Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

olan
bölün-
ca olup
-nel bir
i kulla-
yiya Pi
Rhind
ya da
ilmek-
kabul
ardır.
ased-
sı'nın
smini
leği-
Kafadengi
7.
Dâhiler üzerinde yapılan en ünlü ve en uzun süreli
çalışma, Amerikalı bilim adamı Louis Terman tarafın-
dan 1920'lerde başlatılan ve IQ seviyesi 140'ın üzerin-
de olduğu belirlenen bir grup çocuk üzerinde yapılan
araştırmadır. Terman; gerçek bir azimle, tüm çocukların
hayatlarının bütün dönemlerini çeşitli açılardan ele almış
ve devamlı periyodik olarak gelişimlerinin ve başarıla-
rının sonuçlarını yayımlamıştır. Terman'ın düşüncesi,
çalışmanın sonunda bu çocukların hepsinin ne kadar
başarılı olduğunun ortaya çıkacak olmasıydı çünkü ken-
disi, başarının sadece IQ'ya bağlı olduğunu savunan bir
akıma mensuptu. Ancak bu çocukların hiçbiri, büyüdük-
lerinde Nobel ya da benzeri üstün bir ödül alamamıştır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangi-
sine kesin olarak ulaşılabilir?
A) I seviyesinin yüksekliği, bir insanın hayatta mutla-
ka başarılı olacağı anlamına gelmez.
B) IQ seviyesi belli bir değerin üzerinde olan çocuklar,
birçok konuda benzer davranışlar sergilemektedir.
C) Çok başarılı insanlarla ilgili çalışmalar, birçok ülkede
yok denecek kadar azdır.
D) Zekâ ile ilgili araştırmaların sayısı, diğer ülkelere
göre, Amerika'da daha fazladır.
E) Nobel Ödülü'nü alamamış kişileri "dâhi" diye nitelen-
dirmek yanlıştır.
plor vo oruz
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
olan bölün- ca olup -nel bir i kulla- yiya Pi Rhind ya da ilmek- kabul ardır. ased- sı'nın smini leği- Kafadengi 7. Dâhiler üzerinde yapılan en ünlü ve en uzun süreli çalışma, Amerikalı bilim adamı Louis Terman tarafın- dan 1920'lerde başlatılan ve IQ seviyesi 140'ın üzerin- de olduğu belirlenen bir grup çocuk üzerinde yapılan araştırmadır. Terman; gerçek bir azimle, tüm çocukların hayatlarının bütün dönemlerini çeşitli açılardan ele almış ve devamlı periyodik olarak gelişimlerinin ve başarıla- rının sonuçlarını yayımlamıştır. Terman'ın düşüncesi, çalışmanın sonunda bu çocukların hepsinin ne kadar başarılı olduğunun ortaya çıkacak olmasıydı çünkü ken- disi, başarının sadece IQ'ya bağlı olduğunu savunan bir akıma mensuptu. Ancak bu çocukların hiçbiri, büyüdük- lerinde Nobel ya da benzeri üstün bir ödül alamamıştır. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangi- sine kesin olarak ulaşılabilir? A) I seviyesinin yüksekliği, bir insanın hayatta mutla- ka başarılı olacağı anlamına gelmez. B) IQ seviyesi belli bir değerin üzerinde olan çocuklar, birçok konuda benzer davranışlar sergilemektedir. C) Çok başarılı insanlarla ilgili çalışmalar, birçok ülkede yok denecek kadar azdır. D) Zekâ ile ilgili araştırmaların sayısı, diğer ülkelere göre, Amerika'da daha fazladır. E) Nobel Ödülü'nü alamamış kişileri "dâhi" diye nitelen- dirmek yanlıştır. plor vo oruz
33-35. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Walter Mischel, Trinidad'da kültürel farklılıklar ve kişilik
üzerine bir araştırma yürüttü. Araştırmanın amacı
ülkede yaşayan Afrika ve Hindistan kökenli etnik gruplar
arasında yaygın kabul gören kişisel farklılıkları tespit
etmekti. Hindistanlılara göre Afrikalılar yaptıklarının
sonucunu düşünmeden hareket eden, yarını
hesaplamadan elindeki parayı harcayan kişilerdi.
Afrikalılar da Hindistanlıları cimri, fazla kaygılı ve daha
iyi bir gelecek için çalışırken elinde olanın tadını
çıkaramayan kişiler olarak tanımlıyordu. Mischel, benzer
bir çalışmayı yaşlan 7 ila 9 arasında değişen 35 Afrikalı
ve 18 Hindistanlı çocukla da gerçekleştirdi. Deney
günü Mischel, çocuklara birer çikolata uzattı ve bunu
almayıp bir hafta beklerlerse daha büyük bir çikolata
alabileceklerini söyledi. Afrikalıların çoğu o gün küçük
çikolatayı kabul ederken Hindistanlıların çoğu bir hafta
bekleyip büyük çikolatayı almayı tercih etti. Bu çalışma
ayrıca iki grup içinden de yaşça büyük olan,
ebeveynleriyle aynı evi paylaşan, ailesinde saygı gören,
maddi manevi ihtiyaçları karşılanabilen ve kendini
güvende hisseden çocukların, zevki erteleme
konusunda daha başarılı olduğunu ortaya koydu.
Araştırmalarının sonucunda Mischel, bir arada yaşayan
toplulukların birbirlerine dair gözlemlerinin bilimsel
çalışmalarla kanıtlanabilir gerçeklikler olduğunu saptadı
ve çalışmasının sonucunda şunlan söyledi: On yargılar
gerçekten var olan bir durumu ortaya koysa da bu
durumun kaynağını bulmaya çalarken kolaya kaçtig
için sınıfta kalır. Bu da insanlar çok iyi gezzlemciler
ama berbat yorumcular oldukları anlamına geliyor.
34. Bu parçada altı çizili sözle insanlar hakkında
anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Olgulanı ayırt etmekte başarılı olsalar da sebeplerini
açıklamakta başarısızdılar.
35.
B) Baskalerinin olumsuz yeolangi kolay fark eder ama
kendilerini eleştirmekte zonther.
C) Bireysel farklılıkları kolayca ortaya koysalar da
topluma tutumları açıklayamazla
Byrarkhiliklart aciça belirleyebilir fakat naell ortadan
kaldinimai gerektiğini öngöremezler.
E) Gevrelerindeki değiklikleri algumakta ve
başkalarına aktarmakta zorlanırlar.
'ye aittir
a kurd
OSYM
ndan
AZ.
on Sangisl deneye
Aile büt
Dekonom
izni olmaksızın
irlerder
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
33-35. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Walter Mischel, Trinidad'da kültürel farklılıklar ve kişilik üzerine bir araştırma yürüttü. Araştırmanın amacı ülkede yaşayan Afrika ve Hindistan kökenli etnik gruplar arasında yaygın kabul gören kişisel farklılıkları tespit etmekti. Hindistanlılara göre Afrikalılar yaptıklarının sonucunu düşünmeden hareket eden, yarını hesaplamadan elindeki parayı harcayan kişilerdi. Afrikalılar da Hindistanlıları cimri, fazla kaygılı ve daha iyi bir gelecek için çalışırken elinde olanın tadını çıkaramayan kişiler olarak tanımlıyordu. Mischel, benzer bir çalışmayı yaşlan 7 ila 9 arasında değişen 35 Afrikalı ve 18 Hindistanlı çocukla da gerçekleştirdi. Deney günü Mischel, çocuklara birer çikolata uzattı ve bunu almayıp bir hafta beklerlerse daha büyük bir çikolata alabileceklerini söyledi. Afrikalıların çoğu o gün küçük çikolatayı kabul ederken Hindistanlıların çoğu bir hafta bekleyip büyük çikolatayı almayı tercih etti. Bu çalışma ayrıca iki grup içinden de yaşça büyük olan, ebeveynleriyle aynı evi paylaşan, ailesinde saygı gören, maddi manevi ihtiyaçları karşılanabilen ve kendini güvende hisseden çocukların, zevki erteleme konusunda daha başarılı olduğunu ortaya koydu. Araştırmalarının sonucunda Mischel, bir arada yaşayan toplulukların birbirlerine dair gözlemlerinin bilimsel çalışmalarla kanıtlanabilir gerçeklikler olduğunu saptadı ve çalışmasının sonucunda şunlan söyledi: On yargılar gerçekten var olan bir durumu ortaya koysa da bu durumun kaynağını bulmaya çalarken kolaya kaçtig için sınıfta kalır. Bu da insanlar çok iyi gezzlemciler ama berbat yorumcular oldukları anlamına geliyor. 34. Bu parçada altı çizili sözle insanlar hakkında anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Olgulanı ayırt etmekte başarılı olsalar da sebeplerini açıklamakta başarısızdılar. 35. B) Baskalerinin olumsuz yeolangi kolay fark eder ama kendilerini eleştirmekte zonther. C) Bireysel farklılıkları kolayca ortaya koysalar da topluma tutumları açıklayamazla Byrarkhiliklart aciça belirleyebilir fakat naell ortadan kaldinimai gerektiğini öngöremezler. E) Gevrelerindeki değiklikleri algumakta ve başkalarına aktarmakta zorlanırlar. 'ye aittir a kurd OSYM ndan AZ. on Sangisl deneye Aile büt Dekonom izni olmaksızın irlerder
17.
A KUTU
APLARI
BOLUM 2
Test-16
16-17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız
Başkaları tarafından izlenilme ve değerlendirilme korkusu
şeklinde tanımlanan sosyal kaygı, kişinin sosyal ortamlar-
da huzursuz, endişeli ve gergin olmasına yol açan olduk-
ça yaygın bir sorundur. Sosyal kaygısı olan kişi, gündelik
etkileşimlerde bile karşı tarafta kendisine ilişkin olumlu iz-
lenimler yaratamayacağı endişesiyle yetersizlik ve değer-
sizlik duygusu yaşar. Stres kontrolünde başarısızdır ve
yaşadığı stres sebebiyle kendini ifade etmekte zorlandığı
için benlik kaygısı sürekli zedelenir. Ne var ki sosyal kay-
gının yol açtığı sorunları aşmak için başvurulan yöntemler
de başka olumsuzlukları beraberinde getirir. Yöntemler-
den ilki sosyal etkileşimlerden, olaylardan ve ortamlar-
dan uzaklaşmak, kaçıngan davranışlar sergilemektir. Bu
yolu tercih eden kişi kendini soyutlar ve sosyal çevresine
yabancılaşır. İkinci yöntem ise kişinin olumlu izlenimler
yaratmak için sürekli başkalarının beklentilerini karşıla-
maya yönelmesidir. Bu durumdaki kişi için başkalarının
talepleri veya beklentileri kendi isteklerinden önce gelir;
kişi kabul görmek ve onaylanmak adına oyun hamuruna
dönüşür. Bu iki yöntem de sorunu çözemez hatta daha da
derinleştirir. Gerçek çözüm, bakış açısının değiştirilmesini
gerektirir ve basit bir kabulle başlar: Esas mesele kişinin
kendi değerinin farkında olmaması ve değerli hissetmek
için başkalarının onayına ihtiyaç duymasıdır. Kişi ancak
bu duygusunu değiştirmeyi başarırsa iyileşecektir.
Bu parçaya göre birey, sosyal kaygı sorununu çöz-
mek için aşağıdakilerden hangisini yapmalıdır?
A) Uzman desteği alarak sorunlarının üzerine gitmeye ça-
lışmalıdır.
B) Problemin kaynağının kendinde olduğunu fark etmelidir.
Değersizlik duygusuyla baş etme yöntemlerini öğrenme-
lidir.
D) Çevresinin ihtiyaçlarını önemseyerek dostluklar kurmalıdır.
E) Kendini toplumdan izole etmek yerine sosyalleşmeye
önem vermelidir.
(2022-DGS)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
17. A KUTU APLARI BOLUM 2 Test-16 16-17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız Başkaları tarafından izlenilme ve değerlendirilme korkusu şeklinde tanımlanan sosyal kaygı, kişinin sosyal ortamlar- da huzursuz, endişeli ve gergin olmasına yol açan olduk- ça yaygın bir sorundur. Sosyal kaygısı olan kişi, gündelik etkileşimlerde bile karşı tarafta kendisine ilişkin olumlu iz- lenimler yaratamayacağı endişesiyle yetersizlik ve değer- sizlik duygusu yaşar. Stres kontrolünde başarısızdır ve yaşadığı stres sebebiyle kendini ifade etmekte zorlandığı için benlik kaygısı sürekli zedelenir. Ne var ki sosyal kay- gının yol açtığı sorunları aşmak için başvurulan yöntemler de başka olumsuzlukları beraberinde getirir. Yöntemler- den ilki sosyal etkileşimlerden, olaylardan ve ortamlar- dan uzaklaşmak, kaçıngan davranışlar sergilemektir. Bu yolu tercih eden kişi kendini soyutlar ve sosyal çevresine yabancılaşır. İkinci yöntem ise kişinin olumlu izlenimler yaratmak için sürekli başkalarının beklentilerini karşıla- maya yönelmesidir. Bu durumdaki kişi için başkalarının talepleri veya beklentileri kendi isteklerinden önce gelir; kişi kabul görmek ve onaylanmak adına oyun hamuruna dönüşür. Bu iki yöntem de sorunu çözemez hatta daha da derinleştirir. Gerçek çözüm, bakış açısının değiştirilmesini gerektirir ve basit bir kabulle başlar: Esas mesele kişinin kendi değerinin farkında olmaması ve değerli hissetmek için başkalarının onayına ihtiyaç duymasıdır. Kişi ancak bu duygusunu değiştirmeyi başarırsa iyileşecektir. Bu parçaya göre birey, sosyal kaygı sorununu çöz- mek için aşağıdakilerden hangisini yapmalıdır? A) Uzman desteği alarak sorunlarının üzerine gitmeye ça- lışmalıdır. B) Problemin kaynağının kendinde olduğunu fark etmelidir. Değersizlik duygusuyla baş etme yöntemlerini öğrenme- lidir. D) Çevresinin ihtiyaçlarını önemseyerek dostluklar kurmalıdır. E) Kendini toplumdan izole etmek yerine sosyalleşmeye önem vermelidir. (2022-DGS)
6.
Bisiklet ya da eski adıyla velespit ilk olarak 19. yüzyılda
Avrupa'da kullanılmaya başlandı. Uzun bir keşif, tasarım
ve model gelişim sürecinin ardından bisiklet günümüzde
kullanılan en ucuz, pratik, keyifli, güvenli ve sağlıklı ulaşım
araçlarından biri hâline geldi. İnsan gücüyle veya elektrik
motoruyla çalışan, iki ya da üç tekerlekli, pedallı, vitesli
veya vitessiz olan bisiklet, ulaşım aracı olmasının yanı sıra
sirklerde ve spor yapmak amacıyla da kullanılır. Akrobasi
bisikleti, dağ bisikleti, şehir bisikleti, tandem (çift kişilik) bi-
siklet, tur ve yol bisikleti, yatay bisiklet gibi türleri vardır. Tek
tekerlekli olan ve giderek popülerlik kazanan unisiklet ise
sirklerde ve özel bazı yarışlarda kullanılır.
Bu parçada bisikletle ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisine değinilmemiştir?
A) Ulaşım aracı olarak tasarlandığına
Blk olarak Avrupa'da kullanılmaya başlandığına
C) Birden çok farklı türünün bulunduğuna
DY Daha önceleri farklı bir isimle adlandırıldığına
E) Uzun bir çalışmanın mahsulü olduğuna
AVIGASYON
238
A)
B)
6
D)
E)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
6. Bisiklet ya da eski adıyla velespit ilk olarak 19. yüzyılda Avrupa'da kullanılmaya başlandı. Uzun bir keşif, tasarım ve model gelişim sürecinin ardından bisiklet günümüzde kullanılan en ucuz, pratik, keyifli, güvenli ve sağlıklı ulaşım araçlarından biri hâline geldi. İnsan gücüyle veya elektrik motoruyla çalışan, iki ya da üç tekerlekli, pedallı, vitesli veya vitessiz olan bisiklet, ulaşım aracı olmasının yanı sıra sirklerde ve spor yapmak amacıyla da kullanılır. Akrobasi bisikleti, dağ bisikleti, şehir bisikleti, tandem (çift kişilik) bi- siklet, tur ve yol bisikleti, yatay bisiklet gibi türleri vardır. Tek tekerlekli olan ve giderek popülerlik kazanan unisiklet ise sirklerde ve özel bazı yarışlarda kullanılır. Bu parçada bisikletle ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Ulaşım aracı olarak tasarlandığına Blk olarak Avrupa'da kullanılmaya başlandığına C) Birden çok farklı türünün bulunduğuna DY Daha önceleri farklı bir isimle adlandırıldığına E) Uzun bir çalışmanın mahsulü olduğuna AVIGASYON 238 A) B) 6 D) E)
21
İMLERİ - DÜŞÜNCEYİ
İRME YOLLARI
MARY
encillik mutsuzluktur. Düşün ki bir sensin ayakta
kalan, bir sensin yücelere ulaşan, bir sensin karnı
tok olan, bir sensin iyi giyinen, eğlenen, rahat eden.
Neye yarar bu? Başkaları açsa, açıktaysa, mutsuz-
sa, neye yarar kendi mutluluğumuz? Bu olsa olsa
mutsuzluğun ta kendisidir, tek başına açmış bir
çiçektir engin bozkırda. Anlamlı ve güzel kılabilir mi
o çiçek çevresini? Mutlu olabilir mi engin bozkırın
ortasında tek başına?
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisi söylenemez?
A) Sözcük tekrarlarıyla anlatıma canlılık kazandı-
rılmıştır.
Sorularla anlatıma doğallık kazandırılmıştır.
C Tartışmacı bir havası vardır.
SERIAL
Benzetmeden yararlanılmıştır.
E) Alıntılamaya başvurulmuştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
21 İMLERİ - DÜŞÜNCEYİ İRME YOLLARI MARY encillik mutsuzluktur. Düşün ki bir sensin ayakta kalan, bir sensin yücelere ulaşan, bir sensin karnı tok olan, bir sensin iyi giyinen, eğlenen, rahat eden. Neye yarar bu? Başkaları açsa, açıktaysa, mutsuz- sa, neye yarar kendi mutluluğumuz? Bu olsa olsa mutsuzluğun ta kendisidir, tek başına açmış bir çiçektir engin bozkırda. Anlamlı ve güzel kılabilir mi o çiçek çevresini? Mutlu olabilir mi engin bozkırın ortasında tek başına? Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) Sözcük tekrarlarıyla anlatıma canlılık kazandı- rılmıştır. Sorularla anlatıma doğallık kazandırılmıştır. C Tartışmacı bir havası vardır. SERIAL Benzetmeden yararlanılmıştır. E) Alıntılamaya başvurulmuştur.
erdiği bir
ardından
Dinleyici-
yöneltti:
ari söyle
mişti. Siz
bu so-
atırlıyo-
: "Sizin
işi ben
er. Ben
yu ona
ünlü
erden
gzin-
fikri
a ait
an-
eri-
u-
a-
CI
TI
u
final dergisi
27. Roma İmparatorluk Dönemi'nde Anadolu'daki
Roma resim sanatının dikkate değer eşsiz ör-
nekleri Efes antik kentinde bulunmaktadır.
Efeslilerin villalarının duvarlarını süsleyen bu
resimler, özellikle italya'da Roma resim sana-
tinin yüksek kalitedeki örneklerinden oluşan
Pompeii duvar resimleriyle ortak nitelikleri söz
konusudur. Her iki yerin duvarlarında betimle-
nen peyzaj resimleri, filozof betimlemeleri, mi-
tolojik ve teatral sahnelerin benzerliği oldukça
dikkat çekicidir. Bu resimlerin Anadolu'nun
MS 1-6 yüzyıllarındaki sosyal yaşamını ve
mimarisini yansıtan betimlemeler içermesi,
Roma İmparatorluk Dönemi Efes duvar re-
simlerini ayrıcalıklı kılmaktadır.
Bu parçadan hareketle Efes duvar resimle-
riyle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşıla-
maz?
A) Roma Dönemi resim sanatının, Anado-
lu'daki etkilerini yansıttığına
Roma İmparatorluğu'nun farklı dönemle-
rine ait duvar resimlerden esintiler taşıdı-
ğına
C) Ortaya çıktığı yerin ve dönemin sosyal ya-
pisina, sanatına şık tutacak veriler içerdi-
gine
D) Efes kentinde, tiyatro ögelerinden esinle-
nerek yapılmış başarılı örneklerine rastlan-
dığına
Söz konusu dönemin özgün örneklerinin
Efesli ressamlar tarafından verildiğine
28. E
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
erdiği bir ardından Dinleyici- yöneltti: ari söyle mişti. Siz bu so- atırlıyo- : "Sizin işi ben er. Ben yu ona ünlü erden gzin- fikri a ait an- eri- u- a- CI TI u final dergisi 27. Roma İmparatorluk Dönemi'nde Anadolu'daki Roma resim sanatının dikkate değer eşsiz ör- nekleri Efes antik kentinde bulunmaktadır. Efeslilerin villalarının duvarlarını süsleyen bu resimler, özellikle italya'da Roma resim sana- tinin yüksek kalitedeki örneklerinden oluşan Pompeii duvar resimleriyle ortak nitelikleri söz konusudur. Her iki yerin duvarlarında betimle- nen peyzaj resimleri, filozof betimlemeleri, mi- tolojik ve teatral sahnelerin benzerliği oldukça dikkat çekicidir. Bu resimlerin Anadolu'nun MS 1-6 yüzyıllarındaki sosyal yaşamını ve mimarisini yansıtan betimlemeler içermesi, Roma İmparatorluk Dönemi Efes duvar re- simlerini ayrıcalıklı kılmaktadır. Bu parçadan hareketle Efes duvar resimle- riyle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşıla- maz? A) Roma Dönemi resim sanatının, Anado- lu'daki etkilerini yansıttığına Roma İmparatorluğu'nun farklı dönemle- rine ait duvar resimlerden esintiler taşıdı- ğına C) Ortaya çıktığı yerin ve dönemin sosyal ya- pisina, sanatına şık tutacak veriler içerdi- gine D) Efes kentinde, tiyatro ögelerinden esinle- nerek yapılmış başarılı örneklerine rastlan- dığına Söz konusu dönemin özgün örneklerinin Efesli ressamlar tarafından verildiğine 28. E
hatta yeni
ir ezginin
Si da ez-
sinin bu-
ra şiirde
nitelikler
en iyiye
p ver-
etkile-
uz?
20. Montpellier Kanser Araştırma Merkezinden araştırmacılar,
kanda bütün hâlde işlevsel mitokondriler bulunduğunu
ortaya çıkardı. Araştırmacılar, sağlıklı bir insanın kan plaz-
masında mitokondriyel DNA'nın çekirdek DNA'sına göre
50.000 kat daha fazla miktarda bulunduğu yönündeki daha
önce ortaya konmuş bulgulardan yola çıktı. Araştırmacılar,
mitokondriyel DNA'nın kanda bu şekilde belirlenebilir ve
ölçülebilir olabilmesi için dayanıklı bir yapı içinde koru-
nuyor olması gerektiği hipoteziyle hareket etti. Yaklaşık
100 kişinin kan plazmaları üzerinde yapılan incelemeler
sonucunda bütün hâlde mitokondri genomları içeren çok
dayanıklı yapılar keşfedildi. Elektron mikroskobu inceleme-
leri sonunda da bunların bütün hâldeki işlevsel mitokond-
katkıların yanı sıra belirli hastalıkların teşhis, izleme ve
riler olduğu anlaşıldı. Keşfin fizyoloji bilgimize yapacağı
tedavisinde de gelişmeler sağlayabileceği düşünülüyor.
Bu parçadaki buluşla ilgili aşağıdakilerin hangisine
değinilmemiştir?
A) Nasıl bir süreç sonunda ortaya çıktığına
B) Var olan bilimsel sonuçlardan beslendigine
C) Ortaya çıkışında bir varsayımın etkili olduğuna
D) Bazı konularda ilerleme sağlayabilecegine
Başka keşiflere zemin hazırladığına
Okumak
iradesiyle
değildir.
akımıyla
lenmelic
nel türd
şeylerd
nen ve
bir şey
bunlar
okurya
1. Bu
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
hatta yeni ir ezginin Si da ez- sinin bu- ra şiirde nitelikler en iyiye p ver- etkile- uz? 20. Montpellier Kanser Araştırma Merkezinden araştırmacılar, kanda bütün hâlde işlevsel mitokondriler bulunduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar, sağlıklı bir insanın kan plaz- masında mitokondriyel DNA'nın çekirdek DNA'sına göre 50.000 kat daha fazla miktarda bulunduğu yönündeki daha önce ortaya konmuş bulgulardan yola çıktı. Araştırmacılar, mitokondriyel DNA'nın kanda bu şekilde belirlenebilir ve ölçülebilir olabilmesi için dayanıklı bir yapı içinde koru- nuyor olması gerektiği hipoteziyle hareket etti. Yaklaşık 100 kişinin kan plazmaları üzerinde yapılan incelemeler sonucunda bütün hâlde mitokondri genomları içeren çok dayanıklı yapılar keşfedildi. Elektron mikroskobu inceleme- leri sonunda da bunların bütün hâldeki işlevsel mitokond- katkıların yanı sıra belirli hastalıkların teşhis, izleme ve riler olduğu anlaşıldı. Keşfin fizyoloji bilgimize yapacağı tedavisinde de gelişmeler sağlayabileceği düşünülüyor. Bu parçadaki buluşla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Nasıl bir süreç sonunda ortaya çıktığına B) Var olan bilimsel sonuçlardan beslendigine C) Ortaya çıkışında bir varsayımın etkili olduğuna D) Bazı konularda ilerleme sağlayabilecegine Başka keşiflere zemin hazırladığına Okumak iradesiyle değildir. akımıyla lenmelic nel türd şeylerd nen ve bir şey bunlar okurya 1. Bu
ği dene-
umudur.
önünde-
emindir,
_Pireler
palı ol-
tekrar
nra ka-
karşın
söyle-
makta-
dir.
Imuş-
akta-
12. Nezihe Meriç'in diğer öykü kitaplarını daha önce uzun aralıklar-
la okumuştum. Dumanaltı'yı yeni bitirdim ancak bu kez aralık-
Sız ve eleştirel bir gözle bakarak. Ayrıntılarıyla, öykülemesiyle,
örgüsüyle okur okumaz "Bunu ancak Nezihe Meriç yazmıştır."
diyebilmemizi sağlayan bir öyküdür "Dumanaltı". Olayın kısa,
sıkı ve yoğun girişinden hemen sonra başlayan Mihri Hala'nın
ağıt tarzındaki söylemi öyküyü bütünlüyor. Ağız öykünmeleri
benim gibi bu tür şeylerden bıkmış bir okuru bile yadırgatmı-
yor. Tam tersine okuru alıp sürükleyen ve başarısını bu biçeme
dayandıran bir öykü bu. Öykü, daha demini almadan ikide bir
önümüze sürülen bir konuyu edebiyatçı duyarlığından kopma-
dan, ahkâm kesmeden etkileyici bir şekilde anlatmış. Okurun
beklentisini boşa çıkarmayan, doyurucu öyküler ortaya çıkar-
mış Nezihe Meriç.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
Yazarın kendine özgü bir anlatımı vardır.
BSıkça işlenen bir konu, yazınsal niteliklerden kopmadan ele
alınmıştır.
C) Öykünün biçemi, onun başarısını sağlamaktadır.
D) Özgün bir konu, başarı bir kurgulamayla anlatılmıştır.
E) Öykü; anlatım, kurgusu ve ayrıntılarıyla yazarını fark ettir-
mektedir.
14. Sir
üz
ke
m
ya
C
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ği dene- umudur. önünde- emindir, _Pireler palı ol- tekrar nra ka- karşın söyle- makta- dir. Imuş- akta- 12. Nezihe Meriç'in diğer öykü kitaplarını daha önce uzun aralıklar- la okumuştum. Dumanaltı'yı yeni bitirdim ancak bu kez aralık- Sız ve eleştirel bir gözle bakarak. Ayrıntılarıyla, öykülemesiyle, örgüsüyle okur okumaz "Bunu ancak Nezihe Meriç yazmıştır." diyebilmemizi sağlayan bir öyküdür "Dumanaltı". Olayın kısa, sıkı ve yoğun girişinden hemen sonra başlayan Mihri Hala'nın ağıt tarzındaki söylemi öyküyü bütünlüyor. Ağız öykünmeleri benim gibi bu tür şeylerden bıkmış bir okuru bile yadırgatmı- yor. Tam tersine okuru alıp sürükleyen ve başarısını bu biçeme dayandıran bir öykü bu. Öykü, daha demini almadan ikide bir önümüze sürülen bir konuyu edebiyatçı duyarlığından kopma- dan, ahkâm kesmeden etkileyici bir şekilde anlatmış. Okurun beklentisini boşa çıkarmayan, doyurucu öyküler ortaya çıkar- mış Nezihe Meriç. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? Yazarın kendine özgü bir anlatımı vardır. BSıkça işlenen bir konu, yazınsal niteliklerden kopmadan ele alınmıştır. C) Öykünün biçemi, onun başarısını sağlamaktadır. D) Özgün bir konu, başarı bir kurgulamayla anlatılmıştır. E) Öykü; anlatım, kurgusu ve ayrıntılarıyla yazarını fark ettir- mektedir. 14. Sir üz ke m ya C
31. Bizim memleketimizde şair eskiden beri köyde, kent-
te sevilir ve sayılır. Padişah tutmazsa halk, halk tut-
mazsa padişah tutar şairi. İyi kötü şiir yazıp da ün,
para veya gönül kazanmamış kim var bizde? Bunla-
rın hiçbirine kavuşmadan ömür boyu çile çekmiş nice
zanaat adamımız vardır. Bununla beraber, şairlerimi-
zin çoğu, hele kötüleri bu memleketi kadir bilmez sa-
yar. Şiirleri zamana yandan çarklı vapurlar kadar bile
dayanamamış olan Hamit'in viskili, şampanyalı ha-
yatını düşünün. O bile halkın şiirine yeterince değer
vermediğini sanırmış.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinil-
memiştir?
A) Ülkemizde her dönem sanatçıya değer verildiğine
BY Şiirle uğraşanların çoğunun maddi, manevi ka-
zanç sağladığına
C) Sanatçılar dışındaki meslek gruplarının da bazı-
arının sıkıntı çektiğine
D) Halkın, Hamit'in şiirlerini anlamadığı için şiirlerini
beğenmediğine
E) İyi şiir yazamayanların halkı kıymet bilmemekle
suçladığına
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
31. Bizim memleketimizde şair eskiden beri köyde, kent- te sevilir ve sayılır. Padişah tutmazsa halk, halk tut- mazsa padişah tutar şairi. İyi kötü şiir yazıp da ün, para veya gönül kazanmamış kim var bizde? Bunla- rın hiçbirine kavuşmadan ömür boyu çile çekmiş nice zanaat adamımız vardır. Bununla beraber, şairlerimi- zin çoğu, hele kötüleri bu memleketi kadir bilmez sa- yar. Şiirleri zamana yandan çarklı vapurlar kadar bile dayanamamış olan Hamit'in viskili, şampanyalı ha- yatını düşünün. O bile halkın şiirine yeterince değer vermediğini sanırmış. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinil- memiştir? A) Ülkemizde her dönem sanatçıya değer verildiğine BY Şiirle uğraşanların çoğunun maddi, manevi ka- zanç sağladığına C) Sanatçılar dışındaki meslek gruplarının da bazı- arının sıkıntı çektiğine D) Halkın, Hamit'in şiirlerini anlamadığı için şiirlerini beğenmediğine E) İyi şiir yazamayanların halkı kıymet bilmemekle suçladığına
nilan
- ku-
ğün-
i ge-
mak
u'da
eren
asını
ge-
Ba-
ka-
Tür-
da-
Idi-
sim
alk
re,
aş-
Ü-
a,
S-
27
ir. >
7-
n
a
n
a
1
-
DENEME
dükkânı
10
T?
T²2²
29. Yavuz Selim, bilim, edep, iffet, nezahet, vakar, ilim,
lütuf, kerem ve tevazu gibi ahlak-ı haseneyi nef-
sinde yaşayarak, nefsinin gayr-i meşru arzularını
gemlemeyi bilmiştir. Yavuz Selim son derece iffet-
liLidi. Yavuz Selim, birçok cihetten hünerli, harika bir
zekâya sahip, açık fikirli, dimağı münevver, malu-
matı vasi idi. Hileyi sevmez ve israftan kaçınırdı. O,
vezirlerinin de açık, net ve dürüst olmalarını ister ve
onlara şöyle derdi: "Bir devlet adamı tüccarlık, kara-
borsacılık yapamaz. Sermaye peşinde koşan devlet
adamlarına, dinimizde, geleneğimizde ve kültürü-
müzde hoş gözle bakılmaz. Bizde toplayıp saklayan
değil, paylaşan ve veren kişi sevilir. Artık bu düzen
değişmiştir. Menfaatlerini devletin ve milletin önün-
de tutanlara asla fırsat vermeyeceğim." derdi.
Ayrıca o, doğruluğa, celadete, ihlasa, feragate, ted-
bire ve ileri görüşe meftun ve hayran bir insandı.
Menba-yı feyiz ve kemal sahibi olan Yavuz Sultan
Selim, saltanatta kaldığı müddetçe adalet ve şefkat-
le muamele etti. Yavuz Selim'de akıl, şecaat, azim,
sebat ve iman kemalde idi. Onun celadet ve şe-
caatini ortaya koyan şöyle ibretli bir hadise anlatı-
lır: "Yavuz Selim, herhangi bir saray halkından ayırt
edilemeyecek kadar sade giyinirdi. Sade giyinmesi-
nin sebebini soranlara:
"Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişah-
larına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek
için süslü giyinelim ki? Bizim Padişahımız, vücudun
dışına değil, içindeki cevhere bakar." diye çok ve-
ciz bir cevap vermiştir. Yavuz Selim'in yanındaki ne-
dimleri ve vezirleri devamlı olarak padişahın güzel
elbiseler giymesini söylerler fakat padişah onların
bu sözlerine pek rağbet göstermez ve sade giyin-
meye devam ederdi. Venedik elçisi Antonio Jüstini-
ani, bir gün Yavuz Sultan Selim'i ziyarete gelir. Hu-
zura giren elçi, yer öpüp itimatnamesini sunar. Ziya-
retten sonra kendisini uğurlayan vezirler: "Padişahı-
mızın elbisesini nasıl buldunuz?" diye sorunca, elçi:
"Heybet ve şecaatından yüzüne bakamadım ki, elbi-
sesine bakayım." diye cevap verir. "
Bu parçadan hareketle Yavuz Sultan Selim ile il-
gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Gösterişten uzak
B) Nefsine gem vurabilen
C) Büyüklenmeyi sevmeyen, tevazu sahibi
D) İsrafı sevmeyen
E Hırslı
Diğer sayfaya geçiniz.
30
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
nilan - ku- ğün- i ge- mak u'da eren asını ge- Ba- ka- Tür- da- Idi- sim alk re, aş- Ü- a, S- 27 ir. > 7- n a n a 1 - DENEME dükkânı 10 T? T²2² 29. Yavuz Selim, bilim, edep, iffet, nezahet, vakar, ilim, lütuf, kerem ve tevazu gibi ahlak-ı haseneyi nef- sinde yaşayarak, nefsinin gayr-i meşru arzularını gemlemeyi bilmiştir. Yavuz Selim son derece iffet- liLidi. Yavuz Selim, birçok cihetten hünerli, harika bir zekâya sahip, açık fikirli, dimağı münevver, malu- matı vasi idi. Hileyi sevmez ve israftan kaçınırdı. O, vezirlerinin de açık, net ve dürüst olmalarını ister ve onlara şöyle derdi: "Bir devlet adamı tüccarlık, kara- borsacılık yapamaz. Sermaye peşinde koşan devlet adamlarına, dinimizde, geleneğimizde ve kültürü- müzde hoş gözle bakılmaz. Bizde toplayıp saklayan değil, paylaşan ve veren kişi sevilir. Artık bu düzen değişmiştir. Menfaatlerini devletin ve milletin önün- de tutanlara asla fırsat vermeyeceğim." derdi. Ayrıca o, doğruluğa, celadete, ihlasa, feragate, ted- bire ve ileri görüşe meftun ve hayran bir insandı. Menba-yı feyiz ve kemal sahibi olan Yavuz Sultan Selim, saltanatta kaldığı müddetçe adalet ve şefkat- le muamele etti. Yavuz Selim'de akıl, şecaat, azim, sebat ve iman kemalde idi. Onun celadet ve şe- caatini ortaya koyan şöyle ibretli bir hadise anlatı- lır: "Yavuz Selim, herhangi bir saray halkından ayırt edilemeyecek kadar sade giyinirdi. Sade giyinmesi- nin sebebini soranlara: "Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişah- larına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim Padişahımız, vücudun dışına değil, içindeki cevhere bakar." diye çok ve- ciz bir cevap vermiştir. Yavuz Selim'in yanındaki ne- dimleri ve vezirleri devamlı olarak padişahın güzel elbiseler giymesini söylerler fakat padişah onların bu sözlerine pek rağbet göstermez ve sade giyin- meye devam ederdi. Venedik elçisi Antonio Jüstini- ani, bir gün Yavuz Sultan Selim'i ziyarete gelir. Hu- zura giren elçi, yer öpüp itimatnamesini sunar. Ziya- retten sonra kendisini uğurlayan vezirler: "Padişahı- mızın elbisesini nasıl buldunuz?" diye sorunca, elçi: "Heybet ve şecaatından yüzüne bakamadım ki, elbi- sesine bakayım." diye cevap verir. " Bu parçadan hareketle Yavuz Sultan Selim ile il- gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Gösterişten uzak B) Nefsine gem vurabilen C) Büyüklenmeyi sevmeyen, tevazu sahibi D) İsrafı sevmeyen E Hırslı Diğer sayfaya geçiniz. 30
2
15. Basın tarihini kültür tarihinden ayırmak mümkün
değildir. Demokrasinin gelişmesi; gazetelerin mil-
yonlarca basılmasına, dolayısıyla gazeteciliğin ge-
lişmesine olanak sağlamıştır. Haberleri ve düşün-
celeri toplayıp halka ulaştıran gazeteler, yeni edebi
türleri de beraberinde getirmiştir; böylece okuma
alışkanlığının ve kültürün, toplumun her kesimine
ulaşmasını sağlamıştır.
Test-5
Bu parçada gazeteler ile alakalı aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
Demokrasinin ve özgür düşüncenin gelişmesi-
he yardımcı olduğuna
Halkın okuma alışkanlığı kazanmasına katkıda
bulunduğuna
Olayların ve düşüncelerin halka ulaşmasına
planak sağladığına
Bazı edebi türlerin ortaya çıkmasına neden ol-
duğuna
Kültürün yayılmasına katkıda bulunduğuna
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2 15. Basın tarihini kültür tarihinden ayırmak mümkün değildir. Demokrasinin gelişmesi; gazetelerin mil- yonlarca basılmasına, dolayısıyla gazeteciliğin ge- lişmesine olanak sağlamıştır. Haberleri ve düşün- celeri toplayıp halka ulaştıran gazeteler, yeni edebi türleri de beraberinde getirmiştir; böylece okuma alışkanlığının ve kültürün, toplumun her kesimine ulaşmasını sağlamıştır. Test-5 Bu parçada gazeteler ile alakalı aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Demokrasinin ve özgür düşüncenin gelişmesi- he yardımcı olduğuna Halkın okuma alışkanlığı kazanmasına katkıda bulunduğuna Olayların ve düşüncelerin halka ulaşmasına planak sağladığına Bazı edebi türlerin ortaya çıkmasına neden ol- duğuna Kültürün yayılmasına katkıda bulunduğuna
7.
1. Klasikler, gerek unutulmazlıklarıyla varlıklarını
duyurduklarında gerek kolektif ya da bireysel
bilinçdışı kılığına bürünüp belleğin katmanları
arasında gizlendiklerinde özel bir etki gösteren
kitaplardır.
II. Olgunluk çağımızda, gençliğimizin en önemli
okumalarına yeniden dönmeye ayıracağımız bir
zaman olmalı.
III. Klasik kitaplar aynı kalmışsa bile biz elbette
değişmişizdir ve bu buluşma yepyeni bir olaydır.
Numaralanmış II. cümle ile ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir?
A) I. cümlede belirtilen durumun gerekçesini açıklar.
B) I. cümlede belirtilen durumun koşulunu içerir.
C) III. cümleyle neden-sonuç ilişkisi içindedir.
D) III. cümleyi nesnel olarak destekler.
E) I ve III. cümle arasında koşul-sonuç ilişkisi kurar.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
7. 1. Klasikler, gerek unutulmazlıklarıyla varlıklarını duyurduklarında gerek kolektif ya da bireysel bilinçdışı kılığına bürünüp belleğin katmanları arasında gizlendiklerinde özel bir etki gösteren kitaplardır. II. Olgunluk çağımızda, gençliğimizin en önemli okumalarına yeniden dönmeye ayıracağımız bir zaman olmalı. III. Klasik kitaplar aynı kalmışsa bile biz elbette değişmişizdir ve bu buluşma yepyeni bir olaydır. Numaralanmış II. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede belirtilen durumun gerekçesini açıklar. B) I. cümlede belirtilen durumun koşulunu içerir. C) III. cümleyle neden-sonuç ilişkisi içindedir. D) III. cümleyi nesnel olarak destekler. E) I ve III. cümle arasında koşul-sonuç ilişkisi kurar.
TYT | TÜRKÇE TESTİ
(0) Tip dünyasında kullanılan karantina kelimesinin eti-
molojik kökeni İtalyanca "quarantina"dan gelmektedir
ve anlamı Kirk gün"dur (0) Karantina, bulaşıcı bir has-
talığın yayılmasın onlemek için belli bir bölgenin veya
yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışlanın engellenmesi
biçimindeki uygulamalann genel tanimidir. Dünyada
karantinanın bilinen ilk uygulamalan Vill. yüzyıla dayanar
cak kadar eski olmakla birlikte vebaya karşı ik karan-
tina, XV. yüzyıl sonlanında, Doğu'dan gelen gemilere
karşı Akdeniz limanlarında tatbik edilmiştir. (V) Osmanl
Dönemi'nde karantinaya karşılık "usul- tahafuz", karan-
tina yerleri içinse "karantinahane" veya "tahaffuzhane"
terimleri kullanilmiştir. (V) Tahaffuzhaneler, bir şehre sal-
gin hastalığın bulaşmasini veya buradan başka yerlere
yayılmasını engellemek üzere şehre giriş ve çıkışı kontrol
merkezi vazifesi görmekteydi.
5.
Bu parçada geçen "karantina" sözcüğü ile ilgili aşağı-
dakilerden hangissöylenemeet
cümlede nereden geldiği ve anlamı açıklanmıştır.
niede
B Cümlede genel tanımı yapılarak amacının ne ol-
duğu belirtilmiştir.
E
cümlede ilk defa nerede ve ne zaman uygulandı-
ğından söz edilmiştir.
DV. cümlede Osmanlı Dönemi'nde karantina yerine
kullarylan terimden bahsedilmiştir.
(E) V.cumlede karantinanın Osmanlı Dönemi'nde kulla
Aim merkezlerinin nereler olduğu açıklanmıştır.
Tahaff hand
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT | TÜRKÇE TESTİ (0) Tip dünyasında kullanılan karantina kelimesinin eti- molojik kökeni İtalyanca "quarantina"dan gelmektedir ve anlamı Kirk gün"dur (0) Karantina, bulaşıcı bir has- talığın yayılmasın onlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışlanın engellenmesi biçimindeki uygulamalann genel tanimidir. Dünyada karantinanın bilinen ilk uygulamalan Vill. yüzyıla dayanar cak kadar eski olmakla birlikte vebaya karşı ik karan- tina, XV. yüzyıl sonlanında, Doğu'dan gelen gemilere karşı Akdeniz limanlarında tatbik edilmiştir. (V) Osmanl Dönemi'nde karantinaya karşılık "usul- tahafuz", karan- tina yerleri içinse "karantinahane" veya "tahaffuzhane" terimleri kullanilmiştir. (V) Tahaffuzhaneler, bir şehre sal- gin hastalığın bulaşmasini veya buradan başka yerlere yayılmasını engellemek üzere şehre giriş ve çıkışı kontrol merkezi vazifesi görmekteydi. 5. Bu parçada geçen "karantina" sözcüğü ile ilgili aşağı- dakilerden hangissöylenemeet cümlede nereden geldiği ve anlamı açıklanmıştır. niede B Cümlede genel tanımı yapılarak amacının ne ol- duğu belirtilmiştir. E cümlede ilk defa nerede ve ne zaman uygulandı- ğından söz edilmiştir. DV. cümlede Osmanlı Dönemi'nde karantina yerine kullarylan terimden bahsedilmiştir. (E) V.cumlede karantinanın Osmanlı Dönemi'nde kulla Aim merkezlerinin nereler olduğu açıklanmıştır. Tahaff hand
37.-38. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Günümüze
yazılı
kadar ele geçirilebilen
kaynaklardan anlaşıldığına göre çok geniş bir
coğrafyaya yayılan Türk ulusu kendi içinden
yetişip adları hatırlanan veya unutulmuş olan
şairlerine ve onların eserlerine, en eski tarihlerden
bugüne kadar büyük bir ilgi ve sevgi göstermiştir.
Bu ilgi ve sevginin yüzyıllar boyu sürmesi, halk
şairlerinin halkın gözü, kulağı ve en önemlisi
"dili" olmasındandır. İstek, dilek, heyecan, duygu
ve düşüncelerinin kolayca anlayabileceği bir
dille, basit bir ölçüyle akılda hemen kalabilecek
uyaklarla ve sanatlı bir şekilde söylendiğini gören
halkımız gerek kişisel eserlere gerek yaratıcısı
zamanla unutulup folklor ürünü hâline dönüşen
ve böylece anonim bir eser olarak kabul edilen
metinlere büyük bir sadakat göstermiştir. Ya
kulaktan kulağa ve atadan oğula, nineden
kıza aktarma biçimiyle ya da çeşitli cönk ve
mecmualara kaydetmek yoluyla bu güzel örnekler
unutulmaktan kurtulmuştur.
37. Bu parçaya göre halk şiiri ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
ürünlerdir.
A) Halk şiirleri yalnızca sözlü
B) Bazı şiirlerin söyleyeni bellidir.
C) Şiirlerin bir kısmı cönklere yazılmıştır.
D) Şiirlerde biçimselkalıplar kullanmıştır.
E) Halkın içinden çıkmış şairlerde dile getirilmiştir.
38. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Neden-sonuç cümlesi vardır.
B) İkilemeler kullanılmıştır.
C) Öznel ifadelere yer verilmiştir.
D) Yazar çıkarımda bulunmuştur.
E) Amaç-sonuç cümlesi bulunmaktadır. Y
Paragrafin Şifresi - TÜRKÇE DENEMELERİ
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
37.-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Günümüze yazılı kadar ele geçirilebilen kaynaklardan anlaşıldığına göre çok geniş bir coğrafyaya yayılan Türk ulusu kendi içinden yetişip adları hatırlanan veya unutulmuş olan şairlerine ve onların eserlerine, en eski tarihlerden bugüne kadar büyük bir ilgi ve sevgi göstermiştir. Bu ilgi ve sevginin yüzyıllar boyu sürmesi, halk şairlerinin halkın gözü, kulağı ve en önemlisi "dili" olmasındandır. İstek, dilek, heyecan, duygu ve düşüncelerinin kolayca anlayabileceği bir dille, basit bir ölçüyle akılda hemen kalabilecek uyaklarla ve sanatlı bir şekilde söylendiğini gören halkımız gerek kişisel eserlere gerek yaratıcısı zamanla unutulup folklor ürünü hâline dönüşen ve böylece anonim bir eser olarak kabul edilen metinlere büyük bir sadakat göstermiştir. Ya kulaktan kulağa ve atadan oğula, nineden kıza aktarma biçimiyle ya da çeşitli cönk ve mecmualara kaydetmek yoluyla bu güzel örnekler unutulmaktan kurtulmuştur. 37. Bu parçaya göre halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? ürünlerdir. A) Halk şiirleri yalnızca sözlü B) Bazı şiirlerin söyleyeni bellidir. C) Şiirlerin bir kısmı cönklere yazılmıştır. D) Şiirlerde biçimselkalıplar kullanmıştır. E) Halkın içinden çıkmış şairlerde dile getirilmiştir. 38. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Neden-sonuç cümlesi vardır. B) İkilemeler kullanılmıştır. C) Öznel ifadelere yer verilmiştir. D) Yazar çıkarımda bulunmuştur. E) Amaç-sonuç cümlesi bulunmaktadır. Y Paragrafin Şifresi - TÜRKÇE DENEMELERİ
A
30. Şiir, konuşmanın yaratmak olduğu o asıl zamana dönüştür.
Nesne ile ismi arasına giren, bilinçli anlam çoğaltmadır.
Imgedir. Kendi dilini üreten, yaratıcı, gerilimli alandır.
Şiirsel yaratı dile saldırı olarak başlar, şiirin içinde karşıt
düşünceler barınır, tartışma vardır. Şair ve okur tek bir
gerçekliğin iki hareket noktasıdır. Aralarındaki alan şiirin
kendini var ettiği gerilimli şiir alanıdır. Şiirin anlamı da o
gerilimli alanda belirir.
Bu parçada şiirle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerin
hangisidir?
A) Şair, nesnelere isim vererek kendi dilini oluşturur.
B) Okur, şiirde şiirin amaçladığı anlamı arar.
C) Şiir,şairin anlatmak istediğini okura ulaştıran bir anlatım
aracıdır.
D) Anlamın ve iletişimin aracı olan sözcükler şiirde farklı
anlamlar yüklenir.
E) Şiire yüklenen anlam şair ile okuyucu arasında
varlığını ortaya koyar.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A 30. Şiir, konuşmanın yaratmak olduğu o asıl zamana dönüştür. Nesne ile ismi arasına giren, bilinçli anlam çoğaltmadır. Imgedir. Kendi dilini üreten, yaratıcı, gerilimli alandır. Şiirsel yaratı dile saldırı olarak başlar, şiirin içinde karşıt düşünceler barınır, tartışma vardır. Şair ve okur tek bir gerçekliğin iki hareket noktasıdır. Aralarındaki alan şiirin kendini var ettiği gerilimli şiir alanıdır. Şiirin anlamı da o gerilimli alanda belirir. Bu parçada şiirle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisidir? A) Şair, nesnelere isim vererek kendi dilini oluşturur. B) Okur, şiirde şiirin amaçladığı anlamı arar. C) Şiir,şairin anlatmak istediğini okura ulaştıran bir anlatım aracıdır. D) Anlamın ve iletişimin aracı olan sözcükler şiirde farklı anlamlar yüklenir. E) Şiire yüklenen anlam şair ile okuyucu arasında varlığını ortaya koyar.
TYT | TÜRKÇE TESTİ
(1) Tıp dünyasında kullanılan karantina kelimesinin eti-
molojik kökeni İtalyanca "quarantina"dan gelmektedir
ve anlamı kırk gün"dür. (II) Karantina, bulaşıcı bir has-
talığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya
yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi
biçimindeki uygulamaların genel tanımıdır. (III) Dünyada
karantinanın bilinen ilk uygulamaları VII. yüzyıla dayana
cak kadar eski olmakla birlikte vebaya karşı ilk karan-
tina, XV. yüzyıl sonlarında, Doğu'dan gelen gemilere
karşı Akdeniz limanlarında tatbik edilmiştir. (IV) Osmanlı
Dönemi'nde karantinaya karşılık "usul-i tahafuz", karan-
tina yerleri içinse "karantinahane" veya "tahaffuzhane"
terimleri kullanılmıştır. (V) Tahaffuzhaneler, bir şehre sal-
gın hastalığın bulaşmasını veya buradan başka yerlere
yayılmasını engellemek üzere şehre giriş ve çıkışı kontrol
merkezi vazifesi görmekteydi.
5.
Bu parçada geçen "karantina" sözcüğü ile ilgili aşağı-
dakilerden hangisi söylenemez?
cümlede nereden geldiği ve anlamı açıklanmıştır.
B. cümlede genel tanımı yapılarak amacının ne ol-
duğu belirtilmiştir.
cümlede ilk defa nerede ve ne zaman uygulandı-
ğından söz edilmiştir.
DIV. cümlede Osmanlı Dönemi'nde karantina yerine
kullanılan terimden bahsedilmiştir.
(E) V.úmlede karantinanın Osmanlı Dönemi'nde kulla
im merkezlerinin nereler olduğu açıklanmıştır.
1
1
→Tahaffuzhands
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT | TÜRKÇE TESTİ (1) Tıp dünyasında kullanılan karantina kelimesinin eti- molojik kökeni İtalyanca "quarantina"dan gelmektedir ve anlamı kırk gün"dür. (II) Karantina, bulaşıcı bir has- talığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçimindeki uygulamaların genel tanımıdır. (III) Dünyada karantinanın bilinen ilk uygulamaları VII. yüzyıla dayana cak kadar eski olmakla birlikte vebaya karşı ilk karan- tina, XV. yüzyıl sonlarında, Doğu'dan gelen gemilere karşı Akdeniz limanlarında tatbik edilmiştir. (IV) Osmanlı Dönemi'nde karantinaya karşılık "usul-i tahafuz", karan- tina yerleri içinse "karantinahane" veya "tahaffuzhane" terimleri kullanılmıştır. (V) Tahaffuzhaneler, bir şehre sal- gın hastalığın bulaşmasını veya buradan başka yerlere yayılmasını engellemek üzere şehre giriş ve çıkışı kontrol merkezi vazifesi görmekteydi. 5. Bu parçada geçen "karantina" sözcüğü ile ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? cümlede nereden geldiği ve anlamı açıklanmıştır. B. cümlede genel tanımı yapılarak amacının ne ol- duğu belirtilmiştir. cümlede ilk defa nerede ve ne zaman uygulandı- ğından söz edilmiştir. DIV. cümlede Osmanlı Dönemi'nde karantina yerine kullanılan terimden bahsedilmiştir. (E) V.úmlede karantinanın Osmanlı Dönemi'nde kulla im merkezlerinin nereler olduğu açıklanmıştır. 1 1 →Tahaffuzhands