Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

28. Ülkeler eğitim aracılığı ile nitelikli öğrenciler yetiştir- meyi hedefler. Bu hedefe ulaşmak için öğrencilerin becerilerinin geliştirilmesi ve gelişimi etkileyen et- menlerin belirlenmesi gereklidir. Çünkü öğrencilerin akademik başarıları, eğitim sisteminin etkililiğinin pir göstergesi olarak kabul edilir. Öğrencilerin akade- mik başarılarının nasıl yükseltileceğini belirlemek, başarısızlığa yol açan değişkenleri aramak, bun- ların nasıl ortadan kaldırılabileceğini belirlemek ve Sud eğitim sistemini iyileştirmek, hemen her dönemde mite eğitim alanında gerçekleştirilen çalışmaların en te- hipi mel amacı olmuştur. Bu amacın gerçekleşmesi için sosyo-ekonomik düzey, psikolojik özellikler gibi kişi- sel birtakım değişkenler kadar öğrencilerin öğrenim gördükleri okulun özellikleri de önemlidir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A Eğitimde başarıyı etkileyen etmenlerin birbirin- den bağımsız ele alınamayacak yapılar olduğu görülmektedir. B) Ülkelerin sosyo-ekonomik düzeyleri eğitimdeki başarıda tek etkendir. C) Olumsuz değerlendirilme korkusu yaşandığın- dan sonuca ulaşmakta gecikmeler yaşanmakta- dır. D) Öğrencilerin başarısında, sosyo-ekonomik düzey, psikolojik özellikler gibi kişisel birtakım değişkenler etkili olmamaktadır. E) Verilerden elde edilen sonuçların iyi analiz edil- moci oğitimi olumlu yönde etkilemektir.

Sanatın dili, yoruma açık bir dildir. Sanatın tarihsel sürecinde bilimde olduğu gibi ilerlemeci, doğrusal bir gelişme çizgisi yok- tur. İçeriği zengin olduğundan ve sınırları çizilemediğinden sa- nat eserinin "ne" olduğu ve "nasıl" üretildiği üzerine yapılan yorumlar tarihsel süreçte sürekli belirsiz kalmıştır. Böyle kal- maya da devam edecektir. Bugün sanat kavramının içeriği çok genişlediğinden sınırlarını belirlemek zorlaşmıştır. Dolayısıyla bu geniş yelpazede sanat tüketicisinin, üretilenleri anlamada yaşadığı zorluklar ve farklılıklar anlaşılabilir bir durumdur. Bir sanat eserine yönelik değerlendirmeler, dört temel başlıkta toplanabilir: Sanatçı, yapıt, alımlayıcı ve toplum merkezli yak- laşım biçimleri. Bu görüşlere göre toplum merkezli yaklaşım- cılar bir eseri sanat yapan özellikleri, yapıtın dış dünya ile olan ilişkilerinde arar. Sanatçı bakış açısını taşıyanlar sanatçının ki- şisel yaşantısına, duygularını yapıtına yansıtabilmesine baka- rak belirlerler sanat yapıtının değerini. Alımlayıcı görüşe göre ise sanatın değeri, okur ya da izleyicinin heyecanında aranır. Yapıt odaklı bakanlara göre ise sanat yapıtının estetik değeri dışarıda bir yerde değil, yapıtın içindedir. 37. Bu parçada anlatılanlara göre aşağıdakilerden hangisi sanat eserini alımlayıcı yaklaşım biçimine göre değerlendirmeye örnek olabilir? A) Güvercin Gerdanlığı'nda aşka dair bugüne kadar yazılıp çi- zilenlerden oldukça farklı düşündüğü belli olan yazar, kendi yaşam tecrübelerinden hareketle acılarını ve mutlulukla- rını okura aktarıyor. B) Okurlarını yoksulluk ve sefalet üzerinde düşünmeye davet eden Angela'nın Külleri, sergilediği gerçek hayat öyküle- riyle okura etrafındaki yardıma muhtaç insanlara karşı daha duyarlı olmayı öğretiyor. D) 39. C) Tolstoy'un itiraflarım'ını okurken çeviriden kaynaklı kelime hataları beni çok zorladı. Oysa satırlar zihinsel algılayışımı zorlaştırarak beni sıkmasın, yormasın istiyorum. Üslup ile cedelleşirken içeriğe odaklanamıyorum. D) Orhan Kemal'in Bereketli Topraklar Üzerinde romanında günlük ekmeğinin peşinde koşan, uğradığı haksızlıklar içinde ezilen pek çok kişi sosyal hayattaki aksaklıkların te- mel argümanları olarak sunulur. E) E) İnsan Ne ile Yaşar betimlemelerinin yalınlığı, anlatımın de- rinliği, çıkarımlarının güncelliğini yitirmeyişiyle her daim okunabilecek bir yapıt olarak öne çıkıyor. Bi ri Sa ÇL ri E 4C

24. (1) Realist akım, Türk kültürü bakımından son de- rece önemlidir. (II) Çünkü o, Türk aydınlarının ha- yata bakış tarzlarının değişmesinde, romantiklerden daha büyük rol oynar. (III) Hayale geniş yer verme- si bakımından eski Türk edebiyatı, romantizme bir hayli yakındır. (IV) Batı kültürü ise bizdeki eğilimin tam tersine "gerçek"e, hayalden daha çok yer ver- miştir. (V) Onu Doğu kültürlerinden ayıran en büyük özellik de bu gerçekçiliğidir. 0 A Bu parçada anlatımın akışına göre "Bir diğer de- yişle eski Türk kültüründe eksik olan en önemli şey, gerçekçiliktir." cümlesi numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra getirilmelidir? A) I B) II C) III TYT Türkçe Deneme - 7 D) IV E) V 10

3. Eflatun'a, "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışı nedir?" diye sormuşlar. Eflatun, "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki bu sefer de çocuk- luklarını özlerler. Yarınlarından endişe ederken bugünle- rini unuturlar. Sonuçta ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ancak hiç yaşamamış gibi ölürler." diye cevap vermiş. Bu parçadan çıkarılabilecek en genel yargı aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Yaşamları süresince insanları kaygılandıran pek çok durumdan söz etmek mümkündür. B) Birlikte yaşadığımız kişilerin davranışları, farkında ol- masak bile, olumlu ya da olumsuz bizi de etkiler. C) Doyumsuz insanların önünde sonunda toplum dışına itilecekleri yadsınamaz bir gerçektir. D) İnsanlar, çoğu zaman içinde bulundukları anın kıyme- tini bilmedikleri için hayatı gereği gibi yaşayamazlar. E) Hayatlarında ilerleme kaydetmek için bir davranış sergilemeyen insanlar yerinde saymaya mahkûm- durlar.

12. (1) Şiirdeki gibi sözcükleri kılı kırk yararak seçme zorun- luluğu hissetmiyorum öykü yazarken. (II) Öykü, anlatım- dan çok anlama dayalı bir yazın türü. (III) Daha çok okurun ilgisini canlı tutmaya, olay akışını çarpıcı kılma- ya özen gösteriyorum. (IV) Tabii bu, öykülerimin söyleyi- şine dikkat etmediğim anlamına gelmez. (V) Kelimeleri- mi, anlamı kuracak yapı taşları olarak özenle seçiyorum elbette. (VI) Kısacası ben söz işçiliği değil, anlam işçiliği yapmayı yeğliyorum. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi ken- dinden önceki cümlenin sebebidir? A) II B) III C) IV D) V E) VI

TYT/TÜRKÇE 2120 000 031 39. Bilgelerden biri, takipçilerine der: "Kırda bir karga ile leyleğin beraber koşup uçtuklarını gördüm. Hayret ettim, bakalım aralarındaki ortak özelliğe ait bir emare bulabilir miyim, diye onları izledim. Yanlarına yaklaşınca gördüm ki ikisi de topaldı." Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle örtüşmektedir? AXOrtak hareket edenler daima başarıya ulaşıp beraber yaşamanın erdemini tadacaktır. BZayıf yönlerine bakmadan hayatın keyfini doya doya çıkaranlar er geç mutluluğa ulaşır. Yalnız C)Yalnızca mutluluk ve saadet değil, aynı kusurlara ve acılara sahip olmak da insanları birbirine bağlar. 40. Ost 19 D) Mutluluğun belirtisi eksik taraflarına bakmadan ömrünü en rahat biçimde geçirmektir. E) Aynı zorlukları yaşayanlar çözümlere de beraber varınca hayatın asıl anlamı ortaya çıkacaktır. ya Ve

Giysi, insan vücuduna giyilen parçaların bütü- nüdür. Aynı zamanda toplumsal rolün, sosyal statünün ve karakterinde ifadesidir. Günümüz- de artık insanların giysi tercihlerine bakarak karakter analizi bile yapılır oldu. Fakat Osman- lının özellikle ilk dönemlerine baktığımızda bu durumun çok da böyle olmadığını görüyoruz. Giysi tercihi bireysel değil toplumsaldı. Sade- ce süs eşyalarında çeşitlilik olabiliyordu. Böy- le olunca da aslında giysi kültürü bize kültürel kodların şifresini veriyordu. Ama giysiler de za- manla değişim ve dönüşüme maruz kalmaktan kurtulamadı. Eskiden milliyken şimdi küresel oldu. Kültürel kodların yerini moda aldı. Giysi- lerin ruhu da gitti. Ama son zamanlarda moda- cılar arasında ruh çağırma seansları artar oldu. Sokaklarda gezerken görüyoruz ki bitpazarına çoktan nur yağmış. 39. Bu parçada altı çizili cümle ile anlatılmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Giysilerin önemi BEskiye doğru bir dönüş olduğu C) Evrensel olmanın gerekliliği D) Modaya karşı çıkıldığı E) Çevrenin değiştiği 40. Bu parçada giysiler ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Tarihsel geçmişine Geçmişteki görünümüne C) Tanımına D) Günümüzdeki durumuna E) İşlevine Le Color

33. Yazarlık, en yalın hâliyle kendini ifade etme gereksini- pomidir. Jean-Paul Sartre, "Yazma Nedir?" başlıklı yazı- is sinda, kendini ifade etme konusuna "sözü olmak" ile "yazısı olmak" bağlamında net bir ayrım getirir: "Yazış folid diye bir şey vardır ortada. Birtakım şeyleri seçtiği için değil, birtakım şeyleri şu ya da bu biçimde söylemeyi seçtiği için yazar olur insan. Evet, düzyazıya değerini veren yazıştır." ped eban Novineiminst malo nabitierend Jean-Paul Sartre bu sözleriyle yazma konusunda aşağıdakilerden hangisinin önemini vurgulamak is- Utemiştir? fellurox leex Payizni olid ruansimil A) Konunun ilgi çekiciliğinin B) Yazma amacının Konunun dile getirilişinin D) Doğru türün tercih edilmesinin SVENO SVE E) Yazma sürecinin lo dinsi stisoisqua

ari ut in lar de uy- ğu, la- iza İPTAL EDİLEN SINAV 6. İroni, insanın söylediğinden farklı bir şey kastettiği ve karşısındakinden yal- nızca neyi kastetmiş olduğunu değil aynı zamanda söylediği şeye karşı his- sini de anlamasını beklediği karmaşık bir söylem türüdür. İroni; söylenenin tersi demek de değildir, söylenmiş olan ve kastedilen arasında kalan üçüncü bir anlam türünü ifade eder. Söylenmiş olan ve kastedilen etkileşerek bir arada anlam kazanır. Dolayısıyla anlaşılma- si beklenen daima söylenenden farklı, daha derin ve fazla bir şeydir. İroni; söy- ler göründüğünden başka bir şey daha söylemek, söylenenle araya mesafe koymak, söylenenle çelişen bir tavır içinde olmak anlamlarını içerir. ►/yediiklimyayıncılık Bu parçaya göre ironi ile ilgili aşağı- dakilerin hangisi söylenemez? A) Söylenemeyecek olanın ifade edil- mesini kolaylaştırmak için kullanıla- bilir. B) Sadece sözlerin değil söze eş- lik eden duyguların da iletilmesini amaçlar. C) Kişinin sözü ve iletmek istediği an- lam arasında yeni bir anlam katma- yaratır. B Söylenen sözden bağımsız ve daha yoğun bir anlam içerebilir. E) Kullanılan ve kullanılmayan sözlerin çatışmasından, zıtlığından doğabi- lir.

E) Okuyanların yaşam algısını değiştirdiği ve onlara umut aşıladığı endemik- 38. Efes'teki en önemli anıtlardan Hadrian Tapınağı'nın restorasyonu başladı. 1950'li yıllarda yeniden yapılan- dırılan tapınak, hava koşullarından önemli ölçüde zarar gördü. Restorasyon çalışmaları Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülüyor. Tapınak, çalışmaların sona ereceği Temmuz 2022'ye kadar ziyarete kapalı kalacak. Yapının 1950'li yıllardaki rekonstrüksiyon ça- lışmalarında tapınağa özgü yapı parçaları dışında be- ton ve akrilik reçineler de kullanılmıştı. Bu malzemeler hava koşullarına dayanıklı değil, diyor Avusturya Arke- oloji Enstitüsü Müdürü ve Efes Kazı Heyeti başkanı. Bu parçada tanıtılan tapınakla ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisine ulaşılamaz? A) Ne zaman ve kim tarafından inşa edildiğine B) Zarar görmesinin nedenine CDaha önce de bazı onarımların yapıldığına D) Üzerine sonradan eklenen malzemelere E) Yenileme çalışmalarının başında kim olduğuna 14

DENEME-2 KÇE CEVAP ANAHTARI QA 10 A TÜRKÇE TESTİ 21. --- Bireyin küçük yaşlardan itibaren kendisine öncelikle ebeveynini ve öğretmenlerini örnek aldığı düşünülürse oku- yan ve okumaya teşvik eden ebeveynin öğretmenlerin ve çocuğun çevresinde bulunan diğer kişilerin okuma alışkanlı- ğı yüksek bir toplum yaratmada çok önemli roller oynadıkları görülür. Dolayısıyla okumayan bir ailenin ya da öğretmenin çocuklara okumaları konusunda telkinde bulunması inan- dırıcı olmayacaktır. Okuma alışkanlığını etkileyen bireysel etkenlere, aile ve öğretmenden sonra arkadaş ve arkadaş grubu etkenleri de dâhil edilebilir. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdaki- lerden hangisinin getirilmesi en uygundur? Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmada, çocuğun sosyal çevresindeki bireyler önemli bir etkendir. B) Okuma alışkanlığını kazanamamış bireylerin ailelerinde de aynı problemin olduğu görülür. C) İlkokul çağındayken okuma konusunda bilinçlendirilmiş çocuklar, okuma konusundaki bu alışkanlıklarını hayatı boyunca devam ettirir. D Çocukların her konuda öncelikle aile bireylerini örnek al- diği su götürmez bir gerçektir. E) Aile bireylerinin ve öğretmenlerin, okuma alışkanlığı ka- zanmış sağlam bir toplumun oluşmasındaki rolleri tart- şılmazdır. DENİZİ PRO

3- k e -- m r. 3- 3- 7- 1- r- ir i- T 12. Gerçekten büyük olan, o rüzgârın uğultusunu kendi sevgi- siyle karıştırıp bundan daha hoşa gidecek bir şarkı yarata- bilendir. Çalışmak, sevginin göze görülebilen şeklidir. Eğer işinize sevgiyle değil de isteksizlikle sarılmışsanız o zaman işinizi bırakın ve tapınağın kapısı önüne çöreklenip sevgiy- le çalışanların önünüze atacakları sadakaları toplayarak ge- çinin, daha iyi. Çünkü ekmeği içine sevgi katmadan, ilgisiz- ce pişirirseniz yiyecek olanların ancak yarı açlığını giderebi- lecek acı bir ekmek yapmış olursunuz. Ve eğer, meleklere özenircesine şarkı söyleyip de gerçekte içinizden şarkı söy- lemeyi sevmek geçmiyorsa insanların, gecenin ve gündü- zün seslerini duyacak kulaklarını tıkamış olursunuz. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşı- labilir? Kişi, hayatı tam bir sevgiyle kucaklamıyorsa toplum on- dan kaçarak kendine sevgi gösterecek yeni kişiler arar. B) Sevgi ve ilgi bir arada bulunmayınca çalışkanlığın insana verebileceği gerçek bir nimet asla olmayacaktır. Dünyaya isteksiz kalplerle sarılanlar sevginin ve çalış- kanlığın unutulmaz lezzetini asla tadamayacaktır. Yapılan iş, gösterilen çaba sevgi ve tutkuyla yapılmazsa ondan zarar görmek ve ona zarar vermek de kaçınılmaz- dir Içindeki çalışma azmi tükenenler, kalbindeki sevgi ırmağı kuruyanlar başkalarından destek istemek zorundadır.

18. Okumak haz duymaya, zihnimizi süslemeye ve yetkimizi ar- tırmaya yarar. Haz duyurmak konusundaki faydası, insan bir köşeye çekilip tek başına kaldığı zaman kendisini gösterir. Zihnimizi süslemesinin konuşurken, yetkimizi artırmasının dokunur. Tecrübeyle yetişmiş kişiler tek tek bazı işler yapar, da bir iş hakkında hüküm verirken, o işi başarırken faydası onlar hakkında birer hüküm verebilirse de meseleyi her ba- kımdan göz önünde tutan öğütler vermek, planlar yapmak, düzenler kurmak özellikle bilgi sahibi kimselerin elinden ge- lir. Okumaya fazla vakit harcamak uyuşukluktur. Okunan kitaplardan süs olsun diye fazla faydalanmak gösteriş, bir hüküm verirken sadece kitaptaki kaidelere uymak da uka- lalıktır. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi okumanın so- nucunda ortaya çıkabilecek davranışlarla ilgili değildir? 19 A) Tecrübe ve yeterli okuma sonucunda, yeni bulguların okunmadan yorumlanabilmesi B) Bir hukukçunun kanaatini kullanabilecekken yal saları okuyarak karar vermesi izca ya- C) Okuduğunu çevresine göstermek isteyen birinin kitaplar- dan sürekli alıntı yapması D) Günün sessiz bir diliminde yapılan okumalardan edebî bir zevk alınması E) Yeterince okunduktan sonra edinilen bilgilerin pratiğe dökülmeye çalışılması,

13. (1) Hayatın en önemli gerçeği samimiliktir. (II) Bu itibarla hayat ile bağı olan edebiyat mutlaka samimi bir edebiyattır denebilir. (III) Hayatı en gizli, en karışık yönleriyle anlatmayan, duygularımızı tıpkı hayatta olduğu gibi saf ve derin bir şekilde duyurmayan bir edebiyat, hayat ile ilgisiz ve sahtedir. (IV) Bu yüzden okuduğum bazı kitapları yarıda kesip bırakırım. (V) Öyle bir edebiyatın ise kelimeleri dizip onları işleyen hünerli kuyumcular çıkarabileceğini hiç sanmıyorum. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III DIV DB E) V 15.

Muhabir: (1) Yazar: ==== desitresi Dondurucu ortamda bulundukları hâlde imparator pen- guenlerin vücut sıcaklığının yaklaşık otuz yedi derecede sabit kalır. Penguenlerin dışta bulunan tüyleri yağla kaplı ve su geçirmezken bunların altında yumuşak tüyler bulunur. Kaliforniya Üniversitesinden Dr. Paul Ponganis, hava sıcaklığı eksi 20 hatta eksi 30 dereceyken penguen- lerin tüylerinin altındaki ısının 30-35 derece olabileceğini, penguen tüylerinin ısı yalıtımının yüzde 80'inden fazlasını sağladığını ve rüzgâra karşı da çok dirençli olduğunu ifade ediyor. Buna göre, vücutlarındaki "karşı akım ısı değişim sistemleri" penguenlerin ısı kaybını en aza indiri- yor. Penguenlerin burun boşlukları da solunum sırasında Isı kaybetmelerini önleyecek şekilde tasarlanmış Hildshestu 7. Bu diyalogda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? ( Il ev 1 (0 A) Penguenleri soğuk nasıl etkiliyor? B) Penguenler hayatlarını nasıl sürdürüyor? TinGo C) Penguenler vücut ısılarını nasıl koruyor? D) Penguenler soğuğa karşı nasıl bir direnç sergiliyor? E) Penguenler dondurucu soğuğa nasıl dayanıyor? loneg

lan en er- 12. Gül itiriyla selamlar sabahı, şair yaratır. Pınar hangi susuz- lukları giderdiğinin farkında mı? Güneş sarayları da aydın- latır kulübeleri de. "Sanat halk içindir" tekerlemesi “Köylü efendimizdir" gibi klişe. Bu parçadan sanatla ilgili olarak aşağıdaki öğütlerden hangisine varılabilir? A) Şair gerçeğin farkında olmalı, gerçeği anlatmalıdır. B) Doğada, sanatçının görebileceği sayısız güzellikler var- dır. C) Şiir, bütün insanlara seslenen ortak bir dildir. D) Şiir, doğadaki güzellikleri yeniden yaratan bir güçtür. E) Şair, doğaya da insana da tarafsız bakmalıdır.