Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

gönde ürdüre stlana ürebi leme cekle il CARI (10) Hepimiz kara deliğin bir tür kozmik delik olduğunu biliyoruz: Yer- çekimi alanında kapana kısılmaya yetecek kadar yaklaşan her şeyi yutan bir obje. Önlerine gelen her şeyi yutarak enerjisini ve kütlesini arttıran bu eski yıldız kalıntılarının doymak bilmezliği bir gün insanlığı da etkileyebilir. Termodinamiğin iyi bilinen bir sonucu olarak tüm cisimler hatta en soğuk olanları bile-mutlak sıfırda olmadıkça- enerji yayar ve dolayısıyla enerji kaybeder. Ama tanım gereği kara delikten hiçbir şey kaçamaz, bu yüzden kara delikler hiçbir şey yayamaz. Sonuç açıktır: Eğer bir şey yay- miyorlarsa mutlak sıfır sıcaklıkta (-273 santigrat derece) olmal dırlar. Bazıları ise buna karşı çıkıyor. İtiraz edenler; kütlesi, ener- jisi ve entropisi (bir sistemin "mekanik iş"e çevrilemeyecek ter- mal enerjisi) olan her varlık sıfırdan farklı bir sıcaklıkta olmalıdır ve kara delikler de aşırı derecede küçük olsalar bile buna sahip- tir, diyorlar. Bu parçaya göre 1. Işık türevi enerjileri bünyesine hapsetme, II. Madde sahibi bir varlık özelliği gösterme, III. Bir işe kaynak oluşturabilecek potansiyel bir güce sahip ol- ma maddelerinden hangileri karadeliklerle ilgili iddia edilen görü- şe karşı çıkanların delil olarak kullandıkları çıkış noktalarından biri değildir? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) II ve III Yalnız III DENEME √ ve bu bilen b fer, bil lu dij ücret duğu arka te; v leye ta me (VI re ku 11. B

4. (1) Görevli olduğum yöreyi çok iyi bildiğimi sanıyordum. (11) Çiftliği geçtikten sonra karşılaştığım bir çocuk, önceden hiç görmediğim bir yola dönmem gerektiğini söyledi. (III) İki kilometre daha gittikten sonra, solda gençliğimde zaman zaman üstünde kaydığım küçük göl çarptı gözüme. (IV) Yolum buralara hiç düşmediği için on yıldır görmemiştim bu gölü. (V) Sorsalar yerini söyleyemezdim, belleğimden tümüyle silinmişti. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi "dolaylı anlatıma" örnektir? A) I B) II C) III D) IV E) V (((( www.sinav.com.tr

28. Yeni Türk şiirinin önemli şahsiyetlerinden olan Cahit Zarifoğlu; çocukları seven, bu alandaki çalışmalarıyla çığır açıcı olmuş bir şairdir, denebilir. "Gül kokuları, çocukların kaburga kırıklarından geliyor." dizesinde olduğu gibi, çocuklar için yeni söyleyişler bulmuştur. Şurası da var ki Zarifoğlu, çocuklara dair yazmaktan çok, çocuklar için yazmayı tercih etmiştir. Onlara şiirin kapılarını sonuna kadar açmış, onlar için anlam duvarlarını yıkmıştır. Bu parçadan Cahit Zarifoğlu ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Cocuk edebiyatının gelişimine öncülük ettiği BY Çocuklarla arasında sağlam bir bağ olduğu C) Çocuklarım anlayacağı bir dil kullandığı D) Eserlerinde çocukları merkeze aldığı E) Çocuklara özel ifadeler bulduğu

● Akıl Yürütme ● ● I GOK 74. - 77. SORULARI AŞAĞIDAKİ BİLGİLERE GÖRE CEVAPLAYINIZ. K, M, N ve P adlı temizlik elemanlan A ve B blo- kundan oluşan bir sitede pazar günü hariç her gün gündüz veya gece vardiyasında çalışmakta- dırlar. Çalışma koşulları şöyledir: SIRA SENDE 202 Her temizlik elemanı günde en fazla bir vardi- ya olmak üzere haftada dört vardiya çalışır. Gece vardiyasında çalışan bir temizlik elema- ni ertesi gün izinlidir. Üst üste iki gün çalışan bir kişi ertesi gün izin- lidir. Gündüz vardiyasında çalışan bir kişi ertesi gün diğer blokta gündüz vardiyasında çalışır, üçüncü gün izinlidir. Belirli bir hafta, bu dört kişinin çalıştıkları günlerle ilgili olarak şunlar bilinmektedir: Her blokta, her vardiyada yalnız bir temizlik elemanı çalışır. 74. Aşağıd A) K k Blo A Blokunda pazartesi günü M gündüz vardi- yasında, K gece vardiyasında çalışmıştır. 657 YAYINEVİ N çarşamba günü gündüz vardiyasında, cu- martesi günü de gece vardiyasında A kliniğin- de çalışmıştır. Sadece gündüz vardiyalarında çalışan P, pa- zartesi günü B kliniğinde çalışmıştır. B kliniğinde çarşamba günü gece vardiyasın- da K, cumartesi günü gece vardiyasında M çalışmıştır. B) KH BE C) M BI D) P A E) F 75.

35. Sanatçı; içlerindeki tedirginlik, kararsızlık yüzünden oradan oraya göç eden yersiz, yurtsuz bazen tuhaf tabiatlı kişiler üze- rinde fazla durur. Bu gezginlik hevesi ve macera düşkünlüğü yanında, toprağın bereketini, toprağa bağlı hayatın mutlulu- ğunu över, Norveç'in gündelik hayatı, zaman zaman renkli tablolar gibi karşımızdadır. Bu malzemeyi biçimlendirirken renk renk, çok kere hırslı ve çılgın insan kaynaşmasına acı bir mizah, ince bir ironi eklediği, gülümseyen ve temkinli hikmetler serpiştirdiği de olur. Şehir dışı hayata, kırlara karşı duyduğu pastoral sevgiyl hemen bütün eserlerinde yaşatmasını bilen sanatçı; bu tabiat tasvirlerini anlatış tekniğindeki ustalığıyla kuvvetlendirmiştir. Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Günlük yaşamı canlı betimlemelerle anlattığı B) Iç dünyası karmaşık kişileri ele aldığı C) Kır yaşamına duyduğu sevgiyi başarılı bir şekilde aktardığı D) Güldürü unsurlarıyla öğütleyici ifadeleri bir arada kullandığı E) Macera romanlarında olumlu duyguları ön planda tuttunu

25. Sosyal medya kullanımının oldukça yaygın olduğu günümüzde her yaştan kullanıcının birer çevrim içi yaşantısı olduğu ve haber alma, eğlence, arkadaşlık kurma gibi pek çok amaçla düzenli olarak sosyal medya ağlanında yerini aldığı görülmektedir. Gerçek yaşamda sağlanan iletişim, hatta kuşaklar arasındaki kültür ve değer aktanminin sosyal ağlanın küresel çapta geniş iletişim ağındaki enformasyon yayılımı ile dönüşmesi bireylerde çok kültürlü değerlerin oluşumunda işlevsel olmuştur. Böylece sosyal ağlardaki kültürel enformasyon yayılımından özellikle bu ağlan yoğun kullanan gençlerin etkilendiği söylenebilir. Bu parçada sosyal medyayla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Farklı yaş gruplarından insanları bünyesinde barındırdığına B) Bilgilenme, sosyalleşme gibi amaçlarla kullanıldığına C) Geleneklerin değiştirilmeden aktarılmasında etkili olduğuna D) Toplumlarda homojen kültürel değerler yapısını kırdığına E) Diğer kuşaklara nazaran gençlerin daha fazla etkilendiğine 9

33. Bireyleşme, bir insanın diğerlerinden farklılığı ve tekliği anlamına gelir. Ancak bireyleşme sürecinin bazı sınırlılıkları vardır. Toplumun değer yargıları içinde yok olma kaygısı yaşayan bazı insanlar bireyleşme çabasında o denli ileriye giderler ki ait oldukları kültürle özdeşleşme olanağını da yitirirler. Gerçi toplum normlarını hiçbir değerlendirmeden geçirmeden ve kayıtsız şartsız kabul eden biri yeterince bireyleşmiş sayılmaz ama bir insanın bireyleşmesi ancak diğer insanlar tarafından da kabul edildiğinde gerçekten yapıcı bir nitelik kazanır ve böyle bir insan bireyleşmiş olmaktan ötürü suçluluk ve yalnızlık duyguları yaşamaz. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi doğru bir bireyleşme sonucu oluşan tutum veya davranış türüdür? A) Yazın memleketine giden Rasim dayı, şeker hastalığı olmasına rağmen akrabalarının "Çay kıtlama şekerle içilir, aksini iddia eden bizden değildir." sözü üzerine çayın yanında kıtlama şeker kullanmıştır. B) Gittiği otelde müşterilerin dumandan rahatsız olması sebebiyle mangal yakılmasının yasaklanmasına aldırış etmeyen Hasan Bey, kendi malzemeleriyle otelin balkonunda mangal yapmıştır. C) Elif, Amerika'da yüksek lisans yaparken yemeklerinde hamburger menü aldığında menüde bulunan gazlı içeceklerin zararlı olduğunu belirterek içeceğini ayranla değiştirince arkadaşları da aynısını denemeye başlamıştır. D) Küçüklüğünde çok çalışkan bir öğrenciyken ilçeye ve ile okumak için giden Mükremin, mühendis olduktan sonra oradaki insanların tavırlarından sakınıp memleketine dönmekten kaçınmıştır. E) Kurallara sıkı sıkıya bağlı bir ülkeden kuralların uyulmadığı başka bir ülkeye giden Ayşe, gittiği ülkede trafik kurallarına uyulmadığını fark edince yavaş yavaş hiç düşünmeden o da davranışlarını değiştirmiştir.

Japon İmparatoru Meiji'nin 1868 ve 1912 yılları arasın- daki 45 yıllık saltanatını kapsayan Meiji Dönemi'nde, Şin- toizm devletin tek resmî dini hâline getirilmişti. Şintoizm, Japonya'nın 1945'te İkinci Dünya Savaşı'ndan yenik çık- masına kadarki döneme dek toplumu millî çatı altında bir- leştiren, halkı Japon imparatorunun nüfuzu altında tutan en önemli unsurdu. Japonya'da artan koyu milliyetçiliğin, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nda Japonların savaşçı gü- dülerini tahrik ettiği gerekçesiyle Şintoizm, Amerika Bir- leşik Devletleri'nin dayatması doğrultusunda savaş son- rası resmi din statüsünden çıkarıldı. Üstelik sonrasında Şintoizm'in toplum üzerinde yarattığı etkiyi söndüren Zen Budizmi ulusça benimsendi. 39. Bu parçadan hareketle Şintoizm ile ilgili aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Halk üzerinde egemenlik sağlamada etkili olduğu B) Amerika tarafından onaylanmadığı C)) Japonların o döneme dek sadece bu dine inandıkları D) Yönetime bağlı olarak resmíleştiği E) Ulusal bir birlik anlayışı geliştirdiği 40. Bu parçadan hareketle Zen Budizmi ile ilgili aşağıda- kilerden hangisi söylenebilir? A) Japonya tarihinde Şintoizm'den sonra en yaygın din olduğu B) Japonların milli duygularını ve milliyetçi tutumlarını de- ğiştirdiği C) N. Dünya Savaşı'ndan sonra bazı kesimlerce kabul edildiği D) Amerikalıların din öğretisine dayalı bir inanç sistemi olduğu E) Amerikalıların icat ettiği bir din olduğu

32. Paul Valery, şiir yazma yöntemlerinden söz ederken "İlk dize Tanrı vergisidir, ondan sonrası da çabal" demiş. Bu saptayış, bence, gerçeği belirlemektedir. Ilk dize bir olgudur, bilinçaltı deyin, şu ya da bu, nerden geldiği belli olmaz. Çoğunlukla esin ya da esinlenme diye anılır, Ozan, hiç beklemezken avcunun içine düşüverdiğini görür onun. Bir çekirdektir o dize, doğurgandır. Bu parçadan hareketle şiirin ilk dizesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Şiirin tümünün o dizenin ekseninde oluştuğu B) Okuyucuyu en çok etkileyen dize olduğu C) Şiirde ahengi sağlayan temel unsur olarak kullanıldığı D) Yazılmasının ciddi bir birikim ve emek gerektirdiği E) Şairlerin özgünlüğünü kanıtlamada bir ölçüt oluşturduğu bele abis

31. Knut Hamsun'un hayatı ana çizgileriyle çetin imtihanlardan geçerek başarıya ulaşmış bir insan hayatı. 1859-1888 arası, yani ömrünün algılara açık ilk otuz yılı, senelerce yazsa tükenmeyecek bir malzeme sağlamıştı ona. Ve Hamsun kendi destanı ve savaşlarıyla birlikte insanların destanını bölüm bölüm yazmak için bol bol fırsat buldu. 19 Şubat 1952'de, 93 yaşında öldü. Hamsun bir inziva adamıydı. Gençliğinin, çetin ekmek kavgalarıyla geçmesi; onu zamanla hayatın içinden yalnızlıklara attı. Eserleri bu yüzden birer otobiyografi gibidir. Yoksul gençliğinin, yetiştiği çevrenin izlenimleri yaşar kitaplarında. Kahramanlarının bilinçaltı psikolojisine eğilir. Bu parçadan hareketle Knut Hamsun ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Eserlerini oluştururken kendi hayatından beslendiği B) Kahramanlarını yansıtırken ruhsal dünyalarını da ele aldığı C) Çoğunlukla otobiyografik romanlar yazdığı D) Yaşamın zorlu yollarından geçerek hedefine ulaştığı E) Toplum yaşamından uzak kalmayı tercih ettiği 11

MILL 30. Yazmak, kalemi elime aldığım ilk günden beri benim için bir varoluş sorunu oldu. Okur için değil hatta kendim için de değil ama yazdığım neyse (bir not, bir öykü, bir roman, bir deneme...) o metin için, o metnin kendindenliği, doğruluğu için bir varoluş sorunu. Yazdıkça diledim ki ben yazdığımdan başka bir şey olmayayım; yazdığım da benden başka bir şey olmasın. Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Yazdıklarıyla bütünleşmek istemektedir. B) Gerçekliği bire bir aktarmaktadır. C) Kurmaca yapının sınırlarını zorlamaktadır. D) Dilin inceliklerinden yararlanmaktadır. E) Eserlerinde güncel konulara değinmektedir. ANLIG

ebiut 27. Gerçekliğin ne olduğu sorusu bilim ve felsefenin çalışma alanına zaman zaman farklı boyutlarıyla giren temel bir meseledir. Araştırılmaya devam edilmesinin sebebi, bir türlü tatmin edici bir cevap bulunamayışıdır. Gerçekliğin ne olduğu konusunda tam ve net bir yanıtın bulunamayışı aslında bu temel sorunun yanıtlanamaz -belki de sorulamaz- bir soru olduğuna işaret etse de biz bu soruyu kendimize sormaktan geri durmayız. Çünkü gerçekliğin ne olduğu sorusunun olası yanıtı "Biz kimiz, neredeyiz, ne olacağız?" gibi yaşamımızı yakından ilgilendiren soruların dayanağı olacaktır. Bu parçadan "gerçeklikle" ilgili çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bilim ve felsefe üzerine çalışanlar zaman zaman benzer sorularla ilgili kafa yormuşlardır. B) Bilim ve felsefenin de ilgi alanına giren gerçekliğin açıklanması kendimizi tanımlamaya yardım edecektir. C) Insanların hayatındaki temel sorular arasında biz kimiz, neredeyiz, ne olacağız gibi meseleler bulunur. D) Gerçeklik konusunda pek çok düşünür fikir belirtmesine rağmen henüz bir sonuca ulaşılamamıştır. E) Cevaplanamayan soruların arkasındaki sorun, aslında o soruların sorulamaz oluşudur.

TYT/ Türkçe 5. (1) Londra, Paris, İstanbul gibi şehirler dünya edebiyatının en çok bilinen ve sevilen eserlerine esin kaynağı olup ev sahipliği yapmıştır. (II) Londra dendiğinde akla ilk gelen edebiyatçi olan Charles Dickens'in birçok eseri Londra'da geçer mesela. (III) Charles Dickens; şehrin sokaklarını, evlerini, geniş meydanlarını eserlerinde bir film sahnesi gibi gözlerimizin önüne getirip kendimizi orada hissetmemizi sağlar. (IV) Günümüzde Charles Dickens'in eserlerindeki ayak izlerini takip ederek gerçekleştirebileceğiniz birçok Londra turu bulunmakta. (M) Charles Dickens'ın eserlerinde çizdiği rotadan kent turuna başlanacak en güzel yer, yazarın bir zamanlar yaşamış olduğu ve günümüzde müze hâline getirilen evidir. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerin hangisi yanlıştır? Acümlede, dünya çapında ün kazanmış eserlere konu olan kentlerden söz edilmiştir. B) 1. cümlede, I. cümlede dile getirilen görüş örneklendirilmiştir. C) II. cümlede, Chales Dickens'ın eserlerinde kente ait mekânları başarılı biçimde betimlediği söylenmiştir. DIV. cümlede, Londra'nın bir yazarın yapıtlarından hareketle gezilebildiğinden söz edilmiştir. E) V. cümlede, Londra'nın en ünlü mekânlarından biri hakkında bilgi verilmiştir. Yanıt Yayınları

40. Bu parçadan hareketle Zen Budizmi ile ilgili aşağıda- kilerden hangisi söylenebilir? A) Japonya tarihinde Şintoizm'den sonra en yaygın din olduğu B) Japonların millî duygularını ve milliyetçi tutumlarını de- ğiştirdiği C) N. Dünya Savaşı'ndan sonra bazı kesimlerce kabul edildiği D) Amerikalıların din öğretisine dayalı bir inanç sistemi olduğu E) Amerikalıların icat ettiği bir din olduğu

bul- i ifa- n bir nim cin- mki n- ay ar Si endemik- 36 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Dar anlamıyla yabancılaşma, bir şeyin kendisi olmaktan çıkıp kendisinden farklı ona karsit ve onu sömüren, bas kilavan, denetleyen, yöneten bir güce dönüşmesini içerir. Başkalaşma yoluyla kendinden çıkma; kişiliğin bölünme sini, eksik ve sınırlı biçime girmesini, çarpıklaşıp farklı bir görünüm kazanmasını içerir. Bunun yanı sıra kişiliğin kimi yanlarını, onun dışında yer alan karşıt bir güce dönüşüp, onu denetleyip sömürmesine yol açar. Bu süreç yabancılaş ma; içinde kendini özgür biçimde ortaya koyması beklehen, bilinçli ve amaçlı etkinliğimizin ürünlerinin isteklerimize ce- vap vermekten, gereksinimlerimizi karşılamaktan uzaklaşıp yetilerimizi körelten, becerilerimizi sınırlayan, güdülerimizi sakat bırakan güçlere dönüşür. 35. Bu parçada yabancılaşma ile ilgili ola 1. Bireyi kendisiyle ve çevresiyle çatışan bir kişiliğe dönüş- türür. II. Kendini ürününe yansıtamayan insanı dejenerasyona uğratır. III. Birey sınırlayarak pasif bir varlığa evirir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) ve 11 Bu parcado elt Aut C) Yalnız III E) II ve III

4. Sanat, toplumsal yaşamın her alanında yer almaktadır. Sadece sanat âlemine yahut sanatçıların dünyasına sıkışmış değildir. Sanat; ekonomi, coğrafya, çevre, din, siyaset, ahlak, eğitim, aile gibi toplumsal yapının kurumları ile irtibatlıdır. Toplumun bütün sınıfları, statüleri ve grupları sanatla ilişkilidir. Toplumsal hayatın geçirdiği dönemler, aşamalar, devirler ve çağlar doğrudan sanata, sanat akımlarına ve sanatçısının zihniyetine yansımaktadır. Aynı şekilde sanatçının düşünceleri de topluma yön vermektedir. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplum yaşamında sanatın yeri çok eskilere gitmektedir. B) Sanat, sadece kendisine sanatçı denen kişilerin tekelinde değildir. Toplum ve sanat karşılıklı etkileşim hâlindedir. D) Bir toplumun sanatına bakılarak onun geçmişi hakkında bilgi edinilebilir. E) Toplum, kendi içinden çıktığını düşündüğü sanatçının peşinden gider. Diğer sayfaya geçiniz.