Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

25. Türkçemiz ne kadar zengin! Bırakın cümle kuruluşlarını, deyimleri, türlü süsleme yollarını, bunu, şunu... Tek kelimede başka başka anlamları düşündürme imkânı bile gelenekten yararlanmak, bir geleneğe daha kapı açmaktır bence. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki sözleri söyle- yen kişinin düşüncesiyle örtüşmektedir? A) Yüzyıllar boyu bu dili işlemiş usta şairlerin dil tecrü- belerinden, dile kattıkları zenginliklerden yararlan- mak gerekir. B) Her dönemin şairi önce kendisinden gelen şairler- den bağımsız bir dil anlayışı oluşturmalıdır. C) Şair, anlam kaymalarından ve değişik çağrışım ya- ratma güdüsünden uzak durmalıdır. D) İç ve dış yapı birbirinden ayrılarak herkesin aynı an- lamı çıkaracağı eserler oluşturulmalıdır. E) Kafiyeden yararlanmak, yeni şiire zarar vermez; ak- sine onu besler. 27

da ya- zdığı mizde tlerle likla Türk dan usu ani yıl- Ca- ak- lir. ci 3.- n D 18, 19 ve 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Sanatçı, şiirimizde uzun yıllar egemen olan bazı özellikleri yok sayarak şiirimize yeni bir çığır açtı. (II) Onun için insana duyulan sevgi, romantizmden belirgin ötedir (III) Bu nedenle şiirimize somut ve de bir insan sevgisi getirmeyi başarmıştır. (IV) Buna rağmen şair, kendi siirinde özgür gibi görünse değildir aslında. (V) Çünkü o, eski edebiyatın ek- sik ve yanlış tarafların dile getirirken yeni bir şiirin nasıl olması gerektiği konusunda çok kafa yorma- mıştır. (VI) Bu nedenledir ki yeni bir akımın olanak- larını kullanmayı pek düşünmedi. 18. Bu parçadaki sanatçı ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz? L A) Yeni şiirin olanaklarını kendine göre yorumla- mayı bilmiştir. B) Türk şiirine hâkim olan geleneği dikkate alma- miştir. C) Kendi şiirini oluştururken yeni şiir üzerine pek bir şey söylememiştir. D) Eski edebiyatı eleştirirken ne yapılması gerek- tiği üzerinde düşünmemiştir. 20 E) Siirlerini yazarken romantizmin etkisinden uzaklaşmıştır. 100 19. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi- sinde sairin özgür olm lectiral bir

Deneme Sınavi/5 38. Çocukluğumdan beri oldum olası hoşlanmadığım bir şey var futbolda. Bir takımı destekledim ama aşırılıklarım olmadı. Yanımdaki arkadaşlarımın bir karıncayı bile incitmezken konu futbol olduğunda nasıl bir başkalaşım geçirdiklerine çok tanık oldum. Üstat Halit Kivanç'ın dediği gibi. "İnsanın gözünü kör eden bir aşk bu." Oyuna uzak dursam da tri- bünlere uzak durmadım zira o tribünlerde hayatın kesitlerini gördüm. Umudu, umutsuzluğu, kahrol- mayı, sevinmeyi, tanımadığın kişilerle acıyı ve se- vinci paylaşmayı gördüm yani hayatın ta kendisini gördüm aslında o tribünlerde. Bana birçok şeyi öğ- rettiğini de asla gizlemedim o tribünlerin. Bu parçanın yazarı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Futbolun kendini de değiştirmesinden endişe duymaktadır. B) Maçlarda insanların kendilerini kaybetmelerini doğru bulmamaktadır. C) Tribünlerdeki birliği ve dayanışmayı çok sev- memektedir. D) Kimi zaman futboldan uzak durmaktadır. E) Halit Kivanç'ı bir konuda uzman olarak görmek- tedir.

B) Bireysel ve toplumsal yasamda insan sectiği ve kullan- dığı renklere dikkat etmelidir. C) Ana renkler temel duyguları, ara renkler ise düşüncele- rimizi temsil etmektedir. D) Renkler ışığın boyutundaki farklılıktan doğduğu için kişi- lerin farklı ışıkları ve renkleri vardır. E) Kullanılan renge bakarak sanatçı, kurum ve kişi hakkın- da ön bilgi sahibi olmamız mümkündür. 6. 1. Dilimize karşı gittikçe duyarsızlaşıyoruz. Duyarsızlaş- ma yalnız kullanım hususunda da kalmıyor, dili göz gö- re göre yanlış kullanana da müdahale etmeyecek ka- dar duyarsızlaştık. Bugün sorun basitmiş gibi gelebi- lir ama ötesini düşününce çok vahim tablolarla karşıla- şıyoruz. Eğer dile karşı duyarsızlığımız bu hızla devam ederse gelecek kuşaklar ana dilinden büyük ölçüde ko- pacak. II. Kendini duayen ilan eden haber spikeri, popüler olmak için bozduğu sözcüklerle kurduğu medya diliyle övünmektedir. Buralardan destek alan gençler ise ana dillerine gittikçe duyarsızlaşmaktadır. Aynı dili konuştuğunu sanan, söylemek istediğiyle söylediği farklı olan, iletişim kurmaktan yoksun, kendini ifadede zorlanan bu insanlar duyarsızlığın gelecek kuşağıdır. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? F A) Örnekleme ilgisi ile bağlıdır. B) Aralarından neden - sonuç ilişkisi vardır. C) Karşıtlık ilgisi gözlenmektedir. DKarşılaştırma ilgisi bulunmaktadır. E) Okuru olay içinde yaşatmaya çalışmaktadır. 154 8. M DENEME -dükkânı E) Bu ğıd A) D) E) C

n- iş le T. BTS 3 7. I. İnsan, umarsızca faydalandı ormandan. Yaş deme- di, kuru demedi, genç ya da yaşlı demedi kesip devir- di koca koca çamları. Kimini götürüp duyarsızca atti so- basına kimini odunluğun çatısına kereste yaptı. Devir- di gencecik ağaçları tarlasının sınırını genişletti ya da hayvanlarını otlattı fidanların yapraklarıyla. İnsan bu önünde hangi engel durabilir, kısa zamanda koskoca ormanı kaldırdı ortadan. II. Yol geçecek diye belediyeler bir yandan sanayi alan- larının genişlemesi diğer yandan bir de kömür ve mermer gibi ocaklar yüzünden orman alanları gitgi- de daralmaktadır. Gelişen ekonomik alanlar orman kapasitesini ve alanını her geçen gün tahrip edip yok etmektedir. Yukarıdaki numaralanmış parçaların ortak özelliği aşa- ğıdakilerden hangisi değildir? A) İşlenen konu B) Savunulan düşünce C) Eylemi ortaya koyan varlık D) Düşüncenin işleniş biçimi E) Ortaya çıkan sonuç 8. . Roman kahramanları, gerçek dediğimiz insanlar gibi hattâ onlardan daha çok düşünen, duyan, didinen, se- vinç ve acı duyan birtakım varlıklardır. Onların da bizim gibi yaşadıklarını, yaşamış olduklarını hangimiz düşün- memisizdir? Dünyamı

ullan- cele- kişi- kkın- claş- gö- ka- ebi- sila- am ko- üler yle ise dili diği de gisi 8. . DENEME -dükkânı- ● Roman kahramanları, gerçek dediğimiz insanlar gibi hatta onlardan daha çok düşünen, duyan, didinen, se- vinç ve acı duyan birtakım varlıklardır. Onların da bizim gibi yaşadıklarını, yaşamış olduklarını hangimiz düşün- memişizdir? Dünyamız, hayalî dediğimiz, hakikatte biz- den daha var, daha canlı olan varlıklarla doludur. On- lar aramızda dolaşıp dururlar. Hele sıkıntılı zamanları- mızda aradıklarımız onlardır. Fakat roman kahraman- ları bütün canlılıkları, bütün gerçeklikleri ile asıl kendile- rini yaratanlar için vardırlar, onlar için yaşarlar. Unamuno, "Sis" romanının kahramanı Augusto Perez'i öldürmeye karar verdiği zaman onun "Yaşamak istiyo- rum Don Miguel, yaşamak istiyorum! Yaşamak istiyo- rum!" diye bağırdığını anlatmıyor mu? Pirandello, her pazar sabahı saat yedi ile on arasında, hayalinin kah- ramanlarını kabul ettiğini Tuzak "La Trappola" başlıklı hikâyesine yazdığı ön sözünde söylemiyor mu? Bu iki parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşa- ğıdakilerden hangisidir? Kurt A) Roman Kahramanları okurdan yazara kadar birçok kişi- nin yaşamma yön veren canlı varlıklardır. Birçok romancı bugünkü ününü kurguladığı gerçekçi ka- rakterlere borçludur. G C) Roman kahramanı tipten sıyrılıp karaktere büründükçe romanın kalitesi artmaktadır. D) Romanın yazarı ürettiği kahramanın ekseninden kendi sini bir vakit sonra çıkaramamaktadır. E) Roman kahramanı eksen kişilik olursa yazar ve okur onun uydusu olmaktan ileri geçememektedir.

m SIRALAMA-YER DEĞİŞTİRME (1) Elektronik yayıncılığın basılı ortama göre en büyük gücü şüphesiz güncellenebilirliğidir. (II) Matbaanin icadının ilk yıllarında basılı ürünlere karşı çıkıldığı gibi internetin ilk dönemlerinde de elektronik kitapların yayımlanmasına karşı çıkılmıştır. (III) Değişen gündemin akışına bağlı olarak anında yenilenen haberleri elektronik cihazlar aracı- lığıyla hızlı bir şekilde iletilir. (IV) Basılı yayıncılığın büyük sorunu olan malzeme, üretim ve stok maliyetleri, elektro- nik yayıncılık nedeniyle büyük yayınevleri tarafından bile neredeyse karşılanamaz hâle gelmiştir. (V) Teknolojideki bu hızlı gelişmeler elektronik cihazları günlük yaşamımızın vazgeçilmez parçası haline getirmiş, bilgiye en hızlı ve kısa sürede ulaşma isteğine dönüştürmüştür. (VI) Buna paralel olarak okuma-yazma alışkanlıklarının da değişimine sebep olmuş, günümüzde e-gazeteler, e-dergiler ve e-kitapların kullanılırlığı yaygınlaşmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III ((C) IV D) V E) VI 2. (1) Giysiler, farklı kültürlerden insanlara göre değişik anlam- Dede leri ve gerlen II. Eser, vi de yaşa III. Jürk den rine sahi IV Top ta tu V. Bu a ki a dec Numara oluştur aşağıd A C) I-

B) Ne Doğu her şeyiyle kötü ne de Batı her şeyly iyidir. C) Bizim kültürümüzde de çok önemli özellikler mevcuttur. D) Batı medeniyetinin tüm unsurları ülkemize taşı- narak çağdaşlaşma sağlanmalıdır. E) Sanat eseri iyi ve kötü olanı yansıtıp okuyucuyu yönlendirmelidir. 35. Çerkez'in kahvesi, Şehir Otelinin duvarına yaslan- mış bir eski zaman mekânıydı. Mekân dediysek gözünüzde büyütmeyiniz. Altı yedi metrekare ge- nişliğinde, iki metre yüksekliğinde, sığınakla depo arasında bir dükkândı. Orada daima yan yana, diz dize oturulur, bu sıkışıklıktan kimse şikâyet etmez- di. Yolu yanlışlıkla oralara düşmüşler hariç herkes birbirini tanırdı. Hem de aile durumu, siyasi eğilim- leri, alışkanlıklarına kadar! Bu parçada söz konusu yer ile ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Müşterilerinin her zaman aynı kişiler olduğuna B) Samimi bir atmosferinin olduğuna C) Müşterilerinin birbirine karşı anlayışlı olduğuna D) Fiziki şartları yönüyle çok cazip olmadığına E) Tarihî bir bina olduğuna 9 D

22:43 × lerin, koşullanmala- tik işlevsel olmayan rini. Çocuklarıyla il- elerinin kazandırdı- . Bu yaklaşım tar- rasında büyük bir büyükse sorunlar sorun çocukların- rmalarına ve yü- hangisidir? an ebeveynler, n ebeveynler, n temelinde, yla çocukla- stırması, ço- ar. ellikle ebe- ocuklardır. rla bir- ekeriz. in bi- acılır Paraf Yayınları PARAGRAFTA KONU VE ANA DÜŞ GR 7. Pandemi sürecinde sokağa çıkma kısıtlaması ve fiziki sosyali kilerin fiilen ortadan kalkması sonucu internet ve sosyal medy ağları üzerinden kurulmuş olan bir "sanal toplum"dan söz etmek mümkündür. Küreselleşme, postmodern koşullar, geç modernite ya da ekolojik modernite, risk toplumu gibi kavramlarla ifade edi- len bu dönemin diğer ifade biçimi de bilgisayar ve internetin et- kisine vurgu yapmak amacıyla kullanılan dijital toplum ya da bu- rada ifade edildiği biçimiyle sanal toplumdur. Sanal toplumun, 1990'li yıllarda internetin sivil amaçlarla kullanılarak yaygınlık ka- zanıp ekonomi, toplum ve bilim dünyasına ilişkin yaşamın internet üzerine kaymaya başlamasıyla ortaya çıktığı söylenebilir. Böyle- likle, internet üzerinden kurulan bu yeni ilişkiler ağına kısaca "sa- nal toplum" denmiştir. LTE Aşağıdaki par Bu parçada "sanal toplum"la ilgili anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? Çözümü nasıl buldun? eseriyle vel bir anlat azt A) insanlar arası iletişimi güçlendirerek insanları birbirine yaklaş- tırdığı B) Göz ardı edilen bir kavram olarak pandemiyle birlikte önem kazandığı C) Toplumsal hayattaki konumunun yeni yeni belirginleştiği Pandemi sürecinde ön plana çıksa da geçmişinin eski olduğu E) Bilgisayar ve internet kullanımına bağlı olarak yaygınlaştığı ane dust su iç dünyasın wy, umutsuzluğu aratimda görmüş ve b. a oranlarında bir par hangisine ulaşıl anan sıra dişi ol yaşanan dör a da çağın ko larıyla insar sini sağlama mak ve bur okumakla 8. Günümüzde eleştiri, bazı yetkin kalemleri istisna tutarak söylüyo- rum, ne yazık ki kuramsallıktan, birikimden giderek uzaklaşıyor. Kültürün ve edebiyatın çözülmesine, çapsızlaşmasına zemin ha- zırlavan postmodernist anlayışın bir sonucu olarak öznel tutumla- nda dil-

li; ev- et- endemik- IV. Gerektiğinde X kinmemiştir yargılarından hangileri söylenemez? X A) Yalnız IV B) I ve II D) II ve III Ⓒ C) I ve III EXIII ve IV 14. I. Taze sebze ve meyvelerin besin değeri bakımından en iyi olduğu zaman dilimi, hasat edilmelerinden hemen sonrasıdır. II. Uzun taşıma süresi, uygun olmayan saklama ko- şulları vb. faktörler taze sebze ve meyvelerin tüke- ticilerle buluşuncaya kadar besin değerlerinin bir bölümünü kaybetmesine sebep olur. Bu parçadaki Il numaralı cümleyle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenebilir? - A) I. cümlede ifade edilen düşünceyle çelişen bir du- rumdan söz edilmiştir. B) Ieümlede ele alınan konunun yol açtığı olumsuzluk örneklendirilmiştir. C) I. cumledeki yargının oluştuğu koşullar dile getiril- miştir. (0) D) I. cümlede belirtilen olguya etki eden faktörler ve bu etkinin sonucu ortaya konmuştur. E) I. cümlede üzerinde durulan kavramların benzer ve farklı yönleri açıklanmıştır. K 16.

TYT/Türkçe 28. Toni Morrison, yaşayan siyah edebiyatın bilge ve acı dilli hikâye anlatıcı annesiydi. Romanlanı gerçeklikten efsa- neye ve doğaüstüne doğru uzaklaşsa da kurduğu bu anne dili, onu her zaman inandırıcı kıldı. Bilinçli olarak kutsal anneliğe aykın karakterler yarattığında ve anneliği, dolayısıyla "gelinen yeri" lanetle yerle bir ettiğinde bile Morrison'ın yine de alttan alta hissettirdiği anne dilinde şefkat buldu okur. Bilenler bilir, siyah bir beden içinde var olmak ve sürekli bedeninin siyahlığını hissetmek, beyaz toplum tarafından değersizleştirilmenin ve insan dışı var- lık muamelesi görmenin kanıtı gibidir. Bu siyah bedenin taşıdığı tarihsel yaralar anneden geçer. Yani annesi, Mor- rison'un dilinden ağlar. Armada 29. Ge lar Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Toni Mor rison'un romanlarında kurduğu "anne dilinden okura geçen sıcaklığın nedeni"ni açıklamaktadır? A) Anneliğin, toplumda barışın sağlanmasına hizmet edecek duyarlılığa sahip bir dilin taşıyıcısı olduğunu hatırlatması B) Satır aralarında, siyahların ten renginin kendi tercihleri olmayıp anadan doğma bir özellik olduğunu hissettir- mesi C) Siyahların yaşadığı ayrımcılığı ve bunun yarattığı acı- ları; duyarlı, acılı ama kindar olmayan bir dille ifade et- mesi de kıs d E) "Herkesin esas dili anadilidir, insanlar kendilerini en iyi annelerinin diliyle ifade ederler." tezini doğrulaması y C Bomanlarında gerçeküstü bir anlatım hâkim olsa da ga inandırıcılığı arttıracak sevecenlikte bir dil kullanması

erleşim tmaları, laşma- alması arasa- türler enlere nde, man, mil- ma- ları sitli gal gi- e si YAYINLARI ARMADA Yayınlanı AAD0021 26. ve 27. soruları aşağıdaki parçaya göre ce vaplayınız. göz atın Hemen yakınınızdaki bilgisayarınıza, yazıcınıza, telefo olmas nunuza, çantanıza, kaleminize, su şişenize... Hepsinde plastik olduğunu görürsünüz. Plastik kullan mi 1950'lerde başladı ve her alanda kullanılabilir c nedeniyle, üretimi 2015 verilerine göre yıllık 380 milyon tona ulaştı. Bunun çoğu ambalajlarda ve tek kullanıml ölçeğinde, plastiklerin %20'si geri dönüştürülüyor, 8 mill- ürünlerde değerlendiriliyor. Yine 2015 yılı itibari ile dünya yon tonu ise okyanuslara gidiyor. Şu anda okyanuslarda Türkiye'de ise plastiğin yalnızca %30'u geri dönüştü- 150 milyon ton plastik atık bulunduğu tahmin ediliyor. rülüyor, %25'i yakılıyor, kalan %55 ise doğaya atılıyor. Makroplastiklerin biyolojik olarak yok olmaları uzun sü- reler alıyor. Orneğin plastik torbalar, ki en erken onlar yok oluyor, 20 yılda; pet şişeler ise 450 yılda yok oluyor. 26. Bu parçada belirtilen veriler; I. incelenen sosyal alanlar, çıkış noktaları, ulaşılan sonuçlar, bakımından karşılaştırıldığında hangilerinin benzes- tiği söylenebilir? A) Yalnız B) Yalnız II D) II e III C) I ve III E) I, II ve Ill 28. To hil ne a H

6. Öğrenmenin sınırı yoktur ve öğrenme çeşitli şekillerde, kişiler- de karşımıza çıkar. Ben inanıyorum ki şu dünyada bir şeyler öğreneceksek bir başkasından, yani yabancıdan öğrenebiliriz. Yani bize benzemeyenden. Hikâyesi, geçmişi, ismi farklı olan- dan. İnanıyorum ki ötesine geçmek durumundayız içine doğ- duğumuz kimliklerin. Bize doğuştan verilmiş olanın üstüne sen birey olarak ne koyuyorsun? Sadece sana benzeyenlerle arka- daşlık, ahbaplık etmek bencillikten başka bir şey değil. Nereye baksan kendi suretini görmek istiyorsun. Aynalarla çevrili yaşı- yor niceleri. İstiyor ki etrafındaki herkes kendi suretini yansıt- sın. Bu ne sanatı ne demokrasiyi ne kültürü besler. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? A) Kişi, farklı özelliklere sahip insanlarla kurduğu iletişimde bile bir şeyler öğrenmektedir. B) Hayat boyunca öğrenme devam etmektedir. C) İnsanların öğrenmeye aç olan tabiati, insanları farklı farklı alanlara yöneltmektedir. D) Birey, kendine benzeyen inlanlarla ahbaplık ettikçe kendini bir adım öteye taşıyamaz. E) Öğrenme, standardı olan yani tek bir şekilde yapılan eylem değildir.

1. Bu testte 40 soru vardır. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına 2. ****** edebiyatında genellikle Çocuk yaşam mücadelesi veren, 2. haksızlığa uğramış, iyi kalpli çocuklar kahramanlaştırıl- da bunun örnekler de mevcuttur. Bunların en mışsa ünlüsü William Golding'in 1954 yılında yazdığı Sineklerin Tanrısı romanıdır. Çocuğun masumiyetle, bozulmamış- lıkla ve saflıkla özdeşleştirildiği bir dönemde Golding, medeniyetten uzaklaşmış, başıboş bırakılmış çocukların vahşetin..... olabileceklerini göstermiştir. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A) tersi-kurbanı C) benzeri - başaktörü TURKCE TE Ezıddı - mağduru wie surobs defalind Assu nest TheMib/dk B) aksi - öznesi D)-gibi-nesnesi Armada

22, Yazmak, ancak zaman içinde oluşan bir şeydir oysa yazar, daha baştan ve sonuna kadar zamansız olmak ister. Yazarın tek derdi, kalemini kendi denetimi altına almaktır ancak bu dert ve bunun doğurduğu çaba sürdükçe kişinin yazarlığı sürer. Yazar, kalemini tümüyle kendi denetimi altına aldığında ise yazarlığını da sona erdirmiş olur. Yani ----. Bu parça aşağıdakilerden hangisiyle devam ettirilirse parçadaki düşünceye aykırı bir tutum sergilenmiş olur? VA) yazar, kalemini hükmetmeye çalışırken kalemi ona başkaldıran kişidir B) iyi bir yazar, kalemine en az söz geçirebilen yazardır C) kalemiyle olan savaşında yazarın galip gelememesi gerekir D) yazar, kalemine hükmettiğinde artık bir yazar değildir yazar; dünyaya, düşüncelere, hayallere kısacası her şeye söz geçirebilendir

eri min si- an in- min en asi an de op- mış ne rin arki A 33. Ben çok okuyan biriydim; aileden gelen bir alışkanlıktı bizde okuma sevgisi. Sonra Doğan Hızlan'ın teşvikiyle çeviriye başladım ve sevdim bu işi. Önceleri küçük şey- ler çeviriyordum, sonra bir gün kendimi çevirmen olarak buldum. Günümüzde çevirmenler, genellikle yayınevleri- nin verdiği şeyleri çeviriyorlar. Başlangıç için tamam ama ileride de böyle olursa sakıncalı bir şey. Çünkü her şey- den önce insan, diyalog kuramadığı bir yazarı iyi anla- yamaz, iyi de çeviremez. Kaynak metnin dilini, kültürünü iyi bilmesi gerek. Aynı şekilde yazarı, hayatını, yaşadığı dönemi ve kültürünü de tanımalı; diğer eserlerini okumuş olmalı. eis Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı yoktur? Geviriye ilk başladığınız dönemi hatırlıyor musunuz? B) Cevirmenin çevireceği kitabı kendisinin belirlemesi peden önemlidir? gevirmenliğe yeni başladığınız dönemde kimden yardım aldınız? Çeviride başarılı olmanın koşullarından söz eder mi- siniz? E) Çevirmenin yapıtını çevirdiği yazarı yakından tanıma- si neden önemlidir?