Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

B TYT/Türkçe B 37. Pandemi, normal yaşamın birçok bölümü gibi eğitimi de etkiledi ve çevrim içi eğitim sistemlerinin gelişmesine olanak sağladı. Geliştirilen aşılar ve getirilen kısıtlamalar nedeniyle koronavirüs, günümüzde biraz daha kontrol altına alınmış durumda. Bu gidişatı göz önüne alan uzmanlar yapılan açıklamaların ardından yüz yüze eğitim sürecinin tekrar başlayacağını duyurdu. Pandemi döneminde okula dönüş yolunda dikkat etmemiz gereken bazı özel durumlar olduğunu biliyoruz. Sınıfta veya aralarda sosyal mesafeyi korumalı ve mesafeyi ihlal edenleri uyarmalıyız. Sık sık ellerimizi yıkamalı ve hijyen kurallarına dikkat etmeliyiz. Maske kullanımı, her yaşta insan için Koronavirüs'ten korunmanın en etkili yollarından biri. Derslikleri sık sık havalandırmalı ve arkadaşlarımıza da bu alışkanlığı kazandırmak için çabalamalıyız. Okul yönetimleri tarafından belirlenen topluluk kurallarına harfiyen uymaya dikkat etmeliyiz. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Pandemi ile birlikte okulda nasıl güvenli bir süreç izlemeliyiz? wers heen B) Pandemi sürecinde uymamız gereken kurallar alacak mı? C) Pandeminin etkilemiş olduğu başka durumlar nelerdir? B Of D) Pandemi sürecinde gelişme gösteren durumlar Yaşanmış mıdır? Pandeminin eğitim sistemine katkıları olmuş mudur? TÖF 38. Bilmiyorum. Doğrusu kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Bu konuda açıklayıcı bir teori veya yol gösterici bir fikir sahibi de değilim. İtiraf etmeliyim ki bu konuda bugüne kadar hiç düşünüp kafa yormadım. Beni bu açıdan eleştirenler haklıdır güzel, onların bazıları şiir bevar S C u a C 39. 4

GORYAYINLARI J 1981 yılının sonlarına doğru Lars Ulrich (davul), Los An. geles şehrinde yayımlanan Recycler adlı müzik dergising eleman arandığına dair ilan vermiştir. 1 Mayıs 1981 tarihinde Ulrich ile Hetfield tanışırlar ve ina. nılmaz derecede kaynaşırlar. Ulrich'in bu ilanı vermesindeki amaç, birlikte müzik yapa. bileceği grup arkadaşları arıyor olmasıdır. JON Müzik dünyasha adını altın harflerle kazımış Metallica grubunun kuruluş dönemi, 1981-1983 yılları arasını kap samaktadır. A) I t Ulrich'in aldığı ilk telefon, bir basımevinde çalışan 18 ya- şındaki lise mezunu bir gençten gelir: James Alan Het. field. 1-3-5 Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluş- turacak biçimde sıralandığında bu cümlelerden hangisi baştan üçüncü olur? B) II C) III D) IV E) V 23. Yeni Hiçbi tur h Diğer sayfaya geçiniz. nasi belin da Bu gis A) GK

34. Her biri ayrı bir sanat eseri olan eskinin o güzel ahşap evlerinin sayısı gün geçtikçe azalıyor. Bu evleri yapan us- taya dülger, yapılan işe dülgerlik denilmekte. Türk el sa- natlarından olan dülgerlik, günümüzde unutulmayla karşı Karşıya kalan, ahşap bina inşaası konusunda uzmanla- şan meslek kolunun adıdır. Geçmişte dülgerler, gele- neksel Türk ahşap ev yapımında ustaydilar. Betonarme yapının yaygınlaşmasıyla dülgerlik mesleğine ilgi azaldı. Günümüzde bir elin parmakları kadar kalan ustalarımız, bu mesleği devam ettiriyorlar. Genelde marangozlarla karıştırılan bu meslek grubunun marangozlardan farkı, sadece binalardaki ahşap yapımıyla ilgilenmeleridir. Bu parçaya göre dülgerlikle ilgili aşağıdakilerin han- gisi söylenemez? A) Betonarme yapıların çoğalmasıyla mesleğe ilginin azaldığı BAhşap ev yapımında çalışan ustalar olduğu Ceskiye göre sayılarının az da olsa azaldığı Marangozdan farklı olarak bina işinde ahşap işi yaptığı E) Mesleğe ilginin azalmasına rağmen mesleği devam eturen ustaların olduğu

TYT AAAAAA 19. İnsanoğlu, gündelik gerçeklik algısı bağlamında sade- ce gözüyle görebildiği ve diğer duyu organlarıyla algila- yabildiği şeyleri gerçek saymaya ve onunla yetinmeye eğilimli. Oysa ---- Görme açısından değerlendirirsek bu durumun en önemli nedeni, insan gözünün evrendeki ışığın çok azını görebiliyor olması. İnsan gözünün göre- mediği ışınımların da olduğu 19. yüzyıldan beri biliniyor. İnsanların görebildiği gökkuşağı renkleri, geniş ışık tay- fının (farklı dalga boylarındaki ışık dalgalarının) sadece dar bir aralığını oluşturuyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) yeryüzünde her şey gözümüzün önünde gerçekle- şiyor B) duyular yoluyla algılananlar bazen kişilere göre de- ğişebilmekte C) bilim her geçen gün yeni yeni dünyalar keşfetmek- tedir D) evrende, insanın duyularını aşan gerçeklikler de var E) her insanın olaylara bakışı farklı olabilmekte aki 21. I. III. IV

nda ve dır. nak mlu SI- bir cin ari, de sa- 00- ya de, rin on ya ak k 3 Seyahati çok seviyorum. Sadece kitaplarım için değil, kendim için de. Her yılın yaklaşık üç ayını seyahatte geçiriyorum. Anadolu'nun her yerine gidiyorum. Tarihî yerler beni çok derinden etkiliyor. Geçenlerde Deniz- li'de imza günüm vardı, hemen Hierapolis'e de gittim. Izmir'e gittiğim zaman mutlaka Agora, Pergamon ve Efes'e uğrarım. Antep'te Zeugma'ya, Urfa'da Göbek- litepe'ye... Nemrut Dağı'nda güneş doğmadan hemen önce kuşlar çılgınca ötmeye başlar, o sesi duymayı bir kez daha isterim. Atina, Paris, Londra, Floransa... Her biri ayrı güzellikte. Kısacası gezmek insanın ruhunu ye- niliyor. Bence seyahat dünyanın en iyi terapi aracı. 35. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir? A) Seyahatlerinizi yalnız yapmanızın özel bir nedeni var mı? B) Sizi yurt içi seyahatleri mi, yurt dışı seyahatleri mi daha çok etkiliyor? C) Gezilerinizde tarihi yerleri seçmenizin özel bir nede- ni var mı? D) Neden sık sık seyahat etme gereği duyuyorsunuz? E) Seyahatlerinizde en çok neye ihtiyaç duyuyorsu- nuz? 36. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- mistir? A) Yurt içinde ve yurt dışında gezdiği yerlere B) Gezilerin insanı ruhen tazelediğini düşündüğüne C) Tarihî yerlere ayrı bir ilgisinin olduğuna D) Gezilerinin yapıtlarına bakan yönlerinin bulunduğu- na E) Gezdiği yerleri anlatmaktan büyük bir zevk duydu- ğuna

ami U 22231283 Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Çocuklan teknolojiden tamamen uzak tutmaya ça- lişmak doğru bir davranış değildir. B) Çocukların gün içinde ekran karşısında ne kadar kalacağını ebeveynler önceden belirlemelidir. C) Çocuklar söylenenden daha çok, çevresinde gör- düklerini yapmak isterler. A) I D) Anne, baba teknolojik aletlerle çocuğu ile beraber vakit geçirmelidir. E) Çocukların hangi oyunları oynayacaklarına ebe- veynleri karar vermelidir. 20. (1) Fransa, Osmanlı Devleti'nde XVIII. asırdan itibaren başlayan buhranlı devrede ona yardım etmek gibi bir siyasi tercih içerisine girmiştir. (II) Bu arada Avusturya ve Rusya'nın faaliyetleri de Osmanlı Devleti'nin aley- hinedir. (III) XVII. asırda Avrupa'da başlatılan merkan- tilist hareketler de Amerika, Afrika ve Ön Asya'ya doğ- ru Osmanlı Devleti aleyhine genişlemiştir. (IV) Dış po- litikada bu gibi gelişmeler olurken devletin iç bünye- sinde de birtakım yönetim bozuklukları başlamıştır. (M) Müslümanların vergi yükleri arttığı için hayat sevi- yeleri düşerken gayrimüslimlerinki yükselmeye devam etmiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Ancak bu siyaset, başlangıçta Osmanlı Dev- leti'ni Rusya'ya karşı askerî manada güçlendirmeye ama aynı zamanda da Karadeniz ve Akdeniz kıyıların- da kendi ticari üstünlüğü sağlamlaştırmaya yöneliktir." cümlesi getirilmelidir? B) II C) RI D) IV E) V 5 bir ka Bu p göre A) B) C) D E) 22. K k

20. .... Bir romana başladığımızda eserle uzun soluklu bir yolculuğa çıktığımızın bilincindeyizdir. Romanın kalınlı- ğına göre bazen haftalarca sürecek bir birlikteliktir bu. Zaman zaman konudan sapar, yan karakterlerle ilgili öy- kücüklere girdiğimiz bölümlerde dikkatimiz dağılır ama sonra tekrar ana temaya döner, zihnimizdeki dağınıklığı giderir, yola devam ederiz. Bu inişli çıkışlı yolculuk, ro- man sonuna dek sürer. Öyküde yolumuz daha kısadır. Sınırlar bellidir ama bu, öykünün kolay olduğu anlamına gelmez kuşkusuz. Hatta kısa yazmak, bir yazarın da de- diği gibi daha zordur. Sözü damıtmak, ayıklamak, vurucu bir anlatıma ulaşmak, metne derinlik kazandırmak ustalık ister. Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre, aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? Bir benzetme yapmak gerekirse öykü hedefe ulaş- demak için dağları, tepeleri aşmak; romansa düz yolda koşmak gibidir x B) Öyküye romanın kısaltılmış biçimi olarak bakan ya- zarlardan değilim ✓ Bizi etkileyen bir olayın roman mı yoksa öykü mü ola- cağı metnin yazılış sürecinde ortaya çıkar X D) Amacımız ister roman yazmak ister roman okumak olsun, sakin ve huzurlu bir ortama gereksinimimiz muhakkak olur X Bir karşılaştırma yaparsak romanları maraton koşula- rina, öyküleri de kısa mesafe koşularına benzetebili- riz

TURKÇE neş bir te- im u, bir Ş 7. B Yazarın öyküleri için genel anlamda bir şeyler söylemek güç çünkü bazı belirgin benzerliklerine rağmen öykülerin çoğu, farklı çizgide. İlk bakışta göze çarpan, bütün öy- külerde rastlanmasa da yazarın söz dizimindeki farklılık. Birkaç cümle sonra alıştığınız bu söz dizimi, anlatımı daraltmak bir tarafa eserin daha rahat anlaşılmasını sağ- lıyor. İfadedeki bu kolaylığın bir nedeni de yazarın yeni ve vurgulu sözcükler kullanma kaygısı gütmemesi. Ama bu, bütün öykülerin kolay anlaşıldığı anlamına gelmez, olaya hâkim değilseniz öykülerin birçoğunun anlamsız kelime dizilerinden başka bir şey ifade etmediği hissine kapılıyorsunuz. Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakın- maktadır? AOkuyucunun, olaya hâkim olmadığında eseri anlam- lansuramadığından B) Öykülerin çok farklı özelliklerde olmasından C) Kullanılan sözcüklerin yetersizliğinden D Sanatçının özgünlüğünden Öykülerin çok basit bir yapıda kurgulandığından

32 Öz yeterlik, genel olarak bireylerin bir şeyleri yapabildik- lerine veya yapamadıklarına olan inancı olarak tanımlanır. Kişinin kendi yeteneğine olan inancı, bireyin öngörüle- meyen anlar içerebilen stresli durumlarda gerekli eylem- leri planlamasının ve bunları gerçekleştirebilmesinin kadar mümkün olduğuna ilişkin kendini değerlendirmesi ile ilgilidir. Birey, her ne kadar yeterli bilgi ve beceriye sa- hip olsa da öz yeterlik algısı düşük ise sahip olduğu bilgi ve beceriyi kullanmada harekete geçemez. Öz yeterlik algısı düşük birey, amacına ulaşmak için çaba göstermez ve süreci amacına uygun yönetemez. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? ne A) Öz yeterlik algısı, kişiden kişiye değişen gelişim dö- nemlerinde şekillenir. B) Öz yeterlik algısı düşük bireyler, kritik kararlar ver- mekte yetersiz kalır. Öz yeterlik algısı, stresli durumlarla baş edildikçe ge- lişir. Öz yeterlik algısı düşük bireyler, yeterli bilgiye ve be- ceriye sahip değildir. E) Öz yeterlik algısı düşük bireylerin bir şeyleri değiştire- bileceklerine olan inançları daha fazladır.

Evliya Çelebi'nin on ciltlik Seyahatname'si, Do- ğu'da ve Batı'da yazılmış olan en ünlü seyahatna- melerle boy ölçüşebilecek seviyededir. Yazar, kırk yıl dolaştığı yerlerden topladığı, ayrıntılı doğru, sağlam bilgilerle yapıtını bir tükenmez tarih, coğ- rafya, etnoğrafya hazinesi yapmanın sırrını bul- muştur. Anlatımındaki rahatlık, dilindeki kolaylık onun kitabına, bu türdeki başka yapıtlarda kolay- ca bulamadığımız bir tat vermiştir. Kitaptan yarar- lananların, yazarın gerçeğe uymayan birtakım abartmalara yer verdiğini söylemeleri âdet olmuş- tur. Ama çoğumuzca kabul edilen bu abartmala- rın, son zamanlarda yazılan seyahatnamelerle kar- şılaştırılınca gerçeğin ta kendisi olduğu görülmek- tedir. Bu parçada, Seyahatname ile ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kendi türündeki eserler arasında önemli bir ye- ri olduğuna B) Uzun süren gezilerin sonucunda ortaya çıktığına CFarklı bilim dalları için kaynak niteliği taşıdığına D) Rahat anlaşılabilecek, yalın bir dille yazıldığına E) Yazarın, özellikle, yaşadığı olayların yer aldığına

Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi geti lirse "2068'in erimesinin dünyada biyolojik değişime se- bep olduğu sonucuna ulaşılır? A milyarlarca ton su, okyanusa karıştı, okyanusun su miktarının artmasıyla diğer buz dağları da su altında kaldı ve buz dağlan zamanla kayboldu B) okyanusa kansan mineral ve organik maddeler planktonlanın çoğalmasını arttırdı, bu da yeni ya- şamsal değişimleri beraberinde getirdi or buz dağlarının tümü, birkaç yıla kalmadan sayısız küçük parçalara bölündü ve sonunda tamamen gözden kayboldu. D) okyanus üzerinde yüzen o muhteşem manzaradan iz kalmadı, insanlar bu görüntüleri önceden çektik- leri filmlerde izlemeye başladı E) yıllarca okyanus üzerinde sürdürdüğü saltanatı ni- hayete erdi, yük gemilerinin bu buz dağına çarpma riski de ortadan kalkmış oldu 24. İlk olarak Lidyalılar tarafından kullanılan sikke, paranın kullanışlı bir biçimidir. Ancak sikkenin tek bir kullanılış biçimi yoktur. Parayı, bir servet birikimi, bir değer ölçütü ya da bir ödeme ve değişim aracı olarak çeşitli biçim- lerde tanımlamak mümkündür. Bu rollerin bir kısmı ya da tümü, sikkenin icadından çok önce özellikle metal ve hububat gibi bazı mallarca üstlenilmiştir. Sikke, askerle- rin ve kamu çalışanlarının ücretlerinin düzenli bir sekilde odenebilmesi amacıyla bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Sikke, o dönemde letişim aracı olarak da kullanılmıştır. Gazete ve diğer iletişim araçlarının olmadığı dönemlerde hangi imparatorun başa geçtiği, kralın kim olduğu insan- lar tarafından bu yolla öğrenilmiştir Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A Sikkenin kullanılmasıyla birlikte ticarette kullanılan metal ve hububat gibi bazı malların kullanılması ta- mamen ortadan kalkmıştır. B) Sikkeler; paranın kullanış biçimi, iletişim aracı, de- ger ölçütü, ödeme ve değişim aracı, mal birikimi gibi fonksiyonlara sahiptir. C Sikkeler; gazete ve iletişim araçlarının olmadığı dö- nemlerde sadece iletişim aracı olarak kullanılmış. ülkeleri yöneten kralların kim olduğu sikkeler aracı- lığıyla öğrenilmiştir. 1 1 1 1 D) Sikkelerin basılmasıyla birlikte ticaret, daha güvenli bir sisteme oturmuş ve insanların servet biriktirme- lerinde büyük bir artış olmuştur. EX Askerlerin ve kamu çalışanlarının ücretlerinin dü- zenli bir şekilde ödenebilmesi amacıyla sikke, yal- nızca yöneticiler tarafından kullanılmıştır. 1 1 1 düşü kak t Bu göre AY B) er Dr 26. E

5. Küçük yaşlardan itibaren Fransız yazarlarını oku- maya başladım. Gide, Fournier, Duhamel gibi ro- mancıların her şeyden önce dile ve anlatıma önem verdiklerini gördüm. Yazdıklarımda Türkçeyi en akı- ci, en etkileyicí, en duru bir üslupla kullanma özeni içinde oldum. Bir öyküde anlatılan konu kadar, bel- ki ondan daha önemli olanın o olaya, o görüntüye, o duyarlığa bakış, ele alış biçimi olduğunu fark et- tim. Her yazar kendini anlatır, hiç değilse kendin- den bir şeyleri... Ben de o ilk kitaplarımda yer alan öykülerde "kendim sandığım" bir insanın iç evreni- ni, çevresini, yaşadığı kenti; sokakları, insanları ya- şatmak istedim. Önceleri "tek"ten çok'a, bireyden topluma yöneliş denemesi olarak nitelendirilebile- cek bir akımı benimsemiştim. Bu parçada yazar, kendisi ve eserleri ile ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir? //A) Sanat eserinde dilin ve anlatımın önemini nasıl anladığına 0 Sanat anlayışının oluşmasında Fransız yazarla- Mnin etkili olduğuna C) İlk öykülerinde kendisini ve çevresini anlatma çabasında olduğuna D) Zaman içerisinde sanat anlayışında değişme olduğuna E) Eserlerinde, konunun ele alınış tarzına özen gösterdiğine

da az k er 17 Duyuşsal özellikler; tutumlar, inançlar ve motivasyon gibi bilişsel olmayan özellikleri içeren geniş bir kavram olarak düşünülür. Göz önünde bulundurulan bu özellikler, bilişsel hedeflere ulaşmada önemlidir. Fakat duyuşsal özellikler direkt gözlenemediğinden zor ölçülür. Bundan dolayı öğretim sürecinde fazla dikkate alınmamaktadır. Bireylerin öğrenmesinde en etkili duyuşsal özelliklerden biri olan isteklendirme, eğitimdeki önemli psikolojik kavramlardan biri olarak düşünülmektedir. İsteklendirme, öğrencilerin bilişsel öğrenmelerinin koşullarından biri olarak görülmektedir. Bu bakış açısıyla, özellikle öğrencilerin çok zorlandıkları bir ders olan matematik dersinde öğrencilerin öğrenmeye yönelik motivasyonlarına önem vermenin öğrencilerin bu dersi daha iyi öğrenmelerini sağlayabileceği düşünülebilir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi yanlıştır? A) Aşamalı yargıya yer verilmiştir. B) Gerekçeli söyleyiş bulunmaktadır. C) Çıkarımda bulunma söz konusudur. D) Kalıplaşmış söz kullanılmıştır. E) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. 19. Parla edem oluşt olay ilgile UcDört Bes yum kuv dış var Bu ha kı C 7

1. o 1.-4. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız. Bir mülakata giren Salih, Tülay, Utku, Vedat ve Yeliz adlı kişilerin her birine ikişer soru yöneltilmiştir. Bu sorulardan biri; cebir veya geometri, diğeri ise fizik veya kimya alan- larındandır. Kişilere yöneltilen sorulara ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: ▸ Fizik sorusu toplam üç, geometri sorusu toplam iki ki- şiye yöneltilmiştir. ▸ Salih ve Vedat'a sorulan iki soru da aynı ▸ Tülay'a geometri, Utku'ya kimya sorusu Buna göre A) Yalnız I mbsolemnetic 1. Salih, the vid ins nerts II. Tülay, absteranaltul domain III. Yeliz me 10 del nigh adlı kişilerden hangilerine kimya sorusu yöneltilmiş olabilir? D) I ve III alanlardandır. yöneltilmiştir. B) Yalnız II E) II ve III K Kara Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI KKara Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI C) I ve II (2017-DGS)

4. Milli Mücadele'ye yönelik İstanbul basınının bakış açısı hakkında aşağıda bazı bilgiler verilmiştir. • Anadolu mücadelesini destekleyen gazeteler: İleri, Yeni Gün, Akşam, Vakit • Milli Mücadele'ye tüm güçleriyle saldıran gazeteler: Peyam-ı Sabah, Alemdar ve İstanbul • Anadolu'daki direniş eylemine sempatisi olan gazeteler: Tasvir-i Efkâr, Tevhid-i Efkâr, İstiklal, İkdam ve Tercüman-ı Hakikat Gazete isimleri ve bakış açıları göz önüne alındığında aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Milli Mücadele hareketi basının gündeminde olmuştur. B) İstanbul Hükûmeti'nin görüşlerini savunan basın kuruluşları olmuştur. C) Bazı gazeteler ülkede millî birlik ve beraberliği bozacak faaliyetlerde bulunmuştur. D) Mustafa Kemal'in bağımsızlık görüşlerini önemseyen gazeteler de vardır. E) Milli Mücadele hareketine sadece İstanbul basını karşı gelmiştir.

TEST 16 PARAGRAFTA ANLAM Amatör tiyatrolara olan ilginin düşük oluşu beni en- dişelendiriyor. Zaten salt komedi olarak anlaşılmaya başlanmış tiyatro sanatı yeterince bayağılaşmıyor- muş gibi kendi imkânlarıyla bu sanata gönül vermiş sanatçı ruhlu kişilere de yeterince destek verilmiyor. Anca hatır gönül üzerine pahalı bulunmuş bir bilet alı- nabiliyor. Amatör tiyatrolardan yetişmemiş, tepeden inme birçok oyuncu yetenekleriyle değil fiziki özellik- leriyle ön plana çıkıyor. Biraz ağız taklidi yapıp azıcık da ağzınızı yüzünüzü oynattınız mı sözde profesyo- nel oluyorsunuz. Amatör tiyatrolar ise hâlâ eski tarz. Aylar süren çalışmalar, küçücük dekorları bile binbir güçlükle bulmalar, evden getirilen kostümler, boğaz tokluğuna sanat yapma telaşı... Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarıla- maz? A) Amatör tiyatrolar profesyonel tiyatroların temelini oluşturmalıdır. B) Sanatsal bir saygı bulunmaktadır. C) Günümüzde tiyatro komedi olarak algılanmakta- dır. D) Amatör tiyatroların oyunlarına sadece hatır için gidilir. E) Amatör tiyatrolarda oynayanlar çok para kazana- mazlar. ISEM YAYINCILIK Ba ri ti y C