Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

ar de ur mi Se b do 2. I. Çok eski dönemlerden beri kullanılan ve bilinen zeytin ile dünyanın ilk bitkisel yağı olan zeytinyağı birçok toplum- da kutsal kabul edilmiştir. II. Eski Ahit'teki efsanelerden birinde ağzında bir zeytin da- li ile Nuh'un gemisine dönen güvercin, tufanın bittiğini ha- ber vermiş ve o zamandan bu yana zeytin dalı barışın sem- bolü olmuş, tufana bile direnen zeytin ağacı ölümsüzlük simgesi olarak kabul edilmiştir. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede anlatılanlardan bir çıkarım yapılmaktadır. B) I. cümlede anlatılanların öznel bir değerlendirmesi yapıl- maktadır. X₁ Q I. cümlede anlatılanların örneklendirilerek somutlanma- S söz konusudur. 1. cümlede anlatılanlarla ilgili nesnel veriler sunmaktadır. E) I. cümlede anlatılanlarla ilgili olasılıklar dile getirilmek- tedir.

Konu - Ana Düşünce - I I I LARI TEST 08 3. Bazı insanlar, gerçekleri yalnızca kendilerinin bildiğini sanırlar. Siz bunun yanlış olduğunu onlara anlatmak istediğiniz zaman, arsız bir israrla kendi doğrularını savunurlar. Bu durum, onların toplumsal ilişkilerini de etkiler. İnsan, bir konuda bilgi sahibi olsa bile ha- fızasının kendisini yanıltabileceği ihtimalini göz ardı etmemelidir. Bu bakış açısı ona temkinli olmayı ve iyi düşünmeyi de öğretecektir. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A) İnsanlar, kendilerinden ne kadar emin olursa ol- sunlar, başkalarının görüşlerine de saygı duyma- lıdır. B) İyi düşünen temkinli insanlar başkalarının üzerin- de olumlu bir etki bırakabilir. (0 C) Kendi doğrularını israrla savunanlar, aslında ya- niliyor olmaktan korkmaktadırlar. D) Kendisinden başkasının gerçekleri bilmediğini dü- şünmek, insanı yozlaştırmaktadır. E) Başkalarının doğrularına saygı duymayanlar, gün gelir bunun bedelini ödemek zorunda kalır.

Di 26. Ütopya yaratma yani gerçekleşmesi olanaksız toplum tasarımları oluşturma düşüncesi; kökenini, gerçeklikte bir değişim yaratma arzusundan alır. Peki, deneyimlenen gerçeklikte bir değişim yaratma arzusu nereden kaynaklanır? Hiç şüphesiz bu da kökenini, o anki gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluktan alır. İçinde yaşadığı gerçeklikten hoşnut olan biri, onu değiştirmeyi düşlemez. Algılanan gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluğun giderilme yolları ise türlü türlüdür. Bu yolların kimi sağlıklı ve işlevseldir kimi ise sorunlu, işlevsiz ve zararlıdır. Bu noktada ütopyanın, gerçeklikten duyulan hoşnutsuzluğu, sağlıklı ve yaratıcı bir biçimde bertaraf etme çabası olduğunu söyleyebiliriz. 1. İçinde bulunulan koşullardan memnuniyetsizliği dışa vurmak II. Kişiye zarar vereceği bilinse de gerçeklerden kopmak J. Yaratıcı düşünceyle harmanlanarak yeni bir ufuk açmak Bu parçaya göre yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisinde ütopyaların işlevi doğru belirlenmiştir? A) Yalnız T DI ve III B) Yalnız II -E) I, II ve III C) Yalnız III

I. Meryemce Ana'nın, Uzunca Ali'nin, Halil Emmi'nin çileli yürüyüşüdür bu. II. Varacakları yerde onları sadece ayakta kalma müca- delesi bekliyor olsa da her yürüyüş bir umuttur. III. Çukurova'ya vaktinden önce ulaşmak, aç kalmak; vaktinden sonra ulaşmaksa ölümdür. IV. Çukurova'ya ulaşmak çileye ve umuda da ulaşmaktır. V. Yaşar Kemal, Ortadirek'te "dağın öte yüzünden" insanların pamuk toplamak üzere çıktıkları uzun ve zorlu yürüyüşü anlatır. Bu cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulursa birinci ve sonuncu cümleler sırasıyla hangileri olmalıdır? A) V. ve III. B) IV. ve III. D) II. ve IV. C) III. ve I. E) IV. ve II.

20. (1) Sakız; tarihi çok eski yıllara dayanan, yediden yetmişe birçok insanın kullandığı bir üründür (II) Sakız üretimi için sakız mayası, katkı maddeleri, aromalar miksere alınır ve elli beş derece sıcaklıkta karıştırılır. (III) Yapılan arkeolojik araştırmalarda, sakızın antiseptik özelliğinden ağız enfeksiyonlarının tedavisinde yararlanıldığı tespit edilmiştir. (IV) Endüstriyel sakızın imalatı, 1848 yılında John Curtis tarafından ladin ağacı reçinesinden yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. (V) 1860 yılından sonra Thomas Adams, lateks kullanarak sakız üretimini gerçekleştirmiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) II C) II A) I D) IV E) V

5. (1) Dilimizin yüzeyi düz görünse bile aslında papilla de- nilen minik yumrularla kaplıdır. (II) Tat tomurcukları, tat hücreleri ve alıcı sinirler bu papillaların içine gömülüdür. (III) Dilin ucu tatlı ve tuzlu, arka kısmı acı, yanları ekşi tat- lara karşı daha hassastır. (IV) Yediğimiz şeylerdeki kim- yasal maddeler, salya ile çözülür ve papillaların içindeki boşluklara girerek tomurcuklarda bulunan tat hücreleri- ne ulaşır. (V) Bu kimyasal iletişim, tat hücrelerinin ilgili si- nirleri ateşlemesini sağlar. (VI) Oluşan sinir akımı parietal loba ve limbik sisteme gönderilir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmuştur? A) II B) III C) IV D) V E) VI

13. ---- Dil bilimcilerin bu yapısal özelliği kanıtlamak için sık sık verdikleri bir örnekle, Eskimolarda karın ve buzun çeşitli durumlarını anlatan kelimelerin sayısı başka hiçbir dildekiyle karşılaştırılamayacak kadar çoktur. Öte yandan, elbette Eskimoların "otomobil" anlamına gelecek bir kelimeleri yoktu. Ama bunun olmaması da Eskimo dilinin "yoksul" olduğunu değil, sadece otomobil gibi bir nesnenin o dili konuşan insanların hayatına girmemiş olduğunu gösterir. Başka bir söyleyişle, bu nesneyle Eskimolar karşılaşır ve ona kendi dillerinde bir karşılık bulmak isterlerse dillerinin buna imkân verecektir. yapısı Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Bir dilin kullanımında seçkin kültürle halk kültürü arasında kesin ayrımlar, uçurumlar olduğu ileri sürülmüştür B) Dil, o dili konuşan topluluğun ihtiyaçlarına göre alabildiğine zenginleşebilir, incelebilir (C) Başka dillerden alınan her sözcük, o dilin anlam evrenini genişletir, dilin olanaklarını artırır D) Dilin şekilsel özellikleri, bazı yeni durum ve kavramları anlatmada yetersiz kalabilir E) Bir dile ait gramer kalıpları, o dili sınırlamaz; aksine ifade gücünün ulaşabildiği noktaları gösterir

1 ALES 31. ve 34. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Avcı toplayıcı toplumlarda; hayvanlar avlanır, yabani meyve ve bitkiler doğadaki hâlleriyle toplanıp tüketilirdi/Bu tür toplumlarda genel- likle avcılığı erkekler, yiyecek toplayıcılığını ise kadınlar üstlenirdi Tarihteki ilk bolluk top- lumlarının avcı toplayıcı gruplar tarafından kurulduğu öne sürülmektedir. Bunun nedeni sınırlı maddi ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra geçimlerini sağlayacak etkinliklere her gün birkaç saat ayırmalarının yeterli olmasıdır. Böylece bu grupların birçoğunda dinî ritü- eller ve sanatsal üretimler ortaya çıkmıştır. Günümüzde avcı toplayıcı olarak yaşayan az sayıdaki insan grubu, geçmişteki bu tür toplumların devamı olarak görülür Ancak günümüzdeki avcı toplayıcı toplumlar ile geç- mişteki örnekleri arasındaki kan bağı zayıftır. Bu yüzden öncekileri tamamıyla anlamamızı sağlayamazlar. Çünkü bunların kendilerine özgü bir gelişim süreçleri vardır. Örneğin eski- den tarımcı olan bazı topluluklar, işgalci grup- lar ve hâkim politikalar nedeniyle sonradan bu geçim tarzını benimsemiştir. 31. Bu parçadan hareketle avcı toplayıcı toplumlarla ilgili olarak; 1. Üretim ve tüketim biçimleri ile entelektüel uğraş- ları arasında güçlü bir bağ vardır. II. Günümüzdeki örnekleri doğal bir sürecin sonu- cunda oluşan tarım toplumunu simgeler. III. Cinsiyete dayalı iş bölümü sayesinde sanatsal faaliyetlerin niteliği artmıştır. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız B) Yalnız H E)tt vett D) Ive T C) Yalnız III Y A R G I Y A Y I N E 2018 1. SINAV 32. Bu parçadaki altı çizili ifade ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Akraba topluluklarca oluşturuldukları B) Özgün niteliklerden yoksun oldukları C) Cok az benzerlik gösterdikleri D) Farklı evrelerden geçtikleri E) Kültürel açıdan zengin oldukları 33. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin vabı vardır? A) Tarım toplumunda cinsiyete dayalı iş bölü geçim için ayrılan süreyi kısaltır mı? B) Avcı toplayıcı toplumlarda sanatsal üretimler kadar zaman ayrılmaktadır? C) Avcı toplayıcı toplumlardan modern toplu geçiş nasıl olmuştur? D) Günümüzdeki avcı toplayıcı toplumların ge tekilerden farkı nedir? E) Avcı toplayıcı toplumların günümüze taşına ritüelleri nelerdir? 34. Bu parçada avcı toplayıcı toplumlar E aşağıdakilerden hangisine değinilmemis A) Yiyecekleri işleyiş yöntemlerine B) Temel geçim kaynaklarına C) Bugünkü örneklerine D) Görev dağılımlarına E) Gündelik zaman yönetimlerine

19. Aydın olmanın birinci niteliği muhalif olmaktır. İşte bu nedenle yazar, hiçbir güce, hiçbir sisteme bağımlı (angaje) olmamalı- dır. Ancak bağımsız yazar, sorumsuz yazar değildir; insanlığa karşı görevleri vardır. Bu görev, sorgulayarak yaşadığı zaman dilimine ışık tutmayı ve ona müdahale etmeyi de kapsar. Sanatın amacı yaşamda var olmayanı, dengeyi arayışımızda daha adil, daha aydınlık olmak değil midir? Bu parçaya göre aşağıdaki önermelerden hangisi gerçek yazarların bakışıyla örtüşür? (A)) Yanlış yapan kim olursa olsun karşısına dikilirler. B) Bireyin iç dünyasındaki gizemin peşine düşerler. Hayatın anlamı üzerine özgün düşünceler üretirler. D) Kendilerini ilgi odağı yapabilmek için çalışırlar. E) İçinde yaşadıkları toplumla mesafeli olurlar.

Öykü sanatı, en eski sanatlardan biridir öykü, henüz yazılı metinler ortaya çıkmadan önce insanların bir araya gelip yaşanan olayları sözlü olarak anlatmasıyla ortaya çıkmış olmalıdır. Yazılı öyküler yaygınlaşmadan önce dinleyenler, anlatılanlardan öğrendiklerine ken- di gözlemlerini de katmışlardır Sözlü olarak yaşayan öykü sanatı, geleceğe ve başkalarına ulaşmakla resim ve heykelden de yararlanmıştır. Ilk mağara resimlerin- de ya da ilk heykel orneklerinde öykü sanatının etkileri görülür. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? Öykünün yaşanan olayların anlatımıyla ortaya çıkmış olabileceğine B) Yazılı öykülerin kalıcılık için resim ve heykelden de yararlandığına Öykü sanatının yeryüzündeki en eski sanatlardan biri olduğuna İlk resim ve heykel örneklerinde öykü etkilerine rastlandığına Öykü sanatının sözlü olarak başlayıp yazılı olarak devam ettiğine

DAKLANMA muhtemel olaylann arıldığı sanatsal kiz kardeş gibidir. şahıs üçlusu üzenne k farklıdır. Zira mekân ve zaman, eks bir özellik geçerlidir. Oyküye adrosu vardır. Bu biyatımızda boy endilerine has bir dönem, nin benzeştiği C31/46 11 en SORU ST ODAKLANMA 19-20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Traspium Koru SPASMEX 30 "Etkin, Güvenli FARKLI ÖSYM KÖŞESİ. olduğu için mi severiz yoksa sevdiğimiz için mi ona ihtiyaç duyarız?" problemini irdelediği eseridir. Yazar; Sevme Sanatı, Erich Fromm'un "Bir kişiyi ihtiyacımız sevgiyi bir insana "kapılmak" olarak değil, bir ilişkinin olmanın öncelikli şartı aktif olmak. Bunu yapabilmek için içinde olmak" şeklinde tanımlıyor. Ona göre içinde seven kişi sevdiğine ilgi göstermeli, kendini ondan sadece bir başkasına yönelik değildir; kişinin kendini ve sorumlu hissetmeli, onu tanımalıdır. Ancak bu duygu bulmasıyla da ilişkilidir. Nitekim Fromm'a göre sevgi içinde yaşadığı evreni anlamlandırması, tanıması ve kavramını yalnızca bir duygu durumu olarak görmek, bu sevgisi, yaratıcı sevgisi, kendini sevme gibi pek çok kavramın geniş ve zengin alanını daraltıyor, kardeş kestiğini düşünmeyin çünkü yazar, okurlara bir reçete farklı türünü de disliyor. Fromm'un sadece ahkâm sunmayı da ihmal etmiyor: Sabır, ilgi, alçak gönüllülük hepimizin içinde var olduğunu kabul etmemiz ve işe onu savunuyor. Aynı zamanda, sevginin hâlihazırda ve nesnelliğin sevgiyi güçlendireceğini ve yaşatacağını uyandırarak başlamamız gerektiğini söylüyor. JERKIM ILAÇ 2 Tamsulosin HCI UROMAX BPH Tedavisinde Etkin Kontrol ERKIM ILAC a 20 Bu parçaya göre Sevme Sanatı adlı eserde sevgi ile ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A Çeşitli hâllerinin bulunduğuna BY Evrensel bir özellik taşıdığına C) Belirli bir emek gerektirdiğine D) Duygulardan yalıtılmış olduğuna E) Farklı sorgulamalarla ele alındığına

ayı rendim. vardı. şmalara Pysa xaraçlar. ģim, o e gibi y sli Kafa Dengi STABILO BOSS ORIGINAL B Türkçe Testi 32 Servetifünun edebiyatının dili artık çok eskidi. Bir kesim, gençler romanları o dönemin diliyle okumalı, diyor. Bu haliyle okunmazsa romandaki estetik yapının bozulacağın iddia ediyor. Buna gerek var mı sahiden? Günümüz Türkçesiyle yazalım ki gençler bu yapıtların ruhunu hissetsin, dönemin sanat anlayışını kavrasın. Okurken dili o dönemde kullanılan Arapça ve Farsça tamlamaların engeline takılmasın. Süse, gösterişe boğulduğunu zannettiği metinde aslında böyle bir nitelik olmadığını fark etsin. Okur, kullandığı dille bu romanların tadına varsın; onun dünyasında kaybolsun. Bu parçanın yazarına göre aşağıdakilerden hangisi Servetifünun Dönemi romanlarının dilinin sadeleşmesinin ortaya çıkaracağı sonuçlardan biri olamaz? A) Romandaki estetik yapının daha iyi algılanmasının önünü açacaktır. B) Arapça ve Farsça tamlamalardan arındırmak, dilde akıcılığı sağlayacaktır. C) Romanın etkileyiciliği ve sürükleyiciliğinin açığa çıkmasını sağlayacaktır. D) Okur, romanların sanatlı söyleyişten ziyade yalın bir dille oluşturulduğunun farkına varacaktır. E) Daha açık ve anlaşılır bir dil, romanları ve yazıldığı dönemi kavranır hale getirecektir E a C

n mali ir. Bu ndan -irim, endi- den un- de- ele mut a- 31. Milletler tarihin bilinen ya da bilinmeyen çağlarından itiba- ren edindikleri tecrübeleri farklı yollarla sonraki kuşaklara aktarmış ve aktardıkları bu tecrübeler zaman içerisinde toplumsal hafızayı oluşturmuştur. Yazının henüz icat edil- mediği çağlarda sadece sözlü geleneğin vasıtalarıyla sak- lanan ve aktarılan bu hafıza, yazının bulunmasıyla kendi- sine yeni bir saklama alanı ve aktarma aracı bulmuştur. Eskilerin "Söz uçar, yazı kalır. Hatırda kalmaz, satırda ka- lır." dediği gibi yazıya geçirilmesi ile toplumsal hafızanın önündeki en önemli tehdit olan "unutulma" sorunu görece ortadan kalkmış hatta toplumsal hafıza yüzyıllar ötesine seslenir bir konuma yerleşmiştir. Bu parçada toplumsal hafızayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Tecrübelerin aktarımına dayandığı BY Unutulmaya karşı direnç gösteremediği Yazının kullanılmasıyla güç kazandığı Yazının bulunmasıyla ömrünün uzadığı E) Kuşaklar arası aktarımlarla şekillendiği comp 68

TVT in polisiye olarak nitelend ma kimesin gem olarak da tanımlayabiliz nayet olması gerekmez mig auplar da polislyenin naugun roman boyunca nin arkasında olmasıdır. indan yazılan Morgue seri olarak kabul edilir. armesine kadar vardı- akespeare'in Hamlet yenin izlerini görür- da az önce sözünü yansıtan büyük bir düşüncenin akı- angisi getirilmeli- an olabilmesi için adar uzanır? selerdir? dir? elerdir? e dayanır? önem veriliyor ere önerileriniz ayınıcı özelliği si için hangi 14 1 1 $$$ M 1 I 35-36 soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz. DENEME Fatih Sultan Mehmetin çocukluk yillarna at du edilen Çocukluk Defter. Dr. Sühey! Onyer tarafından 19 yılında yayımlanmiştir. Onver, bu deftere ilk defa 140 larda bir tasnif eranda rastlar ancak defteri pek Gre semez 1945 yilinda. Topkapı Saray: Müzesi'nde y bir çalişmada aynı defter tekrar karşısına çıkar. Bu s ilgisini çeker ama kesin işaretler olmadığından sadece "Fatih'e ait olabileceğine dair bazi figler" ekdemekle yete 1956'da defteri üçüncü kez görür, yakından inceler, cid kağıtlarını tetkik eder. Defterin lyiden lyiye Fatih'e ait olma ihtimaline dair kanaat edinir. Defterde; portreler, hayvan resimleri, çiçek motifleri, süsleme ve desen çizimleri, Os manlıca, Rumca yazı denemeleri, pek okunamayan Parça beyitler bulunmaktadır. Bununla birlikte, Fatih'e ait bol mi tarda tuğranın eskizleri yer alır. Portreler çoğunlukla, Hris tiyan oldukları anlaşılan kişileri tasvir etmektedir. Ünver defterdeki tuğra eskizlerinin Fatih'in tuğrasına benzemesin den, Rumca, Farsça gibi Fatih'in öğrendiği dillere ait yazım denemelerinden yola çıkarak bu defterin onun şehzadelik yıllarına ait karalama defteri olabileceği yorumunda bulunur. 35. Bu parçada sözü edilen "Çocukluk Defteri" ile ilgili olarak 1. Fatih'in çocukluk anıları yer almaktadır. Fatih'e ait olabileceğini gösteren bazı ipuçları vardır. III. Defterin farklı nüshaları üzerinde çalışmalar yapılmış- tir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve Il C) Yalniz III E) Il ve III A) Ne zaman ortaya çıktığına B) Içeriğinde neler bulunduğuna C) Biçiminin nasıl olduğuna D) Kim tarafından keşfedildiğine E) Ne zaman yayımlandığına 36. Bu parçada "Çocukluk Defteri" ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? Diğer Sayfaya Geçiniz. TYT/TÜRKÇE 37-38 sorulan ag deg. Bukan kapt Hayata dair bir zaman da ben kand her zaman-Y madim, beylik bir tat düştüğüm yerden ti dildim hayatın kam 37. Aşağıdakilerde lerden herhang A) düz bir istika B) cephede ya Chaktanlan he binbir acı E) oggt verm 38. Aşağıda mini kar A) Şairim lage maz B) Bu bile C) Oz ku ill D) A E)

26. Tip Kanunu yazıldığı 1025 yılına kadar geçen sürede g liştirilmiş temel tip bilgilerini ve Ibn Sînâ'nın özgün kat- kılarını içermektedir. Bu özelliğinden dolayı, bütün Orta Çağ'da ve Modern Çağ'ın büyük bir kısmında tıp bilimi- nin standardı hâline gelmiştir. Latinceye Canon Medicina diye çevrilen Tip Kanunu'na altı yüz yıl boyunca çok az şey eklenebilmiştir. Eser birçok dile çevrilmiş ve defalar- belirgin ca yayımlanmıştır. Zamanını aşan bu yapıtın en özelliği, Orta Çağ'a egemen olan düşünsel ve duygusal atmosferin dışında, tamamen çağdaş tıp biliminde ege- men olduğu şekliyle yani nedensel etkenlere ve belirtile- re dayanarak ilaç ve cerrahi tedavi yapılması gerektiğini, şaşmaz bir kural ve ilke olarak öngörmesidir. Hastalıkları salgın, kalıtımlı ve psikolojik olmak üzere ilk kez sınıf- landırmıştır. Ayrıca hastalıkların etkenlerini, belirtilerini, tedavilerini, hastalıklardan korunma yollarını belirlerken doğru bir biçimde, mevsimlerin, yaşın ve kişilerin yatkın- lıklarının dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu parçaya göre Tip Kanunu adlı eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? Hastalıkları sınıflandıran ilk eser olduğu Hastalıkların tedavisi için ortaya koyduğu ilkelerin ge- çerliliğini koruduğu Hastalıklarda dikkate alınması gereken etkenleri doğru saptadığı D) İçerik açısından bütünüyle özgün bir nitelik taşıdığı E) Yazıldığı dönemin hâkim anlayışının dışında bir bakış açısı içerdiği

6. STA Geçenlerde bir roman okudum. İngiliz romanları için- de en çok beğendiğim roman o oldu. Uzun zamandır edebiyatımızda -Türk edebiyatında- bile bana böyle hisler yaşatan bir roman olmamıştı. Roman, oturdu- ğum şehirde geçen bir olayı anlatıyordu sanki Kah- ramanlar, yaşananlar ve konuşulanlar bana o kadar yakındı ki. Çok kısa sürede romanı okuyup bitirdim. içtalik (samimiyet) - Eldurt sik Bu parçada sözü edilen roman için aşağıdakiler- den hangisi söylenemez?. X Anlatılan olay yaşanabilecek niteliktedir. B) Gerçekçi bir şekilde yazılmıştır. sadece bir bölgeye ait olan alime + C Akıcı, dili anlaşılır bir eserdir. + D) Yerel, bölgesel nitelik taşımaktadır. Kahramanlar, gerçek hayattakilere yakındır.