Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

24. (1) Amerikalı çok sayıda müzisyen, şarkıcı ve söz ya- zarının edebiyat dünyasına giriş yaptığını ve bu dün- yada tutunarak üretmeye devam ettiğini görüyoruz. (II) Örneğin punk rock kraliçesi olarak kabul edilen Patti Smith, yeni yayımlanan beşinci kitabı Year of The Monkey ile edebi alanda daha anlatacak çok hikâyesi olduğunu kanıtlayanlardan. (III) Yine anlatı, roman gibi dallarda eser verenler arasında folk şar- KICISI Woody Guthrie, rockçı Nick Cave, şair müzis- yenlerden Leonard Cohen sayılabilir (IV) Son olarak asıl mesleğinin yanında yazarlığa soyunan isim bu defa bir oyuncu: Sean Penn. (V) Filmlerde canlan- dırdığı ayrıksı karakterlerle ve gerçek hayattaki mu- halif-aktivist kişiliği ile dikkat çeken Sean Penn, yaz- dığı romanla da tutarlı tavrını sürdürüyor. (VI) Türlü İşlerin Adamı Bob Honey ile bütün çelişkileriyle, kan- li canlı bir anti-kahraman yaratıyor. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş- lar? A)H BYTT C) IV DIV EVI 26

=. Lider öğretmenler; okulun hem akademik yönden hem de değerler yönünden gelişmesine önayak olan, meslektaş- larına ve öğrencilerine iş birliği içerisinde rehberlik yapan bireylerdir. Toplum içinde öğretmen mesleği deyince akla toplumsal değerler gelmektedir. Öğretmenler hem bu top- lumsal değerleri öğrencilerine aktaran hem de davranış- larıyla onlara örnek olan rehberlerdir. Lider öğretmenler, değerlerden ayrı düşünülemez. Bu değerlerden biri de diğerkâm olmalarıdır. Bu parçada altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Akdeniz şehirleri arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen seminerde İzmir'in döngüsel ekonomi ve ulaşım çalışmalarında diğer kentlere öncü olabilecek potansiyele sahip olduğu vurgulandı. B) Öğretmenlik mesleği, çocuğun akademik başarısında kişiliği ve kimliği önemli olan öğretmen açısından bir meslek iken öğrenci açısından öğretmen bir kılavuzu- dur; öğrenciler, öğretmeninin karakterini ve sosyal iliş- kilerini örnek almaktadır. C) Salgın döneminde sağlık personelinin kişisel yarar gö- zetmeksizin bu hastalara yardım ettiği, bulaşma riski en yüksek olan sağlık uygulamalarını yaptıkları görül- mektedir; bu özgeci davranışların salgınla mücadelede önemli bir yeri olmuştur. D) Bireylerin ve kurumların; sokak hayvanlarıyla, sahipli hayvanlarla, doğayla, doğal yaşamla, toplumun farklı kesimlerinden insanlarla empati kurabilme yeteneğinin geliştirilmesini hak temelli düzlemde sağlamayı amaç- lamalıyız. E) Güvenilir insan olmanın en emin yollarından biri güçlü bir iradeye sahip olmaktır; hayatını kontrol altında tutan, kararları isabetli insanlar çevrelerinde tam bir danışman rolü oynarlar ve kendi kararlarında tutarlı insanların davranışları, örnek davranışlar olarak anlatılır. AYDIN YAYINLARI

24. 24. (1) Normal şartlarda internet bağımlılığının birçok etkisini sayıp üzerimizdeki zararlarından bahsedebiliriz. (II) Bunlara sosyal ilişkilerimizi kısıtlaması, bizi gündelik hayatımızdan uzaklaştırması gibi etkiler örnek olarak verilebilir. (III) Ancak koronavirüs pandemisi söz konusuyken bu etkileri, sosyal ilişkilerimiz üzerinde değerlendirmenin çok doğru olmayacağı kanaatindeyim. (IV) Çünkü internet kullanımının bu kadar artması, fiziksel ortamlarda gerçekleştiremediğimiz sosyal ilişkilerimizi sağlama ve bu konudaki ihtiyaçlarımızı giderme isteğimizden kaynaklanmaktadır. (V) Pandemi sebebiyle bütün dünya ülkeleri, bir süredir evlerinde kalmaya gayret ediyor; dolayısıyla sosyalleşmeye ara veriyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IW E) V

2. Cevaplarınızı, Yazmak kendine has bir yalnızlığı gerektirir; bir tür içe dönme, düşünme (tefekkür) ve hayalde canlandırma (tahayyül) hâli... Toplumla ve nesnelerle günlük ilişki- leri arttığı oranda "yazma yalnızlığı'ndan kopar, iç se- sinden uzaklaşır yazar. O hâlde yazma yalnızlığı, yaza- rın dış dünyadaki kalabalık ve gürültüden kopup kendi- ne kapanması, iç sesini dinlemesi, tahayyül ve tefekküre dalabilmek için kendisiyle hayat arasına mesafe koyma- sıdır. Bu mesafe onu günlük ilişkilerin ağına düşmekten korur ve yazmak için gerekli olan derinlikli bir bakış sağ- lar. Çünkü James Joyce'un dediği gibi iyi bir sanat eseri derinlikli bir yaşamdan" doğar. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Kişinin kendi iç dünyasına yönelip iç sesini dinledik- çe yazabildiğine 3) Yazmanın, derin bir düşünme ve hayal etme hâli olduğuna Yazarların toplumda en yalnız insanlar olduklarına D) Yazma yalnızlığının, kişinin kendisiyle dış dünya ara- sına sınır koymasını gerektirdiğine E) Nitelikli sanat eserlerinin hayatı derinden kavramış

(IV) "Şu şiiri anlatır mısınız? bir daha okumaktır. Çünkü ille de anlatmay yeniden yaratmaya kalkmak olur. (VI) Yaratılan bu şiir de artık asıl şiir değildir; eskisinden ayrı, yepyeni bir şiir. Bu parçanın anlam bütünlüğünün sağlanması için nu- maralanmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirmeli- dir? A) I ve II D) III ve V 1-D B) ve III 6. (1) Her yazınsal eser, doğal dilin toprağında boy atıp geli- şir. (II) Nedir doğal dil? Yalın bir tanıma bağlayarak şöyle diyebiliriz: Gündelik iletişim aracı olarak kullandığımız dil- dir. (III) Sözcükler belirli bağlamlar içinde kullanılır. (IV) An- lamsal çok değerlilik söz konusu değildir. (V) Bir dil ürünü olan edebiyat yapıtlarını oluşturan ögelerin niteliği büyük ölçüde sanatçının yönelimlerine bağlıdır. (VI) Öte yandan bu ögeler arasında doğrudan bir etkileşim de vardır. (VII) Örneğin yazar yaratısını biçimlendirirken türlü açılardan seçmeler yapmak zorunda kalır. (VIII) İlkin üzerinde dura- cağı, yazıya dönüştüreceği bir olay, bir olgu, bir durum ya da daha geniş anlamıyla bir sorun seçer. BY IV Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) III E) IV ve VI C) V 2-B C) III ve IV D) VI 3-C E) VII

4. David Hume "Beğeni Standardı Üzerine" başlıklı makalesinde be- ğeninin bir standardı olduğunu ve bu standardı eleştirmenlerin ortak yargısının oluşturduğunu iddia eder. Ancak burada söz ko- nusu olan eleştirmenler sıradan eleştirmenler değildir. Hume'a göre, bu eleştirmenlerin ortak yargılarının beğeni standardını oluş- turmasını sağlayacak olan şey, onların "ince duygularla birleşmiş, pratik sayesinde geliştirilmiş, kıyaslama sayesinde mükemmelleş- tirilmiş ve tüm ön yargılardan arındırılmış sağlam bir duyu[ya]" sahip olmalarıdır. Tümevarim eleştirisi ve bu eleştiri üzerine te- mellenen nedensellik eleştirisiyle felsefe tarihinin gidişatını altüst eden Hume'un ağzından bu şartları duymak ilginçtir. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle, duyuyu besleyen Xönsezilerden beslenebilecek durumda olma Uygulamalarla daha iyi bir düzeye ulaştırılmış olma H. Olgunluğu karşılaştırmalarla en üst konuma çıkarılmış olma yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) We III E) II ve III C)Yalnız III

(1) Bazıları insanların kurt, bazıları da kuzu olduğuna inanır. (II) Bunların ikisi de kendi görüşlerini destekleye- cek uygun kanıtlar bulabilirler. (III) İnsanların kuzu oldu- ğunu öne sürenlerin dayandıkları oldukça ikna edici pek çok örnek vardır. (IV) İnsanlar, kendilerine zararlı olsa bile söylenen sözlerden kolayca etkilenirler. (V) Haklı haksız savaş diye sorgulamadan kolayca cephelere, ölmeye ve öldürmeye koşarlar. (VI) Kendilerine gerçeği söyleyen bir avuç cesur ve onurlu insandan, daha sonra onlara hayran olup her birini gözyaşları içinde anmak ve heykellerini dikmek üzere şimdilik nefret ederler. SYSY 6. og İnsan karakterleri hakkında açıklamalar yapılan bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? ginnebligs imsins ninis one" ebol (A A) I. cümlede iki tip insandan söz edilmiştir. mub rev BIII. cümlede yazar desteklediği görüşle ilgili örnek vermiştir. hel bla" neben enhelibnelabelmão M (O C) IV. cümlede kuzu karakterli insan davranışlarına iliş- kin saptama yapılmıştır. -omblea hijolonteleim V(0 D) V. cümlede bir önceki cümlenin devamı olan sapta- malar sürdürülmüştür. elle Jungon sono id obelmDe IV (3 E) VI. cümlede bazı insanlardan övgüyle söz edilmiştir.

PARAGRAF 17.-18. sorulan asağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sanatçının öyküleri İspanya'dan italya'ya, Fransa'dan Afri- ka'ya birbirinden oldukça farklı iklim ve kültürlerde geçer Yenilmiş, kaybetmiş insanların dramlanna eğilir. Yükseliş ve düşüşü bir kısır döngü olarak gözler önüne sererken nere- de olursa olsun insanın olaylar karşısındaki tutumlarının ay- ni olduğunu vurgular. Ona göre insan, dünyanın her yerinde aynı insandır. Boğa güreşçisi, aslan avcısı ve boksörü haya- tin en uç noktalarında ölümle burun buruna getirip korkaklık, cesaret, şöhret gibi olgularla yüzleştirirken nasıl aynı duygu- larla hareket ettiklerini ustalıkla sergiler. Hayatın dışına düş- müş insanların acılarını, özlemlerini, umutsuzluklarını dile getirir. Kaybetmiş, yenik düşmüş kişilerin hayatlarını küçük diyaloglarla anlatır/Dışlanmışlanı, yenilmişleri bir olgu olarak resmeder. Öykü boyunca herkese eşit mesafededir. Öyküle- rini tümüyle konuşmalara yaslarken aslında tersinden insan- lar arasındaki iletişimsizliği vurgular. Onun öykülerinde insan- lar konuşarak hiçbir şeyi çözemezler. Konuştukça her şey bir açmaza, bir çözümsüzlüğe doğru ilerler. Çünkü insan ilişkile- rindeki söz, birbirlerini anlamak için sarf edilen bir söz değil- dir. Zaten konuşmaların sonunda herkes başladığı yere dö- ner. Söz, hiçbir şekilde duygulara tercüman olamaz. Gereksiz bir çaba olarak ortada kalakalır. Bu anlamda yazarın, öykü- lerinde tümüyle ayrılık anlarına odaklanması boşuna değil- dir. Onun öykülerinde herkes birbirini yanlış anlamaya hazır ve meyilli olduğu için dil, bir anlaşma aracı olmaktan çıkar. 18. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdaki lerden hangisi söylenebilir? A) Öykülerinin konusunu geniş bir coğrafyaya yayarak okur kitlesini artırmayı amaçlamıştır. B) Öykülerini konuşmalara yaslarken aslinda insanlar ara- sındaki iletişimsizliği vurgulamıştır. C) Öykülerinde, tutkularına yenik düşen insanların top- lumda yalnızlaştığını ortaya koymuştur. D) Öyküleriyle yaşamın dayatmalarına yenik düşmüş in- sanlara mücadele etme gücü aşılamıştır. E) Insanların birbirleriyle iletişim kuramamalarının altında diyalog eksikliğinin yattığını düşünmektedir.

33. Yirmi yıl önce, bebekliğinde aldığı ilaçlar yüzünden diş- leri lekelenmiş çocuklara rastlamak sıradan bir durum- du. Sanki sağlıklarına yeniden kavuşmak için ödedikle- ri bir bedeldi dişlerindeki lekeler. O dönemdeki ilaçlar, bugünküne göre çok sınırlıydı. Aynı zamanda bunların çoğunun güvenilirliği ve etkinliği, sistemli klinik çalış- malarla kanıtlanmamıştı Kullanım süresi ve miktarının, kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkabilecek kompli- kasyonların sınırları tam olarak çizilememişti. Bu parçada söz edilen ilaçlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Küçük çocuklarda iyileştirmeye yönelik işlevinin ol- madığı anlaşılmıştır. B) Kullanımından doğacak olumsuzluklar, net bir şe- kilde hesaplanamamıştır. C) Hangi durumda kaç doz kullanılması gerektiği tam olarak belirlenememiştir. D) İnsan sağlığına olumsuz bir etkisinin olmadığı açıkça ortaya konulamamıştır. E) Kullanıldıktan belli bir zaman sonra en az bir yan et- kisinin olduğu saptanmıştır.

25. İkisi arasındaki bu fark, aslında tarihe olan yaklaşımların- dan doğar. Tarihçi, tarihin artık yorumlanmış ve değişime uğ- ramış bir geçmiş olduğu şeklindeki bilime gölge düşüren var- sayımlarına rağmen, bilim adamı olma kimliğini elden bırakmaz ve objektif olma özelliğini her zaman korur. Yazar ise sanatın kendisine tanıdığı özgürlük sayesinde rahatça eserini kurgula- yabilir, eserde birden fazla gerçeğin olabileceğini düşündüğü için olaylara farklı açılardan bakabilir.... Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisi getirilmelidir? A) Tarihçi geçmişi kurmakta, tarihî roman yazarı ise tarihçinin kurguladıklarını yeniden yorumlamaktadır B) Tarihçi olaylara objektif, tarihî roman yazarı ise subjektif olarak bakar ve olayları okuyucuya bu şekilde yansıtır C) Tarihçi, tarihî roman yazarına göre olaylara daha bireysel yaklaşır D) Tarihçi özgür bir ortamdan beslenirken tarihî roman yazarı bilimselliğe sadık kalmakla yükümlüdür E) Tarihî roman yazarı gerçekleri kurgularken olasılıkları tarih- çilere nazaran daha iyi değerlendirir

2021-ALES/1/SÖZEL 39-42. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Brene Brown'un 'Empatik bir cevap, hiçbir zaman en azından ifadesiyle başlamaz." cümlesi, olumsuz durumlarda etrafına pozitif dalgalar yayma mecburiyeti hissedenlerin sayısının hızla arttığı günümüzde daha fazla anlam kazanıyor. İşini kaybeden birinin duymak isteyeceği cümle "En azından daha çok kitap okuyabileceksin." değildir. Çünkü kişi olumlanmaktan ziyade duygularının paylaşılmasını ister. Yaşananlara olumlu tarafından bakmak, elbette iyi ancak kendimizin veya karşımızdakinin yaşadığı olumsuz durumları yok sayip sadece olumlu duygulan paylaşmak da empati yoksunu bireylere dönüşmemize yol açıyor. "Toksik olumluluk" adı verilen bu durum, olumsuz bir ruh hâlindeki kişinin doğal duygusal deneyimini reddetmesi anlamına geliyor. Toksik olumluluğa göre davranan Kişiler, yalnızca kendi olumsuz duygularını bastırmakla kalmıyor, çevrelerinde sıkıntı içinde olan insanların da kendilerine benzemelerini istiyor. Bu kişilerin etrafa saçtığı "Her şeye olumlu tarafından bak," türünden nasihatier, doğal bir duygu durumunu yapay bir şablonla değiştirmeyi amaçlıyor. Ayrıca bu öneriler, bakış açısını değiştirmekle acının yok olabileceğini ima ederek "Mutlu hisselmiyorsan sorumlusu sensin." lenkidini de içeriyor. Bu sığ önerilerin özünde birer Truya atinin saklı olduğu görülüyor. Çünkü kişiye gerçekleştiremeyeceği bu tür tavsiyelerde bulunmak; muhatabina içeriden saldinyor ve kişide mutsuzluk, harekete geçememe, değersizlik hissi, olumlu tarafı görememe gibi durumların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Aslında mutsuzlukla baş etmenin birçok yolunun olduğu bilmiyor. Örneğin neden gözyaşı döken canlilar olduğumuzu araştıran bilim insanlay, cevabın başkalarıyla daha gügü bağlar kurmak isteğimiz olduğunu söylüyor. Yani sadece keodimiz için değil, acimuzin çevremizdeki kişilerce görbiniesi için de ağlıyoruz. Bu yüzden acı çekerken empathyoksunu boş cümleler duymak işe yaramıyor. Gerçek iyileşmeyi sağlayan entaşıldığımızı hissettiğimiz, duygularımizin kabul gördüğünü ilişkiler içinde olmak. 42. Bu parçada toksik olumluluk davranışıyla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Sergileyen kişilerin yaygınlığına B) Ortaya çıkma sebebinin ne olduğuna Deniz S C) Başkalan üzerinde nasıl bir etki bıraktığına D) Benimseyen kişilerin nasıl bir tavır sergilediğine E) Bilimsel çalışmalara konu edildiğine ku ÖSY ÖSY

35. Adını "İstanbul Mektubu" koyacaktım bu yazımın. Sonra düşündüm, beğenmedim. İstanbul'u mu anlatacağım ben? Bana mı düşmüş İstanbul'u anlatmak? Siz onu şairlerden dinleyin. Güzelliklerini, eğlencelerini, canacan katmasını söyleye söyleye bitiremiyorlar. Doğrusu, ben pek göremiyorum o güzellikleri ama inanırım, neme lazım! Şairlerle tartışmaya mı gireceğim? Söz ebesi onlar, başa çıkabilir miyim? Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi şöylenemez? A) Bazı sebeplerden İstanbul'u anlatmaktan çekinen B) Şairlerle tartışmaktan kaçınan C) Kararları üzerinde düşünüp değişiklik yapan D) Şairleri herkese laf yetiştiren kişiler olarak niteleyen E) Şairlerin sözlerine gönülden inanan

B Kitapçığı 7 23. Murat Üstübal'ın dördüncü şiir kitabı İmge Kası; Biçimsi- zin Ketum Tarihi ve Haberlinin Ölümü adlı iki bölümden oluşuyor. Özellikle Huyname, Kirbozumu, Jeknokriptler adlı ilk üç kitabıyla okuru yoran, okurdan ciddi beklen- tileri olan bir şair profili çizmişti. Bu hâliyle tüketilmesi A hayli zor şiirler kaleme alan Üstübal, ---- Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse "Murat Üstübal'ın üslubunda değişiklik olduğu" sonucuna ulaşılır? A) son kitabı İmge Kası ile okura imge ve anlam yönün- den bir açıklık sunmuş; okurla bir tür anlam anlaşması imzalamıştır B) bu özelliğini ne yazık ki imge Kası adlı şiir kitabında da devam ettirmiş; okuru imgelem dünyasında tek başına bırakmıştır C) aslına bakılırsa şiirleriyle olup bitenler arasında doğ- rudan bir bağ kurmaya çalışmış; şiirin anlam evrenini genişletmiştir D) noktalama işaretlerini yer yer ritim kırıcı olarak yer yer de yeni imgeler oluşturma adına kullanmış; yazım ha- talarını ise görmezden gelmiştir E ilk başlarda yapaylık hissi veren imgeleri şiirin bütü- nüne yayarak bu algıyı ortadan kaldırmış ancak güç anlaşılır bir şiir dili yaratmaktan kurtulamamıştır 24. Tarih boyunca neleri okumalı sorusuna bağlı olarak nasıl okumalı sorusu üzerinde çokça durulmuştur. Bu konu- da okuma formülleri geliştirilmiş, okura kılavuzluk yapa- birisi

D Düşünme, insan çabasını belli bir amaca ya da sonuca yöneltir. İnsanı kötü alışkanlıkların tutsağı olmaktan kurta- rır. İnsana yeterince bilgi toplamadan yanlış ve yanlı karar- lar verme yerine düzenli ve sistemli biçimde toplanmış bilgiler yardımıyla yön vermeyi sağlar. Düşünme, insanın karşılaşacağı güçlükleri ya da problemleri önceden kestir- mesine yardımcı olarak onları karşılamada, onlara karşı hazırlıklı olmada en önemli rolü oynar. En basit işten en karmaşığa kadar, ileri görüşlülük ve doğru davranış, sade- ce geliştirilmiş bir düşünme gücüyle ortaya konabilir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Düşünme gücü, doğru davranışların sergilenebilmesin- de önemli bir ölçüttür. B) Düşünme, kişinin kendine zarar verebilecek tutumlar- dan uzak durmasını sağlar. FE C) Düşünme, yaşamda karşılaşılabilecek türlü sıkıntılara karşı önlem almada önemli bir yer tutar. 2 D) Düşünmeyi bilmeyen kişi, üstlendiği bir projeyi sonuç- landırıp topluma katkı sağlayamaz. E) Düşünme, verilen kararların doğru ve tarafsız olmasına olanak sağlar.

21. Folkman'a göre kişilerin karşı karşıya kaldıkları sorunlar- la baş etmek için başvurdukları iki temel yol vardır: Bun- lar, problemi çözmeye odaklı ve duygusal rahatlamaya odaklı baş etme yollarıdır. Problem çözmeye odaklı tarz, doğrudan olumsuz duyguyu yaşatan problemi azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracak davranışlara yönel- meyi gerektiriyor. Duygusal rahatlamaya odaklı tarzda ise kişi ya durumu herhangi bir çaba göstermeden kabul etmeye ya da bu duyguyu ortaya çıkaran ortamdan kaç- maya yöneliyor. Buna göre; 1. okuldaki bir tiyatro gösterisinde rol alan birinin yü- zünün kızardığını düşünüp doğaçlama yöntemiyle bunu alaya alan cümleler sarf etmesi, II. bir tartışma esnasında ortaya attığı bir fikrin yanlış olduğunu fark eden birinin bozuntuya vermeden bu fikri ısrarla savunmaya devam etmesi, I. birbiriyle dargın olan iki arkadaşın arasını bulmak is- teyen bir başka ortak arkadaşın eğer barışmazlarsa her ikisine de küseceğini belirtmesi durumlarından hangileri "problem çözmeye odaklı baş etme yollarına" örnek gösterilebilir? A) Yalnız B) Yalnız II D) II ve III C) Ive th E) I, II ve III 22.

28. Beynimizin sağ ve sol yarım küreleri farklı fonksiyon- lara sahiptir. Beynimizin sol tarafı dil, matematik ve analitik düşünme gibi işlevlerde uzmanlaşmışken sağ tarafın uzaysal ve mekânsal algı ve ilişkiler, yüzleń ta nima, görsel canlandırma ve müzik alanlarında daha baskın bir rolu vardır. Beyin yarım kürelerindeki işlev- sel farklılıklara bağlı olarak beynin sağ veya sol taraf zarar gördüğünde farklı bozukluklar gözlenmektedir. Örneğin, dil becerileri %95 oranında sol beyinde ge lişmiştir. Beynin sol tarafı zarar gördüğünde etkilenen bölgeye bağlı olarak afazi olarak tanımlanan dil bo- zuklukları ortaya çıkar. Sağ taraftaki bir hasar ise bir müzisyeni mesleğinden edebilir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? -Aman A Yakın zamana kadar beynin sağ ve sol loblarının hangi işlevleri olduğu bilinmemekteydi. B) Kaza ve yaralanmalarda beynin hangi bölgelerinin zarar görmüş olabileceği öngörülebilir. C) Hasarlı bölgenin tedavi edilip edilmediği hastanın becerileri üzerinden kontrol edilebilir. DY Insanların her biri, yarım kürelerden birinde yoğun performans gösterebilmektedir. E) Yaşlılığa bağlı beyin işlevlerindeki zayıflama, sağ ve sol yarım küreyi de ilgilendirir.