Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Deneme 4 18. Varlığı konusunda pek çok tartışmanın yürütüldü- ğü ve Fuat Uzkınay tarafından çekildiği öne sürülen Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı filminin izine bugüne kadar rastlanmamış olması da ilk yerli filmin hangisi olduğu konusundaki tartışmaların hâlâ sürme- sine neden olmaktadır. Bu filmin çekilmediği, çekilirken yandığı, çekilip kaybolduğu ya da daha sonra Merkez Sinema Dairesinin arşivinden çalındığı, taşınırken başka filmlerle karıştığı gibi bir dizi iddia da söz konusudur. Hiçbiri henüz kanıtlanamayan bütün bu iddialar, ---- Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi geti- rilirse "Ayastefanos Rus Abidesi'nin Yıkılısı filminin bulunamayışının filmcilik çalışmalarımızla ilgili büyük bir kayba neden oldugu" ifade edilmiş olur? A) Türk sinema tarihini eldeki verilerin durumuna göre ve gerçekçi bir anlayısla yeni baştan yazmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor B) filmciliğimizin ilk örneği ile elde edebileceğimiz kaza- nimlardan mahrum olduğumuz gerçeğini kabullen- memiz gerektiğini söylüyor C) bu ilk örnek sayesinde dünya film tarihinde alabi- leceğimiz köklü yeri ne yazık ki biraz daha yakına çekmemize neden oluyor D) bu söylentilerin aslında tamamıyla romantik ve kanıtlanması olanaksız bir hayalden ibaret olabile- ceği gerçeği ile yüzleşmemizi gerektiriyor E) filmciliğimizin köşe taşlarından birine ulaşabilmek için belki uluslararası çapta daha çok çaba sarf etmemiz gerektiğini gösteriyor YAYIN DENİZİ PRO

Her toplumun edebiyatı gibi bizim öz edebiyatımız da ken- dini doğuran, ona vücut verip rengini, tarzını, dünya görüşü- nu oluşturan kaynaklara sıkı sıkıya bağlıdır ve bir anlamda toplumumuzun kültürünün, değerler sistemimizin hayata ve insana bakış tarzımızın estetik planda çiçek açışıdır Bu parçada geçen çiçek açışı” sözüyle anlatılmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebî değerleri devam ettirmek BYKültürün özünü oluşturmak Toplumun değer yargılarını şekillendirmek Topluma yön vermek E) Toplumun kültürel özelliklerini ortaya çıkarmak 1 se

8. Bertolt Brecht, benim için mucizevi yazarlardan biridir. Her okuyuşumda onun şaşırtıcı bir sapta- masını, gerçeği apaçık kılan bir cümlesini fark ede- rim. Günlük hengamede karşılaştığımız bir sorunu ve ona bulduğumuz çözümü o çok önceden gör. müştür. Bunu yaparken de mütevazı tavrını hiç bi- rakmaz ve edebî değişim yolundan asla ayrılmaz. Bu parçada yazarın Bertolt Brecht'le ilgili be- pubeğendiği asıl özellik aşağıdakilerden hangisidir? A) Alçak gönüllü oluşu B) İleri görüşlü oluşu C) Herkes tarafından sevilmesi D) Kendinden sonrakilere örnek oluşu E) Yaşamını edebiyatla bütünleştirmesi

10. Sait Faik, gerçekçi bir yazarın kalın çizgilerini tercih etmez. O insan ilişkilerindeki değişimlerin yorumu- nu yaparak insancıl bir aşka doğru yol alır. Ayrıca yoksul mahalle çocuklarını anlatırken içimize işle- yen insani yönünü, sevgisini ve şiirselliğini sözcük- lerinin arasından rahatlıkla duyabiliriz. Bu parçada Sait Faik'le ilgili vurgulanmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sait Faik'in dili, savrukluğu bakımından birçok eleştirmen tarafından eleştirilmiştir. B) Eserlerinde, gerek seçtiği konular gerekse kul- landığı dil bakımından gerçekçi yazarlardan ay- rilan Sait Faik, insani değerleri anlatır. C) Yazarın eserlerinde maddi aşka sık rastlama- miz, onun seçtiği konuların çıkış noktasından kaynaklanmaktadır. Yazar, diğer meslektaşlarından farklı olarak toplumsal çelişkilere dolaylı yollardan değinir. E) Onu daha iyi anlayabilmek için, yapıtlarındaki ayrıntılar incelenmelidir. Y A Y I N V 123

12. Kurak bir ülkede, yağmur sıra dışı bir şeydir. Yap- rakları yıkar, toprağı canlandırır. Ve sanırım, yağ- murun ağaçları yıkaması gibi, zihinlerimizi yıkayıp temizlememiz gerek çünkü zihinlerimiz yüzyılların tortusuyla, bilgi ve deneyim dediğimiz şeylerin tor- tusuyla çok ağır bir biçimde yüklenmiş durumda. Sizler ve ben, her gün zihinlerimizi temizlesek, on- ları hatıralardan kurtarsak hepimizin varoluşa dair pek çok sorunla baş edebilecek taze birer zihni olurdu. Bu parçada vurgulanmak istenen, aşağıdakiler- den hangisidir? A) Doğanın kendini yenilemesi gibi biz de kendi- mizi yenilemeliyiz. B) İnsanlar, hayatları boyunca anılar biriktirir ve bu anılar sadece iyi olmadığı için zamanla insanı yorar. C) İlkbaharın gelişiyle toprak, çiçekler ve bizler yeniden canlanır; yağmurun bereketiyle sanki yeniden doğarız. D) Sorunlarımızla baş etmek istersek doğa bizim için en iyi kılavuz olur. E) Yılların bizdeki yüklerinden kurtulur, her gün yenilenirsek zihinlerimiz daha taze olur ve ya- şamla daha kolay mücadele ederiz.

Canım Hayat! Her mevsiminle, verdiğin her mutlulukla her sıkıntıyla ne kadar da güzelsin! İşte yine bahar geldi. Bademler, şeftaliler, erikler, elmalar; beyazlı, pembeli renk renk elbiselerini giyindi. Yarın güller açacak. Gelin bahçesinin kırmızı gelincikleri başlarını kaldırıp nazlı nazlı salınacak. Güzellik, yalnız bahar ve yaz aylarına mı özgüdür? Tabii ki hayır. Kışın hatta kara kışın bile kendine özgü bir güzelliği, sevimliliği var. Yaşanası dünyanın güzelliği gibi sıkıntısı da insana mutluluk verir. Sakın bu söylediklerime şaşırmayın. Çünkü çirkinlikler, sıkıntılar vb. olumsuzluklar yaşamda olmasaydı güzellikleri, iyi şeyleri hakkıyla sp anlayamazdık hatta onların farkına bile varamazdık. Başka bir deyişle aydınlığı karanlık olmadan, yazı da kış olmadan nasıl anlayabilirdik? 37. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Hayatta mutlu olmak için yaşamı, tüm koşullarıyla kabul edip anı değerlendirmek gerekir. B) İnsanın mutlu olabilmesi için, sevdiği ortamda yaşaması yeterli değildir. C) Mutlulukla özdeşleşen bahar mevsiminin güzellikleri insanlar tarafından yeterince bilinmemektedir. D) Bir mevsimin güzelliğinin farkına varabilmek için bütü bütün mevsimlerin yaşanması gerekir. E) Mutlu olmanın ilk şartı, kişinin çevresiyle özellikle de yakınındakilerle barışık olmasıdır.

etik Mühendisliği ve Biyoteknoloji mlerden biri olan ası, amesi nda etkilidir? C) I ve II blikog us 1 4. Gen klonlanması, istenilen proteini sentezleyen genin ait olduğu hücre genomundan özel yöntemlerle kesilerek çıkarılması, bunun taşıyıcı bir DNA ile birleştirilerek alıcı bir hücreye nakledilmesi ve hücrenin çoğaltılması işlemidir. Buna göre, gen klonlanmasında aşağıdaki olaylardan hangisi üçüncü sırada gerçekleşir? A) Geni klonlanacak DNA'nın izolasyonu B) Çıkarılan genin taşıyıcı plazmit ile birleştirilmesi C) İzole edilen DNA'dan genin çıkarılması D) Gen eklenen plazmitin üretim yapacak olan hücreye aktarılması E) Gen aktarılan hücrenin kültür ortamında çoğaltılması bild 7.do Aşağıdaki ş idove öğrencis onin özetlenmis minheir Bu Tuan

35. Kral gördüğü bir rüyayı yorumlamaları için rüya tabircilerini huzuruna çağırtır. lik yo- rumcu, "Efendim, çok üzgünüm, rüyanız hiç de hayra alamet değil. Bu rüya sevdiğiniz herkesi kendi ellerinizle toprağa vereceğiniz, hepsinin acısını yaşayacağınız anlamına gel- mekte." der. Kral bu yorumu beğenmeyince ikinci bir rüya tabircinse söz hakkı verir. O da "Efendim, size müjdeler olsun! Soyunuzun en uzun ömürlü insanı siz olacaksınız." der. Kral, yorumunu beğenmediği rüya tabircisini cezalandırırken ikinci tabircinin yorumunu çok beğenir ve onu ödüllendirir. final dergisi Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Düşlerin her zaman yanlış anlaşılmalara müsait olduğu B) Düşle gerçeğin birbirine karıştırılmasının nelere yol açabileceği C) Olaylann yorumunda kullanılan üslubun ne kadar önemli olduğu D) Bir konudaki farklı değerlendirmelerin bakış açısından kaynaklandığı E) Aynı rüyanın birbirinden farklı şekillerde yorumlanabileceği TVT Deneme Sinavi

kâğıdı icat edilene müddet kullanıldı. Bu parçada papirüsle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Tümüyle doğal bir malzeme olduğuna B) Dönemin öteki ürünlerine üstünlük sağla- dığına C) Hangi işlem ve aşamalardan sonra yazı malzemesine dönüştüğüne D) Dayanıklılığını artırmak için hangi yola başvurulduğuna E) İcat edilmesiyle birlikte nasıl bir dönemin başladığına F 38.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre ce- vaplayınız. (1) Yazı, düşüncenin belli işaretlerle tespit edil- mesidir. (II) Bir başka ifadeyle yazı, sözün re- simleştirilmiş biçimidir. (III) Tarihte Sümerlere ait ilk yazılı kil tablet örneklerine Uruk kentinde rastlanmıştır. (IV) Bu tabletler, tahıl çuvalları ve büyükbaş hayvan listelerinden oluşan tapı- nağın muhasebe kayıtları şeklindedir. (V) Za- manla devlet yönetiminde de kullanılan yazı; antlaşmalar, yazışmalar, yasalar, yıllıklar, savaş hikâyeleri biçiminde gelişmiştir. (VI) Tarihin en eski devirlerinden beri sistemli olarak bir araya gelen bu anlamlı işaretler; sözlü kültürden aldığı insani mirası, bilimsel birikimi insanlık için gele- cek nesillere aktarma işlevi görmüştür. final dergisi 39. I. İnsanlığın hafızasını yansıtma işlevi gördü güne II. İşlevinin ve kullanım alanının zamanla ge- nişlediğine III. Üretim aşamalarıyla nasıl bir ilgisinin bu- lunduğuna IV. En başından beri iletişim aracı olarak kul- lanıldığına Bu parçada yazı ile ilgili olarak yukanda verilenlerden hangilerine değinilmemiştir? A) Yalnız I B) Yalnız IV D) II ve III E) II ve IV C) I ve Il bu soru? 40. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Tartışmaya başvurulmuştur. B) Gerekçesiyle verilmiş yargı vardır. C) Öznel değerlendirmeler yapılmıştır. D) Tanık göstermeden yararlanılmıştır. E) Karşılaştırmaya yer verilmiştir. Deneme Sınavı TY

IZ. TYT TÜRKÇE DENEMELERI 24. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Son yıllarda yavaş şehirlere yönelik artan bir ilgi var, büyük şehirlerden pek çok kişi buralara yerleşiyor, bu ilginin ne gibi sonuçları oluyor yavaş şehir üzerinde?" sorusuna cevap vermektedir? A) Yavaş şehir kavramı, daha çok o şehirde yaşam süren yerel halkın, doğası ve kültürü bozulmamış bir ortamda, çevre kirliliğinden uzak bir şekilde günlük yaşamını belirli bir konfor içerisinde devam ettirmesini mümkün kılmak için günümüz modern şehir kavramına alternatif olarak ortaya atılmış bir kavramdır. Son yıllarda popülerliği giderek artmaktadır. B) Yavaş şehir için farklı tasarımlar kurulabilir ama akla ilk gelen sanayi üretiminin olmadığı ya da yoğun olmadığı, teknolojinin sadece temel gereksinimler için kullanıldığı, doğasını ve kültürel kimliğini korumayı başarabilmiş bir yerleşimdir. Bu tür bir şehirde, yaşam koşuşturma içinde geçmemekte, büyük alışveriş merkezleri yerine küçük dükkân ya da mini marketlerden alışveriş yapılmakta ve hatta semt pazarından doğal ürünler rahatlıkla satın alınarak restoran ya da evlerde tüketilebilmektedir. C) Yavaş şehir olarak kabul edilmenin ölçütleri arasında; geri kazanım ve geri dönüşüm tekniklerine değer verilmesi, bölgenin dokusunun karakteristik özelliğinin X korunması ve geliştirilmesine yönelik uygulanan bir çevre politikası; genetiği değiştirilmiş gıdalar yerine doğal teknikler ile elde edilen ve doğaya uyumlu gıda maddelerinin üretim ve tüketiminin sağlanması vb. vardır. DY Turizm hareketlerinin sürekliliği ve sürdürülebilirliği için odağa turist'i alan bir yaklaşım gerekir. Oysa 'yavaş şehir'in odağında şehrin kendisi, mimarisi, doğası ve orada sürekli yaşayan insanların şehirle kurdukları ilişki vardır. Turizmin "yavaş şehir'e girmesi ile, şehir sakinleri; istenmeyen göç ve yapılaşma, şehrin dokusuna uymayan turistik faaliyetler, çevre kirliliği vb. beklemedikleri ve kabullenemeyecekleri sorunlarla karşı karşıya kalırlar. E) Yavaş şehir, giderek katlanılmaz hâle gelen metropol yaşamından bunalan insanlar için bir cazibe merkezidir. Belli bir alım gücüne sahip olmuş pek çok kişi bu nedenle bu tür yerlere yerleşmekte ya da yerleşme hayali kurmaktadır. Böyle olunca da başta mülklerin pahalılaşması ve nüfus artışı olmak üzere pek çok risk belirmektedir. TYT Kalda böyle olma bulu da o SÖZC C E Bu pa gölge ALS 50

1. Ne yapsam kurtulamıyorum. Ruhuma, etime, ba- kışlarıma sinmiş. Beynimin içine, bakışlarıma yapış- mış. Değiştirmek için verdiğim onca çaba boşuna. Bir mıknatısın kutupları gibi bir ucu bana, bir ucu o eski yaşama bağlı. Beni çekiyor. Bir türlü alanından kurtulamıyorum. Dışarıda da o duvarlar. Toprağın altında sıra sıra koğuşlar, koğuşların çevresinde bembeyaz duvarlar. Yukarıda, tavana yakın, dışa- ridan avlunun ayak dibine açılan küçük demir par- maklıklarla örülü otuz santimetrekarelik pencereler. Kalın paltoların, kazakların içinde, yakıcı güneşin altında bile üşüyorum. Geceleri derinden, inceden inceye bir inilti gibi uzun, içli, hiç duyulmamış tür- küler, uzun havalar söyleyen Sivaslıların seslerini duyuyorum. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi yanlıştır? A) Birinci kişili anlatımla yazılmıştır. B) Soyut kavramlara yer verilmiştir. C) Örneklendirmeye başvurulmuştur. D) Benzetmeye başvurulmuştur. E) Farklı duyularla ilgili ayrıntılara yer verilmiştir.

eri Bu e- ref iş V- 7- 3- r. 41 SIRA SENDE Genellikle önemsiz görülüp dikkate alınmasa da "hayır diyeme- mek" kişiyi beklenmedik pek çok ekstra işle karşı karşıya bıra- kan ve önemli ölçüde zaman kaybına neden olabilen; bu sebep- ten ötürü üzerine eğilmesi gerekilen önemli bir konudur. Devam edilen işin hassas bir bölümünde alınan daha ilgi çekici bir tek- lif için "Hayır!" diyememek, sonrasında aynı iş için çok daha faz- la vakit harcanmasına ve dolayısıyla vakit kaybına yol açabil- mektedir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi- sidir? one re A) Önemli bir planı olmayan bireylerin hiçbir teklife "Hayır!" di- yemediği B) Zaman kaybının en önemli nedenlerinden birinin kişinin ya- şadığı kararsızlık olduğu C) Hayır diyememenin zaman yönetiminde olumsuz sonuçlar doğurduğu D). Zamanın planlanmasının zaman kaybının önüne geçen te- mel etkenlerden biri olduğu E) Zaman yönetiminin zamanı verimli kullanabilmek için amaç- ları ve hedefleri elde etmeye çalışma olayı olduğu ÇÖZÜM SENDE

fulyahoca.com 11- Edison ampulü icat ettikten bir kaç gün sonra yaptığı röportajlardan birinde bir gazeteci ona : "Demek ampulü 1000 defa başarısız olduktan sonra yaptınız, öyle mi?" der. Edison ise: "Ben 1000 defa başarısız olmadım, ampul 1001 adımlık bir icattı." yanıtını verir. Bu parçadan çıkarılabilecek ana fikir tek kelimeyle edilecek olursa aşağıdakilerden hangisi uygun olur? ifade A) Çalışmak B) Düşünmek C) Denemek D) Konuşmak E) Vazgeçmemek 12- yal sür fiz seb Ka Pr ik sa SO da n b. te in T b

5. Aslında şiir bir bakıma hayata alınmış bir tavırdır. Hayatın içine açılmayan veya inşa edilmeyen bir gerçekliği vardır ki yalancı dünyadır bu. Bu yalancı dünyada saf gerçeğin yeri yoktur. Sanırım insanımızın şiire karşı fazla ilgi duymamas ve hatta ondan nefret etmesinin nedeni de burada yatıyor. Bize yıllarca okullarda şiir diye hayatın gerçeklerini tipatip veren devrik cümleler okutuldu. Hayattan çoğu kez bunal- dığımız için bu gerçekçi şiirlerden de öylece uzaklaştık. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A Şiirin gerçek hayata bir karşı duruşla üretilebileceğine B) Şiir gerçeğinin hayat gerçeği ile genel olarak bir ilgisinin olmadığına (C) Hayatın gerçekliğiyle karşılaşan insanın şiire sığınarak avunabileceğine D) Şiirin gerçek yaşamdaki güzellikleri ortaya çıkarması gerektiğine E) Şiirin saf gerçekliklerle oluşturulmasının yanlış olduğu- na 6. 7. m Saklıkent tam bir doğa harikası. Yaz aylarında yerli ve ya bancı turistlerin uğrak yerlerinden bir tanesi. Akdağ'ın ete lerinde kayalar arasında yer alan Saklıkent'in suyu, y un sıcak dönemlerinde bile ayaklarınızı donduraca inor inmez, suya kim girer,

TEST 3. ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplaying, Aydın bir sanatçı olabilmek, okurun gerisinde kalmamak lemlerinin, isteklerinin dışında da kalmamaktır aynı zaman demektir. Aydın olabilmek çağının beğenisinin, halkının d da. Halk çoğunluğundan kopmamak demektir. Bir ild rinin içinde kalmamaktır. "Ben artık oldum, ben ne dersem kuleye kapanmamak, kendi öz beğenisinin, bencil tutkula inanırlar, benim düşüncem en iyidir." dememektir aydın olmak. Okur kendi ulaşsın yargıya, demektir aydın olmay başarmak. 3. Bu parçaya göre aydın bir sanatçının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Ben halkın içinde doğduğumdan seçeceğim konular da toplumu yakından ilgilendirmelidir. 5. B) Halkın bir parçası olarak kendi sorunlarımı, özlemlerimi anlattığım ölçüde halkımı anlatmış olurum. C) Halkıma işık olmaya çalışırken böbürlenmemeli, tek doğru "benim" dememeliyim. D) Kurduğum cümlelerde "ben"i değil, "biz"i ön plana çi- kardığım sürece sanatçıyımdır ben. Aslı için yala yok E) Halk dokusunun bir parçası olabilmeli, hayatın içinde hayata onların gözünden bakabilmeliyim. ve Bia ve di

1. Ne yapsam kurtulamıyorum. Ruhuma, etime, ba- kışlarıma sinmiş. Beynimin içine, bakışlarıma yapış- mış. Değiştirmek için verdiğim onca çaba boşuna. Bir mıknatısın kutupları gibi bir ucu bana, bir ucu o eski yaşama bağlı. Beni çekiyor. Bir türlü alanından kurtulamıyorum. Dışarıda da o duvarlar. Toprağın altında sıra sıra koğuşlar, koğuşların çevresinde bembeyaz duvarlar. Yukarıda, tavana yakın, dışa- ridan avlunun ayak dibine açılan küçük demir par- maklıklarla örülü otuz santimetrekarelik pencereler. Kalın paltoların, kazakların içinde, yakıcı güneşin altında bile üşüyorum. Geceleri derinden, inceden inceye bir inilti gibi uzun, içli, hiç duyulmamış tür- küler, uzun havalar söyleyen Sivaslıların seslerini duyuyorum. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi yanlıştır? A) Birinci kişili anlatımla yazılmıştır. B) Soyut kavramlara yer verilmiştir. C) Örneklendirmeye başvurulmuştur. D) Benzetmeye başvurulmuştur. E) Farklı duyularla ilgili ayrıntılara yer verilmiştir.