Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

38. Çağrışımları oldukça zengin bir kelimedir tarih; zaman, em vakit, an, geçmiş, soy, aile, kök, kimlik ve aidiyet kav- ramları çerçevesinde hem düşünsel hem de duygusal bir çekim merkezi kurabilirsiniz etrafında. Tarihsiz millet, tarihsiz insan diye bir şey yoktur. Her topluluk kendi va- roluşunu gerekçelendirmek için bir tarih mitine sığınma ihtiyacı hisseder. Bu olgu, tarihin çekim alanıyla ilgilidir daha çok. Çünkü geleceği görebilmek için şöyle bir ge- riye, geçmişe yaslanıp gözlerini dört açman gerekir. Bu sebeple tarih; geçmiş, şimdi ve gelecek sarmalı içinde bir ana yol göstergesi gibidir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının tarihe bakış açısıyla örtüşür? A) Tarih, insanların düşlerini gerçekleştirmek için giriş- tikleri umutsuz bir çabadan başka bir şey değildir. B) Tarihin değeri geçmişte ne yaptığımızı, şimdi ne oldu- ğumuzu, gelecekte ne olacağımızı göstermesinden kaynaklanır. C) Tarihin tekerrürden ibaret olduğu anlayışı artık kabul görmüyor, tarihî olayları anlamlandırmak için yeni bakış açıları gerekiyor. D) Sürekli tarihe bakan bir aydın, araba sürerken dikiz aynasına bakan bir şoför gibidir, ondan gelecek inşa etmesi beklenemez. E) İnsan, geçmişini öğrenmek ister ancak tarihten hiçbir şey öğrenilemeyeceğini bize yine tarih öğretir.

2. Olimpiyatlarda bronz madalya kazananlar, gümüş kaza- nanlardan daha çok seviniyormuş. Olimpiyat Madalyalıla- rın Akla Aykırı Düşüncesi ve Hoşnutluğu başlıklı, 1995'te yapılan bir araştırmanın sonucu bu. Niye böyle? Gümüş madalyanın, bronzdan daha üstün olduğu açık değil mi? Üçüncüler, ikincilerden nasıl ve niçin daha çok seviniyor? Çünkü bronz kazanan, galibiyet kürsüsüne yaklaşamayan çok sayıda sporcuyu geride bıraktığını görürken gümüş ka- zanan, altın madalyayı yalnızca bir adım farkla kaçırdığına hayıflanıyor. Bu parçadan bir genellemeye yapılmak istense aşağı- daki sonuçlardan hangisine ulaşılabilir? A) Bilimsel araştırmalar bizi istenen sonuca her zaman gö- türmez. B) Beklentilerin asla ulaşılamayacak boyutta olması, bir mutsuzluk nedenidir. C) Kişinin ulaşamadığı noktayı küçümsemesi, savunma mekanizmasıdır. D) Insanın sevinç düzeyi, başarı durumuyla doğru orantılı olmayabilir. E) Madalya ile ödüllendirme, sporun ruhuna aykırı bir olaydır. www.krakademi

20. (1) İlkokul öğrencisiyken şiir yazmanın büyüleyici güzelliğiyle tanıştım. (II) Öğretmenimiz, kitap sevgisini anlatan bir şiir bulup onu ezberlememizi istemişti. (III) Aradığım şiiri kitaplarda bulamayınca oturup kendim yazdım. (IV) Ertesi gün sınıfta okudum ve öğretmenim şiirimi beğenip beni övdü. (V) Ortaokul ve lise yıllarında, iyi bir okuyucu olmamın etkisiyle olacak, kompozisyonum çok iyiydi. (VI) Öğretmenlerim, ödevlerimi ve sınav kâğıtlarımı çoğu kez sınıfa getirip okurlardı. (VII) Sınıfta okunacak kadar beğenilen bu kompozisyonları yazmayı bir süredir bırakmıştım. (VIII) Bir öykümün, Yunus Nadi Öykü Yarışması'nda ödül alması yazmaya yeniden dönmemi sağladı. Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar? A) II B) IV D) VII C) V E) VIII

A) I. -B) tt. C) II. -D) IV. -E)V. 31. Şehir mimarisinin, toplum kimliğiyle bağlantısına kafa yor- mamıştır. Karmakarışık suratlarında en ufak bir duygu izi- ne rastlanmaz. Ama bu tipler sağlıksız kentleşmeye çözüm aramaya kalkar. İşte bu garip geliyor bana. Güya onlar has- talıklı kentleşmeye ilaç olacaklarmış. Sonuçta onların elin- den "sağlam çarpıklıklar(!)" doğuyor. Öylesine sağlam ki bir gün bu beton yığını kentleri değiştirmek isteyen bir medeni- yet kurulursa, denizler dolusu melozu dünyanın göğsünden nasıl kaldıracaklarını aklım almıyor. Bu paragrafta aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadın? A) Çarpık kentleşmeye çözüm arayanların aslında toplum kimliğiyle mimarinin bağlantısını kuramayanlar oldu- ğundan V B) Çarpık kentleşmenin başlangıçta önüne geçme-yenle- rin şimdi mimariyle ilgili fikirler öne sürmeye çalışmala- rindan C) "Sağlam çarpıklar(!)" denen kitlenin daima sağ-lıksız yapılaşma karşıtı görünme çabastiçinde olmasından D) Şehir mimarisinden anlamayan mimarların beton yığını kentler yaratmış olmasından E) Hastalıklı kentleşmeye çare olacağını iddia edenlerin aslında denizleri moloz yığınıyla dolduran insanlar ol- duğundan tammat tammat yayıncılık 10

3 4. (1) Doğrusu, taşra üniversitelerinde yetişmiş bir grup akademisyenin "Flanör Düşünce" gibi renkli ve güç- lü bir kitap çıkarmasını beklemiyordum. (II) Kitabın en güzel yanlarından biri de işte bu yönden şaşırtıcı ve sevindirici olmasıdır. (III) "Flanör" gibi "şehirli" bir kavramı, bir şehir üniversitesinin akademisyenleri- nin irdelemesi çok daha olağan karşılanacağından, kitap özel bir tebriki hak ediyor. (IV) Ancak iki me- sele var ki beni düşündürüyor. (V) Türkiye'de özel- likle araştırmacılar için önem arz eden "dizin" konu- sunda, burada da bazı "anahtar" nitelikli kelimelerin sayfa numaralarının eksiksiz şekilde verilmediği gö- rülüyor. (VI) Ayrıca Türk düşüncesine ayrılan bir bö- lümün olmayışı bu güzel çalışmaya gölge düşürü- yor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin- den itibaren kitapla ilgili olumsuz eleştiriye yer verilmiştir? OŃ BY III D) V Diğer sayfaya geçiniz.

masıdır. Narsistik kişilik dediğimiz bir kişilik yapısı var- Kibir, kişinin büyüklük duygusunu yoğunlukla yaşa- lük evrenlerinin hudutlarının nihayetsiz oluşudur. Ken- dır. Bu kişilerin hayatlarının en büyük teması, büyük- dilerini özel, üstün ve seçilmiş görürler. Diğer insanla- lerine yöneliktir. Bu kişiler sıra beklemekten hiç hoş- rı da küçük görürler. Bu kişilerin hak duyguları kendi- lanmazlar. Trafikte, sen benim kim olduğumu biliyor musun, diyen kişiler tam narsistik kişilerdir. Kendileri- ve bu ayrıca- ni inanılmaz üstün ve ayrıcalıklı görürler lığın her yerde kendilerine tanınmasını beklerler. Bu kişilerin psikolojik analizleri yapıldığında kişilerde öz güven değil, öz beğeni olduğu görülür. Öz güven bir kişinin kendiyle barışık olmasıdır. Öz güven, kişinin sağlığı açısından tavsiye edilmektedir ama öz beğe- ni, kişinin kendisinde olmayan şeyleri varmış gibi gör- mesidir. 5. Bu parçada "büyüklük evrenlerinin hudutlarının niha- yetsiz oluşu” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Her şeyi kişisel saldırı sanmaları B) Övülmekten inanılmaz hoşlanmaları C) En iyisini yaptıklarını zannetmeleri D) Üstün niteliklerini fazla abartmaları E) Kibirlilikte sınır tanımayışları

14. Bu sanatçı, elit bir edebiyat anlayışının dışında, sokağa inen, çok okunan bir edebiyatın peşinde olmuştur. Sanatını, gruplaş- manın, grup dayanışmalarının dışında tutmaya özen göstermiş- tir. Batı özentili gruplaşmalar olarak nitelediği edebî toplulukla- ri eleştirmiştir. Sanatçı, modern öykünün geldiği yeri, olanakla- rını iyi bilmesine karşın, eskiden gelen kabul görmüş öykü söy- leyişine sıkı sıkıya bağlıdır. Ne biçimsel anlamda yenilikler, ara- yışlar içerisinde ne de dilde bir gerilim, şiirsellik peşindedir. Ço- ğunlukla düz, sade bir anlatımı yeğler. Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? A) Belli bir okur kitlesinin olduğuna B Halk tabakalarına ulaşmayı amaçladığına Calin, kolay anlaşılır bir dille yazdığına DÖykülerini klasik anlayışla yazdığına E) Uzak durduğu edebiyat oluşumları olduğuna

31. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Travmatik bir olay- la karşı karşıya kalmanın, kişiyi travma öncesi durum- dan daha güçlü hâle getirmesi de mümkündür." dü- şüncesine uzak düşmektedir? A) Travmanın ardından kişide oluşan olumlu deği- şimler "algılanan yarar", "strese bağlı büyüme" ve- ya "travma sonrası büyüme" olarak tanımlanmak- tadır. Bu tanımlar, genelde herkesçe kabul edil- mektedir. B) Yapılan çalışmalarda travmatik olayın birçok kişiyi etkilediği ancak sadece bazı kişilerde travma son- rası gelişme yaşandığı belirlenmiştir. Elbette bu ki- şiler azınlıktadır. C) Travma sonrası gelişmenin yaşandığı kişilerin özeliklerinin bilinmesi, sağlık alanında travmadan kurtulamayan kişiler için önemlidir. Elde edilen so- nuçlar diğerlerinin yararına kullanılabilir. 33 D) Travma, gerçek bir ölüm veya ölüm tehdidinin bu- lunduğu, ağır yaralanmanın, fiziksel veya yaşam- sal bütünlüğe yönelik bir tehdidin ortaya çıktığı du- rumlardır. Aradan geçen yıllar, etkilerini büyütür. E) Travma sonrası gelişme ile ilişkilendirilen kav- ramlar arasında psikolojik sağlamlık, dayanıklılık, iyimserlik ve tutarlılık algısı bulunmaktadır. Olum- lu büyümeyi başaranlar arasında her yaştan kişiler vardır.

30. Olumlu düşünme becerisine sahip olan kişilerin ruh sağlıklarının iyi olduğu; işlerinde başarılı, insan ilişki- lerinde daha uyumlu oldukları konusunda birçok çalış- ma bulunmaktadır. Bardağın dolu tarafını görmeyi ba- şaran insan olmak ne kadar kıymetliyse, o insanlar- dan çevremizde daha çok olması da bir o kadar kıy- metlidir. Zaten kim etrafında sürekli karamsarlık bulu- tuyla gezen birini ister ki? Ancak bir sorun var: İyim- serlik illüzyonu, sadece sizin fiziksel sağlığınızın üze- rinde değil, ruhsal sağlığınızın üzerinde de olumsuz etkilere sebep olabiliyor. Gerçeği olumlu bir yöne doğ- ru bükmeye çalışmak, bazen hayatta alacağımız so- nuçları da etkiliyor. Bu parçaya göre iyimserliğin zararı aşağıdakiler- den hangisidir? A) Sosyal ilişkilerde istenmeyen bireyleri ortaya çı- karması B) Bireyi yanıltarak hatalı sonuçlara götürebilmesi C) İnsanın çalışma arkadaşlarıyla uyumuna zarar vermesi D) Kıymet atfedilen varlıklar konusunda yanlışa yol açması E) Bardağın boş taraflarını sürekli olarak açığa çıkar- masi

9 7. Hükümdar oğluna şunları söyler: Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam yürüyesin. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın. Sabır çok önemlidir, bir kişi sabretmeyi bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armuttur. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de diri tutan da bu irfandır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? (VA) Destansı anlatım B) Gelecekten söz eden anlatım C) Bilinç akışı D Emretmeye bağlı anlatım E) Söyleşmeye bağlı anlatım 4. Fasikül

TTİN ya ağacı, tüm anlayışıy- heyelan ya 1) Insanın ah uyan- avi çam ele ver- kişi- şeye akâr, dali ik- a e .com.tr 7.-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Tutunmak, kimi zaman hayata kimi zaman da bir insana yönelik olabilir. Bazen öyle anlar yaşarsınız ki etrafınızda kimse yokmuş gibi gelir. Oysa kalabalıklar içerisinde, çok sevilen birisinizdir. Bir anlık bir durum sizi kendinize bile yalnız hissettirebilir. İşte böyle durumlarda bir şeylere tutu- nabilmek büyük ihtiyaçtır. Bunu yapabilmek için de birçok şeyi göz ardı etmek gerekir. Tutunabilmek koşul gerektirdi- ği zaman gerçekleşmez. Koşulsuz tutunmak insanı mutlu eder. Çünkü birilerine ya da bir şeye ihtiyaç duyduğunuzda koşulların varlığı sizi rahatsız eder. İnsan, özellikle bir in- sana tutunmak istediğinde koşullarla karşılaşır. Birinin size ihtiyacı olduğunu gördüğünüzde buna koşulsuz karşılık ve- rebilmekse büyük bir erdemdir. 7. Bu parçaya göre "tutunmak" kavramıyla ilgili aşağı- daki ifadelerden hangisi yanlıştır? Birden fazla şey için tutunmaktan bahsedilebilir. (B) Insanın mutlu olmasında etkili bir unsurdur. C) Tutunmak, insanın zor anında gerekli görebileceği bir şeydir. D) Tutunmayı başarabilen insanlar hiçbir şey için ko- şul düşünmezler. Tutunmak için koşul düşünmemek insanı rahatlatır. Rastoj (1) nu de iy Z

BILFE 3. Bu dönemin aydını âdeta iki toprak parçası arasındaki bataklık arazide kalmıştır; bu nedenledir ki şiirleri köklerini maziye uzatamamış ve bir ağaç gibi yeşerip çiçeğe durmamıştır. Bu cümlede altı çizili sözle dönem aydınlarının fikirlerine yönelik I. Gerçekler yerine hayalî olanla ilgilenmek II. Geleneksel olandan yararlanamamış III. Çelişkiler barındırıp tutarlılık gösterememek IV. Olgunlaşıp gelişim gösterememek saptamalarından hangileri yapılmak istenmiştir? A) Yalnız I B) I ve II D) Yalnız IV C) Yalnız III E) II ve IV

üç na BILFEN A) II D' = E) VI 20. Konusunu hayattan alan tüm sanatlar az veya çok, doğayı ve insanı taklit eder. Bu taklitteki amaç, gerçeği sembolleştirmek ve gerçeğin görünüşteki benzerini meydana getirmektir. İnsanı ve onun toplum içindeki konumunu en iyi yansıtan kuşkusuz edebiyat ve onun bir kolu olan tiyatro sanatıdır. Fakat insanı bireysel özelliklerinin yanında, ruhsal gerçekleri, karmaşık yapısı ve değişik ilişkileri içinde toplumsal bir öge olarak anlatabilen yazılı türler, en karışık insan ilişkileri konusunda bile büyük başarı gösterirken zaman ve yerle sınırlı olan sahne sanatının insanı yansıtabilmesi daha sığ kalmaktadır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) Sanatın tek amacı, insanın hayata bakış açısını değiştirmektir. B) İnsan sanatın her dalından yararlanarak erdemli bir yaşama erişir. C) Tiyatro, edebiyatın bir kolu olduğundan sahnelenmek için değil, okunmak için yazılmalıdır. D) İnsanların iç yapısı ve karışıklığı en iyi, tiyatroda ortaya konabilir. E) Tiyatro, insanı anlatmada diğer yazınsal türlere kıyasla daha az derinlik taşımaktadır.

25. Hani bazı kitaplar vardır ya birden fazla okunur. Gülün Adı romanı böyle bir romandır. 750 sayfalık bu dev ro- manı bir solukta okudum. Bir manastırda işlenen ci- nayetleri konu edinen Gülün Adı, Umberto Eco'ya bü- yük bir ün kazandırdı. 15 Şubat 2015'te hayatını kay- beden büyük yazar, geride dev bir miras bıraktığının elbette farkındaydı. Bize de bu farkındalığının önemi- ni bilmek kalıyor. Filozof, yazar, gazeteci, Orta Çağ uzmanı Umberto Eco'nun Gülün Adı kitabı, 1980'de yayımlandı. Ülkemizde ise 1999'da okuyucularla bu- luşan dev roman, Eco'nun evrenselliği yakalamasını sağlamıştır. Bu parçadan hareketle Gülün Adı romanının yaza- ri ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Yakın geçmiş sayılacak bir tarihte aramızdan ay- rıldığı B) Kaleme aldığı yapıtın büyüklüğünün farkında ol- duğu C) Yalnızca bir meslek ya da bilim dalının mensubu olmadığı D) Büyüklüğünü anlamak için gündemde tutulması gerektiği E) Eserini okumak için on dokuz yıl beklemek zorun- da kaldığımızı

Rasim Özdenören'in kurucularından olduğu der- gisi, 1976 yılından seksenli yılların ortalarına dek edebiyat ortamına hareket getirmiş bir yayın organıdır. Bazı bölümleri güncel haber ve gelişmelere de açık olan dergi, sanatla aksiyonu, kültürle siyaseti birlikte yürütmüş birçok şair ve öykücüyü edebiyat hayatımıza kazandırmıştır. Bu parçada sözü edilen dergi aşağıdakilerden han- gisidir? A) Varlık B) Yedi Meşale D) Büyük Doğu C) Mavi E) Mavera

Z L A A A 16. Kafanızı göğe kaldırınız. Bir kuş katarı süzülmektedir mavi enginde. Sıradan bir kimseyseniz göçmen kuşlar hayatta kalabilmek için sıcak ülkelere uzun bir yolculuğa çıkmıştır. İçinizde hüzünle karışık bir haz uyandırmıştır bu manzara. Yok, şairseniz o zaman başka! Uçan kuşlara karışırsınız yüreğinize kanat takıp. Onlar sizi gizli iklimlere götürecektir. Özgürsünüzdür bir anda. Her kanat kırpışında kuşların, zevkten sarhoş olursunuz. Düğünlere, bayramlara dönmüştür bu hazin göç. En güzel şarkılarınızı öğretirsiniz kuşlara. Onlar da kadir kıymet bilmez değiller elbet. Bir şiirle karşılık verirler size atalarının binlerce yıl söylediği. İşte bunun adı şairliktir. Yarı uyanık düş görmektir bir bakıma. Bu düşler çoğu zaman yarım kalsa da... Bu parçadan hareketle yukarıdaki 1. Sanatçılar doğal olaylara duygu dünyalarında yeni yorumlar katar. II. Şairlik, yaşamın gerçekliğinin düş gücüyle zenginleştirilerek yansıtılmasıdır. A III. Sanatçı olmayanların, yaşam ve doğaya karşı kurgusal değil duygusal bir yaklaşımları vardır. IV. Şairler, doğaya yöneldikçe nitelikli şiire de yaklaşırlar. yargılarından hangisine ulaşılamaz? A) I ve II B) Yalnız III D) Yalnız IV E) III ve IV C) I ve III