Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

1. Atmosfer, bizi Güneş'in yüksek radyasyonundan koruyan, dengeleyen, gece-gündüz arasındaki sıcaklık yeryüzünden yayılan ısının uzaya kaçmasını engelleyen ve hava olaylarının ---- neden olan bir hava katmanı. Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) geçişini - belirmesine B) etkileşimini - yaşanmasına Gdeğişimini - oluşmasına D) yükselişini - kesilmesine E artışını - gelişmesine

TÜRKÇE ir ayna ok önem yoktur? mesi kú ve olu miyorum. ktalama 17. (1) Ahamenişleri Antik Çağ'ın en görkemli imparatorluğu yapan birinci unsur, yapımını 150 yılda tamamladıkları Persepolis şehridir. (II) Şehir, 125.000 metrekarelik bir teras üzerine inşa edilmiştir. (II) Şehre girişlerin yapıldığı büyük kapıya ulaşmadan önce, taş oymalardan yapılan her biri yedişer metre uzunluktaki basamaklardan geçilir. (IV) Merdivenlerin yan duvarları kabartma heykellerle dolu şehrin akıbeti hakkında hem arkeolojik hem de edebî ürünlerde bilgiler mevcuttur. (V) İskender'in fetihlerinden bahsedilen bazı Yunan ve Latin yazılı kaynaklanında, şehrin yakıldığı açıkça belirtilmiştir. (VI) Şehrin isminin kökenine yönelik en güvenilir eserler, Xerxes (Serhas) Dönemi'nden kalan yazıtlar ve hazine tabletleridir. (VII) Bu kaynaklarda Xerxes, şehirden "Parsa" olarak bahseder. A Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? C)/v D) V A) II B III EX VI eduk 18. İnsanlar, kendilerine biçtikleri kişilik ve sıfatların altını doldurmaya çalışırken farkında olmadan markalarla aralanında insani bir ilişki kurmaya çalışırlar. Kendi kişiliklerine ve yaşam tarzlarına uygun olan markaları tercih ederler. Bu sebeple markaların kişiliği, firmalar için oldukça önemlidir. Diğer bir önemli olan durum ise insanların pek çok marka arasından kendilerine en uygun olanını seçmesi yani kişinin doğru karar verebilmesidir. Bu süreç doğrultusunda kişisel, psikolojik, sosyal ve ekonomik faktörler

Cape Town Omit Burnu CUMHURİYETİ GÜNEY AFRİKA LESOTHO NAMIBIA BOTSWANA SWAZILAND ZIMBABWE ANGOLA ZAMBIA MOZAMBİK KONGO CUMHURİYETİ MOKRATIK ens ma italis ef Mozambik Kanalı BURUNDI TANZANYA RUANDA Taldorya Gölü KENYA Kongo Nehr 1 2 FRİKA ETYOPYA SOMALI 3 SUDAN 4 Babülmendep Boğaz 16 17 18 19 MISIR Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangi- si getirilmelidir? YEMEN 5 13. Düşünmeye değer. Bazı konular az yazılmıştır edebi- yatımızda. Çocuklar da, gençler de, aşklar da. Durup anlamaya çalıştıklarımız hemen hep incelikler değil de yaşadığımız bu hayatın kötücül, sert yanları olmuştur. Yalnızca sözcüklerle, somut hayatın ürettiği anlamları soyutlayarak yapılması, edebiyatı mucizeler yaratan bir sanata dönüştürüyor. Sözcüklerle gerçek hayatlara ben- zeyen hayatlar, bazen bizden daha sahici kişiler yaratılı- yor, dünyalar kurulup dünyalar yıkılıyor. Anna Karenina'yı düşününce, çevremizde tanıdığımız kişiler mi daha sahici, Anna mı diye sorabiliriz kendimize. İkincisi daha tam bir insan gibi görünüyor. Sanırım yalnızca benim için değil, romanı okuyan herkes için de Anna kadar inandırıcı, güçlü, karmaşık, zengin dünyası olan kişilere gerçek hayatta rastlamak daha zor. Yaşadığı aşklardan ve haya- ta ilişkin inançlarının yıkılmasından sonra kendini trenin altına atıyorsa Anna, orada onun gerçekliğinin ne denli sağlam olduğunu durup düşünmeye de başlıyoruz. Vronski ile yaşadığı aşkın bir türlü mutlulukla sürmemesi Anna için hayatı çekilmez yapmaya başlamıştır. Peki Anna'nın yaşadığı hayatın acı sonu mu onu daha inandı- rıcı yapıyor? IN gury Staros A) İnsanı en iyi anlatan tür roman mıdır? B) Bizde niçin azdır aşk romanları? C) Romanlar neden insanı hep kötümser anlatır? D) Bazi romanların çok gerçekçi olmasının nedeni ne- dir? E) Bir romandan okur olarak neler bekleriz? 14. k önce küçük notlar tutarak başlarım. Aklıma gelen bir cümle, bir dize ya da bir duyguyu bu küçük notların yanı- na eklerim. Bir zaman bu notlar birikir yani demlenir. Aradan biraz geçtikten sonra daha önce yazdığım bu ISRAIL 6 ens Yayınları UMMAN 20 21 22 LUBNAN Ann Y SUUDİ ARABİSTAN 7 15. Sıradan E olan bir dönemde de o za bunları b güçlü olu sanat ya mek güc Bu par gisidir? A) İşir run B) Bir ele C) Si ye D) Bi ta E) G m 16/Trafil yaş alınc kıya le", sapi mal: yap fark dah öfke ca, traf

NAVI go, ok Ş- en 7- ir B 16. Bugüne kadar şiir kavramının binlerce tanımı yapılmıştır. Bel- ki binlercesi daha yapılacaktır. Bu tanımların hepsi de doğ- ru gibi. Fakat hepsi doğru gibiyse bunların hiçbiri tam ola- rak doğru değildir demektir. Bütün bunlar, tanımı yapanların "Bana göre"yle başlayan görüşleri olduğundan onların zev- kine ve sanat anlayışlarına göre değişebilir. Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden han- gisidir? A) Şiir öyle bir çırpıda oluşturulabilecek bir yazın ürünü de- ğildir. B) Şiirin kendine ait bir dil ya da söylem kullanması, herkes tarafından kabul edilebilecek özelliklerdir. C) Herkesin üzerinde birleştiği bir şiir tanımı yapılamaz. DY Gerçek şiir tanımın ancak okurlar yapabilir. E Her şiir tanımı, her zaman yaşamın ya da sanatın bir ke- sitini yansıtır.

A Türkçe A PALME 13. Buzun imparatorlandır penguenler. Antarktika'da kışın eksi 50 dereceye düştüğü, rüzgârinsa saatte 200 kilometre hıza ulaştığı, dünyanın bu en soğuk bölgesinde, pek az canlının dayanabileceği şartlarda yaşıyorlar. Yapılan araştırmalar, dondurucu ortamda kaldıklan hâlde imparator penguenlerin vücut sıcaklığı yaklaşık 37 derecede sabit kaldığını göstermektedir. Penguenlerin dışta bulunan tüyleri yağla kaplı ve su geçirmezken bunların altında yumuşak tüyleri de bulunmaktadır. A) Açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir. B Sayısal verilerden yararlanılmıştır. CSaptamada bulunulmuştur. DY Nesnel ifadeler kullanılmıştır. Ezlenimsel betimleme yapılmıştır. 15. () Mitol gelir yazılm eder. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 14. Başkalarının ışığında ilerlemeyi öğrenemedim henüz. Tüm benliğimle karşınızdayım. Eserimi aldığınızda himdir. Bütün büyü. Varlık ve ta Bu yaz A) PALME AYINEVI

22. Ankara'da şimdilerde yeni bir kitap-kafe var, tam da kitap sevdalısı, okuma sevdalısı insanların buluştuğu bir yer. İğne atsan yere düşmez bu mekanda ister kahve eşliğin- de okuma yapabilirsiniz isterseniz de toplanıp kültür, edebiyat, sanat sohbetlerine dahil olabilirsiniz. İki kattan oluşan bu sıcacık yerin giriş katı yani ilk katı kitap ve dergi bölümü, ikinci katı ise çay ve kahve içebileceğiniz deko- rasyonu ile birinci sınıf bir salon. Yazarların hatıralarını yaşatmak amacıyla her masaya bir yazar ismi verilmiş. Benim kısmetime, çok sevdiğim, bir kitabını okuduktan sonra diğer kitaplarına hücum edip tüm serisini okuyup bitirdiğim Peyami Safa düştü. Bu parçada söz edilen kitap-kafe ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A Yazarların hatıralarını yaşatmak amacıyla yazarların adlarına yer verdiğine B) Okurların ortaya koyduğu fikirleri dikkate alıp değer- lendirdiğine C) Okurların kendi arasında etkileşimde bulunmalarına ortam sağladığına D) Kitap okuma sürecine insanları dâhil eden bir uygula- ma gerçekleştirdiğine E) Başlatmış olduğu uygulamanın müşteriler tarafındar ilgiyle karşılandığına

21. Milletler nüfus bölümüne göre 2016 yılında dünya nüfusu 7,6 milyara ulaşmıştır. Bu veriye göre dünya nüfusunun %25'i, bir başka deyişle her dört yetişkinden biri fazla kilolu ya da obezdir. Fazla kilo ve obezite yüzünden her yıl en az 2,8 milyon kişi hayatını kaybetmekte, kalp has- talığı, felç ve diyabet riski giderek artmaktadır. Obezite küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunudur. Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün artış göstermektedir. Avrupa Birliği'ne üye 26 ülkede okul çağı çocuklarını kapsayan bir araştırmaya göre, 11 yaş grubunda kızların %25'inin, erkek çocukların %30'unun, 13 yaş grubunda kızların ve erkeklerin %31'inin, 15 yaş grubunda ise kızların %32'sinin, erkek- lerin %28'inin fazla kilolu olduğu bildirilmiştir. Ülkemizde yapılan çalışmalar incelendiğinde kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığı görülmektedir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ula- şılabilir? AKüresel salgınlar yüzünden kalp hastalığı, felç ve di- yabet riski giderek artmaktadır. Obezite sadece gelişmiş ülkelerde her geçen gün ar- tış göstermektedir. Ülkemizde 15 yaş grubundaki kızların %32'sinin fazla kilolu olduğu tespit edilmiştir. D) Avrupa'da obezite yüzünden her yıl en az 2,8 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. E) Dünya nüfusunun çeyreği, yani her dört yetişkinden biri fazla kilolu ya da obezdir.

1 ve 2. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Edebî dil, günlük ve ilmî dille aynı kaynaktan beslenmesine veya aynı dil unsurlarını kullanmasına rağmen onlardan bir hayli farklı ve başka bir dildir. Söz konusu farklılık, tamamıyla dil veya dil unsurlarının farklı biçimde kullanılmasından; onlara farklı mana, ses, çağrışım ve duygu değerleri yüklenmesinden; onların yeni ve orijinal terkiplere dönüştürülmesinden kaynaklanır. Bir başka ifadeyle edebî dil, dilin alelade bir iletişim vasıtası olmaktan çıkarılıp amaç seviyesine yükseltilmesi ve sanat objesine dönüştürülmesi ile elde edilir. 1. Bu parçada "edebî dil'le ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A Dil unsurlarını kullanırken farklı bir tarzdan yararlandığına B) Özgün bir söyleyiş oluşturduğuna C) Dile farklı çağrışımlar yüklediğine D) Temel amacının iletişimi sağlamak olduğuna Günlük dil ve bilim dili ile aynı kaynaktan beslendiğine 2. Bu parçanın anlatımıyla ilgili Açıklamadan yararlanılmıştır. II. Karşılaştırma vardır. MI. Örneklere yer verilmiştir. IV. Koşul cümlesi kullanılmıştır. yargılarından hangileri söylenemez? A I ve II D) II ve IV I ve III C) II ve III E) III ve IV

yok- # 12. Dar saksıya gömülen kısa kütükten çelik süngüler gibi fış- kıran yapraklar, korkunç bir ızdırap ile gerilmiş büyük bir elin bana doğru uzanan sert parmakları gibi göründü. De- mir kafes arkasında yatan hasta aslanın sıtmalı, büyük, sarı gözlerini andıran nebati gözlerle, mahpus ağacın bana bakmakta olduğunu, tüylerim ürpererek düşündüm. Bu paragrafin anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Gözlem gücüyle izlenimler birleştirilmiştir. B) Nesnel anlatıma yaslanılmıştır. İnsan dışı varlığa insan özelliği verilmiştir. D) Benzetme yapılmıştır. E) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır. atfer ub.

25. Son 10 yılda, tıp alanında yapay zekâyla ilgili yayınların sayısı bir hayli artmıştır. Günümüzde depolama imkânlarının ucuzlaması ve işleme gücünün artmasıyla bilgisayarlar bir hekimin ömrü boyunca edinebileceği deneyime birkaç saniyede erişebilme imkânına sahip hale gelmiştir. Yaşlı hastaların ilaç saatlerini hatırlatan sistem- ler, yüz imgeleri üzerinden Down sendromu tespiti, konuşmaları metne dökerek semantik analiz yöntemiyle psikiyatrik tanı koyma gibi birçok alanda daha yapay zekâ uygulamaları geliştirilmektedir. Gelecekte tüm sağlık çalı- şanlarının yapay zekâ teknolojilerini kullanacağı ve bu teknolojilerin insan zekâsıyla birleştirilerek "yüksek perfor- manslı tip" alanının oluşacağına dair görüşler mevcuttur. Bu parçada "yapay zekâ" ile ilgili aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Hakkındaki çalışmaların hangi koşullarda ve nereler- de sürdürüldüğüne Araştırma sonuçlarının nasıl fayda sağlayabileceğine C) Çok kısa bir sürede bir hekimin tecrübesine erişebil- diğine D) Son zamanlarda bu alanla ilgili yayınların arttığına E) İnsan zekâsına entegre bir şekilde de kullanılabilece-- ğine

24. Romanlarında milli unsurlardan beslenerek evrensel bir düşünce biçimini ortaya koyan Aytmatov, Elveda Gülsarı adlı romanına da bunu yansıtır. Romanlarının birçoğunda alegorik anlatıma yer veren yazar, bu anlatım biçimini Elveda Gülsarı romanında bir "at" olan Gülsanı aracılığıy- la dikkatlere sunmuştur. Yazar söylemek istediği birçok hususu Gülsanı'nın şahsında verir. Bu romanda savaş sonrası bir toplumda yaşanan ekonomik, sosyal, psikolo- jik durumları, rejimin baskılarını, değişen yaşam koşulla- rını, unutulmaya yüz tutmuş değerleri; dostluk, aşk, savaş, özgürlük ve tabiat gibi. temaları işlemiştir. Bu roman daha çok, dolaylı da olsa rejime karşı yapılan bir sistem eleştirisidir. Bu parçadan hareketle Elveda Gülsarı romanı ile ilgi- li aşağıdakilerin hangisi söylenemez? AYönetimin baskılarını eleştirel bir bakış açısıyla ele al- dığına BAlegorik anlatımın özelliklerine sahip olduğuna Milli olandan beslenerek evrensele uzandığına D) Konusunu yansıtan bir isim taşıdığına E) Bir toplumda savaş sonrası yaşananları anlattığına

18. Belki öteden beri biliyoruz ama Dostoyevski'nin, insanın felaketini hiç kimselere benzemeyen bir derinlik içinde anlattığını yeniden düşünebiliriz. Derinlik, yeraltı, neden sonra çözümlenmesine ayrıca önem verilen ruhun karan- lık noktaları. Bunları insanın bireyliği ve benliğiyle öylesi- ne birleştirerek anlattı ki Dostoyevski, ondan on yıllar sonra gelen yazarların-----. Dostoyevski'yi yüz elli yıldır karşılaştırmadan edemediğimiz Tolstoy'un yanında düşü- nürken şu ayrıntıyı aklımdan çıkaramıyorum: Aynı hizada görülüyorlar ama Tolstoy'un seksen iki yılık ömrüne kar- şın Dostoyevski yalnızca altmış yıl yaşamıştı. Yirmi iki yıl daha yaşamış olsaydı, daha neler yazabilirdi Dostoyevs- ki, bunu düşünmemek mümkün mü?" Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) toplumu derinliğine inceleyen ve anlatan dev bir ya- zara dönüştü. B) psikolojik tahlillerle süslenmiş metinlerin aranan ya- zarıydı. adeta Rus toplumunun iç yapısının ve ruhunun rönt- genini çekiyordu. D) insanın iç dünyasını anlamak için dönüp baktıkları ilk yazar oldu. insanın felaketini en iyi anlatan kalem olarak Rus edebiyatına damgasını vuruyordu.

1. Klasik Yunan mitolojisinde ---- iki önemli büyücü kadın yer alır: Birisi Kirke, diğeri ise Medea'dır. İkisi de olağa- nüstü güzel ve çekici olarak ----, bunun yanı sıra doğaüs- tü yetenekleriyle de bilinirler. Güzelliği ile büyüleyen ama aynı zamanda büyücü yönüyle de göze çarpan bu iki kadın bitkiler ve otlar konusunda bilgi sahibi, şifa dağıtan, kâhin, astronomiden anlayan birer karakter olarak geçer yazılı kaynaklarda. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A adı geçen- sunulur - yardımsever B) şöhretli - anlatılır - müşkülpesent Gyer alan - bilinir - mülayim Din salmış - betimlenir - dehşet uyandıran E) bilinir - konumlanır - gönlü zengin

B ze- bir 23. Japon bayrağı, özünde dinî bir simgedir. Beyaz min üzerinde kırmızı bir yuvarlaktan oluşur. Japonlar, ülkelerini “Güneş'in ülkesi" anlamına gelen "Nippon" diye anmaktalar. Bu kırmızı yuvarlak da güneşi temsil eder. Efsaneye göre Tanrıça Güneş, torununu gökten dünyaya Japonya'yı yönetmek üzere yollamıştır. Her türlü gücü elinde tutan torun, Kyushu'daki bir dağa inmiş ve oradan ülkeyi yönetmiş, onun büyük torunu impara- tor Jimmu da Orta Japonya'daki Yamato eyaletini ele geçirerek buraya ülkenin başkenti olma şerefini bah- şetmiştir. Günümüzde sembolik anlam taşıyan Japon imparatorları için Yamato, bugün de simgesel önemini korumaya devam etmektedir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Güneş'in Japon mitolojisinde önemli bir role sahip ol- duğu B) Japon kültüründe mitolojik unsurların belli bir yerinin olduğu Japonların bayraklarının onların inançlarını yansıtan bir gösterge olduğu D) Japon hükümdarlarının sahip olduğu yetkilerin fazla olduğu E Japonların, ülkelerinin Tanrıça Güneş'e ait olduğuna inanmaya devam ettiği B 24

35-36. soruları layınız. "Sevmek", Türkçenin eski kelimelerindendir. Eski Uy- gurca metinlerden, kadim lügatlere kadar kendisine yer bulur. "Sev” kökünden dallanıp budaklanan sözcükler, büyük bir "sevgi" ağacına dönüşür. Sevecen ve sevimli sıfatları, kendilerini herkese sevdirir. "Sevgili" bazen bir mektubun başında sifattir, bazense şu çekilmez dünya- yı daha yaşanılır kılandır. Kimi zaman şairin kiliminde temel motif olur, kimi zaman Âşık Paşa'nın "Aşk ile sev- gi ebed-bünyâd ola (Aşk ve sevgi binası sonsuza dek ayakta kalsın.)" dizesindeki kelimeler gibi kol kola verip birlikte arziendam eder, kimi zaman da Kerîmî'nin lüga- tinde geçen "Deriye post derler, sevdiğe dost." örneğin- deki "sevdik" kelimesi gibi unutulup gider. 35. Bu parçadan hareketle "sevmek" sözcüğü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bazı biçimlerinin unutulduğu B) Insana yaşama ümidi kazandırdığı C) Deyim ve atasözlerimize yerleştiği D) Kendisinden türemiş sözcüklerin çok olduğu EKökeninin çok eskiye dayandığı Bey C L

. İlkokul öğretmeni Zehra görevine bağlı, ama duy- gusuz ve katı bir genç kadın görünümündedir. Bir memur olan babası Mürşit Efendi'nin çok hasta olduğu haberini "Benim babam yok." diye yanıt- lasa da içten bir üzüntü, onun izin alıp İstanbul'a gelmesini önleyemez. Babası ölmüştür, Zehra yaşlı adamın bıraktığı anı defterini bir gece sabaha kadar okur ve annesinin yanlış davranışları yüzün- den babasının olumsuz davranışlara sürüklen- diğini, yuvanın bu nedenle yıkıldığını, babasının bunun için onu öğretmen okuluna vererek evden uzaklaştırmış olduğunu öğrenir. Şimdi Zehra iç yüzünü bilmeden düşman olduğu babasının acıla- rını anlamış, benimsemiş, acımayı ve bağışlamayı öğrenmiştir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Nesnel verilerden faydalanılmıştır. B) Alıntılamaya başvurulmuştur. - Olay merkezli anlatım biçimiyle yazılmıştır. D) Tartışmacı anlatımla yazılmıştır. BE) Sayıp dökmelerden faydalanılmıştır.