Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

O doğar
Bu yeteneğin
bilincimizin
Bilincimiz
diyen biri
mlyi değil."
enler, insa-
maternati-
çocuksu
meye alış-
gilerimizin
moluşma-
nemez?
Enelimini
s, basit
nde lig
ia yal-
denyle
32. Yaşamını yarar kovalamak üzerine kuran insanlar kendileriyle ban-
şık olamayan çok hırslı insanlardır. Yaşam boyu yanlışın peşine
düşmekten mutsuz olmuş bu anneler ve babalar tam bir bilinçsiz-
lik içinde çocuklannın yaşamını bildikleri gibi yönlendirmek isterler,
onlan tuttuklan yollardan döndürürler ve böylece bu genç ruhla-
n zedelerler. Amaç, genç insanları doymak bilmez hırslı varlıklar
olarak yetiştirmektir. Onlar ancak hırslı varlıklar olabilirlerse büyük
yarar sağlayacak değerleri elde edebilecek ve böylece kendileri
de onurlanacaktır. Yoksa kıytınık insanlar olup çıkacaklardır. Sıra-
dan insan olmak, onlar için yüz kızartıcı bir suçtur. Bu telaş içinde
çocuklarının sıradan insan olma şanslarını ellerinden almış olurlar.
Onlar, ne çok elde edersek o ölçüde mutlu oluruz diye düşünürler.
Hep daha çok elde ederler ve elde ettikçe biraz daha mutsuz olur-
lar.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İçsel sorunlarını halledemeyen insanlar, çocuklan üzerinden
değer kazanmak isterler.
B) Mutluluk aracı olarak düşünülen varlık, edinildikçe mutsuzluğa
neden olur.
C) Yarar elde etme amacıyla çocuklarına yön veren ebeveynler
onların mutsuzluk kaynağıdır.
haline getiren güç, hirstır.
D) Gençlerin örselenmiş ruhlarını iyileştirip onları yararlı insan
E) Kimi insanlar için belirledikleri çerçevenin dışına çıkmak utani-
lacak bir durumdur.
TYT/
34. As
(1)
Isa
C
I
B
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
O doğar Bu yeteneğin bilincimizin Bilincimiz diyen biri mlyi değil." enler, insa- maternati- çocuksu meye alış- gilerimizin moluşma- nemez? Enelimini s, basit nde lig ia yal- denyle 32. Yaşamını yarar kovalamak üzerine kuran insanlar kendileriyle ban- şık olamayan çok hırslı insanlardır. Yaşam boyu yanlışın peşine düşmekten mutsuz olmuş bu anneler ve babalar tam bir bilinçsiz- lik içinde çocuklannın yaşamını bildikleri gibi yönlendirmek isterler, onlan tuttuklan yollardan döndürürler ve böylece bu genç ruhla- n zedelerler. Amaç, genç insanları doymak bilmez hırslı varlıklar olarak yetiştirmektir. Onlar ancak hırslı varlıklar olabilirlerse büyük yarar sağlayacak değerleri elde edebilecek ve böylece kendileri de onurlanacaktır. Yoksa kıytınık insanlar olup çıkacaklardır. Sıra- dan insan olmak, onlar için yüz kızartıcı bir suçtur. Bu telaş içinde çocuklarının sıradan insan olma şanslarını ellerinden almış olurlar. Onlar, ne çok elde edersek o ölçüde mutlu oluruz diye düşünürler. Hep daha çok elde ederler ve elde ettikçe biraz daha mutsuz olur- lar. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) İçsel sorunlarını halledemeyen insanlar, çocuklan üzerinden değer kazanmak isterler. B) Mutluluk aracı olarak düşünülen varlık, edinildikçe mutsuzluğa neden olur. C) Yarar elde etme amacıyla çocuklarına yön veren ebeveynler onların mutsuzluk kaynağıdır. haline getiren güç, hirstır. D) Gençlerin örselenmiş ruhlarını iyileştirip onları yararlı insan E) Kimi insanlar için belirledikleri çerçevenin dışına çıkmak utani- lacak bir durumdur. TYT/ 34. As (1) Isa C I B
A
A
39. Eğitim, birçok işlevi içerisinde barındıran bir sistemdir.
Bu işlevler, toplumsallaştırma, ekonomi ve endüstriyel
insan kaynaklarını geliştirme, siyasal, kültürel mirası
aktarma ve seçme - yerleştirme işlevleri olarak si
ralanabilir. Türk Dil Kurumuna göre toplumsallaşma,
"Bireyin kişilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye ha
zırlanması, toplumla bütünleşmesi süreci, sosyalleşme
olarak tanımlanmıştır. Toplumsallaşma kavramını bazı
araştırmacılar sosyalleşme olarak da kullanmışlardır.
Sosyalleşme, bir süreci ifade etmektedir. Bireyin toplu-
ma ait olmasını ifade ederken buna ek olarak bireyin bu
toplumun üyeliğine katılabilmesi için gerekli olan hazırlık
sürecini de belirtmektedir. Toplumsallaştırma işlevinin
diğer bir açıklaması ise özellikle karmaşık demografik
yapıdaki toplumlarda ortak bir kültürel yapı oluşturma
hedefini yerine getirme şeklindedir. Eğitimin toplumsal
konumu da bu noktada ortaya çıkmaktadır. ---
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre,
I. Zira eğitim mevcut siyasal, sosyo-ekonomik düze-
nin sürekliliğinin sağlanmasında da işlevsel öneme
sahiptir.
II. Böylelikle de bireye istenilen yönde davranış kazan-
dırmak amacı kenara bırakılır.
III. Çünkü eğitim artık siyasal bir kimlik taşımamış olur.
yargılarından hangisi ya da hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I
-TYT-
A
D) I ve II
B) Yalnız II
C) Yalnız III
E) II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A A 39. Eğitim, birçok işlevi içerisinde barındıran bir sistemdir. Bu işlevler, toplumsallaştırma, ekonomi ve endüstriyel insan kaynaklarını geliştirme, siyasal, kültürel mirası aktarma ve seçme - yerleştirme işlevleri olarak si ralanabilir. Türk Dil Kurumuna göre toplumsallaşma, "Bireyin kişilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye ha zırlanması, toplumla bütünleşmesi süreci, sosyalleşme olarak tanımlanmıştır. Toplumsallaşma kavramını bazı araştırmacılar sosyalleşme olarak da kullanmışlardır. Sosyalleşme, bir süreci ifade etmektedir. Bireyin toplu- ma ait olmasını ifade ederken buna ek olarak bireyin bu toplumun üyeliğine katılabilmesi için gerekli olan hazırlık sürecini de belirtmektedir. Toplumsallaştırma işlevinin diğer bir açıklaması ise özellikle karmaşık demografik yapıdaki toplumlarda ortak bir kültürel yapı oluşturma hedefini yerine getirme şeklindedir. Eğitimin toplumsal konumu da bu noktada ortaya çıkmaktadır. --- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, I. Zira eğitim mevcut siyasal, sosyo-ekonomik düze- nin sürekliliğinin sağlanmasında da işlevsel öneme sahiptir. II. Böylelikle de bireye istenilen yönde davranış kazan- dırmak amacı kenara bırakılır. III. Çünkü eğitim artık siyasal bir kimlik taşımamış olur. yargılarından hangisi ya da hangileri getirilebilir? A) Yalnız I -TYT- A D) I ve II B) Yalnız II C) Yalnız III E) II ve III
19. Farklı sanat dallanında Batı kültürünü alıp uygulayacak böylece
gerilikten kurtulacaktık. İki temel noktada yanıldık: İnsan topluluk-
lan için kültürsüzlük diye bir durum söz konusu olamazdı. İnsan
olmak, belirli bir kültüre sahip olmak demekti. İkinci olarak toplum-
lann kültürlerini, birbirlerine göre geri ya da ileri olarak nitelemek
de doğru değildi. İnsanlar, kendi tarihlerinin sonucu ve mirasçısı
olarak öteki insanlarla eşitti. Bu eşitlik, öncelikle kültür ve yaşa-
ma biçimi, değerler ve onurlar bağlamındaydı. Özellikle de kendisi
olma hakkı çerçevesinde.
Düşüncelerini bu şekilde dile getiren birinin aşağıdakilerden
hangisini söylemesi beklenemez?
A) Bir toplumu var eden maddi ve manevi koşulların farklılığı, kül-
türel farklılığı da beraberinde getirir.
B) Yüzyıllanın imbiğinden günümüze ulaşmış kültürel hayatımızı
Batı kültürüne uydurmaya çalışmak ilericilik değildir.
C) Farklı tarihsel serüvenin ürünü olan kültürler ve bu kültürlere
sahip insanlar arasında eşitsizlik yoktur.
D) Insanlann ortak tek bir kültüre ulaşabileceğine duyulan inanç
bir yanılgının sonucudur.
E) Tek sesli halk müziğimize evrensel karakter kazandırmanın
yolu, klasik Batı müziğinin armonisini uygulamaktan geçer.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
19. Farklı sanat dallanında Batı kültürünü alıp uygulayacak böylece gerilikten kurtulacaktık. İki temel noktada yanıldık: İnsan topluluk- lan için kültürsüzlük diye bir durum söz konusu olamazdı. İnsan olmak, belirli bir kültüre sahip olmak demekti. İkinci olarak toplum- lann kültürlerini, birbirlerine göre geri ya da ileri olarak nitelemek de doğru değildi. İnsanlar, kendi tarihlerinin sonucu ve mirasçısı olarak öteki insanlarla eşitti. Bu eşitlik, öncelikle kültür ve yaşa- ma biçimi, değerler ve onurlar bağlamındaydı. Özellikle de kendisi olma hakkı çerçevesinde. Düşüncelerini bu şekilde dile getiren birinin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Bir toplumu var eden maddi ve manevi koşulların farklılığı, kül- türel farklılığı da beraberinde getirir. B) Yüzyıllanın imbiğinden günümüze ulaşmış kültürel hayatımızı Batı kültürüne uydurmaya çalışmak ilericilik değildir. C) Farklı tarihsel serüvenin ürünü olan kültürler ve bu kültürlere sahip insanlar arasında eşitsizlik yoktur. D) Insanlann ortak tek bir kültüre ulaşabileceğine duyulan inanç bir yanılgının sonucudur. E) Tek sesli halk müziğimize evrensel karakter kazandırmanın yolu, klasik Batı müziğinin armonisini uygulamaktan geçer.
28.
1. Sokrates'in ölüme razı olurken koruduğu değer doğruluktur.
Sokrates doğruyu söylemek adına ölümü göze almış, doğru-
luk değerini kendi yaşamından üstün tutmuştur.
II. Galileo ise aynı nedenlerle doğruyu söyleyebilmek, dünyaya
duyurmak adına ölüm cezası karşısında sözünden dönmüş,
çalışmalarını gizlice sürdürerek engizisyonu yenmiştir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebi-
lir?
A) Ortak bir değeri korumak için birbirine zit eylemler seçilmiştir.
B) Aynı olguyla ilgili eylem birliği içine girilmiştir.
C) Aynı olguyla ilgili farklı amaçlar, farklı yöntemlerle gerçekleşti-
rilmiştir.
D) Farklı görüşlerle ilgili benzer tepkiler gösterilmiştir.
E) Bir olguya verilen değeri yapılan fedakârlığın belirlediği ortaya
konmuştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
28. 1. Sokrates'in ölüme razı olurken koruduğu değer doğruluktur. Sokrates doğruyu söylemek adına ölümü göze almış, doğru- luk değerini kendi yaşamından üstün tutmuştur. II. Galileo ise aynı nedenlerle doğruyu söyleyebilmek, dünyaya duyurmak adına ölüm cezası karşısında sözünden dönmüş, çalışmalarını gizlice sürdürerek engizisyonu yenmiştir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebi- lir? A) Ortak bir değeri korumak için birbirine zit eylemler seçilmiştir. B) Aynı olguyla ilgili eylem birliği içine girilmiştir. C) Aynı olguyla ilgili farklı amaçlar, farklı yöntemlerle gerçekleşti- rilmiştir. D) Farklı görüşlerle ilgili benzer tepkiler gösterilmiştir. E) Bir olguya verilen değeri yapılan fedakârlığın belirlediği ortaya konmuştur.
25. İmge, sanatçı deneyiminin bireysel dilde kodlanması. Genel, ortak
dil, imgeyle bireyselleşiyor. Sanatçı kendi yaşantısını, deneyimini
bireysel dille gizliyor. Okuyucu, izleyici, bu gizi çözmeye çalışırken
kendini zorluyor. Sistemli ve karşılaştırmalı düşünüyor. Kendini
sanatçının yerine koyuyor. Değişik bakış açılarını deneyerek. Bu
yoğunlaşma sırasında kendi sınırlarıyla da karşılaşıyor. Sanatçıyla
onun çizdiği sınırlarda, tanımladığı çerçevede bir buluşma gerçek-
leşirse ne iyi. Ama bu zorunlu değil, tümüyle bambaşka bir çer-
çeveye de savrulmuş olunabilir. Okur, yazarın öngörülerini aşan
bambaşka bir alanda da yeniden üretimini gerçekleştirebilir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla
A) Okur, kendisine sunulanı birikimiyle yeniden yaratabilmelidir.
B) Sanatçının yaratı evreniyle okurun algi çerçevesi örtüşebilme-
lidir.
maz?
C) Imge sanatçının kişisel deneyimlerinin ürünü olmalıdır.
D) Sanatçı ve okur, imgenin oluşumu ve çözümünde empati k
E) Imgeyi anlayabilmek için okur farklı arayışlara yönelmelidir.
maldi.
kur
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
25. İmge, sanatçı deneyiminin bireysel dilde kodlanması. Genel, ortak dil, imgeyle bireyselleşiyor. Sanatçı kendi yaşantısını, deneyimini bireysel dille gizliyor. Okuyucu, izleyici, bu gizi çözmeye çalışırken kendini zorluyor. Sistemli ve karşılaştırmalı düşünüyor. Kendini sanatçının yerine koyuyor. Değişik bakış açılarını deneyerek. Bu yoğunlaşma sırasında kendi sınırlarıyla da karşılaşıyor. Sanatçıyla onun çizdiği sınırlarda, tanımladığı çerçevede bir buluşma gerçek- leşirse ne iyi. Ama bu zorunlu değil, tümüyle bambaşka bir çer- çeveye de savrulmuş olunabilir. Okur, yazarın öngörülerini aşan bambaşka bir alanda da yeniden üretimini gerçekleştirebilir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla A) Okur, kendisine sunulanı birikimiyle yeniden yaratabilmelidir. B) Sanatçının yaratı evreniyle okurun algi çerçevesi örtüşebilme- lidir. maz? C) Imge sanatçının kişisel deneyimlerinin ürünü olmalıdır. D) Sanatçı ve okur, imgenin oluşumu ve çözümünde empati k E) Imgeyi anlayabilmek için okur farklı arayışlara yönelmelidir. maldi. kur
li s
dak
Güne
arip
Okya
amiy
usta
Deniz
alma
Deniz
ımla
Okya
musla
mpüş
3.
Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir.
• Hırçın akarsular, köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedenidir.
Bu iki cümlenin anlam özellikleri korunarak yapıca birleşik cümle oluşturacak biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karli doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir hırçın akarsular ve bu akarsular köprülere duyu-
lan ihtiyacın önemli bir nedenidir.
B) Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir; köprülere duyulan ihtiyacın
önemli bir nedenidir.
C) Karli doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenen hırçın akarsular, köprülere duyulan ihtiyacın
önemli bir nedenidir.
D) Bölgede köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedeni olan hırçın akarsular, bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir.
E) Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir ve köprülere duyulan ihtiyacın
önemli bir nedenidir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
li s dak Güne arip Okya amiy usta Deniz alma Deniz ımla Okya musla mpüş 3. Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir. • Hırçın akarsular, köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedenidir. Bu iki cümlenin anlam özellikleri korunarak yapıca birleşik cümle oluşturacak biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A) Karli doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir hırçın akarsular ve bu akarsular köprülere duyu- lan ihtiyacın önemli bir nedenidir. B) Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir; köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedenidir. C) Karli doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenen hırçın akarsular, köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedenidir. D) Bölgede köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedeni olan hırçın akarsular, bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir. E) Hırçın akarsular, karlı doruklardan gelen ve bölgeye has iklim şartlarının oluşturduğu bol yağıştan beslenir ve köprülere duyulan ihtiyacın önemli bir nedenidir.
23.
Görünmekle var olmak arasındaki uzaklık kadar bir uzaklık
diyelim buna. Halkımızın bir sözü var: Anı kırda, bali pazarda gerek.
Metin yerine kendini köpürten, harfler üzerinden bir ayrıcalık yarat-
maya, statü edinmeye çalışan, giderek bir kötülük örgütlenmesi-
ne dönen insanlardan uzak durmayı, yazmanın da yaşamanın da
erdemi sayanım. Yazdıklarıyla yaşadıklarının birbirini büyüttüğü;
yazdıklanına, yapıp ettiklerine bakarak yolumu doğruladığım bir
avuç dostum var ki yazmak pahasına birlikte olmaktan derin bir
haz duyanım. Bir söyleşide söylemiştim: Tenha, dünyayı işaret
eder. Böyle bir uzaklık işte...
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getiril-
melidir?
A) Uzaklık, benim için kendi çevremi yaratmak bir bakıma.
B) Edebiyat dünyasından bile isteye biraz uzak duruyorum.
C) Çekememezliğin hâkim olduğu topluluklara yakın olup da ne
yapacaksın?
D) Kalabalığın olmadığı mekânlarda olmak, bireysel tercihim.
E) Uzaklığın ve yakınlığın yeteneği körelten bir yanı olduğunu
düşünüyorum.
Juzmanyayinlari
6
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
23. Görünmekle var olmak arasındaki uzaklık kadar bir uzaklık diyelim buna. Halkımızın bir sözü var: Anı kırda, bali pazarda gerek. Metin yerine kendini köpürten, harfler üzerinden bir ayrıcalık yarat- maya, statü edinmeye çalışan, giderek bir kötülük örgütlenmesi- ne dönen insanlardan uzak durmayı, yazmanın da yaşamanın da erdemi sayanım. Yazdıklarıyla yaşadıklarının birbirini büyüttüğü; yazdıklanına, yapıp ettiklerine bakarak yolumu doğruladığım bir avuç dostum var ki yazmak pahasına birlikte olmaktan derin bir haz duyanım. Bir söyleşide söylemiştim: Tenha, dünyayı işaret eder. Böyle bir uzaklık işte... Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getiril- melidir? A) Uzaklık, benim için kendi çevremi yaratmak bir bakıma. B) Edebiyat dünyasından bile isteye biraz uzak duruyorum. C) Çekememezliğin hâkim olduğu topluluklara yakın olup da ne yapacaksın? D) Kalabalığın olmadığı mekânlarda olmak, bireysel tercihim. E) Uzaklığın ve yakınlığın yeteneği körelten bir yanı olduğunu düşünüyorum. Juzmanyayinlari 6
3. Romanımın zihnimde canlanan ilk görselini
kâğıda dökmem bundan sekiz yıl öncesinde
başladı Ancak o andan itibaren ben her ne
kadar zihnimde romanımı kurgulamaya de-
vam etsem de onların kelimelere dökülme-
si, hizaya koyulması, düzenlenmesi üç dört
ay içerisinde oldu ve romanları bitirdiğimde
gerçek anlamda bir rahatlama hissettim
Sayfalarca kurguyu zihinde görsel olarak de-
poladığını ancak yazınca fark ediyor insan.
Romanın yazımı bittiğinde yaşadığı o ses-
sizlik zihninde ulaştığı rahatlama gerçekten
bambaşka bir deneyim oluyor insan için/Hat-
ta ben bu durumu "Romanları yazıp bitirince
hafızamda yer açıldı diye alaya vurarak söy-
ledim dostlarıma
Bu sözleri söyleyen bir kişi aşağıdakiler-
den hangisi ile nitelendirilebilir?
Y
A
A) Zihninde beliren görselleri romanın kur-
gusu içerisinde eritmekte zorlandığını dü- R
şünen
BY Uzun ve sancılı bir süreç sonunda kale- Y
me aldığı romandan aldığı lezzeti başka A
yerde bulamayan
Y
Romanını yazma sürecinde kendisiyle
alay eden insanlara cevap niteliğinde gö- A
R
ren
1
D) Sıkıntılı ve uzun bir yazma sürecinden
geçen romanı bitirdiğinde çoğu şeyin far-
kına varan
N
E) Kurgusal bir roman yazmanın sanıldığın-
dan çok daha kolay olduğunu düşünen
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
3. Romanımın zihnimde canlanan ilk görselini kâğıda dökmem bundan sekiz yıl öncesinde başladı Ancak o andan itibaren ben her ne kadar zihnimde romanımı kurgulamaya de- vam etsem de onların kelimelere dökülme- si, hizaya koyulması, düzenlenmesi üç dört ay içerisinde oldu ve romanları bitirdiğimde gerçek anlamda bir rahatlama hissettim Sayfalarca kurguyu zihinde görsel olarak de- poladığını ancak yazınca fark ediyor insan. Romanın yazımı bittiğinde yaşadığı o ses- sizlik zihninde ulaştığı rahatlama gerçekten bambaşka bir deneyim oluyor insan için/Hat- ta ben bu durumu "Romanları yazıp bitirince hafızamda yer açıldı diye alaya vurarak söy- ledim dostlarıma Bu sözleri söyleyen bir kişi aşağıdakiler- den hangisi ile nitelendirilebilir? Y A A) Zihninde beliren görselleri romanın kur- gusu içerisinde eritmekte zorlandığını dü- R şünen BY Uzun ve sancılı bir süreç sonunda kale- Y me aldığı romandan aldığı lezzeti başka A yerde bulamayan Y Romanını yazma sürecinde kendisiyle alay eden insanlara cevap niteliğinde gö- A R ren 1 D) Sıkıntılı ve uzun bir yazma sürecinden geçen romanı bitirdiğinde çoğu şeyin far- kına varan N E) Kurgusal bir roman yazmanın sanıldığın- dan çok daha kolay olduğunu düşünen
TYT/TÜRKÇE
18. İstanbul, büyük mimari eserlerin olduğu kadar küçük köşele-
rin, sürpriz peyzajların da şehridir. Hatta İstanbul'u onlarda
aramalıdır. İstanbul'daki büyük yapılı eserler, bakana uzak-
tan görülen yüzünü gösterirler. Oysa o büyük yapıların için-
deki küçük köşeler asıl yapıyı çizgi çizgi işleyerek portrenin
içini doldurur. O küçük köşeler, büyük yapının kurduğu çer-
çeveyi bin bir türlü hâl ile yaşatmaktadır.
Bu parçada İstanbul'daki büyük mimari eserlerle onların için-
de yer alan küçük köşelerdeki eserler karşılaştırılmıştır.
Buna göre, küçük köşelerdeki eserler, büyük mimari
eserlere göre,
daha çok sayıdadır.
daha eski bir geçmişe sahiptir.
1.
II.
III. İstanbul'u daha iyi yansıtır.
IV. İlham alınarak yapılmışlardır.
yargılarından hangileri söylenebilir?
A) I ve II
B) II ve IV
(D) Yalnız III
C) III ve IV
E) II, III ve IV
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/TÜRKÇE 18. İstanbul, büyük mimari eserlerin olduğu kadar küçük köşele- rin, sürpriz peyzajların da şehridir. Hatta İstanbul'u onlarda aramalıdır. İstanbul'daki büyük yapılı eserler, bakana uzak- tan görülen yüzünü gösterirler. Oysa o büyük yapıların için- deki küçük köşeler asıl yapıyı çizgi çizgi işleyerek portrenin içini doldurur. O küçük köşeler, büyük yapının kurduğu çer- çeveyi bin bir türlü hâl ile yaşatmaktadır. Bu parçada İstanbul'daki büyük mimari eserlerle onların için- de yer alan küçük köşelerdeki eserler karşılaştırılmıştır. Buna göre, küçük köşelerdeki eserler, büyük mimari eserlere göre, daha çok sayıdadır. daha eski bir geçmişe sahiptir. 1. II. III. İstanbul'u daha iyi yansıtır. IV. İlham alınarak yapılmışlardır. yargılarından hangileri söylenebilir? A) I ve II B) II ve IV (D) Yalnız III C) III ve IV E) II, III ve IV
19. Ömer Kavur yönetmenliğinde Yusuf Atılgan'ın en güzel
romanlarından biri olan Anayurt Oteli bizde uyarlama
konusundaki belki de en yetkin örneklerden biridir.
Anayurt Oteli'nin kâtibi Zebercet'in iç dünyası, diğer tüm
karakterlerin hatta otelin ruh hâline sirayet eder. Film
aklınıza gelince hemen Zebercet'i gözünüzün önüne
getirirsiniz. Macit Koper'in "Zebercetlik"i hemen ele
veren duruşu, yüzü, gölgeli suratı gelir akla. Perdede
de edebiyat metninde olduğu kadar tesirli olan, iyi tahlil
edilen, akılda kalan bir karakter.
Bu parçada sözü edilen roman uyarlaması film ile
ilgili;
I.
Oyuncunun karakteri yansıtmada başarılı oldu-
ğu,
Toplumsal bir mesajı çok iyi yansıttığı,
III En başarı uyarlamalardan biri olduğu,
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I
D) I ve III
B) Yalnız II
(+)
C) I ve II
etleri Genel Müdürlü
E) II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
19. Ömer Kavur yönetmenliğinde Yusuf Atılgan'ın en güzel romanlarından biri olan Anayurt Oteli bizde uyarlama konusundaki belki de en yetkin örneklerden biridir. Anayurt Oteli'nin kâtibi Zebercet'in iç dünyası, diğer tüm karakterlerin hatta otelin ruh hâline sirayet eder. Film aklınıza gelince hemen Zebercet'i gözünüzün önüne getirirsiniz. Macit Koper'in "Zebercetlik"i hemen ele veren duruşu, yüzü, gölgeli suratı gelir akla. Perdede de edebiyat metninde olduğu kadar tesirli olan, iyi tahlil edilen, akılda kalan bir karakter. Bu parçada sözü edilen roman uyarlaması film ile ilgili; I. Oyuncunun karakteri yansıtmada başarılı oldu- ğu, Toplumsal bir mesajı çok iyi yansıttığı, III En başarı uyarlamalardan biri olduğu, ifadelerinden hangileri doğrudur? A) Yalnız I D) I ve III B) Yalnız II (+) C) I ve II etleri Genel Müdürlü E) II ve III
TYT - Türkçe
28. Massürrealizm, teknolojinin ve kitle iletişim araçlarının
çağdaş sürrealist görüntüler üzerindeki etkisini
vurgulayan gerçeküstücülüğün bir gelişimidir. Terimi
1992'de icat eden kişi olarak tanınan James Seehafer,
sürrealizm ve kitle iletişim araçlarının unsurlarını
birleştiren bu yaklaşımı "teknoloji sanatı biçimi" olarak
tanımlıyor. Seehafer, çalışmalarına "kitle iletişimini
besleyen Amerikan kitlesel tüketim çılgınlığını temsil
eden" bir alışveriş arabası kullanarak başlamış ve
ardından renkli fotokopi kolajlarını birleştirmiş. Kısacası
ilk bakışta sanata dâhil edileceği tahmin edilemeyen
materyallerin gerçeküstü buluşmasıyla 21. yüzyıla
yaraşır, yeni, eklektik bir sanat hareketi başlatmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünceyi
destekler niteliktedir?
A) Sanat algısı ve beğenisi zamanla değişse de özgün
fikirler her zaman kendilerine bir çıkış yolu bulur.
B) Sanat akımlarının ismi değişse de temelde, insanın
doğa karşısındaki varlığını kanıtlama çabası yatar.
C) Dünyanın herhangi bir yerindeki sanat hareketlerinin
başka yerlere sıçrayıp yaygınlık kazanmasına
sıklıkla rastlanmaktadır.
D) Sanatçıların atık malzemeleri dönüştürme yoluna
gitmelerindeki artış, sürdürülebilirlik çağımızda
yükselişe geçen yaklaşımıyla ilintilidir.
E) Günümüz modern sanat uygulamaları, farklı felsefi
akımlardan veya sanat sistemlerinden alınan
unsurların yeni bir oluşum içinde yeniden
kullanılmasıyla vücuda gelir.
LİMİT YAYINLARI
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT - Türkçe 28. Massürrealizm, teknolojinin ve kitle iletişim araçlarının çağdaş sürrealist görüntüler üzerindeki etkisini vurgulayan gerçeküstücülüğün bir gelişimidir. Terimi 1992'de icat eden kişi olarak tanınan James Seehafer, sürrealizm ve kitle iletişim araçlarının unsurlarını birleştiren bu yaklaşımı "teknoloji sanatı biçimi" olarak tanımlıyor. Seehafer, çalışmalarına "kitle iletişimini besleyen Amerikan kitlesel tüketim çılgınlığını temsil eden" bir alışveriş arabası kullanarak başlamış ve ardından renkli fotokopi kolajlarını birleştirmiş. Kısacası ilk bakışta sanata dâhil edileceği tahmin edilemeyen materyallerin gerçeküstü buluşmasıyla 21. yüzyıla yaraşır, yeni, eklektik bir sanat hareketi başlatmıştır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir? A) Sanat algısı ve beğenisi zamanla değişse de özgün fikirler her zaman kendilerine bir çıkış yolu bulur. B) Sanat akımlarının ismi değişse de temelde, insanın doğa karşısındaki varlığını kanıtlama çabası yatar. C) Dünyanın herhangi bir yerindeki sanat hareketlerinin başka yerlere sıçrayıp yaygınlık kazanmasına sıklıkla rastlanmaktadır. D) Sanatçıların atık malzemeleri dönüştürme yoluna gitmelerindeki artış, sürdürülebilirlik çağımızda yükselişe geçen yaklaşımıyla ilintilidir. E) Günümüz modern sanat uygulamaları, farklı felsefi akımlardan veya sanat sistemlerinden alınan unsurların yeni bir oluşum içinde yeniden kullanılmasıyla vücuda gelir. LİMİT YAYINLARI
TYT - Türkçe
39-40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Müzik; farklı perdeleri armonik bir düzende, farklı süre,
unluk ve tinida bir araya getirebilme sanatıdır. Yani
insan zekâsının hatta insan beyninin yarattığı bir
olgudur. Hayatın fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhani, etik
ve müzikal fonksiyonları beynin faaliyetleridir. Son
yıllarda beynin çeşitli yapılarını ve fonksiyonlarını
anlama yönünde oldukça önemli ilerlemeler olmasına
ve beynin işleyişi hakkında birçok şey öğrenilmesine
rağmen bu bilgilerin günlük hayata ve bilin
bilinç düzeyimize
uygulanabilmesi için hâlâ çok yol alınması
gerekmektedir. Müzik de tipki matematik ya da satranç
gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirir. Müzikle
uğraşmak aynı zamanda iyi gelişmiş "mekânsal"
zekânın temelini atar. Mekânsal zekâ, görsel dünyayı
algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde
oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme
yetisidir. Müzik ile uğraşmak kişinin iletişim, iş birliği,
grup koordinasyonu ve sosyal bütünlük gibi yönlerini
geliştirir. Aynı zamanda beyinde algılama, duygu,
öğrenme, öğretme ve hafıza gibi bütün zihinsel
fonksiyonlarını
faaliyete geçiren çok yönlü bir iştir. İşte
tüm bu işlemler, beyni bir araştırma konusu hâline
getirmiştir.
LİMİT YAYINLARI
DENEME 10
40. Bu parçaya göre müziğin tanımı aşağıdakilerden
hangisidir?
Müzik; amatör ve profesyonel ruhu beraber
gözetmeyi gerekli gören, ses eğitimine ve nota
bilgisine dayalı, evrensel bir güzel sanat alanıdır.
B) Müzik; belli kurallar çerçevesinde sesleri tanıma,
organize etme gibi esaslara dayanan ve yüksek
beyin fonksiyonları gerektiren bir sanat dalıdır.
OMüzik; hayatın içindeki doğal tinilara karşı duyarlılık
beslemeyle baş gösteren, aynı zamanda mekânsal
zekâyı önemseyen bütünlüklü bir yaklaşımdır.
D) Müzik; güzel sanatların farklı disiplinlerinden
faydalanma zorunluluğuna yaslanan fiziksel,
zihinsel, duygusal, ruhani ve etik açılımları da olan
bir uğraş alanıdır.
E) Müzik; sesle ilgili metodolojinin yanı sıra matematik
ya da satranç gibi hayatın farklı alanlarındaki müziği
de keşfetme esasını arzulayarak kişiler arası
iletişimi kuvvetlendiren bir çalışma sahasıdır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT - Türkçe 39-40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Müzik; farklı perdeleri armonik bir düzende, farklı süre, unluk ve tinida bir araya getirebilme sanatıdır. Yani insan zekâsının hatta insan beyninin yarattığı bir olgudur. Hayatın fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhani, etik ve müzikal fonksiyonları beynin faaliyetleridir. Son yıllarda beynin çeşitli yapılarını ve fonksiyonlarını anlama yönünde oldukça önemli ilerlemeler olmasına ve beynin işleyişi hakkında birçok şey öğrenilmesine rağmen bu bilgilerin günlük hayata ve bilin bilinç düzeyimize uygulanabilmesi için hâlâ çok yol alınması gerekmektedir. Müzik de tipki matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirir. Müzikle uğraşmak aynı zamanda iyi gelişmiş "mekânsal" zekânın temelini atar. Mekânsal zekâ, görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme yetisidir. Müzik ile uğraşmak kişinin iletişim, iş birliği, grup koordinasyonu ve sosyal bütünlük gibi yönlerini geliştirir. Aynı zamanda beyinde algılama, duygu, öğrenme, öğretme ve hafıza gibi bütün zihinsel fonksiyonlarını faaliyete geçiren çok yönlü bir iştir. İşte tüm bu işlemler, beyni bir araştırma konusu hâline getirmiştir. LİMİT YAYINLARI DENEME 10 40. Bu parçaya göre müziğin tanımı aşağıdakilerden hangisidir? Müzik; amatör ve profesyonel ruhu beraber gözetmeyi gerekli gören, ses eğitimine ve nota bilgisine dayalı, evrensel bir güzel sanat alanıdır. B) Müzik; belli kurallar çerçevesinde sesleri tanıma, organize etme gibi esaslara dayanan ve yüksek beyin fonksiyonları gerektiren bir sanat dalıdır. OMüzik; hayatın içindeki doğal tinilara karşı duyarlılık beslemeyle baş gösteren, aynı zamanda mekânsal zekâyı önemseyen bütünlüklü bir yaklaşımdır. D) Müzik; güzel sanatların farklı disiplinlerinden faydalanma zorunluluğuna yaslanan fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhani ve etik açılımları da olan bir uğraş alanıdır. E) Müzik; sesle ilgili metodolojinin yanı sıra matematik ya da satranç gibi hayatın farklı alanlarındaki müziği de keşfetme esasını arzulayarak kişiler arası iletişimi kuvvetlendiren bir çalışma sahasıdır.
27. Hemen her toplumda insanlar, içlerinden bazılanını
belirli nitelikleri nedeniyle kendilerinden daha üstün ve
ulaşılmaz görme eğiliminde bulunmuşlardır. Büyük
iskender'den Hun imparatoru Attila'ya kadar tarihte
pek çok örneği olan bu kişiler; başanlara, bir toplumu
peşlerinden sürükleyebilecek niteliklere ve karizmaya
sahiptir, Max Weber'in Sosyoloji Yazılan çalışmasına
göre karizma, olağanüstü bir nitelik ve bu niteliğin bir
kişiye atfedilmesidir. Bu nitelik o kişiyi sıra dışı kılar ve
bu sıra dışı olma durumu, toplumun ona bağışladığı
değerler ile sağlanır. Bu kişinin aslında o kadar da
olağanüstü bir niteliği de olmayabilir. Ancak sıradan
insan, bu özelliği karizmatik kişi ile bütünleşmiş bir
farklılık gibi algılar. Yine Weber'e göre karizma
kavramının tüm değerlerden anınmış olarak
düşünülmesi sorunludur. Yani kişinin iyi ya da kötü
olması, karizma kavramı açısından pek önemli değildir.
Önemli olan bu kişinin olağanüstü nitelikleri nedeniyle
otoriteyi ele geçirecek ve taraftarlarını peşinden
sürükleyebilecek güçte olmasıdır.
Bu parçaya göre Max Weber'in karizma kavramına
yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kişilerin karizmatik olmak uğruna yasa dışı yollara
meyledebilmesi
B) Kamuoyu nezdinde yanlış kişilerin rol model
alınmasına yol açması
C) insanın huylarının zamanla değişebileceği gerçeğini
görmezden gelmesi
D) Çok sık kullanılması sonucunda kavramın içinin
boşalarak değerini yitirmesi
E) Tutarsız tanımlamalar sebebiyle gerçekten
karizmatik kişilerin hakkının yenmesi
ke
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
27. Hemen her toplumda insanlar, içlerinden bazılanını belirli nitelikleri nedeniyle kendilerinden daha üstün ve ulaşılmaz görme eğiliminde bulunmuşlardır. Büyük iskender'den Hun imparatoru Attila'ya kadar tarihte pek çok örneği olan bu kişiler; başanlara, bir toplumu peşlerinden sürükleyebilecek niteliklere ve karizmaya sahiptir, Max Weber'in Sosyoloji Yazılan çalışmasına göre karizma, olağanüstü bir nitelik ve bu niteliğin bir kişiye atfedilmesidir. Bu nitelik o kişiyi sıra dışı kılar ve bu sıra dışı olma durumu, toplumun ona bağışladığı değerler ile sağlanır. Bu kişinin aslında o kadar da olağanüstü bir niteliği de olmayabilir. Ancak sıradan insan, bu özelliği karizmatik kişi ile bütünleşmiş bir farklılık gibi algılar. Yine Weber'e göre karizma kavramının tüm değerlerden anınmış olarak düşünülmesi sorunludur. Yani kişinin iyi ya da kötü olması, karizma kavramı açısından pek önemli değildir. Önemli olan bu kişinin olağanüstü nitelikleri nedeniyle otoriteyi ele geçirecek ve taraftarlarını peşinden sürükleyebilecek güçte olmasıdır. Bu parçaya göre Max Weber'in karizma kavramına yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir? A) Kişilerin karizmatik olmak uğruna yasa dışı yollara meyledebilmesi B) Kamuoyu nezdinde yanlış kişilerin rol model alınmasına yol açması C) insanın huylarının zamanla değişebileceği gerçeğini görmezden gelmesi D) Çok sık kullanılması sonucunda kavramın içinin boşalarak değerini yitirmesi E) Tutarsız tanımlamalar sebebiyle gerçekten karizmatik kişilerin hakkının yenmesi ke
TYT/Türkçe
27. Sevdiğin işi yap, yaptığın işi sev!
Yalnızca kendimize ve kendi mutluluğumuza odaklan-
mamızı sağlayan "Sevdiğin işi yap!", bireysel seçimle-
rimizi onaylayarak dikkatimizi diğerlerinin çalışma ko-
şullarından uzağa kaydırıyor, bizi sevse de sevmese de
çalışmak zorunda olanlara karşı yükümlülüklerimizden
azat ediyor. Bu hem ayrıcalıklıların gizli el sıkışma yön-
temi hem de elitizmini asil bir kendini geliştirme hâliyle
gizleyen bir dünya görüşü. Bu düşünce yapısına göre
para kazanmak için değil, kendimizi sevdiğimiz için ça-
lışıyoruz. Eğer bir işçi geçimini sağlayamıyorsa bunun
nedeni tutkusunun ve kararlılığının yetersiz olması. Bu
öğretinin esas başarısıysa işçileri, emeklerinin piyasaya
değil, kendilerine hizmet ettiğine inandırması.
Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Toplumsal bir olgunun yararları ve zararları üzerin-
de durulmaktadır.
B) Konuyla ilgili ifade edilen durumlar yapılan açıkla-
mayla çelişmektedir.
C) Sosyal hayatta karşılaşılan bir sorun, gerekçesiyle
birlikte irdelenmektedir.
D) B durumun hem tutarlılığı hem tutarsızlığı karşı-
laştırılarak açıklanmaktadır.
İstatistiksel veriler ortaya konularak bir sonuca va-
rilmaya çalışılmaktadır.
endemik-
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/Türkçe 27. Sevdiğin işi yap, yaptığın işi sev! Yalnızca kendimize ve kendi mutluluğumuza odaklan- mamızı sağlayan "Sevdiğin işi yap!", bireysel seçimle- rimizi onaylayarak dikkatimizi diğerlerinin çalışma ko- şullarından uzağa kaydırıyor, bizi sevse de sevmese de çalışmak zorunda olanlara karşı yükümlülüklerimizden azat ediyor. Bu hem ayrıcalıklıların gizli el sıkışma yön- temi hem de elitizmini asil bir kendini geliştirme hâliyle gizleyen bir dünya görüşü. Bu düşünce yapısına göre para kazanmak için değil, kendimizi sevdiğimiz için ça- lışıyoruz. Eğer bir işçi geçimini sağlayamıyorsa bunun nedeni tutkusunun ve kararlılığının yetersiz olması. Bu öğretinin esas başarısıysa işçileri, emeklerinin piyasaya değil, kendilerine hizmet ettiğine inandırması. Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Toplumsal bir olgunun yararları ve zararları üzerin- de durulmaktadır. B) Konuyla ilgili ifade edilen durumlar yapılan açıkla- mayla çelişmektedir. C) Sosyal hayatta karşılaşılan bir sorun, gerekçesiyle birlikte irdelenmektedir. D) B durumun hem tutarlılığı hem tutarsızlığı karşı- laştırılarak açıklanmaktadır. İstatistiksel veriler ortaya konularak bir sonuca va- rilmaya çalışılmaktadır. endemik-
16. Arkeolog Dean Snow on yıl kadar önce, erkeklerin ve
kadınların parmaklarının uzunluklarının farklı olduğunu
keşfeden İngiliz biyolog John Manning'in çalışmasına i
rastladı. Manig'e göre kadınlar yaklaşık aynı uzunlukta yüzük
ve işaret parmaklarına sahip olma eğilimindeyken erkeklerin
yüzük parmakları işaret parmaklarından daha uzundu. Güney
Fransa'daki ünlü Pech Merle mağarasından renkli bir el izini
gösteren bir kitaptaki resme bir kez de bu gözle bakti Snow
ve şöyle düşündü: "Eğer Manning neden bahsettiğinden
eminse bu el izi kesinlikle bir kadın eli." Bazı parmakların
uzunluklarını karşılaştırarak el izlerinin dörtte üçünün
kadınlara ait olduğunu belirledi. Oysa o güne değin, bu el
izlerinin çoğunun erkeklere ait olduğu varsayılıyordu.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdakilerin hangisini
destekler niteliktedir?
A) Bilim insanları, küçük ayrıntıları bilim yolunda
kullanabilecek bir dikkate sahiptir.
B) Bir insanın şanslı ya da şanssız oluşu, onun geleceğinde
etkili olur.
C) Bazen gerçek gözümüzün önündedir ama onu fark
etmeden geçer gideriz.
D) Bilimin önündeki en büyük engel, sistemin yalnızca
getirisi olan çalışmaları finanse etmesidir.
E) Rastlantıyla bazı şeyler bulunabilir ama bilim
rastlantılarla ilerlemez.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
16. Arkeolog Dean Snow on yıl kadar önce, erkeklerin ve kadınların parmaklarının uzunluklarının farklı olduğunu keşfeden İngiliz biyolog John Manning'in çalışmasına i rastladı. Manig'e göre kadınlar yaklaşık aynı uzunlukta yüzük ve işaret parmaklarına sahip olma eğilimindeyken erkeklerin yüzük parmakları işaret parmaklarından daha uzundu. Güney Fransa'daki ünlü Pech Merle mağarasından renkli bir el izini gösteren bir kitaptaki resme bir kez de bu gözle bakti Snow ve şöyle düşündü: "Eğer Manning neden bahsettiğinden eminse bu el izi kesinlikle bir kadın eli." Bazı parmakların uzunluklarını karşılaştırarak el izlerinin dörtte üçünün kadınlara ait olduğunu belirledi. Oysa o güne değin, bu el izlerinin çoğunun erkeklere ait olduğu varsayılıyordu. Bu parçada anlatılanlar aşağıdakilerin hangisini destekler niteliktedir? A) Bilim insanları, küçük ayrıntıları bilim yolunda kullanabilecek bir dikkate sahiptir. B) Bir insanın şanslı ya da şanssız oluşu, onun geleceğinde etkili olur. C) Bazen gerçek gözümüzün önündedir ama onu fark etmeden geçer gideriz. D) Bilimin önündeki en büyük engel, sistemin yalnızca getirisi olan çalışmaları finanse etmesidir. E) Rastlantıyla bazı şeyler bulunabilir ama bilim rastlantılarla ilerlemez.
A) Popüler tarihlè diğer tarih yazıcılıkları
farklar nelerdi?
Popüler tarih ile ilgili tartışmalar nasıl olmalıdır?
C) Tarihi olguları sebep-sonuç ilişkisi içinde değer-
lendirmek araştırmaciya ne kazandırır?
D) Tarihçilerin değerlendirmelerinde bilinçli olarak
öznelliği seçmesi doğru mudur?
E) İnsanlara tarihi sevdirmede popüler tarihin rolü
nedir?
23 1930 yılında Avustralya'daki Queensland Üniversite-
sinden Prof. Thomas Parnell bir deney başlattı. Bir
huni içine donmus zift yerleştirdi. Huniden ilk damla
1938 yılında düştü. Günümüze kadar toplam dokuz
damla düştü. Onuncu damlanın 2030 yılından önce
düşmesi bekleniyor. Deney, üniversitenin laboratuva-
rinda devam ediyor ve internet ortamından takip edi-
lebiliyor.
Bu parçada sözü edilen deney aşağıdakilerden
hangisini kanıtla niteliktedir?
A) Bir madde, içine konulduğu kabın şeklini alır.
B) Katı maddeler de aslında akışkanlık özelliği taşır.
Maddelerin miktarında zamanla değişiklik olur.
D) Sivi maddeler katılara oranla daha dayanıklıdır.
E) Dışarıdan bir etki olmadıkça maddeler hacim de-
ğiştirmez.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A) Popüler tarihlè diğer tarih yazıcılıkları farklar nelerdi? Popüler tarih ile ilgili tartışmalar nasıl olmalıdır? C) Tarihi olguları sebep-sonuç ilişkisi içinde değer- lendirmek araştırmaciya ne kazandırır? D) Tarihçilerin değerlendirmelerinde bilinçli olarak öznelliği seçmesi doğru mudur? E) İnsanlara tarihi sevdirmede popüler tarihin rolü nedir? 23 1930 yılında Avustralya'daki Queensland Üniversite- sinden Prof. Thomas Parnell bir deney başlattı. Bir huni içine donmus zift yerleştirdi. Huniden ilk damla 1938 yılında düştü. Günümüze kadar toplam dokuz damla düştü. Onuncu damlanın 2030 yılından önce düşmesi bekleniyor. Deney, üniversitenin laboratuva- rinda devam ediyor ve internet ortamından takip edi- lebiliyor. Bu parçada sözü edilen deney aşağıdakilerden hangisini kanıtla niteliktedir? A) Bir madde, içine konulduğu kabın şeklini alır. B) Katı maddeler de aslında akışkanlık özelliği taşır. Maddelerin miktarında zamanla değişiklik olur. D) Sivi maddeler katılara oranla daha dayanıklıdır. E) Dışarıdan bir etki olmadıkça maddeler hacim de- ğiştirmez.