakla-
rınızı kesebilir. Bu sebeple de kullanılması mümkün
değildir. Ancak bu fincanları mumluk olarak ya da mi-
nik çiçek saksıları olarak rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Geri dönüşüme olan ihtiyaç, savaşlar nedeniyle
betinde ortaya çıkan kaynak sıkıntılarıyla baş göstermiştir.
B) Geri dönüşümün amacı; kaynakların tükenmesini
önlemek ve atık çöp miktarını azaltmaktır.
CÇevre kirliliği ile mücadelede yapabileceklerimiz-
den başlayarak hem tasarruf sağlar hem de do-
gaye katkı sunarız.
2+
D) Cöp olarak ürettiğimiz birçok atık, bilinçli bir şekil-
de geri dönüşüm odaklı farklı alanlarda biriktirile-
rek ekonomiye geri kazandırılabilir.
E) Kaynağında doğru ayrıştırma ile elde edilen geri
dönüşüm malzemelerinden yeni ve sıfır ürün
elde etmek mümkündür.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
B in zaman aklara ait mpiramit- ksek gö- dasında mesinin gösteril- simlere tik Mi- ye ka- elekt- a, fizik biliriz. kıldı- sekil- aları ce- nda ış gi- 7- e B B 24, İstatistiklere göre ülkemizde kişi başına yıllık yaklaşık 23 milyon ton çöp çıkıyor. Bu çöplerin büyük bir kısmı ise geri dönüştürülebilir ürünlerden. Doğal çöplerin dışında atılan atıkların içerisinde hâla kullanılabilir durumda olan onlarca ev eşyası var. Bu kadar çok atık oluşmasının sebebi ise atık malzemelerden ne- ler yapılır, kimsenin bunu bilmemesi. Annelerimizden öğrendiğimiz bayat ekmeklerin kızartılması ya da köftede kullanılması dışında kullanılabilir malzeme- ler hazırlamayı bilmiyoruz. Eski bir kaykay düşünün. Çocuğunuza almışsınız ve çocuğunuz büyümüş hat- ta evlenmiş gitmiş ancak yıllarca kullandığı kaykayı evde. Bu durumda bu kaykayı atmak yerine onu kitap rafı ya da klasik bir duvar rafı olarak kullanmaya ne dersiniz? Kenarı kırılmış porselen fincanlar dudakla- rınızı kesebilir. Bu sebeple de kullanılması mümkün değildir. Ancak bu fincanları mumluk olarak ya da mi- nik çiçek saksıları olarak rahatlıkla kullanabilirsiniz. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Geri dönüşüme olan ihtiyaç, savaşlar nedeniyle betinde ortaya çıkan kaynak sıkıntılarıyla baş göstermiştir. B) Geri dönüşümün amacı; kaynakların tükenmesini önlemek ve atık çöp miktarını azaltmaktır. CÇevre kirliliği ile mücadelede yapabileceklerimiz- den başlayarak hem tasarruf sağlar hem de do- gaye katkı sunarız. 2+ D) Cöp olarak ürettiğimiz birçok atık, bilinçli bir şekil- de geri dönüşüm odaklı farklı alanlarda biriktirile- rek ekonomiye geri kazandırılabilir. E) Kaynağında doğru ayrıştırma ile elde edilen geri dönüşüm malzemelerinden yeni ve sıfır ürün elde etmek mümkündür.
1.
SORU
50'de
Seyyit Battal Gazi Destanı ile ilgili efsanelerden birine göre,
Seyyit Gazi'nin babası, Malatya Sultanı'nın ordusunda ku-
mandandır. Rumlara karşı yaptığı bir savaşta ölür. Seyyit
Battal, on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğ-
renmiştir. Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur.
Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört
saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve
belli başlı on dört kumandanı daha öldürür. Hint'ten Mağ-
rib'e zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı
korku saçar. Allah ona aynı zamanda doğaüstü güçler ver-
miştir. Öyle bir sesi vardır ki savaş meydanında bir kükredi
mi yetmiş iki bin düşman darmadağın olurdu. Bir rivayete
göre de Rum Kalesi'nin kumandanının kızı, Seyyit Battal'a
âşıktır. Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda
uyurken kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına impa-
rator tarafından gönderilen yardımı görür. Battal'ı uyandır-
mak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar. Bu
küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen
öldürür. Bu kazada Allah'ın iradesi kendini göstermiştir. Yok-
sa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın hiçbir
düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir.
50
A) Kahramanları genellikle olağanüstü niteliklere sahipti
B) Aynı konuyu anlatan ilgili birden fazla efsane olabilin
C) Kahramanlar ancak olağan dışı durumlarda yenilir.
D) Gerçekliğe değil hayal gücüne dayalı anlatılardır.
E) Aşk ve kahramanlık gibi konular üzerine oluşturulur.
2. Kafam
hale,
yabar
ği, ku
ortay
Mevl
etraf
ile fi
hafl
şimi
kon
Me
me
Bu
ola
TASARI EĞİTİM YAYINLARI
Bu parçadan efsane türü ile ilgili olarak aşağıdaki yargı-
lardan hangisi çıkarılamaz?
ne
A
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
1. SORU 50'de Seyyit Battal Gazi Destanı ile ilgili efsanelerden birine göre, Seyyit Gazi'nin babası, Malatya Sultanı'nın ordusunda ku- mandandır. Rumlara karşı yaptığı bir savaşta ölür. Seyyit Battal, on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğ- renmiştir. Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur. Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört kumandanı daha öldürür. Hint'ten Mağ- rib'e zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı korku saçar. Allah ona aynı zamanda doğaüstü güçler ver- miştir. Öyle bir sesi vardır ki savaş meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin düşman darmadağın olurdu. Bir rivayete göre de Rum Kalesi'nin kumandanının kızı, Seyyit Battal'a âşıktır. Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına impa- rator tarafından gönderilen yardımı görür. Battal'ı uyandır- mak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar. Bu küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür. Bu kazada Allah'ın iradesi kendini göstermiştir. Yok- sa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir. 50 A) Kahramanları genellikle olağanüstü niteliklere sahipti B) Aynı konuyu anlatan ilgili birden fazla efsane olabilin C) Kahramanlar ancak olağan dışı durumlarda yenilir. D) Gerçekliğe değil hayal gücüne dayalı anlatılardır. E) Aşk ve kahramanlık gibi konular üzerine oluşturulur. 2. Kafam hale, yabar ği, ku ortay Mevl etraf ile fi hafl şimi kon Me me Bu ola TASARI EĞİTİM YAYINLARI Bu parçadan efsane türü ile ilgili olarak aşağıdaki yargı- lardan hangisi çıkarılamaz? ne A
mije
mizer.
riyi
yer.
verdiğine
or Incelemelerini farkli bilim dallarıyla sürdürdüğüne
D Doğadaki canlıların ortak konulan üzerinde inceleme-
ler yaptığına
Angelediği canlıların birçok hususta farklılıklar sergile-
diğine
34. (1) Tenis; kort adı verilen dikdörtgen bir saha üzerinde, iki
ya da dört kişi ile oynanan bir spordur. (II) Tenis oyunu,
1873 yılında İngiliz Walter C. Wingfield tarafından başla-
tildi; başlangıçta çim sahalarda zevk için oynanan tenis,
zamanla geniş çaplı turnuvaları yapılan bir spor hâlini ald
(III) 1877 yılında Londra'da yapılan ilk tenis turnuvasının
ardından, zaman içinde ABD, Avustralya ve Kanada'da
yayılarak yaygın bir biçimde oynanmaya başland (IV) ilk
profesyonel tenis karşılaşması ise 1926 yılında oynanmaya
başlandı. (V) Ülkemizde ilk tenis oyununu İngilizler oyna-
mıştır. (VI) 1900 yılında İstanbul'da bulunan İngilizler, kendi
aralarında tertipledikleri maçlarda üç yıl üst üste kazanana
"Çelenk Kupası" verilmesi şartı ile tumuvalar düzenlediler.
(VII) Ülkemizde düzenlenen ilk turnuvalarda Çelenk Kupa-
sı'nı alan ilk Türk tenisçi ise Suat Subay olmuştur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
D) VI
A) III
Altın Karma
asy
B) IV
C) V
E) VII
rine ve ça
Bu parça
sanlarda
lerden h
A Sure
13
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
mije mizer. riyi yer. verdiğine or Incelemelerini farkli bilim dallarıyla sürdürdüğüne D Doğadaki canlıların ortak konulan üzerinde inceleme- ler yaptığına Angelediği canlıların birçok hususta farklılıklar sergile- diğine 34. (1) Tenis; kort adı verilen dikdörtgen bir saha üzerinde, iki ya da dört kişi ile oynanan bir spordur. (II) Tenis oyunu, 1873 yılında İngiliz Walter C. Wingfield tarafından başla- tildi; başlangıçta çim sahalarda zevk için oynanan tenis, zamanla geniş çaplı turnuvaları yapılan bir spor hâlini ald (III) 1877 yılında Londra'da yapılan ilk tenis turnuvasının ardından, zaman içinde ABD, Avustralya ve Kanada'da yayılarak yaygın bir biçimde oynanmaya başland (IV) ilk profesyonel tenis karşılaşması ise 1926 yılında oynanmaya başlandı. (V) Ülkemizde ilk tenis oyununu İngilizler oyna- mıştır. (VI) 1900 yılında İstanbul'da bulunan İngilizler, kendi aralarında tertipledikleri maçlarda üç yıl üst üste kazanana "Çelenk Kupası" verilmesi şartı ile tumuvalar düzenlediler. (VII) Ülkemizde düzenlenen ilk turnuvalarda Çelenk Kupa- sı'nı alan ilk Türk tenisçi ise Suat Subay olmuştur. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? D) VI A) III Altın Karma asy B) IV C) V E) VII rine ve ça Bu parça sanlarda lerden h A Sure 13
35. Doğan Hızlan'ın eleştiri anlayışında toplumculuk ya
da bireycilik gibi bir ayrım yoktur. Sanatçı, yaşamı ve
yaşanılan gerçekleri yorumlarken sanatın gerçeğini
yansıtabiliyor mu, onun için önemli olan buydu. Bu
yüzden, Doğan Hızlan'ın yazılarında; edebiyat ve sa-
nat yaşamını, yaşamın ve sanatın gerçek yüzünü,
geniş bir yelpaze içinde izleyebilirsiniz. Onun eleşti-
rilerinde uzun boylu yergi ya da övgüler yoktur. O,
ele aldığı sanat yapıtının, sanatçının, bizim bir oku-
yuşta, bir izleyişte görmediğimiz, göremediğimiz bir
yönünü gösterecektir. Bu, o yapıtın yaşayan, yaşa-
yacak olan yönüdür. Evrensel yanıdır.
Bu parçaya dayanarak "Doğan Hızlan'ın eleştiri an-
layışı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
Yapıtın sanatın gerekleriyle örtüşüp örtüşmedi-
ğini odağına aldığı
BY Gerek olumlu gerekse olumsuz eleştirilerinde aşı-
rıya kaçmadığı
Eserin zamana dayanabilecek yönünü bulmayı
amaçladığı
D) Yapıtı yazıldığı toplumsal koşullar ışığında de-
ğerlendirdiği
EX Eserin bütün insanlara hitap eden niteliğini bul-
maya çalıştığı
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
35. Doğan Hızlan'ın eleştiri anlayışında toplumculuk ya da bireycilik gibi bir ayrım yoktur. Sanatçı, yaşamı ve yaşanılan gerçekleri yorumlarken sanatın gerçeğini yansıtabiliyor mu, onun için önemli olan buydu. Bu yüzden, Doğan Hızlan'ın yazılarında; edebiyat ve sa- nat yaşamını, yaşamın ve sanatın gerçek yüzünü, geniş bir yelpaze içinde izleyebilirsiniz. Onun eleşti- rilerinde uzun boylu yergi ya da övgüler yoktur. O, ele aldığı sanat yapıtının, sanatçının, bizim bir oku- yuşta, bir izleyişte görmediğimiz, göremediğimiz bir yönünü gösterecektir. Bu, o yapıtın yaşayan, yaşa- yacak olan yönüdür. Evrensel yanıdır. Bu parçaya dayanarak "Doğan Hızlan'ın eleştiri an- layışı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? Yapıtın sanatın gerekleriyle örtüşüp örtüşmedi- ğini odağına aldığı BY Gerek olumlu gerekse olumsuz eleştirilerinde aşı- rıya kaçmadığı Eserin zamana dayanabilecek yönünü bulmayı amaçladığı D) Yapıtı yazıldığı toplumsal koşullar ışığında de- ğerlendirdiği EX Eserin bütün insanlara hitap eden niteliğini bul- maya çalıştığı
PARAGRAF
11. 12. soruları aşağıdaki parçaya göre ce-
vaplayınız.
Zekâ sizce nedir? Yalnızca aklımızı kurcalayan sorula-
ri sorgulayıp onları birer yanıt bulabilme yeteneği midir
veya doğru yanıtları bulmak için hangi soruları soraca-
ğımızı bilme yeteneği midir? Yapılan büyük bir ankete
göre Türk halkı zekâyı, aklımızı kurcalayan sorulara
yanıt bulabilme yeteneği olarak değerlendirmiş Esa-
sında anketten bu şekilde bir cevabın çıkması da çok
doğal çünkü bu cevabın en büyük kanıtı bilginin nota
dönüştüğü okullarımızdır. Okullarımız soru sormak-
tan ziyade cevapları öğrenmeyi amaçlayan bir siteme
dönüşmüş durumda. Ancak yeni teknolojilerle bilgiye
artık bilgisayarlarımızdan hatta telefonlarımızdan dahi
ulaşabiliyoruz. Gelinen bu noktada bilgi artık birilerinin
beyninde saklı kalan ve istendiğinde aktarılan bir meta
değildir. Bundan dolayıdır ki cevapların kalitesi düştük-
çe soruların değerinin artması beklenir. Çünkü her tür-
lü sorunun cevabına rahatlıkla ulaşılabildiği günümüz
dünyasında tüm soruların cevaplarını bilmekten daha
fazlası gerekir.
DENEME-2
12 Aşağıdakilerden hangisi parçada yer alan teknoloji.
nin gelişmesi sonucu değişen insan ve zekâ ilişkisi
ne örnek oluşturabilir?
A) Cep telefonların yaygınlaşmaya başlaması - Dün-
yanın bir ucundaki biriyle iletişim kurmanın kolaylaş-
ması
B) Televizyonun insan hayatına girişi - Televizyondaki
belgesellerin izlenme oranlarının artması
C) Internetin kullanım alanının genişlemesi - Insanla-
rin telefonlarında çeşitli uygulamalardan yararlana-
rak bulmaca türü oyunlarına rağbet etmeleri
D) Bilgisayarların ve akıllı tabletlerin gündelik hayatın
ayrılmaz bir parçası oluşu - Okullarda internetten
ulaşılan metinlerin ezberlenerek sınıfa gelinmesinin
istenmesi
E) Hesap makinelerinin kullanılması - Matematik si-
navlarında uzun bölme işlemleri yerine akıl yürüt-
meye dayalı soruların sorulması
PARAGRAF
13.-14. soruları aşağ
vaplayınız.
Halil Halit Bey, Orta Asya
ailenin çocuğu olarak 18
ta babasını kaybedince
ile önce Ankara'ya, sor
rüştiyeye devam ettikte
Medresesine kaydını
reseden icazetname
hafiye takibine uğram
giltere'ye gider. Fak
malarından rahatsız
yazar. Londra'daki
kurarak İstanbul'a
kendisine yardım
len Halil Halit, u
görüşmek ister
reddedilir. Halil
rak tekrar Ingil
Londra'da Selin
yazı yazmaya
sorunlarıyla il
başyazarı Sal
II. Abdülham
Halit bu tek
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
PARAGRAF 11. 12. soruları aşağıdaki parçaya göre ce- vaplayınız. Zekâ sizce nedir? Yalnızca aklımızı kurcalayan sorula- ri sorgulayıp onları birer yanıt bulabilme yeteneği midir veya doğru yanıtları bulmak için hangi soruları soraca- ğımızı bilme yeteneği midir? Yapılan büyük bir ankete göre Türk halkı zekâyı, aklımızı kurcalayan sorulara yanıt bulabilme yeteneği olarak değerlendirmiş Esa- sında anketten bu şekilde bir cevabın çıkması da çok doğal çünkü bu cevabın en büyük kanıtı bilginin nota dönüştüğü okullarımızdır. Okullarımız soru sormak- tan ziyade cevapları öğrenmeyi amaçlayan bir siteme dönüşmüş durumda. Ancak yeni teknolojilerle bilgiye artık bilgisayarlarımızdan hatta telefonlarımızdan dahi ulaşabiliyoruz. Gelinen bu noktada bilgi artık birilerinin beyninde saklı kalan ve istendiğinde aktarılan bir meta değildir. Bundan dolayıdır ki cevapların kalitesi düştük- çe soruların değerinin artması beklenir. Çünkü her tür- lü sorunun cevabına rahatlıkla ulaşılabildiği günümüz dünyasında tüm soruların cevaplarını bilmekten daha fazlası gerekir. DENEME-2 12 Aşağıdakilerden hangisi parçada yer alan teknoloji. nin gelişmesi sonucu değişen insan ve zekâ ilişkisi ne örnek oluşturabilir? A) Cep telefonların yaygınlaşmaya başlaması - Dün- yanın bir ucundaki biriyle iletişim kurmanın kolaylaş- ması B) Televizyonun insan hayatına girişi - Televizyondaki belgesellerin izlenme oranlarının artması C) Internetin kullanım alanının genişlemesi - Insanla- rin telefonlarında çeşitli uygulamalardan yararlana- rak bulmaca türü oyunlarına rağbet etmeleri D) Bilgisayarların ve akıllı tabletlerin gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası oluşu - Okullarda internetten ulaşılan metinlerin ezberlenerek sınıfa gelinmesinin istenmesi E) Hesap makinelerinin kullanılması - Matematik si- navlarında uzun bölme işlemleri yerine akıl yürüt- meye dayalı soruların sorulması PARAGRAF 13.-14. soruları aşağ vaplayınız. Halil Halit Bey, Orta Asya ailenin çocuğu olarak 18 ta babasını kaybedince ile önce Ankara'ya, sor rüştiyeye devam ettikte Medresesine kaydını reseden icazetname hafiye takibine uğram giltere'ye gider. Fak malarından rahatsız yazar. Londra'daki kurarak İstanbul'a kendisine yardım len Halil Halit, u görüşmek ister reddedilir. Halil rak tekrar Ingil Londra'da Selin yazı yazmaya sorunlarıyla il başyazarı Sal II. Abdülham Halit bu tek
E) Bu biyografilerin ön sözünde şair ve düşünürlerden alıntılara yer vermiştir.
(1) Edebiyattan, estetiğin üstüne bir şeyler beklemek, güzel söylenmiş sözün etki gücüne, edebi,
yaratıcılığın, yani fiksiyonun insana hayat içinde ikinci bir gerçeklik yaşatabilmesine dayanır. (II)
Edebiyatın bu özelliği onun estetik eğitim aracı olmasını sağlamıştır. (III) Gençlerin ve yetişkinlerin
hayatını, yalnız kendi çevrelerinin imkânlarıyla sınırlı hâlden kurtarmak, onlara başka hayatlara
katılma, başka dünyalara girme imkânı veren edebiyat eğitimiyle gerçekleştirilebilmektedir. (IV) Her
şeyden önce "insan"ı dile getirmeyi amaçlayan edebiyat, çeşitli dönem ve akımlarda çeşitli görevlerle
yüklenmiştir. (V) Ufkun genişlemesi, deneyimlerin sağladığı "sempati" (ortak duygu) aracılığıyla olur.
12-Yukarıdaki paragrafta numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını
bozmaktadır?(5p)
B) II
E) V
A) 1
C) III
D) !V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
E) Bu biyografilerin ön sözünde şair ve düşünürlerden alıntılara yer vermiştir. (1) Edebiyattan, estetiğin üstüne bir şeyler beklemek, güzel söylenmiş sözün etki gücüne, edebi, yaratıcılığın, yani fiksiyonun insana hayat içinde ikinci bir gerçeklik yaşatabilmesine dayanır. (II) Edebiyatın bu özelliği onun estetik eğitim aracı olmasını sağlamıştır. (III) Gençlerin ve yetişkinlerin hayatını, yalnız kendi çevrelerinin imkânlarıyla sınırlı hâlden kurtarmak, onlara başka hayatlara katılma, başka dünyalara girme imkânı veren edebiyat eğitimiyle gerçekleştirilebilmektedir. (IV) Her şeyden önce "insan"ı dile getirmeyi amaçlayan edebiyat, çeşitli dönem ve akımlarda çeşitli görevlerle yüklenmiştir. (V) Ufkun genişlemesi, deneyimlerin sağladığı "sempati" (ortak duygu) aracılığıyla olur. 12-Yukarıdaki paragrafta numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?(5p) B) II E) V A) 1 C) III D) !V
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Dalga şeklinde yayılan ışık, parçacık etkili özel bir enerji türü-
dür. Mimari yapılarda sanatsal ve imgesel anlatımın yanında
teknik altyapısıyla belli bir amaca uygun olarak kurgulanır. Ay-
rica ışık, mimarlık ile aydınlatma arasındaki temel öge göre-
vini görmekle birlikte yapı karakterinin oluşumu açısından da
oldukça önemlidir. İnsanoğlu, fizyolojik ve psikolojik açılardan
ışığa ihtiyaç duyar. 19. yüzyıldan itibaren yeni ışık kaynaklarının
bi bulunması, hayatın birçok alanını şekillendirmiştir. Günümüzde
ise disiplinler arası bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. İşığa
mimari açıdan bakıldığında yapının içinde gerçekleşen işlevle
bütünleştiği zaman psikolojik konfor sağladığı ve kullanıcı per-
formansını da arttırdığı deneyimlenmiştir. Bilim ve teknolojideki
gelişmeler, birçok yapı tipinde olduğu gibi, kütüphane yapıla-
rında da kendini belli etmektedir. Modern kütüphanelerde tek-
noloji paralelinde gelişen aydınlatma sistemleri, en çok dikkat
çeken bileşenlerden biridir. Teknolojik aydınlatma elemanları-
nın yanında fiziksel ve ruhsal açıdan daha sağlıklı olması ve
enerji maliyetini düşürmesi gibi temel faktörlerden dolayı, "doğal
aydınlatma" yani gün ışığından maksimum yararlanma eğilimi
öne çıkmaktadır.
AS
39. Bu parçada mimaride ışık ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) 20. yy.dan itibaren önem verilen bir unsur olmuştur.
B Mimari yapıyı kullanan insanlar üzerinde ruhsal etkisi bu-
lunmaktadır.
by
Modern kütüphanelerde teknolojik gelişmelerle kendini gös-
termektedir.
Belli bir amaç düşünülerek oluşturulmaktadır.
Kullanıcı performansını etkileyen bir etkisi söz konusudur.
40. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan hareketle ulaşılacak
çıkarımlardan biri değildir?
Ay Işığın sanatsal ve imgesel anlamı, mimaride var olan bir
gerçekliktir.
Modern aydınlatma teknikleri, ışığın mimarideki doğal kulla-
nimini olumsuz etkilemiştir.
CIşığın mimarideki temel görevi, sanatsal ve imgeseldir.
Za
Mimarideki aydınlığın insanlar üzerinde olumlu etkisi ol-
maktadır.
Işık, sadece mimari yapının alanı değildir; günümüzde pek
çok alanın da içerisinde yer almaktadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Dalga şeklinde yayılan ışık, parçacık etkili özel bir enerji türü- dür. Mimari yapılarda sanatsal ve imgesel anlatımın yanında teknik altyapısıyla belli bir amaca uygun olarak kurgulanır. Ay- rica ışık, mimarlık ile aydınlatma arasındaki temel öge göre- vini görmekle birlikte yapı karakterinin oluşumu açısından da oldukça önemlidir. İnsanoğlu, fizyolojik ve psikolojik açılardan ışığa ihtiyaç duyar. 19. yüzyıldan itibaren yeni ışık kaynaklarının bi bulunması, hayatın birçok alanını şekillendirmiştir. Günümüzde ise disiplinler arası bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. İşığa mimari açıdan bakıldığında yapının içinde gerçekleşen işlevle bütünleştiği zaman psikolojik konfor sağladığı ve kullanıcı per- formansını da arttırdığı deneyimlenmiştir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, birçok yapı tipinde olduğu gibi, kütüphane yapıla- rında da kendini belli etmektedir. Modern kütüphanelerde tek- noloji paralelinde gelişen aydınlatma sistemleri, en çok dikkat çeken bileşenlerden biridir. Teknolojik aydınlatma elemanları- nın yanında fiziksel ve ruhsal açıdan daha sağlıklı olması ve enerji maliyetini düşürmesi gibi temel faktörlerden dolayı, "doğal aydınlatma" yani gün ışığından maksimum yararlanma eğilimi öne çıkmaktadır. AS 39. Bu parçada mimaride ışık ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) 20. yy.dan itibaren önem verilen bir unsur olmuştur. B Mimari yapıyı kullanan insanlar üzerinde ruhsal etkisi bu- lunmaktadır. by Modern kütüphanelerde teknolojik gelişmelerle kendini gös- termektedir. Belli bir amaç düşünülerek oluşturulmaktadır. Kullanıcı performansını etkileyen bir etkisi söz konusudur. 40. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan hareketle ulaşılacak çıkarımlardan biri değildir? Ay Işığın sanatsal ve imgesel anlamı, mimaride var olan bir gerçekliktir. Modern aydınlatma teknikleri, ışığın mimarideki doğal kulla- nimini olumsuz etkilemiştir. CIşığın mimarideki temel görevi, sanatsal ve imgeseldir. Za Mimarideki aydınlığın insanlar üzerinde olumlu etkisi ol- maktadır. Işık, sadece mimari yapının alanı değildir; günümüzde pek çok alanın da içerisinde yer almaktadır.
24. Sanatlar estetik anlayışının, estetik ise güzellik duy-
gusunun eseridir. Bütün medeniyetlerin güzellikle
ilgili değerleri, buradan çıkan bir estetik anlayışı ve
ondan doğan sanatları vardır.
Bu düşünceyi savunan bir yazarın aşağıdakiler-
den hangisini söylemesi beklenir?
A) Estetiği ve sanatı olmayan bir medeniyet düşünü-
lemez.
B) Medeniyeti oluşturan toplumlar birlikte ortak bir
estetik yaratmayı başaramazlarsa, zorunda kala-
caklarından yerlerinde sayarlar.
C Toplumlar çağdaşlarıyla rekabet edebilmek için
diğer toplumların fikir ve sanatlarına ihtiyaç du-
yarlar.
D) Bir toplumun estetik anlayışının ve bundan doğan
sanatlarının olması toplumun bekası bakımından
önem taşımaktadır.
E) Sanatın ve estetik güzelliğin olmadığı yerde sıra-
danlık, gelişigüzellik ve özensizlik vardır.
2
LARI
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
24. Sanatlar estetik anlayışının, estetik ise güzellik duy- gusunun eseridir. Bütün medeniyetlerin güzellikle ilgili değerleri, buradan çıkan bir estetik anlayışı ve ondan doğan sanatları vardır. Bu düşünceyi savunan bir yazarın aşağıdakiler- den hangisini söylemesi beklenir? A) Estetiği ve sanatı olmayan bir medeniyet düşünü- lemez. B) Medeniyeti oluşturan toplumlar birlikte ortak bir estetik yaratmayı başaramazlarsa, zorunda kala- caklarından yerlerinde sayarlar. C Toplumlar çağdaşlarıyla rekabet edebilmek için diğer toplumların fikir ve sanatlarına ihtiyaç du- yarlar. D) Bir toplumun estetik anlayışının ve bundan doğan sanatlarının olması toplumun bekası bakımından önem taşımaktadır. E) Sanatın ve estetik güzelliğin olmadığı yerde sıra- danlık, gelişigüzellik ve özensizlik vardır. 2 LARI
beğen-
ğenen
rleyen
zmeye
ettikçe
amen
dönül-
Cir. Ne
mmel
nildiği
rden
arina
ka-
uğu
ca
bir
www.pelikankitabevi.com
Anı yaşamak... Birçoğumuzun filmlerden hatırladığı,
bir kısmımızın çok katıldığı ama asla uygulayamadı-
ğı bir durum. Içinde bulunulan anın tadını çıkarmak
gerçek anlamda zor bir durum. Dün ve yarın arasında
sıkışan zihinlerin içinde bulunulan anı bırakın yaşama-
yı, bu anın farkında bile olmadıkları nettir. Peki, içinde
bulunduğumuz an yarına hazırlık için mi vardır? İşte
bu sorunun cevabının hayır olduğu, gün içerisindeki
dinamiklerin değişmesinden anlaşılabilir. Her gün,
kendi içerisinde dinamiği olan bir zaman dilimidir. In-
san, içinde bulunduğu zaman diliminin farkına vardığı
zaman, anı da yaşamaya başlıyor.
Bu parçada verilmek istenen mesaj aşağıdakiler-
den hangisidir?
A Anı yaşamak, sadece bugünü yaşayıp geleceği dü-
şünmemekle gerçekleşmez.
Blçinde bulunulan an geçmiş zamandan daha de-
ğerlidir.
C) Geçmişle gelecek arasında sıkışmaktansa anı ya-
şamak hedef olmalıdır.
D) Anın tadını çıkarmak, bulunulan zaman dilimini fark
etmekle olur.
EL Geçmişi düşünerek içinde bulunulan zamanı unut-
mamak gerekir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
beğen- ğenen rleyen zmeye ettikçe amen dönül- Cir. Ne mmel nildiği rden arina ka- uğu ca bir www.pelikankitabevi.com Anı yaşamak... Birçoğumuzun filmlerden hatırladığı, bir kısmımızın çok katıldığı ama asla uygulayamadı- ğı bir durum. Içinde bulunulan anın tadını çıkarmak gerçek anlamda zor bir durum. Dün ve yarın arasında sıkışan zihinlerin içinde bulunulan anı bırakın yaşama- yı, bu anın farkında bile olmadıkları nettir. Peki, içinde bulunduğumuz an yarına hazırlık için mi vardır? İşte bu sorunun cevabının hayır olduğu, gün içerisindeki dinamiklerin değişmesinden anlaşılabilir. Her gün, kendi içerisinde dinamiği olan bir zaman dilimidir. In- san, içinde bulunduğu zaman diliminin farkına vardığı zaman, anı da yaşamaya başlıyor. Bu parçada verilmek istenen mesaj aşağıdakiler- den hangisidir? A Anı yaşamak, sadece bugünü yaşayıp geleceği dü- şünmemekle gerçekleşmez. Blçinde bulunulan an geçmiş zamandan daha de- ğerlidir. C) Geçmişle gelecek arasında sıkışmaktansa anı ya- şamak hedef olmalıdır. D) Anın tadını çıkarmak, bulunulan zaman dilimini fark etmekle olur. EL Geçmişi düşünerek içinde bulunulan zamanı unut- mamak gerekir.
Deneme Sınavı - 09
39
40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Elin el, ayağın ayak olarak bir değerinin olmadı-
ğı yıllar... Bedenin dik, mağrur, güzel, güçlü, engel-
siz, mükemmel salındığı; tenin dalgasız deniz gibi sakin
olduğu yıllar... Diğer bir tanımla, Fransız heykeltı-
raş Auguste Rodin'in 37. yaşına kadar süren dönem...
Rodin ömrünün görece olgun bir noktasında o güne
kadar doğru bilinmiş her şeyi heykelde yok sayacağını
ve bedeninin temsilini baştan yazacağını biliyor muydu?
Ecole des Beaux-Arts'dan ve prestijli müzelerden defa-
larca ret aldığında ona devam etme gücü veren şey bu
bilgi miydi? Kimilerine göre böyle şeyler bilinemez, son-
radan anlamlandırılır. Ama şunu biliyoruz: Rodin'i Rodin
yapan, en başta açlık ve inatçılıktı. Yani bir nevi, Rodin
doğulmaz, Rodin olunur.
39. Bu parçada Auguste Rodin'in 37. yaşına kadar sü-
ren dönem ile ilgili anlatılmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Heykelin, bir ideali temsil etmiyorsa yapılmaması ya
da sunulmaması
B) Heykel sanatında aşırı gerçekçiliğin ağır basması
C) Henüz tamamlanmamış hissi veren heykellerin yay-
gınlaşması
D) Heykelde kullanılan malzemelerin kalıcı materyaller-
den seçilmesi
E) Heykelde konu olarak insan vücudunun değil daha
çok, tabiattaki diğer nesnelerin seçilmesi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Deneme Sınavı - 09 39 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Elin el, ayağın ayak olarak bir değerinin olmadı- ğı yıllar... Bedenin dik, mağrur, güzel, güçlü, engel- siz, mükemmel salındığı; tenin dalgasız deniz gibi sakin olduğu yıllar... Diğer bir tanımla, Fransız heykeltı- raş Auguste Rodin'in 37. yaşına kadar süren dönem... Rodin ömrünün görece olgun bir noktasında o güne kadar doğru bilinmiş her şeyi heykelde yok sayacağını ve bedeninin temsilini baştan yazacağını biliyor muydu? Ecole des Beaux-Arts'dan ve prestijli müzelerden defa- larca ret aldığında ona devam etme gücü veren şey bu bilgi miydi? Kimilerine göre böyle şeyler bilinemez, son- radan anlamlandırılır. Ama şunu biliyoruz: Rodin'i Rodin yapan, en başta açlık ve inatçılıktı. Yani bir nevi, Rodin doğulmaz, Rodin olunur. 39. Bu parçada Auguste Rodin'in 37. yaşına kadar sü- ren dönem ile ilgili anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Heykelin, bir ideali temsil etmiyorsa yapılmaması ya da sunulmaması B) Heykel sanatında aşırı gerçekçiliğin ağır basması C) Henüz tamamlanmamış hissi veren heykellerin yay- gınlaşması D) Heykelde kullanılan malzemelerin kalıcı materyaller- den seçilmesi E) Heykelde konu olarak insan vücudunun değil daha çok, tabiattaki diğer nesnelerin seçilmesi