Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

39-42 soruları aşağıdaki parçaya gur cevaplayınız. Sir Francis Galton'un 1800'lü yıllarda yürüttüğü ça- lışmalar, zekânın ölçülebileceğini gösterdi ve bu alanda birtakım testler geliştirilmeye başlandı. Bu testler arasında yer alan IQ testi, dünya genelinde oldukça yaygın bir kullanım alanı buldu. Ancak bu test, ölçülen özelliğin önüne geçerek zamanla zekâ ile aynı kavrammış gibi kullanılmaya başlandı. Üs- telik IQ testlerinin bireyin zekâ düzeyini tam olarak belirlediğini söylemek oldukça güç. Çünkü bu testler kişilerin sadece test çözme becerisine odaklanıyor. Hâlbuki dünyanın bazı bölgelerinde IQ testleri uygu- lanan çocukların birçoğu standart test uygulamaları- na yabancı olduklarından testlerden çok düşük puan alıyorlar. Ancak IQ testleri, tüm bu koşullar göz ardı edilerek uygulanmaya devam ediliyor. Örneğin geliş- miş ülkeler 120 ortalama ile IQ testinden en yüksek puanı alan grup olurken Kenya gibi Afrika ülkeleri yaklaşık 72 puanla bu skorun çok gerisinde kalıyor. y Bu sonuçlar gelişmiş ülkelerde yaşayanların Kenya- A lilardan çok daha zeki olduğunu kâğıt üzerinde orta- R ya koysa da gerçek böyle değil. Yapılan araştırma- lar; eğitim, sağlık, gıdaya erişim gibi olanaklara sahip gelişmiş ülkelerin IQ puanlarının yüksek, olanakları kısıtlı ülkelerin puanlarının ise düşük olduğunu söy- A lüyor. Bu da söz konusu olanaklara erişimin, birey- Y lerin zekâ düzeyleri üzerinde etkili olduğunu açıkça gösteriyor. Farklı sosyoekonomik düzeylerdeki ai- N lelerde büyüyen tek yumurta ikizlerinden imkânları E iyi olanın IQ puanının diğerinden yüksek olması, bu y bilgiyi kanıtlar nitelikte. Yani bir toplumun gelişmişlik i düzeyine bakarak bile bireylerin ortalama zekâ dü- zeyini tahmin etmek mümkün. Bu durum, IQ testinin ancak dünya genelinde olanaklara erişimin eşitlendi- ği koşulda doğru ve güvenilir sonuçlar verebileceğini gösteriyor. G 1 Y 39. Bu parçada IQ testleriyle ilgili eleştirilen durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Benzer koşullardaki gruplara uygulanmasa da sonuçlarına değer atfedilmesi B) Belirli bir yaş grubuna odaklandığından sonuçla- rının taraflı çıkması C) Tekniklerini güncellemesine karşın sonuçlarının güvenilir olmaması D) Geniş kitlelere uygulandığı için bireysel sonuçla- ra yeterince odaklanmaması E) Uygulama sürecinde güncel bilimsel araştırma sonuçlarını dikkate almaması A) Gelişmiş B) Zekâ düz diği C) Sosyoek ğu D) Testlerd ları E) Zekâ tes dıkları 41. Aşağıdak tilanları d A) Ekonc kişiler duğur B) Yeter düze sapla C) Zeka ların sek D) Sağ kişil yük E) IQ ola alm 42. Bu pa ne de A) T B) C ģ C) H S D) ( E)

Son yirmi yılın en önemli arkeolojik keşfi sayılabilecek Göbeklitepe, kulağımızdaki "medeniyetler beşiği Ana- dolu" nitelemesine uygun olarak insanlığın medeniyet ve dinler tarihinin yeniden yazılmasına sebep oluyor. Göbeklitepe'de yapılan kazılarla yalnızca dünyanın bilinen en eski ve en büyük kutsal alanı gün yüzüne çıkarılmış olmadı, aynı zamanda anıtsal inşa ile tapin- ma amaçlı toplumsal örgütlenme ve iş bölümü, tarı- min ve hayvan evcilleştirmenin doğuşundan önceye çekilmiş oldu. Göbeklitepe yaklaşık on yıldır ulusal ve uluslararası akademi, medya, kamu ve özel sektör ku- rumlarının yayımladığı ve desteklediği makale, tanitici film ve sergi faaliyetleriyle dünyadaki en dikkat çekici Yenitaş Devri yerleşimlerden biri hâline geldi. Bu parçadan Göbeklitepe'yle ilgili olarak; I. Farklı dinlerin buluşma noktasıdır, II. Geniş bir kesim tarafından ilgi görmektedir, III. insanların sosyal yaşamı hakkında bilgi içermekte- dir, IV. Tarihle ilgili bazı bilgilerimizi değiştirmiştir yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız I B) I ve II D) Ive IV C) Ive III E) y ve IV

Colay Orta Zor I | Ş 1- 3- a i- 1- J- k. m 23. Bir düşünceyi ya da bir görselliği en güzel şekliy- le yansıtan veya ifade edebilen kişiye sanatçı di- yoruz. Her yaratıcı düşünen insan sanatkâr mıdır diye sorulacak olursa buna cevap "hayır" olacak- tır. Çünkü her yaratıcı düşünce sanat olmadığı gi- bi her yaratıcı düşünen de sanatçı değildir. Sanat- çı olabilecek insanın görsel ya da işitsel olarak es- tetik öğeler üretebilmesi gerekmektedir. Üreteme- yen insan sanatçı olamaz. Sanatkârlık eskiden do- ğuştan gelen bir yetenek gibi kabul edilse de gü- nümüzde sonradan kendini geliştirerek çok yüksek sanatkârlık seviyesine gelebilen nadide insanlar ol- duğunu görüyoruz. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Sanatçı da bir gün ölecektir esas olan eserinin kalıcılığıdır. B) Sanatçının amacı topluma faydalı olmak ve ye- teneğini ön plana çıkarmaktır. C) Sanat ve sanatçıdan maksat güzeli ve doğruyu topluma aktarmaktır. D Yetenek ve azim iç içe olduğunda güzellik sa- natçıda anlam bulacaktır. C5 Sonradan gösterilen gayret sanatçının bir yerle- re gelmesinde yadsınamaz bir gerçektir. ?

Deneme - 8 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Saklambaç, körebe ve misket gibi yıllardır süregelen geleneksel oyunların yerini dramatik bir şekilde alan dijital tüketim çılgınlığını çocukların fayda sağlayabileceği bir "üretim alanına çevirebilirsek yani çocuklara kodlamayı öğretebilirsek onların gelişimine büyük katkı sağlayabiliriz. Nitekim hâlihazırda birçok Batılı ülkede anaokulu ve ilköğretim seviyesinde kodlama eğitimi zorunlu hâle getirilmiş durumda. Dünya üzerinde binlerce teknoloji firması yer alırken amiral gemisi olarak nitelendirebileceğimiz birkaçına bakarsak kurucularının hemen hemen tamamı 16 yaşından önce kodlamayı öğrenmiş kişiler olarak karşımıza çıkıyor. Kodlama, özellikle de çocuklar için kodlama öyle bir aktivitedir ki üretim yapılabilmesi için bir test laboratuvarına, pahalı bir makineye ihtiyaç duymaz ya da sonuçlarını uzun süre bekleyeceğiniz bir kimya deneyine benzemez. İhtiyacınız olan tek şey internete bağlı bir cep telefonu, tablet bilgisayar ya da bir ev bilgisayarıdır. Ayrıca yapılan bir uygulamanın sonucunu da anında görebilir, üretmenin vermiş olduğu heyecanı o anda yaşayabilirler. 39. Bu parçada “kodlama”yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kişiye büyük bir mali yük getirmediğine B) Kısa zamanda verim alındığına C) Bazı ülkelerde eğitimin bir parçası olarak kabul edildiğine D) Karmaşık olmayan üretim aşamalarına sahip olduğuna E) Kısa bir eğitim sürecinde öğrenilebildiğine ocağıdakilerden 17-C 37-D B 38 DI 18-D 38-E 18-E 38-D ENEN 19 39- 19-D 9-C 0-

B B 31. Mizofoni; tırnak kesme, diş fırçalama, yemek yeme, nefes alma, koklama, konuşma, ağız şapırdatma, hapşırma, esneme, yürüme, sakız çiğneme, gülme, horlama, ıslık, klavye tuşlama veya öksürük gibi sıradan seslerden nefret etme olarak tanımlanabilir. İlk kez 2001 yılında Jastreboff tarafından tanımlanmıştır. Mizofonide kaygı ve kaçınma davranışı ortaya çıkmakta kişiler arası ilişkileri ve işlevselliği olumsuz yönde etkilemektedir. Sıklığı konusunda tam bir bilgi olmasa da %20 civarı rastlandığı bildirilmektedir. Bu sıkıntıyı yasayan kim- selere deneysel olarak bu sesler dinletildiğinde kaygı belirtisi olan artmıs otonomik yanıtlar (kalp hızında ar- tış, solunum hızlanması, göz bebeklerinde genişleme) gözlenmiştir. Mizofoninin belirli seslere özgü olması, psikososyal faktörlerle ortaya çıkması, belirgin kaygı ve kaçınmaya yol açması, yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi, psikiyatrik yönünü desteklemektedir. Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? W A) Mizofoni hastalığının nelere karşı ortaya çıktığı hakkında bilgi verilmektedir. B) Mizofoni hastalığının olumsuz etkileri olabileceği belirtilmiştir. C) Mizofoni hastalığının tarihte ilk görüldüğü zamandan bahsedilmektedir. D) Mizofoni rahatsızlığının psikiyatrik yanı olduğu ve buna neden olan etmenler dile getirilmiştir. E) Mizofoni rahatsızlığı, kişiler arasındaki ilişkileri etkileyen bir hastalıktır. 32. A. Schweitzer'in, Robinson Crusoe'den söz eden bir

6. 5. Sade: Yalnızca, sadece. • . ● Seyretmek: Bir manzaraya, duruma, olaya karışmadan bak- mak Taraf: Yön, yan, doğrultu Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "sade, seyretmek, taraf" sözcük- leri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Sade derenin dağ tarafına sıralanan kavak ve ceviz ağaçlarını seyretmek bile insana sonsuz bir zevk veriyor. V Sade bir kahvaltıdan sonra arka taraftaki salona geçip güzel bir film seyretmek istiyoruz. Olayın tarafları olay anını bilgisayardan seyredince suçun sade onda olmadığına karar verdi. Gözlerini yumdu ve kendini ağır aksak seyreden bu hastalığın pençesinde sade, bir yaprak gibi bir o tarafa bir bu tarafa sav- ruluyormuş gibi hissetti. E) Hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki onları sokağın karşı tarafından seyrettim ve bu tabloya imrenerek baktım. Eskisi kadar etkili olmasa da hâlâ dünya üzerinde her yıl yaklaşık 1 milyon insanı etkileyen ve 30 bin insanın ölümüne yol açan verem, az gelişmiş ülkelerde daha sık görülen önemli bir sağlık sorunudur. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleden çıkarılabilecek kesin bir yargıdır? Veremden ölenlerin sayısı her geçen yıl artmaktadır. B) Vereme yakalananların bir bölümü tedavi edilebilmektedir. C) 9 Verem, aşısı sayesinde tedavisinde oldukça önemli yol alınan bir hastalıktır. Gelişmiş ülkelerde verem görülmemektedir. E) Verem dünyada ölüm oranı en yüksek hastalıkların başında gelmektedir.

Sebi- Dep- m gö- 'nün has- kul- alina- lara, Dep- kaybı mlar- birin- Okul görü- nkü erin- arak ngi- si- si Paraf Yayınları 7. Osmanlı'nın sınırları içerisinde kalan coğrafyada, özellikle de Ana- dolu ve Balkanlar'da geleneksel Türk evinin örneklerine sıkça rast lamak mümkündür. Toplumun yaşayışına ilişkin en fazla mima ri miras stoğu geleneksel Türk evlerinde mevcut olmakla birlikte en fazla kayıp ve yıkımın da yine bu yapılarda olduğu görülmek. tedir. Geleneksel Türk evlerinde yaşanan bir diğer sorun, onarım ve restorasyon çalışmalarında genellikle plan şemalarının değiş tirilmesidir. Oysa bu evlerin plan şemaları bize inşa edildikleri do nemin ev yaşantısını anlatan, aile gelenek ve kültürleri ile doğru- dan bilgiler veren en önemli belgelerdir. En basit örneklerde bile aile fertleri arasındaki sınırları ve paylaşımları, misafire verilen de ğeri, mahremiyeti, kışa hazırlık faaliyetlerini, hayvancılık, çiftçilik ormancılık gibi mesleklerin konut yaşamına yansımasını analiz et mek mümkündür. Diğer yandan geleneksel Türk evlerinin ortak birtakım özellikleri olmakla beraber inşa edildikleri coğrafya, to- poğrafya, iklim, malzeme, arsa biçimlenmeleri, ekonomik durum vb. nedenlerle farklılıklar gösterdiği de görülmektedir. Dolayısıyla Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisi getirilmelidir? A) belge niteliği taşıması bakımından her ev, ayrı ayrı değerlen- dirilir B) evlerin iç ve dış mimarisi arasında belirgin farklılıklar olabil- mektedir C kimi evlerden sosyokültürel anlamda faydalanmak mümkün değildir D) bu evlerin her zaman nitelikli bir estetik anlayışla oluşturuldu- gu söylenemez (1) Kulla masing her şey nellikle ifadel E) Türk aile yaşantısı her evde kendini farklı bir boyutta göster- miştir 8. Bu parçada geleneksel Türk evleriyle ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? A Tadilat ve yeniden düzenleme aşamasında aslına uygun nite- liklerinin bozulabildiğine B) inşa edildiği dönemin mimari anlayışlarından etkilendiğine C) Türk toplum hayatını yansıtan en iyi örnekler olduğuna D) Bazı benzerlikler taşımakla birlikte standartlaşmış bir mimari- min söz konusu olmadığına E) Belli coğrafi bölgelerde daha yoğun olarak bulunduğuna ni get sa za si ge telef ci di mal

(1) Mali imkânsızlıklar, basın mensupları ve ku- ruluşlarının bağımsız hareket etmesinin önün- deki en büyük engeldir., (II) Özellikle yerel (basın mensuplar, mali sorunların altında nefes alama- maktadır. (III) Maddi sıkıntı öncelikle basın kuru luşlarının önemli bir sorunudur. (IV) Maddi sıkıntı çeken basın mensuplar zaman zaman mesleki etik kurallarını ihlal edebilmektedir (V) Maddi sı- Ba: kıntı çeken gazeteler, tecrübeli ve eğitimli eleman Bo çalıştıramayacak, bu da gazetenin içerik olarak kalitesizleşmesine neden olacaktır. Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisi parçanın anlam bütünlüğünü bozmaktadır? (KPSS) B) II C) III D) IV E) V Bu s

du- bul Ct- rü a- 51- ģi Ü in Gür Yayınevi 30. Nefi denilince akla gelen ilk şeylerden biri de hicivleri- dir. Nefi'nin sadece hicivleriyle ün salmadığını ve kasi- de alanında da başarılı eserler verdiğini, hatta kaside denilince de akla gelen ilk ismin Nefi olduğunu az çok edebiyat bilgisi olan bilir. Nefi, övgü ve yergi sanatını yani kaside ve hiciv sanatını bir arada kullanarak bü- yük bir başarı elde etmiştir. Aslında birbirlerine zıt olan bu sanatları uygulamak her babayiğidin harcı değildir. Bununla beraber, şairin sağlam bir dili ve cesur bir söy- tekleyişi vardır. siximulting Bu parçaya göre Nefi denilince akla ilk gelenler ara- sında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Zıt sanatları kullanmada başarılı olması BY Hicivleri sebebiyle tepki çekmesi C) Söylediklerinde çekingen olmaması D) Kaside nazım biçiminde öne çıkması E) Dili güzel kullanması Diğer sayfaya geçiniz.

TYT 5. (1) Şehir, aşılamamış bir örgütlenme biçimidir. (II) Ortadan kalkan medeniyetler ve şehirlerin yerini başka medeniyetler ve şehirler almıştır. (III) Sanayi, bir dönem ve örgütlenme biçimi olarak ortaya çıkmışsa da ancak sanayi şehirlerini yaratabilmiştir. (IV) Hâlbuki şehir kendisinden önceki köy örgütlenmesinin açmazları karşısında ortaya çıkmış bir örgütlenme biçimi olarak karşımızda bulunmaktadır. (V) Hal böyleyse şehrin yarattığı problemleri aşmak, çözüme kavuşturmak mümkün müdür? Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede insanlığın bir şehirden daha ileri bir birlik kuramadığı belirtilmiştir. BY II. cümlede uygarlıklar yok olsa da şehirlerin varlığının sürdüğü söylenmiştir. $16 III. cümlede farklı bir örgütlenme biçiminin farklı bir şehir türü ortaya çıkardığına değinilmiştir. D) IV. cümlede şehrin köy örgütlenmesinin sorunları nedeniyle meydana geldiği vurgulanmıştır. E) V. cümlede şehrin çözümsüz sorunlara yol açtığı tespit edilmiştir.

Adına yaşam kavgası denen kavgayı karnımızı do- yurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimiz- deki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşul- lar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararına aykırı davranışlara dek gö- türebilir. "İnsanlık", bir kavram olarak bulunmadan ve sulandırılmadan çok önce, kitle olarak vardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hay- van gibi hepimizin içinde derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle -yaşına karşın-dünyanın en genç hay- vanı, en öz yaratığı, ereği ve geleceğidir. Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden han- gileri ağır basmaktadır? A) Açıklama -benzetme B) Öyküleme -karşılaştırma C) Betimleme -örneklendirme D) Tartışma -benzetme E) Tartışma -karşılaştırma

li - e k 1- e K bi n H 4. "Üç Kuşağın Yazarı" olarak anılan (adlandırılan) Gülten Dayıoğlu, Yanardağın Yankısı romanında okuru, dünya üzerine yeniden (defalarca) düşünmeye çağırır. Makro || düzeyde savaşlar ve yaptırımlarla, mikro düzeyde kin, nefret ve kargaşayla gün geçtikçe (zaman ilerledikçe) ya- ||| şanmaz bir yer hâline gelen dünya bu işin içinden nasıl çıkabilir; bizatihi (kendiliğinden) çıkması mümkün müdür IV yoksa başka şeylerin etkisine mi ihtiyacı vardır? Bu gibi sorular ekseninde hepten, (büsbütün) keyifli bir romana V dönen Yanardağın Yankısı, günümüz insanına dair de birtakım eleştiriler yöneltmekten çekinmez. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi ayraç içinde verilen açıklamayla anlamca uyuşmamaktadır? A) I (B) II Alll D) IV E)V faya geçiniz.

Avrupa Erkekler Artistik Jimnastik Şampiyonası'nda milli sporcu Ferhat Arican, paralel bar aletinde altın madalyanın sahibi oldu. Jimnastik tarihinde bir ilke imza atan İzmirli Ferhat Arıcan, Sin- gapur'da düzenlenen 2010 Gençlik Olimpiyatları'nda atlama ma- sasında Moğol rakibi Ganbatyn Erdenebold'un ardından gümüş madalya da kazanmıştı. Spora ilkokulda beden eğitimi öğretme- ninin teşvikiyle 10 yaşında başlayan Arıcan'ın imza attığı başarı şu: Bulduğu ve yaptığı 3 hareketi kendi adına tesciDettirdi. Dün- ya jimnastik literatüründe kendi adına tescilli 3 hareketi olan ilk sporcu olma başarısını gösterdi. Aldığı bir madalyayı sakatlanıp hastanede yatan bir arkadaşına ithaf ettiğini de belirtmeliyiz. Ayrıca üst üste iki olimpiyata katılan ilk Türk jimnastikçi olmayı da başardığını duyurmakta yarar var. Bu parçadan hareketle Ferhat Arıcan ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) İlkokul öğretmeninin zorlamasıyla paralel bar aletinde ya- rıştığı Avrupa'da yapılan bir yarışmada birinci olduğu Ardışık olarak iki olimpiyat tecrübesine sahip olduğu Hak ettiği bir ödülü alırken arkadaşını da onurlandırdığı Jimnastikteki bazı hareketleri kendi adına onaylattığı SOTULOY 3. NS

26. Modern anlamdaki hemşireliğin Kırım Savaşı sırasında Florance Nightingale ile başladığı kabul edilir. Nightinga- le, 1854 yılında Osmanlı Devleti'nin müttefiki olan İngiliz ordusundaki yaralılara bakmak üzere gönüllü olarak 38 kişilik bir hemşire kafilesiyle İstanbul'a geldi. İngiliz asker- lerine ayrılan Selimiye Kışlası'nda yaptığı başarılı çalışma- larla yaralılar arasındaki ölüm oranını %42'lerden %2'lere düşürerek efsaneleşti. Ayrıca sağlık alanında istatistiki analiz yöntemini ilk uygulayan kişi olarak tarihe geçti. 90 yıllık yaşamı boyunca hemşireliğin sevilmesi yönünde bü- yük uğraş verdi. Bu parçadan Florence Nightingale ile ilgili, 1. Sağlık alanında bir ilke imza atmıştır. II. Modern anlamdaki hemşireliği, Kırım Savaşı sırasın- daki çabalarıyla başlatmıştır. III. Hemşireliği boyunca yalnızca İngiliz ordusundaki ya- ralılara bakmıştır. X yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I D) Ive III Temel Yeterlilik SISTEM Serisi B) Yalnız II C) I ve II El ve III 28.

5. Erkan Oğur konseri sırasında masamızdan peçete alan bir hanımefendi, istek yazmak için kalem istiyor. Yanımdaki dostuma, "Siz tanıyorsunuz sanırım, bu türküyü çalması- ni ister misiniz?" diyor. Kendisine yakışan bir yanıt veriyor dostum: "Tanıyorum, o nedenle asla böyle bir saygısızlık yapmam." Hanımefendi meseleyi tam anlamasa da tale- binin karşılanmayacağını anladığından ötesiyle pek ilgi- lenmeden yürüyüp gidiyor. Son yılların popüler deyimiyle 'sahnesi güzel değil' Erkan Oğur'un. O da bunu şöyle açık- lıyor zaten: "Bir gün şarkılar biterse iki kelam ederiz." Erkan Oğur "Bir gün şarkılar biterse iki kelam ederiz." sö- züyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır? A) Konser sonrası soruları cevaplayabilirim. B) Şarkılarımı dinlemeye gelenlere konuşmak istemem. C) Kendimi şarkılarla ifade etmeyi tercih ediyorum. D) Müzik varken söze bir ihtiyaç yoktur. E) Şarkıların anlamsızlaştığı dünyada konuşmanın gereği yoktur. CAPLI PARAGRAF

mayan 1- miş, Tü ama ge sanatlar ve en iler so n ce m ip $ BÖLÜM 03 PARAGRAFIN ANLATIMI, ANLAMI VE YORUM TEST 18 Bütün çizerlerin ortak özelliğinin küçük yaşlarda çizgiye olan ilgilerinin olduğunu düşünüyorum. Bir karikatür ser- gisini 15 gün boyunca her gün ziyaret etmişliğim vardır. Karikatürlerin yazınsal açıdan yalınlaştırılmış olması beni içine çeken bi etken oldu sanırım. Mizah dergilerinin yaygın olduğu dönemde karikatüre yönelmem bana hâlâ tuhaf gelir. İnternetin olmadığı bir dönemde kendi alanınızı yaratmak, yol haritanızı oluşturmak isteğiniz ve tutkunuzla ilgili bir durum. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak söylenmiş olabilir? A) İyi bir çizer, karikatürün hangi yönünü ortaya koyarsa başarılı olur? B) Dönem içerisinde karikatürün değiştiğini ve yazıyla olan bağının koptuğunu düşünüyor musunuz? C) Potansiyelinizi keşfettiğiniz ilk zamandan beri kendinizi geliştirme sürecinden bahseder misiniz? Çocukken çıkan mizah dergilerinin ve karikatür gele- neğinin sizdeki yansıması nasıl oldu? E) Her karikatüristin kendine özgü bir dili olduğunu ve bunun çizgiyle aktarıldığını düşünüyor musunuz?