Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

8. D) Denize taş atıldığında suda halkaların plus- masi E) Bardağa su konduğunda suyun bardağın şekli- ni alması Panoramik fotoğraf herhangi bir görüntünün yatay çekimde yan yana, dikey çekimde üst üste olma şartı ile birden fazla çekim (kotoğraf karesi) yaparak, dijital programlarla birleşmesi sonucu ortaya çıkan geniş açılı fotoğraf çalışmalarıdır. Bu fotoğraflarda makinemizi sabit bir eksen etrafında döndürerek 360 derece çekim de yapabiliriz. mer Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi pano- ramik fotoğraf için uygun bir konudur? El ele yürüyen bir çift Uyuyan bir kedi A) B) C) Güzel bir koy D) E) Bir çocuğun portresi Saksıdaki çiçek VERİ YAYINEVİ 1 1

PARAGRAF TARAMA) azi Z. a e TEST-3 7. Yapılan bir araştırma, gerektiğinde sorunları gider- me yetkisi verilmemiş çalışanların yeterince verimli çalışmadıklarını göstermiştir. Bir fabrikada şişele- nen ürünler banttan geçerken bazıları devrilmek- tedir. Bir işçi bunları düzeltmekle görevlidir. Bölüm şefi, bir gün bu işçiye: "Şişelerin devrilmesi önle- nebilirse çok zaman kazanılır." der. İşçi bir kartonu büker, bant makinesine yerleştirir, devrilmeyi önler. Şef, işçiye bunu daha önce niye yapmadığını sorar. Aldığı cevap ilginçtir: "Eğer bunu daha önce yap- mış olsaydım görevini yapmayan, işin kolayına ka- çan bir işçi konumunda olurdum." Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakile- rin hangisidir? A) Fabrikalarda işçilerin düşük performansla ça- lıştıkları Sorumluluk verilmesinin işçilerde verimliliği artı- racağı C) Görevini aksatanlara işyerinde iyi gözle bakıl- madığı D) İş yaşamıyla ilgili araştırmaların sorunlara ışık tuttuğu E) Dayanışmanın üretimde yararlı sonuçlar do- ğurduğu

2. Köşe yazarı, dünyanın ve memleketin günlük so- runlarını, ayrıntılara kaçmadan, genelin anlayabile- ceği aydınlık bir üslupla açıklar. Okuyucuyu kitap- ları karıştırma zahmetinden kurtarır, her gün ona bilmediklerini öğretir, bildiklerini pekiştirir. Büyük ve sağlam bir kültürü, sıradan bir yazarda bulunmayan bir birikimi vardır. Bu yönüyle göz doldurur. Okur, onu her alanda bir otorite olarak görür ve söyledik- lerinde ona inanır, onun görüşlerinden yola çıkarak, kendine birçok konuda çizgi belirler. Doktrin Yayınları E Aşağıdakilerden hangisi, köşe yazarının bu par- çada belirtilen özelliklerinden biri değildir? A) Okurun yararlanacağı geniş bir kültüre sahip olmak Okuru okumaya, araştırmalar yapmaya teşvik etmek D) Okurun güvenini kazanmak E) Okurun bilgi birikimine katkıda bulunmak TÜRKÇE SORU BANKASI C) Düşüncelerini halkın çoğunluğunun anlayabile- ceği bir dille yazmak ninde tam Bu parçar düşüncer A) I 4. (1) 126 buy ins kall Be ru ar ya B g A

DONDRIN WWW.ART PARAGRAF - (PARAGRAF TA 5. Her bulduğunu yayımlayan, her önüne geleni yazı sanıp basan dergilerin edebiyata bir yararı olmaz. Hatta bunlar iyilikten çok kötülük etmiş olurlar ede- biyata. Edebiyat, sanat dergisi olduğu iddiasıyla ortaya çıkan dergilerin bu iddialarındaki içtenlik ve yetkinliklerinin kanıtı, yayımlayacakları ürünü be- lirlemede kılı kırk yarmalarıdır. Bu onlar açısından olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu alanda kendine yer bulmak isteyerek dergi çıkarmaya çalışan herkesin yayımlayacağı ürünleri belirlemede bu kılı kırk yar- 7. Yapılar me y ma zorunluğunun bilincinde olması gerekir. Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Bazı dergilerin edebiyata zarar verdiği B) Edebiyat, sanat alanında dergi çıkarmanın güçlüğü C) Her edebiyat dergisinin kendine bir yer edine- mediği çalışa nen tec Edebiyat dergilerinin yayımlayacağı yazıların seçiminde titiz olması gerektiği E) Edebiyat dergisi çıkarmanın yeteneğe ve içten- liğe bağlı olduğu şe n

2. Cevaplarınızı, 1. Yapıtımın her katmanında başka bir sese kulak verilen, başka bir yaşam biçiminin kendisini görünür kıldığı bir yapı kurmaya çalıştım. Buradaki mesele okurun sesiyle öykülerdeki seslerin nerede ve nasıl kesişeceği, tüm bu yaşamların karşılaşma anında nasıl bir yakınlaşmanın ortaya çıkacağıdır. Yani okur eğer kitabı bitirdiğinde kendisinden bir şeyler bulduğunu söylüyorsa ya da derinden derine böyle bir hisse sahip oluyorsa öykülerdeki seslerle kendi yaşam deneyimleri ve duyguları arasında bir köprünün kurulduğunu iddia edebiliriz. Herhalde yazar olarak beni mutlu edecek şeylerden biri de bu olur. Bu parçada "okurun sesiyle öykülerdeki seslerin kesişmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Her düzeyde okurun anlayabileceği yalın bir dil kullanılması B) Okura düşünsel değil, eğlenceli bir içerik sunulması C) Anlatılanların, tümüyle gerçek yaşama dayanması D) Okurun, yapıtta anlatılanlarla kendi yaşamını ve beklentilerini ilişkilendirebilmesi E) Herkesin kolayca benimseyeceği görüşler ileri sürülmesi ceuce =)

e 0 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Tenten, dünya çapında oldukça sevilen ve bilinen bir çizgi roman serisidir. Belçikalı çizer Herge tarafından 1929 yılında yaratılan bu dizi, 20. yy. Avrupa çizgi romanlarının en ünlülerindendir. Serinin kahramanı, genç bir gazeteci ve gezgin olan Tenten'dir. Maceralarında ona köpeği Milu, arkadaşı Kaptan Haddock ve pek çok renkli karakter eşlik eder. Bu çizgi roman serisi, kendine özgü teknikleri, sürükleyici öyküleri ve zengin bir altyapıya dayanan içeriğiyle yayımlandığı dönemde geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. Öykülerde fantastik, polisiye ve bilim kurgusal ögeler başarıyla bir araya getirilmiştir. Tüm öykülerde zeki bir hiciv anlayışı ve politik eleştiri bulunmaktadır. Yazar, Tenten'i kötülerin karşısına çıkan bir "süper kahraman" olarak çizmiştir. Ancak Herge'nin Tenten'i geri kalmış, bilgisiz ve kültürsüz olarak söz ettiği Afrikalı ve Asyalılara karşı bir alternatif kahraman gibi sunması, hümanist düşünürlerce topa tutulmuştur. 35. Bu parçadan Tenten'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Bir döneme damga vurduğu B) Anlatılan olayların gerçeğe dayandığı LC) Eleştirel yönler barındırdığı D) Başkarakterinin, idealize edilerek kurgulandığı E) İlgi çekici bir içeriğinin olduğu Ceupb 36. Bu parçaya göre Tenten'in kimi düşünürlerce eleştirilen yönü aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşünsel ve eğlenceli içerik dengesinin sağlanamaması B) Ele alınan konuların dönemin koşullarıyla tutarlı olmaması 1 C) Kişilerin ötekileştirici ve yanlı bir bakışla çizilmesi D) Farklı kültürlerden seçilen kişilerin aynı davranış kalıplarıyla sunulması E) Kişilerin yüzeysel bir biçimde ele alınması Diğer sayfaya geçiniz.

1 YAYINLARI 3. Rus Çarı tarafından görevlendirilen Vali salondan içeri girdiğinde Chopin'in gözleri birden keskinleşir, öfkesi bilince dönüşüverir. Piyano susmuştur. Yüksek arkalıklı sandalyelerine gömülü soylular (!) ha bire tıkınmaktadırlar. Gelen Valinin salona girdiği duyurulunca yerlerinden sıçrayıverirler, yerlere kapanıp sofranın başköşesine oturturlar kurtarıcılarını. Soyluların başı, eliyle gözüyle Chopin'e çalmasını işaret eder. Öfkesi bilince dönüşüveren Chopin, parmaklarını tuşlara sertçe vurur, "Ben Çar'ın cellatlarının önünde çalamam!" diye bağırır. ................. Buna göre Chopin'in bu davranışı aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? AY Sanatçının görevi BY Sanatçının isteği Sanatçının onuru DY Sanatın işlevi E) Banatçının duyarlılığı

(0) Sokrates "Sorgulanmamış hayat yaşanmamış hayattır." slo- ganıyla her birimizi hayatı sorgulamaya davet ediyor. (II) Bizleri aydınlatmak uğruna canını bile hiçe sayan bu yüce gönüllü filozof, kullanmadığımız gözlerimizi ve zihnimizi karanlık kuyulardan çıkar- mak adına sokak sokak dolaşıp bıkmadan usanmadan basit bir dille sorular soruyor. (III) insanlığı derin uykusundan uyandırmak için verdiği çabanın meyvesini ise binlerce yıl sonra dahi olsa alı- yor. (IV) Hiçbir yazılı eser bırakmamasına rağmen Platon sayesin- de günümüze kadar gelen öğreti ve diyologları ile birçok görmeyen göz gördü, derin uykuda olanlar ise uyandı. (V) Felsefe, işlevselliği ve yaşama yakınlığı ile de ayrı bir yerde olmalı. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin başına "Sokrates bu kutsal görevin meşalesinin ateşinde, ateşe âşık olan pervaneler gibi yanmamış olsaydı bu derece benimsenebilir miydi?" cümlesi getirilebilir? A) I B) II C) III D) IV E) V

TYT/Türkçe 29. Et talebi nüfusa bağlı olarak sürekli artarken bu durum, hayvan besiciliği kaynaklı çevresel ve ekonomik kayıpları da artırıyor. Bu soruna alternatif bulmak isteyen araştırmacılar, et analogları geliştirdi. Bu ürün, gerçek ete benzer duyusal ve fizikokimyasal özellikte olmanın yanı sıra fonksiyonel açıdan da et gibi işlev görüyor. Farklı üretim teknikleri ile üretilen et analogları ekonomik olarak kolay elde edilen su, yapılandırılmış bitkisel protein, bitkisel yağ, aroma vericiler, bağlayıcılar ve renk maddeleri gibi bileşenlerden oluşuyor. ABD ve Almanya gibi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere kimi ülkelerde satışa sunulan bu ete şimdilik ilgi az. Bunda etin neden olacağı sağlık risklerinin henüz ortaya çıkarılmamasının da etkisi var. Ancak yaygınlaşmasının ileride hayvanlara ihtiyacı azaltacağı düşünülüyor. Bu parçadan "et analogları"yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Bileşiğini oluşturan maddelerin maliyetinin düşük olduğuna B) Gelişmiş ülkelerde tüketiminin teşvik edildiğine Sağlık üzerindeki etkilerinin tam olarak tespit edilmemesinin, tüketimini olumsuz etkilediğine 31. D) Görüntü olarak normal eti andırdığına E Hayvansal üretim kaynaklı sorunlara çözüm olarak ortaya çıktığına

SITE TOON ABO 3 NADZIES 7 24. Yanınızda sürekli kıpırdayan, yerinde duramayan birinin olduğunu hayal edin. Bu, sizin için can sıkıcı, olur mu? Science Reports dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, insanları bu şekilde görmenin tetiklediği stresli duyumlar, her üç kişiden birini etkileyen son derece yaygın bir durum. Misokinezi diye adlandırılan ve tam kelime karşılığı "hareketten nefret etmek" olan bu garip durum, birinin el veya ayağını sürekli hareket ettirmesi gibi küçük ve tekrarlayan hareketlerine karşı güçlü bir olumsuz duygusal tepki. Misokinezi, ilk olarak, insanların belirli tekrarlayan sesleri duymaktan rahatsız oldukları bir bozukluk olan misophonia ile ilgili bir araştırmada fark edildi. Üzerinde henüz kapsamlı bir çalışmanın yapılmadığı misokinezide tetikleyiciler misophoniada olduğu gibi sesle ilgili değil, görsel oluyor. Bu parçadan "misokinezi"yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz A) Psikolojik bir sorun olduğuna B) Misophoniadan daha yaygın olduğuna C) Tesadüfen keşfedildiğine D) Hakkında yeterli araştırma yapılmadığına LELOrtaya çıkmasında hareketin, konuşmadan daha etkili olduğuna Diğer sayfaya geçiniz. Strateji Yayınları

a e 61 20 26. Denizleri kirletin, ırmaklan da kirletin. Zehirli sulan afiyetle için w hiç çekinmeyin, sevdiklerinize de içirin. Denizlerde denizanala oynaşsın, göllerde fabrika atıkları kaynaşsın. O denizlerde yüzü o irmak sularında yıkanın. Devasız dertlere düşün. Meyve ağaçlar ni kesin, her biri yanm kilo gelen şeftaliler olmasa da olur, hele hel zeytin ağaçlarının hiç gereği yok. Böylece akıllı doğanın karşıs na kurnaz insanlar olarak çıkın ve dünyayı kullanmak adına bütü kaynaklanı kurutun. Ormanlan yakma mevsimi geldiği zaman hi beklemeyin, çakın kibriti. Kentleri ağaçlandırmayın, var olan ağaç lan da kesin, her yeri betonla iyice doldurun, ayrıca o betonla nın altını üstünü sağlam yapmayı da düşünmeyin. Bırakın yıkılsın yenisini yaparsınız. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi dir? A) Şehir planlamasında doğal yaşam güzelliklerinin göz önüne alınmadığı B) Kimi insanların kaynak yaratmak için doğal çevreyi işlediği Kentlerdeki betonarme yapılarda çevre düzenlemesinin yapı madığı Doğa sevgisi ironisiyle tüm doğal güzelliklere zarar verildiği E) Insanın eylemleriyle doğal dengesini bozduğu dünyanın olum suzluklarından etkilendiği

27. Bazı insanlar kitaplar konusunda maymun iştahlı. Birine baş- lar, bitirmeden öbürüne geçer ya da sürekli kitap satın alırlar, okumazlar ama alırlar. Bibliyomani denen şey... Belki bende de benzer bir yazma hastalığı vardır, bilemiyorum. Ancak tek ba- şına yazma tutkusu yazar olmaya yetmiyor. Bilinçli bir okuma süreci, disiplinli bir çalışma ve en önemlisi de bu işi sevmek gerekiyor. Sonra hayatı ve insanları iyice gözlemlemek, göz- lemlediklerini demlendirip doğru noktada yazıya dökmek de önemlidir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- maz? A) Kitaplarla ilgili sağlıksız davranışlar gösteren insanlar var- dır. B) Yazma tutkusu bir bakıma hastalık olarak düşünülebilir. C) Yazmayı sevmek, yazmak için lazım olan niteliklerden biridir. D Yazabilmek için istekli olmak gerekli değildir; yazmak için çok okumak ve emek vermek gerekir. E) Yazıya dökülenler, aslında yazarın gözlemlerinden yola çıka- rak oluşturduklarıdır.

Bazıları derler ki Descartes, Kant, Hegel, Wittgenstein hat- ta Platon ve Aristotales'in bile görmediği ilgiyi Nietzsche'nin görmesinin bir nedeni, fikirlerinin kolay sloganlaştırılabilir ol- masıdır. Özellikle aforizmaları, basitleştirilmeye çok yatkındır. Hâlâ kitapları en çok satan filozof olmasının ve genç nesli hep elinde tutmasının bir başka nedeni de aslında ortaya sanıldığı kadar uç fikirler atmamış ama ortaya attığı fikirlerin hepsini en uç noktaya götürmekten geri durmamış olmasıdır. Aslında bu, onun yazı stilinin başlıca özelliklerinden biridir. 37. Bu parçaya göre Nietzche için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Fikirleri, sloganlaştırılmaya çok uygundur. B Fikirlerini uç noktalara kadar taşımaktadır. Gelmiş geçmiş tüm filozoflardan çok ilgi görmektedir. Kitapları en çok satan filozofların başında gelmektedir. E) Descartes, Kant, Hegel gibi filozofların fikirlerini çürütmüş- tür.

33. Gazeteci: Yazı hayatınızın başlangıcı ortaokul yıllarına d makla birlikte 1990'dan beri dergilerdesiniz; şiir birikiminizin genel muhasebesini yapar mısınız? Şair: Bir muhasebe yapmadım şimdi siz söyleyince aklımdan Gazeteci: 2020'de çıkan şiir kitabınızdaki şiirler o yıl yazdıkla geçti. rınızı mı içeriyor? Şair: Kitap yayım tarihleri bir şey söyler elbette. Ama benim için önemli olan ne zaman yazdığımdan ziyade yazmış ol mamdır. dayan Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sa nat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Düzenli yazan bir şairin şiirlerinin nerede ve ne zaman ya- zıldığı öyle çok da önemli değildir. B) Şiirle irtibatını gerek okur gerekse yazar olarak hiç kesme- melidir şair ki kendini tekrara düşmesin ve yeni şeyler söyle- sin. Benim için önemli olan benim yaşım değil, şiirimin yaşıdır; şiir yaşıyor ve yeşeriyorsa günü gelince elbet kitaba dönü- şecektir. D) 90 kuşağının gerek nitelik gerekse nicelik bakımından en üretken şairleri, yazmayı kendisine bir iş edinen, yazmasa şıkıntıya düşecek olan birkaç isimden öteye geçmez. EX Şairlik bir yetenek işidir, bunun okulu ve makamı olmaz; hani "Allah vergisi" derler ya işte öyle bir şey.

ki izleyi ayısıyla iştı: kten de merakla ikayeleri anlatmak da yoktu atik olma- eği olma- sıkıntılar/ apti, mat- di zavallı: Cilara kila- -ilen açık- en hangisi $1 si Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu kla- siği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevisinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarılarak yazıları bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi. Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihat- name": "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu roma- nın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuş- kusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacıyı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor. 18. Bir kitabın arka kapak tanıtım yazısı olan bu görsel- den yola çıkıldığında sözü edilen kitapla ilgili olarak 1.1996 yılından itibaren ülkemizde oldukça ilgi gören bu eser, sanatçısının ilk kitabi değildir) II. Sanatçısına ilham olan eser, Türk edebiyatının klasiklerindendir ve aynı zamanda da yazarı Türk edebiyatının diğer eserlerinden etkilenir. III Masalımsı bir öykü olmasının yanında nasihatname, yaşam ve ahlak kılavuzu olarak da adlandırılabilir. leğerlendirmelerinden hangileri yapılamaz? A) Yalnız I Eve II Il ve III C) Yalnız II I, II ve Ill

31. Demokritos, sofrasına gelen incirleri yerken bir bal kokusu almış ve hemen bir araştırmadır başlamış kafasında, o güne dek incirlerinden almadığı bu koku nereden gelebilir diye. Merakını gidermek için kalkmış sofradan, incirlerin toplandığı yeri görmeye gitmek istemiş. Sofradan niçin kalktığını duyan hizmetçi kadın gülmüş. "Boşuna zaman kaybetmeyin." "inciri bal çanağına koymuştum toplarken." demiş. Demokritos'un canı sıkılmış, bu araştırma fırsatını kaçırdığı, bir merak konusu elinden alındığı için, "Hadi be sen de!" demiş hizmetçi kadına. "Keyfimi kaçırdın ama ben yine de bal kokusu incirde kendili- ğinden varmış gibi nedenini araştıracağım." demiş. Bu anlatı, insanlığın nasıl geliştiğini kolayca açıklıyor olsa gerek. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? İnsanın karşılaştığı her yeni durum, onda merak ve araştır- ma isteği uyandırır. B) Ünlü düşünürler, yaşamdaki çok basit farklılıkları bile ince- leme konusu yapmıştır. C) İnsanlığın gelişiminde insanoğlunun farklı merakları ve dikkatleri rol oynamıştır. D insanlık, gelişimini rahatına kıyabilen insanların inceleme ve araştırmasına borçludur. E) Bazen çok küçük farklılıkları araştırmaya kalkmak bize bir- şey kazandırmayabilir.