Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

winiz. ne ları bir in yesi bir k veti n bu erle ell YAYINLARI LİMİT Türkçe 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Çoğu zeytin sahibinin ve zeytini tüketenlerin zannettiği gibi zeytincilik yılda üç aylık bir iş değildir. Ciddi çalışma ve takip ister. Eğitiminin içine toprak bilgisinden tarıma, su bilgisine, iklim tetkiklerine ve tarih bilgisine kadar her şey girer. Çünkü 1000 yıllık ağaç bile vardır. Elma, armut yetiştirmekle zeytin yetiştiriciliği aynı gayret ve bilgi ölçüsünde değildir. Ülkemizde en geniş ihracat talebini karşılayan ve iç pazarın isteklerini karşılayanlar, Akhisar ahalisidir. Manisa vilayetinin tamamını kapsayan bu bölgede tütün ziraatı ustalıkla zeytinciliğe çevrilmiş, dış pazarlarla ilişki kurulmuştur. Zeytinle uğraşanlar bütün yıl faaldir. Değişen iklim ve ekolojik şartlar maalesef garip böceklerin ve zeytin düşmanı bir flora (bitki örtüsü) ve faunanın (hayvan, böcek vb.) ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tabii en büyük sorun, zeytin bölgelerini tehdit eden yapılaşmadır. Köylünün ihtiyacı bitmiyor, bahçe satıyor. 37. Bu parçada zeytin ve zeytincilikle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Dismos eve A) Ülkemizde en yaygın şekilde hangi coğrafyada üretiminin yapıldığına B) Yetiştiricinin farklı alanlarla ilgili bilgi ve birikim sahibi olması gerektiğine Yalnızca yılın üç ayıyla sınırlı bir çalışmayla yürütülebilecek bir iş olmadığına D) Bahçelerinin yapılaşmaya açılmasının en önemli tehdit olduğuna E) Hiçbir şekilde bireylerin seçimi ve davranışına bırakılmayacak bir konu olduğuna

MCI DÜŞÜNCE E Günümüzden yaklaşık 1 milyon yıl önce, insanoğlu Ana- dolu'ya ilk adımını atmıştı. Bu tarihten itibaren Anadolu in- samlık tarihini yönlendiren en önemli coğrafyalardan biri ol- du. İç Anadolu'nun volkanik arazisinde, 1 milyon yıldan da- ha eski volkanik taştan yapılmış aletler tespit edilmiştir. Bu aletler Anadolu'da keşfedilmiş olan, insan elinden çıkma ilk buluntular arasındadır. Anadolu'da keşfedilen en eski insan kalıntısı ise yine 1 milyon yıl eşiğine tarihlenen Denizli'de- ki "Kocabaş" fosilidir. 2002 yılında Denizli'nin Kocabaş bel- desinde bulunan fosil kafatası parçaları, H. Erectus benze- ri bir insan türüne aittir. Fosil üzerinde yapılan ayrıntılı çalış- malar sayesinde Kocabaş örneğine tüberküloz yani verem teşhisi konmuştur. İnsanoğlunun geçirdiği hastalıkların ev- rimsel şeması için son derece önemli bu olan bu teşhis; ve- rem hastalığının bilinen en eski örneğidik 15 Bu parçada Anadolu toprakları ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisine değinilmemiştir? A) Bulunan en eski insan kalıntısının tip tarihi açısından öne- mine F B) En eski insan kalıntısının nerede ve ne zaman bulundu- guna F (C) insanların ürettiği ilk aletlere D) Insanlık tarihi açısından önemli oluşuna E) Verem hastalığıyla ilgili ilk çalışmalara çalışmalara +

DENEME-1 aplayınız. eolojik art anatçının rici olarak arı bile sanat inde -r oldu. zm yif aldı. nesi ile Findan ak k tik e t, TYT/TÜRKÇE 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Irwin Shaw, Ölüleri-Gömün adlı eserini kaleme aldığında yirmi beş yaşlarındaydı. Savaşların ve savaş yaratanların temel gerekçeleri olan ve ardına gizlendikleri eşitlik, adalet, kahramanlık gibi kavramların koca bir balon ve süslü bir uydurma masaldan başka bir şey olmadığını anlatarak seyircinin karşısına çıkar. Vatanseverlik, dinin korunması, tüm insanlığa demokrasi getirilmesi, şer ekseninin yok edilmesi gibi söylemler, aslında ekonomik çıkarlara, toprak ve iktidarın otoritesine hizmet etmekten başka bir şey değildir. Oyunda Shaw, bireyin özgürlüğünü, insan hayatının değerini, otoritenin anlamsızlığını, yaşamın ve varoluşun evrensel değerlerini sorgularken olağanüstü bir açıklıkla savaş karşıtı eleştirisi bir şamar gibi insanların suratına çarpar. Oyunun en çarpıcı sahnesi, ölülerin gömülmeyi reddettiği ve yaşayan diğer üstlerin onları gömmeye gücünün yetmediğini anladığı anlardır. Ölüler gömülmeyi kabul etmeseydi siz öldürmeye nasıl devam edebilir ve insanları canlarıyla tehdit edebilirdiniz? 39.-Bu-parçadan hareketle Irwin Shaw ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Hümanist dünya görüşünü, insanlar arası etkileşimi, toplumsal nitelikleri ve evrimsel gelişimi ön planda tutmuştur. B) Din adamlarının, politikacıların, rant peşinde koşanların, çıkarcıların her birinin yüzüne savaş gerçeğini tüm yönleriyle haykırmıştır. C) İnsanın varoluşuna dair önemli sorunları gündeme getiren bir yazardır. D) İnsanlar evrensel ilkeler doğrultusunda yaşamına yön vermelidir, tezini savunur. 40. Bu parça ile ilgili ola ulaşılamaz? E) Bireylerin mutlu olmasıyla toplumların da bir anlamda huzura kavuşacağını eserlerinde sıklıkla dile getirir. A) Savaş gerekçesi = kavramların uydu B) Ekonomik menfa kalkan yapılmas Yazarın bu eseri D) Oyunun, yazıldı- tepkiyle karşılar E) Bireylerin özgür üzerine sorular

13 38. Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin nedenine yer verilmiştir? A) Tutün ziraatının zeytinciliğe çevrilmesinin B) Diş pazarlarla ilişki kurulmasının C) Köylünün ihtiyacının bitmemesinin D) Başka alanlarla ilgili bilgiler gerektirmesinin E) Iklim ve ekolojik şartların değişmesinin Diğer sayfaya geçiniz.

7. (1) 1960'tan sonra şiire başlayan bu şairler, ideolojik anlam- da şekillenmiş ortamı hazır buldular. (II) Kendilerine öncü- lük eden bir önceki kuşaktan çok daha hızlı ve kesin inançlı idiler. (III) Marksist ideolojiyi ve Batılı anlamda şiir kültürünü özümseyerek büyümüşlerdi. (IV) Dönemin koşullarının be- lirsizleştirdiği bu bulanık ortamda onlar için şiir ve ideoloji iki önemli sığınakti. Bu parçadaki numaralandırılmış cümleler için aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede tespit vardır. B) II. cümlede karşılaştırma vardır. C) III. cümle içerik ve üslup cümlesidir. D) IV. cümlede değerlendirme yapılmıştır. E) II. cümlede beğeni dile getirilmiştir.

3 5. Bir bebek doğmadan önce beyin hücreleri ve nöronlar olu şur. Yeni doğan bir bebeğin beyni bir yetişkinin beyninin % 25'i kadardır. Doğumdan sonra nöronlar arası bağlantılar oluşmaya başlar. İlk bir yıl içerisinde milyonlarca bağlantı oluşmuş olur. İlginç olan ise 2 yaşındaki bir bebeğin bey- nindeki bağlantıların bir yetişkin beynindekilerden iki kat da- ha fazla olmasıdır. İlk bağlantıların şekillenmesinin ardından beyin bu mevcut bağlantıları geliştirmeye başlar. Dışarıdan uyarılmamış nöronlar diğer nöronlarla bağlantıya geçmez- ler. Uyarılmamış ve kullanılmayan hücreler böylece elenir- ler. Bir bebek 3 yaşına geldiğinde beyninin fiziksel büyüme- sinin %90'ı tamamlanmıştır. 3-6 arası nöronlar arasındaki bağlantıların en üst seviyede gerçekleştiği dönemdir. Yaşa- mın ilk 10 yılında iyi uyarılmış nöron bağlantılar büyür, kuv- vetlenir, daha iyi organize olurlar. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ula- şılamaz? A) Erken çocukluk döneminde beyindeki uyarılmış nöron- lar, çocuklarda iyi bir fiziksel gelişim ve iyi organize ye- teneği sağlar. b + B) Çocuklarda 0-6 arası dönemi, insan ömründe kişisel özelliklerin şekillendiği altın çağdır.4 C) Kullanılan hücre, özellik ve yetenekler güçlenirken kul- lanılmayan hücre, özellik ve yetenekler zayıflayarak yok olur. + D) İnsan beyni, doğumdan önce gelişmeye başlar ve özel- likle çocukluk döneminde hızlanarak devam eder. Çocukluğun erken dönemindeki zengin uyarıcılar, çocu- ğun potansiyelini en üst seviyeye çıkarır. Edebiyat Sokağı

SİVRİ DENEME-1 22. (1) Estetik açıdan bakacak olursak şiiri çocuğun hayal dünyasında gezen bir aynaya benzetebiliriz. (II) Bu aynanın içerisinde şüphesiz anne ile çocuk birlikte yer alır. (III) İşte, bu yüzdendir ki çocukları annelerinden ayrı düşünemeyiz. (IV) Çocuğun anne rahmine düşüşünden dünyaya gelişine kadar olan ve hayat boyu süren bu ömür yolculuğu şiirsel bir yolculuktur (V) Bunun hayatta bir karşılığı vardır. (VI) Nine geçmişin, anne anın, çocuk ise geleceğin, diğer bir deyişle umudun imgesidir. Bu parçadan aşağıdaki cümlelerin hangisi çıkarılırsa parçanın anlamında önemli bir değişme olmaz? B) III CIV D) V E) VI 23. Arenada gündelik hayatta dezavantajlı konumdaki insanların ölesiye mücadele edişi konsepti, Antik Roma kadar eski bir meseledir. Aradan geçen iki bin yıla rağmen ölüm kalım savaşları hâlâ geniş kesimleri heyecanlandırmayı basarabiliyor. Bu anlamda söylersek iki hafta önce 7

16. Adına "keder" denen duyguyu hiç bilmiyorum, ne seviyorum onu ne de değer veriyorum ona. Oysa insanlar sanki her şeyi önceden biliyormuş gibi bir tavırla kedere özel bir yer ayırmayı alışkanlık haline getirmişler. Kederi akılla, erdemle, bilinçle donatıyorlar. İtalyanlar akıllıca düşünüp ona “kötülük" demişler. Çünkü kederli olmak her zaman zararlı, her zaman delice bir varoluş tarzı. Stoacılar da kederi korkakça bulduklar için öğrencilerine bu duyguyu yasaklamışlardır. Bu parçadan hareketle keder ile ilgili olarak I. Her toplum için farklı anlam ifade eder. II. Akıl dışı ve önemsiz bir duygudur. III. Herhangi bir ölçüte sığdırılamaz. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II Blugi E) II ve III C) Yalnız III 226

LIMIT YAYINLARI ↑ A Türkçe 26. Araştırmalar, bir başkasının doğrudan bakış açısına maruz kalmanın aynı zamanda kısa süreli olarak A Abelleğimizi, hayal gücümüzü, zihin kontrolümüzü ve zihnimizin alakasız verileri bastırma yeteneğini b engellediğini ortaya koymuştur. Bu etkileri ilk elden, belki de farkında olmadan, başka biriyle konuşurken göz kontağını kestiğinizde, ne söylediğiniz veya ne düşündüğünüz üzerine daha iyi konsantre olduğunuzu anlayabilirsiniz. Bazı psikologlar, küçük çocukların soruları cevaplamasına yardımcı olacak bir strateji olarak uzaklara bakmayı bile önermektedir. o on A do Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen "bir başkasının bakış açısına maruz kalmanın" olumsuz yönlerinden biri değildir? A) Zihnin ilgisiz verileri bastırmasını engellemesi umovib B) Düş evrenine sınırlamalar getirmesi C) Zihnin kontrolünde sorun oluşturması D) Geçici hafıza kaybı oluşturması ord E) Sorulara, istenen cevapları vermeyi önlemesi

13. Gustave Flaubert, Madam Bovary romanında, yaşadığı sıkıcı ve sıradan taşra hayatından kurtulabilmek için sınırlarını umutsuzca zorlayan Madam Bovary'nin hikâyesini anlatır. Onun, evlilikten beklentileri karşılanmamıştır. Roman, La Revue de Paris'te ilk kez bölümler hâlinde yayımlanır. Kamu savcıları tarafından müstehcenlik nedeniyle Flaubert hakkında soruşturma başlatılmıştır. Dava yoğun ilgi çekmiş; Flaubert'in beraatinden sonra Madame Bovary, iki cilt hâlinde basıldığında en çok satan kitap olmuştur. Ve böylece yazar, edebiyat sahasında adından söz ettirmeye başlamıştır. Yazar, gerçekliği eserinin merkezine konumlandırmıştır. Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya konan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Bu parçadan hareketle Gustav Flaubert ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A Sanatını, hayatın gerçeklerinden esinlenerek biçimlendirdiğine Madame Bovary romanıyla birlikte büyük bir atılım gösterdiğine C) Madame Bovary romanındaki içerikten dolayı adli makamların takibine uğradığına D) Bir akıma gösterdiği tepkisellikle yeni bir akımın doğmasını sağladığına E) Yaşadığı dönemdeki evlilik ilişkilerini bir kadının gözünden yansıttığına 15.

ak kabul sının yanı şatacak amanın T. Bu verine dilmesi 61 stir? izin Kız nüllü rliği eri kek min Türkçe 29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Yaşamın gerçeğine ve gerçek olgunluğa ancak yaşamı çocuklar gibi içten yaşadığınız zaman ulaşırsınız." düşüncesine uzak düşmektedir? A) Çocuklukta ne kadar ilginçtir her şey. Öğrendikçe şaşırılır, her şaşkınlıkta yeni soruların ve hayallerin izi sürülür. Kendilerini ve dışarıdaki her şeyi keşfetme yolculuğu olağanüstü bir maceradır çocuklar için. Hayat da bir maceradır ve onu ancak ruhundaki çocuğu yaşatanlar yaşayabilir. B) Büyüdükçe çocukluktan çıktığın an, işlerin de baş aşağı gitmeye başlıyor. Amatör ruha karşılık gelen şey aslında çocuksu ruh. Onu kaybettiğinde işlerin beklenen etkiyi almıyor, insanlar o samimiyeti hissetmiyor. Hayat yavan bir tat bırakıyor. C) Herkese sadece bir kereye mahsus verilen, telafisi olmayan "yaşamak" adı verdiğimiz bu olguyu her insanın durup bir düşünmesi, sorgulaması gerekir. Oturup iyisiyle, kötüsüyle, yaptıklarıyla, yapmadıklarıyla ya da yapamadıklarıyla ciddiyetle yüzleşmelidir. D) Hayat bir an kadar kısa. Bunu herkes kabul etse de nedense iki farklı bakış açısı ortaya çıkar. Biri madem kısa o hâlde yaşayalım gönlümüzce, içimizden geldiği gibi derken diğeri madem kısa o hâlde yaşayalım bir sonraki anın hesabını yaparak der. Ben birincilerdenim. E) Gerçek olgunluk hayatı keder içinde geçmiş bir insanın vardığı sonuçta aranmamalıdır. Olgunluk, hayatın farkına varıp onu her nefeste hesapsızca yaşamaktır. Yüreğinin sesini dinleyerek atılan hiçbir adımda hata yoktur. O saf hâliyle zaten vardır ve sadece yaşanmalıdır.

sman dalyeyi dü. şlarla ordu. iba eyi eldi, Cin OL02-09.06BRS01 B 12. Aşağıdakilerden hangisi kurgusal bir metinden alınmıştır? A) Mehmet Rauf'un eserinden iki yıl önce, Hanımlara Mahsus Gazete'de genç bir kız da aşkı konu edinen romanını tefrika ettirmiştir: Güzide Sabri romanıdır. Münevver'le Eylül -kitap olarak- bir ve Münevver. Güzide Sabri'ninki de bir karasevda yıl arayla yayımlanır. Münevver uzun yıllar hiç önemsenmez. B) Yola çıktığımız zaman, deniz dümdüzdü. Ebemkuşağı zaman zaman gözümüzden kuruluşundan bir gün yaşıyor gibi gidiyorduk. Arkama silinip tekrar ortaya çıkıyordu. Sanki dünyanın baktım. Bu sefer de Çamlıca sırtlarında bir iki bulut peydahlanmıştı. C) Ziya Gökalp, bilimsel alanda da ilk sosyologlarımızdandır ve üniversitede ilk sosyoloji dersi veren "müderris"tir. Onun sosyolojiye yönelmesi, elbette okuduğu yabancı yazarların, özellikle Desmolins'in, Alfred Fouillée'nin ve Gabriel Tarde'ın etkisiyledir. naugud nenGA D) 70'li yıllarda fildişi kulesinden çıkar Cemil Meriç; makalelerinde, verdiği konferanslarda, yayımladığı eserlerde, Asya'nın Avrupa'yla hesaplaşmasına tanık oluruz. Yüz elli yıldır "gölgeler âleminde" yaşayan ve insanından kopan aydının trajedisini izleriz adım adım. E) Yanımda birisi, en lakayt bir sesle, Rumelihisarı'nda oturmuş olduğundan bahsetse sözüne derhâl alakadar olurum, der Abdülhak Şinasi. Sonra şöyle devam eder: Zira Rumelihisarı, hayatımın duymuş olduğu musikilerin ilk kaynağıdır. 13

19. Pek çok bilim insanı ve antropolog; insanların, sayıların anlaminrancak dilleri izin verirse öğrenebileceklerini iddia ediyor. Onlara göre insanlar, büyüklükleri algılama konusunda bir içgüdüye sahipler. Dillerindeki sayma becerilerinin el verdiği ölçüde tanımlama yapıyorlar. Bir Amazon kabilesi olan Pirahalar, üç nesneden fazlasını saymayı zor ve anlamsız buluyorlar çünkü dilleri, bir miktarı tanımlamak için üç terimden oluşuyor. Pirahalar ile ilgili yapılan araştırma, bu insanların kesin sayıları tanımak için metodik sayısal bir yaklaşımdan yoksun olduklarını ve bunun yerine neyin daha fazla, neyin daha az olduğuna dair yaklaşık bir ölçü belirlediklerini gösteriyor. Bu iki parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Farklı olguların, temelde birbirini desteklediğini göstermektedirler. Bİki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vurgulamaktadırlar. Değişmeyen bir durumu farklı yönleriyle değerlendirip ele almaktadırlar. D) Örnek yardımıyla bir düşünceye açıklık getirmektedirler. Farklı üsluplar kullansalar da araştırmaları aynı nedenlerle açıklamaktadırlar.

37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. ----. Dünya genelinde gıda olarak tüketilen yabani bitki türle- rinin 10.000'den fazla olduğu tespit edilmiştir. Türkiye, toprak ve iklim çeşitliliği sayesinde zengin bir floraya sahiptir ve bu sayede pek çok bitkinin gen merkezidir. Özellikle ilaç ve gıda sanayisinin ana materyallerinden olan yabani bitkiler, yiyecek olarak da kullanılabilmekte ve ülkemizdeki dağılım ve kullanımı farklılıklar göstermektedir. Ülkemiz bitkisel biyo- lojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen, çeşitli olumsuzluklar nedeniyle biyolojik çeşitliliğin azalmasıyla karşı karşıyadır. 37. Bu parçanın başına dil ve düşünce bakımından aşağı- dakilerden hangisi getirilebilir? O insanoğlu varoluşundan itibaren ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, bitkilerden çok çeşitli şekillerde faydalanmıştır B) Yabani bitkilerin faydaları ve zararları konusunda çeşitli araştırmalar yapılmıştır C) Bilim adamlarının üzerinde en çok durduğu konuların başında yabani bitkiler gelmektedir D) İnsanoğlunun dünyadaki en büyük tehditlerinden biri kü- resel ısınmaya bağlı iklim çeşitliliğinin azalmasıdır E) Dünya var olduğundan beri her dönem yabani bitkilerden yararlanılmıştır

TYT 21. İnsanlarda nadir görülen, gözlerin farklı renkte olması durumu "heterokromi" olarak adlandırılıyor. İnsanlarda nadir görünmesine rağmen, hemen hemen her zaman bir mavi göz içeren tam heterokromi, diğer türlerde daha sık görülür. Saça, deriye ve göze rengini veren melanin pigmentinin iris tabakasındaki yoğunluğu ve dağılımı göz rengini belirliyor. Kahverengi göz, melanin miktarının fazla olması; renkli göz ise melanin miktarının az olması anlamına geliyor. Her iki gözün iris tabakasında melanin yoğunluğu ya da miktarı farklıysa gözler de farklı renklerde oluyor yani heterokromi durumu ortaya çıkıyor. Heterokromi öncelikle genetik ya da edinilen olarak sınıflandırılır. Sonradan edinilen heterokromi; genelde bir travma, hastalık ya da yaralanma sonucu gelişir. Yanlış kullanılan ya da alerjen madde içeren göz damlaları da heterokromiyi ortaya çıkarabilir. Bu parçada heterokromiyle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Alerjiye sebep olan maddelerin kullanımıyla oluşabileceğine B) İnsan dışındaki canlılarda daha çok rastlandığına Genetik faktörlerin dışındaki nedenlerle de oluşabildiğine D) Bir pigmentin yoğunluğuna göre değişkenlik gösterdiğine TÜRKO E) Gözdeki basınç dengesinin bozulmasıyla artış gösterdiğine

23. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Bazen doğru olmad bile bile çoğunluğun kararlanına karşı gelmeyişimizin nedeni nedir?" sorusuna cevap vermektedir? A) Günümüzde, öğrendiklerimizin neredeyse tamam medya aracılığıyla bize gelir. Medya, dünyayı gördüğümüz pencere rolünü üstlenmiştir aslında. Ancak bu pencere bize gördüğümüz karmaşık ve düzensiz resim hakkında neler hissetmemiz gerektiğini de öğretir. B) Görüşlerimizi ifade etmek şöyle dursun, gün geçtik çoğunluğun görüşlerine uyum sağlayanları görürüz ve görüşlerimizi ifade etmekten daha fazla kaçınmay başlarız. Görüşlerimizin onay görmeyeceğini bilmek motivasyonumuzu kırar. Bunun sonucunda da farkl fikirlere sahip insanların sayısı giderek azalır. C) Hepimiz, başkaları tarafından kabul edilmeyi ve bize saygı duyulmasını hissetmek isteriz. Bir topluluk içindeyken diğer insanlara uyum gösteririz. Düşüncelerimiz, çoğunluğun görüşüne uygun olmasa da fikirlerimizi ve davranışlarımızı çoğunluğa benzemek maksadıyla değiştirebiliriz. Amacımız yalıtılmaktan kaçınmaktır. D) Gruptaki çoğu insanın aynı görüşe sahip olduğuna, yani görüşümüzün algılanan çoğunluk görüşüne uygun olduğuna inanırsak fikirlerimizi başkalarına iletmeye daha istekli oluruz. Öte yandan düşüncemizin bu görüşlerden farklı olduğunu düşünürsek, düşündüğümüz hakkında sessiz kalmamız daha olasıdır. E) Yaşamın ve teknolojinin hızı sayesinde her şeye hemen ulaşma isteği ve sabırsızlık, bizim can sıkıntıs yaşamamıza fırsat vermez. Bunun olmaması için acilen yapacak bir şeyler ararız. Derhâl telefona, tablete sarılırız. Zamanımızı boşa geçirmemek adına her anımızı doldurmaya çalışırız.