Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

= olu-
oyun
ok az
orsak
koy-
daha
z. Ba-
wri.
angisi
ardır.
i oldu-
gerek-
etmek-
n çekin-
7. Yazarı bilinmeyen, VIII. yüzyıla ait bir şiir olan Beowulf,
Eski İngilizcenin en büyük kahramanlık destanıdır. Bilgin-
ler ondan İngiliz dilinin gelişimine dair ciltler dolusu şey
öğrendiler. Şiir aynı zamanda erken dönem Orta Çağ bo-
yunca Kuzey Avrupa'yı karakterize eden Hristiyanlığın ve
pagan geleneklerin karışımını yansıtır. Konu olarak şiir, o
zamanlar Kuzey Avrupa'ya yeni yayılan Hristiyanlık un-
surları ile eski Germen savaş kurallarının inançlarını birbir
ile harmanlar. Nesiller boyunca sözlü olarak tekrar tekrar
anlatılan orijinal Beowulf efsanesi; gücü, mertliği, sada-
VAGO TAN
kati ve intikamı göklere çıkarmıştır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi anlatılmaktadır?
A) Beowulf destanının diğer doğal destanlardan farkı
B) Kuzey Avrupa'da Hristiyanlığın yayılışı
D
Ingilizlere ait doğal destanların özellikleri
DBir destanın içerik ve şekil özellikleri
E) Beowulf destanının ortaya çıkışı ve içeriği
1.
1.
Irta kal-
S
Y
a
S
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
= olu- oyun ok az orsak koy- daha z. Ba- wri. angisi ardır. i oldu- gerek- etmek- n çekin- 7. Yazarı bilinmeyen, VIII. yüzyıla ait bir şiir olan Beowulf, Eski İngilizcenin en büyük kahramanlık destanıdır. Bilgin- ler ondan İngiliz dilinin gelişimine dair ciltler dolusu şey öğrendiler. Şiir aynı zamanda erken dönem Orta Çağ bo- yunca Kuzey Avrupa'yı karakterize eden Hristiyanlığın ve pagan geleneklerin karışımını yansıtır. Konu olarak şiir, o zamanlar Kuzey Avrupa'ya yeni yayılan Hristiyanlık un- surları ile eski Germen savaş kurallarının inançlarını birbir ile harmanlar. Nesiller boyunca sözlü olarak tekrar tekrar anlatılan orijinal Beowulf efsanesi; gücü, mertliği, sada- VAGO TAN kati ve intikamı göklere çıkarmıştır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi anlatılmaktadır? A) Beowulf destanının diğer doğal destanlardan farkı B) Kuzey Avrupa'da Hristiyanlığın yayılışı D Ingilizlere ait doğal destanların özellikleri DBir destanın içerik ve şekil özellikleri E) Beowulf destanının ortaya çıkışı ve içeriği 1. 1. Irta kal- S Y a S
onuç yayınları
OG
3. Öyküde ritim, şiirsellik, dil yetkinliği ve çağrışım zenginliği
ile bir öykü evreni kurmaya çalışıyorum. Bu ögelerin mo-
dern öykünün oldukça önemli vasıfları olduğunu sanıyo-
rum. Geleneksel anlatılarımızdaki ruhu, modern anlatıla-
rin biçimiyle örtüştürerek yeni yapı inşası peşindeyim. Bu
çağın atmosferine denk düşen bir biçim kaygısı ile par-
çalanmış, çarpılmış, yitik çağdaşlarımla aynı yerde buluş-
mak istiyorum. Öyküde arayışım sürüyor. Yazma serüve-
nim de kendi dilimi bulma çabalarım da... Ama sonuçta
yaptığım şeylerin gerçekle bir bağlantısı olsun istiyorum.
Bütün bunları başarabildiğim öyküler beni yansıtan, tem-
sil eden öyküler.
Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine cevap olarak
söylenmiştir?
A Modern öykünün özellikleri nelerdir?
B) Öykülerinizi yazarken nelere dikkat edersiniz?
C) Bir öyküyü size has kılan özellikler nelerdir?
DY Sizin öykülerinizin diğer yazarlarınkinden farkı nedir?
E) Öyküde yenilik arayışlarınızın devam ettiği söylenebi-
lir mi?
to için bir önerisiydi. Yazı...
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
onuç yayınları OG 3. Öyküde ritim, şiirsellik, dil yetkinliği ve çağrışım zenginliği ile bir öykü evreni kurmaya çalışıyorum. Bu ögelerin mo- dern öykünün oldukça önemli vasıfları olduğunu sanıyo- rum. Geleneksel anlatılarımızdaki ruhu, modern anlatıla- rin biçimiyle örtüştürerek yeni yapı inşası peşindeyim. Bu çağın atmosferine denk düşen bir biçim kaygısı ile par- çalanmış, çarpılmış, yitik çağdaşlarımla aynı yerde buluş- mak istiyorum. Öyküde arayışım sürüyor. Yazma serüve- nim de kendi dilimi bulma çabalarım da... Ama sonuçta yaptığım şeylerin gerçekle bir bağlantısı olsun istiyorum. Bütün bunları başarabildiğim öyküler beni yansıtan, tem- sil eden öyküler. Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine cevap olarak söylenmiştir? A Modern öykünün özellikleri nelerdir? B) Öykülerinizi yazarken nelere dikkat edersiniz? C) Bir öyküyü size has kılan özellikler nelerdir? DY Sizin öykülerinizin diğer yazarlarınkinden farkı nedir? E) Öyküde yenilik arayışlarınızın devam ettiği söylenebi- lir mi? to için bir önerisiydi. Yazı...
ten
nie
ke
1.Çevirdiğim şairlerin eserlerini çoğunlukla ben seçiyorum.
Şiir alanında daha önce yapılmış “kötü” çevirileri yeniden
çevirerek Türk okuyucusunun Arap şiiriyle "gerçekten"
ilişki kurmasını sağlamaya çalıştım. Bir şiiri çevirmeye
başlamadan önce Arap dünyasında ve dünyada yarattığı
etkiye bakarım, edebîliğine bakarım. Bu arada bazen ya-
yınevlerinin taleplerine göre de seçimler şekillenebiliyor.
Tabii ben nihayetinde bir akademisyenim. Çeviriye ayırdı-
ğım vakit sınırlı. Bu nedenle seçici olmak durumundayım.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine cevap ola-
rak söylenmiş olabilir?
A) Bütün çevirilerinizin şiir türünde olması sizin seçiminiz
Thea9 1636Y (8
mi?
B) Çevireceğiniz şiirleri sadece siz mi belirliyorsunuz?
C) Cevireceğiniz eserleri hangi ölçütlere göre seçersiniz?
D) Sadece sevdiğiniz eserleri mi çeviriyorsunuz?
E) Çeviri yapmaktaki birinci amacınız nedir?
Sim semüşüb vətil
Münolla'da hikâ-
3.
yayınları
20
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ten nie ke 1.Çevirdiğim şairlerin eserlerini çoğunlukla ben seçiyorum. Şiir alanında daha önce yapılmış “kötü” çevirileri yeniden çevirerek Türk okuyucusunun Arap şiiriyle "gerçekten" ilişki kurmasını sağlamaya çalıştım. Bir şiiri çevirmeye başlamadan önce Arap dünyasında ve dünyada yarattığı etkiye bakarım, edebîliğine bakarım. Bu arada bazen ya- yınevlerinin taleplerine göre de seçimler şekillenebiliyor. Tabii ben nihayetinde bir akademisyenim. Çeviriye ayırdı- ğım vakit sınırlı. Bu nedenle seçici olmak durumundayım. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine cevap ola- rak söylenmiş olabilir? A) Bütün çevirilerinizin şiir türünde olması sizin seçiminiz Thea9 1636Y (8 mi? B) Çevireceğiniz şiirleri sadece siz mi belirliyorsunuz? C) Cevireceğiniz eserleri hangi ölçütlere göre seçersiniz? D) Sadece sevdiğiniz eserleri mi çeviriyorsunuz? E) Çeviri yapmaktaki birinci amacınız nedir? Sim semüşüb vətil Münolla'da hikâ- 3. yayınları 20
wyd sessiz bir
seyle ilgili farkh yo
olarak
aim bapma derde
tif görüşlerimiadie
suzluğa ve depres
ilgili bu
geçtier mi sadece
de de derin etkiler
gisine ulaşabilir?
liharda yaşadk
playdan ban zor
laşaca zorlu ya
mlukla bu konuda
rpekte mutsuzlu
ÖZDEBİR
0 Cümle içinde ara sözleri veya ara cum
ara söderin veya ara cümlelerin basina
Timak içinde olmayan alinti cümlelerinden
gram @pdford
25. 1. Yapn lerlemesi ve yaşliliğin netleşmesi ile vücutta t
lojik olarak olumsuz değişiklikler meydana gelmekt
dan calo
1. Bu tanima göre genellikle 60 yaşlanında ortaya ç
doğumla başladı varsayılan yaşlik belirtilerinin,
larına doğru artik netleştiği kabul edilir.
Vücutta geriye dönüşü olmayan değişimlerin r
mesi, yaşlilik olarak nitelendirilir.
IV. Bu değişikliklere kronik hastalıkların da eşlik etmesi
cunda kaliteli yaşam oldukça zor bir hal almakta,
bu noktada da egzersizin önemi ortaya pkmaktade
V. Düzenli yapılan egzersizlerin kaliteli yaşamada çok
olduğu ve yaşlanma ile gerileyen vücut fonksiyonlar
liştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir
Bu parçanın anlam bütünlüğünün sağlanabilmesi için n
ralanmış cümlelerin hangileri yer değiştirmelidir?
Aji vell
D) Il ve IV
E) Il ve V
Q
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
wyd sessiz bir seyle ilgili farkh yo olarak aim bapma derde tif görüşlerimiadie suzluğa ve depres ilgili bu geçtier mi sadece de de derin etkiler gisine ulaşabilir? liharda yaşadk playdan ban zor laşaca zorlu ya mlukla bu konuda rpekte mutsuzlu ÖZDEBİR 0 Cümle içinde ara sözleri veya ara cum ara söderin veya ara cümlelerin basina Timak içinde olmayan alinti cümlelerinden gram @pdford 25. 1. Yapn lerlemesi ve yaşliliğin netleşmesi ile vücutta t lojik olarak olumsuz değişiklikler meydana gelmekt dan calo 1. Bu tanima göre genellikle 60 yaşlanında ortaya ç doğumla başladı varsayılan yaşlik belirtilerinin, larına doğru artik netleştiği kabul edilir. Vücutta geriye dönüşü olmayan değişimlerin r mesi, yaşlilik olarak nitelendirilir. IV. Bu değişikliklere kronik hastalıkların da eşlik etmesi cunda kaliteli yaşam oldukça zor bir hal almakta, bu noktada da egzersizin önemi ortaya pkmaktade V. Düzenli yapılan egzersizlerin kaliteli yaşamada çok olduğu ve yaşlanma ile gerileyen vücut fonksiyonlar liştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir Bu parçanın anlam bütünlüğünün sağlanabilmesi için n ralanmış cümlelerin hangileri yer değiştirmelidir? Aji vell D) Il ve IV E) Il ve V Q
Soru Sende
6. Bir yazar, yaşadığı çağda kesin ölçütlerle yargılanabilir mi
ya da onun hakkında kesin yargılara varılabilir mi? Çok
tartışılmıştır bu. Yargılanabilir deyip de kestirip atmak çok
güçtür. Hele gerçek anlamda yazarlığı seçmişse o kişi,
daha da güçtür bunun yanıtını vermek. Çünkü öyle yazar-
lar vardır ki Ancak ileriki çağlar, onlar hakkında net bir
yargıya varabilir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına gö-
re aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) içinde bulundukları zamanın sorunlarına eğilirler
B) ortaya koydukları eserleri anlamak, şifre çözmek gibi-
dir
C) yaşadıkları dönemde onları kalıplara sığdırmak
imkânsızdır
D) gerçeği yeniden kurgulayarak okurla buluştururlar
EX pek çok yazarın değindiği ortak konuları eserlerine
yansıtırlar
Bu
lerc
Ça
Pa
d
C
C
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Soru Sende 6. Bir yazar, yaşadığı çağda kesin ölçütlerle yargılanabilir mi ya da onun hakkında kesin yargılara varılabilir mi? Çok tartışılmıştır bu. Yargılanabilir deyip de kestirip atmak çok güçtür. Hele gerçek anlamda yazarlığı seçmişse o kişi, daha da güçtür bunun yanıtını vermek. Çünkü öyle yazar- lar vardır ki Ancak ileriki çağlar, onlar hakkında net bir yargıya varabilir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına gö- re aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) içinde bulundukları zamanın sorunlarına eğilirler B) ortaya koydukları eserleri anlamak, şifre çözmek gibi- dir C) yaşadıkları dönemde onları kalıplara sığdırmak imkânsızdır D) gerçeği yeniden kurgulayarak okurla buluştururlar EX pek çok yazarın değindiği ortak konuları eserlerine yansıtırlar Bu lerc Ça Pa d C C
22.
tin
7
i
n
39,
E.
iniz.
Edip Cansever, şiirinde zaman kavramıyla bireyin var olma
sıkıntısına dikkat çeker. Şiirinde zaman problemini işlerken
varoluş, ölüm, ölümlülük, sonsuzluk, geçicilik, belirsizlik,
yabancılaşma, yalnızlaşma, beklentiler ve hatıralar gibi
insan bireyselliğindeki soyut olgular üzerinden hareket
ederek zaman temasını kendi özgün sanatıyla
birleştirmeye çalışır. Bu tutum, yeni şiirin hareket noktası
belirlemelidir. Çünkü soyut biçimlenişler şairlerin posta
olmalı ve yeni şairler bu çizgiyi başlangıç noktası olarak
güvercinleri gibi çalışır. Soyut duygu çağrışımlarını bir
şiirden diğerine geçirirler. Edip Cansever de bu soyut
dizilimlerin içindeki zaman olgusuna şiir evreninde
yeniden şekil verir. Bireyin geçmişini, şimdisini ve
geleceğini bireyin gerçekliğinde ve şiirin misralarında
zaman olgusuna vurgu yaparak derinlemesine işler.
Ayrıca zaman onun şiirlerinde mistik bir mekân tasavvuru
üzerindeki psikolojik kırılmayı haber vermektedir. Tam bu
oluşturur. Kapalı, iç mekânlara dönük betimlemeler birey
noktada geçmişe yönelen anılar; evlere, odalara hapsolan
şimdiki zaman, geleceğe yönelen beklentilerle oluşan
sonsuzluk düşü ve bunlar arasında sıkışmış bireyin var
olma çabası mekân üzerinden görsel alana taşınır.
40. Bu parçada "şairlerin posta güvercinleri" sözüyle
anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Şairin geçmişiyle bağını kuvvetlendiren ipuçları
Bairlerin toplumsal ve duygusal dünyaları
C) Duygu geçişlerini sağlayan iletişim araçları
D) Insan algılarının temel yapı taşları
EŞiirdeki estetik dili biçimlendiren sözcük dağılımı
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
22. tin 7 i n 39, E. iniz. Edip Cansever, şiirinde zaman kavramıyla bireyin var olma sıkıntısına dikkat çeker. Şiirinde zaman problemini işlerken varoluş, ölüm, ölümlülük, sonsuzluk, geçicilik, belirsizlik, yabancılaşma, yalnızlaşma, beklentiler ve hatıralar gibi insan bireyselliğindeki soyut olgular üzerinden hareket ederek zaman temasını kendi özgün sanatıyla birleştirmeye çalışır. Bu tutum, yeni şiirin hareket noktası belirlemelidir. Çünkü soyut biçimlenişler şairlerin posta olmalı ve yeni şairler bu çizgiyi başlangıç noktası olarak güvercinleri gibi çalışır. Soyut duygu çağrışımlarını bir şiirden diğerine geçirirler. Edip Cansever de bu soyut dizilimlerin içindeki zaman olgusuna şiir evreninde yeniden şekil verir. Bireyin geçmişini, şimdisini ve geleceğini bireyin gerçekliğinde ve şiirin misralarında zaman olgusuna vurgu yaparak derinlemesine işler. Ayrıca zaman onun şiirlerinde mistik bir mekân tasavvuru üzerindeki psikolojik kırılmayı haber vermektedir. Tam bu oluşturur. Kapalı, iç mekânlara dönük betimlemeler birey noktada geçmişe yönelen anılar; evlere, odalara hapsolan şimdiki zaman, geleceğe yönelen beklentilerle oluşan sonsuzluk düşü ve bunlar arasında sıkışmış bireyin var olma çabası mekân üzerinden görsel alana taşınır. 40. Bu parçada "şairlerin posta güvercinleri" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Şairin geçmişiyle bağını kuvvetlendiren ipuçları Bairlerin toplumsal ve duygusal dünyaları C) Duygu geçişlerini sağlayan iletişim araçları D) Insan algılarının temel yapı taşları EŞiirdeki estetik dili biçimlendiren sözcük dağılımı
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayı-
nız.
35) Puslu Kitalar Atlası Türk edebiyatının en önemli ro-
manlarından biridir. Yarı tarihî, yarı fantastik eserlerin,
yazarı olan İhsan Oktay Anar, bu eserinde okurlarını
eski İstanbul'un büyülü yaşamına çeker. Günlük hayata
dair pek çok ayrıntıyı insanı hayrete düşürecek betimle-
melerle anlatan yazar, kara mizahı da yerinde kullanır.
Mevlevi kültürünün izleri görülen Suskunlar ise Mev-
lânâ'nın "Kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür." sözünden
hareketle görme duyusunun yanı sıra işitme duyusunu
da besler. Söyleyecek çok lafı olduğu hâlde susmanın
erdem olduğunu fark eden insanları anlattığı müzikse-
ver bir hayaletin hikâyesiyle başlayan bu romanda yer
yer komik, yer yer ürkünç durumlarla okuru etkiler.
Bu parçadan hareketle Puslu Kıtalar Atlası ile ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Edebiyatımızın önemli romanlarından biri olduğu
B) Istanbul'un eski hâline dair tablolar icerdigi
C) Günlük hayatı gerçekçi bir biçimde ele aldığı
D) Ayrıntılı betimlemelere yer verdiği
E) Mizah unsurunun ön plana çıktığı
37)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayı- nız. 35) Puslu Kitalar Atlası Türk edebiyatının en önemli ro- manlarından biridir. Yarı tarihî, yarı fantastik eserlerin, yazarı olan İhsan Oktay Anar, bu eserinde okurlarını eski İstanbul'un büyülü yaşamına çeker. Günlük hayata dair pek çok ayrıntıyı insanı hayrete düşürecek betimle- melerle anlatan yazar, kara mizahı da yerinde kullanır. Mevlevi kültürünün izleri görülen Suskunlar ise Mev- lânâ'nın "Kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür." sözünden hareketle görme duyusunun yanı sıra işitme duyusunu da besler. Söyleyecek çok lafı olduğu hâlde susmanın erdem olduğunu fark eden insanları anlattığı müzikse- ver bir hayaletin hikâyesiyle başlayan bu romanda yer yer komik, yer yer ürkünç durumlarla okuru etkiler. Bu parçadan hareketle Puslu Kıtalar Atlası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Edebiyatımızın önemli romanlarından biri olduğu B) Istanbul'un eski hâline dair tablolar icerdigi C) Günlük hayatı gerçekçi bir biçimde ele aldığı D) Ayrıntılı betimlemelere yer verdiği E) Mizah unsurunun ön plana çıktığı 37)
2.
Yazar, elindekinin hepsini harcamayan, becerebildiğinden
fazlasına el atmayan, sesinin izninden daha yüksek ko-
nuşmayan, yedekleri olan, kendini tutan, kendine kurallar
bulan ve sağduyusunun yönünde hareket eden biridir.
Gerçek yazar, hayallerine ve duygusallığına engel olur,
dengelidir.
Bu parçada sanat anlayışını belirten yazarın aşağıdaki
akımlardan hangisine bağlı olduğu söylenebilir?
A) Hümanizm
B) Parnasizm
C) İzlenimcilik
D) Klasisizm
E) Romantizm
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. Yazar, elindekinin hepsini harcamayan, becerebildiğinden fazlasına el atmayan, sesinin izninden daha yüksek ko- nuşmayan, yedekleri olan, kendini tutan, kendine kurallar bulan ve sağduyusunun yönünde hareket eden biridir. Gerçek yazar, hayallerine ve duygusallığına engel olur, dengelidir. Bu parçada sanat anlayışını belirten yazarın aşağıdaki akımlardan hangisine bağlı olduğu söylenebilir? A) Hümanizm B) Parnasizm C) İzlenimcilik D) Klasisizm E) Romantizm
22. ABD'de Washington Üniversitesinin yaptığı bir araştır-
ma, televizyonu fazla seyretmenin çocuklar üzerindeki
olumsuz etkisini ortaya koydu. Araştırmaya göre tele-
vizyonu çok fazla izleyen çocuklar okul çağına gelince
şiddete daha fazla eğilim gösteriyor. Araştırma; çocuk-
larına kitap okuyan, onları gezmeye götüren ve çocukla-
rıyla daha çok ilgilenen ailelerin bu riski azalttığını ortaya
koydu. Archives of Pediatrics and Adolescent Medicine
dergisinin nisan sayısında yayımlanan araştırma, erken
yaşta öğrenme ve anlamadaki boşluklar nedeniyle ço-
cukların gelecekte daha az rekabetçi olabileceğini, tele-
vizyondaki şiddetin kavgacı tutuma yol açtığını gösterdi.
Araştırma sonucundaki değerlendirme raporunda, aile-
lerin mümkün olduğunca çocukları ile vakit geçirmeleri
tavsiye edildi.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Amerika, çocukları konu alan birçok bilimsel araştır-
maya imza atmaktadır.
B) Ailelerinden ilgi gören çocuklar, ailelerinden ilgi gör-
meyen çocuklara kıyasla daha insancıl hareket et-
mektedir.
C) Çocukların erken yaşlardaki öğrenmeleri gelecekteki
yaşamlarını etkilemektedir.
D) Televizyonun çocuklar üzerinde bıraktığı olumsuz et-
kiler, bilimsel araştırmalarca kanıtlanmıştır.
E) Çocukların rekabetçi bir yapıya sahip olmaları, erken
yaşta gerçekleşen edimlerle yakından ilgilidir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
22. ABD'de Washington Üniversitesinin yaptığı bir araştır- ma, televizyonu fazla seyretmenin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini ortaya koydu. Araştırmaya göre tele- vizyonu çok fazla izleyen çocuklar okul çağına gelince şiddete daha fazla eğilim gösteriyor. Araştırma; çocuk- larına kitap okuyan, onları gezmeye götüren ve çocukla- rıyla daha çok ilgilenen ailelerin bu riski azalttığını ortaya koydu. Archives of Pediatrics and Adolescent Medicine dergisinin nisan sayısında yayımlanan araştırma, erken yaşta öğrenme ve anlamadaki boşluklar nedeniyle ço- cukların gelecekte daha az rekabetçi olabileceğini, tele- vizyondaki şiddetin kavgacı tutuma yol açtığını gösterdi. Araştırma sonucundaki değerlendirme raporunda, aile- lerin mümkün olduğunca çocukları ile vakit geçirmeleri tavsiye edildi. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Amerika, çocukları konu alan birçok bilimsel araştır- maya imza atmaktadır. B) Ailelerinden ilgi gören çocuklar, ailelerinden ilgi gör- meyen çocuklara kıyasla daha insancıl hareket et- mektedir. C) Çocukların erken yaşlardaki öğrenmeleri gelecekteki yaşamlarını etkilemektedir. D) Televizyonun çocuklar üzerinde bıraktığı olumsuz et- kiler, bilimsel araştırmalarca kanıtlanmıştır. E) Çocukların rekabetçi bir yapıya sahip olmaları, erken yaşta gerçekleşen edimlerle yakından ilgilidir.
21. Sevgi, inanış, güven, acima, saygı gibi varlığımızı ilgi-
lendiren türlü insanlık duygularının bozulmadığı her de-
virde ve her yerde sanat ve edebiyat ciddiye alınmış,
değer taşımıştır. Ciddiye alınmayan gerçek sanat hiçbir
yerde gösterilemez. İkinci Dünya Savaşı sonrası döne-
minin yazarların çoğu, ciddilikten yoksundur. Ünü ucuza
mal etmek yüzünden çocuk denecek yaşta olanların bile
ağza alınmaz deyimlerle yüz kızartacak sözde şiirler
düzmeye, iri iri laflar ederek eleştiriler yazmaya kalkış-
tıklarını görmedik mi? Bıyıkları yeni terlemiş bir delikan-
lının "dünya sanatında" diyerek eleştirisine başladığını
okuyunca dünyanın avuca sığacak kadar küçüldüğünü
görerek içim burkulmuştu.
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden ya-
kınmaktadır?
A) Sanatın ciddiyetle yapılmaması ve ehil olmayanların
edebiyatla haşır neşir olmasından
B) Genç sanatçılara şüpheyle yaklaşılması, onlara ina-
nılmamasından
C) Sanat eserlerinde çok fazla argoya ve ahlaksızlığa
yer verilmesinden
D) Bazı eleştirmenlerin boylarından büyük laflar etme-
sinden
E) Dünyanın bazı eleştirmenlerin gördüğünün aksine
daha büyük bir yer olmasından
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
21. Sevgi, inanış, güven, acima, saygı gibi varlığımızı ilgi- lendiren türlü insanlık duygularının bozulmadığı her de- virde ve her yerde sanat ve edebiyat ciddiye alınmış, değer taşımıştır. Ciddiye alınmayan gerçek sanat hiçbir yerde gösterilemez. İkinci Dünya Savaşı sonrası döne- minin yazarların çoğu, ciddilikten yoksundur. Ünü ucuza mal etmek yüzünden çocuk denecek yaşta olanların bile ağza alınmaz deyimlerle yüz kızartacak sözde şiirler düzmeye, iri iri laflar ederek eleştiriler yazmaya kalkış- tıklarını görmedik mi? Bıyıkları yeni terlemiş bir delikan- lının "dünya sanatında" diyerek eleştirisine başladığını okuyunca dünyanın avuca sığacak kadar küçüldüğünü görerek içim burkulmuştu. Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden ya- kınmaktadır? A) Sanatın ciddiyetle yapılmaması ve ehil olmayanların edebiyatla haşır neşir olmasından B) Genç sanatçılara şüpheyle yaklaşılması, onlara ina- nılmamasından C) Sanat eserlerinde çok fazla argoya ve ahlaksızlığa yer verilmesinden D) Bazı eleştirmenlerin boylarından büyük laflar etme- sinden E) Dünyanın bazı eleştirmenlerin gördüğünün aksine daha büyük bir yer olmasından
Hayat boyunca öğrenilen kelimeler, bizim hafızamız-
da, onların hayali ile beraber gözle görünmez bir dünya
yaratırlar. Bir hikâyeyi dinler veya okurken ses ve yazı,
hafızamızdaki hayalleri canlandırır. İyi bir edebiyatçı,
dilin bu canlandırma gücünden faydalanarak asıl dün-
yaya benzer veya ondan daha zengin veya değişik bir
hayal dünyası yaratır. Herkesin bildiği, günlük hayatta
kullandığı kelimelerin hayal mekanizmasını daha çabuk
harekete geçireceği gayet tabiidir. Bundan dolayı büyük
yazarlar, yeni kelimeler icat etmekten çok herkesin bil-
diği kelimelerle yeni dünyalar yaratırlar. Bir yazar, kul-
landığı her kelimenin dış âlemde veya insan hayatında
neye tekabül ettiğini bilmelidir. Bülbül ile karga ayrı kuş
çeşitlerini gösterir. Şefkat, merhamet ve sevgi kelimeleri
arasında öyle ince farklar vardır ki sevdiklerimizin bize
karşı besledikleri duyguyu tavsif ederken bu kelimeler-
den birini veya ötekini kullanmak, bazen hayati bir önem
kazanır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme-
miştir?
A) Seçeceğimiz kelimeleri anlamlarına göre kullanma-
nın önemli olduğuna
B) Kelimelerin bizlerde hayallerin oluşmasını sağladı-
ğına
C) İyi bir edebiyatçının sıradan kelimeler kullanmaktan
kaçınması gerektiğine
D) Yazanların kullandıkları kelimelerin neleri çağrıştırdı-
ğını bilmeleri gerektiğine
E) İyi bir edebiyatçının kurmaca bir dünya yaratmada
başarılı olması gerektiğine
DENO NATADIE
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Hayat boyunca öğrenilen kelimeler, bizim hafızamız- da, onların hayali ile beraber gözle görünmez bir dünya yaratırlar. Bir hikâyeyi dinler veya okurken ses ve yazı, hafızamızdaki hayalleri canlandırır. İyi bir edebiyatçı, dilin bu canlandırma gücünden faydalanarak asıl dün- yaya benzer veya ondan daha zengin veya değişik bir hayal dünyası yaratır. Herkesin bildiği, günlük hayatta kullandığı kelimelerin hayal mekanizmasını daha çabuk harekete geçireceği gayet tabiidir. Bundan dolayı büyük yazarlar, yeni kelimeler icat etmekten çok herkesin bil- diği kelimelerle yeni dünyalar yaratırlar. Bir yazar, kul- landığı her kelimenin dış âlemde veya insan hayatında neye tekabül ettiğini bilmelidir. Bülbül ile karga ayrı kuş çeşitlerini gösterir. Şefkat, merhamet ve sevgi kelimeleri arasında öyle ince farklar vardır ki sevdiklerimizin bize karşı besledikleri duyguyu tavsif ederken bu kelimeler- den birini veya ötekini kullanmak, bazen hayati bir önem kazanır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) Seçeceğimiz kelimeleri anlamlarına göre kullanma- nın önemli olduğuna B) Kelimelerin bizlerde hayallerin oluşmasını sağladı- ğına C) İyi bir edebiyatçının sıradan kelimeler kullanmaktan kaçınması gerektiğine D) Yazanların kullandıkları kelimelerin neleri çağrıştırdı- ğını bilmeleri gerektiğine E) İyi bir edebiyatçının kurmaca bir dünya yaratmada başarılı olması gerektiğine DENO NATADIE
19. Bir eleştirmen, sanat eserinin alın yazısını kendi öznel yar-
gılarına göre belirtmeye kalkıştığı zaman kendini her şeyin
doğrusunu bilen insanüstü bir kuvvet olarak kabul etmek-
tedir. Ya da sanat eserinin toplumda gerçek ve yapıcı bir
fonksiyonu olmadığını sanmaktadır. Bunlardan birincisi
insanlığa, ikincisi de sanata ve topluma karşı anlayışsızlık
göstermenin en yaygın şekilleridir.
Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelere dikkat eden bir
eleştirmenin süreç içinde kullanacağı cümlelerden biri
olamaz?
A) Sanatçı yaşadığı dönemin sanat anlayışına bağlı ola-
rak, sıradan ve alt tabakadan insanları seçiyor.
B) Renkler resmin ön ve arka planında tekrar ettiği ve
kompozisyonun yüzeyine yayıldığı için bir ahenk oluş-
turmakta.
C) Ön sırada oturan kadınların giysilerinde kullanılan
hâkim renk olan sarıda derecelenme yapıldığı dikkati
çekmekte.
D) Işık, vagonun pencerelerinden içeriye giriyor hissini
uyandıracak şekilde, sol taraftan verilmekte.
E) Tablo, görenleri büyülediğinden dolayı sanatçının ne
kadar başarılı ve seçkin olduğunu sürekli tekrar ediyor.
pe
21.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
19. Bir eleştirmen, sanat eserinin alın yazısını kendi öznel yar- gılarına göre belirtmeye kalkıştığı zaman kendini her şeyin doğrusunu bilen insanüstü bir kuvvet olarak kabul etmek- tedir. Ya da sanat eserinin toplumda gerçek ve yapıcı bir fonksiyonu olmadığını sanmaktadır. Bunlardan birincisi insanlığa, ikincisi de sanata ve topluma karşı anlayışsızlık göstermenin en yaygın şekilleridir. Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelere dikkat eden bir eleştirmenin süreç içinde kullanacağı cümlelerden biri olamaz? A) Sanatçı yaşadığı dönemin sanat anlayışına bağlı ola- rak, sıradan ve alt tabakadan insanları seçiyor. B) Renkler resmin ön ve arka planında tekrar ettiği ve kompozisyonun yüzeyine yayıldığı için bir ahenk oluş- turmakta. C) Ön sırada oturan kadınların giysilerinde kullanılan hâkim renk olan sarıda derecelenme yapıldığı dikkati çekmekte. D) Işık, vagonun pencerelerinden içeriye giriyor hissini uyandıracak şekilde, sol taraftan verilmekte. E) Tablo, görenleri büyülediğinden dolayı sanatçının ne kadar başarılı ve seçkin olduğunu sürekli tekrar ediyor. pe 21.
36. Aşağıdakilerden hangisi, parçanın son cümlesinde
ifade edilen çatışma türüne örnek gösterilebilir?
A) Aylak Adam'da Yusuf Atılgan, 60'lı yılların başında bi-
zimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan
kentli aylak aydın bireyi, bunalımlarını, kendi içinde
yaşadığı çelişki ve çatışmaları konu alır.
B) Mehmet Rauf'un en önemli eseri olan Eylül; Suad,
Süreyya ve Necip üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-
evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesine
girişir. Yaşananlar, dönemine göre cesur bir dille anla-
tılmaktadır.
C) Fatih Harbiye romanının kahramanı Neriman'ın
Darülelhan'da tanıştığı Macit, onun içinde yer etmiş
Batılı bir hayat yaşama isteğini uyandırır. Toplum-
daki Batı hayranı kişilerin bir prototipi olan Neriman,
Beyoğlu'nda, Harbiye'de yaşanan ışıltılı hayat tarzına
imrenerek yaşadığı muhitten, çevresinden ve Doğu'yu
temsil ettiğini düşündüğü pek çok şeyden nefret etme-
ye başlar.
D) Kübalı yaşlı bir balıkçının açık denizde, dev bir kılıç ba-
lığıyla olan can yakıcı mücadelesini son derece sade
ve kuvvetli kelimelerle anlatan Yaşlı Adam ve Deniz,
yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı te-
masını kendine has modern üslubuyla aktarmıştır.
E) Notre Dame'ın Kamburu'nda Quasimodo, güzeller
güzeli çingene kızı Esmeralda'ya, ilk görüşte büyük
bir aşkla vurulur. Ne var ki başrahibin gözü de Esme-
ralda'dadır. Esmeralda'nın dünyasındaysa Yüzbaşı
Phoebus'ten başka hiç kimseye yer yoktur. Artık sevgi
ile nefretin, iyilik ile kötülüğün kıyasıya mücadelesidir
yaşanan.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
36. Aşağıdakilerden hangisi, parçanın son cümlesinde ifade edilen çatışma türüne örnek gösterilebilir? A) Aylak Adam'da Yusuf Atılgan, 60'lı yılların başında bi- zimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan kentli aylak aydın bireyi, bunalımlarını, kendi içinde yaşadığı çelişki ve çatışmaları konu alır. B) Mehmet Rauf'un en önemli eseri olan Eylül; Suad, Süreyya ve Necip üçlüsü arasındaki aşk-sadakat- evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesine girişir. Yaşananlar, dönemine göre cesur bir dille anla- tılmaktadır. C) Fatih Harbiye romanının kahramanı Neriman'ın Darülelhan'da tanıştığı Macit, onun içinde yer etmiş Batılı bir hayat yaşama isteğini uyandırır. Toplum- daki Batı hayranı kişilerin bir prototipi olan Neriman, Beyoğlu'nda, Harbiye'de yaşanan ışıltılı hayat tarzına imrenerek yaşadığı muhitten, çevresinden ve Doğu'yu temsil ettiğini düşündüğü pek çok şeyden nefret etme- ye başlar. D) Kübalı yaşlı bir balıkçının açık denizde, dev bir kılıç ba- lığıyla olan can yakıcı mücadelesini son derece sade ve kuvvetli kelimelerle anlatan Yaşlı Adam ve Deniz, yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı te- masını kendine has modern üslubuyla aktarmıştır. E) Notre Dame'ın Kamburu'nda Quasimodo, güzeller güzeli çingene kızı Esmeralda'ya, ilk görüşte büyük bir aşkla vurulur. Ne var ki başrahibin gözü de Esme- ralda'dadır. Esmeralda'nın dünyasındaysa Yüzbaşı Phoebus'ten başka hiç kimseye yer yoktur. Artık sevgi ile nefretin, iyilik ile kötülüğün kıyasıya mücadelesidir yaşanan.
ortası, sonu
elerle çok
ayrı ayri
ve sezmiş
akilerden
sığına
hip
meye
a bilgi
e Batılı
mak,
etirir:
gi tarafı
Hâliyle
çok
noşa
mak
andığı
vi
YAYINLARI
LİMİT
DENEME 01
26. Folklor sözü, İngilizce "folk" ve "lore" sözcüklerinden
oluşmuştur. Folk "halk", lore ise "bilim, bilgi" anlamına
gelir. Bu nedenle Türkçede "folklor" terimi, "halk bilimi"
sözüyle karşılanmaktadır. Folklor; bir ülke ya da belirli
bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alanlardaki
kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü
yöntemlerle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen,
yorumlayan ve son aşamada bir bireşime vardırmayı
amaçlayan bir bilim dalıdır. En derli toplu anlamıyla
folklor; genel olarak sözlü halk edebiyatı, halk musikisi,
halk temaşası, halk gelenek ve inançları gibi tamamen
fikrî ve manevi tezahürleri, kısaca halkın manevi
kültürünü araştıran bir bilimdir. Düğün, bayram,
cenaze, kandile ait halk gelenekleri; cin, peri, büyü,
muska gibi şeylere inanma şeklinde tezahür eden
bütün halk inançları ile türküler, mâniler, bilmeceler,
oyunlar, masallar, menkibeler, deyimler ve atasözleri de
folklorun konusu içindedir. Bütün bunlar belli kadrolar
dâhilinde tespit ve tetkik edilir.
sbu
Bu parçaya göre aşağıdaki önermelerden hangisi
halk biliminin bakışıyla örtüşür?
A)Halk bilimi, sadece sözlü verimleri ve kaynakları
temel alır.
A
Her ulusun kendine özgü bir toplum yapısı
olduğundan folklorun tanımı ve kapsamı da
çeşitlidir.
Bir toplumda rastlanan herhangi bir alışkanlık veya
âdetin oldukça benzerine bir diğerinde de denk
gelinir.
D) Her halkın kendi biricik inanç biçimleri, evrenselin
içinde işgal ettiği yerle karşılaştırılarak inceleme
konusu edilir.
Halk bilimi, toplumların kendilerine has karakteristik
özelliklerini belirlemek adına çeşitli yasalar
geliştirmekten uzak durur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ortası, sonu elerle çok ayrı ayri ve sezmiş akilerden sığına hip meye a bilgi e Batılı mak, etirir: gi tarafı Hâliyle çok noşa mak andığı vi YAYINLARI LİMİT DENEME 01 26. Folklor sözü, İngilizce "folk" ve "lore" sözcüklerinden oluşmuştur. Folk "halk", lore ise "bilim, bilgi" anlamına gelir. Bu nedenle Türkçede "folklor" terimi, "halk bilimi" sözüyle karşılanmaktadır. Folklor; bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemlerle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada bir bireşime vardırmayı amaçlayan bir bilim dalıdır. En derli toplu anlamıyla folklor; genel olarak sözlü halk edebiyatı, halk musikisi, halk temaşası, halk gelenek ve inançları gibi tamamen fikrî ve manevi tezahürleri, kısaca halkın manevi kültürünü araştıran bir bilimdir. Düğün, bayram, cenaze, kandile ait halk gelenekleri; cin, peri, büyü, muska gibi şeylere inanma şeklinde tezahür eden bütün halk inançları ile türküler, mâniler, bilmeceler, oyunlar, masallar, menkibeler, deyimler ve atasözleri de folklorun konusu içindedir. Bütün bunlar belli kadrolar dâhilinde tespit ve tetkik edilir. sbu Bu parçaya göre aşağıdaki önermelerden hangisi halk biliminin bakışıyla örtüşür? A)Halk bilimi, sadece sözlü verimleri ve kaynakları temel alır. A Her ulusun kendine özgü bir toplum yapısı olduğundan folklorun tanımı ve kapsamı da çeşitlidir. Bir toplumda rastlanan herhangi bir alışkanlık veya âdetin oldukça benzerine bir diğerinde de denk gelinir. D) Her halkın kendi biricik inanç biçimleri, evrenselin içinde işgal ettiği yerle karşılaştırılarak inceleme konusu edilir. Halk bilimi, toplumların kendilerine has karakteristik özelliklerini belirlemek adına çeşitli yasalar geliştirmekten uzak durur.
TÜRKÇE TESTİ
IZ.
kara
ste-
mel
de-
ini
el
en
i-
k
A
39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Kalıplaşmış beklentilerle yola çıkan çoğu okur, kur-
gusunu çözmekte zorlandığı bir roman karşısında
bocalar. Romani sonuna kadar okuma sabrını bir
türlü gösteremez ve "Zaten, pek de bir şeye ben-
zemiyordu!" diye bırakır. İlgisini uyanık tutacak_ro-
manlara olgun bir üzüm salkımı kadar önem veren
bu okurların çözmekte zorlandıkları roman karşısın-
daki tepkilerine "korukçu tilki sendromu" adını ver-
meyi uygun buldum. Söz konusu korukçu tilki okur,
elindeki kitabı kafasındaki yerleşik hiçbir kategoriye
koyamadığı için tembellik limanına sığınır. Hiç kuş-
kusuz okurun, estetik haz alma hakkı vardır ama bu
hak; onun kendini aşıp yeniden yaratmasının önün-
deki en büyük engeldir de. Korukçu tilki okur, yarıda
bıraktığı romanı bir kez daha dikkatle okusa belki de
romanı daha iyi anlayacaktır.
39. Bu parçada söz edilen korukçu tilki okur aşağı-
dakilerden hangisi ile nitelendirilemez?
A) Kitaba karşı ön yargılı olan
B) Estetik beklentiyi önceleyen
e Kolayçiligi tercih eden
B) Alışmış olduğunu bekleyen
E Kitaba faydacı yaklaşan
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TÜRKÇE TESTİ IZ. kara ste- mel de- ini el en i- k A 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kalıplaşmış beklentilerle yola çıkan çoğu okur, kur- gusunu çözmekte zorlandığı bir roman karşısında bocalar. Romani sonuna kadar okuma sabrını bir türlü gösteremez ve "Zaten, pek de bir şeye ben- zemiyordu!" diye bırakır. İlgisini uyanık tutacak_ro- manlara olgun bir üzüm salkımı kadar önem veren bu okurların çözmekte zorlandıkları roman karşısın- daki tepkilerine "korukçu tilki sendromu" adını ver- meyi uygun buldum. Söz konusu korukçu tilki okur, elindeki kitabı kafasındaki yerleşik hiçbir kategoriye koyamadığı için tembellik limanına sığınır. Hiç kuş- kusuz okurun, estetik haz alma hakkı vardır ama bu hak; onun kendini aşıp yeniden yaratmasının önün- deki en büyük engeldir de. Korukçu tilki okur, yarıda bıraktığı romanı bir kez daha dikkatle okusa belki de romanı daha iyi anlayacaktır. 39. Bu parçada söz edilen korukçu tilki okur aşağı- dakilerden hangisi ile nitelendirilemez? A) Kitaba karşı ön yargılı olan B) Estetik beklentiyi önceleyen e Kolayçiligi tercih eden B) Alışmış olduğunu bekleyen E Kitaba faydacı yaklaşan
10. Türk edebiyatı tarihi akımların değil, bireylerin tarihidir.
Bu yüzden, şair olarak bir akımın içinde yer almak ya da
dışında kalmak bence önemli değildir. Çünkü kötü bir şai-
rin bir akıma katılarak iyileştiğini hiç görmedim. Kuşkusuz
bunun tersi de geçerli, şunu da ekleyeyim: İyi bir şairin, bir
akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han-
gisidir?
A) Şairin başarısı yalnızca kendi niteliklerine bağlıdır.
B) Türk edebiyat tarihi, bir bütünlük göstermez.
Edebiyatta bir akıma katılmak, şairi olumsuz yönde
etkiler.
Başarılı şairler bir akım içinde yer almaktan kaçınırlar.
E) Türk edebiyatında akımların birbirini etkilediği söyle-
nemez.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
10. Türk edebiyatı tarihi akımların değil, bireylerin tarihidir. Bu yüzden, şair olarak bir akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak bence önemli değildir. Çünkü kötü bir şai- rin bir akıma katılarak iyileştiğini hiç görmedim. Kuşkusuz bunun tersi de geçerli, şunu da ekleyeyim: İyi bir şairin, bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) Şairin başarısı yalnızca kendi niteliklerine bağlıdır. B) Türk edebiyat tarihi, bir bütünlük göstermez. Edebiyatta bir akıma katılmak, şairi olumsuz yönde etkiler. Başarılı şairler bir akım içinde yer almaktan kaçınırlar. E) Türk edebiyatında akımların birbirini etkilediği söyle- nemez.