Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları
![37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sanatın dili, yoruma açık bir dildir. Sanatın tarihsel sürecinde
bilimde olduğu gibi ilerlemeci, doğrusal bir gelişme çizgisi yok-
tur. İçeriği zengin olduğundan ve sınırları çizilemediğinden sa-
nat eserinin "ne" olduğu ve "nasıl" üretildiği üzerine yapılan
yorumlar tarihsel süreçte sürekli belirsiz kalmıştır. Böyle kal-
maya da devam edecektir. Bugün sanat kavramının içeriği çok
genişlediğinden sınırlarını belirlemek zorlaşmıştır. Dolayısıyla
bu geniş yelpazede sanat tüketicisinin, üretilenleri anlamada
yaşadığı zorluklar ve farklılıklar anlaşılabilir bir durumdur. Bir
sanat eserine yönelik değerlendirmeler, dört temel başlıkta
toplanabilir: Sanatçı, yapıt, alımlayıcı ve toplum merkezli yak-
laşım biçimleri. Bu görüşlere göre toplum merkezli yaklaşım-
cılar bir eseri sanat yapan özellikleri, yapıtın dış dünya ile olan
ilişkilerinde arar. Sanatçı bakış açısını taşıyanlar sanatçının ki-
şisel yaşantısına, duygularını yapıtına yansıtabilmesine baka-
rak belirlerler sanat yapıtının değerini. Alımlayıcı görüşe göre
ise sanatın değeri, okur ya da izleyicinin heyecanında aranır.
Yapıt odaklı bakanlara göre ise sanat yapıtının estetik değeri
dışarıda bir yerde değil, yapıtın içindedir.
38.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Sanatsal üretim, tam açıklanamayan bir çaba sonucunda
oluşur.
B) Sanatla ilgili tanımlama ve onu anlamlandırma çabaları
her zaman yetersiz kalmaktadır.
C) Bir sanat eserinin gerçek değeri, sürekli yeni bakış açıla-
rıyla yorumlanmasıyla anlaşılır.
D) Sanatın gelişme çizgisi, bilim dallarından farklı bir özellik
gösterir.
E) Bir sanat yapıtını herkesin değişik algılaması, sanatın do-
ğasında olan bir durumdur.
39. Sahilinin her köşesi bizi âdeta gülümseyerek davet eden kü-
çücük kare masalar, renkli hasır iskemlelerle süslenmiş bu şi-
rin tatil kasabasında ilk gün ne yiyeceğimizi şaşırdık.
Bu cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birden fazla isim tamlaması vardır.
B) "ile" sözcüğü edat görevindedir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304220038006330-4919686.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sanatın dili, yoruma açık bir dildir. Sanatın tarihsel sürecinde
bilimde olduğu gibi ilerlemeci, doğrusal bir gelişme çizgisi yok-
tur. İçeriği zengin olduğundan ve sınırları çizilemediğinden sa-
nat eserinin "ne" olduğu ve "nasıl" üretildiği üzerine yapılan
yorumlar tarihsel süreçte sürekli belirsiz kalmıştır. Böyle kal-
maya da devam edecektir. Bugün sanat kavramının içeriği çok
genişlediğinden sınırlarını belirlemek zorlaşmıştır. Dolayısıyla
bu geniş yelpazede sanat tüketicisinin, üretilenleri anlamada
yaşadığı zorluklar ve farklılıklar anlaşılabilir bir durumdur. Bir
sanat eserine yönelik değerlendirmeler, dört temel başlıkta
toplanabilir: Sanatçı, yapıt, alımlayıcı ve toplum merkezli yak-
laşım biçimleri. Bu görüşlere göre toplum merkezli yaklaşım-
cılar bir eseri sanat yapan özellikleri, yapıtın dış dünya ile olan
ilişkilerinde arar. Sanatçı bakış açısını taşıyanlar sanatçının ki-
şisel yaşantısına, duygularını yapıtına yansıtabilmesine baka-
rak belirlerler sanat yapıtının değerini. Alımlayıcı görüşe göre
ise sanatın değeri, okur ya da izleyicinin heyecanında aranır.
Yapıt odaklı bakanlara göre ise sanat yapıtının estetik değeri
dışarıda bir yerde değil, yapıtın içindedir.
38.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Sanatsal üretim, tam açıklanamayan bir çaba sonucunda
oluşur.
B) Sanatla ilgili tanımlama ve onu anlamlandırma çabaları
her zaman yetersiz kalmaktadır.
C) Bir sanat eserinin gerçek değeri, sürekli yeni bakış açıla-
rıyla yorumlanmasıyla anlaşılır.
D) Sanatın gelişme çizgisi, bilim dallarından farklı bir özellik
gösterir.
E) Bir sanat yapıtını herkesin değişik algılaması, sanatın do-
ğasında olan bir durumdur.
39. Sahilinin her köşesi bizi âdeta gülümseyerek davet eden kü-
çücük kare masalar, renkli hasır iskemlelerle süslenmiş bu şi-
rin tatil kasabasında ilk gün ne yiyeceğimizi şaşırdık.
Bu cümle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birden fazla isim tamlaması vardır.
B) "ile" sözcüğü edat görevindedir.
![1B DENEME SINAVI
32. "1970'li yıllardan sonra köyden, Anadolu'dan kente,
İstanbul'a yapılan yoğun göçler, birçok sorunu beraberinde
getirir. (...) Kırsal toplumlarda daha sakin, daha samimi bir
hava varken kent hayatı kültürel açıdan karmaşık ve mesa-
feli ilişkilerin hâkim olduğu bir yapıya sahiptir. Bu nedenle
Anadolu'dan İstanbul'a göçenler, uzun süre kent hayatına
uyum sağlayamaz; birçok kişi kimlik bunalımı yaşar. Göç-
menlerin bazıları kente taşıdığı yerel kültürünü korumaya ça-
lışırken bazıları da kent kültürüne eklenmeye çalışır. Her iki
durum da kültürel çatışmaya ve kimlik bunalımına yol açar,
değişime karşı direnen de değişme yolunda ilerleyen de ço-
ğunlukla mutsuzdur. Yükselen ekonomik seviye ve değişen
çevreyle birlikte hayata bakış, hayattan beklenti de değişir.
Maddi geliri yükselenler gecekonduları terk edip daha seçkin
tabakanın oturduğu semt ya da mekânlara taşınırlar. Ancak
mekâna uyum zaman alır, bu mekânlarda zihniyet çatışma-
ları yaşanır. Bütün bu sosyolojik tespitler taşra Anadolu'dan
büyük şehre, İstanbul'a, taşınanların her yönüyle zor bir ha-
yat mücadelesi verdiklerini gösterir."
33.
Bu parçadan hareketle 1970'li yıllarda yaşayan insanlarla
ilgili,
1. Bir bocalama içinde oldukları
II. Hemen hemen hepsinin mutsuz olduğu
III. Yaşadıkları zamana ve mekâna uyum sağlamada zorluk
çektikleri
den he
belirlemelerinden hangisi veya hangileri yapılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II.
I ve II.
D) I ve III.
E) I, II ve III.
• Ihlamuru nasıl tüketmelisiniz?
thlamur cavinin faydalan nelerdir?
34.
1
1
1
1](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304203914523922-5063002.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler1B DENEME SINAVI
32. "1970'li yıllardan sonra köyden, Anadolu'dan kente,
İstanbul'a yapılan yoğun göçler, birçok sorunu beraberinde
getirir. (...) Kırsal toplumlarda daha sakin, daha samimi bir
hava varken kent hayatı kültürel açıdan karmaşık ve mesa-
feli ilişkilerin hâkim olduğu bir yapıya sahiptir. Bu nedenle
Anadolu'dan İstanbul'a göçenler, uzun süre kent hayatına
uyum sağlayamaz; birçok kişi kimlik bunalımı yaşar. Göç-
menlerin bazıları kente taşıdığı yerel kültürünü korumaya ça-
lışırken bazıları da kent kültürüne eklenmeye çalışır. Her iki
durum da kültürel çatışmaya ve kimlik bunalımına yol açar,
değişime karşı direnen de değişme yolunda ilerleyen de ço-
ğunlukla mutsuzdur. Yükselen ekonomik seviye ve değişen
çevreyle birlikte hayata bakış, hayattan beklenti de değişir.
Maddi geliri yükselenler gecekonduları terk edip daha seçkin
tabakanın oturduğu semt ya da mekânlara taşınırlar. Ancak
mekâna uyum zaman alır, bu mekânlarda zihniyet çatışma-
ları yaşanır. Bütün bu sosyolojik tespitler taşra Anadolu'dan
büyük şehre, İstanbul'a, taşınanların her yönüyle zor bir ha-
yat mücadelesi verdiklerini gösterir."
33.
Bu parçadan hareketle 1970'li yıllarda yaşayan insanlarla
ilgili,
1. Bir bocalama içinde oldukları
II. Hemen hemen hepsinin mutsuz olduğu
III. Yaşadıkları zamana ve mekâna uyum sağlamada zorluk
çektikleri
den he
belirlemelerinden hangisi veya hangileri yapılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II.
I ve II.
D) I ve III.
E) I, II ve III.
• Ihlamuru nasıl tüketmelisiniz?
thlamur cavinin faydalan nelerdir?
34.
1
1
1
1
![BI
r
hi
ni
e
28. Gazeteci:
Tiyatrocu:
-Kendimi bir tür mistik bilim insanı olarak görüyorum. Tiyat-
royu; beni meraklandıran, şaşırtan, kavranamaz ve düşünüle
mez olduğunu hissettiğim şeylerin etrafında dans etmek için
bir deney odası olarak kullanıyorum. O yüzden diyebilirim ki
sahne Işlerim "benim için önemli olan" karmaşık konulardan
ortaya çıkıyor. Tiyatroya merak salmadan bu öznel mistik ya-
nim beni hep kışkırtırdı zaten. Tiyatroyla birlikte iyice gün yü-
züne çıktı.
Gazeteci:
Tiyatrocu:
- İnsan bilgisinin asla erişemeyeceği yerler olduğuna inanan
birisiyim. Hayatta her zaman, anlayamayacağımız, kontrol ede-
meyeceğimiz bir şeylerin mevcut olduğu fikri beni.
Bu büyünün peşinde bir yolculuğa çıkıyorum. İzleyiciyi de bu
yolculukta yanımda götürmeye çalışıyorum. Tiyatroda olmak
her şeyi anlamak, her şeyi anlamlandırmak değildir; bazı şey-
ler muğlak kalmalı. Ben tiyatronun, kendi dilinde imgesel ol-
ması gerektiğini düşünüyorum.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi
sırasıyla getirilmelidir?
A) Tiyatroya ilgi duymanız nasıl ve ne zaman gerçek-
leşti?
II. Yaşamınızda oyunculuğunuzu etkileyen olaylar ve
kişiler var mı?
B) 1. Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
II. Tiyatroculuğunuzun yaşamınıza katkı sağladığını dü-
şünüyor musunuz?
1. Bir tiyatrocu olarak kendinizi topluma karşı sorumlu
hissediyor musunuz?
II. Seyircilerin oyunlarınıza olan tutumunu ve ilgisini
Dasıl buluyorsunuz?
M. Zor teorik konuları sahneye taşımaya ne zaman ve
niçin karar verdiniz?
II. Sahnelediğiniz oyunların bazı bilinmezlikler içerme-
sinin bir nedeni var mı?
E) 1. Geleneksel tiyatro türlerinin modernleşebileceğine
inanıyor musunuz?
II. Tiyatroya duygusal yaklaştığınızı düşünüyor musu-
nuz?](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304205805963292-2055963.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerBI
r
hi
ni
e
28. Gazeteci:
Tiyatrocu:
-Kendimi bir tür mistik bilim insanı olarak görüyorum. Tiyat-
royu; beni meraklandıran, şaşırtan, kavranamaz ve düşünüle
mez olduğunu hissettiğim şeylerin etrafında dans etmek için
bir deney odası olarak kullanıyorum. O yüzden diyebilirim ki
sahne Işlerim "benim için önemli olan" karmaşık konulardan
ortaya çıkıyor. Tiyatroya merak salmadan bu öznel mistik ya-
nim beni hep kışkırtırdı zaten. Tiyatroyla birlikte iyice gün yü-
züne çıktı.
Gazeteci:
Tiyatrocu:
- İnsan bilgisinin asla erişemeyeceği yerler olduğuna inanan
birisiyim. Hayatta her zaman, anlayamayacağımız, kontrol ede-
meyeceğimiz bir şeylerin mevcut olduğu fikri beni.
Bu büyünün peşinde bir yolculuğa çıkıyorum. İzleyiciyi de bu
yolculukta yanımda götürmeye çalışıyorum. Tiyatroda olmak
her şeyi anlamak, her şeyi anlamlandırmak değildir; bazı şey-
ler muğlak kalmalı. Ben tiyatronun, kendi dilinde imgesel ol-
ması gerektiğini düşünüyorum.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi
sırasıyla getirilmelidir?
A) Tiyatroya ilgi duymanız nasıl ve ne zaman gerçek-
leşti?
II. Yaşamınızda oyunculuğunuzu etkileyen olaylar ve
kişiler var mı?
B) 1. Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
II. Tiyatroculuğunuzun yaşamınıza katkı sağladığını dü-
şünüyor musunuz?
1. Bir tiyatrocu olarak kendinizi topluma karşı sorumlu
hissediyor musunuz?
II. Seyircilerin oyunlarınıza olan tutumunu ve ilgisini
Dasıl buluyorsunuz?
M. Zor teorik konuları sahneye taşımaya ne zaman ve
niçin karar verdiniz?
II. Sahnelediğiniz oyunların bazı bilinmezlikler içerme-
sinin bir nedeni var mı?
E) 1. Geleneksel tiyatro türlerinin modernleşebileceğine
inanıyor musunuz?
II. Tiyatroya duygusal yaklaştığınızı düşünüyor musu-
nuz?
![DENEME SINAVI 18
37. Ingiliz bilim insani Isaac Newton 1670'te güneş ginin elmas
bir prizmadan geçirerek renkleri ayırmayı başarmiştir. Bir
odayi kararttıktan sonra güneş girinin ince bir delikten oda
ya girmesini sağlamış, bu işinin önüne bir prizma koyarak
parçalang halini, tipki gökkuşağında olduğu gibi yedi rengi
yukandan aşağıya doğru bir perdeye aksettirmeyi sağlamış
tir. Güneş şinin meydana getiren yedi rengin (renk tayfining
görkemi, gizemi bugün üzerinde birçok incelemeler yaplan
son derece olumlu sonuçlar alınan çalışmaları ve araştırma-
lan beraberinde getirmiş, renk bilimini bir bilim dalı olarak
ortaya koymuştur.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkanlamaz?
A) Renklerin basit bir mekanizma ile aynıştılabildiği
B) Renkler üzerine bugün de araştırmaların yapıldığı
C) Renklerin kaynağının güneş işinlan olduğu
D) Newton'un renkler üzerine araştırmalar yapan bir fizikçi
olduğu
E) Renkler üzerinde yapılan araştırmalarda her şeyin tam
olarak çözülmediği](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304202210371452-4168360.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerDENEME SINAVI 18
37. Ingiliz bilim insani Isaac Newton 1670'te güneş ginin elmas
bir prizmadan geçirerek renkleri ayırmayı başarmiştir. Bir
odayi kararttıktan sonra güneş girinin ince bir delikten oda
ya girmesini sağlamış, bu işinin önüne bir prizma koyarak
parçalang halini, tipki gökkuşağında olduğu gibi yedi rengi
yukandan aşağıya doğru bir perdeye aksettirmeyi sağlamış
tir. Güneş şinin meydana getiren yedi rengin (renk tayfining
görkemi, gizemi bugün üzerinde birçok incelemeler yaplan
son derece olumlu sonuçlar alınan çalışmaları ve araştırma-
lan beraberinde getirmiş, renk bilimini bir bilim dalı olarak
ortaya koymuştur.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkanlamaz?
A) Renklerin basit bir mekanizma ile aynıştılabildiği
B) Renkler üzerine bugün de araştırmaların yapıldığı
C) Renklerin kaynağının güneş işinlan olduğu
D) Newton'un renkler üzerine araştırmalar yapan bir fizikçi
olduğu
E) Renkler üzerinde yapılan araştırmalarda her şeyin tam
olarak çözülmediği
![35 ve 36. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplaying.
Özellike 20. yüzyılın ikinci yardından itibaren sera gaztan
nin hizla artmasayla küresel sınmanın neden olduğu ve in-
san başta olmak üzere bitki ve hayvan türlerinin yagamini
tehdit eden doğa afetleri görülmeye başlamıştır. Buzullarm
erimesi, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, hrtina, sel, tung-
lann erimesi, yağmurlarda sağanak yağış miktannin artmasi.
kuraklik ve buharlaşma küresel ainmanın yol açtığı sorunlar
arasındadır. Tüm bunifir, llerleyen zamanlarda doğada den
gesizlikler meydana gelmesine neden olacaktır. Peki küresel
sinmayı önlemek için neler yapabiliriz? Bol bol ağaçlandir-
ma yapmalıyız, elektrikli aletleri daha az kullanabiliriz, çevre
konusunda daha da bilinçli davranmalıyız, kullanılan plastik,
cam ve kağıtlan çöpe atmak yerine geri dönüşüme göndere-
biliriz. Bunlan yaparak biraz da olsa küresel sunmanın kötü
sonuçlarından kendimizi, ülkemizi koruyabiliriz.
36. Bu parçada küresel ısınmayla ilgili aşağıdakilerden han-
gisine değinilmemiştir?
A) Küresel isinmanın ne zaman ortaya çıktığına
B) Küresel ısınmanın yol açtığı sorunlara
C) Küresel isinmanın sağliğimizi nasıl etkilediğine
D) Küresel ısınmayı önleyebilmek için yapılabileceklere
E) Küresel isinmanın insan, bitki ve hayvan türlerinin yaşa-
mini tehdit ettiğine](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304201255804064-4168360.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler35 ve 36. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplaying.
Özellike 20. yüzyılın ikinci yardından itibaren sera gaztan
nin hizla artmasayla küresel sınmanın neden olduğu ve in-
san başta olmak üzere bitki ve hayvan türlerinin yagamini
tehdit eden doğa afetleri görülmeye başlamıştır. Buzullarm
erimesi, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, hrtina, sel, tung-
lann erimesi, yağmurlarda sağanak yağış miktannin artmasi.
kuraklik ve buharlaşma küresel ainmanın yol açtığı sorunlar
arasındadır. Tüm bunifir, llerleyen zamanlarda doğada den
gesizlikler meydana gelmesine neden olacaktır. Peki küresel
sinmayı önlemek için neler yapabiliriz? Bol bol ağaçlandir-
ma yapmalıyız, elektrikli aletleri daha az kullanabiliriz, çevre
konusunda daha da bilinçli davranmalıyız, kullanılan plastik,
cam ve kağıtlan çöpe atmak yerine geri dönüşüme göndere-
biliriz. Bunlan yaparak biraz da olsa küresel sunmanın kötü
sonuçlarından kendimizi, ülkemizi koruyabiliriz.
36. Bu parçada küresel ısınmayla ilgili aşağıdakilerden han-
gisine değinilmemiştir?
A) Küresel isinmanın ne zaman ortaya çıktığına
B) Küresel ısınmanın yol açtığı sorunlara
C) Küresel isinmanın sağliğimizi nasıl etkilediğine
D) Küresel ısınmayı önleyebilmek için yapılabileceklere
E) Küresel isinmanın insan, bitki ve hayvan türlerinin yaşa-
mini tehdit ettiğine
![5. Dünyaca tanınmış bir filozof olan Nasreddin Hoca,
bütün gülmecelerinde, soyut bir kişilik olarak değil,
capcanlı, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı
bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan
tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile
getirir. Tanık olduğu olaylar, genellikle, halk arasın-
da geçer. Hoca soyluların, yüksek saray çevresin-
de bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da
hiç girmez. Söz gelişi onun tanıştığı söylenen Sel-
çuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la
ilgili "hamam, Timur ve "peştamal" gülmecesi de
Timur'dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretil-
miştir. Halk beğendiği Hoca'yı Timur gibi çevresine
korku salan bir imparatorun karşısına hamamda
çıkarak "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit."
türünden bir yergi yaratmıştır.
Bu parçadan Nasrettin Hoca ile ilgili aşağıda-
kilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Halkının mizah anlayışının sembolü olduğu
B) Uluslararası düzeyde bir üne sahip olduğu
C) Fıkralarının sosyal bir mesaj verdiği
D) Fıkralarının yaşanmışlığı yansıttığı
E) Toplumda gördüğü yanlışları düzelttiği
oleb hold
E
on
lor kondini insanı ve toplumu değiştirebi-](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304194339945543-5284015.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler5. Dünyaca tanınmış bir filozof olan Nasreddin Hoca,
bütün gülmecelerinde, soyut bir kişilik olarak değil,
capcanlı, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı
bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan
tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile
getirir. Tanık olduğu olaylar, genellikle, halk arasın-
da geçer. Hoca soyluların, yüksek saray çevresin-
de bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da
hiç girmez. Söz gelişi onun tanıştığı söylenen Sel-
çuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la
ilgili "hamam, Timur ve "peştamal" gülmecesi de
Timur'dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretil-
miştir. Halk beğendiği Hoca'yı Timur gibi çevresine
korku salan bir imparatorun karşısına hamamda
çıkarak "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit."
türünden bir yergi yaratmıştır.
Bu parçadan Nasrettin Hoca ile ilgili aşağıda-
kilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Halkının mizah anlayışının sembolü olduğu
B) Uluslararası düzeyde bir üne sahip olduğu
C) Fıkralarının sosyal bir mesaj verdiği
D) Fıkralarının yaşanmışlığı yansıttığı
E) Toplumda gördüğü yanlışları düzelttiği
oleb hold
E
on
lor kondini insanı ve toplumu değiştirebi-
![Doktrin Yayınla
9
9. "Kuşkulu uyku evin bekçisidir." İnsanın uykusu hafif-
se en küçük gürültüyle bile uyanır. Böyle olunca uy-
kuda bile olsa bir bakıma evinin güvenliğini sağlıyor
demektir. Atasözünün vurgu yaptığı düşünce de bu
"güven" duygusudur. Çünkü güvenlik, tehlikeden, za-
rardan uzak bulunma durumudur. İnsanın güvenlikte
olabilmesi de tehlikeli durumlardan uzak durması ka-
dar tehlikeye düşmeden önce ona karşı önlem alması
ile mümkündür. İnsanın tetikte uyuması bu bakımdan
tehlikeye karşı bir önlemdir.
Bu parçada yazar düşüncelerini açıklamak için
aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine baş-
vurmuştur?
A) Karşılaştırma
C) Tanık gösterme
E) Örnekleme
B) Antı yapma
D Açıklama
TÜRKÇE SORU BANKASI](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304194203426192-3362118.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerDoktrin Yayınla
9
9. "Kuşkulu uyku evin bekçisidir." İnsanın uykusu hafif-
se en küçük gürültüyle bile uyanır. Böyle olunca uy-
kuda bile olsa bir bakıma evinin güvenliğini sağlıyor
demektir. Atasözünün vurgu yaptığı düşünce de bu
"güven" duygusudur. Çünkü güvenlik, tehlikeden, za-
rardan uzak bulunma durumudur. İnsanın güvenlikte
olabilmesi de tehlikeli durumlardan uzak durması ka-
dar tehlikeye düşmeden önce ona karşı önlem alması
ile mümkündür. İnsanın tetikte uyuması bu bakımdan
tehlikeye karşı bir önlemdir.
Bu parçada yazar düşüncelerini açıklamak için
aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisine baş-
vurmuştur?
A) Karşılaştırma
C) Tanık gösterme
E) Örnekleme
B) Antı yapma
D Açıklama
TÜRKÇE SORU BANKASI
![yirmi bi-
e çeşidi
gini, ka-
itli bilgi
sa nasıl
MAN PERPA
incelli-
birinci
bilgi
ğitim
gret-
miş-
nü-
ar
3.Unite
Yardımcl
Boş zaman sömürgecisi ve gündem belirleyicisi televiz-
yon... Türkiye'de yapılan araştırmalar televizyon izleme sü-
resinin ortalama beş saat dolayında olduğunu gösteriyor.
Dünyanın en çok televizyon izleyen halklarından biriyiz.
Televizyon normal konuşmalarımızın üslubunu da bozuyor.
Televizyonun, dilimizi bozduğundan sık sık şikâyet ediliyor.
Benim aklımdan geçen o değil, ben diyorum ki televizyon
cümle uzunluklarından, sıralamasına ve vurgulamasına ka-
dar anlatım tarzlarımızı da derinden etkiliyor. Hatta düşün-
ce biçimlerimizi, dikkat süremizi ve etrafımıza bakışımızı
da bir bakıma köreltiyor. Çağımızda televizyon alanında
egemen olan örgütleme biçimi, ticari rekabete dayanan
şirket kültürüne dayanıyor: Daha çok seyirci çekerek daha
pahalı reklam satacak ve daha çok para kazanacaksınız.
7.
Bu parçada televizyonla ilgili olarak aşağıdakilerin han-
gisine değinilmemiştir?
A) Televizyonun, daha fazla seyirciye ulaşmak için çarpıcı
reklamlara yer verdiğine
B) Televizyon izleme oranına göre dünya sıralamasında
Türkiye'nin başlarda geldiğine
C) Televizyon alanında hâkim olan gücün, rekabete dayalı
tüketimle şekillendiğine
D) Televizyonun, insanların düşünme biçimlerini, dikkatini,
hayata bakışını olumsuz etkilendiğine
E) Televizyonun, halkın konuşma üslubunu bozarak dili de
olumsuz etkilediğine](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304062905098190-2029317.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleryirmi bi-
e çeşidi
gini, ka-
itli bilgi
sa nasıl
MAN PERPA
incelli-
birinci
bilgi
ğitim
gret-
miş-
nü-
ar
3.Unite
Yardımcl
Boş zaman sömürgecisi ve gündem belirleyicisi televiz-
yon... Türkiye'de yapılan araştırmalar televizyon izleme sü-
resinin ortalama beş saat dolayında olduğunu gösteriyor.
Dünyanın en çok televizyon izleyen halklarından biriyiz.
Televizyon normal konuşmalarımızın üslubunu da bozuyor.
Televizyonun, dilimizi bozduğundan sık sık şikâyet ediliyor.
Benim aklımdan geçen o değil, ben diyorum ki televizyon
cümle uzunluklarından, sıralamasına ve vurgulamasına ka-
dar anlatım tarzlarımızı da derinden etkiliyor. Hatta düşün-
ce biçimlerimizi, dikkat süremizi ve etrafımıza bakışımızı
da bir bakıma köreltiyor. Çağımızda televizyon alanında
egemen olan örgütleme biçimi, ticari rekabete dayanan
şirket kültürüne dayanıyor: Daha çok seyirci çekerek daha
pahalı reklam satacak ve daha çok para kazanacaksınız.
7.
Bu parçada televizyonla ilgili olarak aşağıdakilerin han-
gisine değinilmemiştir?
A) Televizyonun, daha fazla seyirciye ulaşmak için çarpıcı
reklamlara yer verdiğine
B) Televizyon izleme oranına göre dünya sıralamasında
Türkiye'nin başlarda geldiğine
C) Televizyon alanında hâkim olan gücün, rekabete dayalı
tüketimle şekillendiğine
D) Televizyonun, insanların düşünme biçimlerini, dikkatini,
hayata bakışını olumsuz etkilendiğine
E) Televizyonun, halkın konuşma üslubunu bozarak dili de
olumsuz etkilediğine
![C) İnsana
tir.
Ayrıntıların seçiminde görsel ögelere ağırlık
rilmiştir.
vel
E) Benzetmeden yararlanılmış, işitme duyusuna
yer verilmiştir.
Doktrin Yayınları
2. Eğer öykü yazacaksanız bol bol malzeme bulaca-
ğınız yerler arayın. Hani üstü asmalarla gölgelen-
miş dar sokaklar vardır. Bu sokakların içlerine dalın.
Tahta kepenkli dükkânlardan sokağa yayılan tarçın
ve kekik kokularını içinize çekin. Havadis biriktir-
mek için tozlu camlardan dışarıyı süzen pabuç ta-
mircilerine bakın. Islak kaldırımlara dizilmiş küçük
taburelerde çay, kahve için. Çevrenin meraklı bakış-
larını üzerinizde hissetseniz de böyle yerleri gezin,
tanıyın. Okuyucunuzla konuşur gibi yazın.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle-
nemez?
A) Yazıya söyleşi havası verilmiştir.
B)
Öykü yazarken ayrıntıların gözlemlenmesi, dik-
kate alınması önerilmiştir.
C) Öykü kurmaya yarayacak bevre tanıtılmıştır.
D) Birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) Gerçeklerin, yorumsuz olarak anlatılması ge-
rektiği vurgulanmıştır.
TÜRKÇE SORU BANKASI
4. Tüm
108
ay
ha
ya
ra
m
el
la
a
a
ti
y
b
H](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304194056236831-3362118.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerC) İnsana
tir.
Ayrıntıların seçiminde görsel ögelere ağırlık
rilmiştir.
vel
E) Benzetmeden yararlanılmış, işitme duyusuna
yer verilmiştir.
Doktrin Yayınları
2. Eğer öykü yazacaksanız bol bol malzeme bulaca-
ğınız yerler arayın. Hani üstü asmalarla gölgelen-
miş dar sokaklar vardır. Bu sokakların içlerine dalın.
Tahta kepenkli dükkânlardan sokağa yayılan tarçın
ve kekik kokularını içinize çekin. Havadis biriktir-
mek için tozlu camlardan dışarıyı süzen pabuç ta-
mircilerine bakın. Islak kaldırımlara dizilmiş küçük
taburelerde çay, kahve için. Çevrenin meraklı bakış-
larını üzerinizde hissetseniz de böyle yerleri gezin,
tanıyın. Okuyucunuzla konuşur gibi yazın.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle-
nemez?
A) Yazıya söyleşi havası verilmiştir.
B)
Öykü yazarken ayrıntıların gözlemlenmesi, dik-
kate alınması önerilmiştir.
C) Öykü kurmaya yarayacak bevre tanıtılmıştır.
D) Birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) Gerçeklerin, yorumsuz olarak anlatılması ge-
rektiği vurgulanmıştır.
TÜRKÇE SORU BANKASI
4. Tüm
108
ay
ha
ya
ra
m
el
la
a
a
ti
y
b
H
![17. Çeşitli uzmanların, bilim adamlarının, akademisyenlerin
yazdığı Türk Edebiyatı Tarihinin bir özelliğinden öncelikle
söz etmek gerekiyor/Tek kişinin yazdığı edebiyat
tarihlerinde, değişik yazarlara aynı dünya görüşü, aynı
yöntem, aynı edebiyat anlayışı açısından bakılınca
yazarlar arasındaki fark, ayrıntıda ortaya çıkan çeşitlilik
de yok oluyordu. Nerdeyse birbirine benzeyen yargılar,
yazarların da birbirine benzetilmesine neden oluyordu.
Değişik kişilerin, tek bir edebiyat tarihini yazmaları, okura
değişik yaklaşımlar, kalıpları kıran özgür bakış açısı
kazandıracaktır. Çünkü edebiyat tarihinin nesnelliğiyle,
her yazarın edebiyat anlayışının öznelliği bu kitapta bir
bileşime varmıştır.
Bu parçada söz edilen eserin, "kalıpları kıran özgür bakış
açısı" kazandıracak olmasının nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Subjektif ve objektif yaklaşımların sentezini-barındırması
B) Uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olması
Sayfa sınırlaması olmaksızın kaleme alınması
D) Daha önceki benzer eserlerde dışlanan yazarların
görüşlerine de yer vermesi
E) Tek bir akademisyen tarafından, sorgulanmaksızın
yazılması](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304194955235819-1453991.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler17. Çeşitli uzmanların, bilim adamlarının, akademisyenlerin
yazdığı Türk Edebiyatı Tarihinin bir özelliğinden öncelikle
söz etmek gerekiyor/Tek kişinin yazdığı edebiyat
tarihlerinde, değişik yazarlara aynı dünya görüşü, aynı
yöntem, aynı edebiyat anlayışı açısından bakılınca
yazarlar arasındaki fark, ayrıntıda ortaya çıkan çeşitlilik
de yok oluyordu. Nerdeyse birbirine benzeyen yargılar,
yazarların da birbirine benzetilmesine neden oluyordu.
Değişik kişilerin, tek bir edebiyat tarihini yazmaları, okura
değişik yaklaşımlar, kalıpları kıran özgür bakış açısı
kazandıracaktır. Çünkü edebiyat tarihinin nesnelliğiyle,
her yazarın edebiyat anlayışının öznelliği bu kitapta bir
bileşime varmıştır.
Bu parçada söz edilen eserin, "kalıpları kıran özgür bakış
açısı" kazandıracak olmasının nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Subjektif ve objektif yaklaşımların sentezini-barındırması
B) Uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olması
Sayfa sınırlaması olmaksızın kaleme alınması
D) Daha önceki benzer eserlerde dışlanan yazarların
görüşlerine de yer vermesi
E) Tek bir akademisyen tarafından, sorgulanmaksızın
yazılması
![ob Junio
2
quio hodd amp
4. Sanatçı özellikle çağının tanığı olarak yola koyulur.
Ancak çağın getirdikleri sadece zamanın getirdiği
gelişmeler değildir. Bu gelişime ayak uydurama-
mak ya da bu gelişmeden yoksun olmak da bir
sorundur. Gerçek bir sanatçı sağlam, yaratıcı bir
düşüncenin ilkelerine bağlanır, onlardan ayrılmaz,
yerine ve çağına göre tutum değiştirmez. Uygarlı-
ğın yanında değil, içinde kendine göre bir yer, bir
Hilab görev alır. Toplumu sarsan sorunları söze, müziğe
veya resme döker.
hol
Bu parçada "sanatçı" ile ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumdaki olumsuzlukların üstüne gittiğine
B) Sorumluluğunun bilincinde olduğuna
Sağlam bir dünya görüşü bulunduğuna
D) Yaratıcı düşünceden yana olduğuna
E) Düşüncelerini eylemlerine sindirdiğine
A](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304194318721417-5284015.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerob Junio
2
quio hodd amp
4. Sanatçı özellikle çağının tanığı olarak yola koyulur.
Ancak çağın getirdikleri sadece zamanın getirdiği
gelişmeler değildir. Bu gelişime ayak uydurama-
mak ya da bu gelişmeden yoksun olmak da bir
sorundur. Gerçek bir sanatçı sağlam, yaratıcı bir
düşüncenin ilkelerine bağlanır, onlardan ayrılmaz,
yerine ve çağına göre tutum değiştirmez. Uygarlı-
ğın yanında değil, içinde kendine göre bir yer, bir
Hilab görev alır. Toplumu sarsan sorunları söze, müziğe
veya resme döker.
hol
Bu parçada "sanatçı" ile ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumdaki olumsuzlukların üstüne gittiğine
B) Sorumluluğunun bilincinde olduğuna
Sağlam bir dünya görüşü bulunduğuna
D) Yaratıcı düşünceden yana olduğuna
E) Düşüncelerini eylemlerine sindirdiğine
A
![MAESTRO
25. Şahinlere çok meraklı olan bir krala onu çok seven eşi tara-
fından iki şahin hediye edilir. Kralın usta şahin eğiticileri, he-
men bu güzel kuşları eğitmek için işe koyulur. Birkaç hafta
içinde şahinlerden biri gökyüzünde süzülüp herkesi kendine
hayran bırakırken diğeri ilk geldiği günden beri üzerinde dur-
duğu daldan bir türlü ayrılıp uçamaz. Birçok eğitici; bilgisini,
becerisini ortaya koysa da bu tuhaf davranışlı şahini uçur-
mayı başaramaz. Sonunda ülkenin bir başka ucundan yaş-
li, bilge bir eğitici gelir ve kuşla ilgilenmeye başlar. Ertesi sa-
bah bu inatçı şahinin gökyüzünde görkemli bir şekilde süzül-
düğünü gören kral, çok şaşırır ve bilge eğiticiye bunu nasıl
başardığını sorar. Bilge eğitici, "Çok kolay oldu, kralım!" der,
"Sadece kuşun tünediği dalı kestim."
Bu parçaya göre aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Cesaret, tehlikeli durumların üzerine gitmek değil; gerek-
li olanı göze almaktır.
B) Rahata düşkünlük, niteliksizliğin en önemli sebeplerin-
den biridir.
C) Yeteneklerimizi deneyimleyebilmek, birtakım riskleri gö-
ze almayı gerektirir.
D) Başarı, herkesin gittiği yolun güvenilir olduğuna inana-
bilmek demektir.
E) Hayatta karşılaşabileceği zorlukları göze almayan, baş-
kasına yararlı olamaz.
26. Genç yaşta aramızdan ayrılan Didem Madak, "Hayat beni
büyülüyor. Yazarken hayatı sandığımdan çok sevdiğimi, ona
ra ölecek
27. E
E&A
V
V
d
ti
a
ti
d
b
la
B
fa
A
B
O
D)
E)](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304193002898635-5117011.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerMAESTRO
25. Şahinlere çok meraklı olan bir krala onu çok seven eşi tara-
fından iki şahin hediye edilir. Kralın usta şahin eğiticileri, he-
men bu güzel kuşları eğitmek için işe koyulur. Birkaç hafta
içinde şahinlerden biri gökyüzünde süzülüp herkesi kendine
hayran bırakırken diğeri ilk geldiği günden beri üzerinde dur-
duğu daldan bir türlü ayrılıp uçamaz. Birçok eğitici; bilgisini,
becerisini ortaya koysa da bu tuhaf davranışlı şahini uçur-
mayı başaramaz. Sonunda ülkenin bir başka ucundan yaş-
li, bilge bir eğitici gelir ve kuşla ilgilenmeye başlar. Ertesi sa-
bah bu inatçı şahinin gökyüzünde görkemli bir şekilde süzül-
düğünü gören kral, çok şaşırır ve bilge eğiticiye bunu nasıl
başardığını sorar. Bilge eğitici, "Çok kolay oldu, kralım!" der,
"Sadece kuşun tünediği dalı kestim."
Bu parçaya göre aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
A) Cesaret, tehlikeli durumların üzerine gitmek değil; gerek-
li olanı göze almaktır.
B) Rahata düşkünlük, niteliksizliğin en önemli sebeplerin-
den biridir.
C) Yeteneklerimizi deneyimleyebilmek, birtakım riskleri gö-
ze almayı gerektirir.
D) Başarı, herkesin gittiği yolun güvenilir olduğuna inana-
bilmek demektir.
E) Hayatta karşılaşabileceği zorlukları göze almayan, baş-
kasına yararlı olamaz.
26. Genç yaşta aramızdan ayrılan Didem Madak, "Hayat beni
büyülüyor. Yazarken hayatı sandığımdan çok sevdiğimi, ona
ra ölecek
27. E
E&A
V
V
d
ti
a
ti
d
b
la
B
fa
A
B
O
D)
E)
![BENİM HOCAM
Benim işim gücüm kendimi incele-
mek. Yapacak başka işim yok zaten.
Bakıyorum da öyle çürük taraflarım var
ki söylemeye zor varıyor dilim. Sağlam
oturaklı neyim var? Her an sendeleyip
düşebilirim. Gözlerim bir şöyle görüyor,
bir böyle. Açken başka adamım sanki
yemekten sonra başka. Keyfim yerin-
deyse hava da güzelse kötü kişi değilim..
Ama bir nasır canımı yakmaya görsün;
asık suratlı, aksi, yanına yaklaşılmaz
bir adam olurum. Aynı atın yürüyüşü bir
rahat gelir bana, bir rahatsız; aynı yolu
bir uzun bulurum, bir kışa; aynı biçim bir-
hoşuma gider, bir zıddıma. Bir gün her
işe yatkınım, bir başka gün hiçbir şey
gelmez elimden. Bugün sevindiğim şeye
yarın üzülebilirim.
Bu sözleri söyleyen yazar hakkinda
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tutarlı davranmanın yanlışlığını çok
önceden kavramıştır.
B) Hayata karşı kararsız ve çelişkili
tavırlar sergilemektedir.
C) Duygu durumu hâl ve hareketlerine
yansır.
D) Keskin çizgileri yoktur hayatta.
E) Hiçbir şey onun için vazgeçilmez
olamaz.
so](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304192529418665-346165.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerBENİM HOCAM
Benim işim gücüm kendimi incele-
mek. Yapacak başka işim yok zaten.
Bakıyorum da öyle çürük taraflarım var
ki söylemeye zor varıyor dilim. Sağlam
oturaklı neyim var? Her an sendeleyip
düşebilirim. Gözlerim bir şöyle görüyor,
bir böyle. Açken başka adamım sanki
yemekten sonra başka. Keyfim yerin-
deyse hava da güzelse kötü kişi değilim..
Ama bir nasır canımı yakmaya görsün;
asık suratlı, aksi, yanına yaklaşılmaz
bir adam olurum. Aynı atın yürüyüşü bir
rahat gelir bana, bir rahatsız; aynı yolu
bir uzun bulurum, bir kışa; aynı biçim bir-
hoşuma gider, bir zıddıma. Bir gün her
işe yatkınım, bir başka gün hiçbir şey
gelmez elimden. Bugün sevindiğim şeye
yarın üzülebilirim.
Bu sözleri söyleyen yazar hakkinda
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tutarlı davranmanın yanlışlığını çok
önceden kavramıştır.
B) Hayata karşı kararsız ve çelişkili
tavırlar sergilemektedir.
C) Duygu durumu hâl ve hareketlerine
yansır.
D) Keskin çizgileri yoktur hayatta.
E) Hiçbir şey onun için vazgeçilmez
olamaz.
so
![şlangıcıdır.
onun işlevlerini
30. Bir bilim insanı, uyguladığı deneyde gönüllü olarak "soru
soracak ve bu sorulara cevap verecek" iki grup belirledi.
Soru soracak gruba, verilen her yanlış cevapta karşı tarafa
elektrik akımı uygulaması gerektiğini söyledi. Yanlış cevap
sayısı arttıkça akımın şiddeti de artacaktı ve tüm katılımcılar,
deneyin kontrolünün tek kişide olduğunu kabul etmek
zorundaydı. Deney başladıktan bir süre sonra soruları
cevaplayan grup, elektrik akımının şiddetinin artmasıyla farklı
tepkiler vermeye başladı. Soru soran gruptan bazıları, bu
tepkiler üzerine süreci bitirmek istedi. Fakat deneyi yürüten
kişi; devam etmeleri gerektiğini, bunun gönüllü bir uygulama
olduğunu ve diğer katılımcılara uyum sağlamaları gerektiğini
söyledi. Bir süre sonra her iki grup da itiraz etmekten
vazgeçip deneyi sonuna kadar götürdü.
Bu parçada sözü edilen deneyin sonuçlarından
hareketle deneyi gerçekleştiren bilim insanı,
aşağıdaki hipotezlerden hangisini savunabilir?
A) İnsanların aldıkları kararlar, kalabalık ve otorite
baskısıyla değişebilir.
B) Insanların çoğu, farklı durumlar karşısında benzer
tepkiler verebilir.
C)Mutlak güce erişen kişiler, bir süre sonra içgüdülerine
kapılıp kontrollerini yitirebilir.
D)Çevresel faktörlerin etkisiyle insanlar, çeşitli
becerilerini kaybedebilir.
E) Gönüllülüğe dayanan durumlarda, bireyler güdülenme
sorunu yaşayabilir.
e
y
C)C
a
D)](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304193446818913-2648227.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerşlangıcıdır.
onun işlevlerini
30. Bir bilim insanı, uyguladığı deneyde gönüllü olarak "soru
soracak ve bu sorulara cevap verecek" iki grup belirledi.
Soru soracak gruba, verilen her yanlış cevapta karşı tarafa
elektrik akımı uygulaması gerektiğini söyledi. Yanlış cevap
sayısı arttıkça akımın şiddeti de artacaktı ve tüm katılımcılar,
deneyin kontrolünün tek kişide olduğunu kabul etmek
zorundaydı. Deney başladıktan bir süre sonra soruları
cevaplayan grup, elektrik akımının şiddetinin artmasıyla farklı
tepkiler vermeye başladı. Soru soran gruptan bazıları, bu
tepkiler üzerine süreci bitirmek istedi. Fakat deneyi yürüten
kişi; devam etmeleri gerektiğini, bunun gönüllü bir uygulama
olduğunu ve diğer katılımcılara uyum sağlamaları gerektiğini
söyledi. Bir süre sonra her iki grup da itiraz etmekten
vazgeçip deneyi sonuna kadar götürdü.
Bu parçada sözü edilen deneyin sonuçlarından
hareketle deneyi gerçekleştiren bilim insanı,
aşağıdaki hipotezlerden hangisini savunabilir?
A) İnsanların aldıkları kararlar, kalabalık ve otorite
baskısıyla değişebilir.
B) Insanların çoğu, farklı durumlar karşısında benzer
tepkiler verebilir.
C)Mutlak güce erişen kişiler, bir süre sonra içgüdülerine
kapılıp kontrollerini yitirebilir.
D)Çevresel faktörlerin etkisiyle insanlar, çeşitli
becerilerini kaybedebilir.
E) Gönüllülüğe dayanan durumlarda, bireyler güdülenme
sorunu yaşayabilir.
e
y
C)C
a
D)
![www.sorubankasi.net
-1
n-
9.
261
tavırdır.
Ej Çevrenizdekilerin
hayat dolu, coşkulu ve mutlu insan-
lar olması sizin ruh sağlığınızı da olumlu etkiler.
Neden insanların büyük çoğunluğu en küçük eleştiri
karşısında hemen savunmaya ya da karşı saldırıya ge-
çerler, anlayamam. Eleştirilmek beni ne üzer, ne yıldırır;
aksine daha iyi düşünmeye zorlar. Beni içimdeki benle
hesaplaşmaya iter, böylelikle yaşamın gürültüsü içinde
duyamadığım vicdanımın sesine kulak vermemi sağlar.
Hele haklı eleştiri tam bir antibiyotiktir ruhum için. Eleş-
tiride hiç haklı yön olmasa bile özellikle beni küçük dü-
şürmek ya da bana zarar vermek için yapılmıyorsa ona
da kızmam. Orada bile "Acaba ben hangi davranışımla
böyle bir yanılgıya neden oldum da bu haksız eleştiri ile
karşı karşıyayım?" der, yine kendimi sorgularım. Insana
yanlışlarmı gösterip onun doğru davranmasını sağladığı
için minnet duyulmalı eleştiriye. Bizi eleştirenlere yum-
rukla değil, çiçekle karşılılık vermeliyiz.
Bu parçada konuşan kişi aşağıdaki yargılardan han-
gisine karşı çıkar?
AVEleştirilmek bir insanın hatalarından arınıp daha iyi
bir insan olabilmesi için bir fırsat olabilir.
B) Yapıcı eleştiriler karşısında saygılı bir dinleyici olmalı
ye eleştiren kişiye teşekkür etmeliyiz.
Eleştirilere kulak tıkayan ya da tepki gösteren kişiler
büyük bir fırsatı kaçırmaktadır.
Her şeyi eleştiren mızmız kişileri ciddiye almaya ge-
rek yoktur.
Art niyetle yapılan eleştiriler ile haksız bile olsa iyi
niyetli eleştirileri ayırmak gerekir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304190222864822-4621953.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerwww.sorubankasi.net
-1
n-
9.
261
tavırdır.
Ej Çevrenizdekilerin
hayat dolu, coşkulu ve mutlu insan-
lar olması sizin ruh sağlığınızı da olumlu etkiler.
Neden insanların büyük çoğunluğu en küçük eleştiri
karşısında hemen savunmaya ya da karşı saldırıya ge-
çerler, anlayamam. Eleştirilmek beni ne üzer, ne yıldırır;
aksine daha iyi düşünmeye zorlar. Beni içimdeki benle
hesaplaşmaya iter, böylelikle yaşamın gürültüsü içinde
duyamadığım vicdanımın sesine kulak vermemi sağlar.
Hele haklı eleştiri tam bir antibiyotiktir ruhum için. Eleş-
tiride hiç haklı yön olmasa bile özellikle beni küçük dü-
şürmek ya da bana zarar vermek için yapılmıyorsa ona
da kızmam. Orada bile "Acaba ben hangi davranışımla
böyle bir yanılgıya neden oldum da bu haksız eleştiri ile
karşı karşıyayım?" der, yine kendimi sorgularım. Insana
yanlışlarmı gösterip onun doğru davranmasını sağladığı
için minnet duyulmalı eleştiriye. Bizi eleştirenlere yum-
rukla değil, çiçekle karşılılık vermeliyiz.
Bu parçada konuşan kişi aşağıdaki yargılardan han-
gisine karşı çıkar?
AVEleştirilmek bir insanın hatalarından arınıp daha iyi
bir insan olabilmesi için bir fırsat olabilir.
B) Yapıcı eleştiriler karşısında saygılı bir dinleyici olmalı
ye eleştiren kişiye teşekkür etmeliyiz.
Eleştirilere kulak tıkayan ya da tepki gösteren kişiler
büyük bir fırsatı kaçırmaktadır.
Her şeyi eleştiren mızmız kişileri ciddiye almaya ge-
rek yoktur.
Art niyetle yapılan eleştiriler ile haksız bile olsa iyi
niyetli eleştirileri ayırmak gerekir.
![3. (1) Fiziksel kalıntılar Roma'nın, insanların sıklıkla yolu-
nu kaybettiği dar sokaklardan ve irili ufaklı binalardan
oluşan kalabalık, kargaşa içinde bir kent olduğunu gös-
teriyordu. (II) Zenginler "damus" denilen görkemli konut-
larda yaşıyordu. (MI)Yoksullar "insuale" denilen, çok katlı
ve kalabalık apártmanlarda oturuyordu. (IV) O dönemde
Roma ekonomisi zengin kesimin elindeydi. (V) Tiyatro-
lar, spor sahaları, kütüphaneler, hamamlar gibi kamu
binalar da yer almaktaydı. (VI) Bu binalar konutların
araşma serpiştirilmişti.
B
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi l.cum-
lede ifade edilen durumla ilgili değildir?
A) II
BY III
kyv
D) V
E) V
14. Hercai menekseleri parklarda babcelerde rengârenk](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230304190427338393-4621953.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler3. (1) Fiziksel kalıntılar Roma'nın, insanların sıklıkla yolu-
nu kaybettiği dar sokaklardan ve irili ufaklı binalardan
oluşan kalabalık, kargaşa içinde bir kent olduğunu gös-
teriyordu. (II) Zenginler "damus" denilen görkemli konut-
larda yaşıyordu. (MI)Yoksullar "insuale" denilen, çok katlı
ve kalabalık apártmanlarda oturuyordu. (IV) O dönemde
Roma ekonomisi zengin kesimin elindeydi. (V) Tiyatro-
lar, spor sahaları, kütüphaneler, hamamlar gibi kamu
binalar da yer almaktaydı. (VI) Bu binalar konutların
araşma serpiştirilmişti.
B
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi l.cum-
lede ifade edilen durumla ilgili değildir?
A) II
BY III
kyv
D) V
E) V
14. Hercai menekseleri parklarda babcelerde rengârenk