Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

k 35. Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği tek bir öykücüden söz edilse akla ilk gelen Sait Faik'tir. İnsanın iç dün- yasına yaratıcı yazarlığın duyumsama projektörünü tutan Faik'i en iyi anlayan yazar da Oktay Akbal ol- muştur. Bu, Oktay Akbal'ın Sait Faik'ten etkilendiği yorumuna yol açsa da genellemelerin ötesindeki ayrıntılı karşılaştırmalar bu yargının tutarsızlığını ortaya koyacaktır. Bir yazarın izinde olmak başka, onu anlamak başkadır. Sait Faik'inki gibi Oktay Ak- bal'ın üslubu da şiirseldir ama Akbal'ın üslubu hiç- bir zaman şiire dönüşmez. Sait Faik, çoğu zaman öykü yazarken şiir yazmıştır. Bu bile Oktay Akbal'ın Sait Faik'ten bağımsız bir öykücü olduğunu göste- rir. Zaten adımlarını başkalarının adımlarına göre ayarlayan sanatçı, hiçbir zaman yenilik ortaya ko- yamaz. Birbirlerine benzerliklerinin teknik dayanağı ise ikisinin de kendi yaşamlarını öykülerin odağına koymalarıdır. Özgünlü Bu parçaya göre Oktay Akbal ile ilgili asıl anlatıl- mak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sait Faik'in öykü anlayışına sadık kalarak öykü- lerini yazmıştır. B) Şiirsel coşkuya kapılarak öykülerini ince işleme- si onun Sait Faik'ten etkilendiğinin göstergesidir. C) Öykülerinde kurmaca dünyanın kişileri ile kendi yaşam öyküsü birbiriyle örtüşür. D) Başarısının temelinde şiirsel üslubu ile okurda biyografik roman izlenimi uyandıran ben mer- kezli anlatımı vardır. E) Sait Faik'i çok iyi anlamınnn

37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Şirketler ve tüketiciler arasında eskiden beri var olan geleneksel alışveriş ilişkilerinin temeli, yine geleneksel reklamlar yoluyla müşterinin duygu dünyasında yer edi- nip ürünü ya da hizmeti onun belli bazı istek, ihtiyaç ve özlemleriyle özdeşleştirerek, satın almasını basarmaya dayalıdır. Bu süreçte, değiş tokuşun koşulları taraflar için açık ve nettir. Sosyal medya platformları ise kulla- nici ile kurduklan doğrudan kişisel yakınlık sayesinde onların dünyalarına bir "kısa yol" oluştururlar. Bu yoldan toplanan ve kullanıcının, kullanım şartlarını kabul eder- ken verdiği geniş kapsamlı açık izni ile artık firmanın özel mülkü haline gelen tüm kişisel ve davranışsal bilgi- leti, sektöre üretim ve tüketim verisi olarak satılmakta- dir. Burada kullanıcıyla kurulan ticari değis tokuş ilişkisi, daha öncekilerle aynı değildir; bir takas içinde olduğu- nun dahi farkında olmayan -iradesi by-pass edilmiş- ali- cıya, tüketiciye ne derece adil davranıldığı da belirsizdir. veriş ilişkileri ile ilgili 37. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A) Sosyal medya reklamlarında amaç, tüketiciye en doğru ürünü en uygun fiyatla tanıtabilmektir. B) Geleneksel reklamcılık, sosyal medya reklamcılığı- na göre tüketici ile ilgili daha az bilgi sahibidir. C) Geleneksel reklamcılıkta tüketicinin yararı ön planda olduğundan alışveriş ilişkisi daha insani temellidir. D) Sosyal medya, sunduğu hizmet sınırlarının dışına taşarak tüketicinin sırrı kabul edilebilecek bilgileri herkese açık hâle getirir. E) Sosyal medyayı akılcı ve dikkatli kullanan tüketiciler geleneksel alışverişe göre zaman ve emek tasarrufu yapabilirler. t 38. Bu parçada üzerinde durulan geleneksel ve sosyal medya temelli reklamcılık yöntemleri; 1. elde edilen sonucun niceliği, II. kullanılan araç ve stratejiler, III. ulaşılmak istenen hedef bakımından karşılaştırıldığında hangilerinin benzeş- tiği söylenebilir? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) Il ve Ill C) Yalnız III

38. I. Gittiği her yerde cehalet ve tecrübesizliğini ortaya koyan kişi II. Bir işe henüz başlamış ve o işte hiçbir tecrübesi olma- yan kişi III. Yetişkinliğe henüz adım atmış ve daha yeterince büyümemiş kişi Bu parçada geçen "bıyıkları yeni terlemiş çocuk" sözüne yukarıdaki açıklamalardan hangileri uymaktadır? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II C) I ve III E) II ve III 40

26. Bilinçaltında mevcut her türlü inancın bilinçli yaşama- mıza bir yansıması vardır. Günlük yaşamda eylemleri- mizi inançlar belirler. Bilinçaltı, kişinin bu inanç doğrul- tusunda eylemler yapmasını bekler. Değersizlik inancı da kişilerde değişik davranış kalıplarına ve bu kalıplar doğrultusunda eylemlere neden olur. Ancak kişiler bu davranışlara bakarak kendilerinde bir değersizlik inan- cının mevcut olduğunu düşünmezler. İnancın bilince yansıması duygular aracılığıyladır. O hâlde ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşa- ğıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) bilinçaltı olarak adlandırdığımız yapının temel yapı taşı, inançlardır B) inançlar, doğruluğu kanıtlanmamış olsa da bilin- çaltı tarafından doğru kabul edilen fikirlerdir C) kişiler bazı inançların farkındadır ve bilinçli düzey- de de bu inancı benimsemişlerdir D) değersizlik inancının yerleşmesi, kaçınılması zor olan hatta mümkün olmayan bir süreçtir E) bilinçli olarak kişi, değersizliğini eğer fark ederse ancak bir his olarak fark eder Diğer sayfaya geçiniz.

nu ve ri, an k- bir rina in metin yayınları DENEME 1 12. Yazmak, bir yaratma, böylece de bir varoluş sorunudur. Bir yaşamı, bir sesi, bir kokuyu, bir çığlığı. Bir nesneyi bir kâğıda, bir yontuya geçirme, orada yaşatma, var etme- dir. Bu varoluşu yaratıcının yaşamından koparıp almak, bir başka yaşamlar dünyasına atmak, orada yaşaması ni belgeleme, tanıklamaktır. Yaratıyı insanın, doğanın tarihinden geçirip yine ona atmak, onun içinde varoluşunu sağlamak, orada bitimsizliğini, sonluğunu tamamlamak. Böylece yaratıcısından çıkan yaratıya, yeni bir yaşama hakkı tanımak, girdiği bu yeni dünyada onu kendi başına bırakmak, dünyayla alışverişine, insanlarla kuracağı ilişki- ye karşıdan bakmaktır. Bu parçada yazmak ile ilgili olarak vurgulanmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Insanlık deneyimlerini yazarın bakış açısına göre tekrar yorumlamaya imkân sağlaması B) Yaşamın içinden kopup gelen her türlü varlığı görünür kılmada başarılı olması İnsanlara yaşamları boyunca kılavuzluk edecek öğre- tileri yansıtması X D) Toplum için önemli olayların gözler önüne serilmesin- de yazara yol göstermesiX Sanatın gelişmesinin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırması X

7 e arın likte I z III Vaplayınız. Ben epeydir başka türlü düşünüyorum. Medya araçları çok yaygın, iletişim kanalları her koldan hayatımızın içinde diye ortaya koyduğumuz her eserde bir yıldız patlayacak sanıyoruz. Evet, içinde bulunduğumuz bu yeni çağda her şey iştah verici, herkes çok iştahlı görünüyor. Bu da bizi, sanki etrafımızdaki her şey çok önemseniyor gibi bir illüzyonun içine itiyor. Bu bir sanrı. İnsan bu sanrıya kapılırsa kendini, yaratımlarını değersiz bile hissedebilir. Her yerde ismi bas bas bağırılan, neredeyse ağzımızın içine sokulan kitaplar var. Yalan yazarlar, yalan okurlar... Yok böyle bir şey. Ben iyi bir okurum ve bir kitap için bas bas bağırılıyor diye o kitabı satın almam, benim bir okur dünyam var. Eğer bir kitap benim okur dünyama dâhil değilse bana zorla o kitabı aldırabilirler mi? 39. Bu parçanın yazarı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? İnsanların istekli görünmesini bir yanılgıdan ibaret olduğunu dile getirmektedir. B) Adından çokça söz edilerek bir kitabı okura kabul ettirmeye çalışmanın yanlışlığını belirtmektedir. C) Okurun, duygu dünyasına hitap etmeyen kitapları sırf reklam yapılıyor diye almayacağını belirtmektedir. D) Medya araçlarının, yapılan reklamların okurun tercihlerini değiştirdiğini düşünmektedir. E) Etrafindaki her şeyin önemsendiğini düşünen birinin sanatına bakışının değişebileceğini söylemektedir. 40. Bu parçada yazarın "sanrı" olarak nitelendirdiği durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçıların kendilerini toplumda değersiz hissetmesi B) Ortaya çıkarılan her eserin toplum tarafından önemsendiği yanılgısı C) İletişim kanallarının hayatın her alanında var olduğu inancı DPopislist, sesi gür çıkan eserlerin daha çok ilgi gördüğü düşüncesi E) Okur ve yazarların gerçek duygu ve düşüncelerini ortaya koymaması

B N. Türkçe 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre otnA cevaplayınız. instab ev nüüb plimb> b Deliryum; bilinçte bulanıklık, odaklanmada sorun yaşama, garip hayaller görme, etraftaki eşyaların şekil ve yer değiş- tirdiğini görme ya da anlamsız öfkelenme, kafa karışıklığı ile kendini gösteren geçici bir durumdur. Yaşlılarda daha yay- gındır. Beyindeki sinyallerin karışması durumunda ortaya çı- kar. Hastalığa ilaç toksitesi, düşük sodyum, kalsiyum gibi metabolik dengesizlikler; uykusuzluk, şiddetli duygusal si- kinti, ateş ve akut enfeksiyon; karbonmonoksit, siyanür vb. toksinlere maruz kalma gibi bir ya da birden fazla etken se- bep olabilir. Deliryum; birkaç saat, birkaç hafta veya birkaç ay kadar sürebilir. Hastalığa neden olan sıkıntılar ele alınır- sa iyileşme süresi kısalabilir. 40. Bu parçada deliryumla ilgili aşağıdakilerin hangisi hakkında bilgi verilmemiştir? A4 B A) Göstergelerinin çeşitliliği B) Daha çok görüldüğü kesim C) Etkili olma süresi D) Teşhisinin güçlüğü E) Ortaya çıkma sebebi TÜRKÇE TESTİ BİTTİ. SOSYAL BİLİMLER TESTİNE GEÇİNİZ. SIRA NU.

DEN B B 9TYT ZEL BÖLÜM 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre 8-2 cevaplayınız. sinivslasves İnsanı düşünmeye, hayal etmeye, anlamaya ve nihayet bil- meye davet eden bir sanattır edebiyat. Arapça "edep" kö- künden türetilmiştir. Yani edebiyatın insanı her bakımdan terbiye eden, olgunlaştıran bir tarafı da vardır. Dünyanın fark- li zamanlarında, değişik coğrafyalarında yaşamış zeki ve ha- yal gücü geniş insanların düşüncelerini, duygularını, hayal- lerini edebiyat sayesinde okuruz, duyarız, bilme şansı bulu- ruz. Büyük bir imkândır insan için edebiyat. İnsanı insana tanıtır, zihnimizi besler, düşünce ve ruh dünyamızı düzenler ve zenginleştirir. Anlama ve algımızı geliştirir. Şu zorlu hayat yolculuğunda neyi, niçin yaptığımızı edebiyat yordamıyla kavrarız çoğu zaman. Diyebilirim ki edebiyatı teğet geçen kişioğlunun insanı, kâinatı, hayatı tanıma şansı yoktur. 38. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi edebiya- tin insana kazandırdıklarından değildir? A) Zihinsel egzersizler yapma ve düş kurma B) Farklı insanların deneyimlerini öğrenme C) Yaşanan duygu durumlarına düzen verme D) Yaşamı ve insanı anlama yetisini kazandırma E) Dil kullanımını nitelikli bir düzeye çıkarma 0

B Türkçe NEM A4 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre 88-TE cevaplayınız. xiniyelqeveo Mustafa Kutlu 75 yaşında. İlk deseni, Hareket dergisinin Ni- san 1968, ilk hikâyesi aynı derginin Mayıs 1968'deki sayı- sında yayımlanan; ilk kitabı da 1968'de okurla buluşan Kut- lu, Türk hikâyeciliğinde hem nitelik hem de nicelik açısın- dan dönüm noktalarından biri. Hareket ve Dergâh dergile- rinde, Dergâh Yayınlarında, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklope- disi'nde, senaryolarında ve belgesel metinlerinde verdiği emekle Kutlu; adı anılmazsa eksik kalacak, eserleri ve fikir- leri tartışılması gereken bir yazar. Hakkında pek çok akade- mik çalışma ve kitap yayımlandı Kutlu'nun. Yine de Üç Ko- nuşma İki Albüm'ün yeri ayrı. Doğrudan ilk elden bir Mus- tafa Kutlu kaynakçası ile karşı karşıyayız zira. Kutlu ile ya- pılmış söyleşilerden üçünün derlendiği kitap, onun hakkın- da bundan sonra kalem oynatmak isteyenlerin işini kolay- laştıracak bir zemin sunuyor. B 36. Bu parçada Mustafa Kutlu ile ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Sanat çalışmalarının okur karşısına reli yayına muna çıktığı sü- B) Türk hikâye sanatına kazandırdığı metinlerin nite- liğine C) Hikâyelerinin özgünlüğünü sağlayan anlatım tutu- D) Hakkında yazılan bir kitabın araştırmacılara sun- duğu olanağa E) Türk edebiyatında ortaya koyduğu metinlerin çe- şitliliğine Diğer sayfaya geçiniz. 80

TYT/Türkçe B 5. I. Parça: Eleştirmenler, onun şiirlerinin kolay anlaşılma- yan, kapalı bir yapısı olduğunu söyler. Oysa onun yaşam serüvenini bir ölçüde biliyorsanız o şiirler, sizin için hiç de kapalı bir nitelik taşımaz. Onlarda toplumsal baskılar altında ezilen insanların sıkıntılarını, bilinçaltı dünyalarını bütün yönleriyle bulabilirsiniz. Bunları yansıtan imgeler, yalın ve yoğun anlamlar içerir. Bu durum, şiirlerini her okuyuşunuzda onların başka bir yanının ayrımına var- manızı sağlar. II. Parça: Bir zamanlar gençlerin çok severek ve etkile- nerek okuduğu Melih Cevdet Anday'ı bugünün gençleri ne denli tanıyor, merak etmiştim. Birkaç yıl önce yeğe- nime Anday'ın kitaplarından hediye etmek istediğimde girdiğim kitapçılarda ne bir romanın ne de deneme ki- taplarını bulmuştum. Oysa yüzyıllar öncesinin değil, on yıl öncesinin en önemli yazarlarından biriydi. Neyse ki son yıllarda bazı yayınevleri dilimizin büyük ustalarının kitaplarını yeniden yayımlamaya başladılar. Melih Cev- det Anday'ın da tüm eserleri kitapçı raflarında çok şükür ki artık bulunuyor. Vurgulanan Düşünce Parça 2. Parça X Y Tablodaki X ve Y bölümlerine gelebilecek yargılar aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir? X: Bir kişinin yaşamı hakkında bilgi sahibi olmadan yaptıklarını yargılamak yanlıştır. Y: İnsanlar, bazı insanları, uzun zamana ihtiyaç duy- maksızın kısa zamanda unutur ama o insanlar önünde sonunda değerini bulur. B) X: Gerçek sanatçı hayatını ve yaşadıklarını eserine olduğu gibi yansıtan sanatçıdır. Y: Bazı sanatçılara duyulan ilgi sadece devrinde kalır. C) X: Eser hakkında hüküm vermeden önce sanatçısının hangi topluluğun temsilcisi olduğunun bilinmesi gere kir. Y: İnsan hafızası çok zayıftır dün popüler olanı bugün unutuverir. D) X: Bazı sanatçılar asıl söylemek istediklerini bazen anlatamaz. Y: Edebi eser devrinde kalır ve geleceğe kalabilen sa- natçı asla yoktur. EX: Bir sanatçının ve eserinin değeri bazen ilk görüşte anlaşılmaz çünkü gerçek sanatçının ve eserinin kat manlı bir yapısı vardır. Y: Bazı sanatçılar hak ettikleri değeri yaşarken bula- madıkları gibi ölünce de bulamazlar. B 6. se ve ist

1 6 19. Yaptığımız şiir dinletileri oldukça ses getirmiş, televizyon programlarına davet edilir olmuş- tuk. Bu süreçte beş ayrı televizyonda "Bizim Gece" olarak canlı yayına davet edildik. Güzel programlar yaptık. Daha sonraları bu işi biraz daha sanat ağırlıklı olan "Biz Bize Kültür ve Sa- nat Grubu" olarak devam ettirdik. İzmir dışın- dan da şairler davet ederek onları tanıttık, on- ların şiirlerini dinlettik. Başarılı olduk mu? Al- dığımız olumlu geri dönüşlere güvenerek söy- lüyorum: Evet. Böyle diyen biri ile ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenebilir? A) Öz eleştiriye açık değildir. B) Ünlü olma peşindedir. C) İzleyici tepkisinden haberdardır. T D) Başarıyı yalnızca kendine mal etmektedir. 22230845 Diğer sayfaya geçiniz.

Türkçe 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Mustafa Kutlu 75 yaşında. İlk deseni, Hareket dergisinin Ni- san 1968, ilk hikâyesi aynı derginin Mayıs 1968'deki sayı- sında yayımlanan; ilk kitabı da 1968'de okurla buluşan Kut- lu, Türk hikâyeciliğinde hem nitelik hem de nicelik açısın- dan dönüm noktalarından biri. Hareket ve Dergâh dergile- rinde, Dergâh Yayınlarında, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklope- disi'nde, senaryolarında ve belgesel metinlerinde verdiği emekle Kutlu; adı anılmazsa eksik kalacak, eserleri ve fikir- leri tartışılması gereken bir yazar. Hakkında pek çok akade- mik çalışma ve kitap yayımlandı Kutlu'nun. Yine de Üç Ko- nuşma İki Albüm'ün yeri ayrı. Doğrudan ilk elden bir Mus- tafa Kutlu kaynakçası ile karşı karşıyayız zira. Kutlu ile ya- pılmış söyleşilerden üçünün derlendiği kitap, onun hakkın- da bundan sonra kalem oynatmak isteyenlerin işini kolay- laştıracak bir zemin sunuyor. 35. Bu parçaya göre, Üç Konuşma İki Albüm adlı kita- bin ayırıcı özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Mustafa Kutlu'nun sanat hayatını kronolojik sıray- la vermesi B) Mustafa Kutlu'yla ilgili bilgilere aracısız ulaşma ola- nağı tanıması C) Mustafa Kutlu'yla ilgili bütün sorulara kapsamlı ya- nıtlar vermesi D) Mustafa Kutlu'nun sanat serüvenini yansız bir tu- tumla incelemesi E) Mustafa Kutlu'nun yaşam pratikleriyle ilgili bütün merakları gidermesi B

B B TYT B 34 Antropolojik halk bilimine göre geleneksel toplumlar- da kimlik; düşünce ve davranış alanını katı bir biçim- de sınırlarken insanın dünyadaki konumuna yön veren ve dinsel yaptırımlar getiren, önceden tanımlanmış top- lumsal roller ve geleneksel mitler sisteminin bir işleviy- di. İnsan; bir klanın, sabit bir akrabalık sisteminin ve yaşam çizgisi önceden belirlenmiş bir kabilenin veya grubun üyesi olarak doğar ve ölürdü. Modern öncesi toplumlarda kimlik ne bir sorunsaldı ne de bir eleştiri ya da tartışma konusuydu. İnsanlar ne kimlik bunalı- mina girer ne de köklü bir kimlik değişimine yönelirler- di. İnsan, bir avcı ve kabilenin bir üyesiydi ve hepsi de bundan ibaretti. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) İnsanın, diğerleri tarafından kimliğinin tanınması ve onaylanması konusunda kaygılı olduğuna B) Geleneksel toplumlarda kimliğin hem kişisel hem de kuramsal bir sorun hâline geldiğine C) İnsanın kimlik arayışının öteden beri durmadan de- vam ettiğine D) Modern öncesi toplumlarda insanın kimliğinin de- ğişmez ve durağan nitelikte olduğuna E) Modernizmin, geçmiş yaşam değerleri ile yenileri- nin bir aradalığını ifade ettiğine

28. 1918 yılında fizik dalında Nobel Ödülü alan Max Planck, Almanya'yı dolaşarak bir nevi turneye çıktı. Nereye da- vet edilse kuantum fiziği hakkında aynı konuşmayı ya- pıyordu. Zamanla şoförü konuşmayı artık ezberlemiş- ti ve ona "Profesör Planck, hep aynı konuşmayı yap- maktan sıkılmış olmalısınız. Münih'teki konuşmanızda sizin yerinize bu görevi üstlenmeyi teklif ediyorum. Siz de benim şoför şapkamı takip en ön sırada oturursu- nuz. İkimiz için de değişiklik olur." dedi. Bu fikri çok eğlenceli bulan Planck kabul etti. Böylece şoför; seç- kin bir izleyici topluluğun önünde, kuantum fiziği hak- kındaki o uzun konuşmayı yaptı. Ardından bir fizik pro- fesörü soru yöneltti. Şoför şöyle yanıtladı: "Münih gi- bi ilerici bir şehirde böylesine basit bir soruyla karşıla- şacağımı hiç düşünmezdim. Bu soruyu cevaplaması- ni şoförümden rica ediyorum." Bu parçada söz edilen şoförle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Edindiği bilgileri özümseyerek aktarmıştır. B) Biliyormuş gibi yapmakta ustalık sergilemiştir. C) Bilgiye ulaşmak için ciddi çaba sarf etmiştir. D) Meselenin karmaşıklığını önceden kavramıştır. E) Soru sormayı basitlik olarak kabul etmektedir.

B B TYT 27. Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin ol- mama durumu ise insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılı- ğını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. Bu parçaya göre, aydınlanma aşağıdakilerden han- gisiyle tanımlanabilir? A) İnsanın, bireysel arayışlarını tek başına gerçekleş- tirmeye girişmemesidir. B) Kişinin, akıl ile duygu arasında sağlam bir denge kurmasıdır. C) Bireyin, kendi aklını kullanma cesaretini gösterme- sidir. D) Bireyin, ulaştığı sonuçları ortak bir aklın süzgecin- den geçirmesidir. E) Kişinin, koşullar ne olursa olsun kendini keşfetme- yi başarmasıdır. B

lış- nra ze- iş- ak u- k. en B B Türkçe B 25. Her bir edebi eser değişik duygular yaşatıyor insana. Söz gelimi denemeler, düşünceleri Işıldatıyor. Şiir, duy- guları inceltiyor; ruhumuzun derin kuyularına taş atı- yor. Ayrıca şiir, zihni diriltir; yaşama bilinci kazandırır kişiye. Şu hayat yolunun inişini çıkışını, eğrisini doğru- sunu işaret eder. Roman ve öykü, insan yaşamlarına buyur ediyor; binbir çeşit hayat getiriyor önümüze. Ro- man, insan denen meçhulün bütün karanlık köşeleri- ni, gizli niyetlerini, üstü örtük kin ve ihtiraslarını gün yü- züne çıkarır. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir? A) Her bir yazınsal türün okura farklı kazanımlar sağ- ladığı B) Edebî eserlerin insanın tamamen iç dünyasına ses- lendiği C) İnsanın ancak yazınsal yapıtlarla kendi özüne ine- bildiği D) Bütün edebî yapıtların estetik üzerine temellendiği E) İnsanın duygularını ancak edebiyatın ortaya çıka- rabildiği