Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

07:22 Vahiy ve Akıl AYDIN-YAYINL ● 12 Belediyenin düzenlediği kurslara katılan 8 Kan A, B, C, D, E, F, G ve H standlarında ev yemekleri, çeyiz eşyala- rı, süs eşyaları, elişi ürünler ve resim satmaktadır. ● ● 12 Belediyenin düzenlediği kurslara katılan 8 A, B, C, D, E, F, G ve Handarında ev yemekleri, çeyiz eşyala- ri, süs eşyaları, elişi ürünler ve resim satmaktadır. Bu kadınların işlettikleri standlar hakkında aşağıdaki bil- giler verilmiştir. ● Bu kadınların işlettikleri standlar hakkında aşağıdaki bil- giler verilmiştir. hangisi- Her stantda en fazla iki ürün satılmakta ve ürün satıl- mayan stand bulunmamaktadır. Aynı ürün en fazla iki stantda satılmaktadır. D ve E stantlarında aynı iki ürün satılıyor ve el işi bunlardan biri değildir. H standında süs eşyası satılıyor. F standında ev yemeği satılmıyor. Resim A standında ve başka bir stantda satılmakta- dır. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi kesinlikle yan- lıştır? A) A standında süs eşyası satılmaktadır. B) C standında el işi ürünler satılmaktadır. C) G standında resim satılmaktadır. D) E standında çeyiz eşyası satılmaktadır. E) D standında süs eşyası satılmaktadır. Headfa en fazla mayan stand bulunmamaktadır. Aynı ürün en fazla iki stantda satilmaktadir. Dve E stantlantida aynı iki urun satılıyor ve el- bunlardan biri değildir. H standında süs eşyası satılıyor. F-standinda ev yemeği satılmıyor. Resim A standında ve başka bir stantda satılmakta- dır. Wand Buna göre, aşağıdakilerden hangisi kesinlikle yan- liştır? all A) A standında süs eşyası satılmaktadır. B) C standında el işi ürünler satılmaktadır. C) G standinda resim satılmaktadır. D) E standında çeyiz eşyası satılmaktadır. E) D standinda süs eşyası satılmaktadır. vaniy ve AKII D(A 254 ×

Deneme 15 22. Gazeteci: Niçin şiirlerinizde bolca imgeden yararlanıyorsunuz? Şair: İmge şiirin özüdür. Özden yoksun bir şiire şiir demeyi çok uygun bulmuyorum. Gazeteci: Yani imgesiz şiir yazılmaz mı demek istiyorsunuz? Şair: İmge şairin hayal dünyasıdır. Eğer şiirde bir dünya kur- mazsanız okura verecek bir mesajınız da kalmaz. Okur; şairin dünyasına imge aracılığıyla girer, imgeyi çözmeye çalışır, im- geyi çözünce de şiirden zevk almaya başlar. Kısaca imgesiz şiir, şiir değildir. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Okuru yoran yapıtların alıcısının çok olacağını sanmıyorum çünkü okurun yorulması eserin anlaşılmasının önüne ge- çer, bu durum da okuru eserden uzaklaştırır. B) Günlük konuşma dilinin olanaklarıyla yazılmış bir eserin X geleceğe kalma şansını her zaman daha güçlü bulmuşumdur. Xenzen C) Bence bir yapıt özgün bir dil evreni oluşturabilirse amacına ulaşmış olur, kendi çağının sınırlarını aşarak her dönemde okunan bir yapıt hâlini alır. D) Olay çevresinde oluşan edebî türlerin, okuru kendi dünya- sına çekmek için hayalî unsurlardan yararlanmasını doğru bulmuyorum. X E) Bir yapıt çaba gerektirmeden bir çırpıda anlaşılıyorsa okur o eserden zevk alamaz, yazar satır aralarına bir şeyler saklamalı, okur da bunları bulmaya çalışmalıdır.

Y A R 1 A lalo 4.-6. SORULARI AŞAĞIDAKİ BİLGİLERE GÖRE BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ OLARAK CEVAPLAYINIZ. Bir yüzme yarışında yarışan A, B, C, D, E, F ve H/arasında oluşan sıralamaya ilişkin olarak şunlar bilinmektedir: . • A ilk üçe girmiştir. C-ve D yarışmayı arka arkaya bitirmiş ancak dereceye girememişlerdir. F, D'den sonra H'den hemen önce yarışmayı bitirmiştir. E, G'den hemen önce yarışmayı bitirmiştir. G, C'den hemen önce yarışmayı bitirmiştir. A E G C D F H B 4. Aşağıdakilerden hangisi yarışmayı sonuncu olarak tamamlamış olabilir? A) C B) D C) H D) G E) E 1.

Çay, Asya'nın güneydoğu bölgelerinde kendiliğinden yetişen ve doğal hâline bırakıldığında küçük bir ağaç ka- dar boylanan bir bitkidir. (II) "Camellia Sinensis" ya da "Thea Sinensis" olarak bilinen bu bitkinin yaprakların- dan içecek olarak yararlanmak, yaklaşık 17. yüzyıldan sonra yaygınlaşmış ve bugün dünyanın hemen hemen her yerinde bu amaçla çay tarımı yapılır hâle gelmiştir. (III) Günümüzde çay fideleri tohumdan ya da genç sür- günlerden kesilen parçalardan fideliklerde üretilmekte, sonra asıl yetişecekleri yerlere aktarılmaktadır. (IV) Tam yetişkin bir çay bitkisinden 70 gr kadar kuru çay elde edilmektedir. (V) İyi bakıldığında çay bitkisinin üretkenli- ği ise en çok 40 yıl kadar sürebiliyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede çay bitkisinin menşei ve yapısı hakkında bilgi verilmiştir. B) II. cümlede günümüzde çay bitkisinin üretimindeki gayeden bahsedilmiştir. . cümlede çay bitkisinin üretim ve yetişme yerleri- hin farklı olduğu söylenmiştir. D) IV. cümlede olgun bir çav bitkisinden ne kadar çay çıkacağı hakkında bilgi verilmiştir. E) V. cümlede çay bitkisinin ortalama yaşam süresi hak- kında açıklama yapılmıştır.

man ma dı. ok -7- /1- si J- e Avrupa'da dokumacılığın gelişmesi Orta Çağ'dan sonra be lirginleşti. İlk önce Bizans'ın sonra da Türklerin bu gelişmede önemli etkileri söz konusudur. Orta Çağ boyunca Avrupa'da ilkelliğini koruyan dokumacılık 13.yy.da gelişmeye başlad Şaftlı dokuma tezgahının yapılması hem daha seri hem de desenli kumaşların yapılmasına olanak sağladı. Tezgâhlar üzerinde çalışmalar ise Rönesans ile hızlandı. ABD'de Kolo dokuma makinelerinin yapılması, el sanatından bugünkü do niler Devri'nde, dokumacılık ev sanatı olarak gelişti.18.yy.da kuma endüstrisine geçişi sağladı. Makineleşmede görülen yenilikler, dokuma sanayinde de etkili oldu ve günümüzün dev tekstil fabrikaları kuruldu. Bugün toplumun her çeşit ih. tiyaçlarını karşılayabilecek kalite ve desene sahip kumaşlar seri olarak dokuma makinelerinde üretilmektedir. Bütün bu teknik imkânlara rağmen el tezgâhlarında dokunan halı, ipek, kadife ve masa örtülerinin kalitesi daha üstün olmaktadır. 3. Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Dokumacılık sanatının tarihi B) Makineleşmede görülen yenilikler C) Dokumacılığın sanayiye etkileri D) Avrupa'da dokumacılığın serüveni E) Dokuma sanayinde kullanılan tezgâhlar C

n bu ge nca Av meye b a seri he di. Tez ABD'de lişti. 18 ugünk g inim er ga Bosna-Hersek'te Sırbistan sınırına yakın Vişgrad kentinde Sava Nehri'nin kolu olan Drina Irmağı üzerine 1571 yılında yapılan Drina Köprüsü, dönem dönem edebi eserlere de konu ol- muştur. Sırp yazar İvo Andric'in de konusu Sokullu Mehmet Paşa'nın yaptırdığı bu köprü etrafında geçen "Drina Köprüsü" adlı romanı dünya klasikleri arasında yer almaktadır. Eser, 1961'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır. Bu romanda 350 yıllık bir gelişim içinde Vişegrad kasabasının tarihi anlatılmak- tadır. Olaylar, Bosna'nın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle başlar, Osmanlı kültürü ve Batı kültürünün özellikleri ile bu etkiler arasında değişen kişileri canlandırarak devam eder, söz konusu köprünün I. Dünya Savaşı'ndaki bir bombardi- man esnasında yıkılışıyla son bulur. Tarihi olayları kavramaya çalışırken ayrı toplumların insanlarına aynı sevgi ve hoşgörüy- le yaklaşan roman, yıllar sonra dünyanın erişimine açılmış; Osmanlı tarihi ve kültürünü geniş biçimde ele almıştır. 5. Bu parçada sözü edilen yazar ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? SOR! A) Kendisinden sonra gelen yazarları etkilediği B) Okura eseri anlaması için çaba harcattığı e Etkileyici ve anlaşılır bir dili olduğu D) Salt öğreticilikten uzak durduğu Herkes tarafından sevilerek okunduğu

ufak tefek bırakılmış zere olan ki eski ve aktadır? eme endirme 8:16 X ephesel i dışın- ulaşır. Dik ha- ydoğu arında Türki- nlerin- orijin- ndaki ki to- a me- gesi- bi ik- dir wabi nsel ke- ta- r? ak- 7. sagidaki parçaya göre cevaplayınız. Psikolojideki açıklamalar, genelde davranışın birçok fak- törün kombinasyonu sonucunda olduğu gerçeğine göre yapılır. Bazı faktörler genetik yapı, motivasyon, zekâ sevi- yesi veya kendine güven gibi nedenlere bağlı olarak bire- yin kendi içinde oluşur. Bu tür içsel belirleyiciler, organiz- ma hakkında özel bilgiler verir. Ancak diğer bazı faktörler ise dışarıdan etki eder. Örneğin bir çocuğun ödül kazana- bilmek için öğretmenini mutlu etmeye çalışmasını veya motor sürücüsünün trafiğin sıkışıklığı nedeniyle kızgın ol- ma halini düşünün. Bu davranışlar büyük ölçüde dış kay- naklardan etkilenir. Psikologlar davranışları açıklarken ne- redeyse her zaman her iki tür faktörü de göz önünde bu- lundurur. Araştırmacılar bazı bireylerin risk almayı sevme olasılığını (içsel faktörler) düşünürken bir yandan da birey- lerin arkadaş baskısına maruz kaldıklarını düşünebilir (diş- sal faktörler). Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? AKişinin eylemleri içsel ve dışsal faktörler kaynaklıdır. B) Dışsal faktörler, içsel faktörlere bağlı durumlara göre ortaya çıkar. C) Bireyin iç dünyasıyla ilgili durumlar bazı davranışların ortaya çıkmasında etkilidir. Psikolojiye göre hiçbir davranış tek başına ortaya çık- maz. E) Psikologlar bir olayın açıklamasını değişik faktörleri gö- zeterek yapar. 8. Bu parçaya göre; I. Beklediği güzel haber almak isteyen kişinin heyecan- lanması, II. Babasına doğum günü hediyesi veren çocuğun sevin- mesi, III. Yoldaki çalışmalar nedeniyle işine geç kalanların öfke- lenmesi durumlarından hangileri dışsal faktörlerle ilgilidir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve II EI ENI ve III Yalnız III

AF SORU BANKASI gusu- Slany- varo- muş, Imiş- daki yar- bun- in- me- dış ah- Ed- en ri 3. BAREN 18(1) CH₂OISY PISTON ASASI ITILIR) Buhor bosinct desmet. (Br hotim A [H₂ Octane)] GENEL TEKRAR TESTLERİ Bilgisayar oyunlarındaki şiddet ögesi, ebeveynlerin ve eği- timcilerin oyunlar hakkındaki olumsuz görüşlerinin daya- nak noktasını oluşturur. Oysa bu tür özelliklere sahip ol- mayan oyunlar da geliştirildi ancak bunlar çocuklar tara- fından benimsenmedi. Yapıcı bir yaklaşım, bütüncül bir bakışla yakalanabilir. Çünkü çocukların hayatındaki diğer ögeler çizgi romanlardan sokak oyunlarına, filmlerden ha- ber bültenlerine kadar her şey büyük dozda şiddet içer- mektedir. Bunlar fazla oluyor, önüne geçilmeli, akış baş- ka ve güzel bir yöne yönlendirilmeli. Bu parçadaki düşünceye en yakın görüş aşağıdakiler- den hangisinde vardır? Oyun çağındaki çocukların bilgisayardaki sanal dün- yada vakit geçirmeleri büyük bir sorundur. B) Hayatın gösterimi kadar hayatın kendisi gözden geçi- rilmeli, yeniden düzenlenmelidir. C) Gençlerin ve çocukların bilgi çağına uyum sağlayabil- melerinden sanal oyunlar bir basamaktır. 6) Yaygınlaşan şiddet büyüklerin dünyasında yer aldığı kadar küçüklerin dünyasında yer almıyor. Gelişen teknolojinin yararları yanında önemsenmeye- cek kadar küçük zararlarına takılmamalıdır.

6. Görsel ve yazılı basının yanlış telkinleriyle her gösteriyi, her kendini sahneye atanı alkışlar duruma getirilen seyir- ci ne sanatı yaşatabilir ne de sanatçıyı geliştirebilir. Neyin doğru, neyin güzel olduğunu algılamadan önüne çıkanı alkışlayan bir topluluk, sanatçıyı alkışlarıyla öldürür. Bu parçada, 1. Bilinçli seyirci, sanatı ve sanatçıyı geliştirir. II. Seyirciler basın tarafından yanlış yönlendirilmektedir. al Seyirci, doğrunun ve güzelin ayrımını yapamaz. IV. Sanatçı, bilinçsiz bir seyirciyle kendini geliştiremez. yargılarından hangisine veya hangilerine değinilmemiş- tir? A) Yalnız I D) II ve III B) Yalnız II E) III ve IV Yalnız III 8. Bu ne A) İki No YAYINL

Urtmekten? Gö- bize. Bu topraklara larımızı, dertlerimizi li yabancı, bütün ge- _rımız. İçlerinde kötü menin yolu da budur. kulardan, küçük he- ü niyet, ışığa çıkmış rden hangisini söy- u yenmenin yolu yok- bir millete ancak acı n bir ulus görmeyi ve i öz eleştiriyi de zama- ayırt etmek için herke- Einleriyle her gösteriyi, duruma getirilen seyir- çıyı geliştirebilir. Neyin lamadan önüne çıkanı kışlarıyla öldürür. iyi geliştirir. ış yönlendirilmektedir. yrımını yapamaz. kendini geliştiremez. ngilerine değinilmerniş- E) Il ve IV Yalnız III 7. uları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Fiziksel bir temasla ortaya çıkan kirlenme ve zihinsel kir- lenme birbirine benzer kavramlar olmalarına rağmen ara- larında temel farklılıkların bulunduğu vurgulanmaktadır. (11) Örneğin, temasla ortaya çıkan kirlenme, kirli olduğu düşü- nülen gerçek bir nesne veya kişi ile fiziksel temasın ardın- dan ortaya çıkarken zihinsel kirlenmenin ortaya çıkması için herhangi bir doğrudan temasın gerçekleşmiş olması gerekmemektedir. (III) Temasla ortaya çıkan kirlenmede, bulaşma kaygısı genellikle, kirli veya tehlikeli bir nesneden veya mekândan kaynaklanmaktayken zihinsel kirlenmede bu kaygının kaynağının genellikle kirli, tehlikeli, zarar veri- ci olduğu düşünülen kişiler ya da düşünceler olduğu be- lirtilmektedir. (IV) Kirlenmek ve düşmek, daha çok, kendi- ne olan güvenini yitiren bireylerin yaşadığı psikolojik bir eylemdir. (V) Her iki kirlenme türünde de kirlenme hissi bi- reylerde güçlü bir yıkanma/temizlenme dürtüsü oluştur- maktadır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A) I BY 11 C) III IV E) V 8. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- - nemez? A) Herhangi bir direkt temas gerçekleşmeden fiziksel kir- lenme meydana gelmez. Fiziksel ve zihinsel kirlenme sonuçta insanda aynı du- yuyu oluşturur. İKİ NOKTA Kaygılar veya düşünçeler insanlarda zihinsel kirlenme- ye yol açar. D) Fiziksel kirlenme somut, zihinsel kirlenme ise soyut bir eylemdir. Özünde fiziksel kirlenme ile zihinsel kirlenme birbirine benzer. 229 idir." der. rden hangisi a D) V. 3. parçalanmış sistemin eleşt ci sahneler ve t olarak ifade ertlikte bir ron böyle bir rom nit koyduğun lirtmek istiyo imeye, güçlü diğimiz bazı g yabancılaştım esnel olarak yorum. "Onla gerçeklerim Yangın Müz hangisi sö işluğu sert ayı işlerken i toplumsa ere de uya lerinin ve sağlamakt aşmanın c ğı topluml

-du. ese- arla- aşı- efek mış plan ve dir? me esel şin- şir. ha- oğu nda rki- rin- jin- aki to- me- esi- ik- r 7. ZERS GENEL TEKRAR TESTLERİ TEST 8 7.-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Psikolojideki açıklamalar, genelde davranışın birçok fak- törün kombinasyonu sonucunda olduğu gerçeğine göre yapılır. Bazı faktörler genetik yapı, motivasyon, zekâ sevi- yesi veya kendine güven gibi nedenlere bağlı olarak bire- yin kendi içinde oluşur. Bu tür içsel belirleyiciler, organiz- ma hakkında özel bilgiler verir. Ancak diğer bazı faktörler ise dışarıdan etki eder. Örneğin bir çocuğun ödül kazana- bilmek için öğretmenini mutlu etmeye çalışmasını veya motor sürücüsünün trafiğin sıkışıklığı nedeniyle kızgın ol- ma halini düşünün. Bu davranışlar büyük ölçüde dış kay- naklardan etkilenir. Psikologlar davranışları açıklarken ne- redeyse her zaman her iki tür faktörü de göz önünde bu- lundurur. Araştırmacılar bazı bireylerin risk almayı sevme olasılığını (içsel faktörler) düşünürken bir yandan da birey- lerin arkadaş baskısına maruz kaldıklarını düşünebilir (dış- sal faktörler). Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Kişinin eylemleri içsel ve dışsal faktörler kaynaklıdır. B) Dışsal faktörler, içsel faktörlere bağlı durumlara göre ortaya çıkar. maz. C) Bireyin iç dünyasıyla ilgili durumlar bazı davranışların ortaya çıkmasında etkilidir. Psikolojiye göre hiçbir davranış tek başına ortaya çık- E) Psikologlar bir olayın açıklamasını değişik faktörleri gö- zeterek yapar. ●

RAGRAF SORU BANKASI -imlerde an- ne sorum- umların bir- edebî me- sürecini et- 1) Örneğin mlerini, ge- klerini tes- ndini oku- yaşayan yeyi oku- her bölü- bir para- i çarpıcı- aları ara- ük. si anla- E) V. 0708 ile is- Cimle- inde- cade- gibi Androl Ad ke Ad de Dolço mand Ad Log kot Ad Morris GENEL TEKRAR TESTLERİ 4. Elektrikle birlikte sokak fenerlorin 3. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Okumak, yaşamı değiş- tiren ve zenginleştiren bir güçtür." düşüncesine uzak dü- şer? A) Kitap, yaşamı genişleten ögelerin başında gelir. Altmış yaşına kadar bin kitap okumuş biri, aynı yaşa kadar yüz kitap okumuş birinden, çok daha enine boyuna, çok daha genişliğine algılamış olur dünyayı. B) Türkiye'deki okuma eksikliği, bireylerin yeterince ya- şamı kucaklayamamasına, olup bitenleri anlayamama- sına ve takvim yaşlarını, dünyada birkaç yüzyıl kalmış- çasına engin bir zenginlikle donatmamasına neden ol- maktadır. C) Okumadığımız için az yaşayan insanlarız. Az yaşayan- lar, hem genç kuşaklan iyi yetiştiremez hem de özle- nen bir hızla gelişemez. Ne yazık ki okumadığımız için ne kadar az yaşadığımızın bilincinde değiliz. D) Evde de bir kitap merakı uyanmış ve aynı kitaplar okun- muşsa konuşma konuları da renklenir, tazelenir, gü- zelleşir. Bu tür birikimler duvardaki tablolardan, masa üstündeki vazoya kadar, yavaş yavaş eşyaya da yan- $ır. E) Okuryazarlar sayısının toplumun bütününe oranı bir toplumun gelişmişlik düzeyi yönünden önemli bir gös- terge sayılır. Okuryazar olmamanın çağrıştırdığı anlam- lar ise genellikle bilgisizlik, öğrenimsizlik, görgüsüzlük türünden niteliklerdir. Korcoge Dalaman Orfoca Charle Bakışl ni olar nina, C na, of bir pi konsc perde renkl Bu pa B Atlar orta Kuze va a Ana ye'c den liha

6. Dumankara, Levent Cantek'in yazdığı ve on dokuz yazarın çizdiği yirmi bir öyküden oluşuyor. Hepsi de Ankara'ya, Ankara'da yaşamaya hatta neredeyse "Ankara mitolojisine" dair öyküler. Bir öyküde Kurtuluş Savaşı'na; diğerinde Cumhuriyet'in kuruluş sancılarına; eski Rum ve Ermeni mahallelerine, sokaklarına, evlerine gidiyoruz. Her çizer kendi üslubuyla öyküyü aktarmış. Çizgilere bakıp da Türkiye'de ne kadar kıymetli çizer olduğunu düşünmemek elde değil. Reklam şirketlerinde, grafik ajanslarında çalışan ve popüler alanda üretim yapmadığı için göremediğimiz bütün çizerlerin yaratıcı ürünleriyle karşılaşmak Dumankara'daki en güzel sürpriz. Bu parçadan Dumankara adlı eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Farklı sanatçıların emekleriyle oluşturulmuştur. B Mekân olarak Ankara ile sınırlı kalmıştır. C) Birçok çizerin tanıtımına katkıda bulunmuştur. Öykülerdeki tüm çizimlerde ortak bir üslup gözetilmiştir. E) Ankara'nın tarihiyle ilgili bilgiler içermektedir.

4. The New York Times, zamanında yönetim düşünürü Peter Drucker'dan eko- nominin 1980 yılında neye benzeyeceği konusunda bir yazı istemişti. Onun öngördüğü en büyük değişim "bilgi işçisi" olarak adlandırdığı yeni bir çalışan türünün doğacağı yönündeydi. Bu kişilerin görevleri soyut bilgiyi pratik prob- lemlere uygulamak olacaktı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında giderek yükselen eğitim seviyesi bu işçileri yetiştirdi. Ancak bir sorun vardı bu kişiler entelektüel olmayı beklerken zamanla personel olduklarını gördüler. Bu nedenle bu kişileri mutlu edecek bilgi tabanlı işler yaratıldı zamanla. İş yerleri giderek üniversite kampüslerine benzemeye başladı, laboratuvarlar eklendi, açık ofisler kuruldu. Bilgi yoğunluklu şirketler bu yönde çalışmalar yapmaktan da gayet memnun. İşte bu durumu ve değişimi karşılamak adına bir kavram çıktı ortaya: İşlevsel aptallık. Bu parçaya göre işlevsel aptallık aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabi- lir? A) Kişinin düşünme ve odaklanma kapsamını daraltıp işin sadece dar teknik yönüne odaklanmasıdır. B) Gelişen dünyada rekabet için aklın gereklerinin uygulanması esasına da- yanan yeni bir kavramdır. C) Zekânın kişisel memnuniyet ve kurumsal başarı uğruna bir bütün olarak kullanılmasıdır. DY Derinlemesine düşünme, analiz ve bağımsız düşüncenin ortaya çıkardığı yeni bir üründür. E) Uyum yaratıp konfor sağladığı için uzun süreli olarak tercih edilebilen yeni bir çalışma disiplinidir.

B 7. İnsan, bir arada yaşama eğilimine sahiptir. Bu "bir arada yaşama" durumunu bazı insanlar rahatlıkla başarabilirken çekingen, içine kapanık, utangaç gibi kavramlara sahip insanlar ise bunu başarmakta zorluk yaşayabilir. Bu bağ- lamda bireyin, çevresindekilerden olumlu karşılıklar alabilmek ve olumsuzluk- ları önleyebilmek için etkileşime olanak tanıyan ve sosyal kabul edilebilirliği olan davranış ve becerilere sahip olması gerekir. Aksi hâlde birey, toplumsal- lığını kaybeder ve psikolojik olarak kendini zor durumda hisseder. Bu parçada bireyle ilgili vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Toplumun bir arada yaşama kurallarına uyamayan bireylerin, zamanla toplum tarafından dışlandığı B) Her bireyin ruhsal durumunun birbirinden farklı olduğu ve bu nedenle özel olarak değerlendirilmesi gerektiği C) Toplumsal kurumlara sahip çıkmanın insanın eğilimleriyle doğrudan ilişki- lendirilebileceği D) Etkileşim ve sosyalliğin insanın toplumsal yaşam içgüdüsünün bir parçası olarak onu mutlu ettiği E) Olumsuzlukları önlemek ve diğerleriyle bir arada olabilmek için maddi yön- den güçlü olmak gerektiği

TYT/Türkçe 34. Türkiye'de sanatçının, yazarın, düşünce adamının cid- di açmazlarından birini oluşturuyor "kapalı devre" yaşa- yıp üretmek. Müzik dinlemeyen ressamın, felsefeye ka- yıtsız yazarın, sergi gezmeyen sinemacının, film seyret- meyen heykeltıraşın kuruma, güdük kalma, en azından serpilememe olasılığı çok yüksektir. 1960'lı yılların so- nuna kadar iyi kötü sürdürülen sanatlar arası diyaloğun önemi son yıllarda iyiden iyiye belirginleşti. Her bir sa- nat dalında, edebiyatın bütün türlerinde çekilen ifade si- kıntısı hem soyut hem somut düzlemde açığa çıktı. Si- nemacının plastik arayışı, şairin imge kısırlığı, besteci- nin kaynak sıkıntısı bu diyalog koyulaşmadıkça aşılacak gibi değildir. Bu parçada Türkiye'deki sanatçılardan yapmaları is- tenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Ulusal değerlerle evrensel değerleri buluşturan eser- ler üretmeleri B) Kendi alanlarıyla ilgili birikim ve deneyimlerini geliştir- meleri C) Farklı yaratıcılık alanlarıyla beslenme ilişkileri kurma- ları D) Kendi sanatlarının diğer sanatlardan bağımsız oldu- ğunu eserleriyle ortaya koymaları E) Kendi alanları dışındaki sanatlarda da yetkin eserler vermeleri