Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

29. Zekanın 8 türü vardır. Bunların hepsi az ya da çok tüm insanlarda vardır. Çeşitli zeka alanları; zihinde bir arada, belli bir uyum içinde bulunur. Müzik, ritim zekasıyla sözel dilsel zeka bir arada çalışır. Sözel dilsel alanı gelişmiş olanın müzik ritim zekası gelişkindir. Sonuç olarak zeka geliştirilebilir bir kavramdır ve hepimiz değişik şekillerde zeki olmayı başarabiliriz. Yani yaşımıza başımıza bakma dan istersek zeki olabiliriz. Zira hepimizin farklı yetenek- leri vardır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir? A) Yeteneklerimiz doğrultusunda çalıştığımızda başarılı olmanın bir yolunu buluruz. B) Akıllı insanlar zekalarını planlı ve çok çalışmalarına borçludurlar. C) Başarılı olmak için kendimize uygun bir yöntem geliş- tirmemiz gerekir. D) Zeki insanlar kendilerini geliştirmenin bir yolunu mut- laka bulur. E) İnsanların yetenekleri zekâ seviyesine göre çeşitlilik gösterir. 31. lemi

35. Son dönemde edebiyatın pazar ürünü haline geldiği konusuna paralel olarak edebiyat ödüllerinde de ciddi bir yozlaşmanın olduğunu görüyoruz. Yayınevleri, yazar ajansları tarafından kendi yazarlarıyla ilgili çok ciddi lobi çalışmaları yapılıyor. Bu lobicilik faaliyetlerinde büyük paralar dönüyor. Ödül dağıtan bütün komiteleri, kuru- luşları etkilemek ve ödülü kendi yazarlarına, kendi yayı- nevlerinin yazarlarına verdirmek için her şeyi yapıyorlar. Çoğu yazar da edebiyat dünyasındaki bu duruma karşı vurdumduymaz davranmaktadır. Buna karşı durmak ge- rekli. Çünkü böyle olursa ne yazık ki, popüler edebiyat kaliteli edebiyatı boğacak. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Ticari kaygılarla hareket edilmesi edebiyat ürünlerinin kalitesi ile ilgili sorunlar doğurmuştur. B) Yayınevleri çıkar amaçlı olarak ödül komitelerini yön- lendirmeye çalışmaktadır. C) Olumsuz koşullar sebebiyle popüler ürünler gerçek edebiyat ürünleri üzerinde baskı oluşturmaktadır. (D) Coğu yazarın yoğun çabasına rağmen nitelikli kitap- lar piyasada yok denecek kadar azalmıştır. E) Edebiyat ödülleri güvenilirliklerini, saygınlıklarını kay- betmişlerdir

ne çok uz yoll eyi, ta Jürücü ünya yil ten, 31. laki ni 15. Bir sanatçı için önemli olan zirveye çıkmak değil, orada kalmayı başarabilmektir. Döneminde çok güncel olmuş, el üstünde tutulmuş nice sanatçı- nın bugün adı bile anılmıyor. Bunda da asıl suç sanatçıdadı Her dönem ilgi çeken sanatçı, top- luma saygısı olan sanatçıdır. Kendini geliştirmek için hiçbir şey yapmayan sanatçının güncelliğini sürdürmesi mümkün değildir. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çı- karılamaz? Sanatta zirveye çıkmak kalıcılık için yeterli de- ğildir. B Sanatçının eserleriyle bütün zamanlara sesle- nebilmesi onun topluma duyarlılığını gösterir. Sanatçının başarısı, olayları iyi değerlendirip topluma yansıtmasıyla mümkündür. D) Sadece günceli yakalayarak başarıyı elde eden sanatçılar geleceğe kalamaz. Kendini geliştiren ve topluma saygısı olan sa- natçılar kalıcıdır.

-irleri- çmişi ısır'a yılda ması Eski yaz- debi bir dik- ha- de en n TYT/Türkçe 31. Yazınsal metinler, özellikle de roman her şeyden önce bir dil olayıdır, diye düşünüyorum. Dil, eğer okuyucunun yü- reğine ve zihnine ulaşmazsa sanat eseri diye bir şey var olamaz Hele geleceğe hiç ulaşamaz. Dilde asla bir eksik, bir fazla olmamalı. Romanın dilinde, en güzel şiirler yazan sanatkârların dili gibi on ikiden vuran anlatımlar gerekir. Bü- tün bunlarla eserimi dokudum ve yarışmaya katıldım. Jüride Haldun Taner'den, Behçet Necatigil'e pek çok büyük sanatçı vardı. Jürinin dokuz oyundan yedisini alarak birinci oldum. Bu parçaya göre romanın başarılı olabilmesi daha çok hangi özelliğine bağlıdır? A) Anlatılanları okuyucuya aktarabilecek bir dil yapısına sahip olmasına B) Şiire yakın özellikte bir dil kullanmasına C) Ele aldığı olayların okuyucuyu etkileyebilmesine T D) Yetenekli bir sanatçı tarafından kaleme alınmasına E) Büyük sanatçıların beğenisine hitap edebilmesine

e ekseniyle derece, 27 lama (pre- ,1 ile 24,5 sayesinde eş ışınları, n oluşma- isi, düşük 5 derece daireleri aklaşırdı. nişleye- a kuşak elerinde soğuk yonları ayların ngisi iğini rını B ni L S A L 25. Aşağıda İsveç Göteborg Üniversitesinden bir grup bilim insanı tarafından yapılan bir deneye ve deneyin sonuçları- na yer verilmiştir. Bu deneyden hareketle, 1. II. A 1. Grup ve Sonuçları Bu grupta yedi sekiz yaş arası 1029 çocuk bulunuyordu. Yapılan araştırmada, yaşamlarının ilk yılını evcil hayvan bulunmayan bir evde geçiren çocuklarda alerjik solunum yolu ve cilt hastalıklarının görülme oranı yüzde 49 çıktı. Bu oran, yaşadığı ortamda bir evcil hayvan bulunan çocuklar- da yüzde 43, üç evcil hayvan bulunan çocuklarda ise yüzde 24'tü 2. Grup ve Sonuçları Bu grupta, doğumlarından itibaren yaklaşık dokuz yıl izle- nen 249 çocuk vardı. Bu çocuklardan yaşamlarının ilk yılın- da evcil bir hayvanla aynı ortamda yaşamayanlarda alerjik solunum yolu ve cilt hastalıkları görülme oranı yüzde 48, bir evcil hayvanla aynı ortamda yaşayanlarda yüzde 35, evcil hayvan sayısı iki ya da daha fazla olanlarda ise yüzde 21 olarak tespit edildi. Yorum: Deneme - 4 Çok sayıda evcil hayvan bulunan bir ortamda yaşa- yan çocuklarda, alerjik solunum yolu ve cilt hasta- Tıkları görülme oranının düşük olduğuna Küçük yaşlarda evcil hayvanlarla vakit geçiren çocukların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha sorunsuz bir yaşam sürdüklerine III. Evcil hayvanlarla büyüyen çocukların, evcil hayvan niceliğine bağlı olarak daha iyi bir gelişim gösterdi- ğine AVIS yorumlarından hangilerine ulaşılabilir? B) Yalniz II A) Yalnız I D) Ive l NOTE C) Yalnız III E) Il ve Il TYT 26.

ları keşfedi- eri okyanu- e karşılaşı- biri de futbol görünen bu iştır. 4000 alığının bir a bir sinyal dakilerden flere hiç kendimi iyatın en çok vakit için har romanın okumak a bir kez edebilir. taplarını a çalış- tiren tür pleal KONDISYON DENEME-11 24. Yeni çağın dinamosu "hız". Yaşadığımız hızlı değişim, sadece iletişim araçlarımızı değil hayatımızın tamamını değiştirdi. Sahip olduğumuz bilgiler hızla eskimeye baş- ladı. Öğrenmek artık okulla sınırlı bir iş olmaktan çıktı. Bizi bundan sonra kimse yeniden okula çağırmayacağı- na göre içinde yaşadığımız değişime ayak uydurabilme- nin sorumluluğunu kendimiz üstlenmeliyiz. Eskiden öğrenme biter iş başlardı; şimdi öğrenme hiç bitmeyecek. Toplumsal değişim hepimizi yeni bilgiler edinmeye mec- bur bırakacak, bizler de yeni yetkinlikler elde etmek için "yeniden öğrenmek" zorunda kalacağız. ---- Hepimiz özel kurslardan, internetten öğrenmeye devam edeceğiz. Bu nedenle yeni çağa ayak uydurabilmemiz için kendi içi- mizdeki öğrenme isteğini canlı tutmak zorundayız. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Öğrenme ihtiyacı kendiliğinden değil, yeterli olmadı- gimizi fark ettiğimizde ortaya çıkar. BY Bil o kadar hızlı değişiyor ki artık ömür boyu öğren- ek gereklilik olacak. D Öğrendiklerimizi paylaşabildiğimiz ortamlarda öğren- me bir zevke dönüşür. Bazı ortamlar öğrenmeyi, yenilenmeyi, ilerlemeyi desteklerken bazıları buna engel olur. EX Tipatip iki zihin yoktur; her birinin kendine özgü bir öğrenme şekli vardır.

cevap- ardan bir bir şekil- Oplükten armayan olması- ini iste- ar. Açık içinde u veya makta- erilerle da ilaç Diyojen esinde ku ve m gibi ahat- a ka- kul- ve ll şa- er. ez- 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. (1) Bir yazınsal eser, tanıtılırken birbiri içinde kenet- lenmiş en önemli üç teknik ile donatılmaktadır: ifa- de, edebî dil, Üüslup. (II) Edebî metnin ifadesi, onun yazınsal diline ait özellikleriyle anlatılabilir ve ede- bi dil de metnin üslup özelliklerini gündeme getirir. (III) Günlük dilde kullandığımız "ifade" kelimesi çok genel anlamları kapsar; anlatım, açıklama, tavır, dav- ranış gibi kelimeler Türkçede "ifade"nin yerini tutabi- lir. (IV) Bir toz bulutu, portakalın kokusu, bir bardak su, içimizde yıldız gibi parlayan bir fikir, bir duygu, gerek dışarıdan gerekse içeriden gelen her türlü etki... (V) Kâinatta bütün şekiller, görüntüler, eşyalar, hareketler, olaylar, durumlar, sesler, kokular bir ifa- de içindedir. (VI) Suyu ele alalım; onun rengi, koku- su, girdiği kaba göre şekillenmesi, eğime uygun ola- rak akışı, sıcakta buharlaşması, soğukta donması, tenimize dokunduğu zamanki yumuşaklığı, sıcaklığı, bir insanın suya özenip denize ulaşmak istemesi gibi çağrışımı ve fonksiyonu, kendine has bir ifade kodu yahut anlam birimi içindedir. 39. Bu parçadan hareketle suyun, I. Hâl değişimi geçirmesi II. Ciltte bıraktığı yumuşaklık III. Ağızda bıraktığı ferahlama hissi özelliklerinden hangileri anlam birimi kapsamın- da yer alır? A) Yalnız I D) II ve III B) I ve II C) I ve III E) I, II ve III 40. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- den önce düşüncenin akışına göre, "Yani evrende her varlığın, her olayın, her eşyanın kısaca her şe- yin beş duyumuza ulaşan veya iç dünyamızda şekil- lenen bir ifadesi vardır." cümlesi getirilebilir? A) II B) III C) IV D) V E) VI

ir k Ş n 7 layınız. Yakın zamanda insanlığın karşısına, şimdiye dek ona yöneltilmiş en çetin istekle çıkacağımı göz önü- ne alarak önce kim olduğumu söylemeyi gerekli bu- luyorum. Aslında bilinmeliydi bu, kimliğimi saklamış değilim çünkü. Ama ödevimin büyüklüğü ile çağdaş- larımın küçüklüğü arasındaki oransızlık şuradan belli ki beni işitmediler, görmediler bile. Ben kendime aç- tığım krediyle yaşıyorum, belki yaşadığım da bir ön yargı yalnızca. Yaşamadığıma kendimi inandırmam için, yazları Ober-Engadin'e gelen aydınlardan tekiy- le konuşmam yeter. Bu koşullar altında, alışkanlıkla- rımın, içgüdülerimin gururunu ayaklandıran bir ödev düşüyor bana, şunu söylemek düşüyor: "Dinleyin! Ben falancayım. Başkasıyla karıştırmayın beni her şeyden önce!" 35. Bu parçadaki altı çizili sözle yazarın kendine yö- nelik anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Kimi olumsuz eleştirileri doğal karşıladığı BY Halkın içinden biri olarak varlığını sürdürdüğü C Duygu ve düşüncelerini açıkça ortaya koyduğu D) Ruhsal olarak kendi kendini desteklediği E) Kimseye ihtiyacı olmadan hayatını devam ettirdi- ģi

5. Kuramsal yazılar kaleme aldığı Sanatlı ifadelere yer vermediği Yazılarında duygu ve düşünceye dengeli biçimde yer verdiği Darklı türlerin özelliklerini birbirine karıştırdığı E) Açık bir anlatımı tercih ettiği Yaban ördekleri, çoğu evcil ördeğin atası konumundadır. Türün ilk evcilleştirilmesi Çin'in güneyinde MO 2500'de gerçekleşmiş- tir. Avrupa'da ise Romalıların yumurta ve et için birkaç türü bes- lemesine karşın yaban ördeği ancak Orta Çağ'da tam olarak ev- cilleştirilmiştir. Günümüzde dünyadaki yaban ördeklerin yüzde 75'i Doğu ve Güneydoğu Asya'da yer alır; bunda ördeğin birçok Asya diyetinde gerek duyulan önemli bir besin ögesi olarak yük- sek oranda yağ içermesinin payı vardır. Yaban ördeklerinin yumur- tasına da Batı dünyasına oranla Doğu dünyasında çok daha fazla değer verilir. Bu parçada yaban ördekleri ile ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? Bünyesindeki yüksek yağ oranının beslenmede tercih edil- mesini sağladığına B) Günümüzde tüm türlerinin dörtte üçünün Çin'de bulunduğuna Avrupalılar tarafından evcilleştirilmeden önce bir dönem bes- lenme amacıyla tüketildiğine V D) Evcilleştirilmesinin Avrupa kıtasında Çin'e göre daha geç ta- amlandığına umurtalarının Batı dünyasında Doğu'ya oranla daha az rağ- bet gördüğüne 128 Türkçe 1-A 2-D 7. 3-C

AYT Deneme-2 - Her ulus, dilini ve kültürünü .... Bu esnada o, akan bir nehir gibi içinden geçtiği her topraktan bazı öğeler alır. Her uygar ulusun konuşma ve yazı dili, karşılaştığı uygarlık- lardan alınan sözcük ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her ulusun dili, o ulusun çağlar boyunca yaşadığı ---. Dile bu gözle bakılırsa anlam kazanır. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? A) yüzyıllar boyunca yoğurur - tarihin sanki bir özetidir B) tarih boyunca değiştirir - kültürün aynasıdır C) korur asla değiştirmez - ulusallığın koruyucusudur D) günlük hayatın içinde tutar - hayatın izidir E) geleceğe aktarmak ister - dönemin izleriyle doludur 4. Ey dost senin yoluna Canım vereyim Mevlâ Aşkını komayayım "Od"a gireyim Mevlâ Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yan- liştir? Tlmih sanatına yer verilmiştir.

A TÖF A A 3. DENEME 24. Eğer hayvanların göçlerini çeken kameralar, insanların hayat yolculuğunu da çekip bir belgesele dönüştürebilseydi herhâlde yaşananlar, bizi zebraların yaşadıklarından daha fazla dehşete düşürürdü. Bu yüzden insanlara insanlığın gelişiminden, ulaşılacak menzildeki yeni ve bereketli hayattan söz ettiğinizde ilk tepkileri bu ümide ve ümidi dile getiren insana kızmak oluyor. Çağıltılı bir nehirde birbirini ezerek timsahlardan kurtulmaya çalışan zebralar gibi, geleceğin güzelliğinden ve ümidinden konuşmak istemiyorlar. Hatta o anda yaşadıklarının bu ümidin başlattığı büyük göçten kaynaklandığını düşünüp ümidin kendisine bile düşman olarak geriye, yola çıktıkları o kurak araziye dönmek istiyorlar. Ama geriye dönmeye kalktıklarında gidecekleri yerde, onları kuraklığın ve yok oluşun beklediği de gerçek. Bu parçada anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) insanların hayatlarıyla hayvanların hayatları arasında bazı paralellikler vardır. B) Gelecekteki güzel günler için çalışmak, her insanın boynunun borcudur. 6 insanlar, ümit etmekten ve geleceğe ait plan yapmaktan hoşlanmamaktadırlar. D) Bazı belgesellerde, hayvanların yaşamına ait çarpıcı sahnelere yer verilmektedir. Einsanların geçmişlerinde en geniş yeri hayal kırıklığı tutmaktadır.

2. gü- arda gi- arşı- şa- uğu len da cok tir. r. T eis Yayınlanı ÖSYM SORUSU 27 ve 28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ne kitap sayfaları ne gazete kâğıtları; hiçbiri bir edebiyat dergisi- nin yaprakları kadar yakışmıyor okurun parmaklarına. Bu, dün- yayı harflerle tamir etmek isteyen gönüllülerin, dünyanın ancak harflerle tamir edileceğine inanan insanlara tattırdıkları bir ayrı- calıktır. Bir edebiyat dergisini çıkaranlar; dergilerinin yapraklarına sadece kelimeleri değil ormanlardan kesilip getirilen ağaçların hafızasındaki sayısız kuş sesini, sayısız gün batımını, sayısız çiy tanesini de pay ederek sanki kullandıkları kâğıda başka türden bir hayat vermek istemişlerdir. Edebiyat dergilerinin, dokunduk- ça parmaklarımızı biraz daha incelten kimyaları, yapraklarına sin- miş o kuş seslerinden, o gün batımlarından kaynaklanıyor olsa gerek! Yalnızca kâğıda değil kâğıdın kaynağına ve onun sökülüp getirildiği özgür iklimlere duyulan minnet boşuna değildir elbet- te. 27. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Mécaz anlamlı sözcükler kullanılmıştır. B) Betimleme ögelerine yer verilmiştir. CÇıkarımda bulunulmuştur. D) Karşılaştırma yapılmıştır. E) Sayısal verilerden yararlanılmıştır. 28. Bu parçadan hareketle edebiyat dergileriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Diğer türlere göre daha fazla sevilmesi kâğıdının niteli- ğinden kaynaklanır. BY Ağaçtan üretilen dergi sayfalarında doğanın güzelliği de okurla buluşur. C) Kâğıda basılan ürünler içinde en değerli olanıdır. D) Hiçbir yazılı yayın onun kadar okuruyla bütünlük oluş- turmaz. E) Dünyanın sanatla düzeleceğine inanan insanların ürün- leridir. LYS-2016

19. Yaşayabileceğimiz tek evimiz dünyamız, bugüne kadar yaşadığı en büyük felaketle karşı karşıya. insanlar olarak hep birlikte sorumlusu olduğumuz ye dünyamıza artık geri döndürülemeyecek ölçüde zarar veren iklim değişikliği, artık kırmızı alarm vermeye başladı. Ortalama sıcaklıklar hiç olmadığı kadar yüksek, dünyanın her yerinden yangın, sel, erozyon, hortum haberleri geliyor; buzullar eriyor, canlı türlerinin nesilleri tükeniyor. Yazın en sıcak zamanlarında günlerce sağanak yağmurlar yağarken Kuzey ve Güney Kutupları'nda buzların çekilmesi devam ediyor. Artık gözle görülür şekilde günlük hayatlarımızda da etkilerini gördüğümüz bu değişim, gelecek günlerde kendisini çok daha farklı şekilde göstermeyi sürdürecek. 7 TÖF Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Bundan 20-30 yıl öncesinde doğanın hediyesi olan birçok besin bugün yok. B) Tüm canlı hayata ve türlere ev sahipliği yapan, bugüne kadar da bir benzerini keşfedemediğimiz dünyamız, milyonlarca yıldır kendi ekosistemi üzerinde varlığını devam ettiriyor. C) Iklim değişikliğine yol açan en büyük ve önemli etken insanın kendisi. D) iklim değişikliğinin etkileri artık o kadar sık ve büyük ölçülerde yaşanıyor ki bunları hepimiz günlük hayatlarımızda görür hâle geldik. E) Kuraklık ve susuzluğa bağlı olarak bitki ve hayvan ekosistemleri ciddi zararlar görüyor, nesiller ortadan kalkıyor.

el 2 3. Bireylerin statülerine uygun olarak birden fazla toplumsal rolü vardır. Bu rollerden biri anahtar (temel) rol durumundadır. Bireyin anahtar rolü, onun anahtar statüsüne göre belirlenir. Anahtar statü ve rol ise toplumsal yapıya göre belirlenir. Örneğin tarım toplumlarında en etkili kurum aile olduğu için kadının statüsünü yükselten en önemli unsur anneliktir. Kadın ancak anne olduğunda bazı konularda söz sahibi olmaya rolü de anneliktir. Fakat sanayileşmiş bir toplumda en başlar. Bu nedenle tarım toplumlarında kadının anahtar etkili kurum ekonomi olduğundan anahtar rol de mesleki konumun gerektirdiği rol olacaktır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Anahtar rolün toplumdan topluma değişen özelliği vardır. B) Etkili kurumun aile olduğu toplumlarda annelik başat unsur olmuştur. C) Bireye bakan yönüyle anahtar rol ile anahtar statü arasında ilişki bulunmaktadır. D) Sanayileşmiş bir toplumda bireyin statüsü mesleki konumla belirlenmektedir. E) Toplumsal rolün çokluğu, bireyi gerçekçi olmayan davranışlara yöneltmektedir.

değiştim. m um Kendine ok maya başka 20 t AND MARY ve onun üstünde Matematiğin hemen üstünde fiziğin 29. Temel bilimler hiyerarşisi, tabanında matematiğin, tepesinde biyolojinin yer aldığı bir piramitle temsil edilebili kimyanın yer aldığı bu dört katmanlı piramitte her katman, altındaki diğer katmanlara dayanır. Hâliyle canlıları konu alan biyoloji, diğer disiplinlerin hepsini içermesi yönüyle aslında "en karmaşık bilim dalı" olma özelliğini taşır. etrafında elektronların döndüğü atom fiziğine, atom fiziğinin Canlilar kimya yasaları ile açıklanırken kimya kurallarının, de matematiğin çokça kullanıldığı kuantum terimleriyle açıklandığı bir devirde yaşıyoruz. Bu parçadan temel bilim dallarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? 0 A) Kendi içlerinde bölümlere ayrıldıklarına B) Aşama aşama sıralandıklarına C) Birbirlerini destekler nitelikte olduklarına D) Matematikten yararlandıklarına E) Ortak bilimsel kavramlar kullandıklarına Sve 30. Trafik lambası, 7 metre yüksekliğindeki demir kolonlar üzerinde ilk olarak Londra'nın poriomonto alanina TYT 31. Araştı çalışt uzay müz bey bey hiz üz C k 8

B 7. Efes Antik Kenti içinde Prytaneion denilen yapının önündeyiz. Buraya sadece soylular ve olimpiyatları kazanan atletler girebilirmiş. Taşın üzerinde bulunan işaret, eczacılığın sembolü. Anlıyoruz ki yakınlarda bir yerde bir hastane var. Alanın üstünün kapalı olduğunu düşünürsek kemerli bir kapının var olduğunu ve üzerinde “Ölüm buradan içeri giremez.” yazdığını hayal edebiliriz. Rivayetlere göre yolu yürüyerek bitirebilenler, hastaneye girebilirmiş. İçeri giren, uyku odasına alınır; sonrasında nasıl iyileşeceğine dair rüya görmesi beklenirmiş. Rüya gördüyse tedavi uygulanmaya başlanırmış. Bu arada tabii ki yolu bitiremeyen asla hastaneye giremezmiş. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öyküleyici anlatıma başvurulmuştur. BY Betimleyici ögelerden yararlanılmıştır. C) I.kişili anlatımla biçimlendirilmiştir. D) Farklı duyularla algılanabilen ayrıntılar vardır. Bir çıkarıma yer verilmiştir. düşünürses