Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

TYT/TÜR 29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Romanlarınızın tarih ve geçmişle kurduğu ilişki üzerine ne söylersiniz?" sorusu- na cevap vermektedir? A Romanın nerede ve hangi zamanda geçeceğine karar verdikten sonra ilk işim, o dönemi anlatan romanları yeniden okumak oluyor. Yıllar içinde romanların geç- mişi bire bir yansıtmadığını da öğrendim. Olsun. Sosyal bilimci değiliz ki... B) İstanbullu Rumlarla mülakatlar yaptım. Atina'da ve Büyükada'da yaşayan Rumlara mikrofon tuttum. Co- vid-19 yıllarına denk geldiği için büyük bir kısmıyla ekrandan konuştum. Birkaç kişi beni evinde ağırladı. Salonun iki uzak köşesinde maskelerimizin ardın- dan konuştuğumuz da oldu. C) Mekânı zamandan bağımsız düşünmek imkânsızdır. İşte bu düşünce zinciri, beni tarihe yani geçmişe gö- türüyor. Bir karakteri oluştururken onun çocukluğu- nu hayal ederim. Yetmez. Anne ve babasının çocuk- luklarını da düşünürüm. Atalarımızın tecrübeleri ve yitirdikleri, bizim kim olduğumuzu belirler çünkü. D) İstanbul'u yitirişimiz üzerine bir roman yazmak iste- diğimi biliyordum. Böyle bir çekirdek için mekân Tar- labaşı olmalıydı. Tarlabaşı, bu yitirişin anlamını taşı- yacak güçte bir metafordu. Fiziksel olarak binaları, meydanları, kiliselen, sokaklarıyla yıkılan bir alan. E) Aşk ve yaratıcılık arasında kuvvetli bir bağ bulundu- ğuna inanıyorum. Birlikte yaratma sürecinden aşk doğabiliyor. Bunu tek başına üreten tarihî romanci için hayal etmek belki zor gelebilir ama yazar, bilinçli ya da bilinçsiz okuruna âşıktır. 30. Sanat; insanı gündelik yaşamın gerçeğinden uzaklaştır- mak, insanı özgürleştirmek ve insan yaşamına bir anlam verebilmek için vardır. İnsanoğlu; tekdüzelikten, adilik- ten, gevşeklikten kaçış yolu arar durur. O nedenle kendi SUPARA 32

6. FEN BİLİMLERİ YA Hüseyin Rahmi Gürpınar, yapıtlarının birçoğunda Doğu-Batı karşıtlığı ekseninde eski-yeni çatışmasını işlemiştir. Onu diğer yazarlardan farklı kılan şey ise bu konuyu ele alışındaki özgünlüktür. O, "eski"yi, geri kalmışlığın gülünç inatçılığıyla yererken doğallığın sı- nırlarını aşmamayı başarmıştır. Aynı biçimde, "yeni"yi de sahip olmadığı niteliklere sahipmiş gibi göstererek idealize eden romancilardan olmamıştır. Bu parçanın son cümlesine göre, Hüseyin Rah- mi Gürpınar'ın "yeni"yi ele alış tarzı aşağıdakilerin hangisi olabilir? A) Olması istendiği gibi değil, olduğu gibi anlatarak B) Olanı kendi yorumuyla yeniden biçimlendirerek Eski olanla yeni olanı iç içe geçirerek D) Eskiyi bütünüyle reddederek E) Doğulu içeriği Batılı bir yolla değerlendirerek 8

Turk Telekom "ndan biri u Pacha- ak bilinen nd Dağ- yer alan, d Plato- hları'nın rin Pe- i şehir, asılıkla kaların nkalar ilmek dilen abil- Igini ge- Vip" ak k 6 $ A NOO ll%96 DENEME-13 21:22 31. Aşağıdaki parçalardan hangisi "lyi bir romancı, roman karakterinin yerine kendini koymalı ve onun yerine üzülüp ağlamalı veya sevinip havalara uçmalı." düşüncesine uzak düşmektedir? XAD A Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna romanında Raif Efendi karakterinin kahraman anlatıcı figürü ile ve hatıra defteri tekniğinden yararlanılarak anlatılması, ya- zarın yarattığı kahramanla özdeşleşmesini sağlıyor. B) Don Kişot'un yaşadığı maceralar, her ne kadar kurgu ise de kahramanımızın ruhunda yaratıcısı Cervantes'in par- mak izleri vardır. Osmanlılara karşı İnebahtı Deniz Sa- vaşı'na katılan, sol elini kaybeden, beş yıl esir yaşayan yazarın yaşamından çok fazla sızıntı var Don Kişot'ta. C) Sıkıcı taşra hayatından hemen kurtulmak isteyen Madam Bovary'nin ruhsal çatışmalarını öyle sahici anlatır ki yazar, ona bir gün "Bu Emma kimdir üstat?" diye sorar- lar. Gustave Flaubert'in cevabr ilginçtir: "Emma Bovary benim." der. Oysa bu mümkün değildir çünkü yazar bir erkektir fakat Emma bir kadındır. D) Tutunamayanlar'da Oğuz Atay'ın kalp atışlarını bulmu- şumdur hep. Öyle ki benliğini arayan Turgut Özben de kendini çağın içine oturtamadığı için intihar eden Selim Işık da yazarın bir yanına ışık tutmaktadır. Hele Turgut Özben karakterinin aklından geçenleri yansıtan ve ona "Efendimiz!" diye sık sık seslenen Olric karakteri Oğuz Atay'ın bir iç sesidir. E) Kimi yazarlar, romanın daha girişinde okuyucuyu içine almak ister; kimi yazarlar ise okurunu sınayan çetrefil gi- rişleri tercih eder. Örneğin, Umberto Eco'nun Gülün Adı romanının başlarında yer alan uzun ve karmaşık bir kapı betimlemesi vardır. Aslında bu, kahramanın geçeceği kapılara zemin hazırlayan bir betimlemedir. Ayrıca oku- run da romanı belli bir çabayla hak edebileceğini işaret eder.

23. Mesela rap müzik, çok güzel bir çeşitleme üstelik daha realist sözlerle yazılıyor ama bir dezavantajı var bu müziğin. Şarkı- CISI olmasa bile bir toplumda, bir mekânda insanlar bir araya geldiklerinde o şarkıyı söyleyebilmeliler ama söyleyemiyorlar. Bir masada oturup sohbet ederken "Hadi şimdi şu rap şarkısı- nı söyleyelim." diyemiyoruz. O zaman da hafızalarda pek yer edemiyor bu şarkılar. Şarkının kalıcı olması için yinelenmesi şarttır. Bu nedenle bu müziği başarılı buluyorum ama onun için kalıcıdır diyemiyorum. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle örtüşmektedir? A) Halk arasında tekrarlanamayan şarkılar unutulmaya mah- kûmdur. B) Rap müziğin etkisi ruhun gizli köşelerine kadar işlemektedir. C) Aynı şarkıların sürekli söylenmesi, insanı müzikten soğutur. D) Gerçekleri yansıtan şarkılar, hafızalarda daha iyi yer eder. E) Bir şarkının başarılı oluşu daima söylenmesiyle ilişkilidir.

zaman dilimidir. 30. İlk kez 1989 yılında David Strachan tarafından ortaya konan hijyen hipotezi, mikroplara küçük yaşta maruz kalmanın ba- ğışıklık sistemimizi mikroplarla nasıl başa çıkacağı konusun- da eğittiğini öne sürüyor. Vücudu sürekli temiz tutmak ise bu sistemin mikroplarla karşılaştığında bocalamasına yol açıyor. Henüz hipotezi kanıtlayacak kadar uzun süreli deneyler ya- pılmış olmasa da bu hipotezi destekleyen bilimsel çalışmalar bulunuyor. Bu parçada hijyen hipoteziyle ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A) Hangi konu üzerine kurulduğuna B) Kısa süreli deneylerle ispatlandığına C) Destekleyen araştırmaların olduğuna Dh Kim tarafından ne zaman ortaya konduğuna E Daimi temizlikle çelişen yönü olduğuna

çok nemli mesidir. oktur. lan, ilen ğildir? yor. bir ellikle 27. Bu eser, müzik-edebiyat birlikteliğinin yeni bir örneği olarak kuşkusuz benzerlerinden bir adım önde. Arka planda ele aldığı dönemi, Istanbullu orta sınıftan bir gencin yaşadıkları bağlamında, ayrıntılardan yola çıkarak anlatmış. Türkçe popun kendine özgü şarkılarının yankılandığı bir müzik tarihiyle, romanını farklılaştırmayı başarmış. Rahat anlatımıyla hızlı ve zevkli bir okuma vadediyor eser. Bu parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisineğinilmemiştir? A) Eserini oluştururken iki ayrı sanat dalından yararlandığına B) Eserini okunması kolay bir dille yazdığına C) Bir zaman aralığında oranları, bir karakterden hareketle anlattığına DY Müziğin belli bir türünün geçmişteki örneklerine başvurduğuna E) Belli bir yaştaki okur kitlesinin ilgisini çekmeyi amaçladığına

2022-TYT/TÜR 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Pascal, insanların genellikle kendini tanımaya zaman har- camadığını ve kendi müşkül durumlarıyla yüzleşmekten kaçabilme umuduyla daima koşturduğunu ileri sürer. In- sanların bu "mutluluk arayışı oyunu" varmak değil, koşmak olarak nitelendirilebilir. Oysa koşmak sadece zihinleri dağıt- manın bir yoludur; koşturup dururken düşünceye yer kal- madığından zihin hakikate yüz çevirir, onu görmeyi erteler. Mutsuzluğun asıl nedeni, insanın kendi kendine odasında kalıp sessizce oturmayı bilememesidir. Insanlar, sonu hiçbir yere varmayan aynı parkurda koşmaya devam eder. Böyle- ce kendine yakından bakma görevinin ağır yükünden kaçar ve kendini acı bir uyanışa mahkûm ederek mutluluğa ulaş- ma arzusuyla başladığı noktaya her defasında geri döner. Koşmanın cazibesine kapılmıştır ama elde ettiğini sandığı mutluluk gerçek değildir. 37. Bu parçaya göre "mutluluk arayışı oyunu oynayan insan- lar'la ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Gerçek mutluluğa ulaşmada zorlandıkları B) Sürekli bir arayış içinde oldukları C) Kısır bir döngüde hapsolduklar D) Kendilerini tanımaktan kaçındıkları E) Beklentilerini keşfetmek için çabaladıkları 38. Bu parçaya göre "odasında sessizce oturabilen insan"ı, "koşmanın cazibesine kapılmış insan"dan ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşüncelerine odaklanarak kendisiyle yüzleşmeyi göze alması B) Insanlarla iletişim kurmaktan kaçınarak yalnız kalmak istemesi Mutluluğu, gündelik hayatı akışına bırakarak bulacağı- na inanması 39-40. son D) Kişiler arası çatışmalardan uzak durup dingin bir yaşam tercih etmesi E) Hayatın dayattığı alışkanlıkları nasıl değiştirebileceğini sorgulaması Bilimin sanların çalışma ma yap rinin b Newto plana Kütle kalab rilip i deste dar k ünlü ve h çün sev 39. Bu A B 40.

lik ze k 40. Bu parçada yazarın savunduğu düşünceyi desteklemek için aşağıdaki örneklerden hangisi kullanılabilir? A) William Bragg, bilimin asıl amacının "yeni kanıtlar bul- mak değil, bilimle ilgili yeni düşünme biçimlerini keşfet- mek" olduğunu söyler. B) Cenap Şahabettin'e göre bilim "Eflatun gibi düşünüp okuma yazma bilmeyen annemin diliyle anlatmaktır. Carl Sagan'a göre bilim "bilgi birikiminden çok daha fazlasını düşünmenin bir yolu"dur. D) M. Esat Erişirgil, "bilimin bize sadece gerçeği sunduğu- nu, barış ya da mutluluğu vadetmediğini" belirtir. E) Cüneyt Ülsever, bilimi "yalnızca gerçeği arama yolculu- ğu" olarak ifade eder, asıl amaç onu bulmak değildir.

3. (1) Tarımın ortaya çıkması toplumların siyasi organisazyon- larını kökünden değiştirmiştir. (II) Dağınık vaziyette yaşayan avcı ve toplayıcı insanlar, ilk tarım faaliyetiyle birlikte 10-50 aileden oluşan ekonomik ve sosyal topluluklar oluşturmuş- tur (III) Avci ve toplayıcı insanlara göre hayat standartları biraz daha iyileşen bu yerleşimler zamanla büyümüş- tür. (IV) Kabileler federasyonu diyebileceğimiz bu yapılar, "devlet" olmanın da altyapılarını oluşturmaya başladılar. (V) Antik Dönem'in kabile ya da şehir devletlerinin başla- rında bir kral veya feodal yönetici bulunuyor ve bu yöneticiler de merkezî bir krallığa bağlı olarak faaliyet yürütüyordu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi par- çanın ana düşüncesini vermektedir? A) I B) II C) III D) IV E) V

da n- 7- u Anlam Bilgisi (Genel Tekrar Testleri) 1. Vincent Van Gogh, Gaugin'le kurduğu dostluk sayesin- de empresyonizmden anlatımcılığa yönelmiştir. Sanatçı hiçbir zaman gördüklerini vermekle yetinmemiş, keyfi bir biçimde kullandığı rengin anlatımcı niteliğinden yararla- narak dış görünüşün ardındaki insanın ruhuna dek uza- nan sanatsal gerçeği vermeye çalışmıştır. Tablolarında rengi istediği gibi değiştirerek kullanır. Örneğin ağaçları kırmızıya, gökyüzünü yeşile boyar. Van Gogh'un resim- lerinde renk kadar çizgi de bir anlatım aracıdır. Çizgi yal- nız biçimleri sınırlamaz, aynı zamanda hareketli bir uyum da yaratır. Van Gogh eserlerinde, insanların dramını, kor- ku ve özlemlerini anlatmak ister. Acı çekmek, başkaları- nın acısını paylaşmak, Van Gogh'un yaşamının ve sana- tının özellikleridir. Sanatçı, yaşamının büyük bölümünü bunalım ve umutsuzluk içinde geçirmiş ve resimlerinin birçoğunu da bu dönemde yapmıştır. Bu parçada Van Gogh ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A Sanat anlayışında değişim yaşadığına Salt gerçeğe bağlı kalmadığına dan nakom Eserlerine genel anlamda olumsuz duyguların hâkim olduğuna Renkleri anlatımın en önemli aracı olarak gördüğüne E) Çizgileri çok amaçlı kullandığına 3.

2 G 2022-MSÜ/TÜR 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. A Kalıplaşmış beklentilerle yola çıkan çoğu okur, kurgusunu çözmekte zorlandığı bir roman karşısında bocalar. Romani sonuna kadar okuma sabrını bir türlü gösteremez ve "Zaten, pek de bir şeye benzemiyordu!" diye bırakır. Ilgisini uyanık tutacak romanlara olgun bir üzüm salkımı kadar önem veren bu okurların çözmekte zorlandıkları roman karşısındaki tepkilerine "korukçu tilki sendromu" adını vermeyi uygun buldum. Söz konusu korukçu tilki okur, elindeki kitabı kafasındaki yerleşik hiçbir kategoriye koyamadığı O için tembellik limanına sığınır Hiç kuşkusuz okurun, estetik haz alma hakkı vardır ama bu hak; onun kendini aşıp yeniden yaratmasının önündeki en büyük engeldir de. Korukçu tilki okur, yarıda bıraktığı romanı bir kez daha dikkatle okusa belki de romanı daha iyi anlayacaktır. 39. Bu parçada söz edilen korukçu tilki okur aşağıdakilerden hangisi ile nitelendirilemez? A) Kitaba karşı ön yargılı olan B) Estetik beklentiyi Onceleyen engel oldugu 1 C) Kolaycılığı tercih eden belirter D) Alışmış olduğunu bekleyen E) Kitaba faydacı yaklaşan 40. Bu parçada söz edilen korukçu tilki okurun eleştirilen yönü aşağıdakilerden hangisidir? A) Sorgulayıcf bakışı B) Yenilik arayışı Cybeğerlendirme ölçütü DI Sanat anlayışı E) Mükemmeliyetçi favn

10. SINIF 1. Bu testte Türk Dili ve Edebiyatı alanlarına ait toplam 30 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı Testi için ayrılan 1. Türk tarihinde esaslı iki dönüm noktası vardır. Bunlar, Türk tarihinin akışını değiştirmiş ve yeni devirlerin başlangıcı olmuştur. Bu dönüm noktalarından biri İslam dininin kabulü, öteki de Batı'ya yöneliş hareketidir. Birincisinde Türkler, yeni dinin birleştirici erki içinde, Doğu uygarlığı dediğimiz Islam uygarlığının kurulup gelişmesinde başlıca etken olmuşlardır. İkincisinde ise Batı uygarlığını siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik birçok olayla benimsemeye koyulmuşlar ve çok çetin güçlüklerle karşılaşmışlardır. İşte Türk edebiyatı tarihini bu dönüm noktalarına göre devirlere ayırıyoruz. 2 O TÜRK DİLİ VE EDEE Bu parçadan hareketle; Türk edebiyatının devirlere ayrılmasında iki önemli ola- yın olduğu, II. Batı uygarlığındaki kimi olayların Türk edebiyatını etkile- diği, III. Islamiyet öncesinde de Türklerin edebî eserler verdiği yargılarından hangisine ulaşılabiliy? A) Yalnız 1 D B) Yalnız || C) I ve II E) I, II ve III 3

cilerden eleri büyük daha da i için u bir umunda 40. cevaplay Günümüzdeki moda endüstrisinin bedenlerimizin nasıl doğallığını ve sağlığını etkiliyor. Bedenlerimiz bir yandan görünmesi gerektiğine dair dayattığı fikirler insanın nesneleştirilirken diğer yandan popüler kültürün dayatmalarından kaynaklanan biçimlere uymaya zorlanıyor. Beden ile kisisel yeterlik, mutluluk ve sosyal kabul gibi olumlu değerlerle: yetersizlik, dışlanma ve Bedenlerimiz suni biçimde yaratılan kaygılarla âdeta kontrol altına alınıyor. Sürekli ideal görünümden uzakta mutsuzluk gibi olumsuz değerler özdeşleştiriliyor. oldukları korkusu aşılanan insanlar; diyet ve beslenme, kozmetik ve estetik cerrahi sektörlerinin sunduğu olanaklara yönlendiriliyor. Böylece bedenin sağlığı ve doğallığı ikinci plana atılıyor, öncelik görünüme veriliyor, 39. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Tüketim toplumunun bedenlerimizi meta haline getirip denetim altında tutmayı amaçladığına B) Fiziksel görünüme karşı tutumumuzu yaygın kültürel kodların biçimlendirdiğine C) Toplumda göz önünde olan yüzlerin zevklerimizi ve bedene dönük tercihlerimizi belirlediğine D) Güzellik uğruna geçirilen estetik operasyonların sağlığ korumanın önüne geçtiğine E) Moda sektörünün idealize edilmiş beden formlarını belirlediğine 1. Şeyma'nın, iş çıkışlarında sağlık için düzenli olarak yürüyüş yapması II. İrem'in, tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen zayıflama ilacı kullanması III. Nusret'in, beğendiği sporcularla aynı marka ürünleri kullanmak istemesi Yukarıda numaralanmış ifadelerden hangileri bu parcada anlatılanlarla ilişkilendirilebilir? A) Yalnız I D) I ve 11 B) Yalnız II C) Yalnız III E II ve III 1. Bu Kültür Felsef 2. Cevap 1. Aşağı devle A) Ye B) Ya C) Isla D) Çir E) Or 2. Aşağ hane olduğ A) II. pa B) Al ta C) Ki M et D) H sa E) Ş SU

ÍSLAM ÖNCESİ TI (Desta İnsanoğlu ilk çağlardaki birçok doğal ve toplumsal olayın gerçek nedenini tam anlamıyla bilemediği için belli bir inanca yönelir. Bu yönelişin ardından mitos (mythos) adı verilen ilk efsaneler oluşur. İlk mitoslara sürekli eklenen yeni olay ve kah- ramanlar, zamanla belirli motif ve kişilere dönüştürülür, ayrıca bunlar doğaüstü güçlerle donatılır. Bazı özellikleriyle destan kahramanlarının ilahi bir güce sahip olduklan düşünülse de kahramanlar hareketleri, duygulan, düşünceleriyle yaşamın içinden bir insandır. Kahramanların insan kaderini yaşama- lanı, insanların destana olan ilgilerini artırır. Bütün bunlardan yola çıkılarak destanın üç aşamada oluştuğu söylenebilir: İlki "doğuş" dönemidir. Milletin yaşamında ve hayal gücünde iz bırakan bazı sosyal ve doğal olaylar meydana gelir. Bu olaylarda rol alan bazı kahramanlar yüceltilerek ön plana çıkarılır. İkincisi "yayılış sürecidir. Olay ve kahramanlanna yenileri eklenerek destan ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa, bölgeden bölgeye aktarılır. Üçüncü aşama ise yazıya geçiriliş dönemidir. Bu dönemde sözlü geleneği bilen güçlü bir şair ortaya çıkar ve destanı bir şiirler bütünü hâlinde yazıya geçirir. Bu parçada destanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi çıkarılamaz? A) Temelinde tarih öncesi çağlardaki insanların inancıyla oluşan efsanelerin bulunduğu B) Kahramanlarının gerçeküstü niteliklerinin olduğu C) Doğaüstü olaylar üzerine kurgulandığından yaşanmışlıklar içermediği D) Sözlü olarak ortaya çıktıktan sonra yazıya aktarıldığı E) Toplumun genelini etkileyen olayların şiir şeklinde akta- rimına dayandığı Yanıt Yayınları 5. O C

Insan vücudundaki protein yapılı hormonların özellikleri için, insólia, STH I._ tamamı hipofiz bezi tarafından üretilir X II. eksikliğinin giderilmesi için ağız ya da kan yoluyla alınması gerekir. lemon nunomon idhaligner no hell III. hedef organındaki reseptörleri hücre zarı üzerinde bulunmalıdır VI sinisY (8 ifadelerinden hangileri doğrudur? Vi ev III,III (3 B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve III E) II ve III C) Yalnız III 0

or- ur- D- ne y 2- D 0 Paraf Yayınları 3. 3-4. soruları asağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Özellikle derste, konferansta, toplantıda ya da bir şey üzerinde çalışırken yani uzun süre oturmak zorunda kaldığımız durumlar- da sık sık kıpırdanma ihtiyacı hissederiz. Bacak bacak üstüne atıp bir ayağı ileri geri sallamak, bacakları titretmek, parmakların ara- sında kalem çevirmek, bir kâğıda rastgele şekiller çizmek, yüzü- ğü parmağın çevresinde döndürmek, tırnakları masanın üzerin- de tıkırdatmak... Bunlar farkında olmadan yaptığımız hareketlerdir. Ellerde ve ayaklarda görülen yerinde duramama, kıpırdanma hâli "küçük hareketler" olarak adlandırılır. Peki, bu hareketleri neden yaparız? Çünkü bu tür hareketlerin konuşma ve hafıza üzerindeki olumlu etkisi vardır. Küçük hareketler, konuşurken dilimizin ucu- na gelen sözcükleri hatırlamamıza yardımcı olur. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Açıklamadan yararlanılmıştır. B) Örneklere yer verilmiştir. C) Tanımlamaya başvurulmuştu D) Gerekçeye yer verilmiştir. E) Tartışmacı bir havası vardır. 4. Bu parçada "küçük hareketler" ile ilgili olarak anlatılmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Kişinin stresli olduğunun göstergesi olduğu B Bilinçsizce ama bir amaç doğrultusunda yapıldığı e Insanın günlük yaşantısını etkilediği D) Düşünme ve karar verme yeteneklerimizi geliştirdiği Her insanda farklı şekillerde ortaya çıktığı