Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

- Gezgin: (1) ---- Muhtar: B Köyümüzün yakın tarihte kurulmuş olması kültürünün köklü olmadığı anlamına gelmez. Biz, buraya yerleşirken binlerce yıllık geçmişimizle yerleştik. Kültür, toprakla de- ğil, insanla olur; onun mekândan mekâna veya nesilden nesile taşınması da insanladır. Gezgin: (II) ---- Muhtar: Elbette çeşitli sıkıntılar yaşadık. Geldiğimiz yerde de- niz vardı ve çoğumuz balıkçıydık ama burada deniz yok. Deniz yok diye balıktan vazgeçmedik. Boşa akan suları dizginledik ve kültür balıkçılığı yapmaya başladık. Geldi- ğimiz yerde pek ağaç yoktu, burada orman var. Orman- dan nasıl yararlanacağımızı komşu köylerin de yardımıyla kısa sürede öğrendik. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) 1. Köyümüz kurulalı elli yıl kadar oldu, dediğinize göre kültürünüz de pek eski değildir, değil mi? Türkçe II. Bu köye, uzak bir yerden ve farklı bir kültürle gelip yerleşirken ne gibi zorluklar yaşadınız? B) 1. Köyünüz yakın zamanda kurulmuşsa gelenek gö- renekleriniz de pek yoktur, diyebilir miyiz? II. Geldiğiniz yerde olup burada olmayan, özlemini duyduğunuz neler var? C) I. Kültürünüzün çok derinlerden gelmesini neye bağ- iyorsunuz? II. Bu köye yerleşirken geçiminizi sağlamak için ne gibi zorluklara katlandınız? D) I. Sizce kültürün nesilden nesile aktarımı nasıl ger- çekleşir? II. Bu köye getirdiğiniz yenilikler var mı, bu köyde yeni şeyler öğrendiniz mi? E) I. Bu köye yerleşirken kültürünüzü korumak için han- gi tedbirleri aldınız? II. Balıkçılık kültürünü, denizi olmayan bu köyde de- vam ettirirken ne gibi sıkıntılar yaşadınız?

2. Odaya girdiğimde halam, elleri koynunda kane- penin pencereye yakın ucuna ilişmiş oturuyordu. Yüzü pencereye dönüktü. Ben içeri girince oldu- ğu yerde kıpırdandı. Yüzüne yaydığı gülümseme- yi, seğiren dudaklarını zor zapt ediyordu. Yalnız bırakmasaydın kızı, dedi. Yutkundu. Asıl kendisiy- di yalnız kalmak istemeyen. Hâliyle beni etkilemek istemiyordu. un Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yan- listir? A) Bir hikâyeden alınmış olabilir. B) Görsel ayrıntılardan yararlanılmıştır. C) Millî bir duyarlılıkla yazılmıştır. D) Anlatılanlar oluş sırasına göre verilmiştir. E) Bir insanın ruh hâli verilmeye çalışılmıştır.

ya- Mevsim kış. Ortalık soğuk. İstiyoruz ki bir helva sohbeti palım. Kış günlerine uygun düşer. Bildiğimiz helva. Tahin helvası. "Ak helva" ya da "kış helvası" diye de bilinir. Soğu- ğa karşı direnci arttırır. Güç kuvvet verir. Kışın yenir. Yazın yiyene de yasak yok. Daha doğrusu eskiden kışın yenirdi. Akışkan olduğundan yazın yapılmazdı. Yazın un, irmik hel- vası yapılırdı. Olsa da yesek, diyenler vardır. Soğuklarda iyi gider. Eskiden sohbeti de güzelmiş. Amaç sohbet. Hel- va bahane. Bu parçadan "helva ile ilgili" olarak; Özel bir mevsimde yendiği Hastalıklardan koruduğu Kış mevsimi dışında tüketilmediği IV Sohbet ortamı oluşturduğu Sıcak günlerde yapılmasının uygun olmadığı yargılarından hangisi çıkarılamaz? C) III A) I B) EV

27. Deneme yazarı, elindeki edebiyat malzemesinin kanıksanmış niteliklerine kayıtsız kalıp yüzünü düşündeki olanaklara çevirir. O tüm malzemeyi çuvalına atar, karıştırıp dönüştürür, hiçbir sözün çöpü boylamayacağına emin olduğunda formülsüz işlemlerine başlar. Düşünü diri tuttunya ua avucuna yeni sözcükler dökülür. Yazar bazen solgut hayatında hiç parlamamış bir olayı alıp parlatır bazen de görmezden gelindiği için rengini yitirmiş bir yaşam öyküsünü can kulağıyla dinleyip ona yeni bir ton kazandırır. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi deneme yazarının özelliklerinden bu değildir? A) Üretimini edebiyatın getirdiği bilinç kalıplarının dis çıkarak gerçekleştirmesi Daha önce başkalarının ilgisini çekmemionulardan söz etmesi Eserlerini üretme sürecinde hayan gücünden beslenmesi D) Yazmaya başlamadan öng gecirmesi zırlık süreci SYM'nin yazılı izni olmaksızın E) Esenlerinde draf ola m ve hüzünlü hikâyeleri konu edinmest kullanılamaz

pr, 7, a (1)- Sanatçı: - Çanakkale Savaşları'yla ilgili araştırmalarımda eski ya- zının yanı sıra Ingilizcenin çok faydasını gördüm çün- kü Avustralya ve İngiliz kaynaklarını da kullandım Daha sonra bir Avustralyalı ve bir İngiliz'le ortak bir Çanakka- le kitabı daha yazdım. Nâzım Hikmet kitabını yazarken Rusça bilsem ne güzel olurdu dedim çünkü Nâzım Hik- met'in yurt dışındaki hayatını araştırmak için bence Rus- ça bilmek gerekir. Eski metinleri okurken özellikle şiirle- rin çoğunda Farsça ve Arapça var, dil olarak Farsçayı çok seviyorum, şiirsel geliyor bana. Farsça bilmiş olmayı is- terdim. Gazeteci: (11) Sanatçı: - Ya, evet, aslında elime kimin bir belgesi geçerse geç- sin hayatını mutlaka merak ederim ama bu onunla ilgili bir kitap yazmaya kadar gitmez, bir iki makale olur belki ncak. Şefik Bey var mesela. Miralay Şefik, (Albay Şe- fik Aker), Çanakkale Savaşı'nın ünlü 27. Alay kumanda- nı, daha sonra Kurtuluş Savaşı'na da katıldı. Onunla ilgi- li elimde belgeler var zaten, yıllardır da onunla ilgili epey bir şey arıyorum ama Şefik Bey, Türk kamuoyunda ne Orhan Veli ne de Nâzım Hikmet kadar tanınan biri. ‒‒‒‒ Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) (1) Çanakkale Savaşı'yla ilgili araştırmalarınızda yaban- ci kaynak taraması yaptınız mı? (II) Albay Şefik Aker'in hayatına tarihi belgelerden mi ulaştınız? B) (1) Çalışmalarınızda başka bir dilin olanaklarından ya- rarlanmak ister miydiniz? (II) Koleksiyonunuzdaki belgelerden hayatını merak et- tiğiniz ve anlatmak istediğiniz biri var mıdır? (1) Birden çok yabancı dil bilmek romanciya ayrıcalık katar mı? (II) Koleksiyonunuzu oluştururken Çanakkale Savaşı'y- la ilgili belgelere baktınız mı? 1) İngilizce bilmeniz çalışmalarınıza nasıl bir yön ver- di? (II) Hayatını merak ettiğiniz yazarların biyografilerini he- men yazar mısınız? E) (1) Araştırma yazılarında farklı dil bilmek araştırmaya nasıl bir kazanım sağlar? (II) Sevdiğiniz insanların hayatını yazama sizi teşvik eden birileri var mıdır?

30-40, soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Cağdaş sanat; her şeyden önce bir akıl ürünü olarak değer- lendirildiğinde günümüzde bir sentez, çalışma veya konsept olarak karşımıza çıkmaktadır. Genelde günümüz sanatçısı artık yeni bir tarz oluşturma çabasında değildir. Ancak sa- natçı kendi öznel tarzını oluşturmak için bilinen tarzları bir arada, katmanlar olarak üst üste veya yan yana kullanarak kendini en iyi nasıl temsil edeceğine inandığı bir sentez oluş- turmak için arayış içindedir. Hatta sanat eserlerinde daha önce sanat estetiğine ve felsefesine uygun olmadığına inan- dığımız zıtlıklar, günümüzde zıtlıkların birlikteliği bağlamın- da değerlendirebileceğimiz uygulamalar ile karşımıza çık- maktadır. Günümüz sanatçısının eser üretiminde her açı- dan, tarihin hiçbir döneminde görülmemiş serbestliğe ve özgürlüğe sahip olduğu görülmektedir. Böyle bir anlayış doğrultusunda, farklılık yaratmayı hedefleyen birçok sanat- çi; doğal olarak fikir bazında, teknik ve malzeme kullanımın- da orijinal olabilmek adına birçok yöntemi ve teknolojik imkânları rahatlıkla kullanabilmektedir. 39. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- Tenebilir? A) Çağdaş sanat, geleneksel biçimleri kullanarak iler- lemeyi seçmiştir. B) Simdilerde sanatçılar, bireysel ifade yöntemlerini özgün bir şekilde yansıtacağı ve birleştirici bir yön- tem arayışındadır. C) Modern sanatın hareket noktası, sürrealist çatış- malardır. D) Sanat, atölyelerden sokağa taşmış ve gerçekle iç içe geçecek şekilde evrimleşmiştir. Yenilikçi, teknolojik ve sistematik çalışmalar neti- cesinde zamanla sanat anlayışı kabuğuna çekil- miştir.

Kişilere göre değişse unmaktadır. Bunlar Cullanması, yaşıt baskısı, si olmak, yetişkinlerin mak gibi hususlardır. babaların çocuklarını ekli ve sert bir şekilde merak veya tepki Olabilmektedir. Çünkü n, ergenlik döneminin merkezci anlayışın saygınlık kazanma ar da madde kin olmaktadır. ksikliği, ölüm, tim anlayışı, madde kullanmaya pler arasındadır. Türk timi konusunda bilgi rsiz bir düzeydedir. sonucu olarak z kalmaktadırlar. olması gereken mayan bu süreç, n seyrini olumsuz hangisi irme yapılarak mıştır. -unla yüz melerde eti yazarın amacı dir. k farklı iki konu lışılmıştır. ETİNLER 4,5 ve 6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Çeşitli sebeplerle köylerden şehirlere göç eden aileler, ekonomik ve sosyal yapılarına uygun yerlere yerleşmektedirler. (II) Kente yabancı, kendi içlerine kapalı, örf ve adetlerine bağlı kalan aileler, ne şehirli olabilmekte ne de köylü kalabilmektedirler. Şehir hayatının getirdiği heyecanlı, serüvenli ve renkli yaşam tarzını sevmekte ve kolayca benimsemektedirler. (IV) Bu hayatı elde etmek için çaba sarf etmekte ve yavaş yavaş kendisini tatmin etmeyen ailesinden yabancılaşarak kopmaktadırlar. (V) Böylece çocuklar, dışarıda karşılaştıkları her türlü etkiye, yeniliğe ve değişikliğe açık ve hazır hâle gelmektedirler. Numaralanmış yerlerden hangisine "Tam bir bocalama dönemi yaşayan bu ailelerin çocukları ise kent hayatıyla çok çabuk tanışmaktadırlar." cümlesi getirilebilir? A) I. D) IV. B) II. III. 5. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? E) V. A) İkilemeye yer verilmiştir. B) Karşılaştırmadan yararlanılmışur. C) Okuru bilgilendirme amacı taşımaktadır. Pağrışım gücü yüksek kelimeler kullanılmıştır. E) Yargılar arasında neden sonuç ilişkisi kurulmuştur. 6. Parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Göç edilen yere erken şekilde uyum sağlayan çocuklar, olumlu etkileşime açık bir kitledir. B) Göç olgusu zamanla toplumun tüm dinamiklerini altüst eden bir özelliğe sahiptir. D) Goç edilen yerdeki yaşama uyum süreci, herkesi olumsuz yönde etkilemektedir. GÜNCEL METİNLER 7. Türkiye, Rusya'da almak istiyor ve bu İlk parçaları Türkiy füzeleri kaldı. Ne NATO yetkilileri g Türkiye'nin S-400 sistemlerine risk meselenin ciddiy F-35 savaş uçak aldığını duyurdu biri ve önemli m rağmen bu uça ile F-35'lerin ay içerisinde kulla Savunma Bak C) Göç edilen yerlerin sosyal ve ekonomik özellikleri, göç edenlerin en az zarara uğradıkları yerlerdir. E) Köyden şehre doğru yapılan göçlerin bir an önce kontrol altına alınması gerekmektedir. 3D yayınları ifadelerle açık bilgisayar. Ke bağlamazsın şey bu olaca Bu parçada A) fürkiye'r olduğun Empery Bilah sa 8. D) Rusya E Silah to 1. İki ol II. E III. C IV. Nur olu olu A)

29. Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir. Adalet ise her hak sahibine hakkını vermek ve hak- sızları cezalandırmak şeklinde tarif edilir. Eşitlikte, herkesin aynı konumda olması gayesi vardır ve "Her eşitlikte adalet vardır." demek doğru değildir. Bunun tersi olarak da "Her adil olan eşittir." denilemez. Bazı eşitlikler adalet sayılsa da yine bazı eşitlikler vardır ki adalet değil tersine zulümdür. Bazen de adalet için eşit davranmamak gereklidir. Örneğin, adalete göre çocuğa taşıtılan yük adama oranla az olacaktır. Eşitli- ğe göre ikisine de o yükten verilecektir. Adalet insanın hak ettiği, eşitlik ise bir durum karşısında durulan po- zisyondur. İnsanlar kanun önünde eşittir. Kanunlar ise adaletin sağlanması içindir. Eşitlik muamelede, adalet hakkı dağıtmada etkilidir. Bu parçada, 1. Üstün sayılanın eşitlik olduğu, Kavramların tanımları, MI. Adi ve eşit olma kavramlarının farklılığı maddelerinden hangilerine yer verilmemiştir? B) Yalnız II A) Yalnız I TÜRKÇE D) I ve II C) Yalnız III E) II ve III

7. Geleneksel Afrika toplumlarında "ubuntu"ya sahip olma- ya çok büyük önem atfedilmiştir. Eğer bir insan bundan yoksunsa o kişi bir bakıma insan olmanın en önemli içeri- ğinden mahrum olarak değerlendirilmiştir. Bir insan statü ve itibar sahibi olabilir, ancak "ubuntu"su yoksa, çok faz- la bir değere sahip sayılmaz anlayışı Afrika toplumunun insana bakışını şekillendirir. Bireyin başına gelen her şey tüm toplumun başına gelmiş, topluma ne olursa bireye de olmuş kabul edilir. Ubuntu anlayışında, insanların bir- birine bağlı olması, kişinin menfaatlerinin toplumun men- faatlerine katkı sağlaması ve insanların bencillikten uzak durması beklenir. Bu felsefeye sahip bir kişi başkalarına yardım etmek için her zaman hazırdır. Başkalarının sa- hip olduğu başarılar, bu felsefeye sahip kişiyi mutlu eder hatta kişinin öz güvenini artırır. İnsanoğlunun ait olduğu ırkın, cinsiyetin, inancın, kültürün ve sahip olduğu gücün başkalarına üstünlük sağlamaya ve efendilik yapmaya hak vermeyeceğini öğretir. Bu felsefeye göre, her insan sonsuz saygınlığa sahiptir. Bu parçadan "ubuntu"ya sahip bir insanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Başkalarının problemlerine kayıtsız kalmaz ve sahip olduğu imkânları paylaşır. B) Başkaları aşağılandığında ve zulme uğradığında, kendisini de ezilmiş ve zulme uğramış hisseder. C) Başka birini herhangi bir nedenle dışlamaz, herkese saygı gösterir. D) Başkalarının yetenekli ve donanımlı oluşu ile kendisi- ni tehdit altında hissetmez. E) Yeterlilik gösteremediği durumlarda başkalarını suç- lamaz.

9. Hafız Nuri Efendi, kapının arkasından şemsiyesini aldı, yavaşça sokağa çıktı. Neden? Bir işi mi var? Birini mi gö- recekti? Hiçbir işi yok. Hiç çıkmasa da olabilirdi. Ancak, çıkmış bulundu. Ayakları onu dört yol ağzına doğru gö- türdü. Bir yanında bakkal, bir yanında tekkenin mezarlık duvarı, karşısında iki evin arasında bir boş arsadan de- miryolu görünüyordu. Bu boş arsacıkta, yan yatırılmış bir bayram salıncağı duruyor. Evlerden birinin kamburlaşmış belini üç uzun direkle desteklemişler. Sarı tenekeden bir tramvay arabası titreyerek, sarsılarak geçti. Yedikule ta- rafına gitti. Sokaklar boş. Derviş kılıklı, inmeli bir adam, kolunun birini önüne doğru sallayarak, ayağının birini sü- rüyerek geçti. Sokak yeniden boş kaldı. Birdenbire gürül- tü. Edirne'den gelen bir yük treni, yerleri sarsarak, evleri sarsarak, hızla geçip gidiyor. Baş döndürücü bir geçiş. İki evin arasındaki dar aralıktan vagonların geçtiği görü- lüyor. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Merak ögesini öne çıkarmayan bir durum ele alınmış- tır. B) Anlatma ve gösterme yöntemine başvurulmuştur. C) iç konuşma yönteminden yararlanılmıştır. D) Hâkim anlatıcının bakış açısı kullanılmıştır. E) Kısa cümlelere yer verilmiştir.

8. Bozayı, Kuzey Yarım Küre'de yaşayan sekiz ayı türünden biri, ülkemizin ise en büyük etçil türüdür. € Türkiye'de tüm Karadeniz Bölgesi ve Doğu Ana- dolu'nun dağlık ve ormanlık alanlarında yaşar. Ya- şamak için geniş ve el değmemiş alanlara ihtiyaç duyar. "Şemsiye tür" olarak bilinir. Yani bir yerde o varsa onun beslendiği bitki ve hayvan türlerin- den de yeterince vardır. Aynı şekilde, bulunduğu orman da sağlıklıdır. Hepçildir yani hem et hem de bitkisel besinle beslenir. Temel besinleri bitkiseldir. Hatta meyveleri çok sevdiği için tohumların doğa- ya saçılmasına da katkıda bulunur. Leş yediği için doğal bir temizlikçidir. Bu parçada "bozayı" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Doğaya olan katkısına B) Beslenme şekline e Yaşam ortamlarına Avlanma şekillerine Türkiye'deki etçiller içindeki yerine

(1) Homeros'un yazdığı İlyada, Odysseia ile birlikte Batı edebiyatının en eski örneği ve tüm zamanların en güzel şiirlerinden sayılır. (II) Hem İlyada hem de Odysseia, Truva Savaşı ve bu savaşta yer alan insan- larla ilgili söylenceleri dile getiren, koşukla yazılmış destanlardır. (III) Tarihçiler Yunanistan'daki Akhalar ile Batı Anadolu'da yaşamış olan Truvalılar arasındaki bu savaşın yaklaşık MÖ 1199'da geçtiği görüşündedir. (IV) Akhaların Truva'yı kuşatmalarının ise 10 yıl sürdü- ğü sanılmaktadır. (V) Bu konuda o kadar çok öykü ve söylence vardır ki hangisinin gerçek hangisinin uydur- ma olduğunu bilme olanağı yoktur. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II IN D) IV E) V

1204 23. Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk entelektüeli: Türk Olkest denilen bu engin ve 18eiz dünya içinde bir garip, yalnız kişidir. Bir münzevi mi? Hayır, bir acayip yaratık demeliyim. Öyle ya, bir insan düşünün ki hangi irktan, ne cinsten olduğu belli değildir. Kendi vatanı addettiği memleketin dibine doğru ilerledikçe kendi kökünden uzaklaştığını hissediyor. Hissetmese bile etrafında hasil olan boşluk; ona soğuk, itici ve acayip bir nebat olduğunu bildiriyor. Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında aynı derin uçurum var mıdır, bilmiyorum. Fakat okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı İngilizle bir Pencaplı Hint arasındaki farktan daha büyüktür. Bu parçada yazarın eleştirdiği tutum aşağıdakilerden hangisidir? M 25. clo A) Türk aydınının modern dünyaya kayıtsızlığıslu) B) Köylülerle çağdaş dünya arasındaki uçurum reload C) Türk aydını ile köylüler arasındaki yabancılaşma D) Aydın zümrenin sergilediği bireyci yaklaşımlar E Türk aydını ile köylüsünün yaşadığı ikilem (A bir öz arka yap hal bir a r

1. Göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran ince ve geniş kasaya "diyafram" diyoruz. Şarkı söylerken kullanmamız gereken nefes, diyafram nefesidir. Çünkü diyafram nefesi- nin kalp üzerindeki yükü, akciğer nefesine göre daha azdır. Bu parçada kullanılan "ayırmak, demek, söylemek" söz- lerinin anlamları aşağıdakilerden hangisinde verilmiş tir? A) B) C) D) E) ayırmak Birbirinden uzaklaştırmak Bir yeri, bir engelle bölmek Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak Bölmek Seçmek demek Herhangi bir kaniya, yargıya varmak Saymak, kabul etmek Düşünmek Bir dilde karşılığı olmak Söylemek söylemek Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak Yorumlamak Okumak Yapılmasını istemek

2. Suya sabuna dokunmayan şiir kirli kalır. Dili olmayan şiir, sessizdir. Anlaşılmaya muhtaç yaraların merhemi olmak için anlaşılır bir görelilik gereklidir. İnce zekâların işi, an- laşılmaz bir anlaşılır yaratmaktır. Şiir, okuruna göre değiş- memeli, her göze aynı renkte işıyabilmelidir. Bu parçada şiirle ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Şiir dili, anlaşılmayan kelimelerden arınmalıdır. B) Şiir, toplumcu bir anlayışa göre yazılmalıdır. C) Şiirde mesaj verme zorunluluğu bulunmamalıdır. Stir duyguların değil ince bir zekânın ürünü olmalıdır. E) Şiirde her okuyan kendini yaralarını bulabilmelidir. VOF 153

37 - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Amin Maalouf, Türkiye'de çok az yazara nasip olabi- lecek bir sevgiyle sarmalanmış bir yazar. Her kitabı sadece çok okunmakla kalmıyor aynı zamanda edebî çevrelerde tartışılmaya değer görülüyor. Hatta ede- bî çevrelerin dışına çıkıp düşünce dünyasına da ilham veriyor. Eleştiriler de ardından geliyor tabii ki. Gazeteci kökenli bir edebiyatçı olarak güncelin akıp giden neh- rinden kadim bahçelere arklar oluşturuyor ve güzel bahçelerin oluşmasına vesile oluyor. Amin Maalouf'un romanlarından bahsediyorum elbette. Osmanlı sonra- si kuşağın mensubu bir Lübnanlı olarak payına çokça hüzün düşmüş bir isim Maalouf ve bu hüzünleri koya- bileceği kutu olarak da romanları seçmiş. Yazar olarak macerasını çoklu aidiyetler ve gerçeğin işlenemez hâle geldiği durumlarda kurguya kaçarak sürdürüyor. Ancak kurmacanın imkânlarını ustalıkla kullanması, orada çok rahat ettiği anlamına gelmiyor. Çivisi Çıkmış Dünya'dan sonra Uygarlıkların Batışı yazarın düşünce serüveninde "denizin bittiğini" gösteriyor. 37. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? A) Kurmacayı yeterince cazip bulmadığı B) Kendi yaşamını baz aldığı Roman yazmaktan vazgeçtiği D) Yazacak farklı bir konu bulamadığı E) Yazma hevesinin tükendiği 38. Bu parçada Amin Maalouf'la ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A Romanlarında hüzünlerini ifade ettiğine B) Kurgusal bir anlatıma zaman zaman başvurduğuna C) Türkiye'de tanınan ve sevilen biri olduğuna D) Eserlerinin edebiyat çevreleri tarafından önemsendi- ğine ✓ E) Dünyaca tanınan önemli bir yazar olduğuna ✓