Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

10. Haldun Taner'in edebiyat yaşamı hikâyecilikle başlamıştır. Kendine has "humor"u, keskin ve olgun bir gözlem gücü, zengin kültür imbiğinden geçmiş ironi onun hikâyelerinin ortak özelliğidir. Dili ve üslubu kendine has inceliklere sahiptir. Gazetede pazar günleri yazdığı makaleler, denemeler ve fıkralar çok beğeni toplamış ve okuyucular o yazıların tiryakisi olmuştur. Yazar, önemini ve geçerliliğini yitirmeyen konuları ele alırken geniş kültür deneyimi ve birikimiyle yapıcı uyarılarda bulunmuş, somut ve yeni, elle tutulur öneriler getirmiştir. Sanat, edebiyat, sinema, tiyatro ve siyasetin kendine özgü bakış açısıyla oluşturduğu düşüncelerini içeren yazılarını zamanla kitaplaştırmıştır. Bu parçada Haldun Taner'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Özgün bir anlatımının olduğuna l B) Daha çok hikâyeci yönüyle tanındığına C) Farkı türlerde eserler verdiğine D) Yazılarının okurlar tarafından beğenildiğine E) Yazılarının didaktik ögeler içerdiğine

Eylülün karanlık bir sabahı, henüz güneş doğmamıştı. Yatağımdan fırladım. Alelacele giyindim. Arkadaşlarımdan birinin köşkünün yarı açık kapısından girdiğim sırada arkadaşımı bir iki ahbabıyla bana bakar gördüm. Ava gidecektik. Tedarik ettikleri bir çifteyi: Kısmetin gür olsun! Temennileriyle omzuma verdiler. Ortalık henüz ağarmaya başladığı sırada biz tarlaların arasında biçilmiş sarı, ıslak ekin sapları içinde yürüyorduk. Mektep firarilerinin keyfine benzer başıboş bir neşe içinde, kahkahalarımızla etrafımızda rastgelen kuşları da kaçırarak ilerliyorduk. Aramızda avcılık tecrübelerinin enginliğine itimat eden biri bize; hedef, nişan, isabet kelimelerini engin bir gurur ile süsleyerek birtakım nazariyeler ortaya koyuyordu. Ve şimdi artık tüfekleri aşağı doğru eğerek, orta parmakları tetiklerin etrafında amade bulundurarak ayrı ayrı yürümemizi tavsiyede ısrar gösteriyordu. Böyle serseri yürüyüşle Bostancı civarına ulaşmışız. 1. Bu parçanın yazarı ve yazarının bağlı olduğu edebî görüş göz önünde bulundurulduğunda döneminin hikâye özellikle- rinden hangisi bu parçada belirgin olarak göze çarpmaktadır? A) Sanat sanat içindir anlayışına bağlı kalınmış, halka seslenmek düşünülmemiştir. B) Maupassant tarzı hikâye tercih edilmiştir. C) Aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık ve ümitsizlik gibi bireysel temalar işlenmiştir. D) Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların kullanıldığı, tasvir ve tahlillerin yapıldığı, edebî açıdan ustalık isteyen bir dil kullanıl- mıştır. E) Geleneksel hikâye tarzı bırakılmış, Batılı tarzda hikâyeler yazılmıştır.

turen Kültür kavramının içeriğinde üretim, Gygarlık, eğitim ve sanat öne çıkmaktadır. Bu dört kavram, zaten kültürün esas olarak neleri içerdiğini aşağı yukarı işaret etmektedir. Kullanılan alanlara göre biraz daha somutlaştırmaya çalışırsak bilimsel alanda kültür uygarlıktır Beşeri alanda ve günlük dilde kültür, eğitim; estetik alanda kültür, Sınırları çizilemeyen sanat demektir. Maddi ve teknolojik alanda kültür, üretimle eş değerdir. Bu sınıflamalara ek olarak pedagoji alanında kültür; zekâsını, duygu ve davranışlarını uyumlu bir biçimde geliştirerek zihinsel olgunluğa ulaşmış kişiliği belirtir. 3. Bu parçadan hareketle estetik alanda kükür aşağıdakilerin hangisinde doğru tanımlanmıştır? A) Belli kaliplar içine konulamayan ve güzellik duygusu ile ilgili olan insan düşüncelerinin dışa vurumudur. B) Bilime ait olguların güzel duyusal üretimle özdeşleşmesinden ve maddi alana yansımasından oluşan bir süreçtir. C Kanıtlanmasının kriter olarak ele alınmadığı, uygarlık düzeyinin sanatsal değerlerle belirlendiği öznel bir kavramdır. (1) Kül yaşac değe y E Nitelikli insanların yetiştirilmesinde, bireye güzel duygular kazandırılmasında eğitimin önemini vurgulayan bir değerdir. yaşa de c DY Bireylerin duygu ve davranışlarının ait oldukları kültür açısından değerlendirilmesi gerektiğini savunan bir düşüncedir. zan (IV

14 Finlandiya'nın başkenti Helsinki, aynı zamanda ülkenin nüfus bakımından en büyük şehridir. 2016 verilerine göre bu kentin nüfusu 628 bin 208'dir. Finlandiya'da Fince ve İsveççe olmak üzere 2 resmî dil konuşulmaktadır. Helsinki'de yaşayan insanların %6,2'si İsveççe konuşmak- tadır. Burası aynı zamanda ülke içerisinde en çok yabancı over nüfusa sahip kenttir. Helsinki'de 130'dan fazla milletten ob insan yaşamaktadır. Yabancıların büyük bölümünü Rusya, Estonya, İsveç, Somali, Sırbistan, Çin ve Almanya vatan- daşları oluşturmaktadır. Her ülkede ekonomi başta olmak üzere sanat ve çeşitli faaliyetlerin merkezi olan kentler vardır. Helsinki de böyle bir kenttir. Burası işletme, finans, moda, tıp, eğlence, medya ve kültürel etkinlikler konusunda ülkenin merkezidir. Helsinki'de çeşitli müzeler, sergi salon- ları, galeriler ve sahneler vardır. Finlandiya'nın 2006 yılında Avrupa Birliği başkanlığı yapması, ayrıca 2007 yılında Eurovision Şarkı Yarışması'nın Helsinki'de yapılması, bu kenti bir adım daha ön plana çıkarmıştır. 32. - 33. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 32. Bu parçada anlatılanlara göre aşağıdakilerden hangisi Helsinki'nin özelliklerinden biri değildir? Farklı alanlardaki etkinlikler için tercih edilen bir kent olması Ekonomi ve sanat alanında önemli bir konumda bulun- masi Farklı uluslardan insanları barındırması D) Turizmin en önemli gelir kalemini oluşturması Ülkenin en kalabalık şehri olması Jeane 33. Bu parçadan Finlandiya ile ilgili olarak & Devletçe kabul edilen birden fazla dilin bulunduğu Uluslararası etkinlikler için çok fazla tercih edildiği 0₁. Son yıllarda yoğun bir sığınmacı akınına maruz kaldığı Tur bilgilerinden hangisi veya hangileri kesinlikle sapta- nabilir? A Yalnız I Fre I ve II BYalnız Yali II II ve III Yalnız III

A 16. Neuron dergisinde yayımlanan araştırmada ilk aşamada deney farelerine ödül mekanizması kullanılarak bir alişkanlık kazandırıldı. Daha sonra bu alışkanlığa sahip olan ve olmayan farelerin beyinlerindeki elektriksel etkinlikler karşılaştırıldı. Araştırmada belli bir alışkanlık kazanan farelerin beyninde eylemin gerçekleştirilmesini ve engellenmesini sağlayan mekanizmaların ikisinin de bu alışkanlığa sahip olmayan farelerin beyinlerindekinden daha etkin olduğu anlaşıldı. Ancak alışkanlık kazanmış farelerin beyinlerinde davranışın gerçekleşmesini sağlayan mekanizmanın, engellenmesini sağlayan mekanizmadan daha önce etkin/olduğu belirlendi. Bu parçada sözü edilen farelerle ilgili araştırmanın amacı aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Alışkanlıkların nasıl oluştuğunu ortaya koymak B) Davranışların alışkanlık hâline gelmesindeki aşamaları göstermek ✓ C) Alışkanlıkları terk etmenin neden zor olduğunu kanıtlamak D) Normal bir hareket ile alışkanlık arasındaki ayrımı ortaya çıkarmak E) İnsan davranışlarının gerekçelerini belirlemek

B 1-2. soruları aşagıdakı parça göre cevaplayınız. Alman yazar ve düşünür Schlegel (1767-1845)'e göre sanatçının görevi, çağın gerçeklerini, geçmi- şin ve geleceğin değerlerinde bulmaktır. Böylece çağdaş şair, sadece kendi zamanının öznel değer- leri içinde kalmayacak, geçmişin değerlerini çağda ve gelecekte bularak insan tecrübesinin objektif ve evrensel boyutlarını sanatının konusu yapa- bilecektir. Abdülhak Şinasi'nin de bu bağlamda çağının gerçeklerini "değerler" açısından ele alan yazarlardan olduğu söylenebilir. Geçmiş, onun eserlerinde bambaşka bir hâle bürünür. İnsani değerler, Hisar'ın eserlerinde genellikle geçmiş zamanla anılmakta hatta yer yer geçmiş zama- na aitmiş gibi ele alınmaktadır. Oysa yenilik ve zaman konularında söz konusu olduğu gibi değer- lerin de bir zaman dilimine hasredilmesi insani bir yanılgıdır. Yüceltilen değerlerin geçmiş zaman ile özdeşleştirilmesi, kabullenmeden öte bir gerçekli- ğe dayanmamaktadır. Üstelik bu yanılgı, hemen her çağda her nesilde ve bireyde tekrar yaşana- bilmektedir. Bu parçanın anlatımında, 1. tartışma, II. betimleme, III. tanık gösterme, - IV. nesnel veriler ✔ hangilerinden faydalanılmıştır? A) I ve II B) I ve III ve IV C) II ve III E) III ve IV BENIM HOCAM-

TYT/TÜR 21-22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Empati; bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamaktır. Sağlıklı ve olumlu bir iletişimin de anahtarıdır. Yapılan çalışmalarda empati yeteneğinin doğuştan itibaren var olduğu saptanmıştır. Birey, içinde bulunduğu duruma göre bu yeteneği yüksek ya da düşük düzeyde kulla- nabilmektedir. Empati sayesinde insan ilişkileri gelişir; bireyler, karşısındakinin ne tepki vereceğini bilir ve ona göre davranır. Böylece kişiler arasındaki iletişim bozuk- lukları ve kavgalar azalır. Empati; iş birliğini, üretkenlik, refah ve mutluluğu artırır. Ancak empatinin, muhatabın yanlışlarına müsamaha göstermek olmadığının altını çizmek gerekir. Empati yeteneğini iletişimde etkili kulla- nabilmek için hızlı yargılara varmaktan kaçınmak, peşin hükümlü olmamak, kendi davranış ve düşüncelerimizi anlamaya çalışmak, geçmişten ders almak, kendimiz ve karşımızdakilerin davranışları için belli sınırlar oluştur- mak gerekir. 21. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi empatinin yararları arasında yer almaz? A) Takım çalışmalarına olumlu katkı yapma B) Verimliliği artırma C) Kişiler arasındaki çatışmayı azaltma D) Kişiler arası iletişimde hoşgörüyü artırma E) İnsan ilişkilerinde öngörülü davranış geliştirme ✓ ✓ 23. Kar bir ma yer şa se ge Ke bi b g d n 24

K 14. 14-15. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Öğrenmeyi, kavramayı zorlaştıran en büyük sorun; durumları duyusal bütünlük içinde değerlendirememektir. Yani konuyu tek bir duyu organıyla algılamaktan ve sadece o şekilde anlatıp yaşatmaktan kaçınmak gerekir. Tecrübe edilen her durum, kişinin kıyafetiyle uyum sağlarken aynı zamanda kişinin sesindeki duyguyla ya da arkada çalan şarkıyla bütünleşebilmelidir. Çünkü her duyumuz bizdeki fark- li hisleri uyandırır. Duyuların birbirinden tamamen farklı algılama biçimleri ve yöntemleri vardır. Bu durumda her bir duyuyu aynı anda beraber kullanabilmek; bize algılama ve hissetme konusunda fayda, kolaylık ve yaratıcılık sağlar. Bu parçadan hareketle J. Öğrenilecek konuya göre en etkili duyunun öğrenme gerçekleş- meden önce belirlenmesi ve sadece onun kullanılması algılamayı güçlendirir. V. İnsana farklı bakış açısı kazandıran her bir duyunun bütünleştirilip birlikte kullanılması, öğrenmeyi daha etkili kılar. W. Öğrenme esnasında birçok duyudan aynı anda yararlanmak algılamayı kolay hâle getirir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? Yalnız I BY Yalnız II I ve II DX I V C)Yalnız III E) I ve III

13. Gazeteci: (1)- Uzman: - İletişim, doğal olarak hayatın içinde öğrendiğimiz bir süreç. Ancak her insanın iletişim kurma şekli farklıdır. Geçmişten getirdiğimiz kır- gınlıklar, mutlu olduğumuz konular, travmalarımız, beklentilerimiz, öğretilerimiz ilişki içinde olduğumuz kişi ile nasıl bir iletişim kuraca- ğımızı belirliyor. Gazeteci: (1) --- Uzman: - Aile içi iletişimde önemli olan en temel konu olan saygı, çoğu zaman ilişki yıllandıkça gözden kaçırılıyor. Sorunların temel olarak başladığı nokta burası. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A 1. Doğal, sağlıklı bir iletişimin diğer iletişim şekillerinden ayrıl- diği noktalar nelerdir? II. Saygı ve sevginin iletişimdeki rolü nerdedir? 1. İletişimin farklı olmasında etkili olan faktörler nelerdir? II. İletişimde sorunların kaynağında neyi görüyorsunuz? 1. İnsanların iletişime bakış açılarının aynı olmasını neye bağlıyorsunuz? II. Ailenin iletişimdeki rolü sizce de önemini kaybediyor mu? 1. Her iletişimi hayatın içinde olarak görmek, yanıltıcı olabilir mi? II. Aile dışında gelişen iletişimde neye önem verilmelidir? E) 1. Olumsuz yaşantıların, olumlu yaşantılardan iletişimi daha çok etkilediği düşüncesine katılıyor musunuz? II. Aile içinde başlayan saygının iletişime etkisini nasıl görü- yorsunuz?

"Othello sendromu" terimini ilk kez İngiliz psikiyatrist John Todd, Shakespeare'in Othello isimli oyunundan esinlenerek kullanmıştır. Bu sendrom, "ölümcül kıskançlık" veya "sanrılı kıskançlık" olarak da bilinir ve psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul edilir. Bu sendroma yakalanan bireyler, toplum tarafından kabul edilmeyen davranışlara imza atabilir. Kıskandığı kişiyi kısıtlamak, sürekli takip etmek, onun haklarına müdahil olmak gibi olumsuz davranışlar sergileyen kişilerde bu sendrom; anksiyete, kişilik bozuklukları ve beyin hastalıkları sebebiyle ortaya çıkabilmektedir. Othello sendromu, kişinin psikolojik geçmişine ve sendromun seviyesine bağlı olarak bilişsel davranışçı terapiyle veya ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabilir. 37 Runorcadan haraladi. Lave novina 38. Bu parçada Othello sendromu ile ilgili olarak. aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? an ayı Terim olarak ilk kez kullanan kişinin bu terime bir sanat eserinin etkisiyle isim verdiğine dert ma B) Terapi ya da ilaç kullanımıyla tedavi edilebilen bir psikolojik hastalık olduğuna I unoa a Sosyal anlamda insanların olumsuz karşılayabileceği mi davranışlara neden olduğuna D) Ortaya çıkmasında çeşitli psikolojik durumların etkili olabildiğine E) Giderilmesine yönelik uygulamaların kişiden kişiye değişiklik gösterdiğine

Eğitim sistemlerinin amaçladığı nitelikli insan tipinin yetişmesinde ve toplumsal kalkınmanın gerçekleştirilmesinde rol oynayan önemli unsurlardan biri eğitim programlarıdır. Eğitim programı "bir eğitim kurumunun çocuklar, gençler ve yetişkinler için sağladığı, milli eğitimin ve kurumunun amaçlarının gerçekleşmesine dönük tüm faaliyet len" olarak tanımlanabilir. Daha açık bir ifadeyle eğitim programı, öğrenme-öğretme süreçlerini kapsayan öğretim programi ve öğre- tim programı dışındaki faaliyetlerin bütünüdür. Bunların başlıcaları eğitsel kol faaliyetleri, özel günlerin kutlanması, rehberlik hizmetleri, sağlık hizmetleri, sanatsal faaliyetler, özel kurslar, gezi, gözlem ince- lemeleri ve kültürel faaliyetlerdir. Eğitim programları geliştirilirken başta ülkenin ve devletin dayandığı temel felsefe ve ilkeler olmak üzere, toplumdaki bireylerin ilgi, ihtiyaç ve beklentileri, toplumsal ve kültürel yapı, ekonomik hedef ve gereksinimlerin dikkate alınması gerekmektedir. Bu parçadan hareketle "eğitim programları" ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? Kapsam alanının geniş olduğuna BY Hazırlanışında birçok unsurun rol oynadığına Milli ilkeler doğrultusunda hazırlandığına Bireysel farklılıkları göz ardı ettiğine LE) Toplumsal yapıyı destekleyici özellikler içerdiğine

(34. insan iş görme isteğini, yaşama arzusunu kaybetmek bir yana bu tür duyguları hep canlı tutarak geliştirmeli. Elbette herkes ölecek ama bunun korkusuyla yaşamamalı. Ölüm beni bir sahnede şarkı söylerken, bahçemdeki güllerimi koklarken bulmalı ama asla ve asla tüm bunları yitirme korkusu içinde bulmamalı. Buna göre bu sözleri söyleyen kişi; 1. çalışkan II. yaşama bağlı III. ölmekten korkmayan kavramlarından hangileriyle nitelendirilemez? A) Yalnız I B) Yalnız III D) I ve III C) I ve II E) II ve III 13 VILD

A A TÜRKÇE TESTİ 30 Yassolumuz yezy tek bir kelimeyle anlatmak is teseler kaygısözcund sepmek çok da tuhaf olmaz. Yediden yeme, tim nesillerde ve kültür- lerdeki insanların çoğu kaygı içinde yaşıyor. Peki, kaygı içinde yaşamak ne demek? Bunun kişiden e degen birçok anlamı olabilir ancak genel leyecek olursak kiyi güçsüzleştiren ve sınırlayan bir ruh hali olduğunu soyleyebitz Doğduğumuz andan itibaren tabi otsuğumuz, başkaları tarafın- dan belirlenmiş bir yapılacaklar listesi ile yaşıyoruz. Bu liste, normalter stas anarak hazırlanmış ve onların belirlediği normalin dışında kaldığımızda el birliğiyle bizde bir sorun olduğuna inandırtlıyoruz. O sorunu bulamadıkça ya da normalleşemedikçe hayat deneyimimizde ve ilişkilerimizde olumsuz değişimler olmaya başlıyor. Travmalar birikiyor, birikiyor ve kocaman, içinden nasıl çıkacağımızı bilmediğimiz bir kaygı dağına dönüşüyor. Bu parçaya göre yazarın, kaygının oluşumuna gösterdiği sebep aşağıdakilerden hangisidir? A) Ruhsal sarsıntıların birikip aşılamayacak kadar büyük bir sorun haline gelmesi B) Bütün insanların olumsuz düşüncelerden etki- lenmesi ve buna göre davranması C) Duygu ve düşüncelerin kişiden kişiye göre de- ğişerek psikolojiyi alt üst etmesi D) Kişilerin ruhsal durumlarının kötü ve sorun çöz- mekten uzak bir hâlde olması E) Başkalarının kurallarına ve isteklerine göre ya- şanmak zorunda kalınması A 31. C C

cunda nen digi erilim içbir I sina 7 ******* 26. Dünyayı saran "kavgacı" zihniyet olmaması gereken yerde- edebiyat dünyasında- yok mu sanki? Bir dostum, "Şairlerden biktim, öykücülerle arkadaş olmak istiyorum." deyince şöyle bir düşündüm: Öykücüler sütten çıkmış ak kaşık mı? Yazdıkları türün karakterine baktığımızda biraz öyle görünüyor. Mesela siz hiç "kavgacı öyküleri" diye bir yan alan duydunuz mu? Fakat edebiyatımızda "kavga şiirleri" nereden baksan külliyat oluşturacak sayıda. Yine "kavga romanları" veya "kavga" körükleyen makale, deneme örnekleri sayabilmek çok zor. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? Toplumun her kesimine yayılan kavgacılık, edebiyatı da oldukça etkilemiştir. B) Roman, hikâye gibi türler kavgadan çok birleştirici, kaynaştırıcı özellikler taşır. C) Edebiyatımızın en kavgacı türü şiir, en kavgalı sanatçıları şairlerdir. D) Kavga, şiir türünün en fazla işlediği konulardan biridir. E) Edebiyatımızda hikâye ve romancıların arası şairlere göre daha barışçıldır. Diğer sayfaya geçiniz.

21. Tilmiz Evrensel var, kimse bilmez. Ara sıra belirip kaybolur. Ortaya çıkınca da gerçekten hakkını verir. Saklı öykücüdür. Ahiret soruları sorar gecenin 4'ü ile 5'i arasında. Farklı bir tiptir kendisi, karşısındakinin yaratıcılığını kışkırtan bir ruha sahiptir. Saat kullanmaz, hayatın ritmine tutunur. Kadim zamanlardan bugüne getirilmiş bir dostluk var aramızda. İlişki etiği konusunda hayatımdaki nadir insanlardandır. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık verilmiş bir cevap niteliğindedir? B) Deneme yazmak isteyen bir gence örnek gösterebileceğiniz bir sanatçı var mı? Sanatınızın zirveye yolculuğunda eserleri ile size katkı sağlayan birileri var mı? Edebiyatımızda absürt davranışları ile ön plana çıkan sanatçı dostunuz var mı? D) Sohbeti size iyi gelen sizin ufkunuzu açan şair, yazar dostlarınız var mı? Edebiyat dünyasında karda gezip izini belli etmeyen tanıdığınız var mı?

Yorumlama 2. 1 Test 37 Bereket versin sokak vardı. Çocuğun tek yardımcısı so- kaktır. Her yerde ve her nesil için çocuğu hayata sokak hazırlar. Büyükler orada evden, mektepten çok başka tür- lü ve daha doğal görünürler. Sokakta herkes kendisidir. Orada hayat sıcak bir ekmek gibi karşınıza çıkar. Orada iyice ayıklanmış, sentetik bir ilaç gibi süzgeçlerden geç- miş, aslının dışına çıkmış şeylerle karşılaşmazsınız. İnsa- nı, işi, hürriyet aşkını, sefaleti, merhameti çocuk orada ta- dar. Korkutacak şeye rast gelse bile bu sosyal makinenin ezen ve değiştiren korkusu değildir. Sokak, evinizin kapı- sından başlayan hayat, ayrıldığınız zaman hüzün duydu- ğunuz arkadaş, bir humma gibi sizi saran macera ve ya- rin içine gireceğiniz kör dövüşüdür. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söy- lemesi beklenmez? A) Sokak bazen haşin, çokça merhametli ilk öğretmeni- mizdir. B) Sokak, evden ve dertlerimizden kaçtığımızda bizi ku- caklayan sığınakti. 03. C) Kendimizi kendimize ve başkalarına karşı özgürce si- nadığımız yerdi sokak. D) Bir sokağım olmasaydı muhakkak hayatta eksik kalır- dim. E) Yalnız kalmaktan ve onu kaybetmekten asla korkma- dığımız yerdir sokak. ünü vurgu-