Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları
![aragrafta Anlam ve Anlatım (Karma)
5. Çizgi romanların çokça eleştirildiği yönlerden biri
de sonunda iyilerin kazanmasıdır. İyilerin sonunda
kazanacağına ilişkin yönlendirme, sanılanın
tersine, iyi ve güçlü bir fikir bence. Sürekli
canlı tutulup işlenmeli bu fikir. Çelik Bilek'in,
Kaptan Swing'in İngiliz işgalcilere yaptıklarını
biz de yapmadık mı Kurtuluş Savaşı'nda? Ve
bugün mazlum ama haklı olanların mutlaka
kazanacağına olan güçlu inancımızın temelinde
yatan da bu iyilerin kazanacağı düşüncesi değil
mi? Böyle bir amacımız olmadığında hepimizin,
bu berbat günümüz dünyasında, Enis Batur'un
deyişiyle, kendimizi balkondan aşağıya atmamız
gerekmiyor mu?
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) İyilerin mutlu sona ulaşacağı düşüncesi
insanları rehavete düşürür.
B) İşgalcilere karşı savaşanlar her zaman haklıdır.
C) Geleceğe ilişkin iyimserliği bulunmayanların
yaşamasına gerek yoktur.
D) İnsanların dünyada mutlu yaşaması
kaçınılmazdır.
E Çizgi romanlar çocukların okuma alışkanlığı
kazanmasında etkilidir.
6. Kişisel yaratıcılık, grup farklılaşması ya da değişen
koşullara uyarlanma zorunluluğundan ileri golon
değisme dinomi
Büyük Düşün Hedefini Yüksek Tut
7.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226121649997044-1340416.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleraragrafta Anlam ve Anlatım (Karma)
5. Çizgi romanların çokça eleştirildiği yönlerden biri
de sonunda iyilerin kazanmasıdır. İyilerin sonunda
kazanacağına ilişkin yönlendirme, sanılanın
tersine, iyi ve güçlü bir fikir bence. Sürekli
canlı tutulup işlenmeli bu fikir. Çelik Bilek'in,
Kaptan Swing'in İngiliz işgalcilere yaptıklarını
biz de yapmadık mı Kurtuluş Savaşı'nda? Ve
bugün mazlum ama haklı olanların mutlaka
kazanacağına olan güçlu inancımızın temelinde
yatan da bu iyilerin kazanacağı düşüncesi değil
mi? Böyle bir amacımız olmadığında hepimizin,
bu berbat günümüz dünyasında, Enis Batur'un
deyişiyle, kendimizi balkondan aşağıya atmamız
gerekmiyor mu?
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) İyilerin mutlu sona ulaşacağı düşüncesi
insanları rehavete düşürür.
B) İşgalcilere karşı savaşanlar her zaman haklıdır.
C) Geleceğe ilişkin iyimserliği bulunmayanların
yaşamasına gerek yoktur.
D) İnsanların dünyada mutlu yaşaması
kaçınılmazdır.
E Çizgi romanlar çocukların okuma alışkanlığı
kazanmasında etkilidir.
6. Kişisel yaratıcılık, grup farklılaşması ya da değişen
koşullara uyarlanma zorunluluğundan ileri golon
değisme dinomi
Büyük Düşün Hedefini Yüksek Tut
7.
![SYY
Büyük Düşün Hedefini Yüksek Tut
Kenell
istiyo
4. Sanatçı, güzeli aramamalı; onu kendinde
gerçekleştirip yazmalıdır. Ertelenen güzellik Kaf
Dağı'nın ardında da bulunmaz. Belki Sysphus da
sırtındaki taşı tepeye çıkarıp aşağı yuvarlarken
bir şeyler aramıştır ama Mimar Sinan, bu taşı
Selimiye'nin inşası için taşımıştır sırtında. Güzelliği
onun binasını kurarken yakalar sanatçı. Doğruyu
onun ekseninde olan tarifleyebilir ancak.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
Aramadan bulunan güzellik gerçek güzellik
değildir.
B) Sanatta her sanatçının aradığı farklıdır.
Güzelliği ancak onu arayanlar bulabilir. Dailu
Güzeli tanımlayabilmek için onu tanımak
gerekir.
Sanatçı, güzelliği aramak yerine onu kendisi
yaratmalıdır.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226121619571559-1340416.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerSYY
Büyük Düşün Hedefini Yüksek Tut
Kenell
istiyo
4. Sanatçı, güzeli aramamalı; onu kendinde
gerçekleştirip yazmalıdır. Ertelenen güzellik Kaf
Dağı'nın ardında da bulunmaz. Belki Sysphus da
sırtındaki taşı tepeye çıkarıp aşağı yuvarlarken
bir şeyler aramıştır ama Mimar Sinan, bu taşı
Selimiye'nin inşası için taşımıştır sırtında. Güzelliği
onun binasını kurarken yakalar sanatçı. Doğruyu
onun ekseninde olan tarifleyebilir ancak.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
Aramadan bulunan güzellik gerçek güzellik
değildir.
B) Sanatta her sanatçının aradığı farklıdır.
Güzelliği ancak onu arayanlar bulabilir. Dailu
Güzeli tanımlayabilmek için onu tanımak
gerekir.
Sanatçı, güzelliği aramak yerine onu kendisi
yaratmalıdır.
![yer
vasal
rası,
or-
Ida
ti-
a
Deneme Sınavı - 01
14. Sinema veya tiyatrodaki en önemli sorun, oyuncu ile rol
arasındaki ilişkide ortaya çıkar. Oyuncu, rolünün inan-
dırıcı olabilmesi için sanatsal bir kaygı duymalıdır. Bu
da rolün oyuncuya getirilmesiyle değil, oyuncunun role
gitmesi ile mümkün olur. "Othello olabilmem için ne ya-
pabilirim?" diyen oyuncu, gerçek oyuncudur. Böylece
rol, oyuncunun role gitmesi ve kendi kişiliğini arka plana
atmasıyla anlamını kazanır. Kendi karakter özelliklerini
arka plana atmış olsa da rol yapımında bunlar, oyuncu-
ya yardımcı olacaktır. Rol, oyuncunun yeteneği oranında
gerçekleştirilmeye başlandığında oyuncu da bir yaratıcı
durumuna girer. Oyuncu, "Ben Othello'yum." diyorsa bu,
mekanik oyunculuktur. Bu oyuncu, sanatsal bir endişe
taşımadığından kendi benliğini ön planda tutar, doğal
olarak da canlandırdığı karakter gölgede kalır. Bu tür-
den bir oyuncu inandırıcı, dolayısıyla başarılı olamaz.
Bu parçaya göre gerçek oyuncuyu mekanik oyuncu-
dan ayıran temel unsur asağıdakilerden hangisidir?
A Canlandırdığı karakterle ilgili estetik endişe taşıması
B) Oynadığı role kendini gereğinden fazla kaptırması
C) Kendi benliğini, oynadığı karakterden ayrıştırması
D) İnandırıcı olmak için bütün gücünü ortaya koyması
ulov E) Oynadığı rolün karakteristik özelliklerini koruması
-ov nüü obnipilnines ninie
Xemünüy
nosl
hulgumio insesd smisb jelnet
doba (3](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226121302162852-1313659.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleryer
vasal
rası,
or-
Ida
ti-
a
Deneme Sınavı - 01
14. Sinema veya tiyatrodaki en önemli sorun, oyuncu ile rol
arasındaki ilişkide ortaya çıkar. Oyuncu, rolünün inan-
dırıcı olabilmesi için sanatsal bir kaygı duymalıdır. Bu
da rolün oyuncuya getirilmesiyle değil, oyuncunun role
gitmesi ile mümkün olur. "Othello olabilmem için ne ya-
pabilirim?" diyen oyuncu, gerçek oyuncudur. Böylece
rol, oyuncunun role gitmesi ve kendi kişiliğini arka plana
atmasıyla anlamını kazanır. Kendi karakter özelliklerini
arka plana atmış olsa da rol yapımında bunlar, oyuncu-
ya yardımcı olacaktır. Rol, oyuncunun yeteneği oranında
gerçekleştirilmeye başlandığında oyuncu da bir yaratıcı
durumuna girer. Oyuncu, "Ben Othello'yum." diyorsa bu,
mekanik oyunculuktur. Bu oyuncu, sanatsal bir endişe
taşımadığından kendi benliğini ön planda tutar, doğal
olarak da canlandırdığı karakter gölgede kalır. Bu tür-
den bir oyuncu inandırıcı, dolayısıyla başarılı olamaz.
Bu parçaya göre gerçek oyuncuyu mekanik oyuncu-
dan ayıran temel unsur asağıdakilerden hangisidir?
A Canlandırdığı karakterle ilgili estetik endişe taşıması
B) Oynadığı role kendini gereğinden fazla kaptırması
C) Kendi benliğini, oynadığı karakterden ayrıştırması
D) İnandırıcı olmak için bütün gücünü ortaya koyması
ulov E) Oynadığı rolün karakteristik özelliklerini koruması
-ov nüü obnipilnines ninie
Xemünüy
nosl
hulgumio insesd smisb jelnet
doba (3
![rin kul-
açıl-
arekök & dakika
BLV
17. The Beatles, 1960 yılında Birleşik Krallık'ın Liverpo-
ol kentinde kurulmuş bir rock müziği grubudur. Ağustos
1962'den grubun dağılışına kadar John Lennon, Paul
McCartney, George Harrison ve Ringo Starr dörtlüsünden
oluşan The Beatles, kültürel ve ekonomik açıdan müzik
tarihinin en etkili gruplarından biri olarak kabul edilmekte-
dir. Grubun çıkardığı parçalar, satış rekoru kırmış ve grup
elliden fazla şarkıyla listelerde yer almıştır. 1964 yılında
ABD'ye gelerek Britanya müziğinin Amerika'da popüler-
leşmesini sağlamıştır. Grup, ayrıca 2004'te Rolling Stone
dergisi tarafından son elli yılın en önemli ve etkili rock mü-
zik sanatçıları arasında birinci sırada gösterilmiştir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yok-
tur?
A) Sayısal veri
C) Karşılaştırma
4 Ağustos'und
Parkı'
E) Tanımlama
B) Açıklama
D) Kişileştirme](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226113632530035-5369794.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerrin kul-
açıl-
arekök & dakika
BLV
17. The Beatles, 1960 yılında Birleşik Krallık'ın Liverpo-
ol kentinde kurulmuş bir rock müziği grubudur. Ağustos
1962'den grubun dağılışına kadar John Lennon, Paul
McCartney, George Harrison ve Ringo Starr dörtlüsünden
oluşan The Beatles, kültürel ve ekonomik açıdan müzik
tarihinin en etkili gruplarından biri olarak kabul edilmekte-
dir. Grubun çıkardığı parçalar, satış rekoru kırmış ve grup
elliden fazla şarkıyla listelerde yer almıştır. 1964 yılında
ABD'ye gelerek Britanya müziğinin Amerika'da popüler-
leşmesini sağlamıştır. Grup, ayrıca 2004'te Rolling Stone
dergisi tarafından son elli yılın en önemli ve etkili rock mü-
zik sanatçıları arasında birinci sırada gösterilmiştir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yok-
tur?
A) Sayısal veri
C) Karşılaştırma
4 Ağustos'und
Parkı'
E) Tanımlama
B) Açıklama
D) Kişileştirme
![Türkçe
A
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Kendi şiirini seslendirebilen şair çok az. Ben tiyatro, diksiyon
ve sahne eğitimi aldığım için kimseyi kendimle bir tutmaya
çalışmıyor; kimseyi böyle yargılamıyorum. Kişinin kendi şi-
irini yazarken bulduğu o sesi yeniden bulup öyle okumasını
savunuyorum. Şiire aktarılan o hüzün, okunurken niçin sah-
te bir kedere dönüşsün? Bunu koruyan, hüznüyle, sevinciyle
okuyabilen çok az şair var. Nedenleri çok: hayal gücü eksik-
liği, sesli kitap okumamak, okuduğunu anlayamamak, alışıl-
mışlık... Bunun en güzel örneğini Shakespeare'de bulabiliriz.
Shakespeare'in oyun kahramanı Juliet şöyle diyor: "Biliyorsun,
gecenin maskesi var yüzümde; olmasaydı eğer, duyduğun için
demin söylediklerimi, nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın."
Gecenin karanlığının insanı nasıl sakladığını bilmeyen, hayal
etmeyen biri ne Juliet'i oynayabilir ne de onun söylediği ve
Shakespeare'in yazdığı bu güzel sözleri olması gerektiği gibi
okuyabilir. Şairlerimizde sanat eğitimi eksikliği burada başlıyor
Kendi üstüne düşmemek diyorum ben buna. Aramamak, sev-
memek, sanata dört kolla sarılmamaktan geliyor bu.
35. Bu parçanın yazarı şairlerin hangi yönünden yakın-
maktadır?
A) Çoğunun kendi şiirini coşkulu biçimde okumayı bece-
rememesinden
B) Diksiyon ve tiyatro eğitimi almadan şiir okumaya çalış-
malarından
C) Kendi şiirini okuyan bazı şairlerin, şiirini yazdığı duy-
gudan farklı, yapmacık bir duyguyla okumasından
Sanat eğitimi alan şairlerin, şiirin duygusunu ön plana
çıkarırken abartılı davranmasından
E) Şiir okurken hayal gücünü yeterince harekete geçir-
meyenlerin, şiirdeki anlamı hissetmememize neden
olmasından
karekök & dakika -
37
Dav
Dun
olup
bec
mac
bilgi
işte
lan
düz
Kru
bir
çeş
iste
alın
ler,
ları
Sor
ren
min
yap
ver
cile
tes
37](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226115805831498-1960993.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerTürkçe
A
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Kendi şiirini seslendirebilen şair çok az. Ben tiyatro, diksiyon
ve sahne eğitimi aldığım için kimseyi kendimle bir tutmaya
çalışmıyor; kimseyi böyle yargılamıyorum. Kişinin kendi şi-
irini yazarken bulduğu o sesi yeniden bulup öyle okumasını
savunuyorum. Şiire aktarılan o hüzün, okunurken niçin sah-
te bir kedere dönüşsün? Bunu koruyan, hüznüyle, sevinciyle
okuyabilen çok az şair var. Nedenleri çok: hayal gücü eksik-
liği, sesli kitap okumamak, okuduğunu anlayamamak, alışıl-
mışlık... Bunun en güzel örneğini Shakespeare'de bulabiliriz.
Shakespeare'in oyun kahramanı Juliet şöyle diyor: "Biliyorsun,
gecenin maskesi var yüzümde; olmasaydı eğer, duyduğun için
demin söylediklerimi, nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın."
Gecenin karanlığının insanı nasıl sakladığını bilmeyen, hayal
etmeyen biri ne Juliet'i oynayabilir ne de onun söylediği ve
Shakespeare'in yazdığı bu güzel sözleri olması gerektiği gibi
okuyabilir. Şairlerimizde sanat eğitimi eksikliği burada başlıyor
Kendi üstüne düşmemek diyorum ben buna. Aramamak, sev-
memek, sanata dört kolla sarılmamaktan geliyor bu.
35. Bu parçanın yazarı şairlerin hangi yönünden yakın-
maktadır?
A) Çoğunun kendi şiirini coşkulu biçimde okumayı bece-
rememesinden
B) Diksiyon ve tiyatro eğitimi almadan şiir okumaya çalış-
malarından
C) Kendi şiirini okuyan bazı şairlerin, şiirini yazdığı duy-
gudan farklı, yapmacık bir duyguyla okumasından
Sanat eğitimi alan şairlerin, şiirin duygusunu ön plana
çıkarırken abartılı davranmasından
E) Şiir okurken hayal gücünü yeterince harekete geçir-
meyenlerin, şiirdeki anlamı hissetmememize neden
olmasından
karekök & dakika -
37
Dav
Dun
olup
bec
mac
bilgi
işte
lan
düz
Kru
bir
çeş
iste
alın
ler,
ları
Sor
ren
min
yap
ver
cile
tes
37
![i okuma
eli duru-
et edildi-
aması
umla
eceği
A
ra Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI
SINAV 3
25. (1) Pek çok insan, nedeninilmeksizin içinde bulunduğu or-
tamı, yaşadıklarını değiştirmeyi ister, bazen bilinçaltına bile
söyleyemediği bir arzu olarak bu, öylece durur. (II) Ancak
kimi zamanlarda bunun açığa çıkarak harekete dönüştüğü
de olur, işte o zaman sürükleniş başlar ki bağlanma ya da
herhangi bir yerde duraklama; adına özgürlük görülebilir,
insan evsizlik denen hayata atılabilir. (III) Kaçmaya başla
dığı ve yeni hayata adım attığı bu dönem, insanın kalaba-
lıklar arasında kendini yalnız hissettiği dönemdir. (IV) Var
olan zaman diliminde görüp yaşadıkları, insana hayatının
dönüm noktasında olduğunu hissettirir. (V) Insana da mut-
lu olup olmadığını, bunların kendini umutsuzluğa sürükle-
yip sürüklemediğini bildirmez.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisi yanlıştır?
LA) I. cümlede insanın nedensizce değiştirmek istediği bir
durum olduğu dile getirilmiştir.
B) II. cümlede ortaya çıkan sürüklenişle görülebilecek kimi
kavramlar sıralanmıştır.
III. cümlede insanın belirtilen dönemde kendini tek ba-
sina hissettiği belirtilir.
D)
IV. cümlede yaşananların insan için bir durumdan baş-
ke bir duruma geçme zamanı olduğu açıklanmıştır.
E)
V. cümlede insanın mutlu ya da mutsuz old junu baş-
kalarına söylemediği ifade edilmiştir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226104904902510-313294.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleri okuma
eli duru-
et edildi-
aması
umla
eceği
A
ra Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI
SINAV 3
25. (1) Pek çok insan, nedeninilmeksizin içinde bulunduğu or-
tamı, yaşadıklarını değiştirmeyi ister, bazen bilinçaltına bile
söyleyemediği bir arzu olarak bu, öylece durur. (II) Ancak
kimi zamanlarda bunun açığa çıkarak harekete dönüştüğü
de olur, işte o zaman sürükleniş başlar ki bağlanma ya da
herhangi bir yerde duraklama; adına özgürlük görülebilir,
insan evsizlik denen hayata atılabilir. (III) Kaçmaya başla
dığı ve yeni hayata adım attığı bu dönem, insanın kalaba-
lıklar arasında kendini yalnız hissettiği dönemdir. (IV) Var
olan zaman diliminde görüp yaşadıkları, insana hayatının
dönüm noktasında olduğunu hissettirir. (V) Insana da mut-
lu olup olmadığını, bunların kendini umutsuzluğa sürükle-
yip sürüklemediğini bildirmez.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisi yanlıştır?
LA) I. cümlede insanın nedensizce değiştirmek istediği bir
durum olduğu dile getirilmiştir.
B) II. cümlede ortaya çıkan sürüklenişle görülebilecek kimi
kavramlar sıralanmıştır.
III. cümlede insanın belirtilen dönemde kendini tek ba-
sina hissettiği belirtilir.
D)
IV. cümlede yaşananların insan için bir durumdan baş-
ke bir duruma geçme zamanı olduğu açıklanmıştır.
E)
V. cümlede insanın mutlu ya da mutsuz old junu baş-
kalarına söylemediği ifade edilmiştir.
![III. Gerçekliği altüst eden bir durumla karşılaşan okuyu-
cunun ileriki sayfalarda bunu olağan karşılamaya baş-
laması ve yazarın iletmek istediğini almaya hazır hale
gelmesi
durumlarından hangilerine gönderme yapılmıştır?
A) Yalnız I
D) I ve III
B) Yalnız II
E) II ve III
C) Yalnız III
karekök & dakika
26. Yalnızız, Peyami Safa'nın beğenilen romanlarındandır.
Aşkı konu alan psikolojik roman türündeki bu eser, ilk kez
1951 yılında yayımlanmıştır. Türk edebiyatının usta ro-
mancılarından Peyami Safa'nın olgunluk dönemi eserle-
rinden biri olan Yalnızız, romanda geçen Samim ve Besim
karakterleri kadar Samim'in ütopyası olan "Simeranya ile
de dikkatleri çekmektedir. Roman tekniği açısından mü-
kemmele yakın, ruh tahlilleri bakımından da edebiyatı-
mızdaki en başarılı romanlardandır. Romanda, insanlığın
düştüğü bunalımın maddeci bir yaklaşımla çözülmeyece-
ği; para, mal mülk ve çeşitli imkânların sağlanarak insan-
ların mutlu edilemeyeceği vurgulanmaktadır.
Bu parçada Yalnızız ile ilgili aşağıdakilerden hangisi-
ne değinilmemiştir?
D) Ayn
lupl
Elki
olc
28.
A Konusunun aşk ve psikoloji olduğuna
B) Yazarın beğenilen romanlarından biri olma niteliği ta-
Fıdığına
10
Fo
C) Besim, Samim ve Simeranya adlı karakterlerle ilgi
çektiğine S
DY Bireyin ruhsal sorunlarının maddeci bir anlayışla çö-
zülemeyeceğini anlattığına
E) Psikolojik çözümlemeler bakımından edebiyatımızın
en başarılı romanlarından olduğuna](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226110846753336-4793152.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerIII. Gerçekliği altüst eden bir durumla karşılaşan okuyu-
cunun ileriki sayfalarda bunu olağan karşılamaya baş-
laması ve yazarın iletmek istediğini almaya hazır hale
gelmesi
durumlarından hangilerine gönderme yapılmıştır?
A) Yalnız I
D) I ve III
B) Yalnız II
E) II ve III
C) Yalnız III
karekök & dakika
26. Yalnızız, Peyami Safa'nın beğenilen romanlarındandır.
Aşkı konu alan psikolojik roman türündeki bu eser, ilk kez
1951 yılında yayımlanmıştır. Türk edebiyatının usta ro-
mancılarından Peyami Safa'nın olgunluk dönemi eserle-
rinden biri olan Yalnızız, romanda geçen Samim ve Besim
karakterleri kadar Samim'in ütopyası olan "Simeranya ile
de dikkatleri çekmektedir. Roman tekniği açısından mü-
kemmele yakın, ruh tahlilleri bakımından da edebiyatı-
mızdaki en başarılı romanlardandır. Romanda, insanlığın
düştüğü bunalımın maddeci bir yaklaşımla çözülmeyece-
ği; para, mal mülk ve çeşitli imkânların sağlanarak insan-
ların mutlu edilemeyeceği vurgulanmaktadır.
Bu parçada Yalnızız ile ilgili aşağıdakilerden hangisi-
ne değinilmemiştir?
D) Ayn
lupl
Elki
olc
28.
A Konusunun aşk ve psikoloji olduğuna
B) Yazarın beğenilen romanlarından biri olma niteliği ta-
Fıdığına
10
Fo
C) Besim, Samim ve Simeranya adlı karakterlerle ilgi
çektiğine S
DY Bireyin ruhsal sorunlarının maddeci bir anlayışla çö-
zülemeyeceğini anlattığına
E) Psikolojik çözümlemeler bakımından edebiyatımızın
en başarılı romanlarından olduğuna
![arçaya göre cevaplayınız.
Nobel Ödülü'nü kazandıran
e açıklayabiliriz: Bilgi sahibi
-, kendilerini değerlendirme
arince özgüvenli davrana-
yükselemiyorlar. Aksine,
ndisini öven, kendini her
esleki açıdan yeterli bu-
klerini artıya çevirip üst
iversitesinde, Dunning
ranışlarını temel alan
üzeylerini ölçmek için
oruları yanıtlamaları
ğrencilerin görüşleri
evaplayan öğrenci-
yi bir günde olduk-
ini söylemişlerdir.
mayı başaran öğ-
apladıklarını tah-
az sayıda doğru
da doğru cevap
üşünen öğren-
vap verdikleri
hangisine
Honanıma
cilar.
-Imeleri,
tadır.
likle-
arır.
erini
aha
1
TÜRK DİLİ VE EDEDI..
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Fransa'da patates, askeri eczacı Parmentier'nin Yedi Yıl
tutsak
düştüğü Almanya'dan memleketine
Savaşları'nda
sin yo
tanındı Almanlar patatese "kartoffel diyor, onu
anlaring yediriyorlardı. Parmentier, Fransa'da patate-
Antoinette'e patatesi sevdirmeyi başardı ama yemek için değil.
Tvaygın ekimi için çalışmaya başladı; 16. Louis ve Marie
pembe çiçeklerini şapkalarına takmak için. Fransız Devrimi'ni
Tzleyen Napolyon Savaşları'nda ise Avrupa'yı dolaşıp duran or-
taburlar, tahıl tarlalarını mahvetmiş; yer altındaki patates ise
dular, patates ekimini yaygınlaştırdı. Sürekli hareket hâlindeki
ve Bangladeş'inin yaşam standardında hayatını sürdürüyor-
ile misirin gelisinden önce Avrupa halkı, bugünün Kamerun
hiç bir şeyden etkilenmeden hayatına devam etmişti. Patates
çok daha az yiyeceğe ulaşabiliyordu. Patates ve mısırın-ta-
rima katılması ve gübre olarak da guanonun kesfi sayesinde
du. Avrupa köylüleri, Afrika'daki avcı-toplayıcı toplumlardan
Avrupa'nın yaşam standardı ve nüfusu hızla yükseldi.
39. Bu parçadan patatesle ilgili aşağıdakilerin hangisine
ulaşılamaz?
Yaygın olarak yetiştirilmesinde savaşların etkisi ol-
muştur.
BY Başlangıçta yiyecek olarak tüketilmesi benimsenme-
A
karekök & dakika-
miştir.
C) Avrupa'nın yaşam kalitesini ve nüfusunu yükselten et-
menlerden biridir.
D) Yer altında yetişmesi savaşlarda zarar görmemesini
sağladığı için ekimine rağbet artmıştır.
E Fransa'ya ilk getirildiğinde sadece hayvan yemi olarak
kullanılmıştır.
40. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi gıdaların, Avrupa'nın hayat biçimini ve nüfusunu
etkilediğine
B) Fransa'da patates ekiminin yaygınlaşması için çalış-
malar yapıldığına
C) Patatesin, savaş ortamlarında diğer tarım ürünlerinin
aksine hiç zarar görmemesine
Dom
Yeryüzüne Almanya'dan yayılan patatesin, zaman
içinde pek çok ülkenin ana besin kaynağı olmasına
E) Patates ve mısırın Avrupa'ya yayılmasından önce
Avrupa'nın Afrika'daki bazı geri kalmış kabilelerden
daha az yiyecek imkânına sahip olmasına
13](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226111050454964-4793152.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerarçaya göre cevaplayınız.
Nobel Ödülü'nü kazandıran
e açıklayabiliriz: Bilgi sahibi
-, kendilerini değerlendirme
arince özgüvenli davrana-
yükselemiyorlar. Aksine,
ndisini öven, kendini her
esleki açıdan yeterli bu-
klerini artıya çevirip üst
iversitesinde, Dunning
ranışlarını temel alan
üzeylerini ölçmek için
oruları yanıtlamaları
ğrencilerin görüşleri
evaplayan öğrenci-
yi bir günde olduk-
ini söylemişlerdir.
mayı başaran öğ-
apladıklarını tah-
az sayıda doğru
da doğru cevap
üşünen öğren-
vap verdikleri
hangisine
Honanıma
cilar.
-Imeleri,
tadır.
likle-
arır.
erini
aha
1
TÜRK DİLİ VE EDEDI..
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Fransa'da patates, askeri eczacı Parmentier'nin Yedi Yıl
tutsak
düştüğü Almanya'dan memleketine
Savaşları'nda
sin yo
tanındı Almanlar patatese "kartoffel diyor, onu
anlaring yediriyorlardı. Parmentier, Fransa'da patate-
Antoinette'e patatesi sevdirmeyi başardı ama yemek için değil.
Tvaygın ekimi için çalışmaya başladı; 16. Louis ve Marie
pembe çiçeklerini şapkalarına takmak için. Fransız Devrimi'ni
Tzleyen Napolyon Savaşları'nda ise Avrupa'yı dolaşıp duran or-
taburlar, tahıl tarlalarını mahvetmiş; yer altındaki patates ise
dular, patates ekimini yaygınlaştırdı. Sürekli hareket hâlindeki
ve Bangladeş'inin yaşam standardında hayatını sürdürüyor-
ile misirin gelisinden önce Avrupa halkı, bugünün Kamerun
hiç bir şeyden etkilenmeden hayatına devam etmişti. Patates
çok daha az yiyeceğe ulaşabiliyordu. Patates ve mısırın-ta-
rima katılması ve gübre olarak da guanonun kesfi sayesinde
du. Avrupa köylüleri, Afrika'daki avcı-toplayıcı toplumlardan
Avrupa'nın yaşam standardı ve nüfusu hızla yükseldi.
39. Bu parçadan patatesle ilgili aşağıdakilerin hangisine
ulaşılamaz?
Yaygın olarak yetiştirilmesinde savaşların etkisi ol-
muştur.
BY Başlangıçta yiyecek olarak tüketilmesi benimsenme-
A
karekök & dakika-
miştir.
C) Avrupa'nın yaşam kalitesini ve nüfusunu yükselten et-
menlerden biridir.
D) Yer altında yetişmesi savaşlarda zarar görmemesini
sağladığı için ekimine rağbet artmıştır.
E Fransa'ya ilk getirildiğinde sadece hayvan yemi olarak
kullanılmıştır.
40. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi gıdaların, Avrupa'nın hayat biçimini ve nüfusunu
etkilediğine
B) Fransa'da patates ekiminin yaygınlaşması için çalış-
malar yapıldığına
C) Patatesin, savaş ortamlarında diğer tarım ürünlerinin
aksine hiç zarar görmemesine
Dom
Yeryüzüne Almanya'dan yayılan patatesin, zaman
içinde pek çok ülkenin ana besin kaynağı olmasına
E) Patates ve mısırın Avrupa'ya yayılmasından önce
Avrupa'nın Afrika'daki bazı geri kalmış kabilelerden
daha az yiyecek imkânına sahip olmasına
13
![Onerilen Süre: 30 dk.
24
TÜRKÇ
5 ve 6. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.
Dünyada nüfusun çoğalmasıyla tarım ürünlerine
olan talebin yükselmesi, ucuz kimyasal gübrelerin
üretilmesini ve tarımda makineleşmeyi gerektirmiştir.
Bunun sonucunda pek çok ülkede geleneksel tarım
yöntemleri uygulamadan kalkmıştır. Büyük tarım
makinelerinin kullanılmaya başlamasıyla, eğimli
arazilerde yüzey suyunun akışını yavaşlatmak için
uygulanan teraslardan çoğu yerde vazgeçilmiştir.
Kuru tarım bölgelerinde, rüzgârı önleyen fakat büyük
makinelerin çalışmasına uygun olmayan ağaç şeritler
de ortadan kaldırılmıştır. Dev traktörlerin ve biçerdö-
verlerin çalışmasına uygun olması için tarla ebatları
alabildiğince genişletilmiş, toprağı tutan geleneksel
sınır şeritlerinin alanı da azaltılmıştır.
Bu parçanın sonuna aşağıdaki cümlelerden han-
gisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu gelişmeler/sayesinde tarım ürünlerinde
büyük eşitsizlik sağlanmıştır
B)
Fakat tarımdaki teknolojik gelişmeler, hızla artan
talep karşısında yeterli değildir
7 ve 8.
Böylece, modern çağın teknolojisi tarım alanları-
na da tam anlamıyla girmiş olmaktadır
D) Sonuç olarak, günümüzde uygulanan tarım
yöntemleri, çoğu yerde toprağın erozyona daha
açık hâle gelmesine yol açmıştır
Bilin
lard
oln
dü
ih
V
PEGEMAKADEMİ
E) Bu sayede, geçimini tarımdan sağlayan nüfusun
bilinçlenmesi de sağlanmıştır
7](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226112453373684-4687290.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerOnerilen Süre: 30 dk.
24
TÜRKÇ
5 ve 6. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.
Dünyada nüfusun çoğalmasıyla tarım ürünlerine
olan talebin yükselmesi, ucuz kimyasal gübrelerin
üretilmesini ve tarımda makineleşmeyi gerektirmiştir.
Bunun sonucunda pek çok ülkede geleneksel tarım
yöntemleri uygulamadan kalkmıştır. Büyük tarım
makinelerinin kullanılmaya başlamasıyla, eğimli
arazilerde yüzey suyunun akışını yavaşlatmak için
uygulanan teraslardan çoğu yerde vazgeçilmiştir.
Kuru tarım bölgelerinde, rüzgârı önleyen fakat büyük
makinelerin çalışmasına uygun olmayan ağaç şeritler
de ortadan kaldırılmıştır. Dev traktörlerin ve biçerdö-
verlerin çalışmasına uygun olması için tarla ebatları
alabildiğince genişletilmiş, toprağı tutan geleneksel
sınır şeritlerinin alanı da azaltılmıştır.
Bu parçanın sonuna aşağıdaki cümlelerden han-
gisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu gelişmeler/sayesinde tarım ürünlerinde
büyük eşitsizlik sağlanmıştır
B)
Fakat tarımdaki teknolojik gelişmeler, hızla artan
talep karşısında yeterli değildir
7 ve 8.
Böylece, modern çağın teknolojisi tarım alanları-
na da tam anlamıyla girmiş olmaktadır
D) Sonuç olarak, günümüzde uygulanan tarım
yöntemleri, çoğu yerde toprağın erozyona daha
açık hâle gelmesine yol açmıştır
Bilin
lard
oln
dü
ih
V
PEGEMAKADEMİ
E) Bu sayede, geçimini tarımdan sağlayan nüfusun
bilinçlenmesi de sağlanmıştır
7
![yorum.
veriyor.
duvar-
oğalan
worum,
i arzu,
le ha-
alnız-
ğıma
yas-
kur-
mde.
iyle
20. "Kaybolmak” sözcüğü, her zaman ürkütücü olmasa bile
içinde gizemli ve tekinsiz anlamlar barındırır. Düz anla-
mıyla düşündüğümüzde bir insanın, hayvanın veya bir
eşyanın kaybolması, fiziki anlamda ortadan yok olması
ve bulunamamasıdır ki bu, genellikle istenen bir durum
değildir. Öte yandan, kaybolmanın içinde gizemin verdiği
heyecan ve macera kokusu da vardır; bilinmeyene duyu-
lan o öğrenme, araştırıp bulma, ortaya çıkarma güdüsü-
dür bu.
Bu parçada anlatılan "kaybolmak" sözcüğüyle ilgili
aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?
A) Kökenine inilerek içerdiği zengin anlama
BAnlamında olumlu ve olumsuz çağrışımların olduğuna
C) Anlamının algılanmasında kişinin geçmiş yaşantısını
etkili olduğuna
D) Karşılaştırma yoluyla çeşitli anlamları arasındaki be
zerliklere
E Gerçek anlamıyla pozitifken zamanla olumsuz anla
lar kazandığına](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226110800507616-4793152.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceleryorum.
veriyor.
duvar-
oğalan
worum,
i arzu,
le ha-
alnız-
ğıma
yas-
kur-
mde.
iyle
20. "Kaybolmak” sözcüğü, her zaman ürkütücü olmasa bile
içinde gizemli ve tekinsiz anlamlar barındırır. Düz anla-
mıyla düşündüğümüzde bir insanın, hayvanın veya bir
eşyanın kaybolması, fiziki anlamda ortadan yok olması
ve bulunamamasıdır ki bu, genellikle istenen bir durum
değildir. Öte yandan, kaybolmanın içinde gizemin verdiği
heyecan ve macera kokusu da vardır; bilinmeyene duyu-
lan o öğrenme, araştırıp bulma, ortaya çıkarma güdüsü-
dür bu.
Bu parçada anlatılan "kaybolmak" sözcüğüyle ilgili
aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?
A) Kökenine inilerek içerdiği zengin anlama
BAnlamında olumlu ve olumsuz çağrışımların olduğuna
C) Anlamının algılanmasında kişinin geçmiş yaşantısını
etkili olduğuna
D) Karşılaştırma yoluyla çeşitli anlamları arasındaki be
zerliklere
E Gerçek anlamıyla pozitifken zamanla olumsuz anla
lar kazandığına
![şen ünlü iş
saj şu oldu
her geçen
olmayınca
böyle gi-
n hazırlık
parça-
ez?
E) CY
karekök & dakika
A
19. Hindistan'da bir kişi, Ganj Nehri'nde bir pet şişe buldu. Si-
radan görünen bu şişenin içinde bir elektronik devre oldu-
ğunu fark edince devreyi merakla kurcalamaya başladı.
Devreye takılı duran sim kartı telefonuna takarak sosyal
medyaya girmeye ve internette dolaşmaya başlayan kişi,
bedava internetin tadını çıkarırken olayın perde arkası
sonradan anlaşıldı. Aslında o pet şişe Exeter Üniversitesi
ve Londra Zooloji Topluluğu'ndan uzmanların birlikte yü-
norüttüğü çalışmanın bir parçasıydı ve türünün tek örneği
değildi. Ganj Nehri'nde plastik atıkların seyrini ve ne tür
bir kirlenmeye yol açtığını anlamak için nehre bırakılan
pet şişelerin içerisine yerleştirilen elektronik devreler, her
üç saatte bir, internete bağlanarak şişeyle ilgili bilgile-
ri merkezî bir sisteme aktarıyordu. Normalde 2 KB veri
tüketmesi beklenen şişelerin yüzlerce MB veri tükettiği
gelen faturayla anlaşıldı. Her ne kadar bazı şişeler bu şe-
kilde -deyim yerindeyse- yoldan çıkmış olsa da araştırma
genel olarak başarıyla sonuçlandı ve elde edilen sonuçlar
bir makale olarak yayımlandı.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
Türkçe
AY Yapılan çalışmanın sonuçlarının bilimsel veri olarak
sunulduğuna
BY Deneyde takip edilen bir pet şişeye ne olduğunun ge-
len faturayla anlaşıldığına
C) Pet şişelerin nerelerden geçtiğini öğrenmek için elekt-
ronik devre kullanıldığına
D) Deney materyallerinin çeşitli sorunlar yüzünden yer
yer amacının dışına çıktığına
Ganj Nehri'nin plastik atıklar yönüyle kötü durumda
olduğu için araştırma konusu olduğuna
20. "Kaybolmak" sözcüğü, her zaman ürkütücü olmasa bile
içinde gizemli ve tekinsiz anlamlar barındırır. Düz anla-
mıyla düşündüğümüzde bir insanın, hayvanın veya bir
ocyanin kaybolması fiziki anlamda ortadan yok olması](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226110748528187-4793152.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşüncelerşen ünlü iş
saj şu oldu
her geçen
olmayınca
böyle gi-
n hazırlık
parça-
ez?
E) CY
karekök & dakika
A
19. Hindistan'da bir kişi, Ganj Nehri'nde bir pet şişe buldu. Si-
radan görünen bu şişenin içinde bir elektronik devre oldu-
ğunu fark edince devreyi merakla kurcalamaya başladı.
Devreye takılı duran sim kartı telefonuna takarak sosyal
medyaya girmeye ve internette dolaşmaya başlayan kişi,
bedava internetin tadını çıkarırken olayın perde arkası
sonradan anlaşıldı. Aslında o pet şişe Exeter Üniversitesi
ve Londra Zooloji Topluluğu'ndan uzmanların birlikte yü-
norüttüğü çalışmanın bir parçasıydı ve türünün tek örneği
değildi. Ganj Nehri'nde plastik atıkların seyrini ve ne tür
bir kirlenmeye yol açtığını anlamak için nehre bırakılan
pet şişelerin içerisine yerleştirilen elektronik devreler, her
üç saatte bir, internete bağlanarak şişeyle ilgili bilgile-
ri merkezî bir sisteme aktarıyordu. Normalde 2 KB veri
tüketmesi beklenen şişelerin yüzlerce MB veri tükettiği
gelen faturayla anlaşıldı. Her ne kadar bazı şişeler bu şe-
kilde -deyim yerindeyse- yoldan çıkmış olsa da araştırma
genel olarak başarıyla sonuçlandı ve elde edilen sonuçlar
bir makale olarak yayımlandı.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
Türkçe
AY Yapılan çalışmanın sonuçlarının bilimsel veri olarak
sunulduğuna
BY Deneyde takip edilen bir pet şişeye ne olduğunun ge-
len faturayla anlaşıldığına
C) Pet şişelerin nerelerden geçtiğini öğrenmek için elekt-
ronik devre kullanıldığına
D) Deney materyallerinin çeşitli sorunlar yüzünden yer
yer amacının dışına çıktığına
Ganj Nehri'nin plastik atıklar yönüyle kötü durumda
olduğu için araştırma konusu olduğuna
20. "Kaybolmak" sözcüğü, her zaman ürkütücü olmasa bile
içinde gizemli ve tekinsiz anlamlar barındırır. Düz anla-
mıyla düşündüğümüzde bir insanın, hayvanın veya bir
ocyanin kaybolması fiziki anlamda ortadan yok olması
![38-39. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Halkla ilgilenirken, halkçı bir sanat yaratmak gerekirken önemli
sorunlardan biri dil sorunu. Her edebiyat bir dilden doğmuştur.
Bu; üstünde ileri geri söz edilmeyecek, tartışılmayacak bir ger-
çektir. Farsça olmasa İran edebiyatı diye bir şey tasarlanabi-
lir mi? Yunanca olmasa Yunan edebiyatı vardır denemez. Türk
edebiyatı, Türk diliyle yaratılır. O nedenle Türk Dil Kurumunun
bir ara yaptığı Halk Ağzından Derlemeleri severek sürdürmek
ve bunlar üzerinde bilginlerin çalışmasını sağlamak gerekir.
Romanlar, öyküler, şiirler halkın böylesine geliştirilmiş diliyle
yazılacaktır; halkın okuryazarlığı ilerledikçe bunlar daha çok
okunacaktır. Sözün bağlantısı şu olacak: Halkçı sanatçının halk
dilini bütün incelikleriyle, derinlikleriyle bilmesi gerekir. En güzel
Türkçeyi halktan beslenen sanatçılar kullanır.
38. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A)Halkın kullandığı dilden beslenen sanatçılar, halkın diliyle
eser vermeyi bilmelidir.
B) Dil sorunu, edebiyatın gerektiği gibi gelişememesinde en
büyük engeldir.
C) İran edebiyatının başarılı olmasında Farsçanın dil zenginliği
etkili olmuştur.
D) Roman ve hikâye kaleme alınırken edebî dil kullanımına
dikkat edilmelidir.
E) Dil ile ilgili çeşitli kurumlar kurulmalı ve bu kurumların deva-
mı sağlanmalıdır.
39. Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Kurmaca metin anlatımından uzak durulmuştur.
BÖznel ifadelerle anlatım kuvvetlendirilmiştir.
St
m
A
C) Neden-sonuç ilgisi bulunan cümlelere yer verilmiştir.
D) Soru cümlesiyle okuyucu ile iletişim kurulmaya çalışılmıştır.
E) Ele alınan bir olay devinim hâlinde sunulmuştur.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226105944641439-4872252.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler38-39. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Halkla ilgilenirken, halkçı bir sanat yaratmak gerekirken önemli
sorunlardan biri dil sorunu. Her edebiyat bir dilden doğmuştur.
Bu; üstünde ileri geri söz edilmeyecek, tartışılmayacak bir ger-
çektir. Farsça olmasa İran edebiyatı diye bir şey tasarlanabi-
lir mi? Yunanca olmasa Yunan edebiyatı vardır denemez. Türk
edebiyatı, Türk diliyle yaratılır. O nedenle Türk Dil Kurumunun
bir ara yaptığı Halk Ağzından Derlemeleri severek sürdürmek
ve bunlar üzerinde bilginlerin çalışmasını sağlamak gerekir.
Romanlar, öyküler, şiirler halkın böylesine geliştirilmiş diliyle
yazılacaktır; halkın okuryazarlığı ilerledikçe bunlar daha çok
okunacaktır. Sözün bağlantısı şu olacak: Halkçı sanatçının halk
dilini bütün incelikleriyle, derinlikleriyle bilmesi gerekir. En güzel
Türkçeyi halktan beslenen sanatçılar kullanır.
38. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A)Halkın kullandığı dilden beslenen sanatçılar, halkın diliyle
eser vermeyi bilmelidir.
B) Dil sorunu, edebiyatın gerektiği gibi gelişememesinde en
büyük engeldir.
C) İran edebiyatının başarılı olmasında Farsçanın dil zenginliği
etkili olmuştur.
D) Roman ve hikâye kaleme alınırken edebî dil kullanımına
dikkat edilmelidir.
E) Dil ile ilgili çeşitli kurumlar kurulmalı ve bu kurumların deva-
mı sağlanmalıdır.
39. Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Kurmaca metin anlatımından uzak durulmuştur.
BÖznel ifadelerle anlatım kuvvetlendirilmiştir.
St
m
A
C) Neden-sonuç ilgisi bulunan cümlelere yer verilmiştir.
D) Soru cümlesiyle okuyucu ile iletişim kurulmaya çalışılmıştır.
E) Ele alınan bir olay devinim hâlinde sunulmuştur.
![CI
TYT DENEME SINAVI
02
A A A
34. Aşağıdaki parçaların hangisinde "Zaman zaman şahit
olduğumuz eskiyen kitapların sayfalarının sararmasının
nedeni nedir?" sorusuna cevap verilmektedir?
A) Ekonomik kalkınmaya paralel olarak çeşitli mal
ve hizmet tüketimi artmaktadır. Refah seviyesinin
yükseldiği ülkelerde kâğıt tüketiminde artış olduğu
görülmektedir. Kâğıt, sadece toplumsal refah
artışından etkilenen bir sanayi ürünü değildir. Kâğıt
üretmenin refah seviyesine yansıma özelliği de
bulunmaktadır. Kâğıdın üretim çıktıları farklı iktisadi
sektörlerin girdisi olarak ekonomik etkiler yaratmanın
yanı sıra eğitim, öğretim, sağlık alanlarında sosyal
etkilere de neden olmaktadır. Sosyal yaşamın bir
parçası olan eğitim ihtiyacının artması ve yükselen
sağlık standartları daha fazla kâğıt üretmeyi
gerektirmektedir.
B) Kâğıt, günlük hayatta önemsiz birçok işte de bizim
için hayati denebilecek önem taşıyan işlerde
de kullanılmaktadır. Bazen özensizce bir şeyler
karalamak için bazen de karaladıklarımız ile insanlara
dokunabilmek için kâğıda başvururuz. Fakat vaat
hiçbirimiz onun zamanında canlı bir varlık olduğunun
farkına varmayız. Kâğıt demek yaşanmışlık demektir.
Elimize ulaşana dek o kâğıdın başından geçenler
onun dokusuna rengine sesine yansımıştır. Ona bir
şeyler yazarken bunlar göz ardı edilmemeli ve ona
değer verilmelidir.
35 ve 36. soruları aşağıdaki parç
C) Bu durum yalnız kalitesi düşük kâğıtlar için geçerli
değildir. Birçok kâğıt aslında öncelikle düşük maliyet
ile üretilme amacıyla çıkılan yolun sonucunda elimize
ulaşır. Saman kâğıttan tutun da birinci hamur kâğıda
dek tüm kâğıtlar renkleri, kalitesi ya da dokusu fark
etmeksizin tüketilmesi amacıyla oluşturulur.
DY Kâğıtlar genelde keresteden üretilir. Ama içeriğinde
selüloz ve kerestedeki doğal bir bileşen olan
lignin, yani odun özü de bulunur. Selülozsa aslında
renksiz ve ışığı yansıtma konusunda oldukça iyi.
Bu nedenle onu beyaz olarak algılıyoruz. Kâğıdın
başka bir renkte üretilmediyse beyaz olmasının
sebebi budur. Fakat ışığa ve oksijene maruz
kaldıkça lignin oksitleniyor. Yani, kendisine fazladan
oksijen molekülleri ekliyor. Sonradan gelen bu
oksijen molekülleri, ışığın belirli dalga boylarını
yansıtan kromoforları oluşturuyor ve biz bunu renk
olarak algılıyoruz. Ortaya çıkan bu renk de sari
veya kahverengi oluyor. Bazı kâğıt üreticileri, ham
madde içindeki lignini azaltıp sararmayı geciktirmeyi
başarabiliyor.
SEDEF
ON02-SS.311
Tarihsel film eleştirisi, filmlerin
dönem içinde yer aldıkları bağ
içermektedir. Aslında ister gün
geçmişte üretilmiş bir filmi ele
filmi tarihsel bir bakış açısı iç
demektir. Çünkü filmler döne
durumunu yansıttıkları, döne
dünya görüşünü ifade ettikle
ettikleri gibi içinde yer aldıkl
sinema kurumunun endüstr
uygulamaların, üretim zihni
teknolojik düzeyin koşullar
tarihsel eleştiri; filmlerin, to
belirli bir tarihsel dönem iç
incelenmelerini içermekte
tarihsel dönemin toplums
koşulları, döneme egeme
gibi konularda bilgi sahib
vurgulamaktadır.
35. Bu parçaya göre, aşağ
film eleştirisinin teme
E) Insanoğlunun geçmişten gelen bilgi ve birikimlerini
belge olarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan
kâğıt, geçmiş ve gelecek arasında kuvvetli bir bağ
kurar. Bu bağ, toplumların bilim ve sanat üretimindeki
gelişmişlik düzeylerini belirleme; bilgi birikimlerinin
aktarılmasını sağlama ve herhangi bir teknolojik
malzemeye gerek kalmaksızın görsel, bilgisel verileri
aktarma olanakları kâğıdı vazgeçilemez kılmaktadır.
Geçmişte uygarlıkların gelişmişlik göstergesi olarak
kabul edilen kâğıt, kültürel etkileşimin de önemli
araçlarındandır.
A) Zaman kavramının.
tespit etmek
B) Filmin içinde yer a
sosyal bağlamıyla
C) Sinema endüstris
dalları üzerindek
D) Filmin içeriğini,
bağlamında değ
E) Filmlerin üretild
nedenlerini bel
36. Bu parçaya göre
tarihsel çözüml
A) Filmin tarihse
etkiliyor?
B) Sadece geç
değerlendiri
Yönetmeni
nelerdir?
D) Film, döne
ölçüde ya
EX Tarihsel,
kendini r](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226105414320914-4635053.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerCI
TYT DENEME SINAVI
02
A A A
34. Aşağıdaki parçaların hangisinde "Zaman zaman şahit
olduğumuz eskiyen kitapların sayfalarının sararmasının
nedeni nedir?" sorusuna cevap verilmektedir?
A) Ekonomik kalkınmaya paralel olarak çeşitli mal
ve hizmet tüketimi artmaktadır. Refah seviyesinin
yükseldiği ülkelerde kâğıt tüketiminde artış olduğu
görülmektedir. Kâğıt, sadece toplumsal refah
artışından etkilenen bir sanayi ürünü değildir. Kâğıt
üretmenin refah seviyesine yansıma özelliği de
bulunmaktadır. Kâğıdın üretim çıktıları farklı iktisadi
sektörlerin girdisi olarak ekonomik etkiler yaratmanın
yanı sıra eğitim, öğretim, sağlık alanlarında sosyal
etkilere de neden olmaktadır. Sosyal yaşamın bir
parçası olan eğitim ihtiyacının artması ve yükselen
sağlık standartları daha fazla kâğıt üretmeyi
gerektirmektedir.
B) Kâğıt, günlük hayatta önemsiz birçok işte de bizim
için hayati denebilecek önem taşıyan işlerde
de kullanılmaktadır. Bazen özensizce bir şeyler
karalamak için bazen de karaladıklarımız ile insanlara
dokunabilmek için kâğıda başvururuz. Fakat vaat
hiçbirimiz onun zamanında canlı bir varlık olduğunun
farkına varmayız. Kâğıt demek yaşanmışlık demektir.
Elimize ulaşana dek o kâğıdın başından geçenler
onun dokusuna rengine sesine yansımıştır. Ona bir
şeyler yazarken bunlar göz ardı edilmemeli ve ona
değer verilmelidir.
35 ve 36. soruları aşağıdaki parç
C) Bu durum yalnız kalitesi düşük kâğıtlar için geçerli
değildir. Birçok kâğıt aslında öncelikle düşük maliyet
ile üretilme amacıyla çıkılan yolun sonucunda elimize
ulaşır. Saman kâğıttan tutun da birinci hamur kâğıda
dek tüm kâğıtlar renkleri, kalitesi ya da dokusu fark
etmeksizin tüketilmesi amacıyla oluşturulur.
DY Kâğıtlar genelde keresteden üretilir. Ama içeriğinde
selüloz ve kerestedeki doğal bir bileşen olan
lignin, yani odun özü de bulunur. Selülozsa aslında
renksiz ve ışığı yansıtma konusunda oldukça iyi.
Bu nedenle onu beyaz olarak algılıyoruz. Kâğıdın
başka bir renkte üretilmediyse beyaz olmasının
sebebi budur. Fakat ışığa ve oksijene maruz
kaldıkça lignin oksitleniyor. Yani, kendisine fazladan
oksijen molekülleri ekliyor. Sonradan gelen bu
oksijen molekülleri, ışığın belirli dalga boylarını
yansıtan kromoforları oluşturuyor ve biz bunu renk
olarak algılıyoruz. Ortaya çıkan bu renk de sari
veya kahverengi oluyor. Bazı kâğıt üreticileri, ham
madde içindeki lignini azaltıp sararmayı geciktirmeyi
başarabiliyor.
SEDEF
ON02-SS.311
Tarihsel film eleştirisi, filmlerin
dönem içinde yer aldıkları bağ
içermektedir. Aslında ister gün
geçmişte üretilmiş bir filmi ele
filmi tarihsel bir bakış açısı iç
demektir. Çünkü filmler döne
durumunu yansıttıkları, döne
dünya görüşünü ifade ettikle
ettikleri gibi içinde yer aldıkl
sinema kurumunun endüstr
uygulamaların, üretim zihni
teknolojik düzeyin koşullar
tarihsel eleştiri; filmlerin, to
belirli bir tarihsel dönem iç
incelenmelerini içermekte
tarihsel dönemin toplums
koşulları, döneme egeme
gibi konularda bilgi sahib
vurgulamaktadır.
35. Bu parçaya göre, aşağ
film eleştirisinin teme
E) Insanoğlunun geçmişten gelen bilgi ve birikimlerini
belge olarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan
kâğıt, geçmiş ve gelecek arasında kuvvetli bir bağ
kurar. Bu bağ, toplumların bilim ve sanat üretimindeki
gelişmişlik düzeylerini belirleme; bilgi birikimlerinin
aktarılmasını sağlama ve herhangi bir teknolojik
malzemeye gerek kalmaksızın görsel, bilgisel verileri
aktarma olanakları kâğıdı vazgeçilemez kılmaktadır.
Geçmişte uygarlıkların gelişmişlik göstergesi olarak
kabul edilen kâğıt, kültürel etkileşimin de önemli
araçlarındandır.
A) Zaman kavramının.
tespit etmek
B) Filmin içinde yer a
sosyal bağlamıyla
C) Sinema endüstris
dalları üzerindek
D) Filmin içeriğini,
bağlamında değ
E) Filmlerin üretild
nedenlerini bel
36. Bu parçaya göre
tarihsel çözüml
A) Filmin tarihse
etkiliyor?
B) Sadece geç
değerlendiri
Yönetmeni
nelerdir?
D) Film, döne
ölçüde ya
EX Tarihsel,
kendini r
![TYT DENEME SINAVI
02
23. Edebiyat denen ve malzemesi dil olan sanat dalı,
öncelikle ana dil ve ulusal kültür kökenlidir. Ama
yazarların, şairlerin yetişme süreçlerinde ve olgunluk
dönemlerinde orijinallerinden ya da çevirilerinden okuyup
etkilendikleri veya en azından esinlendikleri yabancı
yazarlar, şairler vardır. Bu etkilenme veya esinlenme,
yabancı yazarlardan daha çok kendi dilinin başka
yazarlarından olur. Sözün kısası, sanatta etkileşim denen
olgu vardır ve yazar için, sanatı için bir artı puandır. Yeter
ki sanatçı; etkilendiği, esinlendiği örneğin kopyasını değil
de özgün yanı ağır basan bir başkasını üretmiş olsun.
A A A
Bu parçaya göre, aşağıdaki önermelerden hangisi
parçada konuşan sanatçının roman anlayışıyla
örtüşür?
A) Bir sanat dalının yalnızca o sanat dalina has kalarak
kendini devam ettirmesi imkânsızdır, sanat dalları
kaçınılmaz olarak birbirlerinden etkilendiği için
tamamen özgün sanat yoktur.
B) Sanatta esinlenme ve sanatçıların dirsek teması
normal karşılanabilir fakat bu temas ya da esinlenme
kendisini kopya etme olarak hissettirirse sanat, sanat
olmaktan çıkar.
Okuma ve yazma eylemi doğasında etkilenmeyi
barındırır bu yüzden de üretilen edebî eserlerde
illaki özgünlük arayan okur, okuyacak bir şey
bulamayacaktır.
D) Her metin kendinden önceki metinlerden ister istemez
izler taşımak zorundadır, hiçbir sanatçı tamamen
özgün bir eser ortaya koyamaz.
E) Sanatın doğasında bulunan etkileşimden dolayı
sanatçılar arasında önemli benzerlikler göze
çarpmaktadır, bu durum insana dair unsurların kısıtlı
olmasından dolayı kabul edilebilirdir.
24. Adorno, bir makalesinde kültür endüstrisinin ana
sektörü olarak sinemayı gösterir. Kültürün, ideolojinin ve
Quiroivo
25. Ah
ka
bü
be
TESC 3885
m
iy
Ç
ta](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226105308435393-4635053.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerTYT DENEME SINAVI
02
23. Edebiyat denen ve malzemesi dil olan sanat dalı,
öncelikle ana dil ve ulusal kültür kökenlidir. Ama
yazarların, şairlerin yetişme süreçlerinde ve olgunluk
dönemlerinde orijinallerinden ya da çevirilerinden okuyup
etkilendikleri veya en azından esinlendikleri yabancı
yazarlar, şairler vardır. Bu etkilenme veya esinlenme,
yabancı yazarlardan daha çok kendi dilinin başka
yazarlarından olur. Sözün kısası, sanatta etkileşim denen
olgu vardır ve yazar için, sanatı için bir artı puandır. Yeter
ki sanatçı; etkilendiği, esinlendiği örneğin kopyasını değil
de özgün yanı ağır basan bir başkasını üretmiş olsun.
A A A
Bu parçaya göre, aşağıdaki önermelerden hangisi
parçada konuşan sanatçının roman anlayışıyla
örtüşür?
A) Bir sanat dalının yalnızca o sanat dalina has kalarak
kendini devam ettirmesi imkânsızdır, sanat dalları
kaçınılmaz olarak birbirlerinden etkilendiği için
tamamen özgün sanat yoktur.
B) Sanatta esinlenme ve sanatçıların dirsek teması
normal karşılanabilir fakat bu temas ya da esinlenme
kendisini kopya etme olarak hissettirirse sanat, sanat
olmaktan çıkar.
Okuma ve yazma eylemi doğasında etkilenmeyi
barındırır bu yüzden de üretilen edebî eserlerde
illaki özgünlük arayan okur, okuyacak bir şey
bulamayacaktır.
D) Her metin kendinden önceki metinlerden ister istemez
izler taşımak zorundadır, hiçbir sanatçı tamamen
özgün bir eser ortaya koyamaz.
E) Sanatın doğasında bulunan etkileşimden dolayı
sanatçılar arasında önemli benzerlikler göze
çarpmaktadır, bu durum insana dair unsurların kısıtlı
olmasından dolayı kabul edilebilirdir.
24. Adorno, bir makalesinde kültür endüstrisinin ana
sektörü olarak sinemayı gösterir. Kültürün, ideolojinin ve
Quiroivo
25. Ah
ka
bü
be
TESC 3885
m
iy
Ç
ta
![11. Cinsler arasındaki ilişkileri çevreleyen sorunları ve
konuları ele almak için, çeşitli Afrika toplulukları
sanatı bir tedavi aracı olarak kullanırlar. Söz gelimi,
Fildişi Kıyısı'nda yaşayan Bauleler, insanın ruh sev-
gilisini temsil ettiği varsayılan figürler oyarlar çünkü
bu varlıkların, kıskançlığa kapılırlarsa erkekler ile
eşleri arasında sonu gelmez sorunlara yol açacağına
inanırlar. Afrikalılar, etkili doğal ya da doğaüstü güçler
karşısında edilgen kalmazlar; hatta geleneksel Afrika
toplumunda sanatın birincil işlevi, insanların yaşam-
larını etkileyen güçleri ustalıkla idare etmek olmuştur.
Bu güçler, eski Batı toplumlarında inanılmış olduğu
gibi, olağan dışı ölçüde iyi ya da kötü değildir; tersine,
doğal ve doğaüstü güçlere, uygun yöntem kullanılırsa
biçim verilebilir, etkiye ve yönlendirmeye açık güçler
gözüyle bakılır.
Bu parçaya göre Afrikalılar sanatı hangi amaçla
kullanmıştır?
A Doğaüstü güçlerin yeteneklerinden faydalana-
bilmek
BY
İnsanları etkileyebilen güçleri kontrol altında
tutabilmek
Toplumsal dayanışma ve iş birliğini sağlamak
D) Dargın eşlerin arasını tekrar düzeltebilmek
E) Doğal düzenin dengesini korumaya çalışmak](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226105418556239-3466855.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler11. Cinsler arasındaki ilişkileri çevreleyen sorunları ve
konuları ele almak için, çeşitli Afrika toplulukları
sanatı bir tedavi aracı olarak kullanırlar. Söz gelimi,
Fildişi Kıyısı'nda yaşayan Bauleler, insanın ruh sev-
gilisini temsil ettiği varsayılan figürler oyarlar çünkü
bu varlıkların, kıskançlığa kapılırlarsa erkekler ile
eşleri arasında sonu gelmez sorunlara yol açacağına
inanırlar. Afrikalılar, etkili doğal ya da doğaüstü güçler
karşısında edilgen kalmazlar; hatta geleneksel Afrika
toplumunda sanatın birincil işlevi, insanların yaşam-
larını etkileyen güçleri ustalıkla idare etmek olmuştur.
Bu güçler, eski Batı toplumlarında inanılmış olduğu
gibi, olağan dışı ölçüde iyi ya da kötü değildir; tersine,
doğal ve doğaüstü güçlere, uygun yöntem kullanılırsa
biçim verilebilir, etkiye ve yönlendirmeye açık güçler
gözüyle bakılır.
Bu parçaya göre Afrikalılar sanatı hangi amaçla
kullanmıştır?
A Doğaüstü güçlerin yeteneklerinden faydalana-
bilmek
BY
İnsanları etkileyebilen güçleri kontrol altında
tutabilmek
Toplumsal dayanışma ve iş birliğini sağlamak
D) Dargın eşlerin arasını tekrar düzeltebilmek
E) Doğal düzenin dengesini korumaya çalışmak
![YAYINLA
17. • Günümüzde plastiklerin kullanımı yaygınlaştı. Plastik ürün-
ler yabani otları azaltmak için toprağı kaplamayı sağlaya-
rak üretime yardımcı oluyor. Bitkilerin gelişimini hızlandır-
mak, tarımsal mevsimleri uzatmak ve verimi artırmak için
plastik ağlar kullanılıyor.
• Son elli yılda üretilen 6,3 milyar ton plastiğin neredeyse
%80'i gerektiği gibi yok edilmedi. Plastik maddelerin deniz
ve kara yaşamı üzerindeki etkileri belgelendi. Ancak bun-
ların parçalanması sonucu ortaya çıkan mikroplastikler tüm
ekosistemleri çok daha fazla etkiliyor.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene-
bilir?
A) Farklı anlatım teknikleri kullansalar da bir konudaki çeliş-
kilerin giderilmesini sağlamaktadırlar.
B) iki farklı konuya ilişkin ortak bir sonucu dile getirmektedir-
Lov
19.
C) Bir konuda savunulan zıt düşüncelerin aslında birbirini des-
teklediğini göstermektedirler.
D) Aynı konuyu değerlendirip o konuda karşıt görüşler ortaya
koymaktadırlar.
E) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sun-
maktadırlar.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230226104343780800-4737284.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerYAYINLA
17. • Günümüzde plastiklerin kullanımı yaygınlaştı. Plastik ürün-
ler yabani otları azaltmak için toprağı kaplamayı sağlaya-
rak üretime yardımcı oluyor. Bitkilerin gelişimini hızlandır-
mak, tarımsal mevsimleri uzatmak ve verimi artırmak için
plastik ağlar kullanılıyor.
• Son elli yılda üretilen 6,3 milyar ton plastiğin neredeyse
%80'i gerektiği gibi yok edilmedi. Plastik maddelerin deniz
ve kara yaşamı üzerindeki etkileri belgelendi. Ancak bun-
ların parçalanması sonucu ortaya çıkan mikroplastikler tüm
ekosistemleri çok daha fazla etkiliyor.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene-
bilir?
A) Farklı anlatım teknikleri kullansalar da bir konudaki çeliş-
kilerin giderilmesini sağlamaktadırlar.
B) iki farklı konuya ilişkin ortak bir sonucu dile getirmektedir-
Lov
19.
C) Bir konuda savunulan zıt düşüncelerin aslında birbirini des-
teklediğini göstermektedirler.
D) Aynı konuyu değerlendirip o konuda karşıt görüşler ortaya
koymaktadırlar.
E) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sun-
maktadırlar.