Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Arılar koloni hâlinde bulunduklarından bir enfeksiyon, koloni içindeki diğer arılara çabucak bulaşabiliyor. Bu durumda arılar topladıkları reçineleri tüketmiyor, o reçi- neler enfeksiyona maruz kalanlar tarafından kullanılıyor. Ayrıca arı yetiştiricileri tarafından reçine toplayan arıların sayısı artırılarak da enfeksiyonlara karşı çözüm üretiliyor. en Reçine, kolonide hastalığa yol açan bakteri miktarını dü- şürüyor. Böylece diğer arıların enfekte olması önlenmiş oluyor. Bu konuda yapılan bir araştırmada ise ilginç so- nuçlar elde edildi. Enfekte olan arılara ıhlamur, ayçiçeği ve yalancı akasyadan elde edilen bal özleri verildi. Bu bal özleri arasında en güçlü antimikrobiyal etkiye sahip olan ayçiçeği balıydı. Enfeksiyondan daha fazla etkilenen arı- ların daha çok, ayçiçeği balından yeme eğilimi gösterdiği saptandı. Ayçiçeği balı yiyenlerin enfeksiyon düzeyinin, Ihlamur balı yiyenlere kıyasla %7 azaldığı görüldü. Öte yandan Amerikan yavru çürüklüğü olarak isimlendirilen bakteri enfeksiyonuna karşı ayçiçeği balının, Avrupa yav- ru çürüklüğü olarak isimlendirilen hastalığa karşı ıhlamur balının daha etkili olduğu yine arıların tercih ettiği bal çe- şidine bakılarak anlaşıldı. 37. Bu parçadan "arılar" ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine kesin olarak ulaşılabilir? A) Ayçiçeği balının yoğun olduğu kovanlarda arı koloni- leri, enfeksiyondan etkilenmemektedirler. B) Hastalandıkları süreçte normal zamanlara göre daha fazla bala gereksinim duymaktadırlar. C) Salgın anında enfekte olmayan arılar, kovandaki balı yemeyerek hastalıktan kendilerini korumaktadırlar. D) Bal miktarının az olduğu kovanlara farklı türlerde bal eklendiğinde bu ballar yardımıyla enfekte olma ris- kinden uzaklaşmaktadırlar. E) Hastalandıklarında, enfeksiyonun türüne göre besin tercihlerini değiştirerek kendilerini tedavi edebilmek- tedirler.

29. Yunanlılara ait "Odysseia" bir destandan çok bir romani, bir filmi andırmaktadır. Bu yönüyle bu destana romanın ve sinemanın beslendiği kaynak da diyebiliriz. Destan, tannların gökyüzündeki toplantılarında Odysseus'un artık Kalypso'nun yanından ayrılarak evine dönmesine karar vermeleriyle başlar. Bu yapıtın Yunanlıların diğer destanı "İlyada"ya göre bambaşka bir yönteme göre kurgulandığı kesindir. Eser, beş ayrı destan parçasın- dan oluşur. "Odysseia", Troya Savaşı kahramanlarından Odysseus'un, ülkesi ithake'ye dönerken on yıl süren yol- culuğunda yaşadığı maceraları anlatan büyük bir destan- dır. Gerek karakterleri gerek kurgusu, modern romana ve günümüz sinemasına yakınlığıyla dikkat çeker. Beş ana bölümden bir, iki, dört ve beşincisini "Odysseia"nın ozanı kimse o anlatır, asıl "Odysseia Destanı" olan üçün- cü bölümü Odysseus'un serüvenlerini ise Odysseus'un kendisi anı olarak anlatır. Bu parçaya göre Yunanlılara ait "Odysseia" destani- nın günümüze yansıyan özelliği aşağıdakilerden han- gisidir? A) Diğerlerine göre farklı bir şekilde kurgulanması B) Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zincirinin bir serüven hâlinde sunulması C) Kahramanlarının ve kurgusunun günümüz modern roman ve sinemasına yakın olması D) Yaşanılan serüvenlerin anı özelliği taşıyacak şekilde anlatılması E) Üçüncü bölüm dışında diğer bölümleri farklı bir oza- nın anlatması

33. İşte size çarpık karakterime dair yıllar sonra keşfettiğim bir gerçek: İş bir sorumluluğu yüklenmeye geldiğinde, talebin zaman olarak yakınlığı ile benim o sorumluluğu yüklenme konusunda gönüllülüğüm arasında ters bir ilişki var. Örneğin, karım bugün benden bir bardak çay istese onu kibarca reddedebilir ama yarın markete gitmeyi kabul edebilirim. Bir ay sonrası için uzak bir akrabanın yeni dairesine taşınmasına yardım etme sözü vermek benim için sorun değil ve altı ay sonrasını konuşuyorsak bir kutup ayısıyla çıplak olarak güreşmeye bile razı olurum. Bu kişilik özelliğinin tek sorunu, zamanın ileriye doğru akması sonucunda, soğuktan titrediğin donmuş bir Arktik tundrada beyaz bir ayıyla karşı karşıya kaldığında altı ay önce hayır deseydim daha iyi olmaz mıydı, diye sorarken bulabilmen kendini. Bu parçada kendisinden böyle söz eden kişi, aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez? Yetersiz olduğunu düşünen B) İçinde bulunduğu durumdan yakınan C) Öz eleştiri yapabilen D) Açık sözlü bir tutum sergileyen E) Sorumluluktan kaçınan

27. İnsanlarla derin ve sürdürülebilir ilişkiler istiyorsak her insanın eşsiz ve özel olduğunu unutmamalıyız. İlgimizde ve övgümüzde içten davranmalı, sözlerimizde dürüst ol- malıyız. İnsanlara gülümsemenin bir samimiyet nişanesi olduğunu bilmeliyiz. Kullandığımız dile dikkat edip tek bir sözcüğün derin yaralar açabileceğinin farkında olmalıyız. İyi bir dinleyici olmalıyız. Diğerlerinin öyküleriyle ilgilen- meli, insanları yüreklendirmeli, desteklemeliyiz. Anlayışlı ve sabırlı olmalı, insanların hassasiyetlerine özen gös- termeliyiz. Duygularımızı yönetmeyi öğrenmeliyiz. Hata- larımızı içtenlikle kabul edip gerektiğinde özür dileyebil- meliyiz. Anlaşmazlıkları ve farklılıkları olumlu karşılamalı, insanlara saygı duymalıyız. En önemlisi sevgide cömert olmalıyız. Bu parçanın yazarının insanlarla sürdürülebilir iliş- ki konusunda aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) İnsan içindeki sevgi selini karşısındakinin gönlüne seve seve akıtırsa sevgisinin karşılığını alabilir. B) Her insan özeldir ve her inşan farklıdır, farklılıkları bilmek zenginliktir. C) İnsanların kutsalına saygı duymayan, kendi kutsalı- na saygı beklemesin. D) ilişkilerinizde sabırlı olup insanlarla lehinize olacak ilişkiler kurmanız sizi hayatın her alanında başarıya taşıyacaktır. E) İnsanlarla iletişimde dinlemenin önemi yadsınamaz, sadece siz konuşursanız hiçbir şey öğrenemez ve öğretemezsiniz. 1 1 1

28. Birey Merkezli Yaklaşım Kuramı'nın sahibi Rogers'a göre her birey; mantıklı, sosyalleşebilen ve yapıcı birer varlık olduğu gibi içinde büyümeye ve kendini geliştirmeye yönelik potansiyel taşır. Çocuklukta yaşanılan hadiselerin yetişkin kişiliğini oluşturmada ciddi bir rol oynadığını kabul eden Rogers, daha çok şimdiki ihtiyaçlarımız ve gerçekleştirme doğrultusundaki çabalarımız üzerinde durur. Rogers'a göre davranış geçmişte meydana gelen şeylerden dolayı oluşmamaktadır. Organizmanın gidermeye ya da azaltmaya çabaladığı gerilimler sadece şu an var olan gerilimler ve ihtiyaçlardır. Rogers, çocuğun benlik duygusunun gelişiminde anne - çocuk ilişkisinin önemine dikkat çeker. Eğer anne, çocuğun sevgi ihtiyacını karşılamışsa ki bu koşulsuz sevgi olarak betimlenmiştir, bebek sağlıklı bir kişilik geliştirmeye başlayacaktır. Tam tersi şeklinde, eğer anne çocuğuna sevgisini yalnızca yapacağı uygun davranışlar karşılığı gösterirse çocuk annesinin bu tutumunu içselleştirerek buna uygun değer koşulları geliştirir. Bu durumda çocuk sadece belirli koşullar altında kendisini değerli hisseder ve annesinin hoşnutsuzluğuna sebep olacak davranışlardan kaçınır. Sonuç olarak - Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) çocuğun benliği bir bütün olarak gelişemez, çocuk bir kısmının reddedileceği korkusuyla benliğinin tüm yönlerini açığa vuramaz B) psikolojik sağlık durumunun oluşabilmesi için gereken ilk şey, çocuklukta koşulsuz sevginin alınmış olmasıdır C) psikolojik olarak sağlıklı veya kendini tam olarak gerçekleştirmekte olan çocuğun karşılaştığı olumlu ve olumsuz tutumlar bu süreci destekleyici olacaktır D) anne bu dönemde çocuğun davranışını önemsemeksizin, sevgisini ve kabulünü çocuğuna yansıtmalıdır E) koşulsuz sevgi alan çocuk değer koşulları geliştirmeyecek ve ortaya çıkan benliğinin herhangi bir parçasını baskı altına almayacaktır OFF

2. gulayarak okuyucuyu etkiler. Kimileri beni yadırgayabilir ya da bana kızabilir ama ben, özellikle son zamanlarda müzik diye dinlettikleri pop müzi- ğin bırakın sanatsal açıdan değerini, bu müziğin sanatsal bir sorun hâline geldiğini, "sanat" adının içini boşalttığını dü- şünüyorum. Bu sorun, "İsteniyor, seviliyor, gençler dinliyor." gibi iddialarla ve gerekçelerle geçiştirilemez. Halk kendi kül- türünün yarattığı türküleri de seviyor, dinliyor; sevmenin, din- lemenin ötesinde bu türküleri yüzyıllardır dilinde dolaştırıyor. Bugün gençliğin ağzında sakız gibi dolaşan kaç beste, kaç şarkıcı (!), kaç besteci on yıl sonra hatırlanacak? Bunların geleceğe kalma şansları ne kadardır? Hepimiz biliyoruz ki içinde her türlü basitliğin kol gezdiği bu şarkıların hiçbiri ge- leceğe taşınamayacak, unutulup gidecek. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) Popüler kültürün sanat adına yarattığı ürünler kalıcı olmaz. B) Müzik, ruhu dinginleştiren ve insana huzur veren bir sa- -nat dalıdır. C) Genç sanatçılar, popüler olmak adına müziği gerçek de- ğerinden uzaklaştırmaktadır. D) Türkülerin insanın içine işleyen ve onu kendine çeken bir yanı vardır. E) Günümüz pop müziği bestecilerinin hiçbirinin geleceğe kalma şansı yoktur. 1 1 1

24. 1970'lerde Türk tiyatrosu, ülkede yaşanan toplumsal ve siyasi olaylardan olumsuz etkilenir. Oyunlarda, önceki yıllarda işlenen konulara ek olarak Kurtuluş Savaşı, işçilerin sorunları, 12 Mart gibi konular işlenir. Bu dönemde daha çok yerli ve yabancı siyasi belgesel oyunlar sahnelenirken bir yandan da gerçekçi köy oyunları, tarihî oyunlar, geleneksel Türk tiyatrosunun özelliklerine dayalı müzikli oyunlar, kabare oyunları, epik oyunlar yazılır. Geleneksel Türk tiyatrosunun anlatım biçimlerini kullanmayı sürdüren Turgut Özakman ve Oktay Arayıcı ile epik türde yazdığı toplumcu gerçekçi oyunlarla ünlenen Vasif Öngören, bu dönemin öne çıkan yazarlarındandır. 1980'lerde ise oyun yazarlığı, nitelik ve nicelik açısından bir durgunluk yaşar. Türk tiyatrosunda önceki dönemlerde görülen coşkunluk, bu yıllarda görülmez; oyun yazarları 12 Eylül sonrasında dönemin siyasi koşullarından dolayı güncel olaylardan ve toplumsal sorunlardan uzaklaşarak eski hikâyeleri, masalları, Osmanlı tarihinden değişik olayları ve kahramanları, ünlü adamların hayat hikâyelerini ve bireysel konuları ele alırlar. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) 1980'lerdeki Türk tiyatrosuna göre daha realist olan 1970'lerdeki oyun yazarlığı içerik bakımından da oldukça zengindir. B) 1980'lerde oyun yazarlığı, 12 Eylül sonrası dönemin siyasi koşullarından etkilendiği için sayı bakımdan daha ez eser verilmiştir. C) 1970'lerdeki Türk tiyatrosunda eski Türk tiyatrosunun anlatım biçimlerini sürdüren yazarlar da bulunmaktadır. D) Her İki dönem Türk tiyatrosu da dönemin siyasi olaylarından etkilenmiş olsa da bu eserlere farklı şekillerde yansımıştır. E) 1980'lerdeki oyun yazarları, biyografi türünün yanı sıra ferdî konularda da yazmıştır. VERRE tanım

kat 23. Resimden anlamayan, bu işin eğitimini almamış kişiler bir sergi gezse her biri farklı resmi değerli bulabilir ancak bu işi bilen kişilerin büyük çoğunlukla aynı eserde karar kılması gerekir. cir- ak iş, a- rla mu na k -? Bu cümleden aşağıdaki yargılardan hangisi kesinlikle çıkarılabilir? A) Resimden anlamayan kişiler, aynı resmi değerli bulmazlar. B) Resim sanatı, kişisel beğeniye açık bir sanattır. C) Resim sanatını bilen kişiler, genellikle aynı resmi beğenirler. D) Resim eğitimi olan insanlar, ortak bir beğenide buluşma- lıdır. E) Resmin değeri, resmi değerlendiren kişinin bilgisi düze- yindedir.

dü- cünü uyma tlulu- afası ""Ben a ne afiy- Bun- erde biz gisi /benimhoca M Ünlü bir ressam öğrencisine: "Artık eğitimini tamam ladın." diyerek resmini şehrin en kalabalık yerine asıp yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenme- dikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı yaz- masını istemiş. Genç ressam denileni yapmış. Birkaç gün sonra meydana gittiğinde bakmış ki resim çarpı lardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş. Hocası "Üzülme, bir resim daha yap aynı yere as ama bu defa yanına bir palet ve çeşitli renklerde boya ve fırçalar koy, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica et." demiş. Genç ressam birkaç gün sonra resme hiç dokunulmadığını görmüş. Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağı- dakilerden hangisidir? A) İnsanlar fırsatını yakalayınca acımasız eleştiriler yapabilir. B) İnsanların birçoğu bir başkasını eleştirirken nes- nel davranamaz. C) Sanatçı eleştiriye açık olabilmeli ve sabırla devam etmelidir. D) Eleştiri yaparken yapıcı olabilmek oldukça zor bir tutumdur. E) Bir emek sonucu ortaya konulan sanat eserine saygı duymak gerekir.

layınız. Her derde deva greyfurt suyunun, özellikle de tansi- yonu kontrol altında tutan ya da kolesterol düzeylerini düşürücü bazı ilaçlarla birlikte alındığında istenme- yen etkiler ortaya çıkarabileceği dokuz on yıldır bi- liniyor. Greyfurt suyunun, bu ilaçların kana karışma düzeyini artırarak tehlikeli yan etkilere yol açabileceği çalışmalarla da gösterilmiş durumda. Şimdiye kadar bilinmeyense bu etkinin sorumlusu madde. Söz ko- nusu ilaçların ortak özelliklerinden biri, alındıktan sonra dolaşıma karışmada biraz zorlanmaları. Ne- deni, CYP3A adı verilen bir bağırsak enziminin ilaç moleküllerini kısmen yok etmesi. Greyfurt suyuysa bu enzimi baskılayarak ilacın istenenden fazlasının dolaşıma karışmasına yol açıyor. 35. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt yoktur? A) Haçların bileşiminde birtakım yok olmalara yol açan organik maddenin adı nedir? B) Kolesterol seviyesini düşüren kimi ilaçların grey- furt suyuyla alınması sonucunda ortaya çıkan kötü etkiler kaç yıldır biliniyor? C) Tansiyon ve kolesterol seviyesini düşüren etkili meyve greyfurt mudur? D) Greyfurt suyu, tansiyon veya kolesterol ilaçlarının kana karışmasında nasıl bir rol oynuyor? E) Tansiyon ve kolesterol ilaçlarının benzer nitelik- leri arasında neler vardır? 36. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Açıklama CNeden-sonuç ilişkisi B) Sayıp dökme D) Tanımlama Karşılaştırma

Tarih Öncesi Devirler ve Tarihî Devirlere Geçiş - 2 11. Kavimler Göçü İstanbul'un Fethi Fransız İhtilali Yukarıdaki olayların ortak özellikleri arasında, 1. Yeni Çağ'da yaşanmış olmaları II. Avrupa'nın siyasi yapısının değişmesine neden ol- maları III. Evrensel nitelikli olaylar olmaları durumlarından hangileri yer almaktadır? Yalnız I D II ve III B Yalnız II I, II ve III Yalnız III KONTROL ET Yaz 60 7 ( 8 A 9 (A 10 (A) 11 A 12 (A) 13 (4) 14 (A) 15 )

N R 1 11. Kendisini yazdıracak olan şeyi bulduktan sonra iç içe geçen iki sorun yaşıyorum. Bi- rincisi öykünün ilk cümlesi, diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan mı, ya- şayan mı? Genellikle birinci tekil kişi ağzın- dan anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma asla acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa yazsam da geriye pek az say- fa kalıyor. Benim için öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu yazmak ise ger- çek bir haz. Galiba sondaki hazzı yaşamak için baştaki işkenceye katlanıyorum. Bu parçada kendisinden böyle söz eden bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bireysel konulara ağırlık vermektedir. B) Üslup konusunda hassas davranmaktadır. C) Yazdıklarına karşı eleştirel bakabilmek- tedir. DAnlatıcı kimliğini önemsemektedir. E Amacına ulaşma yolunda sıkıntılara kat- lanmaktadır. (2015-YGS)

6. 72 mektedir. C) Kaya katmanlarından birinde tespit edilen bir fosi- in, yaşamış olduğu zamana dair bilimsel veriler el- de edilebilmektedir. D) Nesli tükenen hayvanların tespitiyle ilgili önemli ça- lışmalar, jeoloji alanındaki bilim insanlarından yar- dım alınarak gerçekleştirilebilir. E) Canlıların ortaya çıkışıyla ilgili yapılan bilimsel çalış- malar, kesin sonuçlar ortaya koyamamaktadır. www Yazardan okura uzanan ve sözcüklerden oluşan görün- mez bir merdiven vardır. Okur, bu merdivenden geçe- rek yazara ulaşır; onun dünyasını anlar, eserini içselleş- tirir. Yazar da aynı merdivenle sözcüklerle yarattığı kur- maca dünya içinde okurun yüreğine dokunmayı başa- rir. Bu, inanılmaz bir serüvendir; eğer okur ile yazar, bu- luştukları metinde yürek diliyle konuşup anlaşırlarsa o noktada "edebî ve ebedî bir dostluk başlar. Bu dost- luk, okurun zihninde yepyeni anlam pencereleri açar. Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Yazarların daha çok, kendi dünya görüşlerine yakın okurlara seslendiği B) Bir sanat yapıtını gereği gibi anlamanın yazar ve ya- bitları hakkında bilgi sahibi olmaya bağlı olduğu C) Bir yazarın, birikimi ne olursa olsun her düzeyde okurun anlayabileceği yapıtlar yazması gerektiği D) Yazarların kendileri gibi duyan ve düşünen bir okur kitlesi oluşturmaya çalıştığı E Okurla yazar arasında kurulacak yakın ilişkinin oku- run yaşamında köklü değişimler sağlayacağı ÖZDEBİR YAYINLARI 1 1 I 1 1 1 1 1 1 1 I 1 I 1

3. GELİŞİM İZLEME TESTİ Günümüzde en çok yanlış yönlendirme ve hilecilik; gida, beslenme alanında var. Güncelliğini yitirmiş önerilerle, ithal diyetlerle, bilimsellikten uzak tabu- larla halkın sağlığıyla oynanabiliyor. Kimi uzmanlar bile duruma oldukça yabancı. Ne yaptıklarının farkında olmadan diyet mönülerine sa- lam, sosis gibi zararlı ve kanserojen oldukları tescil- li yiyecekleri bile alabiliyorlar. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini gös- termektedirler. B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vur- gulamaktadırlar. CAynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almak- tadırlar. D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı bilimsel çalışmalardan örnekler sunmaktadırlar. E) Farklı üsluplar kullasalar da konuyu benzer neden- lerle açıklamaktadırlar. Cositli nedenlerden dolayı ölen balinalar Jinglardan 1

3 Paragrafta Konu - Ana Düsi 5. "Araştırma Görevlilerinin Bilimsel Bir Makalenin Bölüm- lerine İlişkin Görüşleri" adlı bir araştırmada şu sonuçla ra varılmıştır: Araştırma görevlilerinin anahtar kelimele- sadece bir çalışmaya ulaşmak amacıyla kullanmadık lanı, çalışma hakkında bilgi veren kelimeler olarak tanım- ladıkları tespit edilmiştir. Buna rağmen bazı araştırma görevlilerinin anahtar kelimeleri önemsemedikleri de dikkate değer sonuçlardan biridir. Araştırma görevlile- rinin giriş bölümüyle ilgili yorumlarında genellikle olumn- suz ifadeler kullandıkları hatta bu görüşte olan katılım- cıların çoğunlukta olması vurgulanması gereken bir di- ğer sonuçtur. Araştırma görevlilerinin sonuç bölümüy- le ilgili yorumlarında ise genel olarak çalışmanın ilgili alanına katkı sağladığını ifade ettikleri gözlemlenmiştir. Bu parçadan yola çıkılarak araştırma konusu olan ma- kale ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Bazı araştırma görevlileri, ilk defa okudukları maka- leyi daha sonra da okuma ihtiyacı hissetmiştir. B) Araştırma görevlileri, makalenin bütün ögelerini ay- ni derecede önemsemiştir. C) Araştırma görevlilerinin çoğu, makalenin sonuç bö- lümüne olumlu bir gözle bakmaktadır. 7, D) Giriş bölümündeki bilgiler, diğer bölümlerde tekrar edildiğinden olumsuz bir görüş belirtilmiştir. 111 E) Anahtar kelimelerin makaleye ulaşılmasında etkili olduğu, tüm araştırma görevlilerinde genel bir ka- bul olarak karşımıza çıkmaktadır. odinmesinde en bü Matbaa ÖZDEBİR YAYINLARI sanla bilg yeri B S

Cyaşamı tehdit eden hastalıkların D) seviyesi ağır seyreden E) geçici olduğu zannedilen 16. Gıdaların doğru saklanması, yemeklerin günlük tüketimi, sağlıklı buzdolabı koşulları, damacana su yerine tek ----- şişelerin tercih edilmesi, abur cubur yemekten uzak durul- ması gibi -----, sindirim sistemi enfeksiyon risklerini en aza indirebiliyor. A) yöntemlerle - kullanımlık - tedbirler B) ortamlarda - tadımlık - istekler C) Isılarda - seferlik - seçenekler D) zamanlarda - kapaklı - ihmaller E) tencerelerde - dolumluk - uyarılar 2