Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

TYT/TÜRKÇE 20. Ölümcül Kimlikler, genel yazılış biçimi itibarı ile ders verme niteliği taşıyan, didaktik bir bakış açısıyla yazılmıştır. Amin Maalouf'un da göçmen kimliği, konuya yaklaşımına farklı bir boyut kazandırmıştır. Kitap, deneme türünde yazılmasına rağmen kısa ve öz bir düşünce/deneyim yazısı şeklinde betimlenebilir. Kimlik, çok kültürlülük ve göç konularına kattığı farklı bakış açılarıyla literatüre katkı sağlayan bir kitap olarak çok farklı disiplinlerle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak belirtmek gerekir ki kitap, sade ve anlaşılır bir dil kullanılması bakımından gerek genel okuyucu kitlesine gerekse literatürdeki kavramlara değinerek analizler yapması açısından akademik çalışmalar yapanlara bir rehber olacak şekilde kaleme alınmıştır. Bu parçada sözü edilen kitap ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kitabın bir anlamda okuyucuya kılavuzluk yapacak düzeyde yazıldığına B) Anlaşılır bir dille yazıldığı için deneme türünde algılanabildiğine C) Çok kültürlülük ve göç sorununa değinerek değişik bilimlerle bağ kurduğuna D) Yazarın kendi deneyimlerini aktardığı nitelikli bir eser olduğuna 22. Kalaba büyük E) Yazarın, okuyucuya göç ve çok kültürlülük konuları ile ilgili bilgiler verdiğine 21. (1) Türklerde yüzyıllar boyunca kullanım imkânı bulan tezhip sanatı; mimariden yazma eserlere cilt kapaklarından levhalara, madeni eşyalardan halılara ve tılsımlı gömleklere algısı, çok bi sonur korid çilgin oluy duru girip ted Ün ne O S

TYT/TÜRKÇE 17. Foucault'un iktidar ve özne arasındaki ilişkiyi her yerde ve her durumda oluşan bir olgusal kabulden yola çıkarak açıklamış olması, çalışmasının temel çıkış noktasıdır. Foucault'a göre özne, bireyden farklıdır ve içinde bulunduğu toplumun disiplinci - düzenleyici politikaları tarafından ehlileştirilmiştir. Çalışma, öncelikle öznenin nasıl ortaya çıktığı, bireyden farklı yönlerinin neler olduğu ve özneyi özne konumuna getiren iktidarın nasıl işlediğini ele almaktadır. Bu noktadan hareketle modern toplum içerisinde kendisini özgür bir karar veren olarak gören özneleşmiş bireyin, aslında iktidar tarafından nasıl bir sarmal içerisinde yeniden üretildiği analiz edilmelidir, düşüncesi çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu analizin sorunsallaştırma ve sorgulama olduğunu dile getiren Foucaultcu bakış açısı, direniş hareketini göstererek içinde bulunduğu iktidarı sorgulayan bireyin yeniden özneden dönüşümünü ele almaktadır. Bu parçadan hareketle Foucault'nun çalışma alanına girmez? A) iktidar ve özne B) Özne ve birey C)Sorunsallaştırma D) Mücadele etme E) Teplumu gözetleme 1

lojinin uştan kaza- daha ? Bu anlar ndan geli- usu ge- diği ve dair ve- bul bir in i final dergisi - 21. Bir iki defa gerekti, onda da yazara ulaşmak çok zor, ajans kanalıyla vesaire derken vaz- geçtim. Ama yazarı tanımak güzel bir şey, me- sela ben Paul Auster'la tanıştım New York'ta, evine gittim, çalışma ortamını gördüm, sohbet ettik ve ondan sonra onu daha iyi tanıdım, zaten kitaplarında hep kendini anlatan bir yazardır, o hoşuma gitti. Böyle bir şey güzel oluyor, Paulo Coelho ve Umberto Eco'yla da tanıştım, ko- nuştum. Başka birkaç Alman yazarla da tanış- tım. Yazarı tanımak işinize bir hoşluk katıyor, derinlemesine bakabiliyorsunuz yazdıklarına ama bu çok da şart değil. Belki de tanımamak daha iyi çünkü etkilenebilirsiniz de. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? AÇevirisini yaptığınız yazar ya da yazarlarla tanışma fırsatınız oldu mu? B) Eseriyle yaşam biçimi örtüşen sanatçıları kendinize daha mı yakın hissediyorsunuz? CV Kendisini ve üslubunu bildiğiniz bir yazarı çevirmek daha keyif verici değil mi? D) Yaşayan bir yazarın kitabını çevirdiğinizde yazarla iletişim kurmayı tercih ediyor mu- sunuz? E Edebî çeviriler yaparken dünyaca bilinen eserlere öncelik verdiğiniz doğru mu? 5

& & Onceden belirlenmiş bir iskelet yapıyla yazılmaya başlanan yazılar uzun soluklu yazılar değildir. Bu yazılar daha çok tek okumalık yazılar gibidir- Yazının iskeletini yazış anınızda şekillendirirseniz yazınız uzun soluklu olma yolunda ilerliyor de- mektir. IN Okur bu gelişimi kendi düşünceleriyle de destek- V Çünkü yazılış anında bir şeyler katılan yazılar de- vamlı bir gelişim içerisindedir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A) I B) I C) III D) IV E)V

Leylek, han duvarının dibinde, sanki ken- dinden bahsolunmuyormuş gibi, çalımlı do- laşıyordu. Hâlinde, tavrinda, sanki istese uçarmış da şimdilik keyfi yaya gezmek is- tediğinden uçmuyormuş gibi bir ifade vardi. Gökyüzünden inmiş olmanın olanca üstün- lugo ile önünde geçmekte olan bir kediye küçümseme ile baktı Bu sunuda, Haldun Taner'in "izini Leylek" isimli hikayesinden bir parça verilmiştir. Bu parçada sözü edilen hikaye kişisiyle ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) Insanın dışındaki bir varliktr B) Kedileri sevmemektedir. C) Afrali tafrali bir havası vardır D) Kendini büyük görmektedir. E) Uçabiliyor olmayı bir üstünlük olarak görmek tedir.

Deneme Sınavı - 10 - 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- 35 layınız. Mehmet Akif, belli bir süre aynı evi paylaştığı Şefik Bey'in (Şefik Bey, Neyzen Tevfik'in kardeşidir.) bazı zamanlarda -genelde meclise gitmek için- paltosunu ödünç alırdı. Bir defasında Şefik Bey, Akif'e İstiklal Mar- şi Yarışması'nda kazandığı büyük ödülü işaret ederek "Keşke paranın bir kısmını kabul edip kendinize bir pal- to alsaydınız." demiş. Bu söze çok kırılmış Akif. Şefik Bey'e küsmüş ve onunla uzun süre konuşmamış. Türk düşüncesinin sembol isimlerinden biri olan Akif'in dün- yevi olanla münasebetini göstermesi açısından palto meselesi oldukça önemlidir. Akif'in olmayan, hiçbir za- man bir eksiklik olarak görmediği paltosu mu, Gogol'ün Palto hikâyesindeki Akakiy Akakiyeviç'in bütün hayatı- nı vererek aldığı, sonra kaybettiği, onunla beraber her şeyini kaybettiği paltosu mu? Bugün modern bir "Türk" romanı ve hikâyesinden bahsedemeyişimizin sebebi yanlış paltoyu seçmiş olmamızdır. 35. Bu parçada palto"nun aşağıdakilerin hangisinden dolayı konu olarak seçildiği söylenebilir? A) Farklı milletlerin ortak değerlerini karşılaştırma yo- luyla yansıtmasından B) insanların gerçek kişiliklerinin menfaat çatışması ya- şandığında ortaya çıktığını göstermesinden C) Ayn nesneye farklı anlamlar yüklendiğini gözler önüne sermesinden D) İçinde bulunduğu zor yaşam koşullarının insanların öncelik sıralamasını değiştirdiğini ispat etmesinden E) Eksikliği yaşanan her şeyin insanlar tarafından haya- turmerkezine alındığını ortaya koymasından 36. Bu parçadan hareketle "yanlış paltoyu seçmek" sö-

i- 7, O 7 6. (1) Sanat eseri, nesnenin hem kendisidir hem de değildir; sanat eseri, gerçekliği tipatıp karşılamaz. (II) Bir sanatçının elinden çıkan eser gerçeklikten belli oranda uzaklaşmalı- dır çünkü sanat eseri, gerçekliği yalnızca temsil etmez aynı zamanda onu yaratır. (III) Manav tezgâhındaki elma ile bir şiirde yer alan elma aynı nesne değildi. (Doğada bir taşı ya da ağacı gözlemleyen kimse 'Bu ağacın anlamı nedir, bu taş neyi anlatıyor?' diye bir soru sormayacaktır. (V) Anlam doğadaki birçok nesneyi zihnimize kodlayan oldukça kar- maşık bir kavram. Numaralanmış cümlelerin hangisinde düşüncenin.akı- şını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) W EV

RAGRA 13. Geri dönüşüm, atık bir maddenin doğaya bırakılmadan tekrar işlenerek aynı maddenin oluşturulması işlemine denmektedir. Geri dönüşüm ile birlikte yeni bir ham maddenin kullanım ihtiyacı azalır. Böylelikle hem atıkların doğayı bozarak kirletmesi, perişan etmesi önlenir hem de daha fazla ham madde ihtiyacı doğmaz. Geri dönüşüm, en çok doğaya verilen hesapsız zararları önlediği için tercih edilmektedir. Pek çok madde, geri dönüşüm sayesinde tekrar tekrar kullanılmakta ve böylelikle ham maddeye duyulan ihtiyaç azalmaktadır. Parçaya göre geri dönüşümün tercih nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Atıkları dönüştürecek sistemin olmaması B) Doğal dengenin bozulmasına duyarsız kalınması C) Petrol atıklarının yaygın olması D) Atıkların doğaya zarar vermesi E) Bazı maddelerin dönüşümünün zorluğu

ÖZD YAYIN A I 29. Ülkemiz meyve yetiştiriciliğinde dünya tarımında yeni teknik ve teknolojinin gelişmediği dönemlerde ihracatçı ülke konu- mundayken bugün findik, Antep fisti, elma, üzüm ve porta- kal gibi belli başlı meyvelerin dışında neredeyse ithalatçı po- zisyonuna gelmiştir. Bu durum; Türkiye'nin, birim alandan alı- nan pazarlanabilir ürün miktarını artıracak önlemleri alma zo- runluluğunu ortaya koymaktadır. Bunun için de meyve yetiş- tiriciliğinde, sınıflamada, muhafazada, taşıma ve pazarlamada modernizasyona gidilmesi zorunludur. Meyve üreticileri, tüm bölgelerin ekolojik avantajlarını ve dezavantajlarını tespit ede- rek yeni yatırımlar yapmalıdır. Bugünkü durumda çilek, kiraz, turunçgiller tarımında uygulanan teknikler, bu konuda geliş- miş ülkelerle yarışabilecek durumdadır. Elma, badem, ceviz ve Antep fıstığı tarımındaki gelişmeler de memnunluk vericidir. Bu parçadan hareketle "Türkiye'deki meyve yetiştiriciliği" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yatırım yapılacak yeni meyve türlerinin belirlenmesi ge- rekmektedir. B) Tarımdaki teknolojik gelişmeler, Türkiye'nin aleyhine so- nuçlar doğurmuştur. C) Lojistik ve satış noktasında çağın koşullarına göre hareket edilmelidir. D) Belli meyvelerdeki üretim modeli iştenen düzeydedir. E) Üretimde ekonomik verimliliğin artırılması için çalışmalar yapılmalıdır.

34. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı okunmadan iyi okur olunamaz bence. Insan ruhunun en karanlık derinlik- lerine cesaret ve incelikle dalan ilk büyük yazarlardan- dir Dostoyevski "Shakespeare ve Mevlânâ daha önce yaşadı ama!" diyenlere yanıtım: "Shakespeare eğer roman yazsaydı Savaş ve Barış'ı, Mevlânâ ise Don Kişofu yazardı ama ikisi de Suç ve Ceza'yı yazamaz- dı, olur." Kötülük ve adalet kavramlarını anlamak için de bütün hukukçu, psikiyatrist, asker, polis, siyasetçi ve bilhassa mühendislerin mutlaka okuması gereken başyapıttır bu roman) Hepimiz "av ve avci"nin nasıl ko- layca yer değiştirdiğini hayatın içinde canımız acıyarak öğreniriz ancak kimse Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'si rkadar iyi anlatamaz. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Dostoyevski, kendine has bir anlatımı ve gücü olan bir yazardır. B) Suç ve Ceza romanin Dostoyevski'den başka kim- se yazamazdı. C) Suç ve Ceza, hayata ve insanlığa dair kimi tomel kavramların kavranması için herkesin okuması ge reken temel eserlerden biridir. D) Hukuk ve güvenlik alanında eğitim alanlara Suç ve Ceza roman mutlaka okutulmahdır. E) Dostoyevski ruhunun derinliklerinde, karanlıkların- da cesaret saklı olan büyük bir yazardır.

de da k 7. I Elinizdekilerin değerini bildiğiniz ölçüde yeni şey- ler elde edebilirsiniz. II. Kanaat etme anlayışı köreldikçe yeni şeyler edin. mede sorunlar çıkabilir. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? cümledeki sözün gerçekleşmesi koşula bağlı bir havada aktarılmıştır. B) I. cümledeki görüşün neden sevilmediği söylenmiş tir. C) I. cümledeki ifadenin nedenleri aktarılmıştır. D). cümledeki sözle özdeş bir vurgu tekrar edilmiştir. E) I. cümledeki ifadenin sonuçları anlatılmıştır.

ğildir. mora- larak til- 3. 1. Mesleklerine göre bireyleri sınıflandırmak ve iyi ya da kötü olmaları şeklinde hükümler getirmek kesinlikle yanlış bir şeydir.. II. İnsanları belirli kalıplarla değerlendirmek kişinin karakter yapısını gösterir. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) L. cümledeki görüşün sebepleri söylenmiştir. BI. cümledeki ifadenin bir sonucu aktarılmıştır. C) I. cümledeki yargının ne durumlarda tersine döne- bileceği anlatılmıştır. D) I. cümledeki düşüncenin olumlu olduğu söylenmiş- tir. E) I. cümledeki ifadenin geçerli olduğu anlatılmıştır.

2. I. Vapur rıhtımdan kalkıp da Marmara'ya doğru uzaklaş- maya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler üzerlerin- den ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar: II. Çocukcağız Arabistan'da rahat eder, dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle fakat gönülleri isli evlerine döndüler. (Eskici/ Gurbet Hikâyeleri) Oh, bu sabah ne kadar soğuktu, yatağımın hararetlerini terk ettiğim vakit, çılgın fırtınalarla haykırarak, tehditkâr rüzgârlarla camları döverek geçen gecenin bütün bürû- detini massetmiş olan soğuk terliklere çıplak ayaklarımı sokunca, içimde bakıyye-i leyl bir üşümenin titrediğini hissettim. (İlk Namaz) Yukarıdaki hikâye parçalarında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Özetleme tekniği B) Yabancı kökenli sözcükler C) Kahraman bakış açısı D) Psikolojik tahlil E) Hâkim bakış açısı

sunda kolaylık sağladığı belirtilmiştir. E) V. cümlede, benzer türlere göre daha az gelişen kimi özel- liklerini avantaja dönüştürdükleri belirtilmiştir. 13. 90'lı yıllarda, bilişim teknolojileri ışığı altında yaşanan geliş- meler, insanları internet adı verilen bir iletişim ağı ile tanış- tırdı. İnternet, haberleşmede diğer kitle iletişim araçlarından farklı olarak kullanıcılarına etkileşimli bir deneyim sundu. En- düstri toplumunu etkileyen bu yenilikçi teknoloji, beraberinde bilişim dünyası aracılığı ile bilginin dağıtımını ve erişimini ko- laylaştırdı. İnternet üzerinden birbiriyle hızlı etkileşimde bu- lunabilen insanlar, iş veriminin artmasına büyük katkıda bu- lundu. Ek olarak, internet üzerinden hizmet sağlayan web si- teleri dünyanın önemli teknoloji şirketlerine dönüştü, yeni iş alanları doğdu. 1. İletişime yeni bir boyut kazandırması II. Sosyal ilişkileri güçlendirmesi III. İnsanların zorlanmadan bilgiye ulaşmasını sağlaması IV. Yeni çalışma alanları oluşturması konu- Bu parçaya göre yukarıdakilerden hangileri internetin sağla- dığı faydalardan biri değildir? A) I ve II B) Yalnız II D) I ve IV E) Il ve IV C)Yalnız III I. OTURUM (TYT) DENEME - 4 Diğer sayfaya geçiniz.

6. Hieron, Sicilya'nın Siraküza kentinde tahta çıkar. Bir za- obillenaatkâra bir miktar altın verip bundan bir taç yapmasını tid ister, taç geldiğinde zanaatkârın altının bir kısmı yerine gümüş koyduğu yolunda söylentiler çıkar. Hieron, yir- mili yaşlarının başındaki Arşimet'i hakikati bulmakla gö- iday revlendirir. Arşimet, küvette bedeninin kaldırdığı suyun no hacmini fark ettiğinde problemi nasıl çözeceğini anlar. Gümüş altın kadar yoğun olmadığından daha çok su taşıracaktır. Arşimet taçla aynı ağırlıktaki altın ve gümüş külçeleri suya daldırarak bir dizi deney gerçekleştirir, der- di her birinin ne kadar su taşırdığını görmektir. Bu deney- ler sayesinde taçta gümüş olup olmadığını söyleyecektir. Arşimet bu yüzden çılgınca bir neşe içinde çırılçıplak so- kağa fırlar, "Evreka!" diye bağırıyordur: "Buldum!" Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Günlük hayatta bilimsel bilginin ne işe yarayacağı B) Arşimet'in bilgiye ulaşma yöntemi C) Tesadüf sonucu ortaya çıkan icatlar John D) Altın ve gümüşün birbirinden ayrıştırılması ten) Suyun kaldırma kuvvetinin nasıl keşfedildiği aiteimmitelley eb einem sonuç yayın BRIS

-00 suam Bu 6. Böyle bir batıl inanç vardır. Batıl mıdır, değil midir aslın- da emin değilim. Peki, öyleyse neden batıl dedim. Çok yinelendiği için böyle dedim. Bu görüş çok yinelendi. Yani kuramla uğraşırsan sanatın pratiğinden soğursun görüşü. O sebeple batıl inanç gibi düşünüyorum. Yani kulaktan kulağa yayılan bir fısıltı gibi... Peki, gerçeklik derecesi nedir? Esasında her sanatçı "iş"iyle ilgilenir. İşini önemsediğinin göstergesidir bu. Olayın ruhuna inmek is- nsmeter. Ben de istedim. Benim öykü yazma hızımı kesen çok en şey oldu. Kuramla uğraşmak değil, çok başka sebeplerle mibröykü yazma hızımın kesildiğini söylemek isterim. 152 Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir? A) Edebiyatın teori kısmıyla uğraştığınız için mi az sayıda öykü yayımlıyorsunuz? B) Öykü dışındaki uğraşlarınızın öykü yazma hızınızı dü- şürdüğü iddiaları doğru mu? C) Edebiyatın kuram kısmıyla uğraşmak pratiği etkiler mi? D) Yavaş ve az öykü yazmanızın nedeni nedir? E) Çok yazan yazarların öykülerinin niteliğinin bundan et- kilenmemesi mümkün müdür? sonuç yayınları 8. LINE