Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

■ğı Mir/ ir. da ek- ak- ük ge an an hip hip la- z? an- ne- C 6. Edebiyatta, kendine has sosyal, kültürel, psi- kolojik ve davranış nitelikleriyle değil; mensu- bu bulunduğu grup veya sınıfın temsilçisi du- rumundaki insan olarak tanımlanan tip edebi eserde toplumun büyük bir kesimini yansıtma görevini üstlenmektedir. Tip, bu görevi ne ölçüde yerine getirebilirse edebî eser de o ölçüde güçlü kabul edilmektedir./Tip, hayat- la, hayat da tiple bir anlama kavuşmaktadır. İçimizde yaşayan tipler eserlerdeki tiplere, eserlerdeki tipler de yaşayan tiplere ışık tutar. Kurgusal tipler bazen yazarın bile önüne ge- çebilir, yazardan daha çok hatırlanabilir. Bu- nun nedeni yazarın oluşturduğu tipin zengin bir çağrışım gücüne sahip olmasıdır. Y A R G 1 YAYINLARI liği A an- 1 Bu parçadan tip ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Yaşamsal gerçeklerle örtüşen bir özelliğe sahip olduğu B) Edebi eserlerin okur tarafından kabul gör- mesinde önemli bir konumda yer aldığı C) Kendine özgü sosyal-kültürel, psikolojik özellikleri ile yaşamın içerisinde yer aldığı D) Kullanıldığı yere, bir eserdeki oluşturulma biçimine göre yazarı gölgede bırakabildiği E) Edebi eserlerde toplumsal yaşamı temsil etme gibi bir sorumluluk üstlendiğine 1- B

35. ilk ve Son Nokta Tüm simgelerin en küçüğü olsa da işlevleri ve zengin çağrışım- ları açısından bana göre en güçlüsüdür. Virgül ve noktalı vir- gül, çok eski çağlardan bu yana kullanılırken noktanın geçmişi ancak beş yüz yıl geriye gider. O zamana değin bu simgenin eksikliğini iki tümce arasındaki ara boşluklarla ya da tümcenin ilk sözcüğünü büyük harfle başlatarak doldururlar. Sonradan nokta, tüm yazılı metinlerin kahramanı olur. Kaç tür nokta var, diye soracak olursanız "İki tür nokta var." der Özdemir Asaf. Sonra da şöyle sürdürür: "Biri önüne ve ardına bakar / Biri ar- dına bakmaz / Ardını noktalar." Bu sohbet yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Senli benli bir anlatım yolu tercih edilmiştir. B) Kanıtlanan bir olgu, sebepleriyle sunulmuştur, C) Yazar, kişisel düşüncelerini yansıtmıştır. D) Kısa ve yüzeysel bir anlatım söz konusudur. E) Günlük konuşma dilinin içtenliğini taşımaktadır.

21.) II. Dünya Savaşı'nın sosyal ve psikolojik yansımalarından biri olan "yabancılaşma" olgusu, edebiyatın da ilgi alanına girerek çeşitli edebi türlerin içerisinde varlığını hissettirmiştir. Türk edebiyatındaki izleri Tanzimat ile başlayan kavramın serüveni, modernleşme süreciyle belirginleşir. Zamanla edebi eserler üzerindeki etkisini artıran, varoluşçuluğun alt başlıkları olarak nitelendirilebilecek kaygı, bunaltı, özgürlük, hiçlik gibi izlekler neredeyse tüm edebi türlerde kendini göstermeye başladığında yabancılaşma; bütün bunları kapsayan bir çatı görevi üstlenir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Tanzimat Dönemi, birçok kavramın Türk edebiyatında yer almasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. B) Birden fazla bireysel kavramı barındıran yabancılaşma, ortaya çıktıktan sonra yazın alanında da kendini göstermiştir. Yabancılaşma kavramı, varoluşçu felsefenin farklı unsurlarla kurduğu ilişkiler neticesinde ortaya çıkmıştır. D) Savaşlar, bireysel anlamda olumsuz duyguları uyandırmasının yanında toplumsal çöküş de yaşatabilmektedir. E) İnsan psikolojisinin doğal işleyişiyle oluşan yabancılaşmanın ortaya çıkışındaki en önemli faktör modernleşmedir.

A Türkçe 25. Tesadüf; birbiriyle ilişkisiz, aralarında bir bağ bulunmayan veya tanımlanamayan olayların genellikle eş zamanlı olarak ortaya çıkması, oluşması, meydana gelmesidir. İnternet, "tesadüf" sözcüğünü "birbiriyle ilişkili olduğu belli olmayan olaylar veya durumların sıra dışı bir şekilde bir arada meydana gelmesi" olarak tanımlamaktadır. Merriam-Webster sözlüğü, tesadüfü "planlanmamış veya beklenmedik olayların bir arada meydana gelmesi" olarak tanımlar. Türk Dil Kurumu, tesadüfü "yalnız ihtimallere bağlı olduğu düşünülen olayların kesin olmayan, değişebilen sebebi" şeklinde tanımlamaktadır. Ancak buradan fark edebileceğiniz bir diğer önemli nokta, tesadüf kelimesinin aslında bilimsel bir terminolojiye sahip olmayışıdır. Tesadüf, "halk dili" diye tanımlayabileceğimiz, sistematikleştirilmemiş dilin bir ürünüdür. Bilimde doğrudan bir karşılığı bulunmaz. Bu demek değildir ki bilimsel konularda tesadüflere rastlanmaz. Söz gelimi bir deney tüpünü o masaya değil de bu masaya koyduğunuzda beklediğiniz sonucu alabilirsiniz. Koyduğunuz masanın aslında deneyde olup bitenle hiçbir alakası yoktur. Ancak tesadüfen, deney tüpü o masada değil de bu masadayken çalışmıştır. İşte bu, bilimsel bir araştırmada olabilecek bir tesadüftür. Bu parçada "tesadüf" ile ilgili olarak I. Olayların eş zamanlı, sıra dışı ve beklenmedik bir şekilde bir araya gelmesidir. II. Terimsel bir tanımı olmadığı için bilimsel bir açıklaması da yapılamamaktadır. III. Kimi zaman keşiflerde etkili olarak bilime katkı sağlamıştır. yargılarından hangileri söylenemez? A) Yalnız B) Yalnız II <Byt vett A PALME YAYINEVİ E) II ve III C) Yalnız !!! 26. Ya ku: PALME YAYINEVİ PA an de çık bu ba bi ke işa ol: şe B as A B C C E

Hayatınızın akışından, inişli çıkışlı motivasyonunuzdan mem- nun değil misiniz? O zaman hayatınızda bir şeyleri kontrol al- tına almanız gerekiyor demektir. Motivasyonunuzu korumak, artırmak için yapabilcekleriniz var; bunlara odaklanın. İşe ken- dinize olan inancınızı tazeleyerek başlayın. Yapabileceğinize inanın. Olumsuz yargılarınızdan kurtulmanız, iyimser yönünü- zü yeniden açığa çıkarmanız lazım. Sonra kendinizi gevşete- cek hobilere de zaman ayırmanız gerektiğini unutmayın; yü- rüyüş yapın, doğayla baş başa kalın, müzik dinleyin, okuyun. Bunlar ruhunuzu dinlendirecek. Eksikleriniz üzerinde düşünün ama bunlara canınızı sıkmak yerine çözüm odaklı olun. Eksik- lerinizi tamamlama yolları arayın. En önemlisi de o anda sa- hip olduklarınızı fark edin, hepsi çok değerli. Bu parçanın başlığı aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Yaşama Sevincini Yeniden Yakala B) Hayat Çok Değerli C) Motivasyonunu Asla Kaybetme D) Motivasyonu Güçlendirme Yolları E) Kendini Keşfetme Süreci

19:41 B) II 10- C) III U-I 24. Hayatımızı kolaylaştıran her bir çözüm, önerilen her bir yöntem, sorunlara bir bakış açısı getirir. Mevcut sorunlara bir çözüm getirildiği gibi doğabilecek yeni sorunlar da bertaraf edilir. Bu bakımdan kablosuz çözümler, artık hayatımızın her noktasında yer almaktadır. A) Devasa hidroelektrik santrallerin inşa edilmesi Ambul cihazların kullanımının yaygınlaşması Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen duruma uygun bir örnektir? C) Organize sanayi bölgelerinin kurulması D) Ev eşyalarının enerji tasarrufu bakımından geliştirilmesi E) Ulaşım araçlarının daha hızlı ve konforlu hâle gelmesi UcDört Bes 26. 10

rar gıçta ini an, na ahip A) 4. Öz; bir şeyin temel yapısını, gücünü, tanımlayıcı unsurunu verir. Bu kavram, bütüncül ve kapsayıcı mahiyetiyle şöyle tanımlanır: Bir şeyi her ne ise o yapan, kendisi olmadan o şeyin var olamayacağı şey. E Bu parçada altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Türk edebiyatında da tesirini gösteren varoluşçuluk akımı; bunaltı, benlik, kaçış, hiçlik, yabancılaşma gibi olgular çerçevesinde işlenmiştir. 8 Kierkegaard tarafından adlandırılmış bir kavram olan varoluşçuluk, felsefe dışında birçok alanda varlığını hissettirmiştir. C) Felsefi düşüncenin koridorlarının aykırı desenli seramiklerinden olan varoluşçuluk, tekilliğe ve bireysel gerçekliğe yönelir. D) Sartre'in insanın var olmasını her şeyden daha öne koyan düşüncesi, varoluşçuluğun işleyişini belirginleştirmiştir. E) Varoluşçular; bireyi yaratıcı, özgürlükçü, acı çeken, düşünen olarak tasavvur eder ve tüm bu kavramların niteliklerini zamanın ruhuyla yorumlar.

Bilim insanlarını en çok meşgul eden konulardan biri de öğ- renme. Çünkü hayatımız, başarılarımız, ilişkilerimiz hep öğren- meye dayalı. Öğrenmeyi nelerin etkilediği, öğrenmenin nasıl kalıcı hâle gelebileceği gibi konular üzerine yapılmış sayısız saygın çalışma var. Bunların vardığı ortak ve ortak olmayan sonuçlar söz konusu. Çalışmalara yansıyan ortak bulgu, öğ- renme sürecinde bilgiyle belli aralıklarla birkaç kez karşılaşıl- ması halinde öğrenmenin daha kalıcı olduğu. Kısa süreli ve bir kez maruz kalınan bilgiler, uzun süreli ve birkaç kez maruz ka- linan bilgilerden daha çabuk unutuluyor. Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir? A) Kalıcı öğrenmede tekrarın etkisinden (B) Öğrenme süreçlerine etki eden ögelerden C) Öğrenmeye dair bilgilerin yetersizliğinden D) Öğrenme konusunda yürütülen çalışmaların içeriklerinden E) Öğrenmeyi kalıcı kılmanın öneminden

3. Garip bir söz gibi geliyor bu. Yüz defa, bin defa duydu- nuz mu, gördünüz mü o güzeli, o güzelliği umursamaz olu- yorsunuz. Bayağılaşıyor güzellik sık sık karşımıza çıkınca. Güzellik, yok sayıldığı zaman varlığını duyuran, ara sıra gö- rülen şeydir. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Güzellik kişiye göre değişir. B) Bir güzellik yeni olunca çok güzeldir. C) içinde sadelik barındıran her şey güzeldir. D Güzellik, zamanla anlaşılacak bir olgudur. E) Çirkin olan her şey aslında içinde güzellik bulundurun

in- n- U- bi si 8. 12 Mart 1971 sonrası, sosyal hayattan el etek çekmemi sağlamadı ama birlikte bazı işler başardığımız, dünyayı ta- nimada yardımlaştığımız, birbirimizin dilinden anladığımı- za inandığımız arkadaşlarımın hemen hepsi uzağımdaydı. Bense hep düşünüyor, düşünmenin gücüne varmaya çaba- lıyordum. Bu parçadaki altı çizili deyimin anlamı aşağıdakilerden hangisidir? A) Uğraştığı şeyle artık uğraşmaz olmak B) İnzivaya çekilip iç sesini dinlemek C) Sosyal hayattan ve insanlardan uzak durmak D) Kendini yalnız ve mutsuz hissetmek E) Düşsel bir yolculuğa çıkmak

10. Ulusal kültür ve tarih bilinci onların şiirde varmak istedikle- ri ortak değerlerin dünyasıdır. Bunun için izleksel imgelerini tarihten ve folklordan seçerler. Şiire ait biçim ögelerinin se- çiminde yöneldikleri kaynak daha çok halk edebiyatıdır. Bu bağlılık, kayıtsız şartsız mutlak bir itaat şeklinde değildir. Bu parçada geçen "izleksel imge" sözüyle anlatılmak is- tenen nedir? A) Tekrar eden sembol B) Alışılmış bağdaştırma C) Alışılmamış bağdaştırma D) İzlenimsel betimleme E) Bilinçaltından bestenme MİRAY KONSEPT PARAGR

5. (1) Burası 1980'lerde Türkiye'nin en renkli ve güzel şehirle- rinden biriydi. (II) Son gittiğimizde binaların çok yıpranmış olduğu dikkatimizden kaçmadı. (III) Kimileri bu durumun nedenini halkın yoksulluğu ile açıklıyor. (IV) Ancak ben bu- radaki evlerin harap duruma düşmesini halkın yoksulluğun- dan çok, bir ev kültürünün gelişmemesine bağlıyorum. (V) Şimdilerde bu eski binaları yabancı firmalar onarıyor sonra da merkez ya da şube olarak kullanıyor. Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde sözü edilen şehir hakkında aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A). cümlede, bir zamanlar çok canlı, ilgi çekici bir yer ol- duğundan söz edilmiştir. II. cümlede, şimdilerde binaların aşınmış ve eskimiş ol- duğundan bahsedilmiştir. nedeni III. cümlede, bir önceki cümlenin gerekçesi belirtilmiştir. SYTITII. D) IV. cümlede, binaların yıpranmış olmasının asıl sebebi söylenmiştir. E) V. cümlede, binaların aslına uygun olarak yenilendiğin- den söz edilmiştir.

37.-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Dekupaj, metal bir levhanın içinden parçalar çıkarmak suretiyle bir yüzeye yapılan şekillendirme işlemidir. (II) Bir başka deyişle kesilerek istenilen şekilde biçimlendirilmiş parçaların arzu edilen yüzeyde belirli bir kompozisyonun parçaları olacak biçimde yapıştırılması sanatıdır. (III) Birçok malzemeye uygulanabilen bu teknik, akla gelebilecek bütün yüzeylerde rahatlıkla uygulanabilmektedir. (IV) Çok profesyonel olmasa da elinde dekupaj malzemeleri olan herkes bu yöntemle çok ilginç dekorasyon parçaları ya da değişik amaçlarla kullanabilecek eşyalar yapabilir. (V) Evinizin uygun bir yerini atölyeye dönüştürürseniz bu uğraşla zamanınızı çok verimli ve keyifli şekilde değerlendirebilirsiniz. 37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede bir tanımlamadan yararlanılmıştır. B) II. cümlede önceki yargı, örnekle somutlaştırılmıştır. C) III. cümlede işle ilgili seçenek genişliğinden söz edilmiştir DIV. cümlede bir genellemeye başvurulmuştur. E) V. cümlede koşul ve öneri bir arada yer almıştır. - Ya ge bi ÇE Ö g B k H k g E

5. 1. Sindirim işlemi sayesinde, alınan gıdalardaki nişasta ve şeker, glikoza çevrilerek kana karışır ancak kandaki glikozun enerji olarak kullanılabilmesi için bir işlem daha gereklidir. II. Kandaki glikoz, insülin sayesinde hücrelerin içine girebilir ve enerji elde etmek için kullanılır. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenebilir? A) T. cümlede anlatılan durumun oluşturduğu probleme değinilmiştir. 1. cümlede sözü edilen konudan bağımsız yeni bir konuya yer verilmiştir. 1. cümlede ele alınan konunun anlaşılırlığı sağlanmıştır. D) 1. cümlede anlatılan hareketin her zaman gerçekleşmediği söylenmiştir. E) . cümlede ifade edilen olgunun bilimsellikten uzak olduğu anlatılmıştır. nmpus

A A 22. Insanlık tarihinde çok önemli yere sahip olan resim sana- tı, mağara döneminde bir iletişim aracı olarak kullanılmıştır. Konuşma yetisine henüz sahip olmayan insanoğlu, duygu- larını ve paylaşmak istediklerini aktarma yolu olarak mağara duvarlarına anlatmak istediklerinin figürlerini çizerek ifade etmeyi tercih etmiştir. İlk insanlar; yaşadıkları ya da barın- dıkları mekânlar olan mağara duvarlarına gündelik uğraşları olan avlanma sahnelerini, av hayvanlarını ve kullandıkları yöntemleri resmetmişlerdir. Bunun nedeni, yaşadıkları güç- lükleri diğerleri ile paylaşmak ya da günümüzde de bazı kültürde görülebilen büyücülerin kullandığı gibi büyüselliktir. Hayvanları bu yolla etkileyeceklerini ve daha kolay bir şekil- de avlayabileceklerini düşünmüşlerdir. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A A) Mağara resimlerinde büyücülerin dinsel amaçlı olarak insanları etkilemek amacıyla başvurduğu motiflere de yer verilmesi, çizimlerin daha anlamlı olmasını sağla- mıştır. B) İlkel toplumların hayata bakış açılarını, resme olan ilgi- lerini anlamaya çalışmadan sanatları hakkında bir de- ğerlendirme yapmak mümkün olmayacaktır. C) Mağara döneminde resim sanatının ayırıcı etkilerini detaylı bir şekilde görmek ve anlayabilmek için mağara duvarlarındaki resimlerin değişik açılardan incelenmesi etkili olacaktır. D) İlkel insanların günlük yaşamlarındaki dinî ve sosyal du- rumlarını çizdikleri resimlerle anlatmak istemeleri, res- min iletişimde sözden daha etkili olmasından kaynak- lanmaktadır. E) Mağara resimlerini ilkel dönem insanların yaptıklarını, inançlarını, korkularını yansıtan bir ifade aracı olarak değerlendirmek doğru olacaktır. I E UN 23. H as m b C S F 24.

A A 18. (1) Sosyal devlet düşüncesi, devlet müdahaleciliği temelin- de geliştirilmiştir. (II) Yani liberal/piyasaćı ekonomi uygula- malarının beslediği dengesiz gelir bölüşümü olgusu, dev- letin müdahalesini bir seçenek olarak ön plana çıkarmıştır. (III) Bir başka ifade ile her ülke ya da ülke grubu, kendi ko- şullarından beslenen bir sosyal devlet inşa ettiği için farklı sosyal devlet modelleri söz konusu olmuştur. (IV) Müdaha- le ile kastedilen, devletin sosyal sorumluluklar üstlenerek gelirden yeterince pay alamayan bireylerin temel ihtiyaç- larını karşılayacağına dair birtakım güvenceler vermesidir. (V) Kaldı ki işsizlik sigortası, sağlık sigortası, bedava eğitim, aile ve çocuk yardımı, ucuz konut sağlama gibi uygulamalar bu güvencenin tezahürleri olarak bazı ülkelerde yoksulluğun azaltılmasını mümkün kılmıştır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III A D) IV E) V 20. (I 19. İnsanoğlunun güzel ve güzellik yargılarını gereğince değer- lendirebilme gücünden kültür ve sanat dünyasına büyük öl- çüde katkıda bulunarak olağanüstü nitelikte eserler yarattığı açıkça ortadadır ve yine insanın aynı ölçüler içinde yorum, yargı ve eleştiriler oluşturacağı doğaldır. ----. Bu böyle olun- ca da insanın kendinde esasen var olanı, yine kendinin ara- yıp bulması ve böylesine bir yeteneği, yine kendi yaşamının akılsal ve ruhsal derinliklerinden çekip çıkarmayı öğrenmesi gerekmektedir. düsüncenin akısına göre