Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

bir n Jç yüz 13 (1) Yüksek enerji kaynağı olan ATP; üç fosfat grubu, beş karbonlu bir şeker olan riboz ve adenin denen azotlu bir maddeden meydana gelmiştir. (2) Bu görev, besin maddelerinin yakılmasıyla açığa çıkan enerjiyi, enerji harcayan hücre içi hadiselere taşımaktır. ATP, hücrenin kimyasal, osmoz ve elektriksel aktivitesini yerine getirmesi için adenozin trifosfataz (ADP) enzimiyle anorganik fosfata veya adenozin monofosfat (AMP) ile anorganik pirofosfata dönüşür. (3) Bunlar mayalanma, krebs çevrimi veya fosforillemedir. müne lerini Paragraf alnız il 1 Hayvan, bitki ve mikroorganizmalarda, enzimlerin katalizleyici etkisiyle şen adenozin trifosfat, koenzim enerji yönünden oldukça zengindir. IL ATP molekülünün önemli bir vazifesi vardır. III ATP'nin metabolizma esnasındaki teşekkülü üç kaynaktan sağlanır. Bu parçanın anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için parçada 1, 2 ve 3 ile belirtilen yerlere I, II ve III numaralı cümleler aşağıdakilerin hangisinde verilen sırayla getirilmelidir? A) B) C) D E 1 1 1 11 15 11 111 2 || ||| 1 ||| 1 3 ||| 11 ||| 1 11 14. Dünyada ve gittikçe artar Okul onces kurumsal d eğitime isp olmaktado etkili olan ilkokul de program Çünkü e öğretme bağlam unsun çağin son di Bu p han A) BY C

4. SERİ PARAGRAF KAMI 18. Kuzey Amerika bozayıları aylarca uyusa da kaslarında ha- reketsizliğe bağlı bir sorun oluşmuyor. Yapılan bir çalışmada ayıların bunu nasıl başardıkları ve bu özelliğin insanlarda kas kaybının önlenmesine yardımcı olup olamayacağı araş- tirildi. Yılda sadece üç ay aktif olan Kuzey Amerika bozayıla- rının aktif olduğu zamanlar, mart ve mayıs arasını kapsıyor. Bozayılar, eylül civarı çok miktarda yemek tüketiyor; kasım ve ocak arasında ise kış uykusuna yatıyor. Bununla birlikte ayıların fizyolojik açıdan en ilginç dönemleri başlıyor. Bu dönemde metabolizma ve kalp atış hızları hızla düşüyor, kanlarındaki azot miktarı büyük ölçüde artıyor ve insülin di- renci gelişiyor. Ayrıca bozayılar bu dönemde idrar ve dışkı atmıyor. Bir insanın bu evreleri sağlıklı bir şekilde atlatması ise hayli zordur. Böyle bir durumda pihti oluşumu, psikolojik değişiklikler ve kas sorunları insanların karşılaşabileceği en belirgin problemlerdendir. Kuzey Amerika bozayılarında ise durum farklı. İlkbaharda kış uykusundan uyandıklarında ilk başta biraz hâlsiz olsalar da genel olarak bir sağlık sorunu yaşamıyorlar. Dolayısıyla ayıların üç mevsime uyum strate- jisi uzun zamandır birçok bilim insanının ilgisini çekiyor. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşıla- maz? jalitey emmabind A Bozayıların, yılın dörtte birinde aktif bir yaşamları vardır. B) Üzerlerinde yapılan çalışmalar sayesinde insanlara fay- dası dokunmuş canlılardır. C) Kış uykusundan sonra herhangi bir sağlık sorunun ya- şamamaktadırlar. D) Kış uykusu noktasında insanla kıyaslandığında ayıların metabolizmaları çok daha kuvvetli olduğu görülmekte- SHI nib dir. E) Ayıların üç mevsime uyumları bilim insanlarının dikkat- P lerini çekmektedir. E 3.SA 13. yu ele g Faka laştı. kaze S Shir doğ Tari wstayt firti bilin bul nir mu 19. B le 20.

PARAGRAF KAMPI rca uyusa da kaslarında ha- muyor. Yapılan bir çalışmada - ve bu özelliğin insanlarda mcı olup olamayacağı araş- an Kuzey Amerika bozayıla- t ve mayıs arasını kapsıyor. rda yemek tüketiyor; kasım una yatıyor. Bununla birlikte inç dönemleri başlıyor. Bu atış hızları hızla düşüyor, ölçüde artıyor ve insülin di- bu dönemde idrar ve dışkı sağlıklı bir şekilde atlatması da pihti oluşumu, psikolojik anların karşılaşabileceği en Amerika bozayılarında ise dan uyandıklarında ilk anlarının dikkat- 32 19.-20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Albi 3. GU 13. yüzyılda Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han, Japonya'y ele geçirmek için bir deniz donanmasını harekete geçirdi. Fakat Moğol gemileri, yolda 2 adet büyük tayfunla karşı- laştı. Bu iki tayfun daha sonraları "Kutsal rüzgâr" ve "kami- kaze" olarak adlandırıldı. Japonya'daki birçok rahip, özellikle Shinto rahipleri, 1274 ve 1281'de Japonya'yı kurtaran iki doğa olayının duaları sonucu gerçekleştiğine inanıyorlardı. Igli Tarihçiler ve bilim insanları, yüzyıllar boyunca kamikaze tayfunlarının var olup olmadıklarını sorguladılar. Birçoğu fırtınaların hikâye olduğuna inanmıştı. Fakat en nihayetinde bilim insanları bu tayfunları oluşturabilecek bir fiziksel neden buldular. Bu tayfunları Pasifik Okyanusu'ndaki El Nino Sali- nımları (küresel ölçekli bir okyanus- atmosfer olayı) oluştur- muştu. abislelmüe genug 17:18 fun ile ilgili olarak aşağıdaki- uğuna unda olduğuna 20. İki büyük tayfun sonrası Shinto rahiplerinin düşünceleri ile aşağıdaki sözlerden hangisi ilişkilendirilebilir? A) Dalgalar yükseldiğinde balıklar karıncaları yer, sular çe- kildiğinde karıncalar balıkları yer. B) Kendi hikâyesinde kibrit kadar ışıtmayan insanların başkalarının hikâyesine meşale olması düşünülemez. C) Yağmurdan korkanlar kadar güneşten korkanlar da var- dir ve hepsi bir şemsiye altında buluşur. D) Eski ozanlardan Dede Korkut öğretisi der ki: Alet işler el övünür, at işler er övünür. E) Güle sormuşlar neden dikenlisin? Gül demiş, beni ya- landan değil gerçekten seven tutabilsin. 4. S E Silike R Ve 6 d elid

SAĞIDAKİ PARÇAYA PARAGRAF yeryüzünde "Rodinya" unduğuna dikkati çeken süper kitanın parçala- şeklini verdiğini belirtti. kıyısının yaklaşık 2 bin anusu'nda yer alan Ma- luşan Şeyseller sahille- bilim damlanı, yaklaşık len volkanik patlamada klerin çok daha eskiye i. erden hangisi yeryü- parçasından oluştu- bilir? nların yaşaması yonun farklı olması mevrim geçirerek mü- oyunca değişime de- ellikler gösteren kaya ştır. stir. milmiştir. miştir. 210 15. 16. SORULARI AŞAĞIDAKİ PARÇAYA GÖRE CEVAPLAYINIZ. (1) Hayatımızı idame ettirebilmemiz için en önemli besin ögemiz olan su, dolaşım ve sindirim sistem- lerinin çalışmasında temel ihtiyaç olduğu gibi, vücu- dumuzdan artık ve zehirli maddelerin atılmasında da mühim bir vazifeyi yerine getirir. (II) Su hayattır. (III) Insan organizmasının önemli bir kısmı sudan oluşur. (IV) Kan dolaşımının olabilmesi, vücudun zararlı maddelerini atabilmesi, iç zarlarının kuruma- dan görevini yapabilmesi için hep suya ihtiyaç vardır. (V) Bunun için sağlıklı her insanın günde en az 1,5 litre suya gereksinimi vardır. (VI) Bu sebeple insan- ları ve gezegenimizi korumak için müsait ve güvenilir suya olan ihtiyacımızın arttığını sürekli vurgulamak çok önemli bir husus durumundadır. 15. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangile- rinde suyun insan için yararlarından söz edilmiş- tir? A) I. ile II. TEST B) I. ile III. D) III. ile IV. i aşağıdakilerden 16. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? C) I e IV. mleri www.tasariegitimyayinlari.com adresinde E) IV. ile V. A) Tanım yapılmıştır. B) Mecaz anlamlı deyim kullanılmıştır. C) Kişisel görüş dile getirilmiştir. D) Nesnel bilgilere yer verilmiştir. E) Amaç cümlesi vardır. B

8. Son yıllarda tiyatro oyunlarında, içerik ve biçim açısından görülen çeşitlilik, yazarların yoğun bir "arayış" dönemine girdiğini değil, tam tersine, toplumsal ve politik sorunları deşmek yerine, "sakıncalı" sayılmayacak konuları irdele- meyi seçtiklerini gösterir. Bu cümlede tiyatro yazarlarının tutumuna dair yapılan eleştiri aşağıdakilerden hangisidir? A) Çabalarının sosyal konular lehine olmaması B) Arayışlarındaki tavrın toplumsal değil biçimsel oluşu C) Konu seçimlerini politik tercihlerinin yönlendirmesi D) Gerçekçi olmayan bir arayış içinde görünmeleri E) Daha çok, kendilerine zarar vermeyeceğini düşündük- leri konulara yönelmeleri VOF

4. Söyledikleriyle yaptıkları uyuşmayan birçok insan görmüşsünüzdür. Bunlar için tutarsız kelimesini ter- cih ediyoruz. Tutarsız kimseler içlerinde büyük bir çe- lişki yaşayanlardır. Bu çelişki bir süre sonra öyle bir boyut alır ki kişi bunu fark etmez bile. Hayatı tama- men bir çelişki olmuştur oysa. Her an ne yapacağını kestirmek çok zordur. Bu kimselere bir an önce yar- dim edilmeli ve bu kişilerin toplumdan soyutlanma- si engellenmelidir. Aksi hâlde çelişki içindeki bu kişi toplumdan tamamen uzaklaşabilir. Bu parçanın başlığı aşağıdakilerden hangisi ola- bilir? A) Tutarsızlığın Toplumsal Yönü B) Davranışlar ve Düşünceler C) Celişki İçinde Olmanın Etkisi DY Çelişki ve Sonsuz Değişimi E) Tutarlı Olma Çabası

Bile Her ne kadar sözlüklerde adı artık sahaf olarak geç- se de asıl adı sahhaflık olan mesleğin pirleri hâlâ ani- lir/ Özellikle Beyazıt'taki çarşıda yaşananlar, kurulan meclisler, dükkânların ziyaretçileri ve dükkân sahibi sahaflar meşhurdu/ Sözünü ettiğimiz sahaflar öyle sandığınız gibi sınavlara hazırlık kitapları veya çok satan kitaplarla ilgilenmezlerdi/ Dahası, birçoğu eski harfli metinleri rahatlıkla okudukları gibi Latince, Rum- ca gibi dillere de hâkimdi/En önemlisi de dükkânları, dönemin aydınlarının sık uğradıkları noktalardan biriy- di Sahaflar sarraflaşmadan önce, ünlü akademisyen- lerle bile tartışacak kadar bilgi sahibiydiler. Bilgili yo eskiden Bu parçada, "sahaflar sarraflaşmadan önce" sözü- asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisid Kitapçılardan bir farklarının kalmaması B) İşin ticari boyutunu öne çıkarmaları Mesleklerine önem vermemeleri C) D) Kendilerini geliştirmemeleri E) İşlerini sevmemeleri

A A 24. (1) Reşat Nuri Güntekin, ilk romanlarında devlet prob- lemlerine gerçekçi ve objektif bir şekilde değinmiştir. (11) Eserlerinde dönemin insan ilişkilerine ve ahlak sorunlarına sıkça yer vermiştir. (III) Yazarın üslubu oldukça sadedir. (IV) Durumlara karşı eleştirel bir yakla- şim gösteren usta kalem, bu yönüyle Türk edebiyatının öne çıkan isimlerinden biri hâline gelmiştir. (V) Yazdığı kitapların bazıları film ve televizyon dizisi olarak uyar- lanmıştır. (VI) "Yaprak Dökümü” isimli romanı unutulmaz televizyon dizileri arasında yer almaktadır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) III. C) IV. A) II. -TY A D) V. E) VI. UĞUR

GERİYE DÖNÜŞ TEST 192 7. 8. 7-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. İnsanlar yüzyıllardır Güneş'i, Ay'ı, yıldızları ve hay- vanların göç ettiği dönemleri gözlemledi. Bunların hareketlerinin takip edildiği, bilinen en eski takvimin yaklaşık 10.000 yıl önce kullanıldığı keşfedildi. Yak- laşık 5.000 yıl önce bugünkü takvime benzeyen ve 30 günlük 12 aydan oluşan ilk takvim sistemini ge- liştiren Sümerler, hilalin ortaya çıkışını her ayın baş- langıcı olarak kabul etmişti. İnsanlar bir günün uzun- luğunu belirlemek için ise Güneş'in hareketlerini ta- kip etti. İlk saatler düz bir yüzeye yerleştirilen sabit bir cismin gölgesinin uzunluğunda ve yönünde, Gü- neş gökyüzünde hareket ettikçe ortaya çıkan deği- şikliklerin belirlenmesine dayanıyordu. Bu parçada özellikle aşağıdakilerin hangisi üze- rinde durulmaktadır? bA) Geçmişte yaşayan insanların gök cisimlerine duy- yushduğu ilgi i insanların zamanı ölçme yöntemleri yatımızı kolaylaştıran icatların yapılma süreci Geçmişten günümüze kadar doğa olaylarının in- sanlara yol göstermesi E) İnsanların gökyüzünde gördükleri olaylara yük- lediği anlamlar Fiil - Ek Fiil 1. Zamanı planlayan ilk kavim Sümerlerdir. ISümerlerin bulduğu takvim, günümüzdeki tak- vimle benzerlikler taşımaktadır. III. Güneş, Ay, yıldız ve hayvanların hareketleri tak- vim amacıyla kullanılmıştır. ~ IV. Saatlerin ortaya çıkmasında ekonomik değişim- lerin etkisi vardır. A) Yalnız I O Bu parçadan yukarıda verilenlerden hangileri çı- karılamaz? I ve IV D) ve IV 9. 1-B ÖZDEBİR YAYINLARI 2-B 3-C (Bir zama e) Yalnız # Eve az tutuldu eli bos donm 10. Anca nga vợ chồng renince donup Bu parçada numa de deyim yoktur? (A) 1. B). 1. Sen tek bana da Yağmurda kosa Ve toprağı iyice ka Kökler kadar ak Omuzlarında ha 4-D VI. Anterinde Yukarıdakilerin yer verilmemişt A) I ve II 11. Kuvvet ve ikti ler'in başkent üniversiteleri rihin izlerini t ri ve limanıyl rak turistleri keden biri c ik on mily yolunuz dü diff Kalesi DIV Bu parça den han Gen B) Göz C) Kos D) Om E) Pe 5-B 6-

GERİYE DÖNÜŞ TESTİ 1 Fiil - Ek Fiil 7-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. İnsanlar yüzyıllardır Güneş'i, Ay'ı, yıldızları ve hay- vanların göç ettiği dönemleri gözlemledi. Bunların hareketlerinin takip edildiği, bilinen en eski takvimin yaklaşık 10.000 yıl önce kullanıldığı keşfedildi. Yak- laşık 5.000 yıl önce bugünkü takvime benzeyen ve 30 günlük 12 aydan oluşan ilk takvim sistemini ge- liştiren Sümerler, hilalin ortaya çıkışını her ayın baş- langıcı olarak kabul etmişti. İnsanlar bir günün uzun- luğunu belirlemek için ise Güneş'in hareketlerini ta- kip etti. İlk saatler düz bir yüzeye yerleştirilen sabit bir cismin gölgesinin uzunluğunda ve yönünde, Gü- neş gökyüzünde hareket ettikçe ortaya çıkan deği- şikliklerin belirlenmesine dayanıyordu. 7. Bu parçada özellikle aşağıdakilerin hangisi üze- rinde durulmaktadır? ebs A) Geçmişte yaşayan insanların gök cisimlerine duy- duğu ilgi Eski insanların zamanı ölçme yöntemleri ebC) Hayatımızı kolaylaştıran icatların yapılma süreci Geçmişten günümüze kadar doğa olaylarının in- sanlara yol göstermesi E) İnsanların gökyüzünde gördükleri olaylara yük- lediği anlamlar 9. Q ÖZDEBİR YAYINLARI mi az el 10.

3. (1) Victor Emil Frankl, modern insanın en büyük sorununu an- lam, ihtiyaç ve arzusunun engellenmesinde görür. (II) O, "Lo- goterapi" adını verdiği bir düşünce ve tedavi ekolü çerçeve- sinde görüşlerini dile getirmiştir. (III) Logoterapi'nin amacı; bir taraftan insanın en temel ihtiyacı olan anlam arzusunu tatmin etmek suretiyle anlamlı bir hayatın şekillenmesine yardımcı olmak, diğer taraftan ise modern insanı içine düştüğü çağın hastalığı anlamsızlıktan kurtarmaktır. Vinsanlarda anlam üzerine düşünme, tarihin oldukça eski dönemlerine rastlar. Böylece insan, düşünme yetisinin de hakkını vermiş ola- eaktır. (VI) Çünkü insan türünü, diğer türlerden ayırt eden en temel özelliklerden biri düşünme, dolayısıyla da anlamlandır- madır. mping Box ús gimsianemun Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bü- tün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer değiştir- mesi gerekir? A) I ve II D) IV ve VI B) III ve IV E) V ve VI C) ve V

2. GUN 5. (1) Umberto Eco'nun 1980'de yayımlanan dev romanı “Gü- lün Adı" çağdaş klasikler arasındaki yerini çoktan aldı. (II) Çok katmanlı bir yapıt olan bu romanda 1327'de İtal- ya'daki bir manastırda geçen cinayet soruşturması anlatı- liyor. (III) Dünyanın belli başlı dillerine çevrilen "Gülün Adı" yayımlanışının üzerinden yirmi bir yıl geçtikten sonra oku- yucusuna bambaşka bir soluk getirsin diye yazarı tarafın- dan yeniden ele alındı. (IV) Bazı bölümler kitaba eklendi, bazı bölümler ise kitaptan çıkarıldı. (V) Eserin yeni bir so- luk kazanmış formunda yine kendinizi XIV. yüzyıl Avrupa'si- nın dinsel entrikalarının ortasında bulacaksınız. udul Bu parçadaki numaralanmış cümlelerde Gülün Adı kita- edbıyla ilgili aşağıda verilen bilgilerin hangisi yanlıştır? A). cümlede kitabın büyük bir başarı yakaladığına değinil- memiştir. sbriel B) II. cümlede eserin içeriği hakkında bilgi verilmiştir. Ill. cümlede neden-sonuç ilişkisi içerisinde bir durum ifade edilmiştir. Abby shabeae DY IV. cümlede yapıtla ilgili bir saptama dile getirilmiştir. V. cümlede daha önce gerçekleşen bir durumdan bah- sedilmiştir. RAY YAYINLARI sa no n 8.

1 Benyattik Türkiye de bu koşullarda yeni ve iyi bir ye zar ckapağına inanmiyorum. Ana dilini bile konuş maktan uzaklaştirilmiş bir gençliğin cümle kumak ye're evet, hayır demeye aliştirilmiş bir gençliğin. yani düşünme ve hayal kurma yeteneğinden uzak- laştinimış bir gençliğin, iyi yazar çıkaracağına inan Bu parçanın yazarına göre aşağıdakilerden han- a iyi bir yazarın yetişmesi için gerekli değildir? Özgür düşünebilme Sorunlara çözüm getirme C/Ana dilini kullanabilme D Yaratıcı olabilme E) Hayal gücünü kullanabilme

slektaşları, heyeceği- n Ay'dan en grup, olarak Ay top- de yine de tüm lemle- relerin diğini e ar- geniş me- ir? 550 13. Balzac, 1835'te yazdığı bir mektubunda Vadideki Zam- fudbak için “Onu yazarken ağlamaktan kendimi alamadım." der. Flaubert'in de "Madame Bovary, benim." demesi en başka bir anlam taşımaz. Büyük eserlere ardı arkası way gelmeyen toplulukların yüzyıllar boyunca ilgi gösterme- pleri, onlara can verenlerin iç zenginliğindeki işte bu kay- naşmalardır. Böyle eserleri okuyup da kim "İşte yıllardır duyduğum, yaşadığım ama kendime bile anlatamadığım şeyler!" dememiştir? Olup bitenleri kendi içinde yaşa- Wesmayıp da onların içinde kalan kişilerden gerçek bir sanat insanı çıktığını bugüne dek görmedik. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının dü- şüncesi olabilir? ubyurica nunu20100 A) Kim ne derse desin, yazılan yaşanmadıkça yaşaya- elbismun bisbeqisqua miyor. Auberginoa B) Sanatın evrensel ilkelerine hâkim olan herkes ortaya eşsiz bir ürün çıkarabilir. mo Onscric ivemelsop C) Bir yazar, tutkularını eserlerine yansıtabildiği oranda kalıcı olur. Deneme Sınavı - 02 (5 18 D) Bir edebî ürünü yarınlara bırakacak yegâne güç, do- ğuştan getirilen yeteneklerin esere yansımasıdır. Ⓒ E) Toplum yerine kendi içine yönelen her sanatçı, öyle ya da böyle gerçek bir sanatsal ürün ortaya koymuş- tur. 14. Bir lokantanın garsonu

7. Tarihi mekanları, eski halleriyle birer müzeye dönüş- türmekle dirilttiğimizi, değerlendirdiğimizi sanıyor; maziyle iç içe yaşamayı değil, onu yüzyıllar ötesinde seyretmeyi tercih ediyoruz. Bu cümlede, tarihi mekanların değerlendirilme- siyle iligi olarak aşağıdakilerden hangisi öneril- miş olabilir? A) Asıllarına uygun olarak restore edilmeleri B) Çağın beğeni ve tekniğine uygun olarak yeniden inşa edilmeleri 10 Çağdaş yaşamla kaynaşan işlevsellikler kazan- maları D) Restorasyon çalışmalarına gidilmeden oldukları gibi bırakılmaları E) Isteyen herkesin ücretsiz gidebilecekleri müzele- re dönüştürülmeleri

2. 1. "Reklamın iyisi kötüsü olmaz." diyenler yanılıyorlar. 4. Bu tür bir söylemin reklam sektörü ve markalar açı- sından zararları vardır. İyi ve kötü reklamı birbirin- den ayırmak zorundayız. Sadece marka bilinirliğini öne çıkaran ve ürün ile ilgili hiçbir mesaj vermeyen, içinde hiçbir fikir olmayan reklamlara, sadece reklam olduğu için iyi denebilir mi? Kötü reklam, adı üstünde kötü reklamdır. Böyle diyen bir yazarın reklama bakış açısıyla il- gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Reklamın en önemli özelliği hitap ettiği kitleyi et- kilememesidir. Reklamların değerlendirilmesi içeriğine göre yapılmaktadır. C) Reklamlar muhakkak bir fikir sunmalıdır. D Reklam işlediği konu ile ön plandadır. E) Reklamın kötüsü olması anlattığı konudandır, Her insan övülmekten hoslanır ancak yetişkin insan,