Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

5. Yaşlı İsfahan padişahı, mirasını bırakacak bir erkek evladı olmadığı için üzülmektedir. Padişahın "Keşiş" diye hitap ettiği Ermeni bir yardımcısı vardır. Keşiş padişah için bir elma ağacı diktirtir ve senesinde padişahın herkesi kıskan- dıracak derecede yakışıklı bir erkek evladı dünyaya gelir. Keşişin de bir kızı vardır. Bu kız ve erkek, çocukluklarını beraber geçirir ve birbirlerine âşık olur. Ancak kızın ailesi, kızlarını padişahın oğluna vermek istemez ve şehzadeden kaçırarak saklarlar. Ancak bir şekilde kıza ulaşan şehzade onunla evlenir. Düğün gecesi Keşiş'in yaptırdığı büyünün etkisiyle kızın ağzından ateşler çıkmaya başlar. Birkaç da- kika içinde prens yanarak kül olur. Kız da onun küllerini saçları ile süpürürken alev alır ve yanar. Böylece iki âşık öldükten sonra külleri ile birbirlerine kavuşur. Bu parçayla ilgili olarak; 1. Bir halk hikâyesinden alındığı anlaşılmaktadır, II. Aşk teması etrafında şekillenmiştir, L III. Olağanüstülüklere yer verilmiştir, IV. Zaman ve kişi ögelerine yer verilmiştir, V. Kalıplaşmış sözlerden yararlanılmıştır yargılarından hangisi yanlıştır? CHHI AJT B) H D) IV EV

olmayan, yalnızlığı felsefi ve ed şünmeye başlayan bir adamı anlatıyor yazar. Yazar, karakter üzerinden bir anlamda, sevdiği yazarlara da gönül borcunu ödüyor. Salinger, Paz, Cortazar, Kafka, Marquez, Dickens, Rulfo, Beckett gibi pek çok büyük edebiyatçı, romana eserleri ve sözleri ile konuk olu- yor. Okura yeni yazarlar tanıtmak, bunların okunma- sını sağlamak, en azından bunların ismini anmak dahi güzel. Eleştirmen sıfatıyla daha kolay yapılabilecek bu işi, eleştirmenliği bir kenara koyarak romanında yapı- yor yazar. Ancak sorun da burada beliriyor, yine orta- da bir roman alan bulunmuyor. Romanın adsız ve tek özelliği yalnız olmak olan karakteri, kitaplar arasında sıkışıp kalmıştır ve kendisini yalnızlığa mahkûm eden sevgilisi ile geçirdiği günlerini anmak ve az evvel say- dığım ve saymadığım onlarca yazarın, o anılara denk düşen satırlarını tekrarlamaktan başka bir şey yapmaz roman boyunca. 95Y po stim be dov and Dis mid Finisp noter Abis! (012 308 (3 CAP 40. Bu parçada geçen altı çizili sözün anlamını içeren bir ifade aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilmiştir? umio A) Bize yaptığınız iyilikler karşısında minnettarlığımızı ifade etmek isterim. B) Sevgi ve saygının egemen olmadığı ortamlarda kargaşa söz konusudur. C) Size değer veren ve sizin kıymetinizi bilen kişilere siz de değer verin. D) Insanın kişiliğinin oluşmasındaki en önemli etken- lerden birisi arkadaş çevresidir. E) Atalarımız, "İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin kârı." demişler.

37. Sarmaşık, Yekta Kopan'ın 2010 Yunus Nadi ve Haldun Taner Ödüllerini alan Bir de Baktım Yoksun adlı öykü kitabında yer alan aynı adlı öykünün çizgi roman uyarlaması. Çizimlerini Kopan'ın yakın dostu Levent Gönenç'in yaptığı bu kitabın konusu kısaca şöyle: Başkahraman orta yaşlı, güvensiz ve içine kapanık bir editördür. Bir sabah, her gün mama verdiği sokak kedisinin kaybolduğunu fark eder ve onu aramaya koyulur. Bu arayışın sonunda, yıllar önce kaybettiği babasıyla karşılaşır. Sarmaşık, özenli çizimleri ve hayal gücünü zorlayan olay örgüsüyle baba-oğul ilişkisi, hesaplaşma, yaşama yeniden başlama cesareti ve elbette kediler hakkında büyülü bir hixkâye anlatıyor. Okuru bilinmeze atlamaya, öncesinde ise geçmişe bakmaya davet ediyor. Bu parçada ele alınan eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bir kitabın parçasıyken bağımsız bir yapıt olmuştur. B) Fantastik ve düşsel bir düzlemde geçen, şaşırtıcı sonlu bir eserdir. C) Birden fazla sanatçının ortak çalışmasının ürünüdür. D) Insanın hayal gücünün sınırlarında dolaşan bir olay örgüsüne sahiptir. E) Hem insanların hem hayvanların yaşadığı bir atmosferde geçmektedir.

26. İnsanın akıl aracılığıyla kendini, doğayı ve evreni anlama girişiminin sistematik bir biçim kazandığı tek etkinlik olan çalışmaların Antik Yunan'da başladığını kabul ediyoruz. Yorum yetisinin insanlığa, bu toprakların insanlarınca he- diye edildiğini söyleyebiliriz. Buranın insanları varlığın oluşumuna dair birtakım özgün fikirler ortaya atmışlardır. Bu tür düşünceler etrafında kendi yorumlama öğretilerini şekillendirmişlerdir. Bu düşünürlerin yaşadığı toprakların dışında rastladığımız düşünceler, toplumlardaki ön yargılı fikirlerden ibarettir. Bu parçadan Antik Yunan'la ilgili aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Başka uluslar gibi ön yargılı fikirlerin barınmadığına B) Özgün ve baskısız çalışma ortamının oluşturulduğuna C) Doğa ve evreni yorumlamada yöntemli çalışmaların ya- pıldığına D) Tarih öğretilerine olağanüstü önem verilip sosyal yaşa- min buna göre harmanlandığına E) Özgürlüğün birey ve tartışma ortamlarını da bağımsız- laştığına

32. Şair de yazar da geçmişin özlemi ile geleceğin avlusun- da biriken umudu, bir insan olarak toplumla birlikte bütün yoğunluğuyla yaşar. Yapıtlarını bu yaşayışın etkisi altında oluşturur. Yaşadığı, tattığı bu güzelliği, yüceliği, bir anıyı sonsuzun koynunda saklamak ister. Sıradan günlerin sıkı- cılığından kurtulmak, geçmesiyle güzelleşen günleri daha da güzelleştirmek, özlemini duyduğu bir dünyayı canlan- dırmak ister. Hem bütün bunları insan kardeşleriyle pay- laşmak hem de içindeki sevimsiz ağırlığı, sıkıntı yumağını atmak için kaleme sarılır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Bir yazar toplumdan bağımsız düşünülemez. B) Toplumun yaşadığı özlem ve umutları şairler de yaşar. C) Yazar da şair de dünyayı sıkıntılardan uzaklaştırmak, canlandırmak ister. D) Yazar, özlem ve beklentilerini hayatın gerçeklerini, sıkın- tılarını örtmeyecek şekilde yazar. E) Şair, sıradan günlerin sıkıcılığından uzaklaşmak, hayatı- ni güzelleştirmek için yazar.

otuz üç stu Eti- "Benim erinden si belir- bu tür- hâlen ni be- ğında arlığı ida- pa- KARA KUTU KİTAPLARI e- ey LARI A INFORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYINLARI BÖLÜM 1- KONU 2 Test-2 6. INI Homer'in ünlü destanı Ilyada, anlatının temel olayı Troya R Savaşı'ndan dört yüz yıl sonra yazıya geçirilmiş olmasına bölge- rağmen savaşa, dönemin savaş donanımına ve OR de yaşayan topluluklara ilişkin doğru bilgiler içerir. Ama Homer'in hâlâ çok okunanlar listesinde olmasını sağla- INI yan, verdiği tarih bilgisi değildir. Onun evrensel değeri kahramanlarında saklıdır. Homer, Troya Savaşı hakkında bilinen ayrıntıları yinelemektense bunalım dönemlerinde gerçek insan gibi düşünüp davranan kahramanlar yarat- maya odaklanmıştır. Yunan ve dünya mitolojisinin gele-N neksel kahramanlarının tersine Homer'in destanlarında kahramanlar, kötü insanları veya canavarları öldürerek üne veya ölümsüzlüğe ulaşmaz. İlyada'da örneğin bir- çok iyi insan; kontrol edemedikleri koşullara bağlı olarak kendilerini, başka iyi adamları öldürmek zorunda kalmış bulur. Onur ve saygınlık kazanırlar ama sıkıntı çekmek ve ölüm pahasına. Troya Savaşı'nın ayrıntıları, günümüz okurunun dikkatini çekmez ama Homer'in güneşe ba- karken elini gözüne siper eden kahramanları, sanki dün yaşamışçasına canlıdır. Onların mücadelelerini izlerken bizden farklı olmadıklarını, ihtiyaç ve çatışmalarımızın pek çok açıdan benzeştiğini görürüz. FINLAN Bu parçada altı çizili sözle Homer'in kahramanları hak- kında anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Başarı uğruna ağır bedeller ödemeleri BY Doğa olaylarını kontrol edememeleri C) Zorluklarla mücadeleden kaçınmaları D) Gerçeklikten uzak durmaya çalışmaları E) Olağanüstü niteliklere sahip olmamaları (2022/2-ALES) INL OR OR ET M OR IND OR 1 INL OR OR OR INI

(1) Edebiyatı, sanatı, yazarı ve sanatçıyı kutsamayı doğru bul- muyorum. (II) Kutsal şeylerden söz eder gibi sanattan söz etmeyi pek doğru bulmam ((III) Hiçbir yazarın, sanatçının, en ciddi okurun bile hayatımda edebiyattan, öyküden, şiirden vs. başka bir şey yok, demesini de gerçekçi ve doğru bulmam. (IV) Ilgilendiğimiz ve üzerinde konuştuğumuz şey eninde so- nunda bir insan işidir bu nedenle insan fiillerine kutsallık atfe- demeyiz, onları ciddiye almamız yeter. (V) Bunları söylerken dünyayı edebiyat kurtarır, demenin veya böyle düşünmenin, edebiyatı da dünyayı da insanı da anlayamamak olduğu ka- naatindeyim. (VI) Insan, her şeye karşın bir müdahalede bu- lunacaksa en etkili, en sağlıklı ve en kalıcı yolun bu olduğunu söylemeye çalışıyorum. 3. Bu parçada edebiyat ve sanatla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisine değinilmiştir? A) Sahip oldukları değerden daha fazlasının verilmesi ve dokunulmaz olduklarının düşünülmesi doğru değildir. İnsan ve toplum yaşamının düzenlenmesinde belirleyici tek öge olarak görülmemeleri gerekir. Kalıcı çalışmalar sonucunda değerlerini geniş kitlelere gerçekçi olarak anlatmak mümkün olacaktır. Sonuçları olarak ortaya çıkan eserlerin, takipçilerince be- ğenilmesinin bir zorunluluk olarak görülmemesi gerekir. E) Dünyayı değiştirme gibi ideallere sahip olmaları, kendi varlıklarına da zarar verecektir.

aDokk 13. F. Bacon'a göre bilim, insanlığa doğaya egemen olma gücü verir. İnsan, doğa olayları arasındaki neden- sonuç ilişkilerini belirleyebilirse öndeyide bulunabilir, öndeyide bulunduğunda doğaya egemen olabilir. Bu sihirli sözcük sayesinde tehlikelerden korunur, doğaya üstünlük kurarız. Buna göre "öndeyi" hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Doğruluğu henüz kesinleşmemiş önermelerdir. B) Bilim adamlarının ortak açıklama modelidir. C) Bilimin verilerinin insan hayatına uygulanmasıdır. D) Henüz gerçekleşmemiş olayları önceden tahmin etmedir. E) Doğayı düzenleyen bilgiler topluluğudur.

Testi 62 TEST önerilen süre 4 dakikadır. pmak isterseniz sayfa 189'daki forma "D/Y/B/N/Süre" CARI 3. Uzun süreden beri Pasifik Okyanusu'nu yüzerek geçmek için hem fiziki hem de psikolojik eğitimler alan ve bu alanda çalışmalar ya- pan Lecomte, bugün itibarıyla Japonya'dan ilk kulacını atarak al- ti ay sürmesi ve San Francisco kıyılarında sonlanması beklenen yolculuğuna çıktı. Kendisine köpek balıklarının, dev fırtınaların, denizanaları sürülerinin ve hipotermi tehlikelerinin eşlik edece- ği bu yolculuk, yaklaşık 9000 kilometre olacak. Yolculuk sırasın- da günde 8 saat yüzüp, geri kalan saatlerde kendisine eşlik ede- cek olan tekneye binip, yemek yiyip dinlenecek olan Lecomte, bu yolculuğu ile Pasifik Okyanusu boyunca karşılaşacağı plastik ve türevlerinden oluşan deniz kirliliğine dikkat çekmek istiyor. Eş zamanlı olarak Lecomte'yi takip edecek olan bilim insanları da bu deneme vesilesi ile "aşırı ve uzun süreli egzersizlerin kalp üze- rindeki etkileri" konulu bir araştırma yürütüyor olacaklar. Bu parçada değinilen konular arasında aşağıdakilerden hangi- si yoktur? A) Pasifik Okyanusu'nu yüzerek geçme mesafesi BY Denizlerdeki kirliliğinin fark edilmesini sağlamak CEğitim almanın yolculuktaki sorunları azaltacağı D) Bilim insanlarının çalışma alanı E) Yolculuk sırasında karşılaşılabilecek riskler bulunan Son Doong Mağarası dünyanın en büyük da balta

bir çekilmek zorunda kalıyordu. E) Malda mülkte gözü olmayan bir lokma bir hırka pren- sibiyle "gönüller yapmaya geldim" diyen Yunus'un takipçilerinin olması yadırganmamalı. 4. Öykülerim hikâyenin ön plana çıktığı, okurun duygularına hitap eden betimlemeci öykülerdense farklı teknikler gör- mek, değişik anlatım yöntemleri ---- isteyen okurun daha çok ilgisini çekecektir. Bir de işin teknik ve estetik kısmını tekniği ve anlatım önemsememe, gözden kaçırma söz konusu olabilir. Bu açıdan okurun hikâyeyi ön planda yöntemini arka plana ittiği de söylenebilir. Bu alışkanlıkla- ve okuma pratiğiyle ilgili farkındalık yaratmak hoşu- ma gidiyor. ri 3 Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) kazanmak - konumlayıp - sınamak B) incelemek - bilip - bilmeden C) tecrübe etmek - tutarak - sarsmak D) sıralamak - alarak - irdelemek E) ilgilenmek- sanıp - savunmak -? Diğer sayfaya geçiniz. 733300-2

23. İnsanlarının her yıl hızla artan bir oranda kentlerde yaşama- ya başladıkları düşünülürse kentsel mekânın düzenlenmesi ile ilgili fikirlerin Modern Çağ'a uygun olarak kazandığı önem anlaşılabilecektir. Bu nedenle bir mimar olarak toplum-kent ilişkisini sosyolojinin yöntemleriyle incelemeye karar verdim. Modernizm ve postmodernizm arasındaki ilişki, geçiş ve sü- reksizlikleri araştırmaktır. Bu çerçevede, modernizm ve post- modernizm olgularını irdeleyerek ve modern-postmodern düşünce sistemlerinin, kentsel mekânın şekillenmesinde oy- nadıkları rolü araştırmaya karar verdim. Çalışmada ilk olarak modernizm ve postmodernizm temel yapıtaşlarını ve dünyayı anlamlandırma tarzlarını genel bir çerçevede ortaya koymayı amaçladım. İkinci olarak modernizm ve postmodernizm ol- gularının kentsel mekâna yansımalarını ele almaya karar ver- dim. I. Kent insanının, bilinç dışında yatan çelişkilerini bilinç dü- zeyine çıkarmak ve çözüme ulaştırmak için ne yapılabilir? Il Küresel süreçlerin, kent mekânının oluşumuna ve kentte yaşayan kişilerin birbirleriyle ilişkilerine olan etkileri neler- dir? III. Günümüz modern kentinde, mekân hangi süreçlerde şe- killenmektedir? Yukarıdakilerden hangileri, bu sözleri söyleyen kişinin ça- lışma alanına giren sorulardandır? A) Yalnız I D) II ve II B) Yalnız E) I, II ve Iff Cve III 25. L

38, 39 ve 40. soruları aşağıdakı par cevaplayınız. Bir Edebiyat; insanın duygu, düşünce ve hayallerini, il- gilerini konu edinir. Bunu yaparken de çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar. Bu sebeple edebiyatı söz gelimi psikolojiden ayrı, tek başına bir disiplin olarak kendi bölgesinde kalmaya zorlamak; ürünleri ile âdeta in- san ruhunun kıraç düzlüklerini, başı bulutlu dağlarını, korkutucu uçurumlarını, güneşli denizlerini, verimli vadilerini gösteren bir harita olan edebiyatı yeni bir perspektiften, yeni yaklaşım tarzlarından, inceleme yöntemlerinden, tezlerden, antitezlerden, daha önce dile getirilmemiş yorumlardan yoksun bırakmak an- lamına gelir. Hâlbuki edebiyatın, özellikle psikolojinin de içinde olduğu sosyal bilimler sahası ile ilişkisi her daim tazelik içinde olmalıdır. Bu doğrultuda denebilir ki edebiyat; tarih, felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi yön verici ve zenginleştirici disiplinlerden uzaklaştıkça daha yavan, daha içine kapanık, daha az renkli ola- caktır. shaien is 39. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Benzetme B) Öznellik C) Ömeklendirme D) Açıklama E) Tanımlama

7. İnsanın içindeki adalet ve dürüstlük duygusunu köreltirsek insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde medeniyet kaybolur, insan kavramının içi boşalır. Uygarlığın gerçek ölçüsü, ne nüfus çokluğu ne kentlerin büyüklüğü ne de üretim bolluğudur. Gerçek ölçü, ülkenin yetiştirdiği insanların niteliğidir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle örtüşmektedir? A) Medeni toplumlardan ders alındığında nüfus artışı insanların sosyal refahını olumlu etkiler. B) Dünyada büyük olan hiçbir şey, büyük olan insanlar olmadan elde edilemez. C) Adaletin hükmettiği medeniyetlerde insanların nicel gelişimi ön plandadır. D) Medeni insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen insandır. E) Bu hayatta eğer bir şeyler öğreneceksek bize benzemeyen insanlardan öğreneceğiz.

A TYT / Türkçe Viikseköğretim V..------ A 20. Ben ölüme hayranlık duyan birisiyim. Tesellim ve sükûn buluşum hep "İyi ki ölüm var." cümlesi ile olmuştur. Son- suz bir yaşamı korkunç buluyorum, fazla uzun bir yaşamı da kendi adıma ürpererek, fazla da uzatamadan ancak kısaca aklımdan geçirebiliyorum. Ben yazarak kendimde- kinin ağırlığını atmaya, sahip olduğumu, belki benim kadar düşünme ve yanıp yakılma imkânı bulamayana, önemseyip içinden çıkamayana vererek şimdiye ve son- radan gelecek olanlara bir iz ve hatıra bırakmaya çalışı- yorum. Kalıcılık ise başka bir züğürt tesellisi, dünya kalıcı değil ki insan ya da eser kalıcı olsun. ASUTSTAND Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Yazar, nitelikli ve kalıcı eser bırakarak günü kurtara- bilir mi? Sun Yazarak mutlu olunacağı fikrini savunanlardan misi- nız? C) Yazmanın insan ruhunu sağalttığı düşüncesi hakkın- da neler söylersiniz? D Yazmanın kendini genç hissettirdiği fikrini benimsiyor musunuz? E) Yazmanın, geçiciliğe karşı bir çaba olduğuna katılır mısınız? 21. Kema tir: "E ob sonra zama Sasını, Subm dola tek sah söz Bu ilg la A) B

123. ve 124. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ünlü ressam Henri Matisse, "Başkalarının etkisinde kalmaktan hiçbir zaman kaçınmam. Etkilenmeme tela- şını, korkaklık ve zayıflık olarak görürüm. Ama onların yaptıklarını da aynen benimsemem. Sanatçı kişiliği- min, başka kişiliklerle karışarak ve çatışarak gelişe- ceğine, güçleneceğine inanırım. Sanatçı kişiliğim bu OS süreçteki kavgalarımdan sağ çıkamazsa yazgısı böy- leymiş derim." demiş. 123. Bu sözleri söyleyen Henri Matisse ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Farklı sanat anlayışlarına yabancı kalmamayı yeğlemektedir. B) Sanat anlayışını farklı sanat dallarından yararla- narak oluşturmuştur. C) Resimlerinde sade ve içten bir anlatımı amaçla- maktadır. nebspieq ur D) Sanatçı kişiliğini başka başka kimliklere bürüne- rek oluşturmaktadır. E) Sanatında düş gücü ve gerçeklik çatışma hâlindedir.

25. Mesleklerinin dışında kitap okuyamadıklarını ileri süren kimi fen ve bilim insanlarımız var ki bunlar hep zaman darlığın- dan şikâyetçidir. Batıdaki bilim insanlarının ise her neden- se zamanları çok bol. Ne hikmetse büyük bilimsel buluş- ların çoğunu, edebiyata zaman ayırabilen hatta edebiyatla yakın ilişkisi olan bu bol zamanlı bilginler gerçekleştirmiş. Edebiyatın buluşlarına katkı sağladıklarını her ortamda di- le getirmişlerdir. Başta Güneş sisteminin kuramcısı Galile olmak üzere, fizik ve matematik alanlarında çeşitli buluş- ların sahibi Pascal ve daha bir sürü bilim insanı hep ede- biyata ilgi duyan kişilerdir. Çünkü edebiyat, hayal gücün- den yararlanırken onu işletir ve genişletir de. Bizimkilerin büyük buluşlar üretememelerini esinden yoksun oluşları- na, birtakım kuru formüllerin, denklemlerin vb. kısır dön- güsü içine tıkanıp kalmalarına bağlayabilir miyiz acaba? Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) Batılı bilim insanlarının hayal güçlerinin daha geniş ol- duğu 27. L B) Edebiyata ilgi duymayanların suçu yaşadığı zamana yük- lediği C) Bilimsel buluşlarla düş kurma arasındaki ilişkinin gide- rek zayıfladığı D) Edebiyatın bilim insanlarına yol gösterici bir yönünün de bulunduğu E) Kimi bilim adamlarının kendilerini alanlarıyla sınırladığı