Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Bugün mimarlığın ürünleri olan mekânların birer tüketim nesnesi haline geldiğini görmekteyiz. Önceden sadece kullanım amacına hizmet eden ve tüketilemeyen nesneler, bugün çok farklı amaçlara hizmet ediyor. Her bir nesne bugün, öyle ya da böyle, tüketim zincirinin bir halkası olmuş durumda. Ihtiyaç için tüketilmeyen nesnelerden ve eylemlerden söz edebiliyoruz. Bir nesnenin gerçek anlamını ve amacını yitirip gösterge haline gelmesi, bu bağlamda bu nesneye yeni anlamlar ve amaçlar yüklenmesine yol açar. Böylece nesne bir statü göstergesi olarak tüketim nesnesine dönüşür. 32. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A Tüketilmeyen nesneler, büyük bir israfa yol açmaktadır. B) Insanlar, değerlerini sahip olduklarına bakarak anlamalıdır. C) Nesneler ve toplumsal statü arasında ilişki kurulmaktadır. D) Mimari eserler, sanat ve estetik zevki yansıtmaktan uzaklaşmaktadır. E) Tüketim zincirinin bir halkası olamayan her şey gerçekte değersizdir.

- 20. yüzyılda yaşanan Dünya Savaşları, politik ve ekono- mik çöküşler, insanları umutsuzluğa sürükleyerek onların bireyselleşmesine neden olmuştur. Yaşanan olaylar, insan- ların değer anlayışlarında değişimler meydana getirmiş ve bazı değerler derinden sarsılmıştır. Filozoflar, dönemin so- runlarına karşı duyarlılık göstermiş ve bu sorunları felsefe- lerinde işlemiştir. Bu durum 20. yy felsefesine aşağıdaki özelliklerden hangisini kazandırmıştır? A) Yeni yöntemler kullanılmasını B) Uzmanlaşmaların olmasını C) Yeni ana akımların oluşmasını D) Konu alanının daralmasını E) Mantıkta uzmanlaşılmasını

Ana Düşünce myasını, avazı çıktı en bir yazar olmaktı sohbet edilip amaç- öz değerlendirme- di okurun ne düşü- wwwwww in sona temizlendi. Yazarın uzun so- ji kimi emellerinin endi öz değerlen- liligi. ünce aşağıdaki- un ötesinde tut- hedef, merkeze lamaz siyle yoğrulmuş in önüne geçe- agrap Film yapımcılan, daha önce çektikleri filmleri yeni film- leriyle benzeşmesin diye kullandıkları yöntemleri değil izleyici kitlesinin beklentilerini değiştirmeyi amaçlarlar Çünkü bir film çekimi için gerekli araçlar sabittir. Bun- aragial lanı değiştirerek anlatmak istediklerinizi değiştirmeniz mümkün değildir. Eğer yapımcı kendine güveniyorsa izleyici kitlesinin algısını değiştirmeye çalışır. Beklenti çizgisini aşağılara çekip temasal anlamda ufak tefek oynamalarla inanılmaz dikkat çekici bir film ve daha Oncekilerden tamamen' farklı bir yapıt ortaya konula- bilir. Burada püf nokta beklenti çizgisini aşağılara in- direbilmektir. Bunu başarabilen yapımcılar iyi yapımcr olmak için önemli bir adım atmışlar demektir. Bu adim öyle her isteyenin atabileceği bir adım değildir. Yapım- či olunabilir belki ama izleyici kitlesini yönlendirebile- cek bir yapımcı olmak fanustaki balığın suyunu değiş- tirdikten sonra ölmemesi için sabaha kadar gözlerini baliktan aymamaya benzer. Ya doğru bir hamle ile rahat bir uyku ya da belirsizlik içinde fanusta gezinen gözler endi isteklerini TEST Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Film yapımcılarının, izleyicilerin beğenilerini değiş- tirebilmesi, filmin tutulmasında önemli etkenlerden- dir. B) Izleyicilerin beğenileri üzerinde etki sahibi olan ya- pimcıların doğru hamleler yapmaları beklenen bir durumdur. C) Film araçlarının doğru kullanımı, her yapımcının istediği ama bazı yapımcıların yapabildiği bir yete- nektir. D) Yetkin bir yapımcı, izleyicilerin film üzerindeki be- ğeni ölçütlerini alt seviyelere indirmekte başarılı olabilir. E) Izleyicilerin film beğenmesi, tamamen filmde kulla- nilan araçlar ve bu araçların yapımcıyla ilgili olma- sına bağlıdır.

rik devresin- in "+" ucun- Bu şekild der geor er prilic. ni ktan 'ye omik olar K₁ ak 9a n ki da ise maksim de a 25 ve 26. soruları aşağıdaki parçaya göre ce- vaplayınız. [11 QUSU Dinlemenin değişik türleri vardır, bunlardan en yay- gın olanı "görünüşte dinleme"dir. Bazen karşınızdaki kişi, dış görünümüyle sizi dinliyormuş gibidir fakat iç dünyası bambaşka yerlerdedir ya da kafasında sizin söylediklerinizden daha önemli bir konu vardır. Kimi- leri de konuşanın söylediklerinden sadece kendi ilgi- lendikleri bölümü duyar, diğer söylenenleri dinlemez. Bu tür dinleyiciler, "seçerek dinleyen" kategorisine konabilir. Bunlar, dikkatlerini çekecek bir sözcük ya da ifade ortaya çıkıncaya kadar anlatılanlarla ilgilen- mezler; daha sonra ilgilendikleri bölümü dinlemeye başlarlar. İlgilerini çeken; para, bir meslek, belirli bir kişi gibi farklı konular olabilir. Eğer onların ilgilendiği bir konuda konuşmuyorsanız durum, bir duvarın kar- şısına geçip konuşmanızdan pek farklı olmaz. 25. "Seçerek dinleyen" biri ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir? A) Konuşana karşı dinliyormuş gibi görünmek için rol yapar fakat gerçekte konuşulanları dinlemez, zihni farklı konularla meşguldür. oll B) Kendini konuşmacının yerine koyarak kendisinin ne anlamak istediğini değil, konuşmacının ne de- mek istediğini anlamaya çalışır. C) Konuşanın söylediklerinden sadece kendi ilgilen- bdiği bölümleri dinleyip diğer söylenenleri dinle- mez. D) Söylenilenleri sebep-sonuç ilişkisi kurarak, doğru olup olmamaları bakımından değerlendirerek din- ler. 0 (0 E) Konuşmacının duygu ve düşüncelerini kendi de- ğer yargılarına göre yorumlar, desteklemediği bir duygu ve düşünceyi reddeder. bry Yayınları TYT De 26. Bu pa ulaşıl A) Fi ey B) D za C) D 9 D) S k E) 27. Dc ec di la m Ç S

üzü çlü zün- ygi- cuk- ceği asız ba- ce- em mak ve cok i ki ğil. ne- ğı- ta- ere Tin 5 U- Ü- n- bry Yayınları Deneme-11 İleri 32. Ursula Le Guin, okurlarının yönelttiği "Bu fikirler aklınıza nereden geliyor?" sorusuna, “Kitaplardan elbette, başkalarının kitaplarından, kitaplar neye ya- rar? Okumasam nasıl yazabilirdim?" diye yanıt verir ve "Kapsamlı okumalar yapmıyorsanız veya sadece dönemin moda yazarlarını okuyorsanız dilinizle neler yapabileceğiniz konusunda oldukça sınırlı bir fikriniz olur." diye devam eder. Elbette taklitten değil, oku- duklarımızın tıpkı kendi deneyimlerimiz gibi içimize yerleşmesinden söz eder. Ancak yaratıcılığın kaynağı sadece bu değildir onun için. "İşini doğru dürüst yap- mak'tan söz eder; bunun için de öğrenmek gerekir, bir şeyi iyi yapabilmek kendinizi ona adamaktır. "Bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek ömür boyu sürebilir. Buna değer." der. Yazarlığı, diğer zanaatlara benzetir sık sık ve "Peki, birinden elinde hiçbir alet edavat olmadan gelip mutfaktaki musluğu tamir etmesini mi bekliyor- sunuz?" diye sorar. Kısacası o; yola çıkacak denizci- nin, daha önce çıkılan yolculuklara bakarak o denizi tanımasını da yelkenlisinin özelliklerini bilmesini de seyrüsefer becerileri kazanmasını da ister. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada ortaya konan görüşlerle aynı doğrultuda değildir? A) Kendi yazdıklarından önce yazılmış kitapları oku- ola- ma alışkanlığına sahip her yazar, orada yazar rak değil okur kimliğiyle durmalıdır. B) Gün gelip de yazdıklarının nasıl olduğunu, kusur- farını ve başarılı yanlarını ayırt ederek nasıl yazıl- ması gerektiğini anlamaya çalıştığında başını ka- yaya çarpıyorsa genç yazar, sorunu yazdıklarında değil okuduklarında aramalı. C) Yazarlık serüveni, en çok da kendi yolunu yarat- ma çabasıdır. Peki bu özgünlüğü bulmanın yolu ablime nedir? Bol miktarda, nitelikli eser okumadan zen- gin ve orijinal bir dile sahip olmak mümkün değil- dir. D) Yazmak, sürekli olarak nasıl yapılacağını doğru örneklerden okuyarak ve deneyerek başlar; adım adım içselleştirilir, ondan sonra da yazarın kendini olgunlaştırma süreci başlar. E) Değerli zarların hayatlarına baktığımızda he- men hepsinin oldukça uzun bir okuma listesi önerisi ve büyüleyen bir kütüphanesi olduğunu görürüz. 20 Cin

sero- aşında ünü de anımını asılma, vurur. endro- ği aktif otonin anma- mayan n be- anımı i du- sinin ğur- mıyla bep z II bry Yayınları TYT Deneme-11 * n olaylar sart) ya ile yas 24. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde birey ve kurumların kısa vadeli öncelikleri -anlaşılır biçim değişti ve insanlık olarak kullanımından vazgeçmeye çalıştığımız pek çok tek kullanımlık ürün, olumsuz et- kileri göz ardı edilerek hem dünyada hem de ülkemiz- de yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Hijyen koşul- larını sağlayabilmek amacıyla "tek kullanımlık" olarak nitelendirdiğimiz plastik eldiven, maske, kâğıt havlu vb. ürünlerin tüketimiyle de atık miktarı artış gösterdi. Pandeminin yarattığı fazladan plastik kirliliği ve bunun doğal çevrede yarattığı tahribat, henüz rakamlara yansımadı ancak bu yaz; yollara, doğaya hatta deniz- lere yayılmış atık maskeler, eldivenler hepimizin aşina olduğu bir görüntü hâline geldi. Saha çalışmaları ve bu çalışmaların raporlanması zaman alsa da 2050 yı- lina gelindiğinde okyanuslarda balıktan çok, plastik olacağına dair iç karartıcı öngörünün tarihinin bu gi- dişle daha da öne çekileceğini söylemek mümkün. Bu parçanın yazılış amacı aşağıdakilerden hangi- sidir? ● ve A) Pandemi dönemlerinin, bulaşıcı hastalığa karşı başlatılan mücadele olmasının yanı sıra bireyi ve toplumu derinden etkileyen sosyal bir olgu oldu- ğunu da okura iletmek Doğru de B) Tek kullanımlık plastiklerin yaygınlaşmasında gö- rülen hızlı artışm insan sağlığı üzerinde doğurabi- leceği olumsuz etkileri örnekleriyle birlikte okura göstermek C) Plastik atıkların zararları konusunda okura uyarıda bulunduktan sonra plastik kirliliğini önlemeye yö- nelik çözüm ö önerilerini okurla paylaşmak D) İnsanların tüketim alışkanlıklarında görülen deği- şimin pandemi sürecine etkisi konusunda okuru bilgilendirmek E) Küresel sağlık krizine bağlı olarak ortaya çıkan kimi tüketim biçimlerinin çevreye vereceği zarar- lar konusunda okuru uyarmak kola

bry Yayınları TYT Deneme-11 22. Bir yayınevinin çalışanları arasında editörlerin yeri ayrı olmalıdır. Değil mi ki yayınevinin işi kitap yayım- lamaktır, onların asıl yaratıcıları editörlerdir. Buradaki yaratıcılık sözünü biraz açalım: Elbette yazarın yeri- ne geçen bir işten söz etmiyorum. Sonunda editörün yaptığı yazı çalışmasının kazandığı inisiyatif, yazarın çizdiği sınırda durur. Gelgelelim, editörün elinden geçmeden son biçimini almış bir roman ya da öykü kitabı düşünmek olanaksızdır. Bu çalışmanın yaratı- ci bir metnin tamamlanması sürecinin devamı oluşu yanında, bir de o metnin basılı bir kitaba dönüşmesi sırasında editörün biçime ilişkin katkıları var. Ancak yayınevlerinin pek çoğunda editörlük biriminin gerek- tiği gibi örgütlenmediği, satış ve muhasebe birimleri- nin hemen her zaman editörlerin önüne koşulduğu düşünülürse binanın yapı taşlarının eksik bırakıldığı belirtilebilir. Sanki kitap üretimi olmadan satış ya da muhasebe birimlerinin anlamı kalacakmış gibi... 92810 İleri Bu parçada yazarın üzerinde durduğu asıl eksiklik aşağıdakilerden hangisidir? elpunce suemulo rememn WHEE A) Yayınevlerinin editör yetiştirmeye yönelik herhan- gi bir çalışma yapmamaları ind oubl gode B) Yayınevlerinin pazarlama ve muhasebe birimlerin- de gereğinden çok çalışana yer vermeleri C) Yayınevlerinin nitelikli, iyi yetişmiş editörler bul- makta zorluk çekmeleri D) Yayınevlerinin editörlük biriminin önemini yeterin- ce kavramamış olmaları B-E E) Yayınevlerinin yeni çıkan roman ve öykü kitapları- ni bir editörün kontrolünden geçirmeden yayımla- maları

GPNihal, Sally Serkan, pazartesi günü aracını pode ser 5. Bir kelime oyununda bir kişi aklında bir kelime tutar, diğer kişiler de rastgele bir kelime söyler. Kelimeyi akina tutan kişi, aklındaki kelime ile diğerlerinin söylediği kelimelerdeki harflerin yerini kıyaslar ve doğruluğu ile ilgi bilgi verir. Diğer kişiler de bu kelimeyi bulmaya çalışır. Bu oyunu oynayan kişilerle ilgili bilgiler şöyledir: Azra ? Akılda tutulan kelime Bayram Sadece ilk harfi doğrudur. Ceren Hiçbir harfi doğru değildir. 7 Şahbaz Firsat Rithik Son iki harf doğrudur. Serpme Buna göre Azra'nın aklında tuttuğu kelime aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Şeflik B) Şenlik Dilara Emre Sadece ünlü harf kelimenin içinde yer alır. CSıklık Türkçe Soruları Cantada keklik Sie, lik D) Şahlık 2. Yukarıdaki tablod tur. Bilgilerse şöy ■ Ünlü harfler Şifrelemede Bu şifreleme mıyla ilgili ya A) 16:7?2.

un ir Ti li K 1 TYT / Türkçe 32. Aşağıda verilen romanlardan alınan parçalar ve açıklama- lardan hangisi "Bilim kurgu yazınına ait konular evrende ve zamanda yolculuk, dünya dışı yaşamlar, koloniler arası savaş, başka gezegenlerden gelen yaratıklar, kıyamet, dünyanın ge- lecekteki durumu, uygarlık sonrası yaşam, mucizevi buluşlar, robotlar, başkalaşım geçiren insanlar, klonlama, genetik gibi oldukça geniştir ve giderek genislemektedir ancak tüm bu ko- nuların bilimsel bir gerçekçiliğe dayandırılması gerekir." düşün- cesine uzak duşmektedir? A) "Birdenbire ona yaklaşan askerlerin ayakları yerden kesildi, havada bir taş gibi uçup büyük bir süratle duvara çarptılar. Yere birer külçe gibi yığılıp kaldılar." bir insana yaklaşan bir canlının veya herhangi bir nesnenin ayağının yerden kesilip uçup duvara çarpması gerçekleşmesi imkânsız bir olaydır. Burada yazar hayal gücünü zorlamıştır ve insana kendine ait olmayan "havada uçmak" gibi özellikler kazandırmıştır. B) "Gözlem kameralarım sorunsuz çalışıyor. Ses alıcılarım ve sensörlerim açık. Üç boyutlu görüntü iletimi başlatılıyor." Eserde karşımıza çıkan AR43 polis robotu günümüzde özellikle Uzak Doğu ülkelerinde büyük bir trend olmuştur. Birçok uluslararası yarışmalarda robotlar farklı fonksiyon- larıyla birbirleriyle rekabet etmektedir. Yazar burada robota güvenlik fonksiyonu adapte etmiştir. C) "Hızlıca aşağı düşmeye başladı, sürati arttıkça yüreğindeki heyecan büyüdü. Şehrin rengârenk binaları, az önce ka- rınca gibi görünen arabalar, çınar ağaçlarıyla dolu geniş parklar, çiçeklerle bezenmiş bahçeler, mavi incilere benze- yen süs havuzları her geçen saniye daha rahat seçiliyordu." Eserde karşımıza Dedektif Kemal'in içinde olduğu simülas- yon makinesi çıkmaktadır. D) Helimobiller de sıkça karşımıza çıkar bu eserde. İstanbul Cumhuriyeti ile ilgili olan romanın bölümünde birçok kez bu motife yer verilmiştir. Helimobiller, karşımıza uçan araçlar olarak çıkmaktadır. Bu araçlar, normal araçlara göre daha güvenli ve donanımlıdır. Yazar, bu motif ile yine günümüzün güncel bir problemi olan trafik problemine dikkat çekmiştir. Genç kız, penceresini açarken Europa ve Callipso ayları- nm uzakta yükselmekte olduklarını görebiliyordu. Bir kuy- ruklu yıldız, ışıldayarak geçip arkasında bıraktığı yıldız toz- larıyla gemiyi saran sonsuz uzay boşluğunu aydınlattı." Bu satırlarla yazar, dünya dışı yaşamı şu an mevcut olmayan bir makineyi kullanarak vermiş, okuyucuyu başka bir âleme sürüklemiştir. 33. Alberta yolların nün "bi ğin kar sorunla Yeni r- durum yeni s Bu pa mak A) K b B) la 34. B ya b m L

a- en er a 3- 1- e O Nokta ( kullanılmıştır. 14. (1) Kişisel ve profesyonel yaşamlarımızda başarı için öz farkın- dalık çok önemlidir. (II) Kendimizi ne kadar iyi anlarsak üzerine inşa etmek veya geliştirmek isteyebileceğimiz alanları görmek o kadar kolay olur; bu bilinç ve farkındalık olmadan kendimizi ge- liştirmemiz imkânsız. (III) Karşı koyacak bir başlangıç noktamız olmasaydı ne kadar ilerlediğimizi nasıl bilebilirdik? (IV) Duygu- larımızın bilinçli olarak farkında olduğumuzda, kararlarımızda, davranışlarımızda ve performansımızda oynadıkları rolü göz- lemleme yeteneğimizi geliştiririz. (V) Gözlem, niteliklerin bilin- mesi amacıyla dikkatli ve planlı olarak incelemeyi gerektirir; dahası, kendinin farkında olmak, başkalarıyla daha güçlü, daha sağlıklı ilişkiler geliştirmemize de yardımcı olur. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II D) IV E) V Diğer sayfaya geçiniz. 17.

ARAGRAF KAMPI rinda ha- alışmada sanlarda ğı araş- Ozayıla- apsıyor. kasım birlikte or. Bu süyor, in di- dışkı ması lojik i en ise ilk nu e- KENKOⓇ KK-613D MDS 3. GÜN 19. - 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 13. yüzyılda Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han, Japonya'yı ele geçirmek için bir deniz donanmasını harekete geçirdi. Fakat Moğol gemileri, yolda 2 adet büyük tayfunla karşı- laştı. Bu iki tayfun daha sonraları "Kutsal rüzgâr" ve "kami- kaze" olarak adlandırıldı. Japonya'daki birçok rahip, özellikle Shinto rahipleri, 1274 ve 1281'c Japonya'yı kurtaran doğa olayının duaları sonucu gerçekleştiğine inanıyorlardı. Tarihçiler ve bilim insanları, yüzyıllar boyunca kamikaze tayfunlarının var olup olmadıklarını sorguladılar. Birçoğu fırtınaların hikâye olduğuna inanmıştı. Fakat en nihayetinde bilim insanları bu tayfunları oluşturabilecek bir fiziksel neden buldular. Bu tayfunları Pasifik Okyanusu'ndaki El Nino Salı- nımları (küresel ölçekli bir okyanus- atmosfer olayı) oluştur- muştu. 19. Bu parçada iki büyük tayfun ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? A) Tarihte uzun zaman gündem oluşturduğuna B) Japonya tarihinin akışında etkili olduğuna C) Bilimsel izahının hâlâ yapılamadığına D Dünya çapında bir atmosfer olayı sonucunda olduğuna E Farklı isimlendirmelerin de yapıldığına 4.

mekte stikç blojiyi lan- aşan- cidan se bir diğin ndi- deki hat rip ay- ari n- 1 T endemik- 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. mız gerekmektedir. Var olmak adına nesne ya da birey Postmodern çağda var olabilmek için "sergilenmiş" olma- asıl değerini yitirmektedir. Gösterilmeyen her şey ken- di içinde âdeta yok olmaya mahkûm kılınmıştır. Her şey dece çekilip basılan bir portre fotoğrafımızın artık pek de görünür olma adına bir nevi "teşhire" zorlanmaktadır. Sa- bir değeri bulunmamaktadır. Bu teşhir çağında fotoğraf, veya bedenindeki kusurlar çeşitli programlar ile yok edile- sosyal medya için sergilenen bir imgedir. İnsan yüzündeki rek dijital ortama sunulmaktadır. İfade, his veya aura bu Yaşlanma gibi doğal bir süreç de photoshop ya da makyaj dijital platformlarda çok da bir anlam ifade etmemektedir. teknikleri ile kapatılarak izleyiciye sunulmaktadır. Bunun sebebi günümüzde her şeyin âdeta bir reklam nesnesi hâline gelmesidir. Baudillard'a göre sergilenen her şeyde teşhir etmenin bir sınırı yoktur. Her şey derhâl tüketilmeye açık bir hâldedir. 35. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ula- şılamaz? A) Her varlık, yeni dünya düzeninde var olabilmek için ser- gilenmeye mecburdur. B) Görünür olma zorunluluğuyla her nesne doğallığını ve değerini yitirir. C) Sergilenmeye zorlanan her varlık, sömürülmeye açıktır. P) Tüketimin hâkim olduğu toplumlarda her şey özünden uzaklaştırılıp sunulmaktadır. E Sosyal medya sınırsız bir özgürlük sunarak bireyi çık- maza itmektedir. 36. Bu parçada; I. aldatma, II. duygusuzluk, III. yakınma durumlarından hangileri belirgindir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve III C) I ve II E) II ve III TYT 37

7. Tarık Buğra'nın sanat anlayışının esası "insan"dır. Onun an- layışına göre sanat, insan ve hayata rehberlik eder. İnsanın ve toplumların kaderini belirlemede etkilidir. Ancak insanı belirli kalıplara dökmeye ve sığdırmaya çalışmaz. Onları tek boyutlu değil tüm zaaflarıyla, çelişkileriyle anlaty. Gerçek sanatın da bu olduğuna inanır. Onun kahramanları kendi nefislerine karşı bile haklarını arar, kimseye boyun eğmez. Bu parçada Tarık Buğra'nın sanat anlayışıyla ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? Kimseye boyun eğmeyen kahramanları kendi hayatın- dan izler taşır. B) Kahramanları klişeleşmiş veya şablonik değildir, çok yönlüdür. c) Sanat anlayışının temelinde insana verdiği değer vardır. D) Kahramanlarının zayıf yönlerini, tezatlarını anlatmaktan çekinmez. EX Sanatın insanlara ve toplumlara yol gösterici olduğuna inanır.

7. (1) Batı'da "arabalı insanların" doğayla buluşması, otomobillerin kitlesel ölçekte üretilip satıldığı 1920'li yıllarda gerçekleşti. (II) ABD'de 1921'de yürürlüğe giren Federal Karayolları Kanuny, milli parklara gitmek için bir yol ağı oluşturulmasını amaçlamaktaydı. (III) Bu dönemde bir sağlık kaynağı olarak şehirden kaçılıp gidilecek bir yer hâline gelen doğa, ancak otomobille ulaşılabilen bir mekân olarak belirmekteydi. (IV) Tam da bununla ilişkili olarak 1920'lerde bireyciliğin öne çıktığı otomobil reklamlarında doğayı uygarlaştıran, fetheden, ona nüfuz eden bir otomobil ideası egemendi. (V) Ancak insanla doğa arasındaki ilişkinin bir karşıtlık ilişkisi temelinde kurulduğu modern toplumda doğayla fazla haşır neşir olmanın kentli insana uygun olmadığını düşünenler de vardı. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede otomobillerin kitlesel ölçekte üretilip satılması ile arabalı insanların doğayla buluşması arasındaki ters orantı açıklanmıştır. temsU B) I. cümleden ABD'de millî parklara ulaşmak için yollar yapılmasına yönelik kararın bir kanunla tescil edildiğine ulaşılabilir. C) III. cümlede 1900'lü yıllarda doğaya ulaşmanın otomobil dışındaki alternatifleri üzerinde düşünüldüğüne değinilmiştir. D) IV. cümlede reklam sektörünün 1920'lerde otomobil tanıtımları üzerine kurulduğu vurgulanmıştır. E) V. cümlede modern toplumdaki kentli insanın doğadan uzaklaşmasında toplumsal rollerin öne çıktığından söz edilmiştir.

30. Avrupa'da resim son zamanlara kadar tiyatro, şiir, heykel gibi "temsili" diyebileceğimiz sanatlar arasında bulunmaktaydı. Temsili sanatlar, güzelliği doğaya uygun ölçüler içinde yaratmak ve gerçeğe az çok uymak zorundadırlar. Bu sanatlarda açık veya kapalı var olan bir model vardır, yani eser mutlaka bir şeyin ifadesidir. Temsilî sanatlar, Pascal'ın dediği gibi "suretin sureti"dir. Bu parçadan hareketle "temsilî sanatlar" ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Güzelliği gerçeğe uygun olarak anlatmaya çalışırlar. B) Doğayı taklit ederler. C) Tam anlamıyla hayale dayanan sanatlardır. D) Dış dünyada karşılıkları vardır. E) Gerçek ya da temsilî bir modelleri vardır. 10

41 Dolayısıyla belirli bir yaşam biçiminin oluşmasında bu cevresel etkenlerin baskısı birincil derecede rol oynar. II. Bu etkenlere bir de insanların kendi yarattıklan mekân- sal çevrenin etkisi eklenir. III. İklim, yağış miktan, toprak gibi fiziksel çevre etkenle ri ile yaşadıklan yere özgü bitki ve hayvan varlığı gibi yaşamsal çevre etkenleri onların yaşam biçimlerini belirler. IV İnsanlar tıpkı diğer hayvanlar gibi içinde bulundukla- n çevrenin baskısı altındadır. ve istikrarı, V. Belirli bir insan topluluğunun devamlılığı bu çevresel etkenlere uyarlanabilme yeteneğine bağ- lidir. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A)I B) II C) III D) IV (1) tar gr E) V e