Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

ürk- niz. fa- da le 2 Ş- si- ar $ TÜRKÇE 19. Okuyucuların bilgi almak maksadıyla gönderdikleri mesajların neredeyse hemen hepsinde aynen geçen bir cümle vardır: "Bu konuda internette de araştırma yaptım ama bulamadım..." derler. Televizyonda birkaç defa "İnternetten araştırma yapılmaz, oradaki bilgile- re tedbirli bir şekilde yaklaşmak gerekir." dediğim için işitmediğim söz kalmamıştı. Açık söyleyeyim: Internet son zamanların en faydalı buluşlarından biridir ama en zararlılarının başında da yine o gelir. Bilgiyi her yere yaymaktadır fakat bilginin kirlisini yayma konusunda internetten daha etkin ve daha tehlikeli bir sistem, hâlâ bulunamamıştır. İnternette bilginin doğrusu tabii ki vardır ama bu bilgi akademik çalışmalara kaynaklık etmeye yetecek seviyede değil, sadece genel kültür verecek mahiyettedir. Verilen yanlış bilgiler ise doğru- lara yakın orandadır ve komplo teorilerine ziyadesiy- le düşkün bizim gibi toplumlarda cehaletin artmasını sağlamaktan başka bir işe yaramazlar. Hele, yine in- ternet'te yer alan ve kişilerin kulaktan dolma bilgilerle yazdıkları maddelerden meydana gelen sanal ansiklo- pedilerin çoğu eksik ve hatta yanlış bilgi kaynaklarıdır. Öğretmenlerin öğrencilerini internetten "kes-yapıştır" metoduyla ödev yapmaya teşvik etmeleri ise bir başka derttir. Araştırmacı yeteneği köreltmekten ve öğrenciyi kitaptan, kaynak kullanımından uzaklaştırmaktan baş- ka bir işe yaramaz. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Internet, kitaba olan ilginin azalmasına yol açtığı için cehalet hızla artmaktadır. B) Internetteki bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi gerekir. C) Araştırarak öğrenmeye İnternet zarar vermektedir. D) internetin bilgi kirliliğine yol açtığını söylenebilir. E) internetteki bilgilerin doğruluğuna karşı kuşku ile yaklaşılmalıdır. CAP/ 20. G b

İzmir'deki Homa Dalyanı, bitişiğindeki kuş cennetinin de katkısıyla dünyada büyük bir şehir içerisinde bu- lunan doğa hazinelerinin en önemlilerinden biri duru- munda. Şehirleşmenin artmasıyla birlikte günümüzde bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu dalyan için yetkililer bir dizi önlem aldı. Deniz suyunun dal- yan içerisine girmesini engellemek için 10 bin kamyon doğal taş ve dolgu malzemesi kullanıldı. 8,5 milyon TL'ye mal olan bu çevre düzenleme çalışmalarında, doğal dengenin korunmasına özen gösterildi. Yapılan bu çalışmalar sayesinde, dalyanın uzun süre çevre kirliliğinden etkilenmeyeceği düşünülmektedir. 4. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Sayısal veriler kullanılmıştır. BAçıklamalar yapılmıştır. C) Petimlemelerden yararlanılmıştır. DY Karşılaştırmaya yer verilmiştir. E) öngörüde bulunulmuştur. 2019/ MSÜ 5. Bu parçada Homa Dalyanı'yla ilgili aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A Değerini artıran etkene B) Düzenlemelerde kullanılan malzeme miktarına C) Yapısının tehdit altında olduğuna D) Alınan önlemlerin amacına E) Ekonomiye olan katkısına 2019/MSÜ

(1) Rönesans'ın başlarında Avrupalılar bilim ve sanatta iler- lemeler kaydetti. (II) İnsanlık tarihindeki en büyük düşünür- lerin, yazarların, devlet ve bilim insanlarının, sanatçıların bazıları Rönesans Dönemi'nde yetişti. (III) Rönesans döne- minde sanat, mimarlık ve bilim birbiriyle yakın ilişki içindeydi; yani bu dönem, farklı çalışma alanlarının sorunsuz ve uyum içinde birleştiği eşsiz bir dönemdi. (IV) Örneğin; ressam Da Vinci gibi sanatçılar, anatomi gibi bilimsel ilkeleri çalışmala- rina dâhil etti. (V) Filippo Brunelleschi gibi mimarlar, geniş kubbeli devasa binaları doğru bir şekilde tasarlamak için matematik okudu. Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine "Böylece tip bilimcileri insan vücudunu hassasiyetle inceleyebildiler." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozul maz? A) I B) II C) III D) IV E) V 0 ozgulkitap.com OZGU YAYI

I K 7 B KİTAPÇIĞI 38-40. soruları aşağıda verilen parçadan hareketle yanıtlayınız. 4. Deneme Hayatını yazdığınız kişiyi aklamak veya mahkum etmek gibi bir amaç taşımamak zorundasınız. Bu süreçte sevginizi yahut nefretinizi paranteze almali- istemez aranızda bir etkileşim oluyor. Bütün sırlarını Sınız. Bu da çok zor bir iş gerçekten. Yazarken ister sizinle paylaşan bir dostunuz, bir arkadaşınız gibi; onun yanında olmanız gerekiyormuş gibi bir duyğu yaşamaya başlıyorsunuz. Bu tuzağa düştüğünüz takdirde metnin problemli olması kaçınılmazdır. Ha- yatını yazdığınız kişi çok sevdiğiniz biri olsa bile ara- niza mesafe koymanız gerekir. Bu sebeple yaşayan birinin yaşamını yazmak güçtür. Çünkü onun, çevre- sinin varlığı bir rağmenlik duvarı örer, taleplerinden kaçamazsınız. 38. Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak is-1 tenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Duygularını yazma sürecine katmamak By buygusal nitelikleri vurgulamak Gerçekliği değiştirerek yazıya yansıtmak D) Salt duygulardan hareket ederek yazmak E Duyguları canlandırıcı sözcükler yeğlemek 39. Bu parçaya göre hayatta olan birinin yaşamını anlatan bir eser yazmayı zorlaştıran aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Hayatı anlatılan kişinin hikâyesinin henüz tamam- Janmamış olması B) Yazarın olay örgüsü istenen yetkinliğe ulaşmadan yazma işlemine girişmesi C) Yazarın yazma özgürlüğünü kısıtlayıcı unsurların olması D) Yaşamı kaleme alınan kişinin yaşam öyküsünde sığlıklar olması E) Yazarın üslup konusunda ikircikli durum yaşaması }

TYT/Türkçe 36-37. soruları aşağıda verilen parçadan hareketle yanıtlayınız. Sanat ve hayat arasındaki sınırların muğlaklaştığı, sanatın ontolojik olarak değişime uğradığı 20. yüz- yılda ironi, modern sanatın başat bir karakteri olarak öne çıkmıştır. Felsefe ve edebiyat alanından sanat alanına sızan ironik eleştirel dil, sanatsal üretimin formel ve fikrî temellerinin yeniden kurgulanmasın- da oldukça etkin bir rol oynamıştır. Günümüzde re- simden heykel ve seramiğe, performanstan videoya birçok sanatsal faaliyette ironik eleştirel tavır gide- rek yaygınlaşmıştır. oni, ayrıntılı analizlerin Itin çağı olarak nitelendirilen modernlikte ortaya çıkmış- tır. Empresyonizmle başlayıp soyutlamayla süren analizler; alımlamaya, duyumsamaya, nesnenin ya- pisina ve formların parçalanmasına ilişkin bütün de- neylere açık bir kapı bırakmıştır. Bu süreçte ilk ironik hamle Marcel Duchamp'tan gelmiştir. Duchamp'ın nesneyi dönüştüren yaklaşımı, gerçekliğin estetize edilmesinde bir dönüm noktası oluşturmuştur. Duc- hamp'ın öncülüğünde sanata giren ironik dilin izleri Dadaist ve sürrealist çalışmalara da yansımıştır. 36. Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden han- gisidir? MAGANDANG A Tanık gösterme C) Öyküleme E) Açıklama B) Betimleme D) Tartışma 37. Bu parçadan ironi ile ilgili olarak 1. Çağdaşlaşma sürecinde ortaya çıkmış ve za- manla sanat alanına hâkim olmaya başlamış- tır. II. Sanat ürünlerinin biçimsel ve düşünsel açı- dan yeniden ele alınıp yorumlanmasına kat- kıda bulunmuştur. III. Sanat alanının birçok dalını etkisi altına alan birtakım akımların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. yargılarından hangileri çıkarılamaz? A) Yalnız I B) Yalnız I D) II ve III C) I ve II E) I, Iive III Ankara Yayıncılık

TYT/Türkçe 36-37. soruları aşağıda verilen parçadan hareketle yanıtlayınız. Sanat ve hayat arasındaki sınırların muğlaklaştığı, sanatın ontolojik olarak değişime uğradığı 20. yüz- yılda ironi, modern sanatın başat bir karakteri olarak öne çıkmıştır. Felsefe ve edebiyat alanından sanat alanına sızan ironik eleştirel dil, sanatsal üretimin formel ve fikrî temellerinin yeniden kurgulanmasın- da oldukça etkin bir rol oynamıştır. Günümüzde re- simden heykel ve seramiğe, performanstan videoya birçok sanatsal faaliyette ironik eleştirel tavır gide- rek yaygınlaşmıştır. oni, ayrıntılı analizlerin Itin çağı olarak nitelendirilen modernlikte ortaya çıkmış- tır. Empresyonizmle başlayıp soyutlamayla süren analizler; alımlamaya, duyumsamaya, nesnenin ya- pisina ve formların parçalanmasına ilişkin bütün de- neylere açık bir kapı bırakmıştır. Bu süreçte ilk ironik hamle Marcel Duchamp'tan gelmiştir. Duchamp'ın nesneyi dönüştüren yaklaşımı, gerçekliğin estetize edilmesinde bir dönüm noktası oluşturmuştur. Duc- hamp'ın öncülüğünde sanata giren ironik dilin izleri Dadaist ve sürrealist çalışmalara da yansımıştır. 36. Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden han- gisidir? MAGANDANG A) Tanık gösterme C) Öyküleme E) Açıklama B) Betimleme D) Tartışma Ankara Yayıncılık

Dünya üzerinde bulunduğumuz konum gökyüzünde hangi gök cisimlerini görebileceğimizi belirler. Örneğin tüm hayatı- ni Avustralya'da geçiren birisi Kutup Yıldızını hiç görmemiş demektir. Bizim gibi kuzey yarıkürede yaşayanlar ise güney yarıküredeki takımyıldızların birçoğunu görmemiştir. Sekiz- lik, Bukalemun, Küçüksuyılanı gibi takımyıldızlar güney yarı- küreye özgü takımyıldızlardan bazılarıdır. Güney yarıkürede birçok kültürde etkisini görebileceğimiz hatta Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya gibi ülkelerin bayraklarındaki sembollerden biri olan Güney Hacı Takımyıldızı'nı ancak 30 derece Kuzey enleminin altındaysanız görebilirsiniz. Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Güney yarıkürede yaşayan biri Kutup Yıldızı'nı göremez. B) Kuzey yarıkürede yaşayanlar Kutup Yıldızı'nı görebilir. C) Güney yarıküreden görünen takımyıldızlarının birçoğu ku- zey yarıküreden görülmez. D) Kuzey yarıküreden görülen takımyıldızları güney yarıküre- deki bazı devletlerin bayraklarının sembolüdür. + Gökyüzünde görebildiğimiz gök cisimler, dünya üzerinde bulunduğumuz konuma göre değişir. E)

23. Seçme hakkı verilen çocukların oyuncağa göre bir hay- vanla -balık, hamster, tavşan, muhabbet kuşu, kedi vb. fark etmeksizin- daha uzun süre etkileşmeyi tercih ettiği görülüyor. Nitekim hemen hemen tüm çocukların küçük yaşlardan itibaren çeşitli hayvanlara olan ilgisi dikkat çekicidir. Seattle'daki Allen Beyin Bilimi Enstitüsünden Christof Koch liderliğindeki bir ekibin bulguları, çocuk- ların beyninde hayvanlara yönelik içsel ilgilerin izleri- ne rastlanabildiğini gösterdi. Araştırmacılar, çocukların beyninin duygularla ilintili bölümünde hayvan görüntü- lerine tepki veren nöronlara rastladı. Bu da onların hay- vanlarla daha özel bir ilişki kurduklarını gösteriyor. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Hayvanlar, ileriki zamanlarda çocuklar için oyuncak- ların yerini tutabilir mi? B) Çocuklar, cansız oyuncakları mı daha çok tercih edi- yor yoksa hayvanları mı? e) Hayvanların çocuklarda uyandırdığı duygusal tepki- ler bizdekinden farklı mı? DÇocukların bazı hayvanlara diğerlerinden fazla ya- kınlık duyduğu söylenebilir mi? 24 (E) Oyuncaklarla çocukların ilişkisini ortaya koyacak bi- limsel çalışmalar var mıdır? g

em 0 Türkçe 7. 7. (1) Yazar; öykülerinde neyi, niçin anlatmak istediğini açıkça ortaya koyarak sizi içine çeker. (II) Dil oyunlarına girişmeden dış dünyanın seyrinin bireyin dünyasındaki etkilerini araştırmaya yönelir. (III) Dönem edebiyatının çıkış noktası olan bireyin dünyasına bakışta varoluşun anlamını sorgulamayı önceler. (IV) Ama kapanan bir dünyanın gerçekliğindense arayışın getirdiği, yaşanan atmosferin belirlediği bir duygusallığı yansıtır. (V) Mekân duygusundan kopmaz, sıkışıp kalmış bireyin açmazlarından söz ederken de o atmosferi dile getirir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede yazarın çekiciliğinin, izlek ve amaçlarını net biçimde ortaya koymasından geldiği vurgulanmaktadır. B) Il cümlede yazarın dünyada olup bitenlerin birey üzerindeki etkisini üslûp kaygısına düşmeden anlattığı dile getirilmektedir. C) III. cümlede yazarın döneme kaynaklık eden bireyin iç dünyasına yönelişi ve varoluş sorgulamalarını önemsediğinden bahsedilmektedir. D) IV. cümlede yazarın gerçeklerden uzaklaşarak düşsel bir atmosfer yarattığına değinilmiştir. E) V. cümlede yazarın kahramanlarını yer ögesinden soyutlamadan anlattığından söz edilmektedir. t

TYT/Paragraf Denemesi 2 11. Mücadele, muharebe, harp kelimeleri yerine savaş kelime- sini kullanmalıyız. Bunların arasında bir ayrım gözetmek gereksinmesi kendini gösterdikçe hepsine ayrı ayrı karşılık- lar aranacaktır. Ancak mücadele ile harp arasında bir ayrım vardır diye yine mücadeleyi, harbi saklayamayız. Örneğin benim bugün kullandığım dil, eski dilimden yoksuldu. Ama bu, öz Türkçe böyle kalacak demek değildir. Bize "Siz mücadeleyi, muharebeyi ayırmıyorsunuz." diyenler ikisine ayrı karşılıklar aramamızı öğütledikçe biz onların dediklerini doğru buluyoruz. Diyen bir yazarın eserlerini yazarken; I. kelimelerin söyleyiş özelliklerini öne çıkarma, II. eserlerinde az ama Türkçe kelime kullanma, III. anlam gereksinimine göre kelimelere yer verme tutumlarından hangilerini takınması beklenmez? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) I ve III C) Yalnız III

13. Dinlerin kutsal kitaplarında yer alan bilgiler ve kurallar insanlar için inanma ve ibadet etmeyi önceleyen tanrısal buyruklardır. Bu yüzden bir dine mensup biri o dine ait olan bilgileri bilen olmanın ötesinde, öncelikle onlara inanan biridir. Hangi dinden olursa olsun inanan bir varlık olarak insan inandığı dinin en önemli ögesinin inanç ögesi ve buna iman etmek olduğunu bilir. İman etme dediğimizde vurgulamak istediğimiz şey bilgi eksikliğinden kaynaklanan sanma, düşünme edimiyle bu eksikliği giderme değildir. Aksie iman, düşünme ve bilmeyi de aşan aşkın bir varlık olan Tanrı'ya gönülden bağlanma yani inanmadır. Bu parçada dinsel bilgiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) İlahi bir güce dayandığına B) Sorgulanamaz oluşuna C) iman edilmesi gerektiğine D) Akıldan ziyade kalple ilgili olduğuna E) Niceliğinin önemli olmadığına

9. İlk uygarlıklarda bilgi; Sümer, Babil, Mısır, Hint ve Çin gibi Doğu kültürlerinde ağırlıklı olarak aritmetik ve geometri çerçevesinde var olmuştur. Gündelik hayatlarında, tarım ve astronomide bu tür bilgilerden yararlanmışlardır. İslam dünyasında çeviri faaliyetleriyle birlikte Antik Yunan'daki bilgi birikimi fizik, kimya ve astronomi başta olmak üzere insanlığın faydasına sunulmuştur. Kullanılır elverişlilikteki bu bilgiler insan yaşamı için vazgeçilmez niteliktedir. Günümüzde bilimsel bilgi, teknolojideki uygulamaları ile hayatın vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak teknolojinin yaşam ve çevreye yansıyan olumsuz etkilerini en aza in- direbilmek için teknolojilerin fonksiyonel sonuçları eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bu parçada bilgiyle ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Kültürler arası geçişkenlik gösterdiğine B) Tarihî süreçlerdeki gelişimine C) İnsanları kendine bağımlı kıldığına D) Evrensel kabul gördüğüne E) Kullanım alanlarının çeşitliliğine

TYT TÜRKÇE 37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. oluşturmuşlardır. Roman türü, daha uzun soluklu oluşuyla yaşamı daha fazla bütünlüğü içinde kavrama iddiasındadır. Juan Rulfo, Cortazar, Sevim Burak ve Latife Tekin gibi yazarlar romanlarını parçalı metinlerin örgüsünde Bu romanlar tek bir gerçeğin değil, çok anlamlılıkların sürprizlerle dolu yolunda ilerler. Bu romanlar kimi zaman diyalog şeklinde, daldan dala atlayan hikâyelerden, söyleşilerden, konu dışı sapmalardan oluşur. Çünkü sanat yapıtları gibi yaşamlarımız da ----. Bu yüzden olay örgüsünün sık sık kesintiye uğradığı ve kronolojik düzenin tersyüz edildiği bu romanlar, aynı hayat gibi bizi sarar. Bu eserlerde ustaca kurulmuş bir anlatı tekniğinden yararlanılır. Hikâyelemenin hazzını yaşatan çok katmanlı metinlerdir bunlar. Bu romanlar, romana özgü bir deneme tarzını getirdiler. Deneysel, sorgulayıcı, kışkırtıcı, ironik, oyunsal bir roman diliyle oluşturulan bu romanlar edebiyata damgalarını vurmuştur. 37. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) rastlantıların egemenliği altındadır ve belirli bir biçime sahip değildir B) kişi, zaman ve mekân unsurlarına bağlı olarak belli bir yöne doğru akar C) idealize edilmiş kişi ve olaylarla kurgulanmaz, mutlaka iyiler ve kötüler vardır D) çok hızlı değişir ve değiştiği gibi insanı da değiştirir estetik olanı arzuladığımız, güzelin ve güzelliğin peşinde koştuğumuz bir forma sahiptir 38. Bu parçada sözü edilen yazarların romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? C A) Eleştiriye ve yeniliğe açık yönler barındırdığı B) Anlamsal bir yoğunluk taşıdığı C) Okuru aktif kılmayı amaçladığı D) Yetkin bir üslupla oluşturulduğu Belli bir zamansal çizgide ilerlemediği V 39. - 40. Ansiklo duyulm üzere E çevirme sözlüğü de ekle çalışma yandan ansiklop fazla ma eser 19 kaynağ bu çalış Bacon yapıt, 11 tutucu kilise ve Yapıtın, sonrası olmuştu bilimsel 39. Bu par ulaşıla A) Bilim bu e olab B) Bilim kısıtl C) Bilim benin onay D) Belli bilim: değil E) Bask uygar 40. Bu parç aşağıda A Ansik sağla BY Öğret C) Uzun D) Yapitta

me-Sentez) TESTO TYT Marmara Üniversitesi Çocuk Alerji-İmmünoloji Bilim Dalı öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Oğuzhan Özen'in yürütü- cülüğünde ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) bünyesinde gerçekleştirilen bir araştırmada, ağırlıklı olarak Türk kökenli ailelerde görülen yeni bir bağışıklık sistemi hastalığı tanım- lanarak hastalığın genetik ve moleküler nedenleri ortaya kondu. CHAPLE adı verilen hastalık, çocuklarda sindirim yolu rahat- sızlıkları ve damar tıkanıklığıyla kendini gösteriyor. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A Sindirim yolu rahatsızlıkları ve damar tıkanıklığıyla kendini gösteren CHAPLE adı verilen hastalığın Türk kökenli ailelerin çocuklarında görülmesinin nedeni Türk çocukların bağışıklık sisteminin zayıf olmasıdır. B) Sindirim yolu rahatsızlıkları ve damar tıkanıklığıyla kendini gösteren CHAPLE adı verilen hastalığın Türk kökenli ailelerin çocuklarında görülmesi genetik ve moleküler nedenlere bağ- lanmıştır. Araştırmacılar CHAPLE hastası 11 çocuğun ve ailelerinin genlerini inceledi; her çocukla, bozuk genin iki kopyasının aynı hücre yüzeyi proteininin üretimini engellediği anlaşıldı. CHAPLE hastalarında etkin proteinin olmaması yüzünden gerektiği şekilde engellenemeyen sistemin, sindirim yolunda ki kan ve lenf damarlarına zarar vererek koruyucu bağışıklık hücrelerinin ve kan hücrelerinin kaybına yol açtığı anlaşıldı. E Marmara Üniversitesi Çocuk Alarji-Immünoloji Bilim Dah Oğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Oğuzhan Özen'in öncülüğün- de ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) bünyesinde gerçekleş- tirilen bir çalışmada, bağışıklık sistemi hastalıklarının ağırlıklı olarak, Türk kökenli ailelerde görüldüğü araştırılmaktadır.

9. Karyola ile duvar arasına kaymış ve sıkışıp kalmış om- zunu, altında somya olmadığı için kamburlaşan şiltenin ortasına doğru zahmetle çekti, başını yastığın çukuruna yerleştirdi ve kulak verdi. Haykırış, rüyadakinden daha yakın ve daha keskin, devam ediyordu. Henüz onu dol- duran kelimelerle yeni uyanmış dikkat arasındaki temas Isınmadığı için sesin terkibindeki açlığın mana unsur- ları silikti. Yavaş yavaş bazı kelimeler seçilebiliyordu. "Duvar misin?" yahut "Duyar misin?", "Çabuk!", "Yürü!" Sonra, bütünü kavranamayan uzun cümleler arasında kısaları belirledi: "Çıldırtacaksın beni!", "Saadetini de alamadın!", "Sallanma, sallanma, çabuk!" Odasının bir tahta bölme ile bitişik odadan ayrıldığını hatırlayıncaya kadar bu sesin oradan geldiğini anlayamadı. Şimdi iyice duyuyordu. Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses. Şiddeti eksilme- yen ve iniltiye doğru hiçbir ricat ümidi vermeyen bir ses. Ne kadar annesini hatırlatıyor! (...) Gözlerini yumdu ve kaçan uykusunu ararken, rüyasının uçuk hatırası için- de, ona seslenen babasının sözlerinden "Ferit, Ferit, id, id..." ve kahkahalarından parçalarla bitişikten gelen ve şimdi bütün cümleleri rahatça işitilen ses karışıyordu: "Ne yedin oğlum; söylesene, yine o bademli, yoğurt tat- lısı mı? Yeme diyorum sana. Bas diline parmağını, bas, bas da kurtul, bağırtma beni, bas, bassana..." Bir romandan alıntılanan bu parçanın anlatımıyla il- gili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenebilir? A) Kişi tanıtımı ve olay anlatımı teknikleri öne çıkmıştır. B) Olay genellemesi söz konusudur. C) Kısmi geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır. D) Öyküleyici ve betimleyici anlatım yapılmıştır. an E) Özetleme yapılmıştır.

BB angisin- eyece- limdeki yüreği- iğim ve ocadim aha üst erde şiir e yazıl- eni yön- luk bur- en han- vermesi BBB TÜRKÇE 30. Kendisi, kışın kızağa binerek, bahar ve yaz aylarında ise kayıkla ve hatta yaya olarak Finlandiya rin her taralini do- laşırdı. (Ceşitli insanlarla özellikle doğuştan yetenekh-olan köylülerle, ormanlarda ve madenlerde çalışan işçilerie go- rüşür, genç kız ve erkeklerle tanışarak, onlarla sohbet eder ve onlara kitap bağışlardı. Daha sonra, adresini aldığı bu insanlarla mektuplaşmayı sürdürürdü. Öyle zamanlar olur- du ki bir mektubu başka bir arkadaşına dahi gönderdiği olurdu. Bu parçada tanıtılan kişiyle ilgili aşağıdakilerin hangisi- ne ulaşılabilir? A Yaya olarak gezmekten hoşlanmadığına Yalnızca doğal yetenekli insanları sevdiğine Birçok mektup arkadaşının bulunduğuna Dinsanlarla arası iyi olan bir kadın olduğuna 5Toplumun her katmanına eşit mesafede olduğun