Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

3. Zihniyet, yaşananları anlamada kritik bir kavram. Çünkü çok farklı kişileri aynı algı, anlam, düşünce ve davranış çerçeve- sinde bir araya getirmekle kalmıyor; onlara kendi algı, an- lamlandırma, düşünce ve davranışlarının "normal ve doğru" olduğunu telkin ediyor. Bilinç dışının oluşturduğu bir üst (bi- lişsel psikolojinih izini sürersek belki "en üst") düzen... Bilinci yönlendiriyor, kişinin endişelerini gideriyor, tutumunun tutarlı olduğu duygusunu veriyor, giderek kendisinden şüphe duy- mamasını ve memnun olmasını sağlıyor. Kişiliğin ötesine geçen, kendine özgü, bütüncül hikâyesi olan bir "ben" yara- tılmasını destekliyor. Bu parçaya göre zihniyetle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Kişide kendinden emin olma duygusu oluşturur. B insanın, kendi düşüncesinin doğru ve tutarlı olduğuna inanmasını sağlar. C) İnsan bilincinin dışında oluşan, daha genel bir sistemdir. D) Karakterin ve kişiliğin şekillenmesinden önce ortaya çıkar. E Birbirinden farklı insanları aynı bakış açısında buluşturur. C

• Bu testte Türkçe alanına ait 22 adet soru vardır. 1. Cahil olan karanlık içinde bulunduğu için önünü ardını göremez, tökezler, yuvarlanır. Bilen ise yürüdüğü yolu görür, nereye varacağını kestirir. Bu yüzden ona aydın diyoruz haklı olarak. Aydın olmayan, özgür olamaz. Kişiler için de, toplumlar için de doğrudur bu. Karanlık içindeki toplum, bir köleler toplumudur. Özgürlük nedir anlamaz, düşünmez, körü körüne yaşar, kendisine aşılanmış dogmaları bellemiştir, seçme yeğleme gücü yoktur. Bir çağa adını veren aydınlanma ise Kant'ın dediği gibi, kendi aklımızı kullanma demektir. Sağduyu insanlar arasında eşit olarak paylaştırılmıştır, aklımızı kullanırsak bize aşılanmak istenen dogmalardan kurtulur ve aydınlığa varırız. Karanlıktan kurtulmanın yolu da kütüphaneden geçer. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Den A) İnsanın hayatta başarılı olması aklını iyi kullanmasına bağlıdır. B) Sorgulama yeteneğini geliştirmemiş toplumlar kendi kalıplarını kıramaz. 8 C) Bilgiye ilgi duymayan toplumlar başkalarının etkisine girer. Aydınlığa ve aydınlanmaya kitap okuma ile ulaşılır. E) Eğitime gereken önem verilmezse toplum her açıdan geri kalır. 2. tonguç kampüs Ga ya ol to di K y is

7. Günlük yaşamda kullanılan sözcük sayısı, o dilin genel söz varlığına göre düşüktür. Ancak yapılan araştırmalara göre Türkiye'de bu oran çok daha düşük. Birkaç yüz, en fazla beş ya da altı yüz söz- cükle, haber programları yapılıyor, hatta diziler çe- kiliyor. Oysa TDK'nin çıkardığı "Türkçe Sözlük'ü- har müzün son baskısında seksen bine yakın sözcük var. Bu sözleri söyleyen bir kişi, özellikle aşağıdaki- nebylerin hangisinden yakınmaktadır?bluY A) Söz varlığından yeterince yararlanılmamasın- dan B) Toplumda dili koruma bilincinin gelişmemesin- den Günlük yaşamdaki dilin yozlaşmasından D) Televizyonlarda yabancı sözcük kullanılmasın- dan E) Var olan sözcüklerin ihtiyacı karşılamamasın- dan

B 24. (I) Saat, tarih boyunca insanların hayatını düzene so- kabilmek için en çok ihtiyaç duyduğu aletlerden biri ol- muştur. (II) Güneş saati, M.Ö. 4000'lerde ilk kez Mısırlılar tarafından icat edilmiş ve daha sonra birçok uygarlık ta- rafından kullanılmıştır. (III) Güneş'in her gün belirli bir dü- zende doğup battığını keşfeden Mısırlılar bu durumdan yararlanarak güneş saatini icat etmişlerdir. (IV) Güneş saatine göre zaman, güneşin konumuna bakarak he- saplanıyordu. (V) Düz bir yüzeye dikey olarak yerleştiril- iş çubuğun gölgesi, yatay bir yüzeye, günün saatlerini gösteren kadrana düşer, güneş gökyüzünde ilerledikçe, çubuğun ucu farklı saat çizgilerine denk gelecek şekilde hareket ederdi. ürkçe Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? B) II. C) III. D) IV. E) V.

AYES YAYINLARI 4. Dy Bir durumun önemine dikkat çekememek E) Bir durumu tüm detaylarıyla inceleyememek • I. Birçoğumuz kitap okumanın sadece boş zamanları değerlendirecek bir uğraş olduğunu düşünürüz. • II. Kitap okumak kişisel gelişim açısından özel zaman dilimi ayrılması gereken bir uğraştır. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisi- dir? A Kitap A Kitap okumak kişisel gelişim açısından özel zaman dilimi ayrılması gereken bir uğraş olmasına rağmen birçoğumuz kitap okumanın sadece boş zamanları değerlendirecek bir uğraş olduğunu sanıyoruz. B) Birçoğumuz yaygın bir düşünce olarak kitap okuma işini boş zamanlarımıza sıkıştırdığımız için kişisel geli- şim açısından ileri gitmemiz mümkün olmuyor. Kişisel gelişim için özel zaman dilimi ayrılması gere- ken bir uğraş olan kitap okuma yanlış düşüncelerimiz yüzünden boş bir zamana sıkıştırılmaktadır. Birçoğumuz kitap okumanın sadece boş zamanları değerlendirecek bir uğraş olduğunu düşünerek kitap okumanın kişisel gelişim açısından önemli uğraş ol- duğunu unuturuz. Kitap okumak kişisel gelişim için özel zaman dilimi ayrılması gereken bir uğraş olduğu için birçoğumuz kitap okumak için boş zamanlarımızı kullanırız. Diğer sayfaya geçiniz.

ürkçe 7. B Genç yazarlar, edebiyat dünyasında var olabilmek için büyük çaba harcıyorlar. Hepsinin kendince bir yazarlık stratejisi var. Bazı genç yazarlar var ki çok eser vermeyi övgü kaynağı olarak görüyor ama onlar bilmiyorlar ki ya- şamak isteyen bir sanatçı çok değil, iyi yazmalıdır. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabile- cek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Mutlu olmak için üretken bir kişiliğe sahip olmak ge- rektiğinin farkına biraz geç varmıştı. B) Başkalarınca takdir edilmenin sanatçı için bir erdem olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun. Sinema sektöründe kalıcı olmak için disiplinli ve yoru- cu bir çalışmayı göze almıştı. D Hayatını devam ettirmek için daldan dala atlamayı bi- rakıp güzel bir işe girmelisin. E) Çok satış yaparak yeni açılan mağazanın kârlılığına büyük bir katkı sağlamıştı.

gili u- ir H IN Z 2.m geen dopdown DENEME-1 HR 19. Ortaokul yıllarımda arkadaşlarla dersten çıkar çıkmaz, oku- lumuzun bulunduğu tepeden iner, güzelim, gül bahçeleriyle çevrelenmiş evlerin önünden geçerek kıyıya koşardık. Dal- galarla oynarken içimizden biri bağırırdı: "Yunuslar geçiyor!" Sonraları hangi denize baksam, böyle sürü halinde geçen yunuslar canlanırdı gözlerimde. Açıklardaki tek bir yunusu fark edip sevinç çığlıkları atanları gördükçe gerçekten çok etkilenirdim. Yıllarca yunusların sürü sürü gözlerimin önün- den geçtiğini, zamanın hepimizi, az rastlanan anların son tanıklarına çevirdiğini nasıl anlatabilirdim onlara? Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? X A Okur olay içinde yaşatılmak istenmiştir. B Kişisel görüş belirten cümlelere yer verilmiştir. Farklı duyulara seslenen durumlardan söz edilmiştir. D) İnsandan doğaya aktarma yapılmıştır. E) Yakınma bildiren cümle ile yazar duygusunu hissettir- miştir.

60.9100 binar gilleso ohiys nid 37. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? Uzak bir noktada durmak B) Üstünkörü dokunmak Karşı karşıya gelmemek Dişlevini gitgide yitirmek E) Aynı noktada durmak 18

5. Bu parçadak numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı ayraç içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır? A) T BIL 101012, kötü bir anlatım tarzı ş) bir ürün yok olmaya (varlığı sona ermeye) mahkûm- C) III Bir roman düşünün ki asıl anlattığı; tek bir satırında dahi geçmeyen duygular, umutlar, hayal kırıklıkları, özlemler olsun Kazuo Ishiguro'nun benzersiz tarzını en iyi ortaya koyduğu eserlerinden biri olan Günden Kalanlar böyle bir roman. Kendine hatin sayılır bir yer açarak edebiyatın köşe taşı romanlarından biri olan eser, dokunaklı bir dramın özündeki komiği okura yaşatmayı başarıyor. 6. Sıcak iklimlerin göz kamaştıran mahsulleri nasıl açık bir sa hayat ile alakası DIV ET Bu parçadaki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Hem biçimde hem de özde kalıplara karşı gelen şair, şiirleriyle okurların beğenisini kazanıyor. BYüreğiyle bakmasını bilen yazar, gelenekselden kopmadan yeninin arayışıyla yarattı biçimini. Şiirlerinde duyguyla düşünceyi kaynaştırmayı öne çıkaran şair, kendine özgü bir dil kurmayı başarıyor. D)Yurt dışında yaşayan yazar, ana dilinden uzak yaşamasına rağmen dile özen göstermeyi ihmal etmiyor. En Edebiyat okurları, resmin çok önemli ustalarından olan sanatçının aynı zamanda iyi bir yazar olduğunu seksenli yıllara kadar bilmiyorlardı. 7. Gerçek sanat eseri, yaratıcı kişiliğin ürünü olduğuna göre bu kişilik, bir ağaç gibi kökünü ne kadar derinlere salarsa Ama bu arada, kök saçaklarının yabancı

TYT Paragraf Denemesi 16. Bir ara danışmanlık önerileri alırdım sık sık. Parasız günlerim- di. Hiçbirini kabul etmedim. Bunu ideolojik nedenlere bağla- yanlar oldu ama iş onların sandığı kadar basit değildi. Ben paradan korkarım. Paraya egemenseniz yani onunla nes- nel ilişkiler içindeyseniz çok para sahibi olmanızın bir anla- mı yoktur. Biriktirseniz ne olur biriktirmeseniz ne olur. Para size egemense yandınız demektir, o zaman insanın yaşa- minda ne şiir kalır ne felsefe, hepsini yel üfürür su götürür. Siz şu parayı şuraya yatırayım, öbür parayı da şuraya ya- tırırım, diye hesaplar yaparken bir de bakarsınız doğrudan doğruya paraya dönüşmüşsünüz. A) Para amaç değil araçtır. B) Para sanatın düşmanıdır. Aşağıdaki genellemelerden hangisi bu parçada anlatıl- mak isteneni destekler? Tasarrufen değerli hazinedir. D) Paranın değiştiremeyeceği insan yoktur. E) Para her kötülüğün anasıdır. 18. I. nklarının değerlenmesi ile

13. Insanın doğumundan itibaren çeşitli nedenlerle zihninde oluşmuş bazı temelsiz bilgi, yanlış kanaat ve ön yargılar bulunur. Zihindeki bu unsurlar insanın doğayı olduğu gibi tanımasına engel olur. Oysa doğanın doğru bilgisi insa- ni güçlü kılar. İnsan, doğaya ilişkin edindiği doğru bilgiler yardımıyla çevresi üzerinde etkili olabilir. Zihinde oluşan bu olumsuz unsurlar tümüyle ortadan kaldırılamasa bile bilimin tümevarim yöntemiyle bunlar en aza indirilebilir. Bacon bu parçada aşağıdaki kavramlardan hangisine dikkat çekmiştir? 210 A) Idea B) Episteme D) Form E) Idol C) Fenomen 15. özne-nas Plişkisi

37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. Arkeolojik bulgular, tarihte yazinin Sümerler tarafından, Mezopotamya'da icat edildiğini ortaya çıkardı. Çivi yazı- diye bilinen bu yazı türü, sivri uçlu bir aletin islak kile bastinimasıyla kama şeklindeki işaretler biçiminde yazı- liyordu. Çoğu insan, epik Yunan şairi Homeros, lirik şair. Sappho ya da tarihçi Herodot gibi Antik Dönem Yurian entelektüellerini tarihteki ilk yazarlar olarak bilir. -Ontar- dan-bin-yal önce, Enheduanna adlı bir prenses yaşamış oysaki Mezopotamya'da. 1925'te Ur şehrinde yapılan kazilarda bulunan tabletlerle varlığından haberdar oldu günümüz dünyası. Ondan önce yaşayan bir yazar oldu- ğunu gösteren bir bulgu yok henüz. Mezopotamya ede- biyatında yetişen kişileri bilmiyoruz ama o istisna. Uzun süren Sümer uygarlığından sonra Mezopotamya'da ku- rulan Akadların kralı Sargon'un kızı o. Kazılarda bulunan tabletler üzerinde, çivi yazısıyla yazdığı dizeleri var. Oto- biyografik özellikler bağlamında zengin bir içeriğe sahip bu dizeler, aynı zamanda Mezopotamya'nın edebî anla- yışına da ışık tutmakta. Bu şiirleri nasıl yazdığına ilişkin ayrıntıları da içermekte. anle birey Sr na VF Ve LA 3 .18- 11 38. Bu parçada Enheduanna ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A Yazdıklarında, şiirlerini yazış biçimiyle ilgili bilgiler verdiğine B) Yaşadığı kültürün sanatına yön verdiğine Mezopotamya uygarlığından günümüze blaşan ilk şair olduğuna D) Dizelerinde kişisel yaşamına ilişkin ayrıntıların yer al- dığına E) Şiirlerinin, o dönemin edebiyat geleneğini yansıttığı- 39 yınız Apote dan a tesac şekli olan yükle tarat len Alm olas apo mis gir ve ap bi 585880 39. S 41

39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Gelişim ve değişim, ergenlik döneminde her açıdan zor geçmek- tedir. Gençler bu dönemi kontrol edemediklerinden duygusal ve davranışsal açıdan birçok sorun yaşamaktadır. Ergenlik, genç insanların yeni yetenekler edindiği ve birçok yeni durumla karşı karşıya kaldığı bir dönemdir. Aynı zamanda sosyal olarak da ak- ran ve okul gruplarının bir parçası olmanın öneminin arttığı bir dönemdir. Aileler tam da bu aşamada "Bizi artık hiç dinlemiyor, bizi yok sayıyor." diye düşünebilmektedir. Fakat aksine kendi ya- şit grupları genç için ne kadar önem kazanmış olsa da ailenin tutumları hâlâ ergenin oluşturduğu kişilik üzerinde büyük bir et- kiye sahiptir. Çünkü ergen, yeni hayatında öğrendiği tüm bilgileri ve deneyimleri ailesinden öğrendikleriyle bir süzgeçten geçirir ve bunun sonucunda yeni bir davranış şekli gelişir. al hoe nesup Isem sh 39. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmamıştır? SOLASOVATY Theiled eröp enbluau 2620x slexa0 (0 191 sri meest Doğrudan anlatımdan 1 abri B) Tanım cümlesinden gehel Gerekçeli anlatımlardan D) Deyim aktarmasından E) Deyimlerden

7. Sinema oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu arasında izleyici açısından ayrımlar vardır. Tiyatro oyuncusu, izleyiciler tarafından işitilebildiğinden ve görülebildiğinden emin olmalıdır. Tiyatrodaki izleyiciler, oyuncuyu farklı açılardan görmektedir. Dolayısıyla bir oyuncu, tüm izleyicilere ulaşmak için özel bir biçim geliştirmek zorundadır. Bu açıdan, bir oyuncunun gözlerini iyice açması gerekiyorsa o bunu en uzak yerde oturan kişinin de görebileceği şekilde yapar. Gösterinin yapıldığı salon büyüdükçe yeni düzenlemelerin yapılmasından dolayı oyuncunun biçemi zedelenebilir. Sinema oyuncusu için böyle bir teknik sorun söz konusu değildir. Bundan dolayı sinemada bir rolün tam olarak bir bütün meydana getirecek biçimde canlandırılmasında en büyük sorumluluk yönetmenindir. Çünkü yönetmen, filmi bütün olarak bilen kişidir. Oyuncunun bir rolü canlandırırken ne duyması, ne yapması gerektiğine yönetmen karar verir. Bu parçadan sinema ve tiyatro oyunculuğu ile ilgili olarak 1. Oyuncu - izleyici ilişkisi açısından farklar vardır. Her iki oyunculukta da yönetmen önemlidir. III. Seyirciye ulaşmak için bütün oyuncuların özel biçim geliştirmesi gerekir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? AYalnız I B) Yalnız II Yalnız III D) I yell E) ve III Colması gerekme 2 mi? toplumlarının 9.

TYT DENEME SINAVI 29. Simetri hastalığı, çoğunlukla obsesif kompulsif bozukluk olmakla birlikte psikiyatrik hastalıklara bağlı olarak gelişen bir takıntı türüdür. Tanı konmuş kişiler adından da anlaşılacağı üzere etrafındaki eşyaların simetrisi noktasında takıntı gösterirler. Elbette buna bağlı olarak da çevrenin ve eşyaların bütünüyle düzenli olması, mükemmel görüntüye sahip olması, doğru biçimde sıralanmış olması veya eşyaların belirli aralıklarla dizilmiş olması gibi konularda ileri düzeyde hassasiyete sahiptir. Ancak çoğu hastalarda bu durumlar eşya düzeyinde kal- mamış olup yazım hatalarını düzeltme, harf eksikliklerini giderme, renk farklılıklarına odaklanma gibi pek çok alanlara da yayılmıştır. Buna ilaveten bu bireyler tarafından yerleştirilmiş eşyalara dokunul- puması, düzenlerinin değişmesi veya onlara müdahale edilmesi simetri hastası olan kişiye rahatsızlık verir. Onların olağan dışı davranışları toplum tarafından zor kabullenilebilir. Bu durum bazen yaşamlarının devamında simetri hastalarına güçlükler çıkarabilir. Bu parçada "simetri hastaları" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Çevresinde bulunan şekilsel bozukluklara karşı aşırı duyarlı ol- duklarına B) Kimilerinin eşya boyutuyla sınırlı kalmayarak farklı alanlarda ta- kıntı gösterdiğine Davranışlarındaki sıra dışı farklılıklar nedeniyle toplumca zor benimsenebileceklerine DTanı konmuş olanlarının psikolojik olarak hasta sınıfında değer- lendirildiğine E) Yalnızca çevreye değil onlar tarafından yapılan düzenlemeye de duyarlı olduklarına

33. Otizm, konuşma ve iletişim kurmakta gecikme ve normal- den sapma ile kendini gösteren gelişimsel bir hastalık. Be- lirtiler genellikle yaşamın ilk yıllarında açığa çıkıyor. Aile öncelikle konuşmadaki gecikmeyi fark ediyor. Ancak ge- nellikle bu konuşma gecikmesi aile tarafından önemsen- miyor, ailesel konuşma gecikmesi gibi değerlendiriliyor ve By çözüm arayışı işine girilmiyor. Oysa konuşmadaki gecik- me özellikle dikkate alınması gereken bir belirti. Hastalığın beyin işlevlerindeki yapısal bozukluktan kaynaklandığını ve genetik geçişin önemli olduğunu göstermişse de henüz tam bir neden bulunabilmiş değil. Bu durum, tedavi yak- ablaşımlarını da sınırlamaktadır. Tedavinin ilk ve en önemli aşaması, ailenin hastalık hakkında doğru bilgilendirilmesi. Oldukça zahmetli olan tedavi süreci hayatın her alanında ve devam etmeli. Bütün bu tedavi çabaları çocuğun yaşadığı çevreye uyumunu artırmaya yönelik olmalı. Bu nedenle aile tedavi ekibi ile çok iyi iş birliği yapmalı ve evde de tedavi programını yürütmeli. Bu parçada "otizm" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Farklı yaş gruplarında görülebildiğine B) Tedavisinin nasıl olması gerektiğine C) Oluşmasında etkili olan faktörlere İlk başlarda teşhisinin konulamadığına E) Belirtilerinin ne zaman görüldüğüne