Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

5. TYT/Paragraf DIQ Resim yapmak için sadece çizmek, boyamak, güzel bir objeyi kopya etmek yetmez. Bunun zenginleştirilmesi, geliştirilmesi gerekir. Resim tarihiyle ilgilenmek, resmin teknikleri üzerine bilgi sahibi olmak, resmi felsefeyle yapabilmek, duyuşları düşünce ve duyguyla harmanlayabil- mek gerekir. Sadece yeteneği hayata geçirmek yeteneği ham bırakmaktadır. Yeteneğin bilgi ve araştırmasıyla beslenmesi gerekir ki değer- li ürünler ortaya çıkabilsin. Günümüzde resim sevgisini ortaya çıkabileceğimiz pek çok atölye var. Her resim atölyesinin kendisine göre bir anlayışı vardır. Bu yüzden her atölye kendisine göre bir resim dili oluşturur. Kimi desen ağırlıklı kimi geleneksel kimi çağdaş resim anlayışına sahiptir. Hepsinde ortak nokta resim felsefesi- rebydir. Bu parçaya getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir? A) Resim Sanatı B) Sanatta Renk Üzerine C) Resim Atölyeleri D) Renklerdeki Gerçeklik E) Resim Sanatında Eğitim 6. isem yayıncılık Biyotekn yılında "DNA/ girişim ģi, 119 teknik ve 11 mole Bu yarg A) B

7. Internet, medyanın bir parçasıdır ancak çok seçeneğe sahip olması açısından medyadan daha üstündür. (1) Internette geri beslenme açısından müthiş bir olanak mevcut. (II) Çok seçenek olduğu için insanları geleneksel medya gibi bir kulvarda tutamazsın. (III) Bir gazeteyi al demekle, bir siteyi izle demek arasında çok büyük fark vardır. (IV) Televizyon izlemek her zaman olduğu gibi popülerliğini korumaya devam etmektedir. (V) Yukarıdaki paragrafta hangi cümle düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV E) V

4. Roman dünyadan koparılamaz. Romanın dünya olduğunu bilmek roman oluşturmanın birinci şartıdır. Bu parçada geçen altı çizili sözün cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisidir? A) Romanda sadece hayallerin önemini vurgulamak B) Romanda hayatın gerçeklerini okuyucuya hissettirmek C) Romanda isteklerimizi ve hayallerimizi imgelemek D) Romanı yaşamdan koparan imgelerle yazmaya alışmış olmak E) Romanın yaşadığımız çevreyle, ortamla bağı olduğunu anlamak

conuç- ayar- aman ecek çok iyel erin pu- A A A 26. Şiir dilimiz genellikle seslerin mayaladığı, sesten anlama yürüyen bir dildir. Şair seçer, ayıklar, sıraya koyar. Bü- tün bunları yaparken dünyaya karşı tutumunu da ortaya koymuş olur. Bazıları bu işi masa başında yapar, bazıları ise içten gelen ve doğal yatağında akan bir seslenişle. Şiir üzerine işçilik mesaisi şairden şaire değişir. Kimileri uzun zaman bir şiire dışarıdan bakar, söylediklerini baş- kalarının söylemiş olduğu sözler içinde tartar; kimi şair de kendi sesine kulak verir sadece, kendi sesinin peşin- den gider. Her iki tavır da bir arada şiirde konaklayabilir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Bazı şairler kaleme aldıkları şiir için ön hazırlığa ihti- yaç duymaz. B) Şiirin oluşumunda sesler en küçük birim olarak görev üstlenir. C) Şair, dile getirdiği dizelerin özünü içinde yaşadığı dünyadan alır. D) Bazı şairler şiirlerini vücuda getirirken karşılaştırma- lardan yararlanır. E) Kimi şairler şiir yazarken dış etkenleri ve kendi iç se- sini önemser O Büyük yazarlar bazen sükür içerisine girerler, bu süküt devrinde yazanmz uzun soluklu bir eser üzerinde çalış maktadır Beklenmedik bir anda yazar karşınıza enfes bir klapia gkagair Yine kandi tarzımı ve üslubunu ko- nuşturmuş yine kendi kendisine rakip olmuştur. Üstelik

17 mlenin rlar. aşmış- Test 18 Sözcük Türleri 1. Kar, bütün yeryüzü telaşlarına inat, huzur ve sükunet 4. Akıllı ile gökyüzünün temizliğini yüreklere taşıyordu sanki. bağl bağlay söyle Bu cu yokt Bu cümlede altı çizili sözcüklerin türleri aşağıda- kilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir? A) Bağlaç bağlaç - zarf B) Bağlaç - bağlaç - bağlaç C) Edat-bağlaç - zarf -D) Edat-bağlaç - edat E) Bağlaç - edat - edat A) S akili aleil

25. Türk romanına "Batılı anlamda" diye başlayınca önümü- ze çıkan her türlü anlatıyı çözümlemekte zorlanıyoruz. Kendi anlatı geleneğimize yaslanan çalışmalar, hep bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Çoğunlukla da böyle çalışmaları görmezlikten geliyoruz. Hâlbuki her sanatçı, sanatı için evreni yeniden keşfediyor. Kendisi için özel bir evren oluşturuyor. Kendini, hangi tür bir gerçeklik veya hangi tür bir bakış açısı doyuruyorsa ona yaslanıyor. Ve sonunda bunları kendi bileşenleri hâline getiriyor. Bun- larla kendini kuruyor. Bu aşamada "Batılı anlamda" gibi bir ön deyişle araştırma yapmaya gerek yok. Çünkü her şey kendisi olarak var. Bu parçanın yazarının asıl yakındığı durum aşağıda- kilerden hangisidir? A) Batılı sanatçıların ortaya koyduğu eserlere gereğin- den fazla ilgi duyulması B) Özgünlük barındıran nitelikli çalışmaların görmezden gelinmesi C) Sanatçıların içinde yaşadığ topluma ve geleneklere sırt çevirmesi D) Değerlendirme yapılırken/Batılı formların boyunduru- Gunda kalınması E) Ulusal değerlerle yoğrulmuş edebi bir atmosferin oluşturulamarhast 27. B d n E

Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen işleri nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok gecikmeye başladığı görülür. Çünkü aileler artık cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder. Diğer bir deyişle 1. daha önce yaşadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaşarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler II. okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoşnut olmadıklarını gösterirler. III. yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere değil, okul personeline verdiklerini fark ederler Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir? 13. ---- - Yalnız Yalnız Yalnız D) I ve El ve || ||| || 14.

Ü- 1- 6. İstanbul'un simgesi hâline gelen 16 adet eserin lazer- le kristal içine işlenmiş modellerinin yer aldığı Kristal İstanbul Müzesi de parkımızda yer alıyor. Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Bu parkta sadece 16 eser vardır. B) İstanbul'u simgeleyen 16 muhteşem eser vardır. e) Kristal Müzesi, İstanbul'un en ünlü müzesidir. D) Bu parkta birden fazla müze vardır. E) İstanbul Kristal Müzesi'nde sadece İstanbul'un simgesi hâline gelen eserler vardır.

28 ve 29. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Çevremizdeki sesleri, ışıkları, kokuları, esen rüzgârı hep duyu organlarımızla algılarız. Ancak bazen duyu organ- larımız bu işlevini tam olarak yerine getirse bile onlardan beyne gönderilen iletiler beyinde yanlış yorumlanabili. O zaman da algımızda, dolayısıyla doğru bilgiye ulaşma- da bir hata oluşur. Gerçeğe ulaşmada ortaya çıkan bu hatanın kaynağı duyuların işlevi değil, tek başına yeter- sizliğidir. Bu tür algı hatalarına yanılsama adı verilir. En şaşırtıcı ve gerçeklerden saptıran yanılsamalar görsel yanılsamalardir. Bu yanılsamalarda aslında göz, nesneyi görür. Nesnenin gözde oluşan görüntüsü sinirlerle beyne iletilir. Ama beyin, gelen bu görüntüyü yorumlarken hata yapar. Örneğin, tren raylarından uzaklaştıkça rayların tek bir çizgi hâline geldiğini görmek bir yanılsamadır. 28. Bu sözler aşağıdakilerden hangisini kanıtlamaya yö- nelik söylenmiştir? A) Organizmaya aynı anda birçok uyarıcı etki etse de organizma bunlardan bazılarını seçerek algılar. B) Algımızı etkileyen tüm eski öğrenme er, atgr dayana is ğini oluşturur. Yayınları C) Farklı toplumsal normlara sahip iki insan aynı nesne- yi farklı şekilde algılayıp aná farklı tepkiler vedr. D) Doğru bilginin kaynağı ve ölçütü, yalnızca duyu or ganlarımız olamaz. 30. Sa ter E) Bireylerin ihtiyaçları, hangi uyarıcılara dikkat edecek- lerini ve algılayacaklarını belirleyen en önemli etken- dir ne ha ke d la a lu C r 31

ÇAP/TYT-2/ Türkçe Testi A 27. Seyahat ne kadar rahat ve eğlenceli olursa olsun yine için için, anlaşılmaz bir endişe tohumu taşır. En ilkel ve ağır kervan yürüyüşlerinden en süslü ekspres ve tantanalı vapur seyahatlerine kadar yolculuğun bütün çeşitlerini denedi insanoğlu. Hepsinde de aynı giz li acının içini ısırdığını duydu. Akşam, yolculuğun en keskin duygu saatidir. Yolcu üzerinde karanlığın bu tesiri nereden geliyor? Uzaklardan, insanlığın ta ilk hayvani gecelerinin hatıralarından. Her gölge oyunu, her ot titreyişi, her yaprak kımıldayışı bir düşman his- sini verir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisidir? A) Gece seyahatlerinde göz görevini yapamadığı için yanlış şeyler görmeye başlar ve insana korku hissi verir. B) Akşamları insanların seyahat etmek istememeleri- nin nedeni etrafı iyi görememeleridir C) Tarihinin başlangıcından beri insanlar, yaban hay- Vanlarının gece saldırılarından korkar. D) İnsan, var oluşundan bu yana seyahat etme iste- ğini her ne kadar korksa da çeşitli araçlarla gerçek- leştirmiştir. E) İnsanın eğlenceli ve rahat bir yolculuk yapmak için içindeki endişe tohumların yok etmesi gerekir.

3. Dil, insanoğlunu çevreleyen bir hayat damarı gibi onun yaşamını devam ettiriyor. Ancak biz hayat damarımı- za, dil davamıza yıllarca sahip çıkamadık. Osmanlı Türkçesi diye adlandırdığımız dilimizin 600 yıllık tarihi- ne başka bir dilmiş gibi uzak durduk. Bunda Türk Dil Kurumunun, Nurettin Topçu'nun tanımıyla donkişotva- ri bir budama yapmasının etkisi büyüktür. demidlere. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? A)) Gereği yokken kahramanlık göstererek azaltmak B) İstenilen şeyleri zamanında yaparak güç gösteri- sinde bulunmak G) Gereğinden fazla tepki göstermek D) Dildeki gereksiz sözcükleri zamanla şiirden çıkar- mak E ifade etmek istenileni olduğu gibi anlatmamak

20221602 31. Asıl etkisi kas ve kemikler üzerinde olmakla beraber, yapılan araştırmalar D vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirmede, beyin gelişiminde ve depresyon riskinin azaltılmasında önemli rol oynadığını gösteriyor. Eksikliğinde kemik kaybının ve dü- şük kemik yoğunluğuna bağlı olarak kemik kırılma ihtimalinin artacağına dikkat çekiliyor. D vitaminin eksikliğini yaşayan insanlar arasında; güneşten hoşlanmayan ve yoğun çalışma temposunda güneşe çıkmayı ihmal edenler, süt alerjisi olanlar veya vegan diyet uygulayanlar yer alıyor. D vitamini almanın en kolay yolunun cildin doğrudan güneş ışığına, özellikle de ultraviyole B ışınlarına maruz kalması olduğunu vurgulayan uzmanlar; güneşe çıkma saatinin iklim koşullarına ve bireyin cildinin tonuna göre değişiklik göstereceğinin altını çiziyor. Ayrıca somon, uskumru gibi yağlı balıklar, mısır gevreği, süt, yumurta sarısı, portakal suyu, tahıl ve yoğurt gibi besinlerin de D vitamini açısından zengin olduğu ve tüketilmesi gerektiği be- lirtiliyor. Bu parçada "D vitamini" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kemiklerin gelişiminde ve güçlenmesinde etkili bir vitamin olduğuna B) Eksikliğinin görülmesi hâlinde vücudun kendini savunmaya nasıl geçtiğine Kişiyi, hem fiziksel hem de ruhsal yönden etkileyen bir yö- nünün bulunduğuna D) Vücuttaki ihtiyacının öncelikli olarak güneş ışığına maruz kalmakla giderilebileceğine RHangi tür yiyeceklerin içeriğinde bol miktarda yer aldığına

Temel Yeterlilik Testi Gazeteci: (1) ---- Yazar: Romana tema olarak neyi seçtiysem o temayı en iyi tem- sil edecek nitelikteki karakterleri oluşturmaya çalışıyorum. Örneğin, farklı olana ön yargıyla bakma temasını işlediğim ilk romanımda kahramanlarımdan biri, korkak damgası ye- miş bir köylü, diğeri ise ürkütücü görünüşüyle toplumdan uzaklaştırılmış eski bir kılıç ustasıydı. Romanda kurguladı- ğım diyarda yaşayanları feci bir sondan kurtaranların bu iki adam olması, tema için uygun bir seçim oldu. Gazeteci: (11) ---- Yazar: 31 Asıl etkisi k araştırmalar beyin gelişi rol oynadığ şük kemik artacağına insanlar a temposur İkisinde de aynı hazzı duyardim eminim. Ağırlıklı olarak di- şarıdan bakan bir gözle oluşturuyorum karakterlerimi. Ger- çekten önemsediğim, beni mutlu eden ya da bana isyan et- tiren konular üzerine yazıyorum fakat doğrudan kendimden yola çıkarak yarattığım bir karakter yok henüz. Bu diyalogda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? 4 I. Kitaplarınızdaki karakterlerin oluşum aşamalarından bahseder misiniz? II. Roman yazmak mı hikâye yazmak mı, sizi daha çok et- kiliyor? 1. Kurguladığınız karakterleri başkalarıyla paylaşmak size ne hissettiriyor? veya veg en kolay ultraviyc uzmanla cildinin Ayrıca yumur D vitam lirtiliyo Bu F hang II. Eserlerinizi ortaya koyarken hayalden mi gerçekten mi yola çıkıyorsunuz? C) 1. Bir romanda oluşturulan karakterlerin temayla ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? II. Kitaplarınızda yer verdiğiniz karakterler sizi yansıtıyor mu yoksa yansıtmıyor mu? D) 1. Romanlarınızdaki karakterleri oluştururken neye dikkat ediyorsunuz? II. Kendinizden soyutlanmış karakterler mi, sizi yansıtanlar mi daha çok hoşunuza gidiyor? 1. Sizce yazınsal bir ürünü iyi yapan unsurların başında karakter mi geliyor? A) OPRA II. Romanlarınızı oluştururken hangi temaları ele almaya öncelik veriyorsunuz? B) C D 32

7. Bu kitapta, Mustafa Kemal Atatürk'ün öyküsü anlatılıyor. Hem de kendi dilinden... Sarışın, mavi gözlü bir çocuk. Za- rif, iyi yürekli. Öylesine özgürlük tutkunu ki dayısının tar- lasını işgal eden kargaları kovmak için verdiği mücadele, sonunda gerçek işgalcileri yurdumuzdan kovmaya kadar uzanıyor. Peki, bunca önemli işinin arasında Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nin kurulduğu günü neden çocuklara ar- mağan ediyor? Çocuk ve gençlik edebiyatımızın emektari Adnan Binyazar, Atatürk Anlatıyor'da yalın ve akıcı diliyle çocukluğundan Kurtuluş Savaşı günlerini Atatürk'ün kendi ağzından aktarıyor. Bu kitapla çocuklar Atatürk'ü daha ya- kından tanıma fırsatı elde ediyor. Bu parçadan hareketle Adnan Binyazar'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Atatürk'ün yaşamını içten bir yaklaşımla öyküleştirdiğine B) Biyografik türde bir esere imza attığına C) Eseriyle edebiyatta yeni bir türün kapılarını açtığına D) Kitabını Atatürk'ün ağzından kaleme aldığına E) Sade ve sürükleyici bir anlatımı yakaladığına 8. Sera, sıcak iklim ve bölgelerde yetişen ve kısin n zarar gören bitkilerin 9. 1. Bilg çar lan 11. Bu III. Ön lürs IV. Ka na bas mi: V. Ça rile olr ma ira Yuka oluşt -hangi A) 1- C) I-

Nijeryalı Yorubalarda "irokuro", bir duyu organının uya- rici bir nesne ya da uyarıcı başka bir etken olmadan hissettiği bir duygunun varlığına inanma durumudur. Di- limizde "varsanı" olarak da tabir edilebilir. Ruh hastalık- ları alanında; tifo, menenjit gibi hastalıklarda ve yüksek oranda alkol alımlarında bu durumla karşılaşılmaktadır. Görme, dokunma, işitme, tat alma ve koklama duyuları- nın irokurosu olabilir. Kişiler bu durumların irokuro oldu- ğunu bilmeden işittiklerine, gördüklerine, hissettiklerine tamamen inanırlar. 40. Bu parçaya göre aşağıdaki durumlardan hangisi iro- kuro olarak nitelenemez? A) Odada tek başına duran biri kişinin, kollarına birileri- nin dokunduğunu hissetmesi B) Bir kişinin, kendisine kötü şeyler yaptırmak için kula- ğına sürekli fısıldandığını söylemesi HEROINS Kate C) Hastalığı yüksek ateşli seyreden birinin çevresinde kanatlı insanlar görmesi D) Gece geç saatlerde uyanık kalan birinin durduk yere ağzında çikolatalı pasta lezzeti hissetmesi E) Büyük Sahra'da safariye katılan bir maceracının ufukta serap olarak geniş bir göl görmesi

27. "Bir insan nasıl olmalı?" diye sorulduğunda hep bu benzetmeye başvurulur: "Tıpkı bir buz dağı gibi olmalı ancak sekizde biri görülmeli." denirdi. Bu sözleri söyleyen birinin kişiliği ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İletişimde karşı tarafı sıkmamak adına yü- zeysel bir anlatımda bulunan B) Ayrıntılara yer vermeyen ve bu şekilde de hakkında yapılacak yorumları azaltan C) Çevresinde hatta uzaktan hemen fark edile- bilecek biçimde dikkat çekici olan D) Kendisinin yaşadığı olayları başkasına ait- miş gibi anlatan E) Anlatmaktan çok sezdiren, her şeyi olduğu gibi söylemeyen 1 1 1 1 1 1 1 1