Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

(B) dir? Sosyal medya ile ilişki geliştirmek mümkün müdür? D) Sosyal medya ilişkilerde nasıl bir dönüşüm oluşturur? E) Sosyal medyanın kişinin yaşamına etkisi var midir? 6. Öykücünün, öykünün malzeme kaynağına yakın olması ve malzemenin çokluğu. istenilen öykünün üretilebilmesi için tek başına yeterli değildir. Malzemenin çoğalması, günlük yaşamdaki sorunların da çoğalması demektir. Öykücü, bu sorunların ağırlığıyla yorulmuş beyni ve derinliğini yitir- miş düş gücüyle öyküsünü üretecek ortamı kolay kolay bulamaz. Uykularından, dinlenme zamanlarından çalınmış zamanlarla bir şeyler ortaya koymaya çabalar duruma düşer Yaşamı sürekli taramak, iç dünyaları didiklemek ona çok fazla malzeme sağlar ama çağdaş öykünün her şeye karşın yoğun düş gücü ve kıvrak zekâ isteyen bir yaratı olayı olduğu unutulmamalıdır. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabili? A) Nitelikli bir öykü oluşturabilmek için yazar neler yapma- hidir? B) Günlük yaşamdaki sorunlar öykücüyü, etkiler mi? C) Çağdaş öykü öykücünün elindeki malzeme haricinde nelere gereksinim duyar? 168 D) Bir yazar öykülerini hangi zamanlarda yazmalıdır? E) Öykücünün gerçek dünyadan esinlenip yeni öyküler yazması neye bağlıdır? ge 8. ic ya le S y DENEME dükkânı-

Tarih (25-34), Coğrafya-1 (35-40) ile ilgili toplam 40 soru vardır. iyatı-Sosyal Bilimler-1 Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. 2. Teknolojinin hızla geliştiği, küreselleşmenin dünyayı böyle- sine kapladığı günümüzde hiç kuşku yok ki insanı insan ya- pan değerler açısından bir çölleşme de yaşanıyor. Bunun far- kında olan bazı yazarlar, samimiyete tekrar sarılarak "o eski mutlu evrene" dönmek için yapıtlar kaleme alıyor. Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) İnsanların kazanımlarını kaybetmek istemediği B) İnsanlar arasında yeni iletişim yollarının arandığı Cinsanların varlıklarını kaybetme korkusu yaşadığı İnsana özgü tutum ve davranışların giderek zayıfladığı İnsanların toplumsal yaşama ayak uydurmakta zorlandığı — -

15. I. Petrolün sorumsuzca tüketilmesi ve orman alanlarının yok edilmesi, atmosferdeki karbon miktarının artması- na ve dünyanın ateşinin yükselmesine yol açıyor. 11. Yeni kurulan fabrikalar, sürekli artan otomobillere pa- ralel olarak son yüzyılda bir trilyon varil petrol tüketildi. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenebilir? 128 A) 1. cümlede anlatılan durumun sebep olduğu bir olum- suzluktan bahsedilmektedir. B) 1. cümlede ortaya konulan düşüncenin bilimsel olarak kanıtlandığı gösterilmiştir. cümlede anlatılan sonuçlara sebep olan gerekçe belirtilmiştir. + (D) 1. cümlede belirtilen olayın örnekleri verilerek açıkla- ması yapılmıştır. E) 1. cümlede ifade edilen konuyla çelişen, farklı bir du- rumdan söz edilmektedir. HIZ VE RENK YAYINLARI 17.

37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. Teflon herkesin yakından tanıdığı, başta mutfak olmak üzere çoğu yerde kullanılan, ısıya dayanıklı bir plastiktir. 1938 yılında Amerikalı kimyager Dr. Roy J. Plunkett, so- ğutucu madde üretiminde kullandığı ham maddenin arta kalanını çelik bir tüpe doldurur. Ertesi gün, üretime de- vam etmek için tüpün vanasını açtığında tüpten hiç gaz çıkmaz. Bunun üzerine Plunkett, tüpün ağırlığını kont- rol eder ve ağırlığın düne göre azalmadığını görür. Yani ham madde hâlâ içeridedir ama gaz dışarı çıkmıyordur. Tehlikeli olmasına ragmen vanayı tamamen çıkararak tüpü ters çevirir. Tüpten gaz yerine beyaz bir toz çıkar. Bu toz ele yapışmayan, kaygan ve ısıya dayanıklı bir maddedir. Plunkett, gaz hâlinde bıraktığı ham maddenin polimerleşerek plastik maddeye dönüştüğünü hemen anlar. Maddeye daha sonra "teflon" ad verilir Bulundu- ğu dönemde atom bombasının yapımından uzay çalış- malarına kadar pek çok yerde kullanılan bu maddenin icadı, patent alinana kadar sır gibi saklanır. 37. Bu parçada teflonla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Nasıl bulunduguna B) Nasıl bir yapısının olduğuna C) Kullanım alanlarına D) Nasıl oluştuğuna E) Bulunusunda yasanan zorluklara

5. SOSYAL BİLİN A "Esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas, ancak tam istiklâle sahip olmakla ger- çekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görüle- mez." Atatürk bu sözü ile aşağıdakilerden hangisinin önemini vurgulamıştır? A Bağımsız devlet anlayışının sağlanmasının B) Çağdaş medeniyet düzeyinin üstüne çıkmanın amaçlan- masının C) Akılcı ve bilimsel düşünceye önem verilmesinin D) Çağın gereklerine göre hareket edebilen genç nesiller yetiştirilmesinin E) Kişi hak ve hürriyetlerine saygılı olunmasının

ÇE TESTİ A 26. Anlatılan bir hikâyeye göre, Demokritos, sofrasına gelen incirleri yerken bir bal kokusu almış ve onu hemen bir merak sarmış. O güne kadar incir yerken almadığı bu kokunun kaynağını merak etmiş, Merakını gidermek için sofradan kalkmış ve incirlerin toplandığı yere gitmek istemiş. Onun neden sofradan kalktığını anlayan hizmetçi kadın, bir kahkaha atmış. "Boşuna merak etmeyin." diye uyarmış Demokritos'u. İncirleri toplarken onları bal kasesine koyduğunu söylemiş. Bunu kendisi keşfedemediği için üzülmüş Demokritos. Yine de bal kokusunun incirde kendili- ğinden varmış gibi araştırma yapacağını söyleyip düşündüğüne dayanaklar aramaktan vazgeçmemiş.- Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Başkalarına yardımcı olan insanlara saygı duyulmalıdır. B) Merak duygusunu kaybetmemek için sürekli araştırma yapılmalıdır. C) Hiçbir sonuca varılmasa da araştırmalardan uzak kalınma- malıdır. D) Cevabı bilinen pek çok soru, araştırmaların önünü keser. E) Sonucunu bilmek merak duygusunu yok etmemelidir.

17.(1) Okurlanımın yorumlarında değerler eksikliği diyebileceğim büyük bir boşluk dikkatimi çekmek- teydi. (11) Okurlanımın çoğu genç, bense altmış beş yaşında olduğumdan gençlere nasıl davranmaları gerektiğini öğretme hakkını kendimde bulmuyorum (1) Bu yüzden kurgunun gücüne başvurdum. (IV) Böylece geçen sene Wilkinson'un oğlunun bana gönderdiği el yazmasının bir kopyasından faydalanmaya karar verdim ve el yazmasını bir öyküye harmanlamayı düşündüm. (V) Bahsettiğim el yazmasından yalnızca kısa parçalar okumuş olsam da gençliğin bir kısmını etkisi altına almışa benzeyen bu işe yaramazlık hissiyle mücadele etmeye yarayacak bir şey yazmak için gerekli ilhamı aldım. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede saptamada bulunulmuştur. B) II. cümlede çıkarım yapılmıştır. CIII. cümlede sebep açıklanmıştır. D) IV. cümlede tasarıdan bahsedilmiştir. E) V. cümlede amaç dile getirilmiştir.

39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ana vatanı Amerika olan mısır, tropik bir tahıl olmasına rağmen yetişme koşulları bakımından esnektir. Tarımın yapıldığı dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi ülke- mizde de bu esnekliğe bağlı olarak geniş alanlara yayılma ve birbirinden farklı iklim koşullarında yetişme özelliğine sahiptir. Her mevsim yağış istediği için kış mevsiminin ılık geçtiği bölgelerde daha iyi yetişir. Akdeniz kıyısın- daki ovalar ve Karadeniz sahil kuşağı ile GAP Bölgesi, mısır tarımının en çok yapıldığı yerlerdir. Mısır, Karade- niz sahil kuşağı hariç diğer bölgelerimizde sulama yolu ile yetiştirilir. Mısırın ülkemizdeki doğal yetişme bölgesi Karadeniz sahil kuşağı olduğu hâlde Güneydoğu Anadolu ile Akdeniz kıyılarında daha fazla yetiştirilmesinin nede- ni yağ sanayisinin ham madde ihtiyacını karşılamasıdır. Karadeniz'de ise mısır, temel besin kaynağı olarak kul- lanılır. 39. Bu parçada mısır ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Yetişme koşullarına ve ana vatanının neresi ol- duğuna B) Karadeniz'de kullanılma alanına C) Hangi endüstri ürünlerinin ham maddesi olduğuna D) Türkiye'de en çok nerede yetiştirildiğine, E) Doğal yetişme bölgesinin Türkiye'de neresi oldu- ğuna

38. Karikatür, değindiği konuları kısa ve öz biçimde ele alan; genellikle güldürmek, düşündürmek ve aynı zamanda iğ- nelemek için abartan ve bazen de gerçeği çarpıtan bir çiz- gi resim türüdür. Gazetecilerin elindeki masum görünüşlü bu silah, sadeliği ve kolay anlaşılır hâliyle aynı zamanda en etkin olanıdır. Gazeteci, karikatürle mizahı kullanarak hiçbir ispat yükümlülüğü taşımadan, geniş kitleleri ken- di düşüncesinde ikna edebilir; bunun için ayrıntılı açıkla- malara girmesi ya da düşüncelerini ispat etmesi gerekli değildir. Karikatür, zaten "abartı"dan oluşmaktadır ve doğruluk iddiası taşımaz. Bununla birlikte, ilk bakıştaki id- diasız görünümüne karşılık karikatür, tarih boyunca halk üzerindeki etkisinin farkında olan siyasi iktidarların kork- tukları ve engellemeye çalıştıkları bir araç olmuştur. TYT / Türkçe Aşağıdaki karikatürlerden hangisi karikatürün parça- nın sonunda sözü edilen işlevi ile ilgilidir? BEYALARA BENDEN DAHA CON KYMET VERIYOSUN SUAT NE DYO YA BU Yuvayı disi kus aparmus Sen de beyaz eşyaları al o zaman. Yok öyle bi atasözü LIYA A al TVA Heat DU NO S OTLAR YERDE (BEDAVA, NIVE SANA PARA VEREYIM? BOUGUERDICMOsinek.com PARDON, siz KAÇINCI MURATSINIZ? TE OLSUN, MORALINIZI BOZMAYIN... taze ot 5 Milyon CUNKU MERAK EDİYOSUN... A ME DORT/ PALME YAYINEVİ 39. ve 40. soruları Pokut Yaylası, en Kutu kutu ahşap dekor olsun diy gebeli yollarda yaylaya vardığın heyecanı unutu cağınız an sisir "bulut denizi"n çıktığınız zama Kaçkarların er erine görsel bir zamanı hazira Karadeniz'in s yükseklikten Pokut Yaylas velerine kade 39. Bu parçada tir? A En çok k an olduğ B) Yaz me manların C) Dünyad duğuna Dy Yaylad Birçok 40. Bu parça dep hang

14. Bir yapıtın sinematografik yapısı ancak bu kadar etkin olabilir. Yapıtı okumuyor da yaşıyorsunuz. Ağladığınız, güldü- ğünüz, öfkelendiğiniz, şaşırdığınız an- ları... Ülkemizin bir dönemini çok farklı bir kurgu içinde veriyor. Bilgi alırken far- kında olmuyorsunuz. Kadınların sosyal durumlarını, geleneksel yapının olumlu ve olumsuz yanlarını, çocuk yetiştirir- ken nelerin hangi sonuçları doğurduğu- nu çok farklı, çok müthiş bir anlatımla veriyor. Yapılan ruhsal çözümlemeler, hiç beklenmeyen yerde romana dâhil olan farklı öyküler, çok önemli felsefi tartışmalar, yapıta dâhil olmuyor. Kul- lanılan sözcüklerle dil ancak bu kadar esnetilerek yalın kullanılabilir. Bu parçada anlatılan yapıtla ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemistir? A) Öğretici nitelik taşıdığına B) Benzer nitelikteki yapıtlardan ayrıl- dığına ine C Anlaşılmasının çaba gerektirdiğine Yaşamın farklı alanlarına tanıklık et- tiğine Okurunu heyecanlandıran bir yapı- sının olduğuna

581- gibi arın eğil. de- nda açık mün Heki erle an- ve du- dan laki ğını bir tle- byu da vor. es- ağı- diği lla- 8 A Deneme - 4 18. Türk edebiyatı penceresinden bakıldığında bugün klasik olarak nitelendirilen tanımlarda bir standardın bulunmadı- ğı söylenebilir. Bugün klasik edebiyat ya da klasik üslup olarak nitelendirdiğimiz dönem, Osmanlı divan edebiyatını Ancak Osmanlı divan edebiyatını içine alan dönemdir. kendi içinde üslup gelişimi çerçevesinde değerlendirdiği- mizde, 13. yüzyılın ilk yarısından 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden sürecin sadece 16. yüzyıldan 18. yüz- yılın ikinci yarısına kadar olan dönemi klasik dönem olarak adlandırılmaktadır. Böyle bir adlandırmada ise zaman ara- lığı değil dilin kullanımı ölçü olarak kabul edilmektedir. Aynı durumu 16 ve 17. yüzyıllarda en iyi örneklerini oluşturan âşık edebiyatı için de söylemek mümkündür. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre Edebiyatımızın yüzyıllara göre ve bu yüzyıllarda kullanılan tarzlara göre sınıflandırdığımız bir klasik edebiyatı vardır. II. Böyle bir tanımlama, üzerinden belli bir zaman geçmiş olması ölçütü dikkate alınarak oluşturulmuş olmalıdır. D) Ivell III. Dönemlere ayırmadaki kriterler düşünüldüğünde Osmanlı divan edebiyatının tasnifi, zorlayıcı bir çalışma gerektirir. aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Yalnız B) Yalnız II C) Yalnız III E) II ve III

2. Sembolizmin etkisiyle yazılmış birçok şiir okudum. Bu şairlerin yazdıklarını ancak onlarla konuştuğum zaman anlıyorum, yazdıklarını okuduğumda değil Bu sözlerde sembolizme yöneltilen eleştiri, sembolizm akımının, Se I. Sözden ziyade musikiye yakın bir dille yazma II. Şiirin biçimini sarsıp serbest ölçü kullanma III. Alışılmış söz diziminin dışına çıkma IV. Sezilenleri yazarak anlamda kapalılığı sağlama X V. Kulaktan çok ruha seslenen bir şiir dili oluşturma özelliklerinden hangisiyle ilgilidir? C) III. A) I. B) II. D) IV. E) V.

Belge Garnal eri kullanılarak yuduğumuzda arım küresinin Uyku derinliği lara karşı sağ gözlendi. Yani yarım küresi ece etkisi diye na göre, masının ruh- cevrede ha- ması olabi- istediğinin 10 A R M DENEME 24 ve 25. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. -> Ahmet Hamdi Tanpınar "Tek insanın dahi acı çektiği yerde bütün insanlara söylenecek kadar söz var." cümlesinde haklı. Öyleyse ne duruyoruz acıları görelim ve göstermek için yazalım. Sınıfında ve okulunda olması gerekirken çadır kurmakla uğraşan öğretmenin yüzünde tükenmeye başla yan ümit... Sınıfında ve okulunda olması gereken çocuğun, bilmeyen annenin yüzünde tükenen ümit... Kendisine ümit çadırda ateşi yükselirken başında durup ne yapacağını bağlayanların ümitlerinin tükendiğini gören babanın yü zünde tükenen ümit... Acının bedeni aşıp ruha değdiği yerde daha ne kadar dayanabilirsin yazmadan yaşamaya? 24. Bu parçada yazar düşünceyi geliştirmek için aşağıdaki- lerin hangilerinden yararlanmıştır? A) Ördekleme - Tanık gösterme B) Karşılaştırma - Örnekleme C) Benzetme - Tanık gösterme D) Tanımlama - Örnekleme E) Tanık gösterme - Karşılaştırma 25. Bu parçadaki altı çizili bölüm paragraftaki gibi konuşan bir sanatçının hangi özelliğini somutlaştırmaktadır? A) Karamsar bir sanatçı olduğunu B) Hissettikleriyle yazmayı bir zorunluluk olarak gördüğünü C) Yaşadıklarının paylaşılmaya değer şeyler olduğunu D) Sanatı mesaj vermekten çok, estetik haz vermek olarak gördüğünü E) lyi bir yaşama duyduğu özlemi dile getirdiğini Diğer Sayfaya Geçiniz.

1 A 3. DENEME A f Bu metinle ilgili, aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 33. Sanat, kelimenin ötesinde bir anlam kazandığımız yerdir. Akıl aracılığıyla anlamın yaratılmasından ve estetik bir tepki vermesinden oluşur. Dil açıklamakta yetersiz kaldığında kullandığımız yegâne iletişim aracıdır. Sanat, daha önce hiç konuşulmamış olan şeyleri açıklayabilir. Sanatçının niyeti, ifadesi ve izleyicinin deneyimi ile anlaşılır. A) Sanat, akıl aracılığıyla verilen büyük bir tepkidir. B) Dil dışında icra edilen pek çok sanat vardır. C) Sanat; sanatçı ve izleyicinin birlikte deneyimlemesiyle oluşur. D) Sanat illa konuşulanı anlatmak zorunda değildir. E) Sanat insanın açıklamakta zorlandığı pek çok şey için bir yardımcıdır.

3. Trahom, göz kapaklarında bir enfeksiyonla başlar. Daha sonra göz kapaklarında oluşan yaranın etkisiyle, göz kapakları içe doğru döner ve kirpikler gözün kor- nea tabakasına zarar verir. Bulaşıcı olan bu hastalığın tedavisi son derece kolay olmasına karşın dünyanın bazı bölgelerinde çok sayıda insan bu hastalık yüzün- den kör olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak, bu hastalığın tedavisine yönelik ilaçların dünya çapında yaygınlaşmasıyla 2015 yılına kadar ortadan kalkması bekleniyor. Parçada trahomla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Nasıl geliştiğine B) Hangi organı etkilediğine Nerelerde yayıldığına Ne gibi sonuçlar doğurduğuna E Hastalığın geleceğine

2. Felsefe deyince akla gelen şey düşüncedir çünkü felsefenin kendisi yani içeriği, araçları, yöntemi düşünce olduğu gibi konusu da düşüncedir. İnsanlar da düşünen varlıklar oldu- ğuna göre felsefe insanların olduğu her yerdedir denebilir. Ünlü İtalyan filozofu ve siyasetçisi Antonio Gramsci, her insan ilkesel olarak filozoftur derken felsefe kavramını bu geniş anlamında alıyordu. Kavramı bu geniş anlamında alıp "Tür- kiye'de felsefe ne durumdadır?" diye soracak olursak soruya "Türkiye'de felsefe, insanlar ne ve nasıl düşünüyorsa öyledir ve o hâldedir." diye yanıt verebiliriz. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi vardır? A) Betimleme B) Öyküleme C) Tanık gösterme D) Tartışma E) Benzetme 3. (1) Okuru hiç önemsemeyen, ona tepeden bakan, onu ay- B . . . R 1 . 1 1 " E 5. T u m g ha SI ki VE tib