Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

1. Haldun Taner, öykülerinde "yaşamak mi üstün, bilmek mi" karşılaştırması yapar ve yaşamanın üstün olduğu sonucuna varır. II. Bu sorunların en başında da kadın-erkek ilişkileri gelir. ill. Insani eylemler ve davranışlar doğal sey- rinden uzaklaştığı zaman, insana sorun olarak yansıdığını düşünür. IV. Ona göre bilgi, özellikle hayata değmeyen bilgi, insana faydadan çok zarar getirir. V. Bu ilişki doğru dürüst sürdürülemediği için hayat boyu devam eden bir sıkıntı olarak kalır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangile- rinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) I ile IV B) II ile III C) II ile IV D) III ile V E) IV ile V 23.-24. soruları aşağıdaki parçaya göre ce- vaplayınız. 24. E C C 6 E

Başarı öyküsü dendiği zaman genel olarak sıfırdan başlayıp zengin olan insanların öyküleri akla gelir. Yazılı ve görsel iletişim araçlarında da "başarı öyküleri kazanılan servetlerin öyküleridir. İçinde bulunduğu güç koşulları yenip de kendine yaşamda yol açan insanların öyküleri "örnek yaşam öyküsü” sayılmaz veya topluma aktarılacak önemde bulunmaz. Oysa en önemli başarı öyküleri onlardır. "En büyük başarılar" güç koşulların içinden çıkıp kendi geleceğini biçimlendiren, kendi yaşam yolunu açan insanların başarılarıdır. 7. Kafa Dengi Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Başarı öykülerinin asıl kaynağı maddi kazanımlardır. B) Her insanın yaşamında bir başarı öyküsü olmalıdır. C) Zor şartların üstesinden gelip yükselen kişilerin hayatı başarılıdır. D) En büyük başarıların arkasında şans faktörü yok değildir. E) Başarf öykülerinin yaşanması kadar yayımlanması da önemlidir. bi A

uvara Z # aya i. 7 ra 1 m PALME Deniz kabukları sahillerin biyolojik ve jeolojik süreçlerinin çok önemli bir parçasıdır. Deniz tabanındaki organik birikintinin, kalkerin ve kireç taşının büyük bir kısmını deniz kabukları oluşturuyor. Bununla birlikte deniz kabukları insan kültüründe de önemli bir yere sahip. Insanlar binlerce yıldır deniz kabuklarını çok farklı amaçlarla toplamış. XIX. yüzyıl başlarında Bati Afrika ülkelerinde deniz salyangozu kabukları para yerine kullanılmış. Avrupa'da yaşamış ilk modern insan türünden birisi olan Cro-Magnon insanının yaşadığı mağaralarda yapılan kazılar sonucunda deniz kabuklarının süs eşyası, aksesuar, araç gereç ve alet olarak kullanıldığı belirlenmiş. Çin'de yapılan kazılarda ölülerin ağızlarına deniz kabuğu doldurularak gömüldüğü bulunmuş. Eski insanlar bu kabuklarla tılsımlar ve büyüler yapmışlar. Afrika'da yaşayan birçok kabile deniz kabuklarının hâlâ doğurganlığı temsil ettiğine inanıyor. Fosil bilimcilerin Kuzey Afrika'da ve İsrail'de yaptığı kazılarda buldukları kolyelerin yapıldığı deniz kabuklarının, en az yüz bin yıllık olduğu sanılıyor. Yapılan kazılardan çıkanların, insanlık tarihinin bilinen en eski sanat ve kültür örneklerinden olduğu söyleniyor. Çok eski çağlardan beri deniz kabuklarının boya malzemesi olarak kullanıldığı da biliniyor. 39. Bu parçada deniz kabuklarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Bazı topluluklarda birtakım metafizik unsurlar için kullanıldığına B) XIX. yüzyıldan sonra ticaretin en önemli ayağını oluşturduğuna C) Kültürel açıdan ve sahillerin biyolojik yapısı açısından da önem arz ettiğine D) Süs eşyasının yanı sıra farklı aletlerin yapımında kullanıldığına Bazı ülkelerde ölüm ritüellerinin içinde yer aldığına 40. Bu parçadan hareketle deniz kabuklarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Deniz kabukları dünyanın en eski kalıntılarını oluşturmaktadır. B) Deniz kabuklarının dünya genelinde hangi ülkelerde kullanıldığı kesin olarak bilinmektedir. C) Deniz kabukları, çok eski dönemlerden beri farklı topluluklarda farklı amaçlara hizmet etmiştir. D) Bazı ülkelerin denize uzak olması nedeniyle deniz kabuğundan yararlanması mümkün olmamıştır. E) Deniz kabuklarının en eski kullanım amacını dinî ritüeller oluşturmaktadır.

34-35. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 34 "Bilişsel çarpıtma", bireylerin deneyimlerini yorumlarken ve karar alırken sistematik bir şekilde mantığa aykırı bir dü- şünce yapısını takip etmeleri anlamına gelir. Bu olguyla kar- şı karşıya kalan kişi, gerçeği yanlış algılamasına neden olan düşüncelere sahip olur. İş hayatında ya da sosyal hayatta çoğu kişi stresli durumlar yaşayabilir ve bilişsel çarpıtma- lar bu zamanlarda sıklıkla ortaya çıkar. Beyin, bilişsel çar- pitmaları normalmiş gibi sunar; insanlar bu çarpıtmaya ina- nır ya da inanmak ister ve bu inanışa göre kendine zarar verici davranışlar sergilemeye başlar. Bilişsel çarpıtmaları öğrenmek önemlidir çünkü olayların kişinin üzerindeki et- kisini, o olayları nasıl yorumladığı yani nasıl düşündüğü be- lirler. ummer TOIT AND 25.100a diye kaygılanması DJ Ranvarcica S Karivarer C) İngilizce iş görüşmesine giderken s karsam o kadar ranater SOULZE TAIME DJ Odeme song aynı sikinuvi vasar ( ÖZ YA durumunu örneklen- z? annenin kal- acaba?" re- geç- "Yer yer kadar az ta- başladıktan Bu elmeyeceğim." kisinin ca- 35. Bu parçadan yola çıkılarak bilişsel çarpıtmalarla ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) Kırıcı ve çatışmacı davranışlara sebep olur. B) Kişiyi hayal dünyasında ve yalnız yaşamaya iter. C) Daha çok çalışma hayatındaki baskı ve kaygılara dayanır. D) Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. E) Karamsar bakış açısıyla bireyi dikkatli yaşamaya yönlendi- rif S

ken- ayan mak bu işir. erini yok zin an- su Fil; i- Türkçe Testi 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Insan yalnızlaşıyor. Şöyle dikkatlice etrafınıza bir bakın. Kaç kişi bir diğerini dikkatle dinliyor? Kaç kişi gönlünden geldiği gibi meramını ifade edebiliyor? Insan dili kötürüm ve kekeme bir hâl almış durumda. Televizyonun uğultusu, cep telefonunun zırıltısı, hayatın telaşı vs. sahici bir konuşmayı giderek imkânsız hâle getiriyor. Oysa insan, hikâyeler anlat- mak isteyen bir varlık. Anlattığı hikâyelerin yankılarını duy- mak isteyen, var oluşunu başkalarının yüzünde seyretmek isteyen bir canlı TE 35. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) insanların iletişimsizlik yaşamaları, birbirlerine olan gü- venlerinin tam olmayışından kaynaklanmaktadır. B) İnsanlar, televizyon ve telefonun olmadığı dönemlerdeki gibi birbirlerine anlatacak hikâye bulamamaktadır. Cinsanlar, hayatın omuzlarına yüklediği ağırlık arttıkça, kendilerine ve çevrelerindeki herkese karşı yabancılaş- maktadır. DY Yaratılışı gereği sosyalleşmeye ihtiyacı olan insanlar, teknolojik gelişmeler ve zorlaşan hayat şartları dolayı- sıyla gittikçe yalnızlaşmaktadır. E) Gün geçtikçe yalnızlaşan insanlar, bir çıkış yolu ara- makta fakat kekeme bir hâl almış dilleri yüzünden bunu başaramamaktadır.

22. Dünyadaki konukluğu yalnızca elli sekiz yıl sürebildi Bertolt Brechtin. Günümüzün yaşam ortalamasına, hele tarihin akışına göre pek kısa olan bu zaman parçasına Brecht; onca tiyatro oyununun, şiirin ve düzyazının yanı sıra "insan gibi yaşama edimini de sığdırmayı başardı. O, henüz monarşilerin yönetimindeki bir dünyaya doğmuştu; öldü- ğünde ise gözlerini, toplumsal düzeni neredeyse bütünüyle değişmiş bir dünyaya kapadı. Daha en baştan değişimi, yaşamanın temel yasası diye benimseyen Brecht için bunca değişimi kavramak ve anlamlandırmak zor olmadı. O, emeğe inandığı için, emeği insanlığın tek soylu kaynağı olarak gördüğü için bunu başardı. Bakmakla yetinmeyip görmeye inandığı için başardı. Bilgiye ve bilginin zorunlu- luğuna inandığı için başardı çünkü ona göre bilmek, yaşa- manın öteki adıydı. Ve insana inandığı için başardı çünkü varoluşuna sonsuzluğu kazandırabilecek tek canlı ona göre insandı. Bu parçadan hareketle Brecht'le ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine ulaşılamaz? A) Tanık olduğu büyük değişimleri, yaşamın temel şartı saymış ve olağan karşılamıştır. B) Altmış yılı bile bulmayan kısa ömründe farklı türde bir- çok eser kaleme almıştır. C) Bütün insanları gördüklerinden sorumlu tutan bir top- lumculukla hareket etmiştir. D) Insanı ve onun emeğini yücelten bir anlayışla yaşamı- ni sürdürmüştür. E) Insanın bilmek zorunda olduğuna inanmış, bilgiyi insan için soluk alıp vermek gibi temel bir gereksinim saymış- tır.

27. Ilkokuldayken Namık Kemal'in, Tevfik Fikret'in, Mehmet Emin'in şiirlerini yüksek sesle okumayı pek severdim. Fransız okuluna geçtiğimde roman okuma tutkusu başladı bende. Yine o tarihlerde Diyarbakır'daki kız kardeşime uzun manzum mektuplar yazdığımı hatırlıyorum. Fakat bende edebiyata ve özellikle şiire karşı hakiki denebilecek ilk ilgi, Galatasaray Lisesinde onuncu sınıfta sıra arkada- şım Ziya Osman Saba'nın kılavuzluğuyla tanıdığım Baude- laire ile başlar. Bu dev Fransız şairini içime sindire sindire okuduktan sonradır ki şiir yazmak, benim için solumak, yemek, içmek kadar doğal bir gereksinim oldu. Bu parça, aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak söylenmiş olabilir? A) Şiire diğer türlerden daha çok zaman ayırmanızın nedeni nedir? B) Eskilerden en çok okuduğunuz ve etkilendiğiniz sanat- çılar kimlerdir? C) Edebiyat ve şiirle ilgilenmeniz yaşamınızda hangi değişmelere yol açtı? D) Edebiyata karşı ilk ilgi sizde ne zaman ve nasıl uyandı? E) Bir gün ünlü bir sanatçı olacağınızı tahmin eder miydi- niz?

15 ve 16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kendisi öğrenememişlerin öğretmen olduğu dönemlerin lise öğrencisiydim. Öğretmeyi kutsal sayanların, dünü- bugünü-yarını bilimle sorgulayanların, aklın aydınlığına inanıp işaret parmağını ileriye doğru uzatanların sakıncalı sayılıp kör böcekler, beyinsiz yaratıklarca yok edilmesi için karanlık yeraltlarına atıldıkları dönemde öğrenciydim. Ne akla ne bilime inanan gencecik öğretmenler dikiliyordu kara tahtalarımızın önüne, bizlerden nefret ederek bakıyorlardı yüzlerimize; gencecik beyinlerin aydınlanması için değil, "Bu okulları bitirince iş bulacaksınız, biz olmazsak sizler birer hiçsiniz." hırsındaydı tembelliğimizi darmadağın eden sert tokatları. 15. Bu parçadan hareketle öğretmenler ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişisel hırslarına yenik düştükleri B) Bilim ve mantıkla hareket etmeleri gerektiği C) İnsanlara meslek kazandırmayı amaçladıkları D) Sevgiyi temel eksen olarak almaları gerektiği E) Öğrencilerin üzerinde olumsuz etkiler oluşturabildikleri

S A R M 8 Minivan tipi bir arabanız varsa tatile giderken arka kol- tukların yerini değiştirerek çocuğunuzun bisikletine ya da valizlerinize istediğiniz gibi yer açabileceğinizi bilirsi- niz. İşte geleceğin evleri de yani "House of the Future" bugünün minivanları gibi farklı amaçlar için kullanılmaya uygun değiştirilebilen düzeneklerden oluşacak. Building an Affordable House kitabının yazarı Fernando Pages Ruiz, gelecekte evlerimizin duvarlarını veya kapılarını günlük ihtiyaçlar için yeniden yapılandırarak ihtiyaç hâlinde çocuk- larınızın ev ödevlerini yapabilecekleri geçici bir alan ya da kendi işlerinizi yürütebileceğiniz bir çalışma odası oluştura- bileceğinizi söylüyor. Bu evlerde misafir geldiğinde birkaç tuşa basıp aynı yeri çocukların masa tenisi oynayabileceği bir alana çevirebileceksiniz. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Geleceğin evleri, sahipleriyle birlikte dolaşacak. B) Geleceğin evleri, teknolojik donanımın zirvesine çıka- cak. C) Geleceğin evlerinde esneklik, belirleyici nitelik olacak. D) Geleceğin evleri, kişilerin kültürel kodlarına uygun üre- tilecek. E) Geleceğin evleri, toplumsal mimariye göre değil birey- sel zevklere göre biçimlendirilecek. Diğer Sayfaya Geçiniz.

5. A Türkçe •Akbabaların çevreye faydaları nelerdir? Akbabaların insanlar arasında sevilmeme nedeni nedir? • Hangi akbaba türleri emisyonların azaltılmasında daha etkilidir? Emisyonların engellenebilmesi için bir akbaba günde ne kadar et yemelidir? Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu sorulardan herhangi biriyle ilişkili değildir? A PALME YAYINEVİ 7. Akbabalar, beslenme alışkanlıkları nedeniyle insanlar tarafından iyi karşılanmasalar da onların bu alışkanlıkları sera gazı salımını engelliyor. BY Akbabalar, ölü hayvanlardan canlı hayvanlara yayılabilecek patojenleri kontrol etmekle kalmıyor, aynı zamanda çürüyen hayvanların bedenlerinden yayılan karbondioksit ve metan dâhil olmak üzere sera gazlarının salımını da engelliyor. Bilim insanları, dünya çapında akbabalar sayesinde azaltılan emisyonların %96'sının yalnızca Amerika'da bulunan üç türün (karga akbabası, hindi akbabası ve sarı başlı akbaba) katkılarıyla mümkün olduğunu buldu. Ecosystem Services tarafından yapılan yeni bir çalışma, akbabaların kalıntılara önce ulaşması durumunda, akbaba türüne bağlı olarak, tek bir akbabanın günde 0,2 ile 1 kilogram arasında kemikli sığır eti yemesiyle bu emisyonların çoğunun önlenebileceğini gösteriyor. E)) Afrika ve Asya gibi dünyanın birçok bölgesindeki akbaba popülasyonlarındaki düşüş, akbabaların sağladığı bu büyük yarardan faydalanmanın önüne geçiyor. 6. Yetenek, sofra tuzundan daha ucuzdur han yetenekli inno PALME YAYINEVI 8.

1. Çin'de başlayan ipek üretimi uzun dönem sır olarak saklanmış, sanayi casusluğu ile Çin dışı- na çıkmıştır. Çin'in ipek tekeli 15. yüzyıla kadar sürmüştür, ipek, her zaman zenginlerin tüketim malzemesi olmuştur. Çin'den dünyaya yayılan ipeğin değeri her geçen gün artmıştır. Günü- müzde bile en iyi elbise deyince ipekten yapılan elbiseler anlaşılmaktadır. Geçmişten bugüne ipek değerini korumuştur. Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir? A) İstanbul'daki ipek üretiminden B) Tarih boyunca ipeğin değerini koruduğundan C) İpek üretiminin Çin'de başladığından D) Güzel ipeklerin nerede bulunduğundan E) İpeğin kullanım alanlarından

shn TYT Deneme Sınavı 03 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Yahya Kemal'in ancak iki kitabı dolduracak kadar şiir yazması sanat anlayışının en büyük göstergesidir. (II) Bundan onun sadece kusursuz bir şekil için çalıştığını çıkarmayın çünkü onun şiirlerinde biçim yönüyle bazı kusurlar, daha doğrusu ihmaller yok değildir. (III) Zaten onu öteki parnasyen şairlerden ayıran en önemli özelliklerden biri, şiirlerinde duyguyu öne çıkarmasıdır. (IV) Yani o, ancak şiir coşkusunu duyduğu zaman kalemini eline alır. (V) Bununla kalmayarak bu heyecanı kelimelerin ve dizelerin kalıbı içine dökerken en ufak bir damlasının yere dökülmesine gönlü razı olmaz. (VI) Bunu yaparken hangi sözcüğü nerede kullanacağını bilir; en az sözle, anlatmak istediğini anlatır. migenit munol pipnoble a 37. Yahya Kemal'den söz edilen bu parçadaki ulo 605 numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, az şiir yazmasının sanat çizgisini ortaya koyduğu belirtilmiştir. B) II. cümlede, şiirlerinde birtakım eksikler olmasına karşın öncü bir şair olduğundan söz edilmektedir. C) IV. cümlede, bir önceki cümlede söylenenler açıklanmıştır. D) V. cümlede, bir durum karşısında çok dikkatli bir tavır sergilediği vurgulanmaktadır. E) VI. cümlede, üslubuyla ilgili bir saptama yapılmaktadır. KafaDengi 39

30. Ekolojik ayak izi, bireylerin faaliyetleri sonucunda zarar gören ekosistemin dengelerinin hesaplanıp geri kazandırılması ge- reken miktarın belirlenmesi için kullanılır. Biyolojik kapasite ise yenilenebilir doğal kaynakları üretme kapasitesidir. Birçok ülkede biyolojik kapasite, ekolojik ayak izi değerinin altında kalmıştır. Bu durum, ülkeleri başka ülkelerin kaynaklarına muh- taç hâle getirmiştir. Dünyamızı hızla tükettiğimiz anlamına ge- len bu kavramlar, gezegenin yaşam ömrü için önemlidir. Dünya için ekolojik ayak izi miktarı azaltılmalı, biyolojik kapasite de- ğeri artırılmalıdır. 1. Ekolojik ayak izi ve biyolojik kapasite kavramları gelecek. planları için oldukça stratejik önem taşır. 11. Biyolojik kapasite değerinin artırılması için günümüzde ya- pılan bilimsel çalışmalar yeterli değildir. H. Sürdürülebilir gelecek için ekolojik denge açığı en aza in- dirilmelidir. Bu parçadan hareketle yukarıdakilerden hangileri söylene- mez? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) ve III C) Yalnız III I. OTURUM (TYT) DENEME - 2 imiz

B e bir sul- am, unu içi- Icu se- "Ini for. ar ni ir r K B B 28. Şair, dış dünyayı herkesten farklı algılayan ve akta- rabilen kimsedir. Bir şair en sıradan konudan bile bir şaheser çıkarabilir. Bir de kelimeleri belirli bir düzen içinde yan yana getirenler var. Böyle kimseler içinse olsa olsa şiir yazıyor, denebilir. Anadolu'da sökük, yırtık dikme işinde belli bir dene- yim kazanıp geçimini bu işten sağlayan insanlardan "falanca terzi" diye bahsedilir. Aynı sektörde, elinde kalmış üç beş kumaş parçasından nadide bir elbise çıkarabilen insanlar da vardır. Böylelerine ise usta payesi verilir. Bu iki parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle- nebilir? A) Aynı olguyu pekiştirmeye yönelik farklı örnekleri söy- lemektedirler. B) Farklı görüşlerin sonunda aynı sonuca ulaşabilece- ğini göstermektedirler. (guru bir C) Aynı konuya ilişkin zıt görüşlerin olduğunu vurgula- maktadırlar. D) Benzer durumların farklı sonuçlar doğurabileceğini ifade etmektedirler. B E) Benzer üsluplar kullansalar da konuyu farklı sonuç- lara bağlamaktadırlar. 29. Isırgan otur faydasının olduğ yacak değilim; H ondan tanıdım. deva olduğunu çay olarak tüke da öyle... Kimya yıldır şifa dağıta yaradığından da Bu parçanın b tanlerden hangisi A) Yazar, kita açıklıyor. B) Yazar, kitab nakları da a C) Yazar, kitab kullanıyor. D) Yazar, kenc kaldırıyor. E) Yazar, kitab tine sunuyor gobl -tiden.

TYT 19. 1. Metin Dün, yarım asır önce kaçırdığımı yakalamış gibi bir hisse kapıldım ya da yitirdiğimi bulmanın buruk hazzını tattım. Dağların eteklerindeki güzel köylerden birinde 10-12 yaşlarında dört çocuk çiçek toplamak, gezmek için yukarılara çıkmışlardı. Yanıma geldiklerinde büyük adamlar gibi selam verdiler. Buyurun, oturun dediğimde her biri bir taşın üzerine oturdu. Edepli ve sevimli bir hâlleri vardı. Belli ki önce benim konuşmamı istiyorlardı. Ağzımdan "Buralarda ne arıyorsunuz?" sorusu çıktı. İçlerinden birisi " Aradığımız bir şey yok, gezip eğleniyoruz." cevabını verdi. Bir diğeri "Emmi, yoksa bir şeyler mi aramamız lazım?" dedi. Gayri ihtiyari, "Evet çocuklar, bir şeyler aramak lazımdı. Geleceği, yarınları, dostlukları, sevgiyi, mutlak hakikati veya kaybettiğimiz herhangi bir nesneyi." diyebildim. II. Metin Namık Kemal, gayet büyük yuvarlak başlı, pek yüksek alınlı, pembe çehreli, hiddetlendikçe çatılır az eğri kaşlı, koyu ela gözlü, irice burunlu, fevkalade güzel ağızlı, kırk yaşından sonra siyah denecek kadar koyulaşmış uzunca, kumral sakallı, kısaya mail orta boylu, şişmanca, omuzları geniş, elleri ayakları küçük bir insandı. Bumunun sağ tarafında attan düştüğü zaman hasıl olan yaradan kalma bir çizgi vardı. Pek nadir hiddetlenir fakat şiddeti uzun sürerdi. Simasındaki ilahi cazibeyi tasvirden acizim. O ulvi simada pek çok manalar dolaşırdı. Numaralanmış parçaların anlamsal özellikleri ve anlatımıyla ilgili aşağıdaki tabloda verilen bilgilerden hangileri yanlıştır? 1. Öyküleyici anlatım II. Betimleyici anlatım III. Gerçek soru cümlesi IV. Amaç-sonuç cümlesi Sözde soru cümlesi Öznel yargı VII. Nesnel yargı VIII. Dolaylı anlatım IX. Doğrudan anlatım Varlıkların ayırt edici X. niteliklerini ortaya koyan kelimeler I. ve VII. V. VI. D) V. ve VIII. YAYINLARI 1. Metin Var Yok ✓ ✓ ✓ ✓ ll. ve X. ✓ ✓ ✓ 11. Metin Var Yok ✓ ✓ E) IX. Ve X. ✓ ✓ 20. (1) Sa olunc yaşla inan başa göst san çok ola ✓ ✓ CXIV. ve VII. dis ola bi be B C [

3. Kişileri, kurumları, ülkeleri ve toplumları yanlış yön- temlere sevk eden temel anlayış arızalarından biri de olaylara ve durumlara ---- yaklaşmak, alt başlıklara U-3 ve ayrıntılara bakmadan yapmaktır. Bu bakış açısı; kuru ile yaşı, pirinç ile taşı, doğru ile yanlışı ayırt etmeyip bir tutmaktır. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) toptanci-genelleme B) kuşkulu - eleme C) ayrımcı - belirleme D) ön yargılı - karşılaştırma E) taraflı - sınıflandırma B B B OĞRU