Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

B TYT/Türkçe 20. B "Edebiyat" veya "edebi eser nedir? Herhangi bir söz veya metni, "edebiyat" olarak isimlendirmemize imkan veren objektif değer ve niteliklerden bahsedilebilir mi? Bahsedilebilecekse söz veya metni "edebi" kilan değer ve nitelikler ne/neler olabilir? Edebiyat bilimcisi, söz veya metnin "edebilik sirrini, muhtevasında mi, yapısında mi, dilinde mi; yoksa sanatkârında mı, içinde hayat bulduğu devir veya toplumda mi, okuyucuda mı aramalıdır? Bu ve benzeri sorular, baştan beri edebiyat biliminin temel problemleri arasında yer alagelmiştir. Çünkü "edebiyat", "edebi eser" veya "edebilik" eksenindeki bu tür sorulara, bütün açıklığıyla ve herkesi tatmin edecek biçimde cevaplar verebilmek hiç de değildir. Zorluk, temelde üzerinde durulan konu veya kolay objenin "sanat" olmasından kaynaklanır. Zira izafiliğin bir hayli ağır bastığı bu konuda, değişen bakış açısı, dünya görüşü ve estetik kanaatlere göre farklı cevaplarla karşılaşmak her zaman için mümkündür. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? 21. "Not tutma" olmasaydı be Olsa da bugünkü düzeyin gelirdi. Bilim ve sanat ad -alışkanlıklan- olmasayo Bu parça, dil ve düşü aşağıdakilerden han A) o güne dek başar B) teknolojinin ve sa yaratılamazdı. C) insanlar, dünya D) "uygarlık'tan si E) gelecek kuşak edilemezdi. A) Edebi eser veya edebiliğin "ne"liği kadar "nasıl" lığına dair zihnimize takılıp kalan soruların cevaplarını bulamadığımız noktada, edebiyat bilimi susmak durumunda kalacaktır. B) Edebi eser, sanat gibi kavramların tanımsal açıklamasının oldukça zor olması ve farklı nedenlerle ortak bir paydada buluşulamaması, ortaya net bir tanımlama çıkaramamaktadır. 22. Otoparkların ka kullanılmamas olmasından d oluşturduğu mevcut park dolayı, sürü bölümünü C) Edebiyat sanatı veya edebiliğin daha iyi tanınıp tanımlanabilmesinin, söz konusu sanatı en somut hâliyle temsil eden edebiyat eserinin mahiyetini bilmek ve tanımakla mümkün olabileceğine B inanıyoruz. D) Edebiyat sanatı, edebî eser veya edebîliğin değer ve nitelikleri konusunda pek çok edebiyat bilimcisinin hemfikir oldukları özelliklerin başında "kurgusallik/itibarilik" gelmektedir. arcam kaybettikl genellikle eklenere olmakta döngü sürücü şekild etkile E) Herhangi bir sanat eseri (mimari, resim, heykel, musiki, edebiyat vb.) öncelikle reel bir varlık olarak karşımıza çıkar yani o, taştır, mermerdir, tuvaldir, sestir, sözdür. Aşa sav A) E

yer- me- Ös- im ve em en i- 7. APOIEMI (1) Bu yazarımız, asıl ününü romanlarıyla kazansa da öykü, deneme ve tiyatro dallarında da kalburüstü yapıtlar vermiş- tir. (II) İlk yapıtından başlayarak her yeni yapıtında hataları- ni azaltmış, hep daha iyisini ortaya koymuştur. (III) Bunda yapıtlarıyla ilgili olarak eleştirmenlerin olumlu ya da olum- suz değerlendirmelerini önemsemesi, onlara hep kulak ver- mesi etkili olmuştur. (IV) Yapıtlarında halkın sesi olmuş, in- sanların sorunlarını gündeme getirmiştir. (V) Bu özelliği sa- yesinde yapıtları yayımlandığı dönemde en çok okunan ya- pitlar arasına girmiştir. Bir yazardan söz edilen bu parçadaki numaralanmış cüm- lelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, farklı türlerde seçkin yapıtlar verdiğinden söz edilmiştir. B) II. cümlede, kendisini sürekli geliştirdiği belirtilmiştir. C) III. cümlede, eleştirileri dikkate aldığı ve onlardan yarar- landığı söylenmiştir. D) IV. cümlede, toplumun sözcüsü olma misyonu üstlendi- ği söylenmiştir. E) V. cümlede, kalıcı yapıtlar verdiği ifade edilmiştir. 9.

1. yaratabilir Yazarin toplendiğ Bu parçada boş birakilan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) coşkuya - kurgu B) şansa-olay dizisi Seteneğe - malzeme D) anlayışa - deneyim E) inanca - yargılar Pencereyi açıp dışarı baktım. Kar küreme araçları tüm gece çalışarak kapanan yolu açmayı başarmıştı. Yoldan geçen bir adam kollarını acmiş bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Telaşla dışarı çıktım. Buzda kayan bir arabanın arabama çarptığını öğrendim. Arabanın karla kaplanmış çevresini açarak hasarın boyutunu anlamaya çalıştım. Bu parçada "açmak" sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek BEngeli kaldırmak C) Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak D) Alanını genişletmek ✓ E Birbirinden uzaklaştırmak, AxKalimate dönüştü Kullan Dilin dok

yor. Co. ul. da 6 10. Doğaya ve günlük hayata dair unsurları sever Turgut Uyar, bir serçenin, bir leyleğin hüznünü hisseder. Geçen mevsim- ler, aylar onda tarifsiz hatıralar bırakır. Gelecek olan yazı yad- sır kimi zaman, tedirginlik duyar ondan; kimi zaman da bu se- ne iyi bir kış geçirdiğimize inandırmak ister bizi ancak kendi- si de farkındadır bu kışın iyi geçmediğinin. Ay, gün isimleri çokça geçer siirlerinde: oh dünya biliyor musun, ağustos çok yakışıyor sana, "en sevdiğim temmuzdu aylardan, hazirana benzediği için belki biraz..." 1968'de şiirlerini topladığı kitap Her Pazartesi adını taşır. Zamana dair unsurlara çokça yer vermesi ömrünün bir tutanağını yaptığını hissettirir bize. Za- ten Büyük Saat ismiyle şiirlerini toplaması bu düşüncemize abad kanıt sağlayacak niteliktedir. Bu parçadan hareketle Turgut Uyar ile ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenemez? Gelecek olan mevsimi inkâr eden, kimi zaman da tedir- ginlik duyan yapısı vardır. B) Icinde her zaman birazcık polyannacılık bulunmaktadır.. C) Ay ve gün isimlerine şiirlerinde sıkça yer vermektedir. D) Günlük hayattaki küçük mutluluklarla yetinmeyi bilir. Mevsimlerin, ayların şairde farklı bir yeri vardır. 12

010 YT SOSYAL BİLİM - Bu testte sırasıyla, Tarih (1-5), Coğrafya (6-10), Felsefe (11-15), Din Kültü yasal olarak almak zorunda olmayan veya farklı müfredat ile ala dersini vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Sosyal Bilimler Testi için ayrılan kısmına Et, süt ve tüm diğer hayvansal gıdaları reddeden, her ne sebeple olursa olsun savaş ve kavgayı yasaklayan, hayvancılığı topyekun kaldırıp yerine mülkiyet hakkı bulunmayan tarlalarda çalışmayı zorunlu kılan ve toplumun ruhbanlar tarafından idare edildiği inanç modeli olan bir Maniheizm Türkler tarafından benimsenebilecek en aykırı dinlerden biriydi. Ancak Bögü Kağan bu inanç sisteminin tüm Uygur toplumu tarafından benimsenmesini sağladı. Verilen bu bilgilere bakılarak Maniheizm dininin Uygurlarda aşağıdaki gelişmelerden hangisine yol açtığı söylenemez? A) Yerleşik yaşamın benimsenmesi B) Tarımsal üretimin başlaması Ulusal kültürün önem kaybetmesi D) Savaşçı kimliğin zarar görmesi Din adamlarının toplum idaresinde etkili olması

ENEME-2 elişe oldu- do- miyle film- men sena- -sunu Onya" Kendi ektiği, şöh- nema anılan ksan, ünya- dün- li ola- eleş- mıştır. PIVA YAYINLARI obemons 20. Beethoven, zor bir çocukluk dönemi geçirir. Annesi ve- rem hastasıdır, babası da içkiye düşkündür. Aynı za- manda babası, evini geçindirecek kadar paraya bir türlü sahip olamayan biridir. Beethoven'in müzik yeteneğini keşfeden babası, onun bu yeteneği ile para kazanma- nın yolunu bulur. On yedi yaşına geldiğinde Beethoven, Viyana'ya Mozart'tan ders almaya gider. Mozart, onun kabiliyetini ilk keşfeden kişidir. Annesinin durumu kötü- leşince eğitimini yarıda bırakıp evine dönmek zorunda kalır. Aynı sene annesini kaybeder. Annesinin vefatın- dan sonra ise ailenin tüm yükü Beethoven'a kalmıştır. İki kardeşine ve babasına Beethoven bakar. Ancak Be- ethoven yirmi bir yaşına geldiğinde Viyana'ya yerle- şir. Prens Carl Lichnowsky ile eşinin dikkatini çeker ve Prens'in himayesinde maaşla çalışmaya başlar. Bu sa- yede Beethoven, Viyana sosyetesi tarafından tanınan biri olur. Hayatının bu döneminde Beethoven'ın popüler ve sevilen birisi olduğu söylenir ama bu dönemde ulaş- tığı konfor alanı onu tam olarak mutlu etmez ve bu ha- yatı terk etmeye karar verir. İşte bu dönem yirmi sekiz yaş dönemine denk gelir. Bu parçada Beethoven-ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Genç yaşta müzik hayatını terk ettiği Blk müzik eğitimini Mozart'tan aldığı Viyana'nın elitleri tarafından tanındığı DY Kraliyet ailesinin himayesinden rahatsız olduğu EMüzik yeteneğinin babası tarafından istismar edildiği

eV E) Yunanlıların yapıtları ne zaman başka bir ulus tarafından kullanılmaya başlamıştır? 58. VE 59. SORULARI AŞAĞIDAKİ PARÇAYA GÖRE CEVAPLAYINIZ. (1) Ansiklopedi hazırlama bitmeyen bir süreçtir ya da sonsuza kadar sürecek bir derlemecilik serüveni- dir. (II) Bence bu ansiklopedi de her ansiklopedi gibi bitmiş değil, aksine henüz başlamış bir ansiklopedi. (III) Çünkü İstanbul'un kentsel zenginliği, her baskıda bu ansiklopediye yepyeni pek çok maddenin eklen- mesini zorunlu kılacaktır. (IV) El atılan alanın sınırsız- lığını düşündüğümüzde, şu anki hâliyle içeriğinde pek çok eksiğinin olması da çok doğaldır. (V). Dolayısıyla bu ansiklopedinin heyecan verici bir biriktirme süreci- ni başlattığını ve gelişerek yoluna devam edeceğini sanıyorum. (VI) Gelecek baskılarda her maddenin, söz konusu yöreyle ilgili gravür, illüstrasyon, desen ve motiflerle bezenmesi en büyük dileğimiz. (VII) Ne yazık ki bugünkü hâlinde bunlar hiç yok. (VIII) Bu du- rum, bu denli ciddi ve özenle hazırlanmış bir eserin değeriyle ilgili olarak akıllarda belirsiz de olsa bir kuş- ku uyandırıyor. 59. Bu parçada sözü edilen ansiklopediyle ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Geniş bir konu yelpazesinin olduğuna B) Bir şehri tanıtmayı amaçladığına C) Titizlikle hazırlandığına D) Bilimsel doğruluğu kanıtlanmış bilgiler içerdiğine E) Görsel malzeme yönünden eksikleri bulundu- ğuna

10. (1) Kendimizi herhangi bir işe odaklıyoruz, ancak her defasında bambaşka şeylerle meşgul olduğumuz için hedefimizden çok uzakta kalıyoruz. (II) Platon, Sokra- tes ve Aristo kişinin ne yapması gerektiğini bilmesine rağmen bunu yapmamasının doğurduğu irade zayıflı- ulo ğını "akrasya" olarak tanımlamıştır. (III) İşte hem geç- py mişte hem de günümüzde insanoğlunun en büyük me- selelerinden biri olan yukarıdaki durum tam olarak bu teed terimle tanımlanıyor: Akrasya. (IV) Günümüzde psiko- loglar ve insan kaynakları uzmanları, insanın yapması gereken bir işi ertelemesini veya dikkatini basit şeyle- re verme durumunu "akrasya etkisi" olarak ifade ediyor. (V) Akrasya durumunda kişi zamanında bitirmesi gere- ken işi bitirmek veya işine bir an önce başlamak yerine anlamsız sebeplerle, bilinçli veya bilinçsiz olarak yapa- cağı işi erteler. (VI) Kanadalı bilim adamları nörobilimin hemen her alanında yaptıkları araştırmalarda, bireyle- rin tercih süreçlerinde duygu ve düşüncelerinin kilit bir sterol oynadığını ortaya koymuştur. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) III C) IV D) V A) IN E) VI 12

A) II B) III ==== C) IV D) V 22. Kişiye hakkını vermemektir bu yapılan. Hayatımıza ortak ettiğimiz bir eseri dilimize kazandıranı unutmaktır ve bu, bir haksızlıktır. Tamam, eseri o yazmamıştır ama sonuçta onun emeği olmasa belki hiç ulaşamayacaktık bu esere. Hayatımız da ondan yoksun olduğumuzu anlamadan geçip gidecekti. E) VI D) I ve III Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, Sanatçı, sadece üreten bir fabrika olarak görülür. Çevirmen, hafızamızda yer etmez çoğu zaman. III. Çevirmen, bizim edebiyatımızda yazardan sonra değil önce anılır. ifadelerinden hangileri getirilebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II E) II ve III C) I ve Il

7 5 365 COM 16. Modern resim sanatının öncüsü olarak kabul edilen Paul Cezanne, doğal hayatı eserlerine yansıtan sanatçılar arasında başı çeker. Cezanne'in sanat anlayışının temelini, doğada bulunan tüm varlıkları geometrik formlar olarak görme düşüncesi oluşturur. Yaşadığı yere yakın olan St. Victoire Dağı ile derin bir bağ kuran ve bu dağı çalışmalarında temel bir motif olarak kullanan sanatçı, doğadaki tüm biçimlerin geometrik yasalara dayandığını savunur. Karmaşık yapılı bir perspektife sahip olan ve "Sainte-Victoire Dağı Serisi" olarak kabul edilen 70'in üzerinde çalışması, nesnelerin somut olarak varoluşu üzerine kuruludur. Hayal gücüne daha az, dışarıdaki görsel dünyaya ise daha fazla odaklanan sanatçının bu özgün yaklaşımı, akılcı bakış açısının ilk ışıkları olarak kabul edilir. Bu parçada Sainte-Victoire Dağı Serisi adlı resimlerle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Sanatçıya özgü bir sanat anlayışını temsil ettiğine B) Ressamın duygu dünyası yerine görünen manzarayı anlattığına Dış dünyada olan manzarayı kendine özgü bir biçimde yansıttığına D) Günümüz sanat anlayışlarını yansıtan ilk ürün olduğuna E) İzleyenlerin gördüklerine hitap etmeyi öne çıkardığına TYT TÜRKİYE GENELİ DENEME

TYT/TÜRKÇE 36.-37. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Doğada birbirinin aynı ağacı görmeniz mümkün değil. Türleri aynı bile olsa her biri birbirinden farklı... Bilim adamları, kar tanelerini incelediğinde bile her bir kar tanesinin birbirinden farklı olduğunu keşfetmişlerdir. Tabiat bile bu kadar farklılık üzerine işliyorsa şirketler de buna gereken önemi vermeli... Şirketler, özgünlükleriyle tabiattan ilham alarak hayata bir parmak izi bırakmalı. Sürdürebilir olabilmek için farklılaşmak, var olan tabiat şartlarına uymak gerekir. Aksi takdirde tabiatın doğal dengesi gibi güçlü olamayan yok olur gider. Nasıl ki tabiattaki canlılar her iklim koşuluna, farklı dengelere uyumlu hareket ediyorsa şirketler de tüm bunlara dayanaklı olmalıdır. Nos Quil it stoly (3 36. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi şirketlerin tanımlayıcı unsurlarından biridir? A) Maksat C) Estetik vinoher solni nespising A B) Metot D) Denge E) Analiz Casligisy Sild E 15/19 37. Bu parça yargıları A) Şirket araçt B) Şirke yenil Csirke gere D) insa olma E) Şirk ber

20. Her ne kadar Doğu Karadeniz'in yolları zorlu olsa da muhteşem coğrafyasıyla bölge her türlü olumsuzlu- ğu unutturuyor. Artvin'e 90 km mesafedeki Şavşat'a giderken yol boyunca Alpler'inkinden daha görkemli manzaralar çıkar karşınıza. Şavşat'ın çevresi güzellik- lerle doludur. Ağaç kokusunun her tarafı sardığı ahşap evlerin olduğu köyler ve yaylalar, yolları zahmetli olsa da her kilometresine değer. Doğaya burada sığın- mak, teslim olmak insana tüm dertlerini unutturabilir. Karagöl-Sahara Milli Parkı, Karadeniz'in turistik böl- gesi Uzungöl'den çok daha bakir. Yoldaki manzaralar muhteşem. Buraya gitmek için yok denecek kadar az betonlaşmanın olduğu, yüz yıllık tahta evlerde yaşanılan Meşeliköy ve Veliköy'den geçiliyor. Gölde kırmızı balık- lar ve sazanlar var. Karagöl'ün yakınında birçok yayla da bulunuyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Öznellik ifade eden cümleler kullanma B) Duyular arası aktarmadan yararlanma C) Betimlemeye başvurma D) Farklı cümle türlerine yer verme E) Farklı duyu organlarına hitap etme B 21 171 PRO

32. Osmanlılarda teknolojik gelişim 15. yüzyıl başından 16. yüzyıl sonuna kadar önemli bir ilerleme göstermiş ancak daha sonraları durmuş ve gerilemiştir. Orta Çağ Islam uygarlığının zengin mirasına sahip olan Osmanlılar, kuruluşlarının ilk yüzyıllarında Avrupa'dan geride değillerdi. Ekonomik durumları iyiydi, güçlü bir orduya sahiptiler ve savaşlardan galip çıkıyorlardı. Bu dönemde Osmanlıların Avrupa bilimine ve teknolojisine ihtiyacı olmadığından ona ilgi göstermediler. Ancak bu tavır, Rönesans'ın öneminin anlaşılamamasına ve 16 ve 17. yüzyıllarda Avrupa'da bilim, teknoloji ve sanayi alanlarında kaydedilen büyük gelişmelerin izlenip değerlendirilememesine neden olmuştur. Dolayısıyla Batı bilim, kültür ve sanatta büyük atılımlar yaparken Osmanlı toplumu geri ve az gelişmiş bir toplum durumuna düşmüştür. Bu parçada Osmanlı toplumunun geri ve az gelişmiş bir toplum durumuna düşmesi aşağıdakilerden hangisine bağlanmıştır? A) Batı ile yaptığı savaşlarda toprak kaybetmesine B) Ordularının taktik ve gereç noktasında yetersiz kalmasına C) Batı'da yaşanan gelişmelere ilgisiz kalınmasına D) Çok uluslu devlet olmanın getirdiği zorluklara E) Azınlık durumundaki vatandaşların çıkardığı isyanlara ONG6 58.32TYT05 9

TYT DENEME SINAVI 28. Geniş bir alın, siyah gözler, dalgın ve manalı bakışlar... Karşısındakine hemen itimat telkin eden bir hâli var. Az konuşur, konuştuğu zaman da çevresini tesir altına almayı bilir. Kuvvetli bir hafızaya sahip. Insanlara karşı davranışlarında tabii, samimi hatta biraz utangaç... Düşünmenin ibadet olduğunu onun kadar iyi bilen ve takdir eden olmasa gerek. Okuma aşkı onun ilk ve son aşkı... Olduğu gibi görünür, her türlü maddi ihtirastan uzak ve dekorsuz yaşamayı tercih eder. Bu parçada sözü edilen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez? A) Doğallıktan yana olan B) Düşünmekten haz duyan C) Az ama etkili konuşan D) Kendine güveni tam olan E) Etrafına güven veren

F he- lik ka- iz- na a i- e PAI %10 RAGRAF 13. Eğer çocuğunuz ilkokul ya da ortaokulda ise artık kendini bir yetişkin gibi değerlendirebilecek olgunluktadır. Yani iyi ve kötü kavramların farkındadır. Karne notları eğer kötüyse ço- cuğunuz zaten oldukça üzgündür ve gelebilecek tepkilerden dolayı da gergindir. Kötü karneye anne baba olarak kızarak tepki vermek en kolayıdır. Ama böyle davranmak çocukta öfke, mahcubiyet ve kırgınlık yaratmaktan başka bir işe ya- ramaz. DENEME-3 Bu sözleri söyleyen birinin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Anne ve babalar, karneyi çocuklarıyla birlikte inceleye- rek kibar bir dille tavsiyelerde bulunmalıdır. B) Çocuğa mevcut kötü notların hangi çalışma yoluyla dü- zeltilebileceğinin yolları öğretilmelidir. C) Çocuk, sadece iyi not aldığımda değerliyim yoksa an- nem ve babam beni sevmez duygusuna kapılmamalıdır. Kötü karnenin başarısızlık ve güvensizlik olduğu çocuğa, söylenerek onun arkadaş çevresine müdahale edilmelidir. E) Planlı ve düzenli bir çalışmayla karnedeki düşük n yükseltilebileceği çocuğa vurgulanmalıdır. 14. 1 1 1 1 1 1 ölcle

18. I. Hikâyenin iç zenginliğini oluşturan hatıra, çağrışım ve konuşmalar tesadüf değildir. 1 II. Parasız Yatılı, bireylerin iç dünyasını ve durumunu gerçekçi bir dille anlatmıştır. A) III. Hikâyede mekân olarak seçilen yerler hikâyelerdeki kişilerin yaşantılarıyla uyumlu olarak verilmiştir. IV. Hikâyede yaşantıların somut ayrıntılarla verilmesi; eşyanın duygu, mana, hatıra yüklü kullanılması dikkati çeker. V. Hepsi de ana fikre, yoksulluk ve kimsesizlik temalarına bağlıdır. Yukarıda numaralanmış cümlelerle anlamlı bir bütün oluşturmak istendiğinde sondan ikinci cümle aşağıdakilerden hangisi olmalıdır? B) II D) IV E) V C) III mund E entdated co