Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

TÜRKÇE TEST A 19. Kısa cümleler anlatımın gücüdür. Diyelim ki birkaç sözcük sonuna nokta koymak istemiyorsunuz; o za- man cümleleri, eylemsileri art arda sıralamayın yani bol düğümlü bir ip gibi oluşturmayın; sıralı ya da bağlı cümleler biçiminde kurun. Beyniniz o zaman bu cümleleri art arda kısa cümleler olarak algılaya- cak ve her birini de metni de daha kolay anlayacak- Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen bakış açısıyla yazılmıştır? A) Hayri, artık iyice yaşlanıp eli ayağı tutmamaya başlayınca bu tür işleri yapamayacağını anladı- ğından kendine daha sakin, daha zahmetsiz bir hayat kurması gerektiğine gitgide ikna olmaktay- di. B) Hava sıcak, gökyüzü masmaviydi; tam piknik havasıydı anlayacağınız; üstelik bugün tatil gü- nüydü, üşengeçlik zamanı değildi; ormana gide- bilirler ya da sahile inebilirlerdi... A C) Cemile sustu ama iki damla gözyaşı yanakların- dan süzülüverdi. Elinin tersiyle sildi onları, gü- A lümsedi. Ne zaman mutlu olmuştu ki? Yine boş y hayaller kurmuştu, yine sonuç değişmemişti. D) Her tarafa baktı. Yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi? Y Kızdı önce, sonra düşündü, sanki kendi çocuklu- N ğu farklı mıydı, kızgınlığı geçti. Karşıdan Osman L geliyordu. Ona sordu. Çocuk, görmedim abla, 21. dedi. E) Takı merasimi başladı. Kadınlar çantalarından takılarını çıkardı, erkekler avuçlarında parayla sahneye yürüdü. Gelinle damat yan yanaydı ve karşılarında bir takı kuyruğu oluşmuştu. 20. 1

ar Di a 33. Gazeteci: Bu hikâye ile ilgili "ruhtan yoksun, renkleri solgun" ifadelerini kullanmanızı eserin hangi eksikliğine bağladınız? Eleştirmen: Okurken benim olmadı. Gazeteci: Siz yazmamışken hikâye nasıl size ait olabilir? Eleştirmen: Bir edebi eseri okuyucu gözleriyle okur ama kalbiyle yeniden yazar. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki eleştirmenin bakış açısıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Eleştirmen olarak öncelikle eserin yazarın gerçekliğiyle uyumuna ve yazarın bu gerçekliği sunuş şekline bakarım. B) Bir eser her şeyden önce yazarına ait ve onun dünyasının bir yansımasıyken eserden bağımsız düşünülemez. (C) Bir edebî eser farklı zihinlerde özgürce dalgalanabilir ama ayakları yazarın toprağından başka yere basamaz. D) Bir edebî eseri okurken onda kendimden bir parça bulamazsam eser teknik olarak ne kadar başarılı olursa olsun bana yaşanılabilir gelmez. L) Bence başarılı bir hikâye hayatın özünü verebilmelidir ve her okuyucu bu özü yakalayabilmelidir.

SARI TRAKTÖR Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraşti durdu. Kimseye belli etmeden kendini viyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Herkes kendisine alay ederek bakıyor gibi geliyordu ona. Istasyona yaklaşmışlardı. Mehmet Ağa boş traktörle döndü. Selam bile vermeden gürültüler içinde yanlarından hızla geçti. (Talip APAYDIN) 1) Yukarıdaki metin parçasının konusunu yazınız. 2) Yukarıdaki metin parçasının anlatıcı ve bakış açısını belirleyiniz. (10 p.) 3) Yukarıdaki metin parçasında kullanılan başlıca anlatım tekniklerini yazınız. (10 p.) 4) Yukarıdaki metin parçasının bağlı olduğu edebî anlayışı belirtiniz. (10 p.)

2 31. Canlılar içerisinde insanlar, doğdukları andan itibaren hem basit hem de karmaşık ritim farklılıklarını ayırt edebilecek özelliklere sahip olan ender varlıklardır. Ayrıca ritim farklılıklarına göre hareket etmeyi ve senkronize davranışlar geliştirmeyi de yine küçük yaşlardan itibaren yapabilirler. Örneğin, bir bebek daha hayatının ilk döneminde dinlediği bir müzik parçasına el çırpma, mırıldanma, baş sallama gibi tepkiler gösterir. Buradan iki tanıma ulaşılabilir Ritim tipki bir deniz dalgası ya da kalp atımları gibi düzenli şekilde tekrar eden, eşit şekilde ilerleyen ve metrik bir yapıya sahip olan bir kavramdır! Senkronizasyon ise canlıların basit ya da karmaşık bir ritme göre motor becerilerini düzenlemesi ve bir arada hareket etmesi olarak nitelendirilebilir. Bu parçaya göre ritim ve senkronizasyon karşılaştırıldığında 1. Senkronizasyon, ritmin varlığına ihtiyaç duyar. II. Senkronizasyonda araç ses, ritimde bedendir. III. Senkronizasyon doğuştan öğrenilir, ritim sonradan kazanılır. sonuçlarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız t B) Yalnız D++ve ttt E vett CHivell 33.

5. Bugün modern resim sergilerinde görüp de "Bu ne şimdi? Aynısını ben de yaparım." dediğimiz eserle- rin belki de tamamını derinden etkilemiş, dâhi dene- cek bir ressam sanatçı Kandinsky. Bizim rastgele çizgiler, gelişigüzel renkler olarak gördüğümüz re- simlerin altında ciddi bir kurgunun olduğunu açık- laması babında Sanatta Ruhsallık Üzerine, onun resim anlayışını ortaya koyan gerçekten muazzam bir eser. Kandinsky'nin kitabını okuyup sonra da re- simlerine baktığınız zaman, belki ruhunuza dinginlik gelmeyecek. Onun hissettiklerini hissedemeyebilir- siniz de... Fakat şunu kesinlikle fark edeceksiniz: O, el yordamıyla yenilikler arayan bir ressam değil. Bu parçaya göre aşağıdaki düşüncelerden han- gisi Kandinsky'ye ait olamaz? A) Doğadan soyutlanmış olan yeni resim, içsel yol- culuğumuzu anlatmanın en doğru yoludur. B) Bir biçim, anlamı iletme amacından doğan bir zorunluluktan doğuyorsa o güzeldir. C) Sanatçının görevi, bir formun gerekliliklerini ba- şarmak değil, bu formu içeriğe uydurmaktır. D) Içsel bir dışavurum süreci olan sanatsal üretim hiçbir zaman iradenin denetimini kabul etmez. E) Farklı sanatların metodlarını ödünç almak iste- yenler, işe o metodun işlevini öğrenmekle başla- malıdır. 7

23. Beyin hem frekans analizleri gibi müziğe özel görevlerde uzmanlaşmış bölgelere sahiptir hem de ses ve zaman organizasyonu gibi yeni bilişsel kalıplar yaratmak için gerekli işlemleri gerçekleştirmektedir. Müzik, en yüksek öğrenme ve anımsama etkisi için beynin sağ ve sol bölümlerini harekete geçirir; böylece beyindeki yeni ve sürekli bağlantılanın oluşumunu canlandırır. Bu da bir şeyi anlama ve kavrama potansiyelini en az beşe katlar. Algılama, duygu, öğrenme, öğretme ve hafiza gibi bütün zihinsel fonksiyonları faaliyete geçiren çok yönlü bir iştir. Müzik dinlemek; duyguları, hareketleri, zevk ve acı algılarını etkileyen beyin kimyasalı dopamin seviyesini arttırır. Sadece müzik yapmak ve dinlemek değil, müziği beklemek hatta hayal etmek bile dopamin seviyesini yükseltir. Müzik; genel olarak verimliliği, yaratıcılığı ve konsantrasyonu artırır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Müzik, beynin öğrenme fonksiyonu üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. B) Müziğin insan üzerindeki etkisini, türü ve niteliği belirlemektedir. C) Dinlenen müzik türü ile sahip olunan zekâ düzeyi arasında yakın bir ilişki vardır. D) Müziğin insan üzerindeki etkisi, kişinin o anki zihinsel durumuna göre değişir. E) Müziğin çağrışım gücü yüksek olduğundan müzik dinleyen kişiler duygusallaşır. aşag A) Mr B) M C) O D) Y E) Y 25. Ya SOSY294 ev ge bi ya K ha ta T

- BİLİMLER TESTİ iz 1) 4. 15), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (16-20), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini e alanlar için Felsefe (21-25) alanlarına ait toplam 25 soru vardır. an kısmına işaretleyiniz. 3. 6-3113 1. sosyal devlet, O 13A kut inancı, BİLGİ SARMAL "Ey oğul! Bir an bile olsa sakın adaleti elinden bırakma. Çünkü Yüce Allah âdildir. Bir bakıma, sen O'nun yeryü- zündeki temsilcisisin... O, sana kendi arzusuyla bazı üstün- lükler vermiş ve kullarının başına geçirmiştir... Padişahlar, elinde terazi tutmuş bir kimseye benzerler. Sen padişah olunca teraziyi doğru tutmanı isterim. O zaman Yüce Allah da senin iyiliğini arzular." II. Murad'ın oğluna söylediği bu nasihatler dikkate alındığında Osmanlı Devleti'nin; n teokratik yönetim anlayışlarından hangilerini benimsediği söylenebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II CI ve II D) I ve III No E) I, II ve II Mustafa Kemal Mondros Mütarekesi sonrasında mem- lekette hazı kimon

B 7. Şah Abbas'in emriyle Yakup Han, bir grup askerle Tiflis'e gelerek Emrah'ı kurtanr; Erciş'e dönerler. Erciş yakınlarında önlerine İran Çapakurlan çıkar. Emrah onlara başından geçenleri anlatır. Yorgun, bitkin ve perişan håldeki Emrah'in anlattıklanna inanmayan ve Selbihan'ı Emrah'a yakıştıramayan Çapakurlar, Selbihan'ı alıp götürürler. Bu duruma çok üzülen Emrah, babasıyla birlikte Erciş'e gelir, hastalanip yataklara düşer. Bir gün ölüm döşeğinde yatarken aniden doğrularak babasından duvarda asili duran sazini ister. "Baba, Selbihan'ın kokusu geliyor." diyerek bir türkü söyler. Emrah'ın sevdiği Selbi sen misen Sağ elin sinemde gezdiren misen Ağır salacamı götüren misen Namazım kılmaya yår sefa geldin Türkü bittiğinde Selbihan karalar giyinmiş bir halde odaya girer. Emrah, Selbihan'ın geldiğini görür ve gözlerini ona doğru çevirir. Uzun uzun bakışırlar. Selbihan, Emrah'ın elini tutmak için yanına yaklaşır. Fakat Emrah, o esnada ruhunu teslim eder. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Aşk teması işlenmiştir. B) Bir halk hikayesinden alınmıştır. C) Mensur ve manzum parçalar içerir. D) Ait olduğu dönemin dil özelliklerini yansıtır. E) Doğaüstü güçlerle mücadele üzerine kurulmuştur.

2. Hayal kırıklığının kötü olduğu söylenir. Düşünce- sizce varılmış bir ön yargı. Hayal kırıklığı yoluyla değilse hangi yolla keşfedebiliriz neler beklemiş, neler ummuş olduğumuzu? Bu keşifte değilse nerede yatar insanın kendini tanıması? Hayal kırıklığı olmasa insan kendisi hakkında aydınlığa kavuşur mu? Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını tutkuyla, durup dinlenmeden biriktirmelidir. Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır? A) Insanların olumsuzlukları fırsata çevirememe- sine B) Olay ve durumlara ön yargıyla yaklaşılmasına e) Her çabanın mutlaka bir sonuca ulaşacağının bilinmemesine D) Hayal kırıklıklarından ders alınmamasına E) Hayal kırıklıklarının kötü olduğunun düşünül mesine bir olaydan deneyim kazanmate

bir yeri dir. Bu ni çek- çin de diğim- urum. yapa- m. Ak- ağrır k iste- ardan e 35.-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Stanford Araştırma Enstitüsü, deprem bölgesi içinde yer alan California'da hayvanların sismik değişimle- re karşı duyarlılığını incelemek amacıyla geniş çap- li araştırmalar yapmaktadır. Örümcek ve balıklardan zürafalara, timsahlardan Habeş maymunlarına ka- dar iki yüzün üzerinde hayvan türü uzun süreli bir de- ney için seçildi. Hayvanlar bine yakın gönüllü tarafın- dan gözlemlenmeye başlandı. Gözlemcilerden bir- kaçı kördü. Kılavuz köpekler yardımıyla dolaşan bu körlerin özellikle hayvanlardaki huysuzlanmalara ve davranış değişikliklerine daha duyarlı oldukları dü- şünülmüştü. Stanford deneyinde yer alan gözlemci- ler, gözlemledikleri hayvanlar hakkında haftada bir rapor verecekti. Gözlemcilere davranışsal değişim- leri değerlendirebilmeleri için birer çizelge verilmiş- ti. Çizelgede 0-4 arasında değer alan anormallik yok, hafif, oldukça yüksek anormal ve görülmemiş düzey- de kategorileri bulunmaktaydı. Hayvanın iki ve daha yüksek değere sahip kategoriye giren davranışlarını gördüğünde gözlemci, özel bir hattan yararlanarak telefonla durumu enstitüye bildirecek ve duyurunun saati otomatik olarak kayda geçirilecekti. 35. Bu parçada y den hangisi A) Hayvanla B) Depremle karşı önle C) Hayvanla D) İnsanlarla nıtlamak E) Engelli ins.......... mek yin amacı aşağıdakiler- rşı korumak aberdar olup depreme mek ak çalışabileceğini ka- anlarla iletişimini belirle- 36.Bu parçada yapılan deneyde sadece bir hayvan yerine iki yüzün üzerinde hayvan kullanılması- nın nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Deneye katılan insanların tercihleri B) Deney bölgesinin biyolojik çeşitliliğe sahip olması C) Çıkacak sonucun tesadüflerden arındırılmak is- tenmesi D) Bilim insanlarının kişisel tercihleri E) Hangi hayvanın kullanılması gerektiğine karar verilememesi

29. Sait Faik Abasıyanık adı, beni sanata bağlayan ilk hayranlıklarım arasında yer alır. Inandığım değer ölçülerimin, beğenilerimin, sanat anlayışımın yer etmesinde Sait Faik ismine çok şey borçluyum. Hikâyeciliğimizde özentinin, ağlamaklı edebiyatın, bayağılığın, yapmacığın ilk şuurlu düşmanı odur. Yaşama sevinci, toplum içinde birbirimizle bağlantılarımızdaki çeşitli yakınlaşma duyguları, güzel sevgileri, haklı öfkeleri, namuslu geçim kavgalarıyla Istanbul insanları; Sait Faik'in adı arkasından edebiyatımıza taşınıp yerleştiler Bütün bunlara Sait Faik'in mirası diyorum ben. Sait Faik'ten kalan, bütün gücümüzle değerlendirmemiz, yaşayan taraflarıyla devam ettirmemiz gereken emekler, emanetlerdir bunlar. Kitabımın böyle bir hatıraya layık görülmesi elbette ki son derece sevindirdi beni. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi Sait Faik Abasıyanık'ın edebiyatımıza miraslarından biri değildir? A) Hayata tebessümle bakan öykü kahramanları B) Sevginin estetik hâli Değerlerinden ödün vermeden yaşamsal mücadelesini sürdüren kahramanlar D) Insanlar arasında oluşan türlü sosyal etkileşimler E) Aydın tabakanın modern dünyadaki sancıları

35.-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Stanford Araştırma Enstitüsü, deprem bölgesi içinde yer alan California'da hayvanların sismik değişimle- re karşı duyarlılığını incelemek amacıyla geniş çap- li araştırmalar yapmaktadır. Örümcek ve balıklardan zürafalara, timsahlardan Habeş maymunlarına ka- dar iki yüzün üzerinde hayvan türü uzun süreli bir de- ney için seçildi. Hayvanlar bine yakın gönüllü tarafın- dan gözlemlenmeye başlandı. Gözlemcilerden bir- kaçı kördü. Kılavuz köpekler yardımıyla dolaşan bu körlerin özellikle hayvanlardaki huysuzlanmalara ve davranış değişikliklerine daha duyarlı oldukları dü- şünülmüştü. Stanford deneyinde yer alan gözlemci- ler, gözlemledikleri hayvanlar hakkında haftada bir rapor verecekti. Gözlemcilere davranışsal değişim- leri değerlendirebilmeleri için birer çizelge verilmiş- ti. Çizelgede 0-4 arasında değer alan anormallik yok, hafif, oldukça yüksek anormal ve görülmemiş düzey- de kategorileri bulunmaktaydı. Hayvanın iki ve daha yüksek değere sahip kategoriye giren davranışlarını gördüğünde gözlemci, özel bir hattan yararlanarak telefonla durumu enstitüye bildirecek ve duyurunun saati otomatik olarak kayda geçirilecekti. -dükkân 35. Bu parçada yapılan deneyin amacı aşağıdakiler- den hangisidir? A) Hayvanları depremlere karşı korumak B) Depremlerden önceden haberdar olup depreme karşı önlem almak C) Hayvanların duyularını ölçmek D) İnsanlarla hayvanların ortak çalışabileceğini ka- nıtlamak E) Engelli insanların hayvanlarla iletişimini belirle- mek 36.Bu parçada yapılan deneyde sadece bir hayvan yerine iki yüzün üzerinde hayvan kullanılması- nın nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Deneye katılan insanların tercihleri B) Deney bölgesinin biyolojik çeşitliliğe sahip olması C) Çıkacak sonucun tesadüflerden arındırılmak is- tenmesi D) Bilim insanlarının kişisel tercihleri E) Hangi hayvanın kullanılması gerektiğine karar verilememesi

. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere, ayraç içinde verilen sözün getirilmesi anlamca uygun olmaz? sbrieignad A) Kitabın ana teması olan sıkılmışlık, etkili bir dille ---- bir olay üzerinden aktarılıyor. (somut) B) Şair, şiirlerinin son dizelerine lakabını ekleyerek bir bakıma şiire mührünü vurmuş, ---- pekiştirmiş. (özgünlüğünü) C) Duygularımı benden daha iyi yansıtmayı başardığı için bu yazarın ---- hayranlık duyuyorum. (içeriğine) Bayer D) Eserlerde yansıtılmak, açıklanmak istenen düşünceler --- olabilir fakat duygular daha çok topluma özgüdür. (evren- sel) E) En yanılmaz eleştirmen olan bilgi ışığında sonsuza kalacak nitelikteki oyunlarıyla edebiyat tarihinde parıldıyor. (zamanın)

MLER-1 engisl ayraç nemi istan- ele alır. arasında kahrama- ellikleriyle rengi bir Roman ye ettiği dan alır. kişilik ir gece değişti olarak yeleri ilmiş thmet 23. MOL yüzyılda yazılan Troya'dan kaçan kahramanı tarafın Avrupa'nın eğitim müfredatında bulunan ve en bilinen dan Roma'nın kuruluş hikâyesini anlatan Aeneid Destani, Troyalıların hikayeler arasında yer alır. Troya'nın yıkılışı ve Prens Aeneas önderliğinde büyük savaş sonrası yeni bir başlangıç için yolculukları ve bir dönem Avrupa'nın en güçlü ve önemli yerleşimlerinden olan Roma ve Roma Imparatorluğu'nun kuruluşunu Anadolu'ya dayandıran bu hikayede beş ülkenin ortak kültürel mirasının ön plan çalışması üç yıl sürdü. Türkiye'deki Antandros'tan başlayıp Italya'daki Lazio kıyılarına uzanan efsanevi Travalı kahra- manın yolculuğunun izini takip eden proje; deniz kültürünü, doğa peyzajları farklı toplumların arasındaki interkültürel ve pozitif etkileşimler gibi evrensel değerleri tanıtmayı amaç liyor. Aynı zamanda Avrupa ve Akdeniz ülkelerinin kültürel zenginliğini inşa eden ve ortak kültür mirası oluşturan değerleri yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Aeneid Destanı'nda bahsedilen Aeneas'ın uğradığı limanları, antik kentleri ve arkeolojik bölgeleri içeren Aeneas Kültür Rotası; Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk, Tunus ve İtalya'yı kapsayan turistik ve kültürel bir güzergah olarak kabul ediliyor. Kültür Rotası Sertifikası, Balıkesir ve Çanakkale bölgesine uluslararası boyutta görünürlük ve tanınırlık kazandıracak. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilenlerden biri değildir? Bir destana konu olan savaşın tarafları BY Bir şehrin kuruluşunu hazırlayan tarihi olay Binprojenin amacı ve muhtemel işlevi D) Bir güzergâhın belirlenmesindeki etkenler E) Bir destanın oluşumunu başlatan çekirdek olaylar AYT 24. M

32. Bir sanatçı, gerçek yaşamı anlatmıyorsa bugün de gelecek- te de okuyucudan ilgi göremez. Yani sanatçı için, yaşamın aktığı sokaktan kopmamak, adının yarınlara kalmasında çok önemlidir. Ancak bu, kalıcılık için tek başına yeterli değildir. Bunun yanında sanatçının sokağın dilini de ustaca kullanma- si gerekir ve bu dili kullanırken yapmacıklığa düşmemelidir. Zaten - Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden han- gisiyle sürdürülebilir? A) her yazınsal yaratı, sanatçının yaşamından izler taşır. BY okur, bir kitabı okuduğunda yapıtta kullanılan dilin doğal- lığını ya da yapaylığını rahatlıkla anlayabilir. C) bir dil, gerçek kimliğini usta sanatçılarıyla bulur ve onla- rin yapıtlarıyla korur. D) dil ve biçem sorunlarıyla dolu bir yapıt, ne okur kitlesi bulur ne de geleceğe kalır. E) toplumu ilgilendirmeyen konuları işleyen sanatçı, dili iyi kullansa da topluma ulaşamaz.

33. Türkiye ne kadar ilerledi son on yılda, inanmayan- lar olabilir buna ama onlara gösterecek öyle somut delillerimiz var ki. İlerlemeyi Batı'ya benzemek şek- linde alıyoruz, bu hep de böyle alındı. Ne kadar on- lara benzersek ilerliyor ve modernleşiyorduk. Şimdi bu ilerlemenin en somut örnekleri karşımızda duru- yor. Nerede diyenleri devletin resmî kanalını izleme- ye çağırıyorum. Uluslararası bir yarışmaya katılacak sanatçılarımızın müzik seçimlerine yardımcı olma- mızı istiyorlar. Ne diyor bunlar diyeceğim ama ge- riciliğim belli olacak diye demiyorum. İngilizce şar- kı söylüyorlar, kurumun yetkilileri de göğüslerini ge- re gere bunları desteklememizi söylüyor. Artık ulus- lararası yarışmalarda İngilizlerden başka İngilizce şarkı söyleyen tek ülke biziz. Buna bakarak Batı'yı yakaladığımızı hatta geçtiğimizi söylesek yanlış mı olur? Bu parça aşağıdakilerden hangisine cevap ola- rak verilmiş olabilir? A) Türkiye kendi kültürüne yeteri kadar sahip çıka- biliyor mu? B) Ülkemiz ilerliyor mu, ilerlemenin ölçütleri neler- dir? C) Gericiliği önlemek için İngilizceyi resmî dil yap- malı mıyız? D) Batı'yı yakaladığımız alanlardan ilim ve fen hak- kında ne düşünüyorsunuz? E) Uluslararası yarışmalarda yarışanları halk yete- rince destekliyor mu? dükkânı.