Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

TYT Deneme Sınavı 04
28. "İhtiyaç toplumu", yerini "arzu toplumu'na bırakalı epey
oluyor. Çağın ideal insanı ihtiyaç duymuyor, o artık arzu
ediyor. Zaten bu oyunda işlerin yolunda gidebilmesi için
arzuların ihtiyaçları gölgede bırakması şart. Bir ürünü
işini görmesi için değil, yeni çıktığı için, onunla kendini
daha iyi hissettiğin için satın almalısın. Modasının ne
zaman geçeceği planlanmış ürünler pazarında bir yeni
modelden bir daha yenisine, dallara tutuna tutuna ilerleyen
maymunlar gibi atlamalısın. İşte buna "arzu stratejileri"
deniyor ve bu konunun uzmanları, kitle aklını kullanma
işini iyi beceriyorlar. Arzu stratejilerinin ışıldayarak işlemesi
için mantığını bir kenara bırakıp markalarla birbirinden
duygusal bağlar kurman gerekiyor. Zaten popüler kültürün
çağın insanına fısıldayıp durduğu da kişinin selametinin
doğal içgüdülere güvenmekten geçtiği. Böylece her
türlü bilimsel yaklaşım, sorgulama pratiği ve rasyonel
düşünce sıkıcı damgası yiyip modası geçenler deposuna
kaldırılabiliyor. "Duygunun romantizmi" yine “akıl dışı
güçler'e teslim oluyor.
BE
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Pazarlama şirketleri, haz odaklı satış stratejileri
geliştirmektedir.
B) Alıcı kitlesi, moda akumların etkisinde kalarak ürün
tüketmektedir.
C) Alışverişte gerçekçi düşünmenin yerini bilinçsiz kimi
tutumlar almıştır.
D) Mantığıyla hareket eden müşteriler de arzu
stratejilerine yenik düşmektedir.
E) Ürün satın almada duygunun romantizmi akıl dışı
güçlere teslim olmaktadır.
Kafa Dengi
29. Gaz-
1.
Süre
O da
sayr
kavr
Yeni
ettik
Gaz
II.
Sür
www.
Bak
olm:
dura
ve b
etm
Ney
Bu
har
A)
B)
9
D)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT Deneme Sınavı 04 28. "İhtiyaç toplumu", yerini "arzu toplumu'na bırakalı epey oluyor. Çağın ideal insanı ihtiyaç duymuyor, o artık arzu ediyor. Zaten bu oyunda işlerin yolunda gidebilmesi için arzuların ihtiyaçları gölgede bırakması şart. Bir ürünü işini görmesi için değil, yeni çıktığı için, onunla kendini daha iyi hissettiğin için satın almalısın. Modasının ne zaman geçeceği planlanmış ürünler pazarında bir yeni modelden bir daha yenisine, dallara tutuna tutuna ilerleyen maymunlar gibi atlamalısın. İşte buna "arzu stratejileri" deniyor ve bu konunun uzmanları, kitle aklını kullanma işini iyi beceriyorlar. Arzu stratejilerinin ışıldayarak işlemesi için mantığını bir kenara bırakıp markalarla birbirinden duygusal bağlar kurman gerekiyor. Zaten popüler kültürün çağın insanına fısıldayıp durduğu da kişinin selametinin doğal içgüdülere güvenmekten geçtiği. Böylece her türlü bilimsel yaklaşım, sorgulama pratiği ve rasyonel düşünce sıkıcı damgası yiyip modası geçenler deposuna kaldırılabiliyor. "Duygunun romantizmi" yine “akıl dışı güçler'e teslim oluyor. BE Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Pazarlama şirketleri, haz odaklı satış stratejileri geliştirmektedir. B) Alıcı kitlesi, moda akumların etkisinde kalarak ürün tüketmektedir. C) Alışverişte gerçekçi düşünmenin yerini bilinçsiz kimi tutumlar almıştır. D) Mantığıyla hareket eden müşteriler de arzu stratejilerine yenik düşmektedir. E) Ürün satın almada duygunun romantizmi akıl dışı güçlere teslim olmaktadır. Kafa Dengi 29. Gaz- 1. Süre O da sayr kavr Yeni ettik Gaz II. Sür www. Bak olm: dura ve b etm Ney Bu har A) B) 9 D)
TYT
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(1) "Kısa yazacak kadar zamanım yoktu." diyor Mark
Twain, kısa yazmanın zorluğundan söz ederken.
(II) Kısa yazmak sahiden zor, yazıya oturduğumda
ne yazacağım üzerine değil de neleri yazmamam
gerektiği üzerine daha çok düşünüyorum. (III) Bir
sayfalık yazı için en az üç dört sayfa yazıyorum,
sonra da fazlalıkları ayıklamaya çalışıyorum ki
bence bu işin en zor kısmı. (IV) Bazen metinle çok
uğraştığımda her şey birbirine giriyor, bu noktada
sanırım metni olduğu gibi bırakmalı ve hatalarıyla
birlikte kabul etmeli. Yazının temelinde hikâye
anlatmaya yatkınlık olsa gerek. (VI) Anlatacağınız
hikâye konuşmanın sınırlarını aşıyorsa-bu, koca bir
hamal küfesi gibi anlatıcının sırtına biniyor; anlatıcı
da yükünü hafifletmek için elindeki tek gücü, yazıyı
kullanıyor. (VII) Yazı, böylece bir taraftan anlatma
ustalığına ayna tutarken bir taraftan da insanı zih-
nindeki, yüreğindeki yükten kurtarmış oluyor.
37. Bu parçanın anlatım özellikleri ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
yararlanılmıştır.
A) Tanık göstermeden
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) Öneriden söz edilmiştir
D) Benzetmeye yer verilmiştir.
E Tartışmacı anlatıma
başvurulmuştur.
muştur.
BİLİM ANAHTARI YAYINLARI
39
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) "Kısa yazacak kadar zamanım yoktu." diyor Mark Twain, kısa yazmanın zorluğundan söz ederken. (II) Kısa yazmak sahiden zor, yazıya oturduğumda ne yazacağım üzerine değil de neleri yazmamam gerektiği üzerine daha çok düşünüyorum. (III) Bir sayfalık yazı için en az üç dört sayfa yazıyorum, sonra da fazlalıkları ayıklamaya çalışıyorum ki bence bu işin en zor kısmı. (IV) Bazen metinle çok uğraştığımda her şey birbirine giriyor, bu noktada sanırım metni olduğu gibi bırakmalı ve hatalarıyla birlikte kabul etmeli. Yazının temelinde hikâye anlatmaya yatkınlık olsa gerek. (VI) Anlatacağınız hikâye konuşmanın sınırlarını aşıyorsa-bu, koca bir hamal küfesi gibi anlatıcının sırtına biniyor; anlatıcı da yükünü hafifletmek için elindeki tek gücü, yazıyı kullanıyor. (VII) Yazı, böylece bir taraftan anlatma ustalığına ayna tutarken bir taraftan da insanı zih- nindeki, yüreğindeki yükten kurtarmış oluyor. 37. Bu parçanın anlatım özellikleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? yararlanılmıştır. A) Tanık göstermeden B) Karşılaştırma yapılmıştır. C) Öneriden söz edilmiştir D) Benzetmeye yer verilmiştir. E Tartışmacı anlatıma başvurulmuştur. muştur. BİLİM ANAHTARI YAYINLARI 39
27
28 29
30
EGZE ALERI
7. GÜN
3. Kitap tanıtımında, yaygın olarak bilinen "betimsel" ve
"eleştirel" olmak üzere iki tür yaklaşım vardır: Betimsel
yaklaşımda, tanıtımı yapan yazar, kendi tercih ve görüş-
lerini işe katmadan incelediği kitap hakkında tanıtıcı
temel bilgiler verir. Bu, bütünüyle açıklama ve tanıtım
amaçlı bir çalışma olup kitaptan alınan bazı pasajlara
dayalı olarak kitabın ve yazarının amacının, tanıtan tara-
fından anlaşıldığı bicimiyle açıklanmasına dönüktür.
Tanıtım yazısını okuyan okuyucu, söz konusu kitap hak-
kında genel bir fikir sahibi olur. Eleştirel yaklaşımda ise
yazar, kitabı tanıttığı gibi aynı zamanda değerlendirir ve
bazı yargılarda bulunur. Bu değerlendirme ve yargılama-
da, inceleyen kişinin, kitabın ve yazarının amacından ne
anladığını, yazarın bunu ne ölçüde başarabildiğini, kita-
bin bilimsel kalitesini ve önemini ortaya koyması beklenir.
Bu parçaya göre aşağıdaki cümlelerden hangisi fark-
Ikbir yaklaşımla yazılmıştır?
A) "Sıradan" hikâyelerin yalın bir üslupla buluşması,
Orhan Seyfi'nin öykülerinde ne yazık ki beklenen et-
kiyi yaratmıyor.-
B) Kendi anılarını anlattığı "Boğaziçi Şıngır Mıngır" kita-
bında, yazdığı şiirler ile ünlenme kaygısı taşımadığını
belirtir.
C) Pek çok okurun Veda Busesi şarkısından hatırlaya-
cağı Orhan Seyfi Orhon'un "Düğün Gecesi" isimli
isipalitin
öykü kitabı Cumhuriyet'in ilk yıllarını konu edinir.
D) Türkçeye ilk kez çevrilerek yayımlanan "Lanetli Ço-
cuk" ise yazarın tanınmış yapıtları arasındadır.
E) Ömer Seyfettin; öykülerinin konularını anılarından,
çocukluğundan, kendi dönemindeki toplumsal, siya-
sal, olaylardan seçer.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
27 28 29 30 EGZE ALERI 7. GÜN 3. Kitap tanıtımında, yaygın olarak bilinen "betimsel" ve "eleştirel" olmak üzere iki tür yaklaşım vardır: Betimsel yaklaşımda, tanıtımı yapan yazar, kendi tercih ve görüş- lerini işe katmadan incelediği kitap hakkında tanıtıcı temel bilgiler verir. Bu, bütünüyle açıklama ve tanıtım amaçlı bir çalışma olup kitaptan alınan bazı pasajlara dayalı olarak kitabın ve yazarının amacının, tanıtan tara- fından anlaşıldığı bicimiyle açıklanmasına dönüktür. Tanıtım yazısını okuyan okuyucu, söz konusu kitap hak- kında genel bir fikir sahibi olur. Eleştirel yaklaşımda ise yazar, kitabı tanıttığı gibi aynı zamanda değerlendirir ve bazı yargılarda bulunur. Bu değerlendirme ve yargılama- da, inceleyen kişinin, kitabın ve yazarının amacından ne anladığını, yazarın bunu ne ölçüde başarabildiğini, kita- bin bilimsel kalitesini ve önemini ortaya koyması beklenir. Bu parçaya göre aşağıdaki cümlelerden hangisi fark- Ikbir yaklaşımla yazılmıştır? A) "Sıradan" hikâyelerin yalın bir üslupla buluşması, Orhan Seyfi'nin öykülerinde ne yazık ki beklenen et- kiyi yaratmıyor.- B) Kendi anılarını anlattığı "Boğaziçi Şıngır Mıngır" kita- bında, yazdığı şiirler ile ünlenme kaygısı taşımadığını belirtir. C) Pek çok okurun Veda Busesi şarkısından hatırlaya- cağı Orhan Seyfi Orhon'un "Düğün Gecesi" isimli isipalitin öykü kitabı Cumhuriyet'in ilk yıllarını konu edinir. D) Türkçeye ilk kez çevrilerek yayımlanan "Lanetli Ço- cuk" ise yazarın tanınmış yapıtları arasındadır. E) Ömer Seyfettin; öykülerinin konularını anılarından, çocukluğundan, kendi dönemindeki toplumsal, siya- sal, olaylardan seçer.
A
entlerin, yapılan değişimi ka-
Diların değişmesi ve kaybedil
bir parçası. Ama elbette neyi
ayacağımızı bilgili ve bilinçli
amliliği olan, iktidarlarla de-
işturulmalı ve izlenmeli diye
anizma varmış gibi görünü-
emiyor. Toplumsal, fiziksel,
Dimiz yapı ve alanların bel-
unması önemli. Ve elbette
debiyat yoluyla kuşaktan
ok. Sanatın bu anlamda
elenin bu yönü de ihmal
rin hangisine karşılık
lıklarımız toplumsal
başarabiliriz?
özellikle de tarihsel
or?
biyat, tarihi ve kül-
ribi bir miras ola-
ölçütlerden söz
matçılara düşen
angisi
35.
A
TYT
35-30 sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
lik iki glir kitabım dirençle karşılandı. Akli ve şüp
hpyl ön plana çıkaran bir kadın olarak ayrıksı özne
olarak algılandım. Çok Sesli Şiir Poetikasini y
yaza.
insanın kendi meşruiyetini kalemiyle yaratmak zo
rak kimsenin gözünde meşru olmak gerekmediğini,
runda olduğunu anlattım. Fakat poetika yazan bir
kadın ülkemizde hiç görülmediği için bu da önce
dirençle karşılandı. Kendi kuşağımdan erkek şairler
"Haydaal" türü tepkiler geliştirdi. Oldukça eğlendik,
ilkel savaşlar verdik kısacası ama bugün, sonuca
bakarsak poetikam üstüne sağlam basacağım bir
şimdiden karşılık buldu. Yalnızca benim değil bir-
zemin olarak yerleşti, literatüre girdi. Akademide
geleceğine çevrilmiş öngörülerde bulunduğu için
oluşturdu. Çok Sesli Şiir Poetikası, kendi zamanının
çok şairin de şiirleri ve poetikalarıyla bağlantılar
zaman geçtikçe yeni yönleri ortaya çıkıyor.
Bu parçada konuşan sanatçı ile ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Şiirlerinde sıra dışı, özgün konulara ağırlık ver-
diği
B) Edebi çalışmalarında kararlı bir tutum içinde ol-
duğu
C) Kendisine yöneltilen eleştirilere sert karşılıklar
vermemeyi seçtiği
D) Eserlerini, sanat vel edebiyat ortamında ortaya
çıkabilecek tepkiler hesaba katarak yazdığı
E) Eserlerini yazma sürecinde diğer şairlerle etkile-
şim içinde olmayı önemsediği
36. Bu parçada "Kendi zamanının geleceğine çevril-
miş öngörüler" sözüyle sözü edilen sanatçının
poetikası ile ilgili vurgulanmak istenen aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Geliştirmeye açık zenginlikler içerdiği
B) Şiirin gelişimine yönelik sağlıklı saptamalar yap-
tığı
C) Farklı bakış açılarına uygun yoğun nitelikler ta-
şıdığı
D) Var olanı yinelemekten uzak değerlendirmeler
ortaya koyduğu
E) Yanlış anlamalara yol açmayacak nesnel anla-
timlardan oluştuğu
TYT
37-3
(1
T
r
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A entlerin, yapılan değişimi ka- Diların değişmesi ve kaybedil bir parçası. Ama elbette neyi ayacağımızı bilgili ve bilinçli amliliği olan, iktidarlarla de- işturulmalı ve izlenmeli diye anizma varmış gibi görünü- emiyor. Toplumsal, fiziksel, Dimiz yapı ve alanların bel- unması önemli. Ve elbette debiyat yoluyla kuşaktan ok. Sanatın bu anlamda elenin bu yönü de ihmal rin hangisine karşılık lıklarımız toplumsal başarabiliriz? özellikle de tarihsel or? biyat, tarihi ve kül- ribi bir miras ola- ölçütlerden söz matçılara düşen angisi 35. A TYT 35-30 sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. lik iki glir kitabım dirençle karşılandı. Akli ve şüp hpyl ön plana çıkaran bir kadın olarak ayrıksı özne olarak algılandım. Çok Sesli Şiir Poetikasini y yaza. insanın kendi meşruiyetini kalemiyle yaratmak zo rak kimsenin gözünde meşru olmak gerekmediğini, runda olduğunu anlattım. Fakat poetika yazan bir kadın ülkemizde hiç görülmediği için bu da önce dirençle karşılandı. Kendi kuşağımdan erkek şairler "Haydaal" türü tepkiler geliştirdi. Oldukça eğlendik, ilkel savaşlar verdik kısacası ama bugün, sonuca bakarsak poetikam üstüne sağlam basacağım bir şimdiden karşılık buldu. Yalnızca benim değil bir- zemin olarak yerleşti, literatüre girdi. Akademide geleceğine çevrilmiş öngörülerde bulunduğu için oluşturdu. Çok Sesli Şiir Poetikası, kendi zamanının çok şairin de şiirleri ve poetikalarıyla bağlantılar zaman geçtikçe yeni yönleri ortaya çıkıyor. Bu parçada konuşan sanatçı ile ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Şiirlerinde sıra dışı, özgün konulara ağırlık ver- diği B) Edebi çalışmalarında kararlı bir tutum içinde ol- duğu C) Kendisine yöneltilen eleştirilere sert karşılıklar vermemeyi seçtiği D) Eserlerini, sanat vel edebiyat ortamında ortaya çıkabilecek tepkiler hesaba katarak yazdığı E) Eserlerini yazma sürecinde diğer şairlerle etkile- şim içinde olmayı önemsediği 36. Bu parçada "Kendi zamanının geleceğine çevril- miş öngörüler" sözüyle sözü edilen sanatçının poetikası ile ilgili vurgulanmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Geliştirmeye açık zenginlikler içerdiği B) Şiirin gelişimine yönelik sağlıklı saptamalar yap- tığı C) Farklı bakış açılarına uygun yoğun nitelikler ta- şıdığı D) Var olanı yinelemekten uzak değerlendirmeler ortaya koyduğu E) Yanlış anlamalara yol açmayacak nesnel anla- timlardan oluştuğu TYT 37-3 (1 T r
17:50
A
TYT / Türkçe
A
36. Çok eski zamanlardan bu yana anlatılan bir hikâyeden
bahsetmek istiyorum: "Antik Yunan zamanında yaşamış
filozof ve matematikçi Pisagor, bir gün bir demirci dükkâ-
ninin önünden geçerken bazı sesler işitir ve dikkatini bu
sesler üzerine yoğunlaştırır. Demircinin çekicini örse vur-
duğunda çıkan seslerden bazıları, hoş bir çınlama oluştu-
rurken bazılarını rahatsız edici bir görüntü oluşturduğunu
fark eder. Bunun nedenini merak eden Pisagor, bir gün
boyunca demirci dükkânında oturur. Demirciden çekicini
örse farklı kuvvetlerde vurmasını ister ve çıkan sesleri dik-
katli bir şekilde dinler. Demircinin çekici güçlü ya da ha-
fif vurmasının çıkan sesin şiddetini değiştirmek dışında bir
etki oluşturmadığını fark eder. Ayrıca seslerdeki değişikli-
ğin, çekicin kütlesinden kaynaklandığını şaşkınlıkla anlar.
1. Dikkatli bir şekilde çevresini gözlemler.
meor amic
soomuo
II. Farkına vardığı bazı şeylerin üzerinde yoğunlaşır.
omeinus ventes
III. Merak ettiği bir şeyi çözümlemeye çalışır.
IV. Hırslı bir yapıya sahip olduğu için istediği durumları çö-
züme kavuşturur.
Bu hikâyede söz edilen Pisagor ile ilgili olarak yukarı-
dakilerden hangileri söylenemez?
A) Yalnız I
B) Yalnız IV
D) II ve III
E) III ve IV
C) I ve II
37. Şiir,
qua Beğ
kelin
Aktif Öğrenme Yayınları
be yük
latn
gen
de
ku
hin
nob Br
le
lasy A
E
18152
3
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
17:50 A TYT / Türkçe A 36. Çok eski zamanlardan bu yana anlatılan bir hikâyeden bahsetmek istiyorum: "Antik Yunan zamanında yaşamış filozof ve matematikçi Pisagor, bir gün bir demirci dükkâ- ninin önünden geçerken bazı sesler işitir ve dikkatini bu sesler üzerine yoğunlaştırır. Demircinin çekicini örse vur- duğunda çıkan seslerden bazıları, hoş bir çınlama oluştu- rurken bazılarını rahatsız edici bir görüntü oluşturduğunu fark eder. Bunun nedenini merak eden Pisagor, bir gün boyunca demirci dükkânında oturur. Demirciden çekicini örse farklı kuvvetlerde vurmasını ister ve çıkan sesleri dik- katli bir şekilde dinler. Demircinin çekici güçlü ya da ha- fif vurmasının çıkan sesin şiddetini değiştirmek dışında bir etki oluşturmadığını fark eder. Ayrıca seslerdeki değişikli- ğin, çekicin kütlesinden kaynaklandığını şaşkınlıkla anlar. 1. Dikkatli bir şekilde çevresini gözlemler. meor amic soomuo II. Farkına vardığı bazı şeylerin üzerinde yoğunlaşır. omeinus ventes III. Merak ettiği bir şeyi çözümlemeye çalışır. IV. Hırslı bir yapıya sahip olduğu için istediği durumları çö- züme kavuşturur. Bu hikâyede söz edilen Pisagor ile ilgili olarak yukarı- dakilerden hangileri söylenemez? A) Yalnız I B) Yalnız IV D) II ve III E) III ve IV C) I ve II 37. Şiir, qua Beğ kelin Aktif Öğrenme Yayınları be yük latn gen de ku hin nob Br le lasy A E 18152 3
TYT / Türkçe
36, 37, 38, 39 ve 40. sorula aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
Çocukluk ve gençlik dönemi değişimle geçer. Yeni
şeyler öğrenmek her gün gerçekleşir. Sürekli farkl
alanlarda yeni şeyler dener, sevdiklerinize devam
eder, pek hoşunuza gitmeyenleri hızla geride bıra-
kırsınız. Yaşam, çevreniz, beyninizin içi dinamiktir,
hep değişir oysa yetişkin yaşa geldiğinizde bazı
şeylerin daha az dinamik, daha az değişken hatta
durağan olmaya başladığını görürsünüz. Alışkan-
lıklarınız, düşünceleriniz, karakteriniz, hobileriniz,
dünyaya bakışınız belli bir noktada sabitleşmiştir.
Tıpkı beyninizdeki nöronların çizdiği yolların sabit-
leştiği gibi... Fast Company'de Vivian Giang'in ka-
leme aldığı yazıya göre, yirmili yaşların ortasından
itibaren sinir yollarının sabitleştiğini görürüz. Ancak
kendimizi yeni şeyler öğrenmeye odaklayarak ve
pes etmeden çalışarak alışkanlıklarımızı kırabilir,
eski beyin yollarını değiştirebilir ve yeni sinir yolları
oluşturabiliriz. 30 yaşına geldiğimizde ise birçoğu-
muz için, karakterimiz oturmuş olur. Alışkanlıkları-1
mızı değiştirmek, sert yönlerimizi yumuşatmak veya
kendimizi çok yumuşak bulduğumuz yönleri sert-
leştirmek oldukça güç hâle gelir. Harvard psikolo-
ğu William James'in 1890'da yayımlanan Psikoloji
Prensipleri kitabında yazdığı gibi, "Birçoğumuz otuz
yaşına geldiğinde karakteri alçı gibidir, bir daha yu-
muşaması mümkün değildir." James kişiliğin belli bir
yaştan sonra sabitleştiği fikrini geliştiren ilk psikolog
olarak modern psikoloji tarihine geçmiştir. James'in
bu hipotezinin üzerine yüzyıldan fazla zaman geç-
miştir ve bugünün psikologları çalışmalarında 25
yaşından sonra beynin sabitleşmeye başladığını
ancak değişimin bu yaşlardan sonra da mümkün
olduğunu göstermektedir. Bu değişim için kilit nok-
ta, sürekli yeni yollar ve bağlantılar yaratmak ve var
olan sinirsel yolları kırmak üzerine olmalıdır. Daha
basit bir dille anlatmak gerekirse beyin gençken ve
henüz tamamıyla gelişimini tamamlamamışken es-
nek bir yapıya sahiptir, şekillendirmek çok daha ko-
laydır. İşte tam da bu sebepten Yönetim ve Kurum-
sal Çalışmalar alanında Massachusetts Institute of
Technology (MIT) öğretim görevlisi Deborah Anco-
na çocukların çok hızlı öğrenebildiklerinin üzerinde
durur. Çocuklar için sünger gibi beyinleri olduğu, her
duyduklarını, gördüklerini hızla içlerine çektiklerini
söyleriz. Doğar doğmaz oluşturmaya başladığımız
sinirsel yollar yıllar içinde yaşımız ilerledikçe sabit-
leşir, derinleşir ve beynin daha büyük bir kısmına
yayılır. Yirmi beş yaşını geçtiğimizde ise, o kadar
çok sinirsel yol vardır ki beynimizin içinde, onlardan
tamamıyla kurtulmak neredeyse imkânsızdır.
36. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaya göre ye-
tişkin yaşa gelindiğinde değişmeyen özellikler
arasında değildir
A) Karakter
C) Düşüncele
14
E) Dünyaya bakış
DENEME 2
Filer
D) Alışkanlıklar
Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A) Alıntılama yapılmiştir
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) ifade edilen bir düşünce tarklı yolla tekrar an-
latılmıştır
Pazar kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıştır.
E Benzetmeye yer verilmiştir.
tartim yok
Benim leveb
38. Bu parçaya göre değişimle ilgili olarak
1. Sürekli olabilir.
II. 30 yaşından sonra görülmez.
III. yavaşlama gösterebilir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve III
Abdin
E) II ve III
değru
Bu parçadan hareketle beyin ile ilgili olarak aşa-
gıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
C) Yalnız III
A) 25 ile 30'lu yaşlarda gelişimini tamamlar.
B) Kişinin aldığı eğitim ve ırk özelliklerine göre üs-
tünlük gösterir.
C) Aynı sinirsel yollarla hareket eden beyin, karak-
teri şekillendirir.
D Gençlik çağında daha esnek bir yapıya sahiptir.
E) Belli bir yaştan sonra değişimi daha zor olur.
karşılayarak
kıvraklık yeni sorunları
uygun çözümler bulmak amacay le, zihnin tim
ágelerio: amaca uygun kullana bilme gelene
ya da gu
Galizie
E) Çok yönlülük
40. Bu parçada altı çizili bölümle çocukların beyin-
lerinin hangi özelliği anlatılmak istenmiştir?
Kivraklık Ma
zeča
C) Değişkenlik ekosi fy!
B) Yavaşlık
D) Sabitlik
TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT / Türkçe 36, 37, 38, 39 ve 40. sorula aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Çocukluk ve gençlik dönemi değişimle geçer. Yeni şeyler öğrenmek her gün gerçekleşir. Sürekli farkl alanlarda yeni şeyler dener, sevdiklerinize devam eder, pek hoşunuza gitmeyenleri hızla geride bıra- kırsınız. Yaşam, çevreniz, beyninizin içi dinamiktir, hep değişir oysa yetişkin yaşa geldiğinizde bazı şeylerin daha az dinamik, daha az değişken hatta durağan olmaya başladığını görürsünüz. Alışkan- lıklarınız, düşünceleriniz, karakteriniz, hobileriniz, dünyaya bakışınız belli bir noktada sabitleşmiştir. Tıpkı beyninizdeki nöronların çizdiği yolların sabit- leştiği gibi... Fast Company'de Vivian Giang'in ka- leme aldığı yazıya göre, yirmili yaşların ortasından itibaren sinir yollarının sabitleştiğini görürüz. Ancak kendimizi yeni şeyler öğrenmeye odaklayarak ve pes etmeden çalışarak alışkanlıklarımızı kırabilir, eski beyin yollarını değiştirebilir ve yeni sinir yolları oluşturabiliriz. 30 yaşına geldiğimizde ise birçoğu- muz için, karakterimiz oturmuş olur. Alışkanlıkları-1 mızı değiştirmek, sert yönlerimizi yumuşatmak veya kendimizi çok yumuşak bulduğumuz yönleri sert- leştirmek oldukça güç hâle gelir. Harvard psikolo- ğu William James'in 1890'da yayımlanan Psikoloji Prensipleri kitabında yazdığı gibi, "Birçoğumuz otuz yaşına geldiğinde karakteri alçı gibidir, bir daha yu- muşaması mümkün değildir." James kişiliğin belli bir yaştan sonra sabitleştiği fikrini geliştiren ilk psikolog olarak modern psikoloji tarihine geçmiştir. James'in bu hipotezinin üzerine yüzyıldan fazla zaman geç- miştir ve bugünün psikologları çalışmalarında 25 yaşından sonra beynin sabitleşmeye başladığını ancak değişimin bu yaşlardan sonra da mümkün olduğunu göstermektedir. Bu değişim için kilit nok- ta, sürekli yeni yollar ve bağlantılar yaratmak ve var olan sinirsel yolları kırmak üzerine olmalıdır. Daha basit bir dille anlatmak gerekirse beyin gençken ve henüz tamamıyla gelişimini tamamlamamışken es- nek bir yapıya sahiptir, şekillendirmek çok daha ko- laydır. İşte tam da bu sebepten Yönetim ve Kurum- sal Çalışmalar alanında Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim görevlisi Deborah Anco- na çocukların çok hızlı öğrenebildiklerinin üzerinde durur. Çocuklar için sünger gibi beyinleri olduğu, her duyduklarını, gördüklerini hızla içlerine çektiklerini söyleriz. Doğar doğmaz oluşturmaya başladığımız sinirsel yollar yıllar içinde yaşımız ilerledikçe sabit- leşir, derinleşir ve beynin daha büyük bir kısmına yayılır. Yirmi beş yaşını geçtiğimizde ise, o kadar çok sinirsel yol vardır ki beynimizin içinde, onlardan tamamıyla kurtulmak neredeyse imkânsızdır. 36. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaya göre ye- tişkin yaşa gelindiğinde değişmeyen özellikler arasında değildir A) Karakter C) Düşüncele 14 E) Dünyaya bakış DENEME 2 Filer D) Alışkanlıklar Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Alıntılama yapılmiştir B) Karşılaştırma yapılmıştır. C) ifade edilen bir düşünce tarklı yolla tekrar an- latılmıştır Pazar kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıştır. E Benzetmeye yer verilmiştir. tartim yok Benim leveb 38. Bu parçaya göre değişimle ilgili olarak 1. Sürekli olabilir. II. 30 yaşından sonra görülmez. III. yavaşlama gösterebilir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve III Abdin E) II ve III değru Bu parçadan hareketle beyin ile ilgili olarak aşa- gıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? C) Yalnız III A) 25 ile 30'lu yaşlarda gelişimini tamamlar. B) Kişinin aldığı eğitim ve ırk özelliklerine göre üs- tünlük gösterir. C) Aynı sinirsel yollarla hareket eden beyin, karak- teri şekillendirir. D Gençlik çağında daha esnek bir yapıya sahiptir. E) Belli bir yaştan sonra değişimi daha zor olur. karşılayarak kıvraklık yeni sorunları uygun çözümler bulmak amacay le, zihnin tim ágelerio: amaca uygun kullana bilme gelene ya da gu Galizie E) Çok yönlülük 40. Bu parçada altı çizili bölümle çocukların beyin- lerinin hangi özelliği anlatılmak istenmiştir? Kivraklık Ma zeča C) Değişkenlik ekosi fy! B) Yavaşlık D) Sabitlik TEST BİTTİ. CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
1.
TEDI
Maksimum N
Italo Calvino bir yazısında, "Klasik, ilk okunduğunda verdiği ke-
şif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitaptır." demiş-
ti. Gogol'ün yapıtları, Calvino'nun bu klasik tanımına en uygun
düşen kitaplar arasındadır. İnsan ruhunun derinliklerine ince
dokunuşlarla inen ve bazen de gerçekliğin dayanılmaz hafif-
liğini o güçlü mizahi kalemiyle okuyucusuna tokat gibi indiren
Gogol, 19. yüzyıl Rus edebiyatının en saygın adlarından biri-
dir. Gogol'ün günümüzde de yepyeni tatlar alınarak okunan
yapıtları, klasiklerin her zaman "modern" olduğunun kanıtıdır.
Bu parçaya getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakile-
rin hangisidir?
A) Klasikler Modern midir
B) Gogol'ün Edebî Yönü
C) Gogol'ün Önemli
D) Rus Klasikleri ve Gogol
E) Klasik Bir Yazar: Gogol
3
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
1. TEDI Maksimum N Italo Calvino bir yazısında, "Klasik, ilk okunduğunda verdiği ke- şif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitaptır." demiş- ti. Gogol'ün yapıtları, Calvino'nun bu klasik tanımına en uygun düşen kitaplar arasındadır. İnsan ruhunun derinliklerine ince dokunuşlarla inen ve bazen de gerçekliğin dayanılmaz hafif- liğini o güçlü mizahi kalemiyle okuyucusuna tokat gibi indiren Gogol, 19. yüzyıl Rus edebiyatının en saygın adlarından biri- dir. Gogol'ün günümüzde de yepyeni tatlar alınarak okunan yapıtları, klasiklerin her zaman "modern" olduğunun kanıtıdır. Bu parçaya getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakile- rin hangisidir? A) Klasikler Modern midir B) Gogol'ün Edebî Yönü C) Gogol'ün Önemli D) Rus Klasikleri ve Gogol E) Klasik Bir Yazar: Gogol 3
Test 2
1 (1) Balkan Yarımadası'nın merkezine yerleşmiş Bosna Her-
sek, Akdeniz ve Alp iklimini, kırlarını kuşatır; bundan dola-
yı bazı en zengin flora ve fauna Avrupa'da görülür (1) Gü-
neydoğu Avrupa'da bulunan Bosna Hersek, kuzeyden ve
batidan Hırvatistan, doğudan Sırbistan, güneyden Karadağ
ile çevrilidir; güneyden Adriya Denizi'ne 20 km kıyısı vardır.
(III) En önemli akarsuları Drina, Bosna, Sava, Vrbas, Una ve
Neretva ırmaklarıdır. (IV) Güney Alplerin uzun zinciri Kuzey
Slovenya'dan Bosna Hersek'in merkezine ve Karadağ'a doğ-
ru yayılır ve Arnavutluk sınırında Prolektija Dağlarında son
bulur. (V) Yıllardır nüfusunu Roman istilacılarından koruyan
ve Osmanlı fethini yavaşlatan Hersek, bu dağlık bölgenin
vahşi kısmını kaplar. (VI) Yuvarlak tepeler ormanlarla ve sa-
yısız tatlı su, akarsu ve nehirleriyle kaplıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün-
cenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) III
C) IV
Maksimum
D) V
E) VI
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Test 2 1 (1) Balkan Yarımadası'nın merkezine yerleşmiş Bosna Her- sek, Akdeniz ve Alp iklimini, kırlarını kuşatır; bundan dola- yı bazı en zengin flora ve fauna Avrupa'da görülür (1) Gü- neydoğu Avrupa'da bulunan Bosna Hersek, kuzeyden ve batidan Hırvatistan, doğudan Sırbistan, güneyden Karadağ ile çevrilidir; güneyden Adriya Denizi'ne 20 km kıyısı vardır. (III) En önemli akarsuları Drina, Bosna, Sava, Vrbas, Una ve Neretva ırmaklarıdır. (IV) Güney Alplerin uzun zinciri Kuzey Slovenya'dan Bosna Hersek'in merkezine ve Karadağ'a doğ- ru yayılır ve Arnavutluk sınırında Prolektija Dağlarında son bulur. (V) Yıllardır nüfusunu Roman istilacılarından koruyan ve Osmanlı fethini yavaşlatan Hersek, bu dağlık bölgenin vahşi kısmını kaplar. (VI) Yuvarlak tepeler ormanlarla ve sa- yısız tatlı su, akarsu ve nehirleriyle kaplıdır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A) I B) III C) IV Maksimum D) V E) VI
10. İlk bakışta masalların yalnızca çocukları eğlendirmek için
yazıldığını düşünebiliriz. Kalıplaşmış karakterler, olanaksız
durumlar, konuşan hayvanlar, her defasında mutlu gelişen
sonlar masalların vazgeçilmez nitelikleridir. İkinci bir bakış
masal metnine gizlenmiş bir ya da birkaç ders bulundu-
ğunu ortaya koyar. Yabancılarla konuşmamak, tembellik
yapmamak, büyüklerin sözünü dinlemek../ Diğer edebiyat
türlerinden farklı olarak masallar, çocuğu kendi kişiliğini
keşfetmeye yönlendirir. Karakterinin gelişmesi için ne tür
deneyimlerin gerekli olduğunu ortaya koyar, onları çeşitli
yaşam koşullarında yönlendirir.
Parçada masallarla ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Çocukların kişilik gelişimine katkı yaptığına
B) Bazı değerlerin çocuklara verilmesinde etkili olduğuna
Hepsinin mutlu bir sonla bittiğine
D) Hangi amaçlarla yazıldıklarına
Oykü ve roman gibi edebî türlerden biçimsel farklılık-
larına
Krallar Karması
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
10. İlk bakışta masalların yalnızca çocukları eğlendirmek için yazıldığını düşünebiliriz. Kalıplaşmış karakterler, olanaksız durumlar, konuşan hayvanlar, her defasında mutlu gelişen sonlar masalların vazgeçilmez nitelikleridir. İkinci bir bakış masal metnine gizlenmiş bir ya da birkaç ders bulundu- ğunu ortaya koyar. Yabancılarla konuşmamak, tembellik yapmamak, büyüklerin sözünü dinlemek../ Diğer edebiyat türlerinden farklı olarak masallar, çocuğu kendi kişiliğini keşfetmeye yönlendirir. Karakterinin gelişmesi için ne tür deneyimlerin gerekli olduğunu ortaya koyar, onları çeşitli yaşam koşullarında yönlendirir. Parçada masallarla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Çocukların kişilik gelişimine katkı yaptığına B) Bazı değerlerin çocuklara verilmesinde etkili olduğuna Hepsinin mutlu bir sonla bittiğine D) Hangi amaçlarla yazıldıklarına Oykü ve roman gibi edebî türlerden biçimsel farklılık- larına Krallar Karması
38. Sanatın verileri kişiseldi, biliminki ise bilimsel Sanat hakkında herkes
bir şeyler söyler, bilime karşı ise mecburen saygılı olunur. Matematiğin,
fiziğin, kimyanın bir buluşu karşısında "Bunu herkes bulabilir." diye-
bilir misiniz? Diğer tarafta sanatçı bir eser ortaya koyuyor, "Aaa! Bu
da mi sanat?" diye eleştirilebiliyor. Oysa mesela resimde çizginin
anlamına varabilmek için ressam bu işe otuz beş yılını vermiş ama
onun sanat olduğunu kanıtlayamıyor ki!..
Bu parçada;
I. sanat ve bilimin aynı kitleye aynı yöntemlerle seslenmesinin
faydalarının görmezden gelinmesiigner
günümüzde sanatsal eserlerin, nicelik yönünden bilimsel eserlerin
oldukça gerisinde yer alması,
S
III.- sanatın öznelliğinin göz ardı edilmesi sonucu bilimin aksine,
ürünlerinin acımasızca eleştirilmesi
durumlarından hangileri eleştirilmektedir?
A) Yalniz I
B) Yalnız III
D) +ve TIT
C) I ve II
E II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
38. Sanatın verileri kişiseldi, biliminki ise bilimsel Sanat hakkında herkes bir şeyler söyler, bilime karşı ise mecburen saygılı olunur. Matematiğin, fiziğin, kimyanın bir buluşu karşısında "Bunu herkes bulabilir." diye- bilir misiniz? Diğer tarafta sanatçı bir eser ortaya koyuyor, "Aaa! Bu da mi sanat?" diye eleştirilebiliyor. Oysa mesela resimde çizginin anlamına varabilmek için ressam bu işe otuz beş yılını vermiş ama onun sanat olduğunu kanıtlayamıyor ki!.. Bu parçada; I. sanat ve bilimin aynı kitleye aynı yöntemlerle seslenmesinin faydalarının görmezden gelinmesiigner günümüzde sanatsal eserlerin, nicelik yönünden bilimsel eserlerin oldukça gerisinde yer alması, S III.- sanatın öznelliğinin göz ardı edilmesi sonucu bilimin aksine, ürünlerinin acımasızca eleştirilmesi durumlarından hangileri eleştirilmektedir? A) Yalniz I B) Yalnız III D) +ve TIT C) I ve II E II ve III
36, 37, 38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
Çocukluk ve gençlik dönemi değişimle geçer. Yeni
şeyler öğrenmek her gün gerçekleşir. Sürekli farkl
alanlarda yeni şeyler dener, sevdiklerinize devam
eder, pek hoşunuza gitmeyenleri hızla geride bıra-
kırsınız. Yaşam, çevreniz, beyninizin içi dinamiktir,
hep değişir oysa yetişkin yaşa geldiğinizde bazı
şeylerin daha az dinamik, daha az değişken hatta
durağan olmaya başladığını görürsünüz. Alışkan-
lıklanınız, düşünceleriniz, karakteriniz, hobileriniz,
dünyaya bakışınız belli bir noktada sabitleşmiştir.
Tıpkı beyninizdeki nöronların çizdiği yolların sabit-
leştiği gibi... Fast Company'de Vivian Giang'in ka-
leme aldığı yazıya göre, yirmili yaşların ortasından
itibaren sinir yollarının sabitleştiğini görürüz. Ancak
kendimizi yeni şeyler öğrenmeye odaklayarak ve
pes etmeden çalışarak alışkanlıklarımızı kırabilir,
eski beyin yollarını değiştirebilir ve yeni sinir yolları
oluşturabiliriz. 30 yaşına geldiğimizde ise birçoğu-
muz için, karakterimiz oturmuş olur. Alışkanlıkları-
mızı değiştirmek, sert yönlerimizi yumuşatmak veya
kendimizi çok yumuşak bulduğumuz yönleri sert-
leştirmek oldukça güç hâle gelir. Harvard psikolo-
ğu William James'in 1890'da yayımlanan Psikoloji
Prensipleri kitabında yazdığı gibi, "Birçoğumuz otuz
yaşına geldiğinde karakteri alçı gibidir, bir daha yu-
muşaması mümkün değildir." James kişiliğin belli bir
yaştan sonra sabitleştiği fikrini geliştiren ilk psikolog
olarak modern psikoloji tarihine geçmiştir. James'in
bu hipotezinin üzerine yüzyıldan fazla zaman geç-
miştir ve bugünün psikologları çalışmalarında 25
yaşından sonra beynin sabitleşmeye başladığını
ancak değişimin bu yaşlardan sonra da mümkün
olduğunu göstermektedir. Bu değişim için kilit nok-
ta, sürekli yeni yollar ve bağlantılar yaratmak ve var
olan sinirsel yolları kırmak üzerine olmalıdır. Daha
basit bir dille anlatmak gerekirse beyin gençken ve
henüz tamamıyla gelişimini tamamlamamışken es
nek bir yapıya sahiptir, şekillendirmek çok daha ko-
laydır. İşte tam da bu sebepten Yönetim ve Kurum-
sal Çalışmalar alanında Massachusetts Institute of
Technology (MIT) öğretim görevlisi Deborah Anco-
na çocukların çok hızlı öğrenebildiklerinin üzerinde
durur. Çocuklar için sünger gibi beyinleri olduğu, her
duyduklarını, gördüklerini hızla içlerine çektiklerini
söyleriz. Doğar doğmaz oluşturmaya başladığımız
sinirsel yollar yıllar içinde yaşımız ilerledikçe sabit-
leşir, derinleşir ve beynin daha büyük bir kısmına
yayılır. Yirmi beş yaşını geçtiğimizde ise, o kadar
çok sinirsel yol vardır ki beynimizin içinde, onlardan
tamamıyla kurtulmak neredeyse imkânsızdır.
14
36. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaya göre ye-
tiskin yasa gelindiğinde değişmeyen özellikler
arasında değildir
A) Karakter
C) Düşüncel
Fer
D) Alışkanlıklar
E) Dünyaya bakış
37. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A) Alıntılama yapılmıştır.
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) ifade edilen bir düşünce farklı yolla tekrar an-
latılmıştır.
D) Yazar kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıştır.
E) Benzetmeye yer verilmiştir.
38. Bu parçaya göre değişimle ilgili olarak
I. Sürekli olabilir.
II. 30 yaşından sonra görülmez.
III. yavaşlama gösterebilir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız !
B) Yalnız II
D) I ve III
E) II ve III
39. Bu parçadan hareketle beyin ile ilgili olarak aşa-
ğıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
C) Yalnız III
A) 25 ile 30'lu yaşlarda gelişimini tamamlar.
B) Kişinin aldığı eğitim ve ırk özelliklerine göre üs-
tünlük gösterir.
C) Aynı sinirsel yollarla hareket eden beyin, karak-
teri şekillendirir.
Voden
D) Gençlik çağında daha esnek bir yapıya sahiptir.
E) Belli bir yaştan sonra değişimi daha zor olur.
tvraliyoten
aygun Gobumser balmas any
ögelesiel amaca yg k
40. Bu parçada altı çizili bölümle çocukların beyin-
lerinin hangi özelliği anlatılmak istenmiştir?
Kivraklıklar
zeka
C) Değişkenlik kese iyi
Galego
E) Çok yönlülük
B) Yavaşlık
D) Sabitlik
TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
36, 37, 38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Çocukluk ve gençlik dönemi değişimle geçer. Yeni şeyler öğrenmek her gün gerçekleşir. Sürekli farkl alanlarda yeni şeyler dener, sevdiklerinize devam eder, pek hoşunuza gitmeyenleri hızla geride bıra- kırsınız. Yaşam, çevreniz, beyninizin içi dinamiktir, hep değişir oysa yetişkin yaşa geldiğinizde bazı şeylerin daha az dinamik, daha az değişken hatta durağan olmaya başladığını görürsünüz. Alışkan- lıklanınız, düşünceleriniz, karakteriniz, hobileriniz, dünyaya bakışınız belli bir noktada sabitleşmiştir. Tıpkı beyninizdeki nöronların çizdiği yolların sabit- leştiği gibi... Fast Company'de Vivian Giang'in ka- leme aldığı yazıya göre, yirmili yaşların ortasından itibaren sinir yollarının sabitleştiğini görürüz. Ancak kendimizi yeni şeyler öğrenmeye odaklayarak ve pes etmeden çalışarak alışkanlıklarımızı kırabilir, eski beyin yollarını değiştirebilir ve yeni sinir yolları oluşturabiliriz. 30 yaşına geldiğimizde ise birçoğu- muz için, karakterimiz oturmuş olur. Alışkanlıkları- mızı değiştirmek, sert yönlerimizi yumuşatmak veya kendimizi çok yumuşak bulduğumuz yönleri sert- leştirmek oldukça güç hâle gelir. Harvard psikolo- ğu William James'in 1890'da yayımlanan Psikoloji Prensipleri kitabında yazdığı gibi, "Birçoğumuz otuz yaşına geldiğinde karakteri alçı gibidir, bir daha yu- muşaması mümkün değildir." James kişiliğin belli bir yaştan sonra sabitleştiği fikrini geliştiren ilk psikolog olarak modern psikoloji tarihine geçmiştir. James'in bu hipotezinin üzerine yüzyıldan fazla zaman geç- miştir ve bugünün psikologları çalışmalarında 25 yaşından sonra beynin sabitleşmeye başladığını ancak değişimin bu yaşlardan sonra da mümkün olduğunu göstermektedir. Bu değişim için kilit nok- ta, sürekli yeni yollar ve bağlantılar yaratmak ve var olan sinirsel yolları kırmak üzerine olmalıdır. Daha basit bir dille anlatmak gerekirse beyin gençken ve henüz tamamıyla gelişimini tamamlamamışken es nek bir yapıya sahiptir, şekillendirmek çok daha ko- laydır. İşte tam da bu sebepten Yönetim ve Kurum- sal Çalışmalar alanında Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim görevlisi Deborah Anco- na çocukların çok hızlı öğrenebildiklerinin üzerinde durur. Çocuklar için sünger gibi beyinleri olduğu, her duyduklarını, gördüklerini hızla içlerine çektiklerini söyleriz. Doğar doğmaz oluşturmaya başladığımız sinirsel yollar yıllar içinde yaşımız ilerledikçe sabit- leşir, derinleşir ve beynin daha büyük bir kısmına yayılır. Yirmi beş yaşını geçtiğimizde ise, o kadar çok sinirsel yol vardır ki beynimizin içinde, onlardan tamamıyla kurtulmak neredeyse imkânsızdır. 14 36. Aşağıdakilerden hangisi bu parçaya göre ye- tiskin yasa gelindiğinde değişmeyen özellikler arasında değildir A) Karakter C) Düşüncel Fer D) Alışkanlıklar E) Dünyaya bakış 37. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Alıntılama yapılmıştır. B) Karşılaştırma yapılmıştır. C) ifade edilen bir düşünce farklı yolla tekrar an- latılmıştır. D) Yazar kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıştır. E) Benzetmeye yer verilmiştir. 38. Bu parçaya göre değişimle ilgili olarak I. Sürekli olabilir. II. 30 yaşından sonra görülmez. III. yavaşlama gösterebilir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız ! B) Yalnız II D) I ve III E) II ve III 39. Bu parçadan hareketle beyin ile ilgili olarak aşa- ğıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? C) Yalnız III A) 25 ile 30'lu yaşlarda gelişimini tamamlar. B) Kişinin aldığı eğitim ve ırk özelliklerine göre üs- tünlük gösterir. C) Aynı sinirsel yollarla hareket eden beyin, karak- teri şekillendirir. Voden D) Gençlik çağında daha esnek bir yapıya sahiptir. E) Belli bir yaştan sonra değişimi daha zor olur. tvraliyoten aygun Gobumser balmas any ögelesiel amaca yg k 40. Bu parçada altı çizili bölümle çocukların beyin- lerinin hangi özelliği anlatılmak istenmiştir? Kivraklıklar zeka C) Değişkenlik kese iyi Galego E) Çok yönlülük B) Yavaşlık D) Sabitlik TEST BİTTİ. CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
TYT/Sosyal Bilimler
11. İnsanın aklında yer alan kendisinin ve çevresindeki varlıkların
neden var olduğu, nereden geldiği gibi sorular insanlık tarihi
kadar eskidir, ilkel insanda bu soruların cevapları dinde yer alır.
Dinin verdiği yanıtlara zaman içinde eklenen mitolojik açıkla-
malar, merakı tatmin olmayan ya da verilmiş yanıtlara yönelik
şüphe duymaya başlayan insanın, "Evet, ama, başka bir açık-
lama da olabilir mi?" sorusunu getirir beraberinde. Başka bir
cevabın akla yaslanması, verilmiş olanın reddedilmesi ve dü-
şünce gücünün bir cevap verme aracına dönüşebileceğinin
fark edilmesiyle başlar asıl düşünce.
Parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?
A) insanın felsefi etkinliği ortaya koyma süreci
B) Bilimsel verilerin doğrulanabilirliği
C) Akılsal temellendirmelerin sadece metafizik alana ilişkin ol-
duğu
D) Felsefi şüphenin her durumda kullanılamayacağı
E) Felsefi sistemlerin bir iç tutarlılık taşıdığı
0
13. "..
sa
a
E
ANTIKOR
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/Sosyal Bilimler 11. İnsanın aklında yer alan kendisinin ve çevresindeki varlıkların neden var olduğu, nereden geldiği gibi sorular insanlık tarihi kadar eskidir, ilkel insanda bu soruların cevapları dinde yer alır. Dinin verdiği yanıtlara zaman içinde eklenen mitolojik açıkla- malar, merakı tatmin olmayan ya da verilmiş yanıtlara yönelik şüphe duymaya başlayan insanın, "Evet, ama, başka bir açık- lama da olabilir mi?" sorusunu getirir beraberinde. Başka bir cevabın akla yaslanması, verilmiş olanın reddedilmesi ve dü- şünce gücünün bir cevap verme aracına dönüşebileceğinin fark edilmesiyle başlar asıl düşünce. Parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır? A) insanın felsefi etkinliği ortaya koyma süreci B) Bilimsel verilerin doğrulanabilirliği C) Akılsal temellendirmelerin sadece metafizik alana ilişkin ol- duğu D) Felsefi şüphenin her durumda kullanılamayacağı E) Felsefi sistemlerin bir iç tutarlılık taşıdığı 0 13. ".. sa a E ANTIKOR
RDIMCI DÜŞÜNCE
ÖRNEK 13
Batı edebiyatında roman geleneğinin en güzel yanla-
rindan biri, okurun gözü önünde çizdiği canlı portre-
lerdir. Roman kahramanlarını daima bu sayede tanı-
yıp sever ve hatta yakın arkadaşlarımız arasına kata-
rız. Portre çizerken yazarlar bazen fazla detaycı dav-
ranıp günümüz okurunun ilgisini kaybederler. Oysa
yerinde yapılan betimleme, birkaç sözcükle, tanımış-
lık duygusunu ustaca verebilir. Bir karakteri tanıtırken
genellikle fiziksel özelliklerinden başlamak âdettir fa-
kat bu özelliklerini anlatmak bir roman kahramanını
tanımamıza yetmez. Davranışları, yürüyüşü, yemek
yemesi ve ağzından çıkan sözcüklerle karakter, zihni-
mizde güçlü bir imge håline gelir.
1. Fazla ayrıntıya girmek, okur için sıkıcı olacaktır.
II. Gerçek hayatta karşılığı olan kişiler anlatılırsa da-
ha etkili olur.
III. Karakterin dış görünüşünü anlatmak, tek başına
yeterli değildir.
IV. Kahramanların ruhsal özellikleri okurun daha çok
ilgisini çeker.
Bu parçadan portrelerle ilgili olarak yukarıda veri-
lenlerden hangilerine varılamaz?
B) I ve III
A) I ve II
D) Yalnız III
C) II ve IV
E) Yalnız (V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
RDIMCI DÜŞÜNCE ÖRNEK 13 Batı edebiyatında roman geleneğinin en güzel yanla- rindan biri, okurun gözü önünde çizdiği canlı portre- lerdir. Roman kahramanlarını daima bu sayede tanı- yıp sever ve hatta yakın arkadaşlarımız arasına kata- rız. Portre çizerken yazarlar bazen fazla detaycı dav- ranıp günümüz okurunun ilgisini kaybederler. Oysa yerinde yapılan betimleme, birkaç sözcükle, tanımış- lık duygusunu ustaca verebilir. Bir karakteri tanıtırken genellikle fiziksel özelliklerinden başlamak âdettir fa- kat bu özelliklerini anlatmak bir roman kahramanını tanımamıza yetmez. Davranışları, yürüyüşü, yemek yemesi ve ağzından çıkan sözcüklerle karakter, zihni- mizde güçlü bir imge håline gelir. 1. Fazla ayrıntıya girmek, okur için sıkıcı olacaktır. II. Gerçek hayatta karşılığı olan kişiler anlatılırsa da- ha etkili olur. III. Karakterin dış görünüşünü anlatmak, tek başına yeterli değildir. IV. Kahramanların ruhsal özellikleri okurun daha çok ilgisini çeker. Bu parçadan portrelerle ilgili olarak yukarıda veri- lenlerden hangilerine varılamaz? B) I ve III A) I ve II D) Yalnız III C) II ve IV E) Yalnız (V
Benzersiz
Paragraf
PARAGRAF
17.-18. soruları aşağıda verilen parça-
ya göre cevaplayınız.
İnsana dair yapılan tanımlarda sürekli olarak
onun akıl sahibi olma ve düşünebilme özellik-
leri vurgulanmaktadır. Ancak insan yalnızca
rasyonel bir varlık değildir, o aynı zamanda
duyguları da olan, hisseden bir varlıktır. Sa-
hip olduğumuz bu duygular bize hem yaşadı-
ğımızı duyumsatırlar hem de diğer insanlarla
ve nesnelerle ilişkilerimizde belirleyici bir rol
oynarlar. Bu gerçeğe rağmen ideal insan
tasvirlerinde akıl mutlaklaştırılırken duygu-
larımızın hayatımızdaki yeri ve önemi hafife
alınmakta veya görmezden gelinmektedir.
Bu tavır, ins
bütüncül bir şekilde ele al-
madığı için kusurlu bir yaklaşımdır. Sevgi,
merhamet, sevinç, üzüntü, keder, minnet, y
öfke gibi duyguların yaşanmadığı bir hayat A
hemen herkes tarafından zenginlik ve canlı- G
lıktan yoksun olarak görülebilir. Buna rağmen
özellikle bazı filozoflar tarafından insanlardan Y
irrasyonel saydıkları duygularını bastırmaları A
istenmektedir. Özellikle ahlâk alanında ken- Y
R
Deneme - 2
17. Bu parçanın yazarının kusurlu olarak gör-
düğü durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapılan açıklamalarda insanın akıl ve dü-
şünce yönüyle ön plana çıkarılması
B) İnsanın akıl ve duygu yönüyle bir bütün
olduğu gerçeğinin inkar edilmesi
C) Akıl ve mantığın diğer nesnelerle ve çev-
re ile olan ilişkilerde yetersiz kalması
D) Bazı filozoflar tarafından insanların duy-
ban gularını bastırmalarının istenmesi
E) Duygu bakımından eksik olan bir yaşa-
min bir zenginlik olarak görülmesi
disini duyuran bu talep, ahlâkîliği duyguların N 18. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden
hiçbir etkide bulunmadığı eylemlere indirge- L
A
mektedir.
R
1
hangisine ulaşılamaz?
İnsanın çevresiyle etkileşiminde duygula-
rin önemli bir görev üstlendiğine
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Benzersiz Paragraf PARAGRAF 17.-18. soruları aşağıda verilen parça- ya göre cevaplayınız. İnsana dair yapılan tanımlarda sürekli olarak onun akıl sahibi olma ve düşünebilme özellik- leri vurgulanmaktadır. Ancak insan yalnızca rasyonel bir varlık değildir, o aynı zamanda duyguları da olan, hisseden bir varlıktır. Sa- hip olduğumuz bu duygular bize hem yaşadı- ğımızı duyumsatırlar hem de diğer insanlarla ve nesnelerle ilişkilerimizde belirleyici bir rol oynarlar. Bu gerçeğe rağmen ideal insan tasvirlerinde akıl mutlaklaştırılırken duygu- larımızın hayatımızdaki yeri ve önemi hafife alınmakta veya görmezden gelinmektedir. Bu tavır, ins bütüncül bir şekilde ele al- madığı için kusurlu bir yaklaşımdır. Sevgi, merhamet, sevinç, üzüntü, keder, minnet, y öfke gibi duyguların yaşanmadığı bir hayat A hemen herkes tarafından zenginlik ve canlı- G lıktan yoksun olarak görülebilir. Buna rağmen özellikle bazı filozoflar tarafından insanlardan Y irrasyonel saydıkları duygularını bastırmaları A istenmektedir. Özellikle ahlâk alanında ken- Y R Deneme - 2 17. Bu parçanın yazarının kusurlu olarak gör- düğü durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Yapılan açıklamalarda insanın akıl ve dü- şünce yönüyle ön plana çıkarılması B) İnsanın akıl ve duygu yönüyle bir bütün olduğu gerçeğinin inkar edilmesi C) Akıl ve mantığın diğer nesnelerle ve çev- re ile olan ilişkilerde yetersiz kalması D) Bazı filozoflar tarafından insanların duy- ban gularını bastırmalarının istenmesi E) Duygu bakımından eksik olan bir yaşa- min bir zenginlik olarak görülmesi disini duyuran bu talep, ahlâkîliği duyguların N 18. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hiçbir etkide bulunmadığı eylemlere indirge- L A mektedir. R 1 hangisine ulaşılamaz? İnsanın çevresiyle etkileşiminde duygula- rin önemli bir görev üstlendiğine
B
AYT
B
B
TÜRK DİLİ VE EDEBİY
SOSYAL BİLİMLER-1 T
1. Bu testte sırasıyla, Türk Dili ve Edebiyatı (1-24), Tarih-1 (25-34), Co
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimle
1. I. Selçuklu Beylikler Dönemi ağaç eserleri; daha çok
mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari
elemanlarda çok üstün işçilikle kendini gösterdi.
II. Ahşap işçiliği Anadolu'da Selçuklu Dönemi'nde
gelişirken kendine özgü bir şekil aldı.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bi-
çimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisi-
dir?
A) Ağaçla ilgili birçok mimari eser veren Anadolu Sel-
çukluları bunu kendilerine özgü bir biçimde oluş-
turmasına rağmen mimarinin asıl gelişimi Selçuk-
lu Beylikler Dönemi'nde olmuştur.
B) Türklerde ahşap işçiliği, Selçuklularda varlığını sür-
dürürken en çok cami kapılarında ve dolap kapak-
larında kendini üstün işçilik özellikleriyle göstere-
rek mimari özellikler kazanmıştır.
C) Üstün işçilik özellikleriyle Selçuklu Beylikler Dönemi'nde
parlayan ahşap işçiliği, mimari özelliklerini kapılarda
ve dolap kapaklarında kendini belli etmesine rağmen
asıl gelişimini sonra tamamlamıştır.
Br
DAnadolu Selçuklularında kendine has bir biçim ka-
zanan ahşap işçiliği; Selçuklu Beylikler Dönemi'nde
cami kapıları, dolap kapakları benzeri mimaride iş-
çiliğiyle kendini belli etmiştir.
Selçuklularda işçilikte ön plana çıkan ahşap, ken-
dini mimari özellikleriyle cami kapılarında ve dolap
kapaklarında gösterip sonraki dönemlere miras
olarak devrolmuştur.
2
3.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
B AYT B B TÜRK DİLİ VE EDEBİY SOSYAL BİLİMLER-1 T 1. Bu testte sırasıyla, Türk Dili ve Edebiyatı (1-24), Tarih-1 (25-34), Co 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimle 1. I. Selçuklu Beylikler Dönemi ağaç eserleri; daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elemanlarda çok üstün işçilikle kendini gösterdi. II. Ahşap işçiliği Anadolu'da Selçuklu Dönemi'nde gelişirken kendine özgü bir şekil aldı. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bi- çimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Ağaçla ilgili birçok mimari eser veren Anadolu Sel- çukluları bunu kendilerine özgü bir biçimde oluş- turmasına rağmen mimarinin asıl gelişimi Selçuk- lu Beylikler Dönemi'nde olmuştur. B) Türklerde ahşap işçiliği, Selçuklularda varlığını sür- dürürken en çok cami kapılarında ve dolap kapak- larında kendini üstün işçilik özellikleriyle göstere- rek mimari özellikler kazanmıştır. C) Üstün işçilik özellikleriyle Selçuklu Beylikler Dönemi'nde parlayan ahşap işçiliği, mimari özelliklerini kapılarda ve dolap kapaklarında kendini belli etmesine rağmen asıl gelişimini sonra tamamlamıştır. Br DAnadolu Selçuklularında kendine has bir biçim ka- zanan ahşap işçiliği; Selçuklu Beylikler Dönemi'nde cami kapıları, dolap kapakları benzeri mimaride iş- çiliğiyle kendini belli etmiştir. Selçuklularda işçilikte ön plana çıkan ahşap, ken- dini mimari özellikleriyle cami kapılarında ve dolap kapaklarında gösterip sonraki dönemlere miras olarak devrolmuştur. 2 3.
I
3.
Yayımlandığından
beri Eşik hakkında hep olumlu şey-
ler okudum. Negatif eleştiriler ileten hiç olmadı mı di-
ye Eşik'in dosyasına baktım. Bir yazı okudum, övüyor
mu yeriyor mu tam anlayamadım ama Eşik'ten pek o
kadar hoşlanmadığını hissettim. Temellendirilmiş bir
eleştiri olsa daha da memnun olurdum. Yine de bu da
bir şeydir. Eleştirinin olumlu ya da olumsuz olmasın-
dan öte, keşke edebî yapıtları edebî ölçütler anlamın-
da irdeleyen analitik bakan, kitabın omurgasını çıka
ran yazılar olsa. En son Demir Özlü'nün yazısı o an-
lamda önemliydi. Sadece içeriğe odaklanmaması, bi-
çime dair bir şeyler söylemesi ve yaptığı önemli tes-
pitler nedeniyle beni mutlu etti.
Bu parçada altı çizili sözle asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
Eserin olumsuz yanlarının ön plana çıkarılarak ya-
zarın eksiklerinin gösterilmesi
BEserin varlığı ile ilgili esas durumları ortaya koyması
C) Eleştiri yapılırken ele alınan eserin temel özellikle-
Anin bütünüyle incelenmesi
Yapılan eleştirinin her yönüyle açık olması
E Edebî ölçütlerle incelenen eserlerin daha çok ol-
masi
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
I 3. Yayımlandığından beri Eşik hakkında hep olumlu şey- ler okudum. Negatif eleştiriler ileten hiç olmadı mı di- ye Eşik'in dosyasına baktım. Bir yazı okudum, övüyor mu yeriyor mu tam anlayamadım ama Eşik'ten pek o kadar hoşlanmadığını hissettim. Temellendirilmiş bir eleştiri olsa daha da memnun olurdum. Yine de bu da bir şeydir. Eleştirinin olumlu ya da olumsuz olmasın- dan öte, keşke edebî yapıtları edebî ölçütler anlamın- da irdeleyen analitik bakan, kitabın omurgasını çıka ran yazılar olsa. En son Demir Özlü'nün yazısı o an- lamda önemliydi. Sadece içeriğe odaklanmaması, bi- çime dair bir şeyler söylemesi ve yaptığı önemli tes- pitler nedeniyle beni mutlu etti. Bu parçada altı çizili sözle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Eserin olumsuz yanlarının ön plana çıkarılarak ya- zarın eksiklerinin gösterilmesi BEserin varlığı ile ilgili esas durumları ortaya koyması C) Eleştiri yapılırken ele alınan eserin temel özellikle- Anin bütünüyle incelenmesi Yapılan eleştirinin her yönüyle açık olması E Edebî ölçütlerle incelenen eserlerin daha çok ol- masi Diğer sayfaya geçiniz.